|
|
بســـم الله الرحمن الرحيم |
|
Allah Teala, Kur'an-ı Kerim'de Zenginlik ve
Malı Birçok Yönden Zikretmiştir |
|
Fakirler demişlerdir ki, Allah Teala, Kur'an-ı Kerim'de zenginlik ve malı birçok yönden zikretmiştir.
|
|
1-
Birincisi: zenginlik ve malı yermiştir.
Nitekim, Cenab-ı Hak:
"Sakın! Çünkü insan muhakkak azar. Kendisini
(mal sebebiyle) ihtiyaçdan uzak
gördüğü için." (Alak/5-7)
diğer bir ayette:
"Eğer Allah kullarına rızkı bol bol
verseydi mutlaka yeryüzünde azarlardı." (Şura/27);
diğer bir ayette:
"Eğer insanlar (hep küfre sapan) bir ümmet haline gelmeyecek olsalardı biz o Rahman'ı inkar eden kimselerin evlerine gümüşten tavanlar, üzerlerine çıkacakları merdivenler, odalarını da kapılar, üzerlerine yaslanacakları koltuklar ve altın zinetler
yapardık. (Manası şudur, bunları kafire vermekle müminin küfre dönmesinden
korkulmasaydı kafirlere bunları verirdik. Çünkü dünyanın bizce kıymeti hiçtir.) Bütün bunlar dünya hayatının geçici metaından başka bir şey değildir. Rabbin katında ahiret
takva sahibleri içindir." (Zuhruf/33-34-35);
diğer bir ayette:
"Mal ve oğullar dünya hayatının zinetidir.
(Ebedi) kalacak olan yararlı ameller ise, Rabbi'nin katında hem sevapça daha
hayırlıdır, hem ümitçe daha hayırlıdır."
(Kehf/46),
diğer bir ayette:
"İnsanlara kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş
yığınları, salma atlar, davarlar ve ekinler kabilinden şehvet sevgileri çekici
gösterildi." (Al-i İmran/14) buyurmuştur.
Bu ayetlere benzer pek çok ayetler vardır.
|
|
2 - İkincisi: Cenab-ı Hak, zenginlikle malı ibtila ve imtihan olarak zikretmiştir.
Nitekim Allah Teala:
"Mallarınız ve evladlarınız bir imtihandır"
(Tegabün/15);
diğer bir ayette:
"Kendilerine verdiğimiz mal ve çoluk çocukla, biz onların hayırlarına mı acele
ediyoruz sanıyorlar! hayır! anlamıyorlar." (Müminun/55-56)
buyurmuştur.
Yine Cenab-ı Hak fakirlikle imtihan ettiği gibi zenginlikle de imtihan ettiğini haber vererek:
"Ama insan ne zaman Rabbi kendisini imtihan edip, ikramda bulunur ve nimet verirse:
"Rabbim bana ikram etti" der. Fakat ne zaman onu imtihan edip de rızkını kısarsa o vakit de: "Rabbim bana ihanet etti" der"
(Fecr/15-16);
diğer bir ayette de:
"Sizi bir imtihan olarak kötülükle ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz sonunda bize döndürüleceksiniz."
(Enbiya 35) buyurmuştur.
|
|
3 - Üçüncüsü: Allah Teala, mallardan ve çocuklardan hiç birinin kendisine yaklaştıramayacağını ancak iman ile salih amelin kendisine yaklaştıracağını haber vererek:
"(Ey insanlar) sizi bana
yaklaştıracak olan mallarınız ve çocuklarınız değildir. Ancak iman edip de iyi
amel (ve hareket) de bulunanlar bize yaklaşır. İşte bunlar yok mu,
yaptıklarına karşılık onlara iki kat mükafat vardır ve onlar cennetin yüksek
makamlarında emniyet içinde olacaklardır." (Sebe/37)
|
|
4 - Dördüncüsü: Cenab-ı Hak dünyayı, zenginliği ve malı, ancak ahirette nasibi olmayanlara bir geçimlik olarak verdiğini ve ahireti ise ancak muttakilere vereceğini haber vererek:
"Sırf kendilerini imtihan için, bir kısım
kafirlere dünya hayatının ziyneti olarak (verdiğimiz ve)
faydalandırdığımız şeylere sakın göz dikme, Rabbinin rızkı daha hayırlı, daha
devamlıdır." (Ta-Ha/131)
diğer bir ayette de:
"Ve
küfredenler, o gün ateşe arz olunurlar. Kendilerine siz, dünya hayatında bütün
hayırlarınızı yitirdiniz, onlardan faydalandınız" (Ahkaf /20)
buyurmuştur.
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in Ömer (r.a.)'a:
"Dünyanın onlar (kafirler) için olmasına ahiretin ise bizim için
olmasına razı değil misin?" kavliyle işte bu manaya işaret buyurmuştur.
|
|
5 -
Beşincisi: Cenab-ı Hak, refah içinde olanları ve servet sahiplerini yererek:
"Ashab-ı Şimal", ne (mutsuzdurlar o)
"Ashab-ı
Şimal."
Hücrelere işleyen kavurucu bir sıcaklık ve
kaynar su,
Ve kapkara dumandan olan bir gölge
içindedirler,
Ki o, ne serindir, ne ferahlatıcı (kerim),
Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde
şımartılmış olanlardı."
(Vakıa/41-42-43-44-45);
diğer bir ayette:
"Bir beldeyi helak etmek istediğimiz zaman, o beldenin şımarık başlarına, (itaat)
emrederiz. Onlarsa
orada yoldan çıkarlar. Artık o belde cezayı hak etmiştir. Biz de onu nasıl
lazımsa öyle helak ederiz." (İsra/16);
diğer bir ayette de:
"(Onlara) Kaçmayın içinde bulunduğunuz
refaha, yurtlarınıza dönün, çünkü sorguya çekileceksiniz (denildi)"
(Enbiya/13) buyurmuştur.
|
|
6 - Altıncısı: Cenab-ı Hak malı sevenleri yererek:
"Mirası, habire
yiyorsunuz malı da pek çok seviyorsunuz." (Fecr/19-20) buyurmuş ve bu ayet-i kerimede malı sevenleri hem yermiş, hem de malı sevdiklerinden dolayı onları ayıplamıştır.
|
|
7- Yedincisi: Cenab-ı Hak, dünyada zenginlik ve refah isteyenleri yererek bunları yadırgamış ve onlara karşı çıkanları methetmiş ve o zamandaki insanların en zengininden haber vererek:
"Derken Karun (bir gün) ziyneti içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya Hayatını arzu edenler:"Keşke
şu Karun'a verilen gibi, bizim de olsa. O gerçekten (büyük
bir pay sahibi)
büyük bir bahtiyar!" dediler.
"Kendilerine ilim verilenler ise,
"Yazıklar olsun size! İman edip yararlı iş gören için Allah'ın sevabı daha
hayırlıdır. Ona ise ancak sabredenler kavuşturulur." dediler."
(Kasas/79-80) buyurmuştur.
Kendilerine ilim verilenler:
"İman eden, salih amel
işleyen için Allah katında olan sevabın, doğru yolun, cennetin dünyadan daha
hayırlı olduğunu ve bunlara ancak fakirliğe, dünyadan, dünya arzularından ve
zenginlere verilmiş olan servetten uzak kalmaya sabredenlerin kavuşturulacağını" haber vermişlerdir.
Allah Teala, dünyayı ve ziynetini isteyenlerin değil ahireti ve Allah katında olanları isteyenlerin, ilim ehlinden olduklarına şahadet etmiştir.
|
|
8 - Sekizincisi: hükümdarlığın ayakta durabilmesi için mala ihtiyaç bulunduğu veçhiyle mal sahihlerinin hükümdarlığa layık olduğunu zanneden kimselerin bu zanlarını reddedip üstünlüğün onların zannettiği gibi mal ile olmayıp ancak ilimle olacağını haber vererek:
"Nebileri onlara: "Muhakkak ki Allah size Talut'u melik tayin etti" dedi. Onlar:
"O bize nasıl melik olabilir? Halbuki biz
melikliğe ondan daha layığız. Üstelik ona fazla mal da verilmemiştir" dediler.
O: "Doğrusu onu, sizin için Allah seçti ve (hem) ilimce, (hem de)
vücutça gücünü arttırdı" dedi. Allah mülkünü (idareciliğini)
dilediğine verir. Allah Vasi'dir, Alim'dir." (Bakara/247);
diğer bir ayette de:
"Ey insanlar! İşte size, Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdeki dertlere bir deva ve müminler için bir hidayet ve rahmet
(olan Kur'an) geldi. De ki,
"Allah'ın lütuf ve rahmetiyle, ancak bununla ferahlansınlar, bu, onların
topladıkları dünyalıktan daha hayırlıdır." (Yunus/57-58)
Buyurmuş: "Lütuf"
ve "rahmetiyle" "ilmi", "imanı" ve "Kur'anı" murad etmiştir.
Nitekim Allah Teala:
"Rabbi'nin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Onların bu dünya hayatındaki geçimlerini biz taksim ettik. Bir kısmını da derecelerle diğerlerinin üstüne çıkardık
ki, bazısı eli altına alıp çalıştırsın. Rabbinin rahmeti ise onların toplayıp
durduklarından daha hayırlıdır." (Zuhruf/32)
buyurmuştur.
|
|
9 - Dokuzuncusu: Cenab-ı Hak malla ve diğer varlıklarla övünmenin insanları ahiretten ve ahiret
için hazırlanmaktan alıkoyduğunu haber vererek ve bunlarla meşgul olanları
korkutarak:
"Çoklukla övünmek,
sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı.
Hayır (öyle değil)
Hayır! Yakında bileceksiniz. Yine hayır! Yakında bileceksiniz.
Hayır, hayır! Eğer siz kesin bir ilim /
bilgi ile bilseniz (böyle çokluğunuzla övünmezdiniz)
And olsun! Kızgın ateşi muhakkak göreceksiniz. Sonra yine and
olsun! Onu, gözünüzle muhakkak göreceksiniz. Sonra
yemin olsun ki,
mutlaka o gün, nimetlerden
sorulacaksınız" (Tekasür/1-8)
buyurmuştur.
|
|
İÇİNDEKİLER |
İKİNCİ BÖLÜM |
|
|
|