İnsanın hatta her canlının talep
ettiği lezzet, lezzet alma yönünden dolayı kınanmaz. Kınanması ancak, terk
edilişi kendisine ulaşılmasından daha hayırlı olduğu durumdaki lezzetler için
söz konusudur.
Buna ek olarak kendisinden başka
daha kâmil ve daha yüce bir lezzeti götürmeyi gerektiriyorsa ya da bu lezzetin
gitmesi daha büyük bir acıyı doğruyorsa bu da kınan lezzet kapsamına girer. İşte
böylece bilgili ve akıllı bir kimseyle olmak bir cahilin arasında ki farkta
ortaya çıkmış oluyor.
Akıllı bir kimse bu her iki lezzet ve acının arasındaki
farklılıkları ve ikisinden birisinin diğerine olan nispetinde olmayacağını
bildiğinden dolayı en yüce olanını elde etmek ve düşük olanı terk etmek ve
acılardan en çok olanı def etmek ve az olanı ihtimalle almak kendisine oldukça
kolay gelir.
Ahiret
lezzetinin daha yüce ve daim, dünya lezzetinin ise daha düşük ve kısa olduğu ile
ilgili ana kaide meydana gelince, âhiretin acısı ve dünyanın acısı da
böylecedir.
Buradaki döngü nokta iman ve
yakin ile bağlantılıdır. Yakin güçlenince ve kalple içli dışlı olunca lezzetler
yönünden en düşün olanı almayıp en yüce olanı izler ve ihtimalle acılardan en
çoğunu değil, azını alır.
Allah
kendisinden yardım istenilendir.
|