Ebu'l-Ferec demiştir ki:
Cerrah b. Minhal, Abdurrahman b. Avf'e, isnad ederek rivayet ettiğine göre, Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem), Abdurrahman b. Avf'e:
"Ey Avf'ın oğlu! Sen zenginlerdensin, sen cennete sürünerek gireceksin. O halde Rabbına ödünç ver ki, ayaklarını çözsün" buyurdu.
Ebu Abdurrahman en-Nesei:
"Bu hadis, mevzudur. Cerrah'ın hadisi terk olunur" demiştir.
Yahya: "Cerrah'ın hadisi bir şey değildir" demiştir.
İbn'ül Medini: "Cerrah'ın hadisi yazılmaz" demiştir.
İbn-i Hibban: "Cerrah yalan söylerdi." demiştir.
Darekutni: "Cerrah'ın hadisi terk olunur" demiştir.
Beyhaki'nin rivayet ettiği bir hadis-i şerife
göre:
Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem):
"Ey Avf'ın oğlu! Sen zenginlerdensin, sen cennete ancak sürünerek gireceksin, o halde Rabbına ödünç ver ki, ayaklarını çözsün"
buyurdu.
O da, "Ne Ödünç vereyim? Ya Resulullah?" dedi.
"Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem) da:
"Akşamleyin elinde bulunandan beri olursun, yani tasadduk edersin"
buyurdu. O da:
"Hepsini mi?" dedi.
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"evet"
buyurdu.
Abdurrahman b. Avf buna üzülerek Resulullah'ın yanından çıktı.
Bunun üzerine Cebrail gelerek:
"Ya Resulullah! Avf'ın oğluna emret, misafirleri ağırlasın, yoksulları doyursun, önce nafakası kendisine lazım gelenlere baksın, dilencilere versin, bunları yaptığı takdirde elinde bulunan nimetin hakkını vermiş olur" dedi.
Bu hadis-i şerif hakkında ne dersin? diye sorulursa şöyle cevap verilir:
Bu hadis-i şerif batıldır.
Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'dan sahih olarak rivayet edilmiş değildir, çünkü ravilerinden biri
Halid b. Yezid b. Ebu Malik'dir.
İmam Ahmed:
"Bu hadis-i şerif bir şey değildir" demiştir.
İbn-i Muin:
"Bu hadis-i şerif zayıfdır" demiştir.
Nesei:
"Bu hadis-i şerife itimad edilmez" demiştir.
Darekutni: "bu hadis-i şerif zayıfdır"
demiştir.
Yahya b. Muin:
"Halid b. Yezid babası üzerinden yalan söylemeye razı elmacı, fakat sahabe üzerinden yalan söylemeye razı oldu"
demiştir.
İmam Ahmed, Ebu Ümame'den rivayet ettiğine göre,
Ebu Ümme,
şöyle demiştir:
"Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Cennete girdim. Cennette önümde bir hışırtı işittim.
"Bu nedir" diye sordum. "Bilal'dır" denildi. Sonra, Cennette gezmeye devam ettim, bir de baktım ki, cennet ehlinin çoğunu muhacirlerin fakirleri ile müslümanların çocukları teşkil etmektedir. Orada en az zenginler ile kadınları gördüm. Bana denildi ki, zenginlere gelince onlar cennetin kapısında hesaba çekilmektedirler ve temizlenmektedirler. Kadınlara gelince onları da iki kırmızı, yani altınla ipek alıkoymuştur. Sonra cennetin sekiz kapısının birinden çıktık. Kapının yanına gelince bir terazi getirilip bir kefesine ben kondum, diğer kefesine ümmetim kondu ben ağır geldim. Sonra Ebu Bekir getirildi, bir kefesine o kondu, bütün ümmetim getirilip diğer kefesine kondu, Ebu Bekir ağır geldi. Sonra Ömer getirilip bir kefesine kondu, diğer kefesine ümmetim kondu, Ömer ağır geldi. Ümmetim bana teker teker gösterildi, onları geçiyorlardı. Abdurrahman b. Avf'ı gecikmiş gördüm. Ümidi kesildikten sonra geldi. Ben
"Ey Abdurrahman nerede kaldın?" dedim. O da "Annem babam sana feda olsun, Ya Resulullah seni hak olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben sana ancak yaşlandıktan sonra gelebileceğimi zannettim" dedi. Resulullah,
"O nedir" buyurdu. O da "Malımın çokluğundan hesaba çekilip temizlenmemdir" dedi."
Denildi ki, bu hadis-i şerif senedinin araştırılmasına ihtiyaç duyulmayan bir hadisdir. Çünkü bu hadisi ve bundan önceki hadisi, Ebu'l-Ferec mevzu hadisler arasına yazmıştır.
Ebu'l-Ferec demiştir ki:
"Zahidlik taslıyanların
hepsi, böyle batıl hadislere yapışarak malin dinde ilerlemeye engel olduğunu
görerek, "Abdurrahman b. Avf'ın malından dolayı cennete sürünerek girmesi; malın yerilmesi hakkında kafidir" demişlerdir.
Bu hadis sahih değildir. Çünkü cennetlik olduğu müjdelenmiş olan
Abdurrahman b. Avf'ın malının dinde ilerlemesine mani olması mümkün
değildir. Zira malı toplamak mübahdır.
Yerilmiş olan mal, meşru olmayan cihetten kazanılan mal ve vacip olan hakkı verilmeyen maldır.
Abdurrahman b. Avf ise bu iki halden de uzaktır. Talha üç yüz yük miras olarak altın bırakmıştır. Zübeyr
ve diğer sahabeler de hayli mal miras olarak bırakmışlardır. Bunlar malın fena
olduğunu bilselerdi elbette hepsini ellerinden çıkarırlardı. Bir çok kıssacı
vaizler de bunun gibi hadislere sarılarak insanları fakirliğe teşvik ediyorlar
ve zenginliği yeriyorlar. Allah hakiki alimlerden razı olsun sahih hadisi
tanıyorlar ve usul ve kaidelerini biliyorlar."
Ebu'l-Ferec'in sözü burada sona erdi.
|