Cüz: 23, Sûre: 39 ZUMER SURESİ
151
ZÜMER SURESİ
Zümer Suresi yetmiş
beş âyettir. 52, 53 Ve 54. âyetleri Medine'de diğerleri Mekke'de nazil
olmuştur.
Bu Sure-i Celile,
Kur'anm, Allah tarafından hak olarak indirildiğini beyan ederek başlıyor.
Allah tealamn, gökleri
ve yeri yerli yerince yarattığı, gece ile gündüzün birbirlerini bürüdükleri
beyan ediliyor. İnsan olarak Hz. Âdem'in yaratılışı, ondan da eşinin var
edilişi ve onlardan türeyip çoğalan insanoğulumm yaratılışla-nndaki merhaleler
beyan ediliyor. İnsanın başına bir dert gelince hemen rabbine yönelip
yalvardığı, kendisine bir nimet verilince de daha önceki durumunu unutup
Allaha eşler koşmaya başladığı ifade ediliyor.
Sure-i celilede bundan
sonra Resulullaha hitaben buyuruluyor ki: "Ey Muhammed, de ki: "Ben,
dini sadece Allaha tahsis ederek ona ibadet etmekte ve müslumanların ilki
olmakla ernrolundum. Ben, rabbime karşı gelirsem şüphesiz büyük bir günün
azabından korkarım." ^
Gerçekten zarara
uğrayanların kıyamet gününde hüsrana uğrayanlar oldukları, onlara üstlerinden
ve altlarından ateşler verileceği, Allaha yönelenlere ise müjdelerin bulunduğu
haber veriliyor.
Allahm, gökten su
indirip onu yer altındaki kaynaklara kattığı, o sularla çeşitli renklerde
bitkiler bitirdiği beyan ediliyor ve bütün bunlardım akıl sahiplerinin ibret
alacağı açıklanıyor.
Allah tealamn,
Kur'anı, insanların ondan öğüt almalım için indirdiği ve Kur'anın, insanlara
doğruyu ve yanlışı beyan ettiği bildiriliyor.
Doğruyu tasdik eten
takva sahipleri için rableri katında diledikleri herşe-yin bulunduğu, Allahm
onlan bağışlayacağı ve onları, işlediklerinin en güzeliy-le mükafaatlandıracağı
haber veriliyor.
1-Zümer Suresi, âyet:
11, 12, 13.
152 __________________TABERİ
TEFSİRİ__________Cüz: 23, Sûre: 39
Sure-i celilede bundan
sonra, insanın uykudaki hali ölüm haline benzetiliyor. Uyuduktan sonra eceli
gelenlerin ruhlarının bedene iade edilmeyerek öldükleri, eceli gelmeyenlerin
ise uyanarak tekrar yaşamaya devam ettikleri ifade ediliyor.
Allah teala, biz
kullarından, kendisinden ümit kesmememizi istiyor ve Resululiaha hitaben
buyuruyor ki: "Ey Muhammed, kullanma şöyle dediğimi söyle: "Ey, kendi
aleyhine haddi aşan kullarım, Allanın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz
ki Allah, bütün günahları bağışlar. Muhakkak ki o, çok affeden ve çok merhamet
edendir." ^
Sure-i celilede bundan
sonra kıyametin kopmasına işaret edilerek, kıyamet için Sur'a birinci defa
üfürüldüğünde insanların, kabirlerinden doğrularak bakışacakları haber
veriliyor ve kâfirlerin bölük bölük cehenneme, rablerinden korkan müminlerin
ise bölük bölük cennete sevkedilecekleri beyan ediliyor ve sure-i celile,
âhiretin ahvalinden haber veren: "Meleklerin, arşın etrafını çepeçevre
kuşatarak rablerini hamd ile teşbih ettiklerini görürsün. Artık varlıkların
arasında adaletle hükmedilir" Âlemlerin rabbi olan Allaha hamdolsun."
denilir." <3) âyetiyle sona eriyor.
2- ZUmer Suresi, âyet:
53
3- Zümer Suresi, âyet:
75.
Rahman ve Rahim olan
Allahın adıyla.
1- Bu kitabin indirilmesi, herşeye galip, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah
tarafındandır.
2- Şüphesiz biz sana
bu Kur'anı hak olarak indirdik. O halde dini sadece Alaha tahsis ederek ona
ibadet et.
3- İyi bilinmelidir
ki, hâlis din Allahındir. Allahı bırakıp ondan başka dost edinenler: "Biz
onlara ancak, bizi Allaha yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." derler.
Muhakkak ki Allah, aralarında ihtilaf ettikleri hususlarda hükmedecektir.
Şüphesiz ki Allah, yalancı ve kâfir olan bir kimseyi hidayete erdirmez.
Ey Muhammed, bu
kitabın sana indirilmesi, düşmanlarını cezalandırmaya gücü yeten ve
yaratıklarının sevk ve idaresinde hikmet sahibi olan Allah taraf ındandır. Bu
hususta hiçbir şüphen bulunmasın.
Ey Muhammed, biz bu
Kur'anı sana, hak ve adaleti emreden bir kitap olarak indirdik. Bu hak ve
adaletten biri de, dinin sadece Allaha ait olduğuna iman ederek ona kulluk
etmendir. O halde sadece Allaha kulluk et. Dinin ona ait olduğunu ortaya koy.
İbadetinde ona herhangi bir şeyi ortak koşma.
İyi bilinmelidir ki
ibadet ve itaat sadece Allahadır. Onun hiçbir ortağı
154____________________
TABERİ TEFSİRİ Cüz:
23, Sûre: 39
yoktur. Böyle bir
iddiada bulunmak ta kimseye yaraşmaz. Zira Allahm dışındaki bütün varlıklar
onun mülküdür. Kendilerinin gerçek mâlikleri olan Aİlaha ita-attan başka bir
yollan yoktur. AHahi bırakıp da başka şeyleri dostlar edinip onlara tapanlara
gelince, onlar ilahları için şöyle derler: "Biz bunlara, bizi sadece
Aİlaha yaklaştırmaları ve Allah katında bize şefaatçi olmaları için
tapıyoruz." Şüphesiz ki Allah, dünyada iken Alîahtan başkasını dostlar
edinen bu hizipler arasında, dünyada iken kime kulluk edeceği hususundaki
ihtilafları hakkında kıyamet günü hükmünü verecektir. Sadece Aİlaha ibadet
edenleri cennete gönderecek, onların dışındakiler! ise cehenneme
sevkedecektir. Şüphesiz ki Allah, kendisine karşı yalan uyduran ve "Allah
çocuk edindi." şeklinde iftirada bulunan ve Allahm rahmetine karşı
nankörlük edeni, onun rabhğını inkar edeni, hakka ve islam dinine ve Allahı birlemeye
muvaffak kılmaz.
*Âyette zikredilen:
"Biz sana bu Kur'anı hak olarak indirdik." ifadesinden maksat,
"Biz sana Kur'anı indirdik. O, hakkı ve adaleti emreder." demektir.
"Dini sadece Aİlaha tahsis ederek ona ibadet et." ifadesinden maksat
ise, "İbadeti sadece Aİlaha yap, ilahlığın sadece ona ait olduğunu bil ve
yaptığın ibadetten herhangi bir şeyi ona ortak koşma." demektir.
"İyi bilinmelidir
ki halis din Allahındır." ifadesi ise "İbadet ve itaat sadece
Allahadir, onun hiçbir ortağı yoktur." manasınadır.
Âyet-i kerimede yine
müşriklerin: "Biz, putlara ancak bizi AHaha yaklaştırsınlar diye ibadet
ediyoruz." dedikleri beyan edilmektedir. Mücahid diyor ki "Kureyş
müşriklerinin, putları için söyledikleri bu sözlerini, onlardan önceki
müşrikler, meleklere, Meryernoğlu İsa'ya ve Hz. Üzeyir'e söylemişlerdi."
Görülüyor ki müşrikler
Allahm varlığını inkar etmeyip onun rızasına tam olarak erişmek için birtakım
araçlara tapmaktadırlar. Müminlerin bu tür davranışlardan uzak olmaları ve
Allahm birliğine gölge düşürecek davranışlardan uzak olmaları ve Allanın
birliği inancına ters düşürecek her türlü iş ve sözden kaçınmaları
gerekmektedir.
cûz: 23, Sûre: 39 ZÜMER SURESİ
4- Eğer Allah, çocuk
edinmek isteseydi yarattıklarından dilediğini sc-erdi. O, (kendisine layık
olmayan şeylerden) münezzehtir. O, bir ve herşeye galip olan Allahtır.
Eser Allah çocuk
edinmek isteseydi, müşriklerin zannetikleri gibi melekleri kızlar edinmek veya
Hıristiyanların zannettikleri gibi isa'yı oğul edinmek JS belli şahıslan evlat
edinme ihtiyacını hissetmezdi. Yaratıklarından dilediği fivi seçip evlat
edinirdi. Halbuki Allah böyle birşeyden münezzehtir O, birdir ondan başka ilah
yoktur. O, bütün yaratıklarını kahredecek güce sah.ptır. Her çey ona boyun
eğmektedir ve onun gazabı karşısında korku içindedir.
5- O, gökleri ve yeri
yerli yerince yarattı. O, gece ile gündüzü sarıyor. O, güneşi ve ayı emrine
âmâdc kıldı. Onların her biri belli bir zamana kadar hareket eder. İyi
bilinmelidir ki Allah, herşeye galiptir ve çok affedendir.
Allah, gökleri ve yeri
yerli yerince yaratmıştır. Gece ile gündüzü sarmaktadır, gündüz ile de geceyi
sancaktadır. Bunlardan biri gelince diğeri Örtülmektedir. Allah, güneşi ve ayı
da kullarının hizmetine tahsis etmiştir. Güneş ve aydan her biri belli bir
vadeye kadar dönmeye devam edeceklerdir. İyi bilinmelidir , ki bütün bunları
yapan Allah, herşeye galiptir, kendisine karşı gelenleri şiddetle cezalandırır.
Hata ve günahlarından vazgeçenler için ise çokça affedendir.
TABERİ TEFSİRİ Cüz: 23, Sûre: 39
6- (Ey insanlar) Allah
sizi bir tek kişiden yarattı. Sonra ondan da eşini varetti. Allah, sîzin için,
hayvanlardan sekiz çift indirdi. O, sizi annelerinizin karnında bir merhaleden
bir merhaleye geçirerek üç karanlık içinde yaratır. İşte bunu yapan, rabbiniz
olan Allahtır. Mülk ancak onundur. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O halde
nasıl çeviriliyorsunuz?
*Âyet-i kerimede
zikredilen "Bir tek kişi"den maksat,Hz. Âdem, "Ondan meydana
getirilen eşinden maksat ise Hz. Havva'dır. Katade, Hz. Havva'nın Hz. Âdemin
kaburgasından yaratıldığını söylemiştir. Allah insanları Hz. Âdem ve Hz.
Havva'dan meydana getirmiştir.
Âyette "Allah
sizin için hayvanlardan sekiz çift indirdi." buyurulmakta-dır. Bu sekiz
çift hayvan deve, sığır, koyun ve keçidir. Nitekim şu âyette de bu husus açıkça
belirtilmektedir: "Sekiz çifti yaratan da O'dur. İkisi koyun ikisi keçidir.
Ey Muhammed de ki: "Allah o çiftlerden iki erkeği mi yoksa iki dişiyi mi
yahut o her iki dişinin karnındakileri mi haram kılmıştır? Eğer doğru iseniz
bilgiye dayanarak bana haber verin." "Geriye kalanın ikisi deve
ikisi de sığırdır. De ki: "Allah bu çiftlerden iki erkeği mi yoksa iki
dişiyi mi yahut o dişelirin kammdakileri mi haram kılmıştır? Yoksa Allah bunu
size emrederken huzurunda mı bulunuyordunuz? "Hiçbir bilgiye dayanmadan,
insanları saptırmak için Allaha karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?
Şüphesiz ki Allah, zalim kavmi hidayete erdirmez." (4*
Bu hayvanların
indirilmesinden maksat ise bunların cennetten gönderilmeleri veya bunların
yaşamasına sebep olan otlan bitiren yağmurun gökten indirilmesidir. Yahut da
burada geçen "indirildi." kelimesi "Yarattı." veya
"Takdir etti." anlamına gelmektedir. Hayvanlardan özellikle bu
türlerin zikredilmesi ise insanlara en çok bunların faydalı olmasındandır. Bu
hayvanlar, sütleri, etleri, tüyleri, derileri, yünleri ve kendilerine
binilmesi, yük taşımaları ve ziraat işlerinde kullanılmaları gibi birçok
yönleriyle faydalı olan hayvanlardır.
Âyette zikredilen
"Merahleden merhaleye geçirme"den maksat, insanın bir damla sudan,
rahimın cidanna yapışan bir kan pıhtısı haline getirilmesi sonra birçoğunun
ete dönüştürülmesi sonra kemiklerin meydana getirilerek onların et ile
bürünmesi nihayet son şekli verilerek bambaşka bir yaratık haline getirilmesidir.
Nitekim bu husus diğer âyetler de şöyle izah edilmektedir:
4- Cn'am Suresi, 5yet:
143-144.
C(jZ: 23,Sûre:
39___________ZÜMER SURESİ
"Yemin olsun ki
biz insanı süzülmüş özlü balçıktan yarattık." "Sonra onu 'nutfe'
halinde müstahkem bir karargâh olan rahme yerleştirdik." "Sonra
'nut-fe'yi kan pıhtısı haline getirdik. Kan pıhtısını bir çiğnem et yaptık. Bir
çiğnem eti kemiklere çevirdik. Kemiklere de et giydirdik. Sonra da onu bambaşka
bir varlık yaptık. Şekil verenlerin en güzeli olan Allah ne yücedir."(5)
Âyette zikredilen 'Üç
karanhk'tan maksat ise, karın, rahim ve çocuk kese-sidir.
Abdullah b. Abbas,
İkrime, Mücahid, Katade, Süddî, ibn-i Zeyd ve Deh-hak bu üç karanlığı bu
şekilde izah etmişlerdir.
Âyet-i kerimenin son
bölümünde: "İşte bunu yapan, rabbiniz olan Allahtır, mülk ancak onundur.
Ondan başka ilah yoktur. O halde nasıl çeviriliyorsunuz?"
buyurulmaktadır. Yani: "Ey insanlar, sizin rabbiniz işte bütün bunları yapan
Allahtır. Kendisine herhangi bir menfaat ve zarar veremeyen, sizin için herhangi
bir fayda sağlayıp sizden herhangi bir zararı gideremeyen âciz putlar değildir.
"Dünya ve âhiretin mülkü ve onun egemenliği ancak Allaha aittir. Ondan
başka ibadet edilmeye layık olan hiçbir ilah yoktur. O halde ey insanlar, nasıl
oluyor da sıfatlan bu olan rabbinize ibadet etmekten çeviriliyorsunuz? Herhangi
bir menfaat ve zarar sağlayamayan putlara tapıyorsunuz?
7- Eğer inkar
ederseniz., şüphesiz ki Allah, sizin hiçbir şeyinize muhtaç değildir. Fakat o,
kullarının inkarına razı olmaz. Şayet verdiği nimetlere şükrederseniz sîzden
razı olur. Hiçbir günahkar kimse bir başkasının günahını yüklenmez. Sonunda
dönüşünüz rabbinizedir. O, yaptıklarınızı size haber verecektir. Şüphesiz ki o,
kalblcrin özünü çok iyi bilendir.
5- Müminûn Suresi,
âyet: 12-14
158_____________ TABERİ TEFSİRJ_________Cüz: 23,
Sûre: 39
Ey kâfirler, eğer
inkarınızda devam ederseniz, iyi bilin ki Alahin size hiçbir ihtiyacı yoktur.
O,, kendisine iman eden samimi kullarının kafir olmalarına razı olmaz. Eğer siz
de iman ederek inkarcılığınızdan vazgeçer, Allanın nimetlerine karşı ona
şükrederseniz o sizden razı olur. Şunu da iyi bilin ki hiçbir günahkar başka
bir günahkarın günahını yüklenmez ve hiçbir kimse başka birisinin günahından
dolayı cezalandırılmaz. Sizler dünyada iken iyi veya kötü ameller işledikten
sonra ölecek ve rabbinize döndürüleceksiniz. Ve o size, dünyada iken yapmış
olduğunuz hayır ve şer amellerinizi bildirecektir. Şüphesiz ki o, göğüslerin
özünü çok iyi bilendir. Sizin, içinizde sakladığınız şeyler ona asla gizli
değildir. O halde ondan korkun ve onun emirlerine göre hareket edin.
8- İnsanın başına
herhangi bîr musibet geldiği zaman hemen rabbine yönelerek ona yalvarır. Sonra
Allah ona, tarafından bir nimet verince de daha önce ondan istediğini
unutuverir. Allanın yolundan saptırmak için ona eşler koşmaya başlar. Ey
Muhammcd sen ona, "İnkarınla biraz eğlene dur. Şüphesiz ki sen,
cehennemliklerdensin." de.
İnsana, gerek
vücudunda hastalık ve sakatlık gibi bir musibet gerekse yaşantısında kıtlık ve
sıkıntı gibi bir felaket geldiğinde o, daha Önce yaptığı günah ve inkardan
vazgeçip rabbine yalvamıaya başlar. Musibet ve felaketleri kendisinden
kaldırmasını ister. Sonra da Allah insana, tarafından bir lütufta bulunur,
sıhhat ve bolluk gibi nimetleri ona verecek olursa bu defa da insan, daha önce
Allaha yalvarmasını unutur, hatta daha da ileri giderek, AH ahin yarattığı bazı
şeyleri ona denk tutmaya kalkışır. Onlara itaat eder ve onlara tapar. Ey
Muham-med, sen bu tür kafirlere de ki: "Allahı inkar ederek eceliniz
gelinceye kadar bu dünyada az bir süre yaşayın, eceliniz gelince öleceksiniz ve
şüphesiz ki siz, cehennemliklersiniz."
cûz: 23,
Sûremi__________ZÜMER SURESİ
159
9- ( kâfir mi
hayırlıdır?) Yoksa gecenin saatlerini, secde ederek, kıyamda durarak ibadetle
geçiren, âhiretten korkup da rabbinin rahmetini uman mı? Ey Muhammcd, sen
onlara şöyle de: "Hi ç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl
sahipleri düşünür.
*Bu âyet-i kerimenin
başı farklı kiraatlarla okunduğu için farklı şekillerde izah edilmiştir. Bu
izahlardan biri, mealde verildiği gibidir.
Başka bir izah şekli
de şöyledir: "Ey kâfir, sen cehennemliklerdensin. Gece saatlerinde secde
ederek ve kıyamda durarak ibadet eden kişi cennetlik, sen ise
cennetliklerdensin."
Başka bir izah şekli
de şöyledir: "Gece saatlerinde secde ederek ve kıyamda durarak ibadet
eden âhiret azabından korkan ve rabbinin rahmetini uman kimse, insanları
Allahın yolundan saptırmak için ona ortak koşan kimse gibi olur mu?"
Âyet-i kerimede
"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" buyurulmakta-dır. Bunun
izahı ise şöyledir: "Hiç, rablerine itaat ettikleri takdirde sevap kazanacaklarını
ve ona karşı geldikleri takdirde günahkar olacaklarını bilenlerle hiç-birşey
bilmeyen, yaptığı amellerden hayır ve şer ümit etmeyenler bir olur mu? Elbette
ki bunlar bir değildir. Fakat bunu ancak akıl sahibi olanlar düşünüp anlarlar.
Cahiler böyle bir farkı idrak edemezler.
160
TABERİ TEFSİRİ
Cüz: 23, Sûre: 39
10- (Ey Muhammed,
müminlere rabbinin şu emrini) tebliğ et: "Ey iman eden kullarım,
rabbinizden korkun. 8u dünya hayatında iyilik yapanlar için (ahirette) iyilik
vardır. Allanın toprağı geniştir. Şüphesiz sabredenlere mükafaatları hesapsız
olarak ödenecektir.
*Âyet-i kerimede, bu
dünyada iyilik yapanlara iyilik vaadedilmektedir. Bu iyiliğin sevabının
ahirette verileceği kabul edildiği takdirde bu iyilikten maksat, cennettir.
Dünyada verileceği kabul edildiği takdirde ise bundan maksat, dünyada iken
insana verine sıhhat ve afiyettir.
Âyet-i kerimede,
Allanın arzının geniş olduğu zikredilmektedir. Bunun zikredilmesinden maksat
ise, müşriklerin içinde yaşayan bir müslümanın, rabbi-ne hakkıyla ibadet
edemediği takdirde müşiklerin diyarını bırakıp rabbine rahatça ibadet
edebileceği bir yere gitmesidir.
Âyet-i kerimenin
sonunda, hesapsız sevaplara ancak zorluk ve çilelere karşı sabredenlerin
erişebileceği bildirilmekte ve müminler sabırlı olmaya davet edilmektedir.
11- Ey Muhammed şöyle
de: "Ben, dini sadece Allaha tahsis ederek ona ibadet etmekle emrolundum.
12- Müslümanların ilki
olmakla emrolundum."
Cüz: 23, Sûre:39 ZÖMER SURESİ
13- De ki:
"Rabbime karşı gelirsem, şüphesiz büyük bir günün azabından
korkarım."
14-15- De ki:
"Ben dinimi Allaha tahsis ederek ona ibadet ediyorum. Siz de ondan başka
dilediğinize tapın." De ki: "Gerçek zarara uğrayanlar, kıyamet günü
kendilerini ve ailelerini hüsrana uğratanlardır." Dikkat edin, işte apaçık
hüsran budur.
Ey Muhammed, kavminin
müşriklerine de ki: "Allah bana, sadece kendisine itaat ederek ona kulluk
etmemi, onun dışında sizin taptığınız putları reddetmemi emretti. Bana bunu
emretti ki ben sizin aranızda ilk müslüman olan kişi olayım ve sadece Allaha
kulluk edeyim. Ey Muhammed sen onlara de ki: "Şayet ben rabbimin, sadece
kendisine kulluk etmem emrine karşı gelecek olursam ben, dehşeti büyük olan
kıyamet gününün azabından korkarım. "Ey Muhammed, yine kavminin
müşriklerine de ki: "Ben itaat ve ibadetimi sadece Allaha yaparak ona
kulluk ediyorum. Sizler ise dilediğiniz put ve heykellere tapın. Yakında,
Allahı bırakıp da başka şeylere tapmanın cezasının ne olduğunu bileceksiniz.
:
Ey Muhammed, yine
onlara de ki: "Asıl helak olanlar, kendilerini aldatan ve kendileriyle
birlikte ailelerini helak edenlerdir. Onların dünyada iken eş ve dostların,
aile fertleri varken, kıyamette cehennem azabına girdikleri zaman aile
fertlerinden hiçbiri onlarla beraber olmayacaktır. İşte apaçık hüsran budur.
16- Onlar için
üstlerinde gölgeleyen ateşler, altlarında gölgeleyen ateşler vardır. İşte
Allah, kullarını bununla korkutur. Ey kullarım, benden korkun.
İşte bu hüsrana
uğrayanların, kıyamet gününde cehennemde üzerlerinde bulut gibi ateşler
altlarında da bulut gibi ateşler vardır. İşte Allah, siz kullarını bununla
korkutur ki inkarınızdan vazgeçip imana yöndesiniz. Allahin emirlerini tutup
yasaklarından kaçmasınız ve böylece azabından kurtulasıniz.
Taberi Tefsiri C. VII,
Forma: 11
162
TABERİ TEFSİRİ
Cüz: 23, Sûre: 39
17-18- Tağuta kulluk
etmekten uzaklaşıp Allaha yönelenlere, onlara müjde vardır. Ey Muhammcd, sözü
dinleyip de onun en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte Allahin hidayete
erdirdiği kimseler onlardır. Akıl sahipleri de işte onlardır.
Allahtan başka tapılan
herşeyden uzaklaşıp Allaha yönelen, onun birliğini ikrar edip şirkten arınan
kimselere âhirette cennete gireceklerine dair müjde vardır. Ey Muhamrned, sen
konuşanların sözünü dinleyip en doğru ve en isabetlisine uyan kullarımı
müjdele. İşte AUahın doğru yola kavuşturduğu ve hakkı bulmaya eriştirdiği
kişiler bunlardır. Akl-ı şilem sahibi olanlar da bunlardır.
*Zeyd b. Eşlem bu iki
âyetin, îslam gelmeden önce cahüiye döneminde "Lailahe İllallah"
"Allahtan başka hiçbir ilah yoktur" diyen Zeyd b. Amr b. Nu-feyl,
Ebuzer el-Ğifârî ve Selman'ı Fârisî hakkında nazil olduğunu söylemiştir.
19- Aleyhine azap
vaadi gerçekleşen kimseyi mi, cehennemde olanı mı sen kurtaracaksın?
*Bu âyet-i kerime şu
şekilde de izah edilmiştir: Ey Muhammed sen, hakkında azap vaadi gerçekleşen
kimseyi mi hidayete erdirecek ve sen mi onu cehennem ateşinden kurtaracaksın?
Sen buna güç yetirecek değilsin.
♦Allah teala bu
âyet-i kerimede, insanları hidayete kavuşturacak olanın ancak kendisi olduğunu,
Hz. Muhammed'in dahi insanları hidayete erdinneye gücünün yetmeyeceğini beyan
ediyor. Böylece Resulullahı, iman etmeyen inatçı kâfirler karşısında teselli
etmiş oluyor.
qqz: 23, Sûre: 39 ZÜMER SURESİ
20- Fakat rablcrindcn
korkanlar için üst üste bina edilmiş, altlarından ırmaklar akan köşkler
vardır. Bunu Allah vaadetmiştir. Allah vaadinden dönmez.
♦Allah teala bu
âyet-i kerimede ise takva sahibi olan kullan için, âhiret yurdunda nasıl
mükafaatlar hazırladığını beyan ediyor ve bu mükafaatlardan birinin de en
muhteşem bir şekilde yapılmış köşkler olduğunu bildiriyor.
Ebu Said eî-Hudrî,
Resulullahın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
"Şüphesiz ki
cennetlikler, cennetteki köşk sahiplerini, üst taraflarından, doğu veya batıda,
ufukta batmakta olan aydınlatıcı yıldızlan görür gibi görürler. Bu, onların
aralarındaki üstünlüklerindendir." Sahabiler: "Ey Altahrn Resulü bu
zikrettiğin şey, kendilerinin dışında kimsenin erişemeyeceği peygamberlerin
makamı mıdır?" deyince Resulullah: "Hayır, kimsenin erişemeyeceği bir
makam değildir. Nefsim kudret elinde olan Allaha yemin olsun ki, onlar, Allaha
iman eden ve peygamberleri tasdik eden kimselerdir." buyurmuştur. ^
Buharı, K.eİ-Bed'ül-halk, bab: 8 / Müslim,
K.el-Cenne, bab: 11, Hadis no: 2831.
164
TABERİ TEFSİRİ
Cüz: 23, Sûre: 39
21- Görmez misin?
Allah gökten su indirip onu yer altındaki kaynaklara katar sonra onunla
çeşitli renklerde bitkiler çıkarır. Sonra o bitkiler kurur. Sararıp
solduklarını görürsün. Sonra da Allah onları çerçöp haline getirir. Şüphesiz
ki bunda, akıl sahipleri için ibret vardır.
*Bu âyet-i kerime iki
şekilde izah edilmiştir. Birinci izah şekli mealde verildiği gibidir. Buna göre
gökten inen yağmurlar yer yuvarağının içinde bulunan su kaynaklarına
katılmakta ve onları takviye etmektedir.
Diğer bir izah şekli
ise şöyledir: Ey Muhammed, Allahın, gökten su indirerek onu yeryüzünde pınarlar
haline getirdiğini görmez misin? Bu izaha göre yer yuvarlağının içinde bulunan
su kaynaklan aslında gökten inmiştir.
Abdullah b. Abbas,
İkrime, Said b. Cübeyr ve Şa'bî bu görüştedirler. Ta-beri de âyeti bu görüşe
göre izah etmiştir.
Ayet-i kerimenin devamında
şöyle buyurulmaktadır: "Sonra Allah, gökten indirdiği bu yağmur
aracılığıyla yeryüzünde buğday, arpa, ayçiçeği ve pirinç gibi değişik şekil ve
renklerde mahsuller çıkarır. Sonra o mahsuller kurur. Sen onların sararıp
solduğunu görürsün. Sonra Allah o mahsulleri çer çöp haline getirir. Şüphesiz
ki Allahın böyle yapmasında, akıl sahipleri için öğüt ve ibret vardır. Bunları
düşünür ve bunları yaratanın, başka her türlü şeyi de yaratmaya gücü yettiğini
anlarlar.
Cüz; 23, Sûre:
39___________ZÜMER SURESİ___________165
22-AHahın, gönlünü
İslama açtığı ve rabbinden bir nur üzere olan kimse, kalbi katılaşmış olan
kimse gibi midir? Kalblcri Allahın zikrine karsı katılaşanların vay haline.
İşte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler,
Hiç, Allahın, kalbini
kendisini bilmeye, birliğini ikrar etmeye, rabbine boyun eğmeye, itaatim
kabullenmeye açtığı ve rabbi tarafından apaçık bir nur üzere olan kimse ile
Allahın, kalbini katılaştırdığı, kendisini anmaktan boş bıraktığı, hakkı
işitmeye daralttığı, hidayete ve salih amel işlemeye muvaffak kılmadığı kimse
gibi midir? Allahı anmaya karşı kalbleri katı olanların ve Allahın indirdiği
Kur'andan yüzçevirenlerin vay haline. İşte Allahın zikrine karşı kalbleri katı
olan bu insanlar apaçık bir sapıklık içindedirler. Düşünenler bunu bilirler.
*"Rabbi
tarafından bir nur üzere olmak."tan maksat, Allah tarafından gönderilen
kitaba iman etmek demektir. Gerçekten Kur'aıı, mümin kullar için, cehaletin
karanlıklarını aydanlatan bir nurdur.
23- Allah, sözlerin en
güzeli olan Kur'am, âyetleri birbirine benzeyen, tekrar eden (karşılıklı
hükümleri zikreden) bir kitap olarak indirmiştir. O Kur'andan, rablerinden
korkanların derileri ürperir. Sonra, derileri ve kalbleri de Allahın zikrine
karşı yumuşar. İşte bu Kur'an, Allahın bir hidayet rehberidir. Allah onunla
dilediğini hidayete erdirir. Allah kimi de doğru yoldan saptırırsa, ona doğru
yolu gösterecek kimse yoktnr.
*AlIah teaia bu âyette
Kur'an-i Kerimi överek vasıflandırmakta ve onun âyetlerinin birbirine
benzediğini ve tekrar ettiğini zikretmektedir. Âyetlerin birbirlerine
benzemelerinden maksat, onların birbirleriyle çelişmemeleri, birbirlerini
tasdik eter mahiyette olmaları ve birbirlerini tamamlayan bir bütünün parçalan
halinde bulunmalarıdır." Âyetlerin tekrar edilmesi"ndan maksat ise
farklı Şekillerden izah edilmiştir.
Hasan-ı Basrî ve
İkrime'ye göre Allah teala Kur'an-ı Kerimde haberleri, hükümleri ve delilleri
tekrar tekrar zikretmiştir. Bu itibarla Kur'ana "Âyetleri
166____________________TABERİ
TEFSİRİ__________Cüz: 23, Sûre: 39
tekrar eden."
sıfatı verilmiştir.
Süfyan b. Uyeyne'ye
göre ise "Tekrar eden"den maksat, birbirine zıt kavramların yan yana
zikredilmesidir. Kur'an-ı Kerimde bu tür âyetler pek çoktur.
Dehhak'a göre ise
"Tekrar eden"den maksat, Kur'amn anlaşılması için tekrar tekrar
okunması ve buna rağmen insanın onu okumaktan usanmam asıdır.
Allah teala âyet-i
kerimenin devamında, müminlerin, Kur'an-ı kerime karşı nasıl saygılı
olduklarını ve onu dinlerken nasıl içtenlikle dinlediklerini beyan ederek
buyuruyor ki: "Rablerinden korkanlar Kur'an dinledikleri zaman tüyleri
ürperir. Onun manasını anladıktan sonra ise kalbleri hükümleriyle amel etmeye
yumuşar ve Kur'anın hükümlerine göre amel ederler. İşte bu, Allanın bir
tevfikidir. Allah Kur'anla dilediği kulu hidayete erdirir. Allah kime de iman
na-sibetmez ve onu saptırırsa artık onu hidayete erdirecek kimse bulunmaz.
24- Kıyamet günü
azabın dehşetinden kendisini yüzü ile korumaya çalışan kimse (Emniyet içinde
olan kimse gibi midir) O gün zalimlere: "Kazandıklarınızın cezasını
tadın." denilecektir.
*"Kişinin
kendisini cehennem azabından yüzü ile koruması" iki şekilde izah
edilmektedir. Cehennemlik olan insanın elleri boynuna bağlı olacağı için
cehenneme atılırken ateşten korunmak için yüzünü Öne tutmaktan başka çaresi
yoktur. Böylece ateş önce onun yüzünü yakar. Âyetin bu şekilde izah edilişi
Abdullah b. Abbas'tan rivayet edilmiş Taberi ise bu rivayet zincirini zayıf gördüğünü
bildirmiştir.
Mücahid'den nakledilen
diğer bir izah tarzına göre ise cehennemlik kişiler yüzükoyun cehenneme
atılacaklar böylece kendilerini cehennem ateşinden korumaktan âciz kalacaklar
ve önce yanacak olan yerleri yüzleri olacaktır. Bu itibarla kendilerini ateşten
korumak için yüzlerini ateşe doğru uzatmaktan başka çare bulamayacaklardır.
cûz:
z3^ûre:39__________ZÖMER SURESİ___________ 167
25- Onlardan öncekiler
de (Peygamberlerini) yalanlamışlardı da hiç beklemedikleri bir yönden
kendilerine azap gelmişti.
,
Kureyş müşriklerinden
Önceki kâfirler de kendilerine gönderilen peygamberleri yalanlamışlardı. Bu
yüzden onlara Allahın azabı hiç beklemedikleri bir yönden gelip onları helak
etmişti.
26- Bunun üzerine
Allah da onlara, dünya hayatında rezil ve rüsvay-lığı tattırdı. Âhiret azabı
daha büyüktür. Keşke bilseler.
Allah, kendilerine
gelen peygamberleri yalanlayan o kavimlere, daha dünya hayatında yaşarlarken
rezil olma azabını tattırdı. Onlan çeşitli azaplarla helak etti. Âhirette
görecekleri cehennem azabı ise elbette ki daha büyüktür. Bir bilmiş olsalar! Peygamberlerin
sonuncusu olan Muhammed'i inkar edenler, bunlardan ibret alsınlar.
27- Şüphesiz ki biz bu
Kur'andâ* öğüt alsınlar diye insanlara her türlü misali verdik.
Şüphesiz ki biz,
Kur'anda, geçmiş ümmetlere ait her misali müşriklere zikrettik ki bu misallerden
öğüt alsınlar ve kendilerinden önceki insanların durumuna düşmesinler.
168___________________ TABERİ TEFSİRİ__________Cüz: 23, Sûre: 39
28- Allahtan
korksunlar diye biz onlara, eğri tarafı ve eksiği bulunmayan arapça bir Kur'an
indirdik.
Biz, içinde insanlara
her türlü misali zikrettiğimiz bu Kur'anı Arapça olarak herhangi bir eksik
tarafı olmaksızın indirdik ki insanlar onu anlayıp Allahm yasakladığı şeylerden
kaçınsınlar, ona ortak koşmaktan uzak dursunlar.
29- Allah, geçimsiz
efendileri olan adamla tek bir kişiye bağlı olan bir adamı misal verir. Hi ç
bunlar bir olur mu? Hamd Alîaha mahsustur. Fakat insanların çoğu bunu
bilmezler.
Allah, çeşitli putlara
tapıp şeytanlara itaat eden bir kâfirle sadece Aİlaha kulluk eden bir mümini
misal vererek buyunnuştur ki "Allah, birbirleriyle geçi-nemeyen ortak
mâliklerin sahibolduklan bir köle ile sadece bir kişiye ait olan bir köleyi
misal venniştir." Hiç bunlar bir olur mu?- Birbirleriyle geçinemeyen-ler,
ortak kölelerine çelişkili emirler verir ve onu şaşkına çevirirler. Tek bir
kişiye ait olan köle ise bir yerden emir alır ve gereğini yapar. İşte Allah
ile birlikte bir kısım putlara tapanlar ikinci kölenin durumundadırlar. Müminin
durumu ise sadece bir efendiye tabi olan kişinin durumuna benzer. O, bir tek
olan Aİlaha ibadet eder. Sadece onun emir ve yasaklarına uyar. İşte bunların
durumu nasıl bir değilse putlara tapanlarla yalnızca Aİlaha kulluk edenlerin
durumu da bir değildir. Hamd ancak âlemlerin rabbi olan Aİlaha mahsustur.
Sadece o övülmeU ve sadece ona kulluk edilmelidir. Fakat müşriklerin çoğu, iman
edenle Aİlaha ortak koşanın farklı olduklarını ve Övülmenin sadece Aİlaha ait
olduğunu bilmezler. Ve imanla şirki birbirine katarlar.
cüz: 23, Sûre:
39____________ZÜMER SURESİ_________________________169_
30-31- Ey Muhammcd
şüphesiz sen de öleceksin onlar da ölcckclcr. Sonra muhakkak siz kıyamet günü
rabbinizin huzurunda birbirinizlc da-valaşacaksmız.
Ey Muhammed, şüphesiz
ki sen de kavminden seni yalanlayan kâfirler ve sana iman eden müminler de
eceliniz gelince öleceksiniz. Sonra sizler, kıyamet gününde rabbinizin
huzurunda muhakemeleşeceksiniz ve rabbiniz, hakkınızda kesin kararını
verecektir.
♦Burada
zikredilen "Davalaşacak" insanlardan maksat, müminler, kâfirler,
haklılar, haksızlar, zalimler, mazlumlar, zayıflar ve güçlülerdir. Bunlardan
her biri diğerine karşı kendisini haklı çıkarmaya çalışacak ancak Allah teala
kesin hükmünü vererek haklı olanları haksız olanlardan ayırdedecektir. Müminleri
cennete kâfirleri cehenneme sevkedecek, zalimlerden mazlumların haklarını
alacaktır.
32- Aİlaha karşı yalan
uydurandan ve kendisine hak geldikten sonra onu yalanlayandan daha zalim
kimdir? Kâfirler için cehennemde yer mi yok?
Allahm çocuğu olduğunu
veya haram kılmadığı bir şeyi haram kıldığını iddia etme gibi iftiralarla
Aİlaha karşı yalan uydurandan ve kendisine hak olan Kur'an geldikten sonra onu
yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Allahı inkar eden ve Muhammed'in
peygamberliğini reddeden kâfirlere cehennemde yer mi yok? Cehennem onların hepsini
içine alacak büyüklüktedir.
33- Doğruyu getiren ve
onu tasdik edenler, işte onlar takva sahiplerinin ta kendileridir.
*Âyette zikredilen
"Doğruyu getiren"in kim olduğu, getirdiği doğrunun ne olduğu ve
getirdiği bu doğruyu tasdik edenin kim okluğu hakkında çeşitli izahlar
verilmiştir.
170 _________________ TABERİTEFSİR[__________CÜZ23, Sûre:39
Abdullah b. Abbas'tan
nakledilen bir görüşe göre, "Doğruyu getiren" Re-sulullah, getirdiği
doğru, "Lailahe İl!allah"tır. Getirdiği doğruyu tasdik eden de yine
kendisidir.
Hz. Ali'den nakledilen
diğer bir görüşe göre ise "Doğruyu getiren" Resu-lullah, doğruyu
tasdik eden ise Hz. Ebubekir'dir.
Katade'den nakledilen
bir görüşe göre ise "Doğruyu getiren" Resulullah, doğru da
"Kur'an-i Kerimdir" Doğruyu tasdik eden ise müminlerdir.
Süddî'ye göre ise
"Doğruyu getiren" Cebrail "Doğru" Kur'an, doğruyu tasdik
eden Resulullahtır.
Mücahid'e göre ise
"Doğruyu getiren" müminlerdir. Onlar kıyamet gününde Kur'ani
getirip: "Ey rabbimiz senin bize verdiğin kitap işte budur." diyeceklerdir.
Buna göre doğruyu getirecek olanlar, müminler, getirdikleri doğru Kur'an, o
doğruyu tasdik edecek olanlar da yeni müminler olacaktır.
Taberi'ye göre ise
"Doğruyu getiren"den maksat, Alluhı birlemeye, onun peygamberini
tasdik etmeye ve peygamberinin getirdiği ile amel etmeye davet eden herkestir.
Bu ifadenin içine, Resulullah, onun sahabileri ve bu vazifeleri yapan müminler
dahildir. Doğru'dan maksat ise Kur'an-ı Kerim ve "Lailahe
İl-lallahtır." "Doğruyu tasdik edenler"den maksat ise, Kur'an! tasdik
eden herkestir.
Allah teala, doğruyu
getirenlerin ve getirilen doğruyu tasdik edenlerin takva sahibi olduklarını
zikretmektedir. Burada zikredilen "Takva sahipleri "nden maksat,
Allaha ortak koşmaktan kaçınan, onun emirlerini yerine getiren ve onun
yasaklarından uzak durandır.
34- Onlar için rablcri
katında diledikleri herşey vardır. İşte iyilikte bulunanların mükafaatı budur.
Doğruyu getiren ve
getirilen doğruyu tasdik edenler için, kıyamet gününde rablerinin huzurunda
arzuladıkları ve gözlerinin hoş gördüğü herşey vardır. İşte dünyada iken Allaha
itaat edip yasaklarından kaçınarak iyilikte bulunanların mükafaatı budur.
cûz:
23,Söre:39__________ZÜMER SURESİ____________ 17İ
35- Çünkü Allah
onların işledikleri günahların en kötüsünü bile bağışlayacak, onları,
yaptıkları amellerin en güzcliylc mükafaatlandıracaktır,
♦Allah teala bu
âyet-i kerime ile, mümin olduğu halde günah işleyenlerin cennette verilen
nimetlerden mahrum bırakılmayacaklarına işaret buyurmaktadır. Tâ ki
günahkarlar ümitsizliğe kapılmasın, Allahtan günahlarının affını dileyip
nimetlerine mazhar olmaya çalışsınlar.
36-37- Allah, kuluna
kâfi değil midir? Ey Muhammcd, kâfirler seni, Allahtan başka şeylerle korkutmak
istiyorlar. Allah kimi saptırırsa artık onu hidayete erdirecek hiçbir kimse
yoktur. Kimi de hidayete erdırırse artık onu saptıracak hiç kimse yoktur.
Allah, herşeye galip olan ve layık olanın cezasını veren değil midir?
Allah, kulu Muhammed'e
kâfi değil midir? Ey Muhammed, bu müşrikler seni, Allanın dışındaki putlarla
korkutuyorlar. Onları yermen halinde putların seni çarpacağım iddia ediyorlar.
Allah kimi hak yoldan saptmrsa artık onu <\o^ ru yola getirecek kimse
yoktur. Kimi de iman etmeye muvaffak kılarsa onu saptıracak kimse yoktur. Ey
Muhammed, Allah, yaratıklarından kendisim inkar edenlere karşı galip ve intikam
sahibi değil midir?
*Katade diyor ki:
"Resulullah (s.a.v.) Halid b, Velid'i, müşriklerin "Uz-za11 putunu
diktikleri Sukam vadisine gönderdi. Putun hizmetçisi Hahd'i gorun-ce: "Ey
Halid, ben seni, Uzza'ya karşı gelmekten sakındırırım. Zira bunun öyle
172___________:_______ TABERİ TEFSİRİ__________Cüz; 23, Sûre: 39
bir hışmı vardır ki
hiçbir şey onun karşısında duramaz." dedi. Halid onu dinlemeyerek
ilerledi ve elinde bulunan balta ile putun burnunu dağıttı. İşte müşrikler,
Resulullahi vemüslümanları, tapmış oldukları putlardan bu şekilde korkutuyorlardı.
Âyet-i kerime bu hususu beyan etmektedir.
38- Ey Muhammed, yemin
olsun ki eğer sen onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan,
elbette "Allah yarattı." derler. Sen onlara şöyle de: "Söyleyin
bakalım, eğer Allah bana herhangi bir zarar vermek istese, sizin, Alladı
bırakıp da taptıklarınız onun bu zararını giderebilir mı? Yahut bana bir
rahmet dilese onun bu rahmetini durdurabilirler mi?" De ki: "Bana
Allah yeter. Güvenenler sadece ona güvenirler."
Ey Muhammed, yemin
olsun ki sen, putları Allaha denk tutan bu müşriklere: "Gökleri ve yeri
kim yarattı?" diye soracak olsan onlar, "Allah yarattı." diyeceklerdir.
Onlar böyle söyleyince sen onlara de ki: "Söyleyin bakayım, şayet Allah
bana herhangi bir zarar venneyi dileyecek olsa, sizin, Allahtan başka taptığınız
bu putlar Allahın o zararını giderebilirler mi? Veya bana bir nimet ve bolluk
verecek olsa onlar bu nimetin bana gelmesine engel olabilirler mi? Elbette
onlar "Hayır" demek zorunda kalacaklardır. İşte o zaman de ki:
"Allah bana yeter ondan başkasına benim ihtiyacım yoktur. Ben sadece ona
kulluk eder ve sıkıntılarımda sadece ona başvururum. Zira zarar ve menfaat onun
elindedir. Güvenenler ona güvenirler.
*AbdulIah b. Abbas
diyor ki:
Cüz: 23, Sûre: 39 ZÖMER SURESİ _________173
"Bir gün
Resulullahın terkisine binmiştim. O bana şöyle buyurdu: "Ey cenç ben sana
bazı şeyler söyleyeceğim. Sen Allahın emrini koru o da seni-korur. Sen Allahın
emrini koru onu yanında bulursun. Birşey istediğinde Allahtan iste, yardım
dilediğinde Allahtan yardım dile. Şunu iyi bil ki, şayet bütün insanlar sana
bir menfaat sağlamak için bir araya gelmiş olsalar, Allahın, senin için takdir
ettiğinin dışında hiçbir fayda sağlayamazlar. Şayet insanlar sana herhangi bir
zarar vermek için bir araya gelmiş olsalar Allahın, senin için takdir ettiğinin
dışında sana herhangi bir zarar veremezler. Artık kalemler kaldırılmış
sahifeler kurumuştur. V'J
39-40- De ki: "Ey
kavmim, siz bulunduğunuz durumda devam edin ben de kendi yoluma devam edeceğim.
Rezil ve rüsvay edici azap kime gelecek, devamlı azap kime inecek yakında
bileceksiniz.
Ey Muhammed, kavminin,
Allahı bırakıp da putlara tapan müşriklerine de ki: "Sizler yapmakta
olduğunuz amellerinize bulunduğunuz yerde devam edin. Ben de bulunduğum benden
önceki peygamberlerin yolunda amel etmeye devam edeceğim. Yakında hor ve hakir
kılan azabın kime geleceğini ve ardı arkası kesilmeyen cehennem azabının kimi
yakalayacağını bileceksiniz.
♦Görüldüğü gibi
bu âyetlerde Allahı bırakıp da putlara tapan müşrikler, cehennem azabına
uğratılmakla tehdit edilmektedirler.
41- Şüphesiz biz sana
bu Kur'anı insanlar için hak olarak indirdik. Kim doğru yola gelirse kendi
yararınadır. Kim de saparsa sapıklığı kendi yararınadır. Sen onların vekili
değilsin.
7-Tirmizî,
K.el-Kıyame, bab: 59, Hadis no: 2516 Ahmed b. Hanbel, Müsned, el, S.293.
174 ______________ TABERİ TEFSİRİ__________Cüz: 23, Sûre: 3^
Ey Muhammed, biz sana,
Kur'anı, insanlara açıklaman için hak bir kitap olarak indirdik. Kim bu
indirilen kitabın hükümleriyle amel ederek doğru yolu tutacak olursa kendi
menfaati içindir. Çünkü böyle yapan kimse Allahin rızasını kazanır, cenneti
elde eder ve cehennemden kurtulmuş olur. Kim de sana indirilen bu kitapla amel
etmeyerek saparsa onun sapıklığının zararı kendisine aittir. Çünkü o kimse bu
haliyle Allahın gazabına uğrar ve cehennem azabını ^V eder. Ey Muhammed, sen,
kendilerine peygamber olarak gönderildiğin insaıııa-nn vekili değilsin. Sen
onların ne yaptıklarını kontrol edip amellerini zaptede-cek değilsin. Senin
vazifen ancak tebliğ etmektir. Onları hesaba çekmek ise bize aittir.
42- Allah, canlıların
ruhlarını ölüm anında alır. Henüz ölmemiş olanların ruhlarını da uyurken alır.
(uyurken) eceli gelenlerin ruhlarını bedene göndermeyip tutar. Diğerlerinin
(eceli gelmeyenlerin) ruhlarını ise belli bir vakte kadar bedene iade eder.
Şüphesiz ki bunda, düşünen bir kavim için deliller vardır.
*AHah teala bu âyet-i
kerimede, İlahi iğin sadece kendisine ait olduğunu, bunun delilinin ise öldürme
ve öldürtmenin onun tarafından gerçekleştirilmesi olduğunu beyan ederek
buyuruyor ki: "Canlıların eceli gelince Allah onları öldürür. Sağ olanlar
da uyku uyurken ölmüş gibi olurlar. Uyku uyuyanların bir kısmının eceli
gelmişse uyku anında alınan ruhlarını tekrar vücutlarına iade etmez. Böylece
uykularından uyanamayip ölürler. Uyku uyuyanların henüz eceli gelmemişse Allah
onların ruhlarını tekrar vücutlarına iade eder. Onlar da uyanıp hayatlarına,
ecelleri gelinceye kadar devam ederler.
*Süddî diyor ki:
"Allah, diriler uyudğu zaman, onlarla ölülerin ruhlarını bir araya
getirir. Onlar Allahın dilediği kadar birbirleriyle tanışırlar, görüşürler ve
birbirlerine sorular sorarlar Dirilerin ruhları sebrest bırakılır onlar tekrar
bedenlerine dönerler. Diğerlerinin ruhları da geri dönmek isterler. Allah,
ölmelerini takdir ettiği kimselerin ruhlarını geri göndermez. Ölmelerini
takdir etmediği
Cüı
23 Sûre: 39 ZÜMER SURESİ ^__________175_
kimselerin ruhlarını
ecelleri gelinceye kadar vücutlarına iade eder."
Peygamber efendimiz
(s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadırlar:
"Sizden biriniz
yatağına çekildiğinde elbiselerinin ucu ile döşeğini süpür-sün.
"Bismillah" desin. Çünkü o yataktan kalkıp gittikten sonra onun
yerine yatakta neyin yattığını bilemez. Yatağa yatmak isterken sağ tarafına
yatsın ve "Ey Allahın seni teşbih ederim. Yanımı senin adınla buraya
koyuyorum ve senin adınla buradan kaldıracağım. Eğer ruhumu tutup
gördemyeceksen (ölecekse) sen onu affet. Şayet tekrar göndereceksen sen onu
salih kullarını muhafaza ettiğin şey ile muhafaza et." ^
43-44- Yoksa Allahtan
başka şefaatçiler mi edindiler? Ey Muhammed, en onlara şöyle de: "Hiçbir
şeye sahip olmayan ve düşünmeyen şeyler olsalarda mı? (Onları şcfaatçılar
edineceksiniz?)
Ey Muhammed, sen
onlara şöyle de: "Her türlü şefaat, Allahm iznine bağlıdır. Göklerin ve
yerin mülkü Allahındır. Sonra ona döndürüleceksiniz."
Yoksa Allaha ortak
koşan müşrikler, Allahın dışında putlarını kendileri için şefaatçi mi
edindiler? Onların Allah nezdinde kendilerine şefaatçi mi olacaklarını
sandılar? Ey Muhammed, sen onlara de ki: "Şefaatçi edindiğiniz o
8- Müsilm, K.ez-Zikr,
bab: 64, Hadis no: 2714 / Buharı K.ed-Da'vât, bab: 13.
176______________________TABERİ
TEFSİRİ__________Cüz: 23, Sûre: 39^
ilahlarınız sizin için
herhangi bir menfaat veya zarar sağlayamayacak ve herhangi bir şeyi
düşünemeyecek olsalar da mı yine onları şefaatçi kabul edeceksiniz? Sen onlara
de ki: "Eğer bunun için o putlara tapıyorsanız onlan bırakın. Zira bütün
şefaatler sadece Allaha aittir. O halde yalnızca Allaha kulluk edin ve ilahhğın
ona ait olduğunu kabul edin. Göklerin ve yerin mülkü ancak ona aittir. Sonra
ona döndürüleceksiniz. Müşrik olarak döndüğünüz takdirde o sizleri cezalandıracaktır.
45- Allah tek olarak
zikredildiği zaman, âhirete iman etmeyenlerin kalblcri nefret eder, Allahtan
başkası anıldığı zaman ise bakarsın yüzleri gülüverir.
"Allahtan başka
hiçbir ilah yoktur." denilereke yalnızca Allah zikredildi-ğinde, öldükten
sonra dirilmeye iman etmeyen kâfirlerin kalbleri, Aüahı birleme karşısında
nefret eder ve ondan uzaklaşır. Allanın dışında taptıkları putları
zik-redildiğinde ise bir de görürsün ki onlar sevinirler, yüzler gülüverir.
46- Ey Muhammet!, de
ki; "Ey gökleri ve yeri yaratan, görülmeyen ve görüleni bilen Al lalı im,
ihtilafa düştükleri hususlarda kulların arasında hükmü sadece sen verirsin.
* Allah teala,
müşrikleri ve onların tevhid inancından nasıl nefret ettiklerini zikrettikten
sonra peygamberine kendisini birlemeyi ve bu müşriklerle kendisi arasında
hüküm verecek olanın ancak Allah olduğunu bildirmesini emrederek buyuruyor ki:
"Ey Muhamrned de ki: "Ey gökleri ve yeri yoktan var eden, görülmeyen
ve görülen herşeyi bilen Allahim, kullarının anlaşmazlığa düştükleri mevzular
hakkında kesin hüküm verecek olan ancak sensin. Sen onları birgün huzuruna
toplayacak, dünyada iken senin ve kudretin hakkındaki ihtilaflarını halledecek
ve hükmünü vereceksin. İşte o zaman kimin gerçekten haklı kimin haksız olduğu
ortaya çıkacaktır.
Cüz: 23, Sûre: 39 ZÜMER SURESİ 177
47- Eğer yeryüzündeki
bütün varlıklar ve buna ilaveten bir o kadarı da zalimlerin olsaydı kıyamet
gününün kötü azabından kurtulmak için mutlaka feda ederlerdi. Hiç hesap
etmedikleri şeyler, Allah tarafından kıyamet günü karşılarına çıkacaktır.
Şayet, Allaha ortak
koşarak kendilerine zulmeden bu insanlar, bütün yeryüzünde olanlara sahib
olacak olsalar ve bir o kadar da fazlasını elde etseler ve bunu, kıyamet
günündeki azabın dehşetinden kurtulmak için fidye olarak verseler bu onlardan
kabu! edilmez. Onlar için Ailah tarafından, beklemedikleri büyük bir azap
vardır.
48- İşledikleri
amellerin kötülükleri onların karşısına çıkacaktır. Alaya aldıkları azap onları
kuşatacaktır.
Kıyamet gününde
müşriklere amel defterleri sol taraflarından verilince kazandıklarının kötü
olduğu gözlerinin önüne serilecektir ve onların alaya alıp durdukları ilahi
azap onların peşini bırakmayacaktır.
Taberi Tefsiri C. VII, Forma: 12
178__________________ TABERİ TEFSİRİ Cüz: 23, Sûre: 39
49- İnsanın başına bir
musibet geldiği zaman hemen bize yalvarır. Sonra nezdimîzden kendisine bir
nimet verdiğimizde "Bu bana ancak ilmim sayesinde verilmiştir." der.
Aksine bu bir imtihandır. Fakat çokları bilmezler.
İnsana bir sıkıntı ve
bir bela isabet ettiğinde onun kaldırılması için bize yalvarır. Sonra biz ondan
o sıkıntıyı kaldırıp rahatlık ve bolluk verdiğimizde de o şımanr ve: "Bu
bolluk ve nimetler bana benim bilgim sayesinde verildi," der. Bilakis bu
bolluk ve nimetler onun için bir imtihandır. Fakat çokları bunun böyle
olduğunu bilmezler. Nimetlerin kendilerine ne sebeple verildiğini idrak edemezler.
*Âyet-i kerimenin
"Bu bana ancak ilmim sayesinde verilmiştir." kısmı Taberi ve İbn-i
Kesir tarafından şu şekilde izah edilmiştir.. "Kendisine nimet verilen
insan şöyle der: "Allah benim bu nimetlere layık olduğumu bildiği ve benim
yaptıklarımdan razı olduğu için bu nimetler bana verilmiştir."
50-51- Aynı sözü
onlardan öncekiler de söylemişti. Fakat kazandıkları şeyler onlara hiçbir
fayda sağlamamıştı. Neticede kazandıkları şeylerin kötülükleri başlarına
gelmişti. Kazandıkları kötülüklerin azabı şu zalimlerin başına da gelecektir.
Onlar, Allahı âciz bırakamazlar.
"Bu nimetler
bana, benim bilgim sayesinde verilmiştir." veya "Bu nimetler bana,
bunlara layık olduğum bilinerek verilmiştir." sözünü bu müşriklerden Önce
gelip geçen ve peygamberlerini yalanlayan insanlar da söylemişlerdir. Fakat
kazandıkları şeyler onları, Allanın peygamberini yalanladıklarından dolayı
çarptırıldıkları cezadan kurtaramamıştır. Putlara yaptıkları ibadetler ve
hizmetler onlara herhangi bir fayda vermemiş putları da kendileri için
şefaatçi olamamışlardır. Bu sözü söyleyenlere kazandıkları günahların cezası
dokunmuş ve onlar daha dünyadayken rezil ve rüsvay edilmişlerdir. Karun da
bunlardan biridir. Senin kavminden de Allahı inkar ederek kendilerine
zulmedenleri ve bunun gibi sözler söyleyenleri, işledikleri günahın cezası
yakalayacaktır ve onlar, rab-
qqz: 23, Sûre:
39____________ZÜMER SURESİ__________________________V79_
lerinin cezasından
kaçıp onu kendilerini yakalamaktan âciz bırakamayacaklardır.
*Evet, Resulullahın
ümmetinden olan bu tür inkarcı zalimler, Bedir savaşında daha dünyadayken
rüsvay olmuşlardır.
52- Onlar, Allanın,
dilediğinin rızkını genişletip dilediğinin rızkım daralttığını bilmiyorlar mı?
Şüphesiz bunda, İman eden bir kavim için nice deliller vardır.
Ey Muhammed,
kendilerinden sıkıntıyı kaldırmamızdan sonra refah ve nimete kavuştuklarında:
"Bu bize ilmimiz sayesinde verildi." diyen bu kafirler hiç bilmezler
mi ki? Allah, rızkını dilediğine bol verir dilediğininkini de daraltır.
Şüphesiz ki bunda, Allaha iman eden bir topluluk için birçok ibretler vardır.
Zira müminler, bunları yapanın ancak Allah olduğuna iman ederler.
53- Ey Muhammed,
kullanma şöyle dediğimi söyle: "Ey kendi aleyhlerine haddi aşan kullarım,
Allanın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz ki Allah, bütün günahları
bağışlar. Muhakkak ki o, çok affeden ve çok merhamet edendir.
*Âyette zikredilen
kullardan kimin kastedildiği hususunda farklı görüşler zikredilmiştir:
Abdullah b. Abbas,
Mücahid, Atâ b. Yesar, Katade, Süddî ve İbn-i Zeyd'e göre bu âyette zikredilen
"Kullar"dan maksat, cahiliye döneminde çokça günah işleyen
müşriklerdir. Resulullah bunları iman etmeye davet edince bunlar ümitsizliğe
kapılmış ve affedilmeyeceklerini zannetmişlerdir. Bunun üzerine
180
TABERİ TEFSİRİ
Cüz: 23, Sûre: 39
bu âyet-i kerime nazil
olmuş ve oniıınn, yaptıklarından vazgeçip iman etmeleri halinde
affedilebiieceklerini bildimiştir.
■ , :- -
■
Bu hususta İbn-i Abbas
diyor ki:
......-'■
"Müdriklerden
birtakım insanlar çokça adam Öldürmüş ve çokça zina etmişler sonra da Hz.
Muhammed (s.a.v.)e gelerek şöyle demişlerdir: "Senin söylediğin ve bizi
davet ettiğin şey pek güzel. Fakat sen bize bildirsene, yaptıklarımızın
herhangi bir keffareti var mı?" Bunun üzerine: "Onlar Âllahin yanında
bir. başkasını ilah edinip ona kulluk etmezler. Ölümü hak edenler dışında,
Allanın haram kıldığı cana kıymazlar. Zina etmezler. Kim de bunlan yaparsa
işlediği günahın cezasını görür." ^ âyeti ve "Ey Muhammed, kullanma
şöyle dediğimi söyle..." âyeti nazil olmuştur. (10'
Abdullah b. Ömer'e
göre ise bu âyet-i kerime bir kısım müslümanlar hakkında nazil olmuştur.
Mekke'de bazı kişiler müslümarî olduktan sonra müşrikler onların Medine'ye
hicret etmelerine engel olmuş ve onlan fitneye düşürmüşlerdir. Bunun üzerine
bu insanlar Allanın, artık tevbelerini kabul etmeyeceği zan-' nma kapılmışlardır.
İşte bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil olmuş ve Allah te-alanın, kullarından
dilediğinin bütün günahlarını affedebileceğini beyan etmiştir.
Abdullah b; Ömer'den
nakledilen diğer bir görüşe göre ise bu âyet-i kerime, müminlerden büyük bir
günah işleyenlerin cehennemlik olduklarını zannedenler hakkında nazil olmuş ve
Allah tealanın, kullarından dilediğinin bütün günahlarını affedeceğini
bildirmiştir. Abdullah b. Ömer diyor ki: "Biz,ResuluIIa~ hin sanabiliri,
yaptığımız bütün iyiliklerin kabul edildiği kanaatında idik. Sonra şu âyet-i
kerime nazil oldu. "Ey iman edenler Allaha itaat edin, peygambere itaat
edin, sakın amellerinizi heder etmeyin." (11J Bizler, amellerimizi heder
ede-
9- Furkan Suresi,
âyet: 6
IO-BuhaVi.K. Tefsir
el-Kur'an. Sure: 9, bab: I / Müslim, K.d-tman bab: 193, H:ıdis mı: 122.
I I- Muhammed Suresi,
âyet: 33
Cüz: 23, Sûre:39ZÜMER
SURESİ
cek olan şeyin büyük
günahlar ve hayasızlık olduğunu söylemeye başladık. Bunlardan birini yapanı
gördüğümüz zaman "Artık bu helak oldu." diyorduk. Nihayet: "Ey
Muhammed, kullanma şöyle dediğimi söyle "Ey kendi aleyhlerine haddi aşan
kullarım, Allanın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz ki Al-İah, bütün
günahları bağışlar. Muhakkak ki o, çok affeden ve çok merhamet edendir."
âyeti nazil oidu. Biz de artık bunları söylemekten vazgeçtik. Bunlardan
herhangi birini söyleyeni gördüğümüzde o kişi için korkuyorduk. İşlemeyenleri
gördüğümüzde ise onun için ümitli oluyorduk.
Hz. Ali'ye göre ise bu
âyet-i kerimenin hükmü bütün insanları kapsamaktadır.
jbn-i Şîrîn diyor ki:
"Bir gün Ali (r.a.) "Kur'anda en geniş âyet hangi âyettir?" diye
sordu. Orada bulunanlar: "Kim bir kötülük işler veya nefsine zulmeder ve
sonra Allahtan bağışlanın asını dilerse, Allahı, mağfiet ve merhamet edici
olarak bulur." (l2i âyeti olduğunu söylediler Bunun üzerine Ali (r.a.)
"Kur'anda "Ey Muhammed, kullanma şöyle dediğimi söyle "Ey kendi
aleyhine haddi aşan kullarım, Alİahm rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz
ki Allah, bütün günahları bağışlar. Muhakkak ki o, çok affeden ve çok merhamet
edendir." âyetinden daha geniş bir âyet yoktur." dedi.
Taberi, âyet-i
kerimenin, mümin ve müşrik, kendi aleyhine haddi aşan herkes için hüküm ifade
ettiğini söylemiş ve müşriklerin de tevbe etmeleri halinde günahlarının
affedileceğini söylemiştir.
54- Size azap gelmeden
önce rabbinize yönelin ve ona teslim olun. Sonra yardım olunmazsınız.
Ey insanlar, tevbe
ederek rabbinize yönelin, itaat ederek ona dönün. Size yaptığı, kendisini
birleme ve sadece kendisine ibadet etme davetini kabul edin. inkarınızdan
dolayı azabı gelip sizi yakalamadan önce ona itaat ederek boyun eğin ve Hanif
dini olan îslamı kabullenin. Aksi takdirde size herhangi bir yardımcı bulunup,
Allanın gelecek olan azabından sizi kurtaramaz.
12- Nisa Suresi, âyet:
110.
182 TABERİ
TEFSİRİ Cüz: 23, Sûra:
39
55- Ansızın ve hiç
farkına varmadığınız bir sırada azap gelmeden önce rabbiniz tarafından size
indirilenin en güzeline uyun.
Ey insanlar,
rabbinizin azabı aniden gelip, habersiz bir şekilde sizi hırpalamadan Önce,
rabbiniz tarafından size indirilen Kur'anm emirlerine uyun. Yasaklarından
kaçının. Zira Kur'anın emirleri sizin için en güzel şeyler, yasaklan da sizin
için en kötü şeylerdir.
*Taberi diyor ki:
"Eğer denilecek olursa ki "Kur'anın bir kısmının diğerinden güzel
olduğu nasıl düşünülebilir? Halbuki Kur'anın hepsi güzeldir?" Bunun
cevabı şudur: "Bu ifade senin anladığın gibi değildir. Bu âyetin manası:
"Sizler, rabbiniz tarafından size indirilen, emir, yasak, haber, misal,
kıssa, ce-del, vaad ve tehditten en güzeline uyun." demektir. Bunların en
güzeli ise, Alla-hm emrettiği şeylere uymak ve yasakladığı şeylerden
kaçınmaktır. Bunların en kötüsü ise Allahm yasakladığı şeyieri işlemektir.
56- Yoksa kıyamet günü, kişi: "Allaha karşı
işlediğim kusurlardan dolayı vah bana. Gerçekten ben, alay edenlerden
idim." der.
57- Veya: "Eğr
Allah beni hidayete erdirseydi elbette ben de mutta-kilcrdcn olurdum."
der.
Cûz:
23 Sûre: 39 ZÜMER SURESİ ^^_______İM
58- Yahut azabı
gördüğü zaman: "Keşke benim için dünyaya bir daha dönüş olsaydı da,
iyilik yapanlardan olsaydım." der.
Ey insanlar rabbinize
boyun eğin ve ona yönelin ki sizden biriniz kıyamet gününde: "Allaha karşı
işlediğim kusurlardan dolayı vah bana! Gerçekten ben, Allahın emri, kitabı,
peygamberi ve müminlerle alay edenlerdendim." demiş olmasın. Veya:
"Eğer Allah beni hidayete erdirseydi elbette ben de muttakilerden
olurdum." demiş olmasın. Yahut azabı bizzat gözüyle müşahade ettiği zaman:
"Keşke tekrar dünyaya döndürülme imkanım olsaydı da, rabbime itaatte
iyilikte bulunanlardan olsaydım." demiş olmasın.
♦Allah teala
diğer âyet-i kerimelerde, bunların, tekrar dünyaya döndürül-seler bile yine de
doğru yolu tutmayacaklarını beyan ederek şöyle buyurmuştur: "Tekrar
dünyaya döndürül sel er yine kendilerine yasak edilen şeylere dönerler. Doğrusu
onlar yalancıdırlar." <13*
59- Hayır. Sana
âyetlerim geldi. Sen ise onları yalanladın, büyüklük tasladın ve kâfirlerden
oldun.
*Allah teala:
"Keşke Allah beni hidayete kavuşturmuş olsaydı da ben de takva
sahiplerinden olsaydım." diyene cevaben buyuruyor ki: "Hayır, bu
senin iddia ettiğin gibi değildir. Sana peygamberler göndererek ve çeşitli
hükümleri kapsayan kitaplar indirerek çeşitli delillerimi gönderdim. Fakat sen
bu âyetlerimi yalanladın. Bunlan kabul etmedin ve bunlara uymayı gururuna
yedi-remedin, böbürlendin. Böylece kâfirlerden oldun. Onların yaptıklarını
yapıp onların yolunda gittin. O halde boş bahaneler ileri sürme.
13-En'nm Suresi, âyet:
28
184
TABERİ TEFSİRİ
Cüz: 23, Sûre: 39
60- Ey Muhammcd,
kıyamet günü, AHaha karşı yalan uyduranların yüzlerinin simsiyah kesildiğini
görürsün. Kibirlencnlcr için cehennemde yer mi yok?
Ey Muhammed,
kavminden, Allaha çocuk isnad ederek ona karşı yalan uyduranların, kıyamet
gününde yüzlerinin simsiyah kesildiğini görürsün. Allaha karşı böbürlenip onu
birlemeyen, onun emirlerini tutup yasaklarından kaçınmayan kibirli insanlar
için sanki cehennemde yer mi yok? Cehennem onların hepsini alacak
genişliktedir.
*Peygamber efendimiz,
kibirlilerin kıyamet günündeki durumlarını belirterek buyuruyor ki:
"Kıyamet gününde
kibirliler insan suretinde fakat zerrecikler kadar küçük bir şekilde
haşrolunurlar. Her yönden kendilerini zillet kaplamış olur. Onlar cehennemde:
"Buluş" diye adlandınlan bir zindana sevkedilirler. Ateşlerden çıkan
en güçlü alevler onların üzerini örter. Onlara cehennemliklerden akan ve adına
"Tiynetül Habal" denilen sıvılardan içirilir."(ı4)
61- Allah takva
sahiplerini başarıları sayesinde kurtuluşa erdirir. Onlara hiçbir kötülük
dokunmaz. Onlar mahzun da olmazlar.
Allah, dünyada iken
emirlerini tutup yasaklarından kaçınarak kendisinden korkan kullarını,
üstünlükleri ve amelleri sayesinde cehennem azabından kurtanr.Onlara cehennemin
kötülüklerinden birşey dokunmaz. Onlar, dünyada elde edemedikleri birtakım
ihtiyaçlarından dolayı da üzülmezler. Zira onlar AI-lahm ikramlarına ve cennet
nimetlerine erişmişlerdir.
14- Tirmizî,
K.el-Kıyame, bab: 47, Hadis no: 2492 / Ahmcd b. Hanbel, Mltened, C.2, S. 179.
Cüz: 23, Sûre: 39 ZÜMBR SURESİ___________185
62- Allah herşeyin
yaratıcısıdır. Ve o, herşeyi idare edendir.
Herşeyin yaratıcısı,
ilahlık kendisine mahsus olan Allahtır. Onun dışında hiçbir kimsenin yaratmaya
gücü yetmez. Allah, herşeyin sevk ve idare edicisi-dir. Onlan o korur ve himaye
eder.
63- Göklerin ve yerin
anahtarları onundur. Allanın âyetlerini inkar edenler,işte onlar, hüsrana
uğrayanların ta kendileridir.
Göklerin ve yerin
hazinelerinin anahtarları Allanın elindedir. Allah o hazineleri
yarattıklarından dilediğine açar, dilediğine kapatır. Allanın delillerini inkar
eden ve âyetlerini yalanlayanlar, işte bu ilahi hazinelerden mahrum edilerek
zarara uğrayacaklardır. Zira onlar, âhirette cehennem azabına düşerek Alla-hın
nimetlerinden tamamen mahrum kalacaklardır. Onlar dünyada da en değerli nimet
olan "Allaha iman" nimetinden mahrum kalmışlardır.
64- Ey Muhammcd, de
ki: "Ey cahiller, bana, Allahtan başkasına ibadet etmemi mi
emrediyorsunuz?
Ey Muhammed, kavminin
müşriklerinden, seni putlara davet edenlere de ki: "Ey Allahı bilmeyen
cahiller, sizler benim, Allanın dışındaki zarar veya menfaat veremeyecek olan
şeylere tapmamı mı istiyorsunuz? Ben bunu asla yapmam. Sizleri de Allaha
ibadete davet ederim.
186
TABERİ TEFSİRİ
Cüz: 23, Sûre: 39
65- Ey Muhammed, sana
da senden öncekilere de: "Yemin olsun ki eğer Allaha ortak koşarsan
muhakkak amelin boşa gider ve mutlaka hüsrana uğrayanlardan olursun."
diye vahyolundu.
66- Hayır, Allaha
kulluk et ve şükrcdcnlcrden ol.
Ey Muhammed, rabbin
sana da senden önce gönderilmiş olan Peygamberlere de şunu vahyetmiştir:
"Yemin olsun ki eğer herhangi bir şeyi Allaha ortak koşacak olursan
amelin mutlaka iptal edilir, ondan hiçbir sevap kazanamazsın ve sen Allaha
ortak koşmanla mutlaka hüsrana uğrayanlardan olursun. Hayır, sakın sen,
kavminin müşriklerinin, Allahı bırakıp da birtakım putlara kulluk etme
emellerine uyma. Bilakis, yalnızca Allaha kulluk .et ve onun sana vermiş olduğu
nimetlere karşı şükredenlerden ol.
67- Onlar, Allahı
hakkıyla takdir edemediler. Halbuki bütün yeryüzü, kıyamet günü onun kudret ve
hakimiyeti altındadır. Gökler onun kudretiyle durulmuş olacaktır. O,
müşriklerin koştuğu ortaklardan münezzeh ve yücedir.
Ey Muhammed, senin
putlara tapmanı isteyen bu müşrikler, Allahı hakkıyla takdir etmiş ve onun
kudretine inanmış değillerdir. Zira, AH ahin herşeye kadir olduğuna iman
edenler AHaht hakkıyla takdir etmiş olurlar. Kıyamet gününde bütün yeryüzü
onun avucundadır. Bütün gökler ise onun sağ eliyle dürül-müş olacaktır.
*Ebu Hureyre (r.a.) bu
âyet-i kerimenin izahında, Resulullahın şöyle buyurduğunu rivayet eder:
Cüz: 23, Sûre: 39 ZÜMER SURESİ
187
"Allah, yeri
avucunun içine alır. Gökleri sağı ile dürer sonra şöyle der: "Hükümran
benim. Nerde yeryüzünün hükümranları?"(I5)
Abdullah b. Ömer ise
Resulullahın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor.
"Allah Azze ve
Ceüe, kıyamet gününde gökleri dürecek sonra onlan sağ eline alacak sonra da
şöyle diyecektir: "Hükümran benim nerede zorbalar? Nerede kibirlenenler?
Sonra yeryüzünü solu ile dürecek ve şöyle diyecektir: "Hükümran benim,
nerede zorbalar? nerede kibirlenenler?" Abdullah b. Ömer diyor ki:
"Resulullah bunları söylerken parmaklarını açıp kapatıyordu. Ben, minbere
baktım alttan üste kadar her tarafı sallanıyordu. Öyle ki ben, ''O, Resulullah
ile beraber düşecek mi?" diyordum."(16)
Abdullah b. Mes'ud
diyor ki:
15- Buhari, K. Tefsir
el-Kur'an, Sure: 39, bab: 2, K.et-Tevhid, hah: 6 K.er-Rikak, hah: 44 / Müslim,
K.el-mlinafikîn, hah: 23, Hadis no: 2787
16- Müslim,
K.el-MUnafıkîn, bab: 24-25, Hadis no: 2788.
188
TABERİ TEFSİRİ
Cüz: 23, Sûre: 39
"Yahudi
âlimlerden birisi Resulullaha geldi ve ona: "Ey Muhammed veya ey Ebul
Kasım, şüphesiz ki biz (Tevratta) şunu buluyoruz: Allah, kıyamet gününde
gökleri bir parmağının üstünde, yerleri de bir parmağının üstünde, ağaçlan bir
parmağının üstünde, suyu ve toprağı bir parmağının üstünde ve diğer
yaratıkları da bir parmağının üstünde tutacaktır. Sonra "Hükümran benim,
hükümran benim." diyecektir. Resulullah (s.a.v.) Yahudi âlimin
söylediklerine hayret ederek ve onu tasdik ederek güldü. Öyle ki azı dişleri
göründü ve sonra: "Onlar Allahı hakkıyla takdir edemediler." âyetini
okudu." (17>
Selef-i Salihîn, bu
gibi hadis-i şeritleri olduğu gibi kabul etmişler, bunlan herhangi bir yoruma
tabi tutmamışlardır. Sonradan gelen âlimler ise, yanlış anlamalara sebep
olmaması için bu gibi âyet ve hadisleri en uygun şekillerde te'vil etmişlerdir.
Mesela: "Allahın eli" ifadesinde geçen "El"den maksadın,
"Aİ-İahın kudreti" olduğunu söylemişlerdir.
68- Sur'a
üfürülccektir. O zaman, Allahın dilediklerinin dışında göklerde ve yerde kim
varsa düşüp (ilecektir. Sonra sur'a bir defa da üfürüle-cektir. Bir de ne
görürsün, insanlar kabirlerinden doğrulmuş bakışıyorlar.
17- Buhari, K.Tefsir
cl-Kur'an, Sure: 39, bab: 2 / Müslim, K.cl-Münaftkîn bab: 19-21-22, Hadîs no:
2786.
Cüz: 23, Sûre: 39 ZÜMER SURESİ
*Âyet-i kerimede
"Sur kelimesi geçmektedir. Resululiah (s.a.v.) Sur'un ne olduğunu beyan
ederek şöyle buyunnuştur:
"Sur, kendisine
üflenecek bir boynuzdur."
Bu âyette, kendisine
üç defa üfürülecek olan sur'un son iki üfürülüşü zikredilmektedir. Sur'a
birinci üfürülüşte herşey büyük bir korkuya kapılıp sarsılacaktır. Resululiah
(s.a.v.) bu duruma işaret ederek şöyle buyunnuştur: "Ben kendimi nasıl
rahat hissedebilirim. Sur sahibi sur'u ağzına almış, alnını yere eğmiş,
kulağını Allahın emrine vermiş ona üflemek için "Üfle" emrine
beklemektedir."
İkinci üfürülüşte ise
Allah tealarun, diledikleri hariç, bütün yaratıklar öleceklerdir.
Âyette zikredilen,
Allah tealanın, ölmeyeceklerini dilediği kimselerden-maksat Enes b. Mâlik ve
Süddî'ye göre Cebrail, Mikâii, İsrafil ve Azrail'dir. Allah teala bütün
yaratıklann ruhlannı aldıktan sonra geriye bu melekler kalır. Daha sonra
bunların da canlarını alır geriye sadece kendi zatı kalır.
Ebu Hureyre (r.a.)dan
nakledilen diğer bir rivayete göre ise, Sur'a birinci defa üfürülünce sadece
şehitler sarsılmaz. İkinci üfürülüşte ise herşey ölür geriye Cebrail, Mikâii,
Azrail ve Arş'ı sırtında taşıyan melekler kalır. Sonra Cebrail ve Mikâilin
canlarım alır. Allah teala, arşı sirtlannda taşıyan meleklere emreder onlar da
ölürler. Geriye sadece Azrail kalır. Sonra Allah teala onun da ölmesini emreder
ve sadece Allahm kendisi kalır,
Peygamber efendimiz
(s.a.v.) dünya hayatının nasıl sona erip âhiretin nasıl başlayacağını bir
hadis-i şerifinde beyan ederek şöyle buyurnıaktadır:
18- Tirmizî, K.Tefsir
el-Kur'an, Sure: 39, Hadis no: 3244.
190
TABERİ TEFSİRİ
Cüz: 23, Sûre: 39
Ümmetimin zamanında
Deccal çıkacaktır. Kirkra kadar devam edecektir. (Ravi diyor ki, bilmiyorum
kırk gün mü yoksa kırk ay mı yahut da kırk yıl mı devam edecektir.) Sonra
Allah, Urve b. Mesud'a benzeyen Meryemoğlu İsa'yı gönderecek. İsa, Deccalı
arayıp helak edecektir. Sonra insanlar (tam bir barış içinde) yedi sene
yaşayacaklardır. Aralarında düşmanlık bulunan iki kişi bile bulunmayacaktır,
sonra Allah, Şam tarafından soğuk bir rüzgar gönderecek, o rüzgar, kalbinde
hardal tanesi kadar bir hayır veya iman bulunan hiçbir kimseyi sağ
bırakmayacaktır. Öyle ki sizden biriniz, dağın tam içinde olsa bile, rüzgar
oraya girip onu öldürecektir. Böylece yeryüzünde insanların sadece şerlileri kalacak,
bunlar, şerre koşmakta kuşlar gibi hafif, saldırganlıkta yırtıcı hayvan zihniyetinde
olacaklardır. Onlar ne iyilik bilirler ne de' kötülüğe mani olurlar. Onların
gözüne şeytan (şirin bir şekilde) gözükür ve onlara: "Beni dinlemez misiniz?"
der. Onlar: "Ne emredersin?" derler. Şeytan da onlara,putlara
tapmalarını emreder. Onlar bu halde iken, rızıklan bol, yaşantıları güzeldir.
Böyle devam ederken sura üflenir. Onu işiten herkes o sese karşı önce kulağının
birini daha sonra da ötekini verir. Suru ilk işiten insan, devesinin su
kavuzunu sıvayan bir kişi olacaktır. O, bayılıp ölecek, onun peşinden de diğer
insanlar bayılıp ölecek-
Çüz: 23, Sûre:
39__________ZÜMER SURESİ____________________191_
lerdir. Sonra Allah,
kırağı gibi bir yağmur gönderecek, insanların vücudunu, ot-lann bitmesi gibi
onunla bitirecektir. Ardından Sur'a bir daha üfürülecek ve insanlar, derhal
kabirlerinden çıkarak durumu göreceklerdir. Sonra: "Ey insanlar, rabbinize
gelin, ey melekler, onları durdurun, onlar hesap vereceklerdir." denilecektir.
Sonra insanlara "İçinizden cehennem gurubunu çıkarın." denecek.
"Kaçta kaçı?" diye sorulacaktır. "Binde dokuzyüz
doksandokuzu." denilecektir. İşte o gün, çocukları ihtiyarlatacak ve yine
o günün dehşetinden dolayı bacaklar sivanacaktir."(20)
69- O gün yer,
rabbînin nuruyla aydınlanır, amel defterleri ortaya konur, peygamberler ve
şahitler getirilir. İnsanların aralarında adaletle hükmedilir. Onlar asla zulme
uğratılmazlar.
* Allah teala bu
âyet-i kerimede, kıyamet gününde insanları hesaba çekeceğini beyan ederek
buyuruyor ki: "Ey Muhammed, rabbin âhirette yaratıkları arasında hüküm
verirken yer onun nuruyla aydınlanacak, insanların amel defterleri getirilip
ortaya konacak, peygamberler getirilecek, rableri onlara ümmetlerinin
kendilerine ne cevap verdiklerini soracak, Muhammed ümmeti de şahitler olarak
getirilecek ve rableri onlara.Peygamberlerin, ümmetlerine nasıl tebliğde
bulunduklarını, ümmetlerinin de peygamberlere ne gibi cevaplar verdiklerini soracak
ve onları şahit tutacaktır.
Bu hususta başka bir
âyette de şöyle buyurulmaktadır: "Böylece biz sizin, insanlara karşı
şahitler olmanız, Peygamberin de size karşı şahit olması için sizi, orta yolu
tutan bir ümmet kıldık. Yöneldiğin tarafı, sadece Peygambere uyan kimseyi
gerisin geri dönenden ayırdetmek için kıble yaptık. Bu, ancak Allahm hidayet
ettiklerinin dışındakilere ağır gelir. Allah, sizin imanınızı zayi edecek
değildir. Şüphesiz Allah, insanlara çok şefkatli ve çok
merhametlidir?"(21)
20- Müslim,
K.el-Fiten, bab: U6, Hadis no: 2940 / Ahıncd b. Hanbel, Müsncd, C.2, S. 166.
21- Bakara Suresi,
âyet: 143.
192 TABERİ
TEFSİRİ Cüz: 23, Sûre:
39
70- Herkese yaptığının
karşılığı tam olarak verilir. Allah, onların ne yaptıklarını çok iyi bilir.
Kıyamet gününde Allah
herkese yaptığının karşılığını eksiksiz olarak verecektir. Allah herkesin
dünyadayken ne gibi bir amel işlediğini çok iyi bilmektedir. Bu itibarla
kimseye zulmedilmeyecektir. Herkes yaptığının karşılığını görecektir.
71- Kâfirler bölük
bölük cehenneme sürülürler. Cehenneme geldiklerinde kapıları açılır. Cehennem
zebanileri onlara: "Size içinizden rabbini-zin âyetlerini okuyan ve sizi
bu gününüze kavuşmakla uyaran Peygamberler gelmedi mi?" derler. Onlar
da:"Evct geldi fakat kâfirlere azap sözü hak oldu." derler.
AUahi inkar eden
kâfirler, kıyamet gününde Allahm, kendileri için hazırladığı cehennem ateşine
melekler tarafından bölük bölük sevkedilirler. Kâfirler cehenneme yaklaşınca
onun yedi kapısı da açılır ve cehennem zebanileri kâfirlere şöyle derler:
"Sizlere, rabbinizin âyet ve delillerini okuyan ve bugünde
karşılaşacağınız şeylerle sizi uyaran peygamberler gelmediler mi? ki bu hale
düştünüz? Cehenneme sevkedilen kâfirler şu cevabı vereceklerdir: "Evet,
bizlere içimizden peygamberler gelmişti ve bizleri böyle bir günle
karşılaşacağımızla uyarmıştı. Fakat Allahın, kendisini inkar eden kâfirlere
azap edeceği sözü bizim üzerimize hak oldu."
*Allah teala bu âyet-i
kerimede, kıyamet gününde kâfirlerin cehenneme nasıl sevkedileceklerini beyan
etmektedir. Kâfirler cehenneme azarlanarak ve tehdit edilerek sürüklenecekler.
İçleri susuzluktan kavrulacak, gözleri kör, kulakları sağır olacaktır.
cûz: 23, Sûre:
39____________ZÜMER SURESİ________________________193_
Bu hususu beyan eden
pek çok âyet mevcuttur. Bunlardan bazılarında söyle buyuruluyor: "Kıyamet
günü takva sahiplerini rahman olan Allahın huzurunda heyetler halinde
toplayacağız. Suçluları ise susuz olarak cehenneme süreceğiz." (22)
"Allahın doğru yola sevkettiği kimse hidayettedir. Kimi de saptınrsa sen
Allahtan başka onlar için dostlar bulamazsın. Biz onlan kıyamet gününde
yüzükoyun körler, dilsizler ve sağırlar olarak toplayacağız. Sığınacakları yer
cehennemdir. Cehennemin her ateşi hafifledikçe onun ateşini
artırırız."(23)
72- Onlara:
"İçind»cbcdi kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Kibirlcnenlcrin
yeri ne kötü bir yerdir." denilir.
Cehennem zebanileri,
kâfirlere işte o sırada şöyle diyeceklerdir: "Siz, cehennemin yedi
kapısından, cehennemdeki yerlerinize göre girin. Orada ebedi olarak
kalacaksınız. Dünyada iken Allahm bir olduğunu söylemeye karşı böbürlenenlerin
karargâhı ne kötür bir yerdir.
22- Meryem Suresi,
âyet: 85-86.
23- İsra Suresi, âyet:
97
Taberi Tefsiri C. VII, Forma: 13
194_____________________TABERİ
TEFSİRİ_________Cüz: 23, Sûre: 39^
73- Rablerinden
korkanlar ise bölük bölük cennete scvkediUrler. Cennete geldiklerinde kapıları
açılır. Cennetin bekçileri onlara: "Selam size, tertemizsiniz. Artık
ebediyyen kalmak üzere girin cennete." derler.
Dünyada iken Allanın
emirlerini tutup yasaklarından kaçınarak sadece Allanın Hanlığını kabul edip
yalnızca ona kulluk ederek rablerinden korkan insanlar ise bölük bölük cennete
götürüleceklerdir. Onlar cennete vannea cennetin kapılan açılacak ve bekçileri
onlara: "Selam olsun size. Sizler dünyada iken de âhirette iken de temiz
oldunuz. Ebediyyen kalmak üzere girin cennete." diyeceklerdir.
74- Onlar da:
"Bize verdiği vadinde duran ve bizi bu yere vâris kılan Allaha hamdolsun.
Cennette istediğimiz yeri yurt edinebiliyoruz. İyi amellerde bulunanların
mükafaatı ne güzelmiş." derler.
Cennete sevkedüen
takva sahipleri, onun içine girince, Allah tealaya, vermiş olduğu nin>r
,î,re karşı şükranda bulunarak şöyle diyeceklerdir: "Dünyada iken,
kendisine itaat ettiğimiz takdirde bizi cennete koyacağını vaadeden ve vaadini
gerçekleştiren Allaha hamdolsun. O bizi cennete vâris kıldı. Zira buralar, iman
etselerdi cehennemliklerin olacaktı. Cennetten dilediğimiz yerde konaklıyor ve
arzuladığımız yerde kalıyoruz. Allaha itaat edenlerin ve dünyada iken onun
emirlerine uyanlann âhiretteki mükafaatlan olan bu cennet ne güzelmiş.
*Peygmaber efendimiz
bir hadis-işerifmde cennetlikleri vasfederek şöyle buyurmuştur:
Cüz: 23, Sûrer39 ZÜMER SURESİ _______195.
"Cennete giren
ilk insanların şekli, on dördünde bulunan ayın şekli gibidir. Onlar cennette
tükünnezler, sümkürmezler, tuvalet ihtiyacı duymazlar, oranın, kapıları
altından, taraklan ise altın ve gümüştendir. Buhurdanlıkları Hint ağ acı nd
andır, terleri rnisk'tir. Herkesin iki hanımı vardır. Güzelliklerinden dolayı
bacaklanndaki etlerinin içindeki kemiklerin ilikleri görünür. Aralarında ne bir
anlaşmazlık vardır ne de kin. Kalbleri tek bir kaîb gibidir. Sabah akşam
Al-lahı teşbih ederler."(24)
75- Meleklerin, Arşın
etrafını çepeçevre kuşatarak rablcrini hamd île teşbih ettiklerini görürsün.
Artık varlıkların arasında adaletle hükmedilir. "Âlemlerin rabbi olan
Allaha hamdolsun." denilir."
Ey Muhammed, sen,
meleklerin, rahman olan Allahın arşını kusattıkları*■ m, rablerini teşbih
ederek onu teşbih ettiklerini görürsün. Allah, Peygamberle-riyle, kendilerine
peygamber gönderilen ümmetleri ve bunlara şahitlik edecek kimseler arasında
adaletle hüküm verecek, iman ehlini cennete, kâfirleri de cehenneme
koyacaktır. Verilen hükmün neticesinde, âlemlerin rabbi olan Allaha
hamdedilecektir.
24- Buharı, K.Bed'ül
hak, bab: 8 / Müslim, K.el-Ccnne batı: 17, Hadis no: 2834.