"Tevhid",
hem düşmanlarına hem de dostlarına yardımcı olmaktadır.
Düşmanlarına gelince;
onları dünya sıkıntılarından ve felaketlerinden kurtarmaktadır:
"Baksana, gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has
kılarak (ihlâsla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları salimen karaya
çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar."
(Ankebut, 56)
Dostlarına gelince; onları da hem dünya ve hem de âhiret
sıkıntılarından ve felaketlerinden kurtarır. Bundan dolayıdır ki Yunus (a.s.)
yardım istemiş, Allah'a yalvarmış ve Rabbi onu karanlıklardan kurtarmıştır.
Aynı
şekilde peygamberlere tâbi olanlar da müşrikler tarafından dünyada iken birçok
ezaya maruz kaldıklarında Rableri Teâlâ'ya yalvarmışlardır. O da onları
kurtarmış ve onlara âhirette birçok nimetler hazırlamıştır.
Firavun'un boğulacağı sırada yardım istemesi olayına
gelirsek; bu anda yaptığı duası kabul edilmemiştir. Çünkü sıkıştığı zaman iman
edildiğinde o iman kabul edilmez. Bu aynı zamanda Allahu Teâlâ'nın ibadet
hakkındaki değişmez sünnetidir.
Buna göre tevhid olmadan dünya
sıkıntıları gitmez. Zaten bundan dolayıdır ki sıkıntılardan kurtulmak için
okunan duada tevhid söz konusudur.
(Buhârî (6345), Müslim (2730)
İbn Abbas (r.ahuma)'dan gelen yolla rivayet ermişlerdir. Rivayete göre; Allah'ın
Peygamberi (sallallahu aleyhi ve sellem) sıkıntı anında şunları okurdu: "Allah'tan başka
ibadete layık bir ilâh
yoktur, O Azim'dir, Hâlim'dir. Allah'tan başka
ibadete layık
ilâh yoktur. O yüce arşın
Rabbi'dir. Allah'tan başka
ibadete layık
ilâh yoktur. O yedi göğün ve yerin Rabbi'dir ve kerim
olan arşın Rabbi'dir." Hadisin lafzı Müslim'e aittir.)
Zünnûn'un duasında da sıkıntıların sadece tevhid
vesilesiyle kalkacağı söz konusudur.
(Ahmed b. Hanbel (1462) de hasen
bir senetle Sa'd hadisinden rivayet etmiştir. Hadisin uzun metni için aynı yere
bakınız.)
Büyük musibet ve sıkıntılara şirk girer.
Bunlardan da ancak tevhid ile kurtulunur.
Kuşkusuz bu da
mahlukatın Allah'tan yardım istemesi ve O'na sığınıp iltica etmesi ve O'na
başvurmasıdır.
Başarı
Allah'tandır.
|