Kıyamet Gününde Allah'ın Bahşedeceği Nimetler
Kıyamet Gününde, Allah'ın Takva Sahibi Kimselere Bahşedeceği Nimetler
Kıyamet Gününde Mü'minlere Bahşedilecek İlahî Nimetlerden Bazıları
Sahih kavle göre Mekkîdir. 78 ayettir. Sahih rivayete göre Peygamber
(S.A.V.) efendimiz bir gün Nahle vadisinde sabah
namazını kıldıktan sonra Rahman suresini okumuş. Cinlerden bir grup kendisine
uğrayıp iman etmişlerdi.
Tirmizi Cabİr (R.A.)'m şöyle
dediğini rivayet eder: Resulullah (S.A.V.) efendimiz
ashabının yanına gelip onlara Rahman sûresini baştan sona kadar okudu. Okurken
onlar sustular. Bunun üzerine Peygamber (S.A.V.) efendimiz şöyle buyurdular:
"Ben bu sureyi cinlere geceleyin okudum; onlar sizden daha güzel karşılık
verdiler. ( ö\*J& UCj »VI tşU
): "(Ey cinler ve insanlar topluluğu), şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini
yalanlıyorsunuz?" ayet-i kerimesini her okuduğum zaman onlar; hayır ey
Rabbimiz! Senin nimetlerinden hiçbirini yalanlamıyoruz. Hamd
Sana mahsustur, diyorlardı."
Hz. Ali, Rasulullah (S.A.V.)
efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Her şeyin bir gelini
vardır. Kur'an'ın gelini de Rahman süresidir."
Bu sûre, nimetlerin en büyüğü
olan Kur'an'dan söze başlayarak insanlara bahşedilen
nimetleri anlatmaktadır. Kur'an nimetinden sonra
göklerde ve yerdeki kevnî nimetleri anlatmakta, sonra
insanlarla cinlerin yaratılmasından, bunun ardı sırada kıyamet gününün ve
cehennemliklerin vasıflarından söz etmektedir. Surenin nihayetinde Cennetin ve
ondaki nimetlerin açıklaması yapılmaktadır ki; o nimetler, İmanda ön sırada
yer alan sağcılar için hazırlanmıştır.[1]
Rahman ve Rahim olan
Allah'ın adıyla.
1-2- Rahman olan Allah Kur'an'ı
öğretti
3-4- İnsanı yarattı, ona konuşmayı öğretti.
5- Güneş ve ayın hareketleri bir hesaba göredir.
6- Bitkiler ve ağaçlar O'nun buyruğuna boyun eğerler.
7- O, göğü yükseltmiştir; tartıyı koymuştur.
8- Artık tartıda.tecavüz etmeyin,
9- Tartmayı doğru yapın, tartıyı eksik tutmayın.
10- Allah, yeri canlı yaratıklar için meydana
getirmiştir.
11-12- Orada meyveler, saikımh
hurma ağaçlan, kabuklu taneler, güzel kokulu otlar vardır.
13- Ey insanlar ve cinler! Öyleyken, Rabbinizin
nimetlerinden hangisini yalanlarsınız? [2]
Kişinin içindeki
düşünceleri dile döken fasih konuşma.İnce bir hesap ile. Yerden biten köksüz
bitki ve ot. Mizandan kasıt şer'î adalet olup onunla emretmektir: Boyun eğip
teslim olurlar.Eksiltmeyin. Adaletle. Bütün halk yani İnsanlar ve cinler için.
Bitkinin kuru yaprağı.
Tomurcuklar, Hoş
kokulu bitkiler, bazıları bu kelime ile, insana mahsus rızkın kastedildiğini
söylemişlerdir. İl'a kelimesinin çoğulu olup nimet
manasınadır. [3]
Çok merhametli olan
Rabbimiz rahmet sıfat! İie nitelenmiştir. O'nun bu
nimeti apaçık görülmektedir. O'nun rahmetinin eserleri zahirdir. Kur'an-ı Kerim rahmet-i ilahiyenin
eserlerini saymaya başlamıştır. Başlarken de dinin kaynağı, hidayetin temeli,
nurun menbaını başa almıştır ki, bu da Kur'an-ı Ke-rim'dir.
Kur'an'dan sonra da insandan bahsedip onun
yaratılışından söz etmiştir ki insan, kendi yaratılışının din ve ibadet
gayesine matuf olduğunu bilsin. Bundan sonra Kur'an-ı
Kerim, insanı diğer yaratıklardan ayıran vasıflardan
bahsetmiştir ki o da, kişinin içinde bulunan düşünceleri dİie
döktüren fasih konuşma ve sarih beyandır. Bu fasih konuşma ile Kur'an'ın eserleri ve hedefleri ile sırlan vuzuha kavuşmaktadır.
Bundan sonra Cenab-ı Allah'ın yüksek alemlerdeki bazı
nimetleri ile süflî alemlerdeki bazı nimetleri anlatılmıştır.
Rahman, insana Kur'anı öğretti. Evet Kuran'ı Kerim ve onun öğretilmesi,
dinî ve dünyevî mutluluğun kaynağıdır. Semavî kitapların doğrulayıcısı,
koruyucusu, gözeticisi ve kollayıcısıdin Onda doğru
haber, sağiam teşri, âdil yargı, öğüt ve ibretlerle
dolu kıssalar vardır. Kamil ahlaka, yüce ideallere yönelik İrşatlar vardır.
Kalpleri dünya kirlerinden, nefsî bulantılardan temizleyici sarih davet
vardır. Dürüst müslümanm, dünya ve ahirette tam mutlu insanın yaratılmasına çağrı vardır. Ama
bununla beraber insanlann'çoğu Kur'an'ı
anlamıyorlar.
Modern çağda alemi
uyarıp, dalgınlığından ayıltan bu nura baktığımızda bunun kaynağının sadece Kur'an ve Muhammedi risaiet
olduğunu görmekteyiz. Gerçektende çağdaş medeniyet, yüce hedeflere ve yüksek
mertebelere ulaşmış değildir, çünkü Kur'an'ın
prensiplerinden yararlanmış değildir. Onun muhkem düzenine uygun cereyan etmiş
değildir. İktisadî, içtimaî, siyasî doktrinlerde mutlaka ifrat ya da tefrit vardır. Şayet Rabbin diieseydİ
insanların çoğu O'nun nuruna giden yolu bulurlardı. Ama O'nun hikmeti bunu
gerekli kıldı. Şu halde Cenab-ı Allah'ın, nimetlerini
saymaya Kur'an'ın Öğretilerinden bahsederek
başlamasında bir gariplik yoktur. İnsanlara Allah tarafından bahşedilen
nimetlerin ilkinin Kur'an olduğu "hususunda ey
okuyucu sen de benimle aynı görüşe katılmıyor musun? "Sana bu Kitabı, herşeyi açıklayan ve müslümanİara
yol gösterici, rahmet ve müjde olarak indirdik!"[4]
"Bİz Kur'andan, mü'minlere şifa ve rahmet olan şeyler indiriyoruz. (Ama Kur'an) zalimlere ziyan arttırmaktan başka bir katkıda
bulunmaz, (çünkü onlar Kur'anı İnkar ederler.
İnkarlarından ötürü de hüsranları artar.)"[5]
"O Allah'a hamd olsun ki, kuluna Kitabı İndirdi ve ona hiçbir eğrilik
koymadı''[6]
Rahman Kur'an'ı öğretti. İnsanı zahiri ve batmî
kuvvetleri ile yarattı. Yönlendirici güdüleri ile halk etti. İnsanın
yaratılması işte bu dakîk ve ince şekilde gerçekleşti. Onda eğilim, güdü,
yönelim, düşünce, akledici ve algılayıcı güçler var
etti. İnce maddi bileşimine ek olarak bunları ona ihsan etti. Onun bu şekilde
yaratılmış olması nimetlerin en büyüğü ve en üstünüdür. Allah ona beyanı, yani
içindeki düşünceleri ifade etme kabiliyetini verdi. Bu nedenle Tefsir
alimlerinin ayet-i kerimede geçen beyan lafzını helal ve haram, yada hidayet ve
sapıklık yolu, yahut dünya ve ahiret ilmi veyahut
bütün eşyanın isimleri olarak açıkladıklarım görmekteyiz. Bazı müfessirler ise
ayet-i kerimede geçen insan kelimesi ile Peygamber (S.A.V.) efendimizin.beyan
kelimesi ile de özellikle Kur'an beyanının kast
edildiğini söylemişlerdir. Aslında beyan kelimesi bütün bunları toparlayan cami
bir isimdir ki insan oğlu bu vasfı sayesinde diğer canlılara nisbetle üstünlük kazanıp temayüz eder.
Güneş, ay ve diğer
yıldızlarla gezegenler ince bir hesap, düzenli bir nizam içinde cereyan
ederler. Güneşin aya kavuşması gerekmediği gibi gece de gündüzü geçemez. Hepsi felekte kendi mecralarında akıp giderler.
Güneş ile ay, Allah'ın büyük ayetlerinden ve alemetlerinden
dirler. Onlar Cenab-ı Allah'ın
bize bahşetmiş olduğu nimetlerdendirler. Güneş, ısı ve hayatın kaynağıdır. Ay,
zaman bilmenin esasıdır. Yerden biten köksüz otlarla bitkiler ve gövdeli,
dallı budaklı ağaçlar hep Allah'a secde edip O'nun emrine teslim olurlar. Cenab-ı Allah, göğü direksiz ve sütunsuz olarak yarattı.
Mizanı, yani şer'î adaleti vaz' etti. İnsanların ona
uymalarını emrettiki, dünyanın idaresi düzene
girsin. Nitekim Peygamber (S.A.V.) efendimiz de şöyle buyurmuşlardır:
"Göklerle yer, adaletle kaim oldular." Evet Cenab-ı
Allah böyle yaptıki mizanda haddi aşmıyasmız, sınıra tecavüz etmiyesiniz,
teraziyi eksik tartmıya-sınız.
Bilakis adaletli olasınız; ne fazla ne de noksan tartmıyasınız-
Allah, yeri bütün mahlukat için hasır hale getirdiki
orada yaşarlar, barınırlar, ondaki nimetlerden istifade ederler. Orada
insanların yiyip yararlanacakları meyveler vardır. Tomurcuklu hurma ağaçları
vardır. Bitkiler, tahıllar ve hoş kokulu nebatat vardır. Yenilen nzıklar vardirki, insan onlarla
rahata kavuşur. Ey insan ve cin toplulukları Rabbinizin hangi nimetlerini
yalanlıyorsunuz?! Sizi besleyip büyüten Rabbin nimetlerinden hangisini inkâr
ediyorsunuz? Nimeti yalanlamak, O'nun yüce Allah tarafından gönderilmiş
olmasını inkar etmek demektir veya Kur'an öğretme
gibi nimetlerden birinin nimet oluşunu ikrar etmemektir. Yahut dünyevî
nimetlerde olduğu gibi onları bir nimet olarak kabul etmek, ama onları verenin
Allah olduğunu inkar etmektir. Bu kafirlerin mezkur küfürleri, ayet-i kerimede
yalanlamak kelimesi ile ifade edilmiştir. Çünkü nimetler Zahir bir şekilde
Allah'ın Varlığına delalet etmektedirler. Bu nimetler Allah'ın varlığına şahit
gibidirler. Bunları inkâr etmek Allah'ı yalanlamaktır. Adamın biri çıkıpta şöyle bir soru ortaya atabilir: Rahman suresinde (
ö\tî& U5yj tSt t^V )• cümlesi ne diye birçok
defalar tekrarlanmıştır? Buna verilecek cevap şudur: Allah'ın muhtelif
nimetlerini ikrar etmek için bu cümlenin tekrar edilmesi pek güzel ve
yerindedir. Çünkü Cenab-ı Allah, nimetlerini her
zikrettiğinde, bu nimetleri yalanlayıp inkâr edenleri kınamış ve yadırgamıştır
ki bu da Arap şiir ve nesrinde tanınmış bir üsluptur.[7]
14- O, insanı pişmiş çamur gibi kuru balçıktan yaratmıştır.
15- Cinleri de yalın bir alevden yaratmıştır.
16- Öyleyken;-Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
17- O, iki doğunun Rabbidir, iki batının Ralbidir.
18- Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
19- Acı ve tathtsulu iki denizi
birbirine kavuşmamak üzere salıvermiştir.
20- Aralarında bir engel vardır; birbirinin sınırım
aşamazlar.
21- Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
22- Bu İki denizden de inci ve mercan çıkar.
23- Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
24- Denizde yürüyen dağlar gibi gemiler O'nundur.
25- Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
26- Yeryüzünde bulunan her şey fânidir.
27- Ancak, yüce ve cömert olan Rabbinin varlığı bakidir.
28- Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız? [8]
Ses veren kuru çamur.
Taşlaşıncaya kadar pişirilmiş çamur. Halis ve dumansız ateş alevi. İki denizi
akıtıp saiıverdi. Küçük inci taneleri Engel. Büyük
inci taneleri.
Yelkenleri yüksek ve
şişirilmiş gemiler, Gemiler Fânî Yüce dağlar gibi. Üstünlük ve azamet sahibi. [9]
İnsana ilk yarıtılışını ve yaratılışına esas olan maddeyi açıklaması,
Allah'ın insan üzerindeki nimetlerinin en büyüğüdür ki İnsan kendi nefsini anlasın
ve ona karşı doğru şekilde davransın. Şayet insan hastalığı öğrenirse, onun
ilacını bulması zor olmaz. Yüce Allah buyuruyor: "O sizi topraktan
yarattı", "Adem gibi... Onu topraktan yarattı,", "Biz
kendilerini yapışkan bir çamurdan yarattık."[10],
"Andolsun biz insanı pişmemiş çamurdan, değişmiş
cıvık balçıktan yarattık."[11]
Bu surede ise Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor: "İnsanı ateşte pişmiş
gibi kuru çamurdan yarattı." Bütün bunlardan anlıyoruz ki Cenab-ı Allah, yerden toprağı alıp onu su ile yoğurmuş,
yapışkan bir çamur haline getirmiş, sonra bu değişken bir çamur haline,
ardından da pişmemiş kuru bir çamur haline gelmiş, bu çamurun içine kendi
ruhundan liflemiş, böylece insan meydana gelmiştir. İşte bundan anlıyoruz ki ey
insanlar bizler, siyah ve kuru bir çamurdan yaratılmış, zayıf bir mahlukuz. Zaîen Kur'an-ı Kerim'de de
"İnsan zayıf olarak yaratıldı." buyurulmaktadır.
İnsan dünya ve onun aldatıcı şeyleri ile, hayatın süslü püslü şeyleri
karşısında zayıftır. Kendinizi iyi bilin. Zaafınızı kuvvetlendirin. Ruhun çağmalarından
olan sizdeki hayır ve fazilet çağı-rıcılarını
yardımınıza çağırın. Şeytandansakınm, çünkü o
cinlerdendir. Şeytan, halis ve dumansız ateşin alevinden yaratılmış değil
midir ki yükselip eziyet vermeye doğru yönelir? Şeytanın vesvesesinden sakının
ve ondan Allah'a sığının. Ayette geçen beyan, yani içteki duygulan dile getirme
ve fasih konuşma melekesinin Allah'ın bize bahşettiği yüce nimetlerden biri
olduğu hususunda ey okuyucu sen de benîm görüşüme katılmıyor musun? Ey cinler
ve insanlar, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?!
O Rab ki doğuların ve
batıların sahibidir. Zira güneşin birden fazla doğuş ve batış yerleri vardır.
O Rab İki doğunun ve iki batının sahibidir. Yani yazın ve kışın güneşin doğuş
yerleri ile batış yerlerinin Rabbidir. Güneş yengeç burcundan doğarken kuzey
yarım kürede yaz; oğlak burcundan doğarken de güney yarım kürede yaz olur.
Kuzey yarım kürede ise kış olur. Şüphesiz güneşin doğuları ile batıları ve bir
burçtan diğerine intikali, Allah'ın bize bahşetmiş olduğu nimetlerin en
yücesindendir. Zira güneş, olduğu gibi aynı batıda ve aynı doğuda kalsaydı,
hayat kanunları muattal ha!e geiirdi. Aynı şekiide yaz veya kışın ziraatı duraklar, bayındırlık
azalırdı. Bunu ekvator hattında ve kuzey ile güney mıntıkalarında yaşayan
insanlar üzerinde müşahade etmiyor musunuz ki
oralarda da güneşin doğuş ve batış yerleri vardır. Ey insanlar ve cinler,
Rabbinizin hangi nimetlerini- yalanlıyorsunuz? O Allah ki tatlı ve tuzlu
denizleri akıtıp salmıştır. Tatlı ve tuzlu sular nehirlerin denize döküldükleri
yerde karşılaşır, yanyana gelir. Aralarında kuru bir
engel vardır ki bunlar biribirleri-ne karışmazlar.
Şayet Rabbin dileseydi bu sular biribirlerine
karışır, tuzlu suyun faideleri i!e tatlı suyun
tatlılığı zayii olurdu. Ey cinler ve insanlar, Rabbinizin hangi nimetlerini
yalanlıyorsunuz? Denizlerin mecmuundan inci ve mercanlar çıkar. Sizler
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Tatlı ve tuzlu denizlerinde,
Rabbinizin gemileri seyrü sefer ederler. Suyun
üzerinde gelinler gibi salınıp giderler. Yelkenleri şişirilmiş, deniz üzerinde
seyreden bu gemiler yüce dağlar gibi gelip gider, hayır ve bereket taşırlar.
Şayet Rabbiniz dileseydi deniz durgun olur, gemiler de su üzerinde mesafe kat
edemezlerdi. Ey cinler ve insanlar, Rabbinizin hangi nimetlerini
yalanlıyorsunuz?
O Allah ki ölümü ve
hayatı yarattı. Şüphesiz ki hayat Rabbinizin nimetlerinden biridir. Ama ölümde
bir nimet midir? Evet ölüm, takva sahibi kimseler için bir nimettir. Onlar,
dünyanın yorgunluklarla meşakkatlerle dolıfha-yatmdan sükun, istikrar ve çok vergilerin yeri olan ahiret hayatına ölüm vasıtasıyla intikal ederler. Ölüm,
hasta ve yorgun kimseler için bir nimettir. Genel olarak dünya, mü'minin zindanı,kafirin de cennetidir. Ölüm, Allah'ın kullarına
bahşettiği nimetlerin en yücelerinden bîridir. Bu nedenle diri ve kendi zatı
ile ayakta durup bakî olan Allah, yaratıklarının fanî oluşundan sonra şu hükmü
vermiştir: Herşey yok olacaktır, sadece Allah'ın zatı
bakî kalacaktır. Hüküm O'na aittir ve O'na dönülecektir. O'nun kudsî zatından başka herşey helak
olacak, sadece O bakî kalacaktır. Celal ve azamet sahibi olan Rabbinİn zatı kalacaktır. Ey cinler ve insanlar! Rabbinizin
hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?[12]
29- Göklerde ve yerde olan kimseler her şeyi O'ndan
isterler; O her an kainata tasarruf etmektedir.
30- Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
31- Ey insan ve cin toplulukları! Sîzin de hesabınızı ele
alacağız.
32- öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
33- Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin
çevresini aşıp geçmeye gücünüz yetiyorsa geçin! Ama
Allah'ın verdiği bîr güç olmaksızın geçemezsiniz ki!
34- Öyleyken, Rabbinizin. nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
35- Ey insanlar ve cinler! Üzerinize dumansız bir alev ve
ateşsiz bir duman gönderilir de kurtulamazsınız.
36- Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
37- Gök yarılıp da, gül gibi kızardığı, yağ gibi eridiği
zaman haliniz nice olur?
38- Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
39- O gün ne İnsana ve ne cinne
suçu sorulur.
40- Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
41- Suçlular simalarından tanınırlarda, alın saçlarından
ve ayaklarından yakalanırlar.
42- Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
43- İşte suçluların yalanladıkları cehennem budur.
44- Onlar, cehennem ateşiyle kaynar su arasında dolaşır
dururlar.
45- Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız? [13]
Sizi cezalandırmak
veya muhasebenizi yapmak için boş zaman buluruz. Cin ve ins
topluluğu. Akvsiz duman. Dumansız alev. Kendinizi
savunamazsınız.
Erimiş yağlar. Gök
yarıldı, Sima, alamet. Kaynar su.Perçemler. Cehennemde bir vadidir. [14]
Sânı yüce olan celal
ve azamet sahibi Allah, varlığın kaynağıdır. Mevcudatın yaratıcısı ve yoktan
var edicisidir. Herşey O'ndan gelmiş, O'na gidecektir.
Göklerde ve yerde olanlar, lisanı hal veya lisan-i makal
iîe sürekli olarak O'ndan dilekte bulunurlar.
Kendisine dua edilen, darda kalmış kişinin çağrısına icabet eden O'dur. Zİra o yaratıklarını bir an olsun terk edecek olursa düzen
bozulur, mevcudat yıkılır. Şanı yüce olan Allah her gün, yani her an, bir işle
meşguldür. O kendisinden istekte bulunan kimseye dilediği takdirde dileğini
verir, dilemediği takdirde vermez. O, bir halkı yaratır, bir halkı yok eder.
Bir kavmi yüceltir, bir kavmi alçaltır. Rivayete göre ayet-i kerimede geçen
Allah'ın işinden kasıt şudur: O günahları affeder, sıkıntıları açar, bir kavmi
yüceltir, başka bir kavmi alçaltır. Şu da var ki Allah'ın işlerini akıllar
kuşata-maz. Kimse idrak edemez. O'nun işleri vasfedilemez. O mülk ve melekutun
sahibi olup emir ve yönetim elindedir. Bütün işler O'na dönecektir. Alemlerin
Rabbi olan Allah kutludur. Hal böyle olunca ey cinler ve insanlar, O'nun
nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Hiçbir iş Allah'ı
meşgul etmez. Ölüm, hayat, rızık ve diğer aleme mahsus
işlerin tümü kıyamet gününde nihayete erecektir. Kutlu ve yüce olan Allah o
zaman mükelleflerin amellerinin karşılığını verecektir. "Ey iki sekal (yani yere ağırlık veren, yahut bir ağırlığı, şerefi
olan iki toplum), sizin (hesabınızı görmek) için de boş vaktimiz olacak
(sizinde ıbımzı göreceğiz)." Yani sizi hesaba
çekeceğiz ve hiçbir şey bizi bu işten alıkoymayacaktır. Kıyamet gününde sizi
hesaba çekmek için zamanımız olacaktır. Ey cinler ve insanlar topluluğu!
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız? Bu nimetlerden biri de
kıyamet gününde insanların karşılaşacakları şeylere karşı bir uyarıdır ki
insanlar kötü hesaba maruz kalmalarına neden.olacak işlerden sakınsınlar.
Ey cinler ve İnsanlar
topluluğu! Eğer gücünüz yetiyorsa göklerin ve yerin bucaklarından geçip gidin. Allah'ın azabından ve hükmünden kaçıp kur-tulabilecekseniz, kaçın gidin. Kendinizi O'nun azap ve İkabından kurtarın, ama kuvvet ve kudretiniz olmadıkça bunu
beceremezsiniz. Siz buna muktedir değilsiniz. Zira göklerle yerin bucakları
insan tasavvurunun fevkindedir. Ay'a çıkmaya çabalayan veya başka gezegenlere çıkan
kimseler, odanın ortasında uçuşan sineğe benzerler! Rabbinizin nimetlerinden
hangisini yalanlıyorsunuz?!
Suçluların Allah'ın
azabından firar talep etmelerine ve firara çabalamalarına sebep nedir?! Sonra
onlar firar etmeye de güç yetiremezler! Ey âsiler, Allah sizin üzerinize
ateşten yalın alev yahut erimiş bakır gibi kıpkızıl bir duman gönderir ki buna
karşı kendinizi savunmaya güç yetiremezsiniz! Ey cinler ve insanlar topluluğu,
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Şüphesiz ki azap ile tehdit,
itaatkârla âsiyi kâmil bir ceza ile tefrik etmek, Allah'ın yüce
nimetlerindendir.
Kıyamet gününde gök
yarılıp parçalandığı zaman kıpkızıl bir gül gibi olur. Yarılmakla birlikte
erir, Cehennemin sıcağından ötürü kıpkızıl hale gelir. Erimiş kızgın yağa
döner. Ey cinler ve insanlar topluluğu! Rabbinizin hangi nimetini
yalanlıyorsunuz? Gök yarıldığı günde ne bir insan ne de bir cin, gü-nahmdan sorulmaz. Çünkü
günahkarlar simalarından tanınırlar. Bu durum, kabirden çıktıkları esnada söz
konusudur. "Rabbin hakkı için biz onların hepsine mutlaka
soracağız."[15] mealindeki, suale delalet
edici ayete gelince bu, hesap yerinde söz konusudur. Ey cinler ve insanlar,
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Günahkarlar ne diye
suale tabi olmayacaklar? Çünkü onlar simalarından tanınacak perçemlerinden
yakalanacak ve Cehenneme atılacaklardır.
Onlara denilecek ki:
Bu, suçluların yalanlayıp inkar ettikleri Cehennemdir. Onunla kaynar su
arasında dolaşacaklardır. O su, son derece sıcak olacaktır. Kıyametin korkunçluğunun
ve mücrimlerin azabının tavsif edilmesindeki nimet, İnsanları bu gibi
durumlara düşmekten men edip taatlere teşvik etmektir.
Rivayete göre Peygamber (S.A.V.) efendimiz gecenin birinde bir gencin yanına
gitmiş o genç "Gök yarılıp da erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu
zaman..." ayet-i kerimesini okuyormuş. Bu ayet-i kerimeyi okurken duraklamış,
gözlerinden akan yaşlar onu boğacak kadar çok olmuş ve şöyle demişti: Göğün
varılacağı gün vay benim halime! Peygamber (S.A.V.) efendimiz ona hitaben şöyle
demiş: "Göğün yanlacağı gün vay senin haline ey
genç! Nefsim kudret elinde bulunan Allah'a andolsun
ki senin bu ağlayışından ötürü göklerin melekleri de ağlamıştır!"
Ey cinler ve insanlar,
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?![16]
46- Rabbine karşı durmaktan korkan kimseye iki cennet
vardır.
47- Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
48- Bu İki cennet türlü ağaçlarla doludur.
49- Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisin!
yalanlarsınız?
50- Bu cennetlerde'akan iki
kaynak vardır.
51- Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
52- Bu cennetlerde her türlü meyveden çift çift vardır.
53- Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
54- Orada, örtülen parlak atlastan yataklara yaslanırlar;
iki cennetin meyvelerini de kolayca toplarlar.
55- Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
56- Oralarda, bakışlarını yalnız erkeklerine çevirmiş,
daha önce ne insan ve ne de cinlerin dokunmuş olduğu eşler vardır,
57- Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
58- Onlar yakut ve mercan gibidider.
59- Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız?
60- İyiliğin karşılığı ancak iyilik değil midir?
61- Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlarsınız? [17]
Korktu. Yani masiyetlerden geri durup taatleri
araştırdı. Efnan, finen
kelimesinin çoğulu olup ince ve yumuşak dallar demektir.İki sınıf ve iki
çeşit.Firaş kelimesinin çoğulu olup, yataklar
demektir.Devşİrdi.Kalın ipek. Gözlerini yalnız
eşlerine dikenler. Yakın.
Eşlerinden önce
onların bekaretlerini hiç kimse gidermemiştîr. Yakut ve mercan. [18]
Bunlar, Cenab-ı Allah'ın, Cennetteki kullarına bahşedeceği
nimetlerin bazılarıdırlar. Cehennem azabına kısaca değinildikten sonra bu
nimetlerden bahsedilmiştir. [19]
Allah'tan korkmak, mü'min kimsenin Rabbi tarafından gözetilip murakabe
edildiğine, hallerini gözetlediğine dair inancı, kendisim salih
amel işlemeye ve o alanda ihsanda bulunmaya davet eder. Rabbinin gözetmesinden
korkan kimse için iki Cennet vardır ki mü'min kimse
oralarda Rabbinin nimetlerinden yararlanır ve oralarda gezip dolaşır. Ey
cinler ve insanlar, Rab-bİnizin hangi nimetlerini
yalanlıyorsunuz? Bu iki Cennette her çeşit ağaçlar, meyveler ve gölgeler
vardır. Ey cinler ve insanlar, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? O
Cennetlerde berrak akan pınarlar ve sular vardır. Rivayete göre bu pınarlardan
birine "Teslim" diğerine de "Selsebîl"
adı verilmektedir. Ey cinler ve İnsanlar, Rabbinizin hangi nimetlerini
yalanlıyorsunuz? O Cennetlerde her türlü meyvelerden İki sınıf vardır. Biri
alışılan ve bilinen çeşit meyvalardır. Diğeri ise
insanların bilmediği ve tanımadığı ama son derece tatlı ve lezzetli meyvalardır. Ey cinler ve insanlar, Rabbinizin hangi nimetlerini
yalanlıyorsunuz? Rabbinin makamından, İnsanların hesap vermek üzere durdukları
yerden korkan kimse için iki Cennet vardır. Mü'minler,
bu Cennetlerde kalın ipekten astarlı yataklar üzerine dayanıp otururlar. Bu yataklarda
dayanıp oturmaları, onların zihinlerinin sakin, kalplerinin huzur içinde
olduklarına delalet eden nimetlerdendir. Bu yatakların astarlan İpekten olduğuna
göre dış yüzleri acaba nasıl olacaktır? Bu Cennetlerdekİ
ağaçların meyveleri insanlara yakındır. Ellerini uzatınca koparabilirler.
Ayakta duran da, uyuyan da yürüyen de oturan da bu meyvelere kolay kolay ulaşabilir. Bu meyveli ağaçlar, hurma ağacı gibi pek
yüksek değildirler. Gül gibi etrafları dikenli de değildir. Bu ağaçlar her ne
kadar yüksek türden iseler de, eller çabucak uzanabilecek mahiyettedir. Ey
cinler ve insanlar topluluğu, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Bu Cennetlerde,
gözlerini ve bakışlarını sırf eşlerine diken zevceler vardır. Gözlerini sırf
kocalarına diker, başkalarına bakmazlar. Bunlar bakire olup kocalarından önce
ne bir İns ne bir cin tarafından bekâretleri
giderilmiş değildir. Saflık bakımından yakut, beyazlık bakımından da mercan
gibidirler. Mercan kızıllığı rengindedirfer. Ey
cinler ve insanlar, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? İyiliğin
karşılığı, İyilikten başka bir şey midir?! Yani iyilik yapanın mükafatı ancak
iyilik olacaktır![20]
62- Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.
63- Öyleyken Rabbİnizin
nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
64- Renklen koyuyeşiîdir.
65- Öyleyken Rabbİnizin
nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
66- İkisinde de durmadan fışkıran iki kaynak vardır.
67- Öyleyken Rabbİnizin
nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
68- İkisinde de türlü türlü
meyveler, hurmalıklar ve nar ağaçlan vardır.
69- Öyleyken Rabbİnizin
nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
70- Oralarda iyi huylu güzel kadınlar vardır.
71- Öyleyken Rabbİnizin
nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
72- Çadırlar içinde ceylan gözlüler vardır.
73- Öyleyken Rabbİnizin
nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
74- Onlara daha önce insan da, cin de dokunmamiştır.
75- Öyleyken Rabbİnizİn nimetlerinden
hangisini yalanlarsınız?
76- Cennetlikler orada yeşil yastıklara ve harikulade
işlemeli döşeklere yaslanırlar.
77- Öyleyken Rabbİnizİn
nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
78- Büyük ve pek cömert olan Rabbinin adı ne yücedir! [21]
Su fışkıran iki
kaynak. Yemyeşil. İyİ
huylu güzel kadınlar. Bembeyaz ve beyaz gözfü kadınlar.
Bu kadınların gözlerindeki siyahlıkta simsiyahtır. Örtülü ve çadırlara kapanmış
kadınlar. Uyumak için yatağın üzerine serilen örtü.Nakışlı ve güzel işlemeli
sergi veya giysi demektir. [22]
Bu ayet-i kerimelerde
anlatılanlar sağcılar için tahsis edilmiş Cennetlere^ ait vasıflardır. Bu
ayetlerden önceki ayetlerde anlatılan vasıflar ise, Allah'a yakın mukarreb ve imanda sebkat etmiş kullara
ait Cennetlere mahsus vasıflardı. Anlaşıldığına göre bu vasıfların tümü
takribi ve tahmini vasıflardır ki kullar, Cennetlerde mevcut nimetlerin
mahiyetine vakıf olsunlar. Aslında bu Cennetlerdeki nimetler, Cenab-i Allah'ın buyurduğu şekildedir: "Orada size
canlarınızın çektiği herşey var. Orada size
istediğiniz herşey var."[23]
Vasfı geçen bu iki
Cennetin ötesinde de iki Cennet daha vardır. Bunların hepsi Allah'tan korkup
ürken, hayırlara doğru koşan iyilikte yarışan sağcılara mahsustur. Şimdi siz Rabbİnizİn hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?! Bu iki
cennet yemyeşildirler.
Bu vasıfların arasında
Kur'anı Kerim şöyle buyuruyor: "Şimdi siz, Rab-binizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?!" Bu
cümlenin cennet ile nitelikleri arasında zikredilmesi, inkarcıların, Cennetin
vasıflarını yalanlamalarından ziyade Cennetin varlığını yalanlamalarının
protesto ve kınamaya layık olduğuna işarette bulunmak içindir.
Suyu bol olduğundan
ötürü bu İki Cennetin de yeşilliği son derece fazladır. Şimdi siz, Rabbİnizİn hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?! Bu Cennetlerde
bol su fışkıran pınarlar vardır. Şimdi siz Rabbİnizİn
hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?! Bu iki Cennette insanların yeyip eğleneceği
meyveler ve özellikle hurma ve narlar vardır.
Arap yarımadasında bol
miktarda bulunduklarından ötürü bu iki meyveden özellikle söz edilmiştir.
Şimdi siz Rabbinİzin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?!
O Cennetlerde hayırlı
ve güzel huylu, iyi yarattlışli kadınlar vardır.
Rabbİniz, o hurileri güzellikle nitelediğine göre bir
mahlukun, o hurilerin künhünü. ve içyüzünü anlaması nasıl beklenebilir? Şimdi
sizler ey cinler ve insan topluluğu, Rabbinİzin hangi
nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Bu huri kadınlar,
bembeyazdırlar. Gözleri iridir, çadırlara kapanmıştırlar. Örtülüdürler.
Çarşılarda veya pazarlarda dolaşmazlar. Alış veriş için dışarıya çıkmazlar.
Şeriat koyucusunun bu hurilerden bahsederken zikrettiği örtü, onların
müptezellikten uzak olduklarım, topluluklara ve birikim yerlerine
girmediklerini ifade etmektedir. Bunlar sırf kocalarına mahsusturlar. Gözlerini
eşlerine diker başkalarına bakmazlar. Bunlar kendilerini sırf kocalarına
verirler. Ama kocasını bırakıpta başkalarını dost
edinen, başka erkeklerle dans eden, gece ve gündüz demeyip başka erkekleri
evine konuk eden kadınlar hakikatte sırf kocalarının eşleri değildirler.
Karınızı bırakıpta başkalarını metres edinirseniz,
gece ve gündüz onlarla yatıp kalkarsanız gerçekte bunlar sizin karılarınız
olmaz. Bu erkeklerin tabiatıdır. Erkekliklerini yitiren ve karılarını
metresleri uğruna terk eden kimselere gelince bunlar akıl ve mantıktan
uzak,doğru yolla alakası olmayan kimselerdirler! Cennet kadınlarına gelince
onlar Çadırlara kapalı, bakire hurilerdirler. Kocalarından önce kendilerine ne
bir ins ne de bir cin dokunmuş değildir. Şimdi sizler
Rabbinİzin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?!
Bu Cennetlikler
yemyeşil güzel nakışlı yataklar üzerinde yaşarlar. Son derece güzel ve cemalli
koltuklarda otururlar. Şimdi sizler, Rabbinİzin hangi
nimetlerini yalanlıyorsunuz?!
Bu nimetlerle size in'amda bulunan ismi yüce, zatı mukaddes, noksanlıklardan
münezzeh, fazilet sahibi, hayrın bahşedicisi, nimetlerin kaynağı olan Rahman ne
mübarektir. O'nun İsmi kutludur. Celal ve kemal sahibidir. Bağış ve ikramda
bulunur. Eksikliklerden uzaktır, müşriklerin tavsiflerinden bendir. O
münezzehtir, şâm yücedir, esirgeyendir,
bağışlayandır. [24]
[1] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/99.
[2] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/100.
[3] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/100-101.
[4] Nahl sûresi: 89.
[5] İsra süresi: 82.
[6] Kehf sûresi: 1.
[7] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/101-103.
[8] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/103-104.
[9] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/104.
[10] Saffat süresi: 11.
[11] Hicr sûresi: 26.
[12] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/104-106.
[13] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/106-107.
[14] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/107.
[15] Hİcr sûresi: 92.
[16] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/107-109.
[17] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/109-110.
[18] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/110.
[19] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/110-111.
[20] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/111.
[21] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/112-113.
[22] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/113.
[23] Fussilet sûresi: 31. Prof.
Dr. Muhammed Mahmud Hicazi, Furkan
Tefsiri, İlim Yayınları: 6/113.
[24] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/113-114.