KAF SURESİ
af Sûresi'nde,
kudretin büyüklüğüne, ilmin genişliğine, sonunda yeniden yaratılmanın
olacağına işaret eden aklî delillerin geçtiği yeniden dirilme ve cezadan söz
edilmektedir!
Ben, bu delilleri
düşündüm ve yediklerimi bir gözden geçirdim. Yediğim yiyeceklerin kimileri,
bedenin sıcaklığını yükselten güce dönüşmektedirler. Bu nasıl olmaktadır?
Bilemiyorum. Yediğim yiceklerin kimileri de et ve kemiğe dönüşerek ve dedelerin
ve torunların karakterlerinde iz oluşturarak hayatı rahatlatan hücrelere dönüşmektedir.
Bu nasıl olmaktadır? Bilemiyorum.
Bu hücreleri inceleyen
bilim adamları, insan bedenini tıpkı meydanları olan şehre, elektrik
şebekesine ve su dağılımına benzetmektedirler! Hücreler, çıplak gözle görülmemelerine
rağmen bu böyledir.
Yediğim yiceklerin
geri kalan kısmı ise, sağlık harcamasıyla, insanoğlunun yediği ve az önce
açıkladığımız olayların yenilendiği mısır koçanlarını, buğday başaklarını ve
hurma lirlerini çıkarmak için yeniden gübre olarak toprağa dönmektedir.
Her bedende sabah veya
akşam saatlerinde yeniden dirilme olayı tekrarlanmaktadır. Yüce Allah'ın şu
buyruğu hayrete şâyân değil midir?
"Kaf. Şerefli
Kur'ân'a andolsun." (Kaf: 1)
"Mutlaka yeniden
dirileceksiniz- Aralarında bir uyarıcının gelmesine şaştılar da, kâfirler şöyle
dediler: Bu şaşılacak bir şeydir. Biz Öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı
(dirileceğiz)? Bu, akla uzak bir dönüştür. Biz toprağın onlardan neleri
eksilttiğini kesinlikle bilmekteyiz. Yanımızda o bilgileri koruyan
bir kitap
vardır." (Kaf: 2-4)
Yeniden dirilme
olayına neden hayret edilsin? ^unu yapan ilk yaratan değil midir? Bedenlerimiz
ile üzerinde yaşadığımız toprak arasında süregelen etkileşimi gör-
Kaf Sûresi -SI!
Kur'Sn-ı Kerîm
'i iı Konulu Tefsiri
müyor musunuz? Her an
yeniden dirilme oluyor. Fakat budala kâfir, bunlardan habersizdir.
Kur'ân, imanı uyanık
ve araştıran akıl hareketi üzerine inşâ etmiş, sonra da onu Mucizu'l-Beyân
kalıplarına dökmüştür.
Râvîlerin aktardığına
göre, sahabiye kadınlarından biri, Cuma günü hutbe olarak okuyan ResûTün
ağzından Kaf Sûresi'ni ezberlemiş, kelimeleri zihnine nakşetmiş, tekrarlayarak
ezberinde tutmuş, sonra da onu ahlâk, ibâdet ve yaşam tarzına dönüştürmüştür.
Bizim inandığımız
yeniden dirilme olayı, teorik bir düşünce değil yapan veya ter-keden insanı
etkileyen diri bir şuurdur.
"Andolsun, insanı
biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah
damarından daha yakınız. İki melek (İnsanın) sağında ve solunda oturarak
yaptıklarını yazmaktadırlar. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen
yazmaya hazır bir melek bulunmasın." (Kaf: 16-18)
İman yaşamıyla çağdaş
medeniyetin sunduğu yaşam arasında çok büyük bir fark vardır. Çağdaş medeniyet,
Allah'ı çok az hatırlar, O'na kavuşmak için nadiren hazırlıkta bulunur yahut O'nun
gözetiminde olduğunu hisseder.
Dinsel atmosfer içinde
ve Allah'ın gözetiminde bulunan dinler, başarısız olmuştur.
Avrupa ve
Amerikalıların geneline göre, ölüm, varlığın son bulmasıdır. Ölümden sonra
hesabın olmayacağı bir sürpriz olacaktır:
"Andolsun sen
bundan gaflette İdin; derhal biz senin perdeni kaldırdık. Bugün artık gözün
keskindir (denir)." (Kaf; 22)
Müslüman Araplardan bu
akıma kapılanlar ve dünyayı ele geçirip âhiret hesabını inkâr edenler vardır.
Bunlar şöyle diyorlar: Ben vehimden ibaret olanı, gözle görünenle değiştirmem!
Bunlara göre, âhiret, karanlık bir vehimden ibarettir.
Dünya kesin olarak son
bulacak ve insanlar orada ektiklerini biçecektir.
Kaf Sûresi'nde biz iki
olay görmekteyiz:
1- Kâfirleri,
yaptıkları şeylerden ötürü hesaba çeken melekten söz etmektedir:
"Yanındaki
arkadaşı: İşte yanımdaki hazır, der. (İki meleğe şu emir verilir:) Haydi ikiniz
her inatçı kâfiri, hayra bütün gücüyle engel olanı, azgın şüpheciyi cehenneme
atın." (Kaf: 23-25)
Burada ayartma ve
şerri süslü gösterme vazifesini ifâ eden^eytanlardan bir arkadaş şöyle der:
512 • Kaf Sûresi
Muhammed G az alî
"Rabbimiz! Ben
onu azdırmadım. Fakat kendisi derin bir sapıklık içindeydi." (Kaf: 27)
Yani o, ben bozmadan
önce bozulmuş idi! O esnada (Allah) buyurur:
"Huzurumda
çekişmeyin! Ben size daha önce uyarı göndermiştim. Benim huzurumda söz
değiştirilmez ve ben kullara asla zulmedici değilim." (Kaf: 28-29)
Buradaki arkadaşın,
suçlu arkadaşından aktarmış olduğu söz, En'am Sûresi'nde geçen şu söze
yakındır: "Ey cinler (şeytanlar) topluluğu! Siz insanlarla çok uğraştınız.
Onların insanlardan olan dostları ise: "Ey Rabbimiz, biz birbirimizden
faydalandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık, derler. Allah buyurur ki:
Allah'ın dilediği hariç, içinde ebedî kalacağınız yer ateştir." (En'am:
128)
2- Seçkin muttakîlerin
yaşamından söz etmektedir:
"Cennet de takva
sahiplerine yaklaştırılır; (onlardan) uzakta olmayacaktır. İşte size va'dedilen
cennet! Ki o, Allah'a yönelen, emirlerine riâyet eden, görmediği halde
Rahmân'dan korkan ve Allah'a yönelmiş bir kalp İle gelen kimselere mahsustur.
Oraya selâmetle girin. İşte bu, ebedî yaşamanın başladığı gündür." (Kaf:
31-34)
Dünya imtihan yurdu
olmasına rağmen bir ceza yurdu değildir. Bununla birlikte Allah, ceza ve ibret
olması için suçlulara burada bir kısım ceza verebilir. Bu durum karşısında
azgınlar, hiç pişman olup tevbe etmişler midir? Ne gezer:
"Bİz, onlardan
önce kendilerinden daha güçlü olan, diyar diyar dolaşan nice nesilleri helak
etmişizdir. Kurtuluş var mı?" (Kaf: 36)
Kaf Sûresi, dünya ve
dünyanın yaratılışından yeniden söz etmeye başlamış ve Allah'ın evreni
kudretiyle var ettiğini, bunda herhangi bir bitkinlik hissetmediğini dile
getirmiştir! Allah nasıl yorgunluk hissedebilir? O'nun emri "Kaf ve
"Nün" (Kün: ol emri) arasındadır. Şayet Allah yarattıktan sonra
yorgunluk hissetseydi, gökleri ve yeri nasıl idare edecekti? Çağlar boyu
insanlara ve hayvanlara nasıl bol yiyecek verecekti? Yıldızları geniş
yörüngelerinde nasıl tutacaktı? Allah birinci kez yorulsaydı, ikinci ve üçüncü
kez de yorulacaktı! İşte o zaman elindeki kâinat nizamı giderdi! Bu yüzden
Allah şöyle buyurmaktadır:
"Andolsun biz,
gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık. Bize hiçbir
yorgunluk çökmedi." (Kaf: 38)
Allah'a yorgunluk
nisbet etmenin ahmakların ve kendini bilmezlerin işi olduğu bir gerçektir.
Fakat Kur'ân-ı Kerim, âlemlerin Rabbini bu saçmalıklardan tenzih etmiş, övgü
ve sena ile O'nu layık olduğu yere koymuştur.
Kaf Sûresi - 513
Kur'ân-ı Kerîm'iıı Konulu
Tefsiri
Kur'ân, iman binasında
insan aklına dayanır ve saçmalıkları reddeder. Bunun için sûre, Muhammed'in güç
kullanarak medeniyet veya ekonomiyi değiştirdiği gibi inancı değiştiren askerî
bir otorite olmadığını, O'nun sadık bir hatırlatıcı ve samimi bir öğüt verici
olduğunu belirterek son bulmuştur.
"Biz onların
dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı
değil-sin.Tehdidimden korkanlara Kur'ân'la öğüt ver." (Kaf: 45)
Bu hatırlatma, son
nefesine kadar peygamberlerin ve dâvetçilerin işidir. Bir kısım müfessirler,
bunun, kıtal âyetleri inmeden olduğunu zikretmişlerdir. Bu hatalı bir zihin
karışıklığıdır. Çünkü kıtal, daveti ve hukuku korumak için yapılır. Kıtal, iman
etmeye zorlama değildir. Muhammed, hiçbir gün zorba olmamış ve hiç kimseyi
dinine girmeye asla zorlamamiştır.
514- Kaf Sûresi