بســـم الله الرحمن الرحيم

 

Ankebut Sûresinin Baş KısmınınTefsiri

 

Allahu Teâlâ buyurdu ki:

"Elif, Lam, Mîm. İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece iman ettik demeleriyle bırakılıverileceklerini mi sandılar? Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır. Yoksa kötülükleri yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandılar?

Ne kadar kötü (ve yanlış) hüküm veriyorlar! Her kim Allah'a kavuşmayı umuyorsa bilsin ki, Allah'ın tayin ettiği o vakit elbette gelecektir. O her şeyi işiten ve bilendir. Cihad eden ancak kendisi için cihad etmiş olur. Şüphesiz Allah, âlemlerden müstağnidir. İman edip iyi işler yapanların kötülüklerini elbette örteriz ve onlara, yaptıklarının daha güzeli ile karşılık veririz. Biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. O zaman, size yapmış olduklarınızı haber vereceğim. İman edip iyi işler yapanları, muhakkak salihler (zümresi) içine katarız. İnsanlardan kimi vardır ki, Allah'a inandık der; fakat Allah uğrunda eziyete uğratıldığı zaman, insanların işkencesini Allah'ın azabı gibi tutar. Hâlbuki Rabbinden bir yardım gelecek olsa, mutlaka, "Doğrusu biz de sizinle beraberdik" derler. Acaba Allah, herkesin kalbindekileri en iyi bilen değil midir? Allah, elbette (O'na gönülden) iman edenleri de, ikiyüzlüleri de bilir." (Ankebut, 1-11)

Allahu Teâlâ buyurdu ki:

"İşte o kitap, bunda şüphe yok, müttakiler (kötülükten korunacaklar) için hidayettir. Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar. Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler, hem senden önce indirilene. Ahirete de bunlar kesinlikle iman ederler." (Bakara, 2-4)

Allahu Teâlâ mürted ve ikrah altında olanı zikrettiğinde bundan sonra şöyle buyurmuştur:

"Kalbi iman ile sükûnet bulduğu hâlde (dinden dönmeye) zorlananlar dışında, her kim imanından sonra küfre kalbini açarsa, mutlaka onların üzerine Allah'tan bir gazap gelir ve kendilerine çok büyük bir azap vardır." (Nahl, 106),

"Sonra şüphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret eden, sonra cihad eden ve sabreden kimselerin yardımcısıdır. Bunlardan sonra Rabbin elbette çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir." (Nahl, 110)

İnsanlara peygamberler gönderildiği zaman onlardan kimisi:

"İman ettik" derler.

Kimisi ise: " İman etmedik" derler, hatta kötülüklere de devam ederler.

Her kim "İman ettik" demişse, Allah'u Teâlâ bunlardan doğru söyleyenle yalancıyı ayırmak için imtihan eder, imtihana tabi tutar ve ona bakar. Kim de "İman etmedik" demişse, o kimseler de sanmasınlar ki Allah'ı bir şey aciz bırakır. Hiçbir şey O'nu aciz bırakamaz ve O'nun hükmünün önüne de kimse geçemez. İşte bu Allahu Teâlâ'nın sünnetidir. O insanlara peygamberlerini gönderir, onlardan kimisi de peygamberleri hem yalanlar hem de eziyet ederlerdi.

Allahu Teâlâ buyurdu ki:

"Biz böylece, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar birbirini aldatmak için süslü sözlerle vesvese verirler." (Enam, 112) ,

"Böylece onlardan öncekilere de herhangi bir peygamber gelince, onun hakkında da mutlaka: Bir sihirbazdır veya bir delidir dediler." (Zariyat, 52),

"Ey Muhammed! Sana senden önceki peygamberlere söylenenden başka bir şey söylenmiyor. Şüphesiz ki senin Rabbin hem mağfiret sahibidir hem de acı verecek bir azap sahibidir." (Fussilet, 43)

Kim peygamberlere iman eder ve onlara itaat ederse, ona da bu kimseler düşmanlık beslerler ve eziyet verirler. Aynı zamanda bu kimse acılar çekerek musibetler görür. Bu kimse peygamberlere iman etmezse o takdirde ise (cehennem de) azap görür ve öbür acılardan daha çok ve ebedi olarak acılar görür.

Öyleyse; iman eden olsun ya da kâfir olan olsun her nefis hakkında acılar söz konusudur.

Ancak mü'min bir kimse ilk olarak sadece dünyada iken acılar görür sonrada dünya ve âhiretteki akıbeti / sonucu olur... (Ahirette acılar çekmez.)

Kâfire gelince: ilk olarak nimetlere kavuşur sonrada ebedi acılara duçar olur.

 

İÇİNDEKİLER