Dünya hayatında hayırları kendilerine acele verilenleri Allah ve Resulü yermiştir.
Dünya hayatında acele verilen hayırlar ya ahiret hayırlarının yerine verilmiş olur veya ahiret hayırlarını eksiltir. Dünya nimetlerinden mahrum olan kimseye ahirette hayırları tam olarak verilecektir.
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'a bal şerbeti getirildi, onu içmeyip:
"Bu dünyaya düşkün olanların şerbetidir"
buyurdu.
Hasan-ı Basri'ye:
"iki kimse vardır. Bunlardan biri dünyayı bırakmıştır, diğer kazanıp tasadduk ediyor, bunlardan hangisi efdaldir" diye soruldu. O da:
"Dünyayı bırakan benim yanımda daha efdaldir"
diye cevap verdi.
İsa aleyhisselam'a, iki kimse altın dolu bir küpe tesadüf ettiler, birisi onu atlayıp geçti, ona bakmadı, diğeri onu alıp tasadduk etti. Bunlardan hangisi efdaldir? diye soruldu.
O da; "Ona bakmayan efdaldir" diye
cevap verdi.
Fakirliğin üstün olduğunun delillerindendir:
Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün bir altın paraya tesadüf etti. Ona bakmadı bile, şayet onu alsaydı Allah yolunda tasadduk ederdi.
İmam Ahmed'in Ebu Kebşe'den rivayet ettiğine göre
Kebşe
(r.a.):
"Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işittim:
"Üç (şey) var ki, onlar
üzerine yemin ederim. Size bir söz söyleyeceğim ki, onu hafızanızda tutun.
Üzerine yemin ettiğim üç (şey şunlardır):
- Sadaka vermekten kulun malı eksilmez.
- Uğradığı haksızlığa karşı sabreden kulun Cenab-ı Hak ancak şerefini artırır.
- Dilencilik kapısını açan bir kula, Allah mutlaka yoksulluk kapısını açar. Size bir söz söyleyeceğim ki, onu hafızanızdan çıkarmayın" dedi ve şöyle buyurdu:
"Dünya ancak dört kişi içindir
(yani dünyadaki insanlar dört kısma ayrılır)
1 - Allah'ın mal ve ilim verdiği kul ki, bu kul bu nimet içinde Rabbini sever ve sayar. Bununla akrabasına sılada bulunur
(onları yoklar ve yardım eder). Allah'ın bu nimette olan hakkını da tanır, işte bu kul Allah katındaki makamların en üstündedir.
2 - Allah'ın ilim verip mal vermediği kul ki, bu kul doğru niyetlidir;
"malım olsaydı bu malda falanın yaptığı gibi yaparım" der. İşte o kul niyetine göre, karşılık görür ve ikisinin ecri de eşittir.
3 - Allah'ın mal verip ilim vermediği kul ki, ilimsizlik yüzünden malında körü körüne hareket eder, bu nimet içinde Rabbini sevmez ve saymaz. Bu malla akrabasına sılada bulunmaz ve Allah için o malda hiçbir hak tanımaz, işte bu kimse mertebelerin en kötüsündedir.
4 - Allah'ın mal da ilim de vermediği bir kul ki, bu kul,
"malım olsaydı bu malda israf ve sefahat düşkünü falanın yaptığı gibi yaparım" der. Bu da niyyetine göre karşılık görecektir ve her ikisinin günahı da eşittir."
Zengin malını hayır yolunda sarf etmek fiiliyle
üstün kılınmış, Fakir ise samimi niyetiyle zengine katılmıştır.
Zengin malını
hayır yolunda harcamazsa iyi amelden geri kalmış olur. Fakir de fena niyetiyle
iyi amelden geri kalmış olur.
Zengine iyi amelde geri kalmasıyla zenginliği
fayda vermez. Fakire de iyi niyetiyle fakirliği zarar vermediği gibi fena
niyetiyle fakirliği fayda da vermez.
|