7- Yedincisi; dünyayı seven, ona aşık olan ve onu ahirete tercih eden kimse mahlukatın en beyinsizi ve en akılsızıdır.
Çünkü bu dünyayı seven kimse hayali hakikata, uykuyu, uyanıklığa, geçici gölgeyi devamlı olan nimete, fani olan dünyayı baki olan ahirete tercih etmiş, refah ve bolluk içinde olan ebedi hayatı verip, uykuda görülür rüyalar gibi veya geçici gölge gibi olan dünya hayatını satın almıştır. Aklı başında olan kimse bu gibi şeylere aldanmaz.
Nitekim bir arabi bir kavme uğramış, yedirip içilmişler sonra arabi bir çadırın gölgesine yatıp uyumuş, kavim çadırlarını söküp gitmişler. Arabi güneşin sıcaklığından uyanmış ve şöyle demiş;
"En büyük kaygısı ve üzüntüsü dünya olan kimse, elbette aldatıcı bir ipe
tutunmuştur."
Selefi Salihinden bazıları şu beyti sık sık
tekrarlıyordu:
"Ey devamlı olmayan dünya
lezzetlerine düşkün olanlar, geçici gölgeye aldanmak ahmaklıktan başka bir şey
değildir."
Yunus b. Abdü'l-A'la demiştir ki:
"Ben dünyayı rüyasında hoşuna giden ve gitmeyen şeyleri gören bir adama benzetiyorum. O adam böyle rüyalar görürken birden uyanıverir. İnsanlar da aynen bunun gibi dünyada bir nevi
uykudadırlar, öldükleri vakit uyanırlar."
İbn-i Ebi'd-Dünya'nın rivayet ettiği göre, Leys
demiştir ki;
"İsa aleyhisselam dünyayı her çeşit süsle süslenmiş yaşlı bir kadın suretinde gördü.
Ona;
"Kaç kere evlendin?" diye sordu.
O da; "Sayılamayacak kadar çok" dedi.
İsa aleyhisselam;
"Hepsi öldü mü, yoksa seni boşadılar mı" diye sordu.
O da; "Hepsini ben öldürdüm" dedi.
İsa aleyhisselam;
"Seninle evlenecek elan yeni kocalara yazıklar olsun, teker teker öldürmüş olduğun eski kocalarından nasıl ibret almıyorlar ve senden sakınmıyorlar?" dedi.
Denilmiştir ki;
Aç ve çıplak olmalarına rağmen dünyadan bıkmazlar,
İnsanların en bedbahtıdır onlar.
Dünya, bir anda dağılıp giden yaz bulutuna benzer.
Devamlı olmayan bir nimette sefa ne gezer.
Şeylerin en çok dünyaya benzeyeni gölgedir. Sen onu sabit bir hakikat olarak görürsün, halbuki o devamlı çekilip toplanmaktadır. Sen onun peşine düşersin fakat ona yetişemezsin.
Şeylerin en çok dünyaya benzeyeni serabdır. Susayan, onu su zanneder, nihayet ona vardığı vakit (zannettiği gibi) bir şey bulamaz. Onun yanında Allah'ı bulur. O da, onun tamamiyle hesabını görür. Allah çok çabuk hesap görendir.
Şeylerin en çok dünyaya benzeyeni uykudur. Kul, uykusunda hoşuna giden ve gitmeyen şeyleri görür uyandığı vakit bunların hakikat olmadığını bilir.
Dünya, yaşlı, şom ağızlı, gaddar, çirkin, istenmesi için her çeşit süslerle süslenerek bütün çirkinliklerini örten bir kadına benzer. Sadece dış görünüşüne aldanıp onunla evlenmek isteyene;
"Benim mehrim ancak ahireti peşin olarak vermendir, çünkü biz iki kumayız bir arada bulunmamıza izin yoktur, zaten ikimiz bir kimseye mubah da değiliz" der.
Onu istiyenler dünyayı tercih ederler ve;
"maşukuna kavuşmak isteyene bir vebal yoktur" derler.
Başındaki duvağı ve üzerindeki süsleri alındığı vakit, onun bütün çirkinlikleri ortaya çıkar. Bazıları onu derhal boşayıp rahat ederler, bazıları da onunla beraber yaşamayı tercih ederler. Fakat daha zifaf gecesi tamamlanmadan feryadlar, bağırmalar ve haykırışlar yükselir.
Dünyanın müezzini insanlar arasında,
"kurtuluşun en hayırlısına gelin" diye çağırır.
Dünya için çalışanlar ve dünya için namaz kılanlar onun peşine düşüp sabah akşam gece gündüz onu avlamak için devamlı koşarlar. Onlardan her biri, kolları kanatları kırık olarak dönerlerken dünyanın ağına düşerler. Dünyada
onları kasaba teslim eder
İbn-i Ebi'd-Dünya'nın rivayet ettiğine göre,
ibn-i Abbas demiştir ki;
"Kıyamet günü dünya, beyaz saçları siyah saçlarına karışmış, yeşil gözlü, dişleri sarkmış, hilkati çirkin yaşlı bir kadın suretinde mahşer yerine getirilecek, mahşer halkına yukardan bakacak ve mahşer halkına;
"Bunu tanıyor musunuz?" diye sorulacak.
Onlar da; "Bunu tanımaktan Allah'a sığınırız" diyecekler.
Onlara;
"İşte bu dünyadır, bunun yüzünden birbirinize girdiniz. Akrabalık bağlarını kestiniz. Bir birinizi çekemediniz, bir birinize buğz ettiniz, bir birinizi aldattınız" denilecek.
Sonra dünya cehenneme atılacak, bu sırada dünya;
"Ya Rabbi! Bana tabi olanlar, benim taraftarlarını nerede?" diye sorunca; Allah Azze ve Celle;
"Onun taraftarlarını ve ona tabi olanları da onunla beraber cehenneme atın" buyuracaktır.
İbn-i Ebi'd-Dünya'nın rivayet ettiğine göre,
Ebu'l-Ala demiştir ki:
"Ben rüyamda çok yaşlı,* üzerinde dünyanın her türlü ziyneti bulunan bir kadın gördüm. İnsanlar onun etrafında toplanmış, şaşkın şaşkın ona bakıyorlardı. Onların yanına geldim ve hayranlıkla ona baktıklarına şaştım kaldım. Kadına
"Sen kimsin?" diye sordum. O da, "Yazık sana, beni. tanımadın mı?" dedi. Ben de,
"Hayır" dedim. O da, "Ben dünyayım" dedi. Ben de, "Senin şerrinden Allah'a sığınırım" dedim. O da,
"Benim şerrimden' kurtulmak istersen paraya kıymet verme" dedi.
İbn-i Ebi'd-Dünya'nın rivayet ettiğine göre,
Ebu Bekir b. Ayyaş demiştir ki;
"Ben rüyamda dünyayı yaşlı, çirkin, beyaz saçlı bir kadın suretinde gördüm, ellerini çırpıyordu. İnsanlar arkasında ona uydukları halde el çırparak oynuyorlardı. Tam karşıma gelince bana yönelerek:
"Seni de kandırabilsem bunları oynattığım gibi seni de oynatırdım"
dedi Ebu Bekir bunu anlattıktan sonra ağlamaya başladı.
Fudayl demiştir ki;
"Duyduğuma göre adamın biri rüyasında
yolun ortasında oturan bir kadın gördü. Kadın alabildiğine süslenmişti. Yanından geçen herkesi yaralıyordu. Arkasını döndüğü vakit güzellerin güzeli, yüzünü döndüğü vakit çirkinlerin çirkiniydi.
Adam:
"Senin şerrinden Allah'a sığınırım" dedi.
Kadın: "Hayır, paraya buğz
etmedikçe Allah seni benim şerrimden kurtarmaz" dedi.
Adam: "Sen kimsin" dedi.
O da; "işte bildiğin dünyayım" dedi.
Hz. Ali (r.a.) dünyayı şöyle anlatmıştı:
"Dünyada yaşayan, ihtiyarlayacak, hasta olan pişman
olacak, fakir olan üzülecek, zengin olan imtihan edilecek, servetinin helalinin
hesabını verecek, haramının azabını çekecektir."
İbn-i Mes'ud demiştir ki:
"Dünya, yurdu olmayanın
yurdudur. Malı olmayanın malıdır. Dünyalığı ancak aklı olmayan toplar."
İbn-i Ebi'd-Dünya'nın zikrettiğine göre; Hasan-ı Basri, Ömer b. Abdülaziz'e şöyle bir mektup yazmıştır:
"Bundan sonra bilmiş ol ki; dünya ikamet yeri değil göçmek yeridir. Adem; aleyhisselam
ukubet için buraya indirilmiştir.
Ey mü'minlerin emiri!
Dünyadan sakın, dünyadan azık almak onu terketmektir. Dünyada zenginlik dünyanın fakirliğidir. Her an insanları helak etmektedir.
Dünyayı aziz tutan zelil olur. Dünyalık peşinde olan fakir düşer. Dünya bir zehir gibidir, bilmeyen onu yer de helak olur.
Sen dünyalıkta, yarasını tedavi için ilacı az kullananlar gibi ol.
Hilekâr, aldatıcı ve zalim olan bu dünyadan sakın.
Bu dünya ki hilesi ile süslenmiş, aldatması ile gönülleri kendisine çekmiştir.
Dünya boyalı, duvaklı bir gelin gibi gözlerin kendisine çevrilmesini, gönülleri kendisine çekmesini ve insanları kendisine aşık etmesini bilen bir hilebazdır.
Dünya evlenmiş olduğu kocalarının hepsini öldürmüştür Yeni evlenecekler, öldürülmüş olanlardan ibret almazlar. Kimse kimseyi ikaz etmez.
Dünyaya âşık olanlardan bazıları maksadına ulaşır, aldanır, azar ve ahireti unutur bütün meşgalemi dünya olur. Sonra birden ayakları kayar, hasreti artar üzüntüsü ve pişmanlığı çoğalır, ölümün acı ve sancılan üzerine çöker. Bu acı ve üzüntüler içinde kıvranır. Aradığını bulamaz. Kendini sıkıntıdan kurtaramaz, bu telaşlar içerisinde azıksız olarak yola çıkar ve yataksız olarak ortada kalır.
Ey emiri'l mü'minin!
Dünyadan sakın zira dünyaya kıymet
verenler ne zaman sevinirlerse, hemen ardından bir sıkıntı ile karşıdırlar.
Onların arasına giren aldanır. Ondan faydalanan zarar görür. Onun bolluğu bela ile karışıktır.
Dünyanın devamı yok, zevale mahkûmdur. Neşesi üzüntü ile karışıktır. Giden gelmez, geleceğin ne olduğu da bilinmez ki, ona göre davranılsın. Umutları yalan, emelleri boş, safi görünen şeyleri bulanık, yaşayışı mihnet ve meşakkatdır. Aklı başında olan insan her an tehlikede olduğunun farkındadır.
Varlıkları daima tehlikede, felaketten daima korkudadır.
Eğer dünyayı yaratan Allah Teala, onun bu tehlikelerini haber vermese ve onun hakkında darb-ı meseller ortaya koymasa bile dünya bizzat kendisi hal ve davranışlarıyla uykudakileri uyandırır
ve gaflettekileri tenbih ederdi.
Halbuki bizzat Allah Teala dünyadan men etmiş ve bu hususta öğütler vermiştir. Dünyanın Allah katında bir kıymeti yok ve yarattığından beri bir defa olsun ona bakmamıştır.
Dünyanın bütün hazineleri ve anahtarların Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'a arz edildiği halde Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) onu kabul etmemiştir. Çünkü Resulullah (sallallahu
aleyhi ve sellem) Rabbinin buğz ettiğini sevmekten çekinmiştir.
Cenab-ı Hak, dünyayı iyi kullarından uzaklaştırdı da onu kötülere verdi. Onlar kendilerine verilen dünyalığı bir ikram sanıp buna aldandılar.
Resulullah'ın
açlıktan mübarek karnına taş bağladığını unuttular."
Yine Hasan-ı Basri demiştir ki:
"Ey Ademoğlu!
Kalbini dünyaya bağlama, eğer kalbini dünyaya bağlarsan en kötü bir şeye bağlamış olursun. Dünyanın iplerini kopar, dünyanın kapılarını kapat.
Ey Ademoğlu!
Dünyadan sana gideceğin yere kadar yetecek dünyalık kafidir. Çünkü dünya kendisine ikram edenleri ağaçlar üzerine asmıştır. Dünyaya değer vermeyin ona ihanet edin. Dünyanın en mutlu zamanı onu alçalttığımz
zamandır.
Heyhat! Heyhat! Dünya gitti, ameller
boyunlarda takılı kaldı."
İsa aleyhisselam demiştir ki:
"Dünyayı Rab edinmeyin sonra sizi köleler edinir. Dünyayı geçin, onu tamir etmeyin.
Bilmiş olun ki, her kötülüğün aslı dünya sevgisidir. Ani ve kısa bir şehvet, sahibinin ömür boyu üzülmesine sebep olur. Dünya bir kulun kalbine yerleşirse, kalbinde üç şey birleşmiş olur. Birçok meşguliyetler içine düşer ki, meşakkatından kurtulamaz. Öyle bir fakirliğe düşer ki zengin olamaz. Bir çok arzu ve istekler içinde çalkalanır ki, sonu bulunmaz. Dünya hem arayan hem de aranan bir varlıktır. Ahireti arayan dünyadaki rızkını tüketmedikçe, dünya onun peşini bırakmaz. Ölümü gelince onun gırtlağına sarılır.
Ey Havariler cemaatı!
Dinimizin selamette kalmasıyla
dünyadan az şeye razı olun. Nitekim dünyayı sevenler dünyalıklarının selamette
kalmasıyla dinlerinden az şeye razı olmuşlardır."
İbn-i Ebi'd-Dünya'nın rivayet ettiğine göre,
Ebu Hüreyre (r.a.) demiştir ki:
"Dünya yaratıldığı günden fani olacağı güne kadar
yer ile gök arasında hapsedilmiştir. Dünya, Rabbine:
"Ya Rabbi! Niçin bana buğuz ediyorsun?" diye nida eder. Allah Teala da:
"Bir
hiçten ibaret olan dünya, sus, bir hiçten ibaret olan dünya, sus" duyurur.
Fudayl demiştir ki:
"Kıyamet günü dünya bütün ziyneti ile ve parlaklığı ile böbürlenerek gelecek ve:
"Ya Rabbi! Beni en iyi kulların için yurt kıl" diyecek.
Cenab-ı Hak:
"Ben senin, onlar için olmana razı olmam. Çünkü sen bir şey değilsin, saçıl, zerrelere bölün, tuz buz ol" buyuracak.
|