(Fail-i Muhtar) Hususunun İzahı

 

Bu da birkaç açıdan incelenebilir.

Birincisi:

Allah’ın hamdedilen bir rab oluşunun ortaya konmasıdır.Ne dilemesi ne de fiiliyle varlığında muhtar olmayan bir şeye nasıl hamdedilebilir? Mesela, su,ateş, demir gibi varlığında muhtar olamayan şeylere, meydana getirdikleri tesir ve neticelerden ötürü hamd etmek fıtri ve makul müdür? Hamd ancak övülmüş fiilleri bulunan, dilemesi ve kudretiyle fail-i muhtar (dilediği gibi hareket edici) olan bir varlığa yapılır ki bu hem akıl hem de fıtratça Allah’tan başkası değildir. Bunun aksini düşünmek fıtri ve makul değildir. Bunu söyleyenler din ve nübüvvet dairesinden çıktıklarını inkar etmedikleri gibi, bunu bir öğünç vesilesi’de yaparlar.

İkincisi:

Allah Teala’nın Rablığının ortaya konması (isbatı) dır. Allah’ın rab oluşu hususu, onun fillerinin de iradesi, ihtiyarı, tedbir ve kudretiyle meydana geldiğini gösterir. Oysa ki mesela, ışığı sebebiyle güneşin, soğukluğu sebebiyle suyun ve ondan hasıl olan bitkilerin rabb olmaları fıtri ve makul bir şey değildir. Çünkü herhangi bir şeye kesinlikle kudreti olmayan birşeyin asla Rabb olması düşünülemez. Bu açıkça rububiyeti inkar etmekten başka birşey değildir.

Bunlar, cahillere kinayeli konuşurlar, alimlere de bu görüşlerini açık açık söylerler.

Üçüncüsü:

Allah’ın melikliğinin ortaya konmasıdır.

İradesi, ihtiyarı, fiili olmayan bir zatın Melik olması da düşünülemez. Haddi zatında irade, ihtiyar ve fiili bulunan bir memluk (köle), böylesi bir melikten daha tam ve daha mükemmel demektir. Halbuki:

“Hiç yaratanla yaratmayan bir olurmu? Hala anlayamayacak mısınız?” (Nahl, 17)

Dördüncüsü:

Allah’ın müstean (kendinden yardım istenen) oluşudur. İhtiyarı, iradesi ve kudreti olmayan bir varlıktan yardım istemek muhaldir.

Beşincisi:

Allah’ın kendisinden hidayet istenen bir rab oluşudur. İhtiyarı olmayan bir varlıktan böyle birşey istemek muhaldir. Allah’ın nimet verici olması da böyledir.

 

İÇİNDEKİLER