SAF SURESİ 2

Dînî Tevcihler. 2

Bazı Kelimeler: 2

Nüzûl Sebebi: 2

Açıklama: 2

Kazançlı Ticaret 4

Bazı Kelimeler: 4

Nüzul Sebebi: 4

Açıklama: 4


SAF SURESİ

 

Sahih kavle göre bu sure Medenîdir. 14 ayettir. Tegabûn suresinden son­ra nazil olmuştur. Bazı vecîbeleri ve Musa ile İsa kavmi gibi olmaktan sakın­maları hususunda mü'minlere yapılan uyarılan kapsamaktadır. Bunun yanı-sıra İslamiyetin Allah'ın dîni olduğu ve diğer dinlerden üstün olduğu beyan edilmekte, sonra, İnsanı azaptan kurtulmaya kavuşturucu hidayet yolu çizil­mektedir. [1]

 

Dînî Tevcihler

 

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.

1- Göklerde olanlar da yerde olanlar da Allah 'ı teşbih ederler. O, güç­lüdür, Hakim'dir.

2- Ey İnananlar1. Yapmadığınız şeyi niçin yaptığınızı söylersiniz?

3- Yapmadığınız şeyi yaptık demeniz, Allah katında büyük gazaba se­bep olur,

4- Doğrusu Allah, kendi uğrunda, kenetlenmiş bir duvar gibi,'sıra ha­linde savaşanları sever.

5- Musa milletine: "Ey milletim! Benî niçin incitirsiniz?!- Oysa benim sizegendirilmiş Allah'ın bir Peygamberi olduğumu biliyorsunuz"   demişti. Ama onlar yoldan sapınca, Allah da onların kalblerini saptırmıştı. Allah yol­dan çıkan milleti doğru yola eriştirmez.

6- Meryem oğlu İsa; "Ey îsraİloğullan! Doğrusu ben, benden önce gelmiş olan Tevrat'ı doğrulayan, benden sonra gelecek ve adı Ahmet olacak bir peygamberi müjdeleyen, Allah'ın size gönderilmiş bîr peygamberiyim" demişti. Ama o elçi, kendilerine belgelerle geldiği zaman: "Bu, apaçık bir sihirdir" demişlerdi.

7- Müslüman olmağa'çağırılmışken gelmeyip Allah'a karşı yalan uy­durandan daha zalim kimdir? Allah, zalim olan milleti doğru yola eriştir­mez.

8- Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek İsterler. İnkarcılar ne ka­dar istemeseler, Allah nurunu, dinini tamamlayacaktır.

9- Putperestler istemese de, dinini bütün dinlerden üstün kılmak için, Peygamberini, doğruluk rehberi Kur'an ve gerçek dinle gönderen O'dur. [2]

 

Bazı Kelimeler:

 

Makt kelimesi buğzun en şiddetli nev'idir.Niçin. Kendi nefislerini saf halinde dizmiş olarak, Nizam ve hikmetle cüzleri bir araya gelen ve parçaları arasında uyum bulunan bina. Eğrildiler, haktan sapıp uzaklaştılar.Tevrat ve Zebur gibi benden Önceki kitaplar, Muhammed (S.A.V.) efendimi­zin Rabbİ katında insanların en fazla Övgüye layık bir zat olduğuna işaret edil­mek İçin bu isimle zikredilmesi uygun görülmüştür. [3]

 

Nüzûl Sebebi:

 

îbn-i Abbas (R.A.)'nm şöyle dediği rivayet edilir: Abdullah bin Revaha dedi ki: "Allah'a en çok sevimli olan amelin hangisi olduğunu bilseydik mut­laka o ameli işlerdik."

Cihad ayeti nazil olunca insanlar ondan hoşlanmadılar.

Bîr başka rivayete göre de bu ayet-i kerime Müslümanları, vefasızlık edip sözlerini yerine getirmediklerinden ötürü kınama sadedinde nazil olmuştur. Uhud günündeki firarlarından ötürü de onları kınamıştır. [4]

 

Açıklama:

 

Ey Allah'a ve Resulüne iman edenler! Niçin yapmayacağınız iyilik ye ha­yırları söylüyorsunuz?!

Aslında mü'minler, hayır ve iyilikleri işlemediklerinden Ötürü kınanıp protesto edilmektedirler. Bu kınama ve protesto, onların sözlerine öncelikle yöneltildi ki onların iki şeyden ötürü, yani boş vaad ile salih ameli terk et­mekten dolayı kınandıklarına delalette bulunulsun. "Münafikm alameti üç­tür: Konuştuğunda yalan söyler. Vaad ettiğinde vaadini yerine getirmez. -venildiğinde ihanet eder."

Yapmayacağınız ;eyi söylemeniz Allah katında en sevilmeyen bir şeydir!

Evet onların yapacağız deyipte sonra o işi yapmamalarım Cenab-ı Allah hiç sevmez. Bu gibi şeylere Cenab-ı Allah fazlasıyla buğzeder. İşte bundan ötürü vaadi yerine getirmemek, yalan söylemek şer'an kınanan iki davranıştır. Cenab-ı Allah bu davranışlardan hoşlanmaz. O'nun hoşlan­dığı ve razı olduğu davranış ancak şudur: "Allah, kendi yolunda kurşunla kaynatılmış binalar gibi saf bağlayarak çarpışanları sever!' Cenab-ı Allah bun­ları sever ve bunlardan hoşnud olur. Çünkü onlar Allah yolunda, O'nun rı­zasını talep etme uğrunda savaşırlar. Nizam, dikkat, hikmet ve nefis temizliği ile savaşır, savaşa hazırlanır, zamanlarına uygun bir şekilde savaş hazırlığı içinde bulunurlar. Kurşunla kaynatılmış binalar gibi saf halinde bîribirine bi­tişik ve bağlıdırlar. Biribirlerini korurlar. Delik deşik bulunmayan sağlam duvar gibidirler. Bu ifadelerde birlik ve tam bir mefkure bütünlüğü, sağlam inanç ve gönül birliği ile düşmana karşı hazırlıklar içinde bulunmak gerektiğine işaret vardır. ' 'Bir zaman Musa kavmine: Ey kavmim, benim Allah 'm size gönder­diği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz?" demişti.

Bu yeni başlayan bir c^mle olup kendisinden önce, savaşı terkefmenin ve Resule muhalefet etmenin çirkinliğini anlatan cümleyi tasdik etmektedir. Hani bir zamanlar Musa, kavmine demişti ki: Emrine muhalefet edip zorba­larla savaşmaya çağrıldığınızda savaştan kaçmakla ne diye bana eza verip beni incitiyorsunuz ve ne diye bana şöyle hitapta bulunuyorsunuz?: "Ey Musa, orada zorba bir millet var. Onlar oradan çıkmadıkça biz asla oraya girmeyiz. Eğer çıkarlarsa o zaman oraya gireriz." (Allah'tan) korkanlardan, Allah'ın nimet verdiği İki adam dedi ki: "Onların üzerine kapıdan girin. Eğer kapı­dan girerseniz m uhakkak ki siz galip gelirsiniz. Haydi eğer inanıyorsanız Al­lah'a dayanın." Dediler ki: "Ey Musa onlar orada olduğu sürece biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Rabbin gidin, savaşın, biz burada oturuyoruz! "[5].

Ey kavmim beni ne diye incitiyorsunuz? Oysa kesinlikle biliyorsunuz ki ben Allah'ın size gönderdiği bir elçiyim. Kavmi hak yoldan sapıp batıla mey­lettiğinde, kendi kör iradeleri ile hidayeti bırakıp şerri tercih ettiklerinde Cenab-ı Allah onların kalplerini sildi. Hak'tan sürekli olarak uzaklaştırdı. Rablerİ onları doğru yola artık nasıl iletirdi? Allah, Hak'tan sapan kavmi doğruluğa ilet­mez. Ey Muhammed ümmeti, Musa'nın kavmi gibi olmaktan sakının!

Hani Meryem Oğlu İsa kavmine şöyle demişti: Ey İsrail Oğullan! Ben kendimden önce nazil olan kitapları özellikle Tevrat'ı ve sahibi Musa'yı doğ­rulayıcı bir elçi olarak Allah tarafından size gönderildim ve adı Âhmed olup benden sonra gönderilecek bir elçiyi de size müjdeliyorum. Benim şeriatım, benden önce gelip geçmiş ve benden sonra gelecek olan peygamberleri te'yid etmektedir.

Bu Ahmed adı da, Peygamber (S.A.V.) efendimizin adlarından kıymetli ve şerefli bir addır. Şair Hassan bin Sabit şöyle demiş: "Kutlu ve yüce Ahmed'e Allah rahmet etti. Arşının çevresindekilerle iyiler O'na istiğfarda bulundu."

Kur'an-ı Kerim, Hz. İsa'nın, Peygamber (S.A.V.) efendimizin gönderile­ceğini müjdelediğini ifade etmektedir. O, verdiği haberde doğrudur. Haberi­nin doğruluğunda şüphe yoktur. O, sahibinden tevatürle nakledilen yegane kitaptır. Resulullah'ın refîkı a'lâya yücelmesinden önce yazıya geçirilip hıfzedilmiştir. Hristiyanlann bu müjdeyi inkâr etmelerine gelince bu aldırış edil­meyecek bir şeydir. Nitekim onların diğer inançlarına da itibar edilmez. Kal­dı ki bize ulaşan İncil'de de Hz. İsa'nın vermiş olduğu bu müjde mevcuttur. Yalnız bu müjde açık değil de üstü kapalıdır.

Bununla beraber, ben size hakikati söylüyorum, benim gitmem sizin İçin hayırlıdır, çünkü gitmezsem, tesellicİ size gelmez. Fakat gidersem, onu size gönderirim ve o geldiği zaman, günah için, salah için ve hüküm için dünyayı ilzam edecektir. Günah için, çünkü bana iman etmezler. Salah için, çünkü ba­bama gidiyorum ve artık beni görmezsiniz ve hüküm İçin, çünkü bu dünya­nın reisine hükmedilmiştir. Size söyleyecek daha çok şeylerim var; fakat şim­di dayanamazsınız. Fakat o, hakikat ruh'u, gelince size her hakikâte yol gös­terecek; zira kendiliğinden söylemeyecektir. Fakat her ne işitirse, söyleyecek ve gelecek şeyleri size bildirecektir. O, beni taziz edecektir. Çünkü benimkin­den alacak ve size bildirecektir. (Yuhanna; bab> 16, ayet 7-14, İst. 1976 Ser Ofset.)

İncil'den alman yukarıdaki ayetler; heva ve hevesinden konuşmayan, sırf kendisine vahyedilenİ anlatan Resulûllah'm geleceğini müjdelemektedirler. Evet O gelecekti ve alemde Isa (A.S.)'ın Peygamberliğini ikrar edecekti. Çünkü, insanlık onda uluhiyet bulunduğuna veya Allah'ın oğlu olduğuna inanıyor­lardı. Halbuki o Meryem'in oğluydu. İnsanlığı, hak yoluna iletmek ve irşad etmek için gelecekti. Evet Hz. İsa'dan sonra bütün mahlukatı irşad edip hakka iletmek üzere Hz. Muhammed'den başka kim geldi?! Evet, Hz. Muhammed (S.A.V.) efendimiz o mival üzere geldi. Yalnız İncil'deki mezkur ayetlerin tah­rif ve tebdilden korunmuş olduğunu unutmamalıyız. Hıristiyanlar bunları hiçte muhtemel olmayan manalara te'vîl etmektedirler. Paraklit kelimesi onların kitaplarında çok yerlerde zikredilmiştir. Yesu' Mesih der ki: "Peraklit, baba­mın göndereceği hak ruhtur. O sîze herşeyi öğretecektir." Paraklit kelimesi, hamd manasını ifade eder. Önceki ayetlerde geçen ma'zâ kelimesi ise Hatem-ül Enbiya manasım kinayeli bir şekilde ifade eder. Bu nedenle Barnabas İnci­linde mezkur müjde Muhammed lafzı İle verilmişti. Doğrusu şu ki Muham­med kelimesi, paraklit ve ma'zâ kelimelerinin tercümesidir.

İsa (A.S.) apaçık mucizelerle Peygamber olarak geldiğinde onun göster­diği mucizeler İçin, 'bu apaçık bir büyüdür' dediler. Şu insanların tümüne tek bir nazarla bakın. Peygamberlerin doğruluklarına delalet eden ayetlerle mucizeler izhar edilmesine rağmen yine de Peygamberlerini yalanlamışlardır. Bu, Allah'ın bir yasasıdır. Sen Allah'ın yasasında bir değişiklik bulamazsın. Onların yaptıkları işlerin sonu hüsran oldu. Ey Muhammed ümmeti! Bu gibi akibetlere maruz kalmaktan sakının!

Sonra söz yine, Muhammed (A.S.)'ı yalanlayan kimselere dönmekte ve mealen Cenab-ı Allah şöyle buyurmaktadır: Hak, adalet, şeref, dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşturucu din olan İslâmiyete davet edici bir kimseye (Muhammed (S.A.V.) e) cevap olarak; Peygamberi yalanlayarak iftira ve bühtan­da bulunan, ayetlerini ve mucizelerini büyü diye adlandıran kimseden daha zalim kim vardır! Şüphesiz Allah, zalim bir kavmi doğru yola iletmez. Onlar bu yalanlamayarıyla Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Bunu yapamazlar! Kafirler hoşlanmasalarda Allah nurunu tamamlayacaktır!

Allah, elçisi Muhammed'i, hidayet ve nur kaynağı olan doğru yola ve kurtuluşa davet eden Kur'an ile göndermiştir. O'nu i dinini bütün dinlere üs­tün kılmak için kafirlerle müşrikler hoşlanmasalar dahi O'nu hak, izzet, şe­ref dini olan Islamiyetle hef>zaman ve mekâna uygun olan İslâm düzeni ile göndermiştir. Evet insanı çirkin lekelerinden arınmış olan halis tevhide da­vet eden yegane din Hz. Muhammed'in getirmiş olduğu İslamiyettİr. Şüphe­siz Allah vaadini gerçekleştirdi. Dinini de hüccet ve burhan ile te'yîd ederek bütün dinlere üstün kıldı. [6]

 

Kazançlı Ticaret

 

10- Ey İnananlar! Sizi can yakıcı bir azabdan kurtaracak, kazançlı bir yolu size göstereyim mi?

11- Allah'a ve Peygamberine inanırsınız; Allah yolunda canlarınızla, mallarınızla cihad edersiniz; bilseniz, bu sizin için en İyi yoldur.

12- Böyle yaparsanız, Allah günahlarınızı size bağışlar, sizi İçlerinden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. Büyük kur­tuluş budur.

13- Bundan başka, sevdiğiniz bir şey daha: Allah katından bir yardım ve yakın bir zafer vardır. Ey Muhammedi İnananlara müjde ver.

14- Ey İnananlar! Allah'ın dininin yardımcıları olun. Nitekim, Mer­yem oğlu İsa, Havarilere: "Allah'a giden yolda yardımcılarım kimlerdir?" deyince, Havariler: "Allah'ın dininin yardımcıları biziz" demişlerdi. İsrailo-ğullarının bir takımı böylece inanmış, bir takımı da inkar etmişti; ama Biz, inananları düşmanlarına karşı destekledik de üstün geldiler. [7]

 

Bazı Kelimeler:

 

Kazanç maksadıyla ahm-satımın karşılıklı yapılması.Güzel ve övgüye layık. Allah'ın dinine ve Resulüne yardım edenler. Hz. İsa'nın sahabileri ve seçkin arkadaşları. Üstün ve galipler. Gurup. [8]

 

Nüzul Sebebi:

 

Bu ayetin nüzul sebebi, bazı sahabilerin şöyle bir ifadeyi Resulullah'a karşı kullanmalarıdır: "Allah'a hangi amelin daha çok sevimli olduğunu bilseydik mutlaka o ameli İşlerdik!" Osman bin Mez'un da şöyle demişti: "Ey Alland­ın Peygamberi! Allah'a hangi ticarein daha çok sevimli olduğunu bilmek is­terdim ki o ticareti yapayım." Sahabilerin bu sözleri üzerine yukarıdaki ayet-i kerime nazil oldu. [9]

 

Açıklama:

 

Ey iman edenler! Şanı yüce, kazancı çok, kân diğerine nîsbetle on kat olan bir ticareti size göstereyim mi? Bu ticaretin kârı bazan diğerlerine nis-betle yediyüz kat daha fazla olabilir. Bundan da daha fazlasını Cenab-ı Al­lah dilediği kuluna verebilir. İşte kazançlı ticaret budur. Bundan daha çok kazanç getiren bir ticaret var mıdır?! "Şüphesiz Cenab-ı Allah, Cennet kar­şılığında mü'minlerden canlarını ve mallarını satın almıştır''[10] Denilebilir ki, bu ticaret nedir? İşte bunu bize şu ifadeler gösteriyor: Allah'a ve Resulüne iman edersiniz, Allah yolunda ve O'nun rızasını talep etmek uğrunda malla­rınızla ve canlarınızla cihad edersiniz.

Yani mü'minler, Peygamber (S.A.V.)'e hitaben söylenen "Emrolunduğun gibi dosdoğru o!" İlahî buyruğu cümlesinden olmak üzere zaten bu hususa riayete devam etmektedirler.

Ey mü'minler! İman ve cihad sizin için herşeyden daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz bu böyledir. İman edip cihad ederseniz günahlarınız bağışlanır. Ve­ya örtülür, yahut sizinle günahlar arasındaki mesafe daha da açılır. Rabbiniz sizi, altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyar. Orada güzel ve kusursuz ko-. nutlara yerleştirir- Artık orada sizin İçin korku yoktur, hüzünlenmezsiniz. Orası da Adn Cennetidir ki, zevali mümkün değildir. İşte en büyük kurtuluş bu­dur. En çok gelir getiren ticaret budur. Umumî lütuf budur.

Zikredilen bu nimetlerin yanısıra sizin için pek hoşlandığınız çok değer­li bir nimet de vardır ki o da Allah'ın size bahşedeceği zaferdir. Düşmanları­nıza karşı muzaffer olacak, ,yakmda da ülkeleri ve şehirleri fethedeceksiniz.

Allah sizi muvaffak etsin ey okuyucu, bakın sahih imanın ve Allah yo­lunda cihadın akibeti ne güzel oluyor!

Ey iman edenler! —buradaki hitap Peygamber (S.A.V.) ile O'nun ümmetînedir— iman edip cihad edin ki Allah size bol mükâfat versin. Ey Muhammedi Ümmetim bununla müjdele. Sen doğrusun ve doğrulanansın.

Ey iman edenler! Kendilerinden yardım talebinde bulunulduğunda Ha­varilerin de İsa'ya yardım ettikleri gibi sizler de Allah'ın dinine ve Resulüne yardımcı olun. İsa, onlara Allah'a yönelik olarak bana yardım edecek kim vardır? demişti. Havariler, Allah'ın Peygamberinin yardımcıları biziz diye kar­şılık vermişlerdi.

Hz. İsa Refîki âlâya yükseldiğinde İsrail Oğullarından bir grup iman et­ti. Bir ve tek olan Allah'ın varlığına, Meryem oğlu İsa'nın da kendilerine Al­lah tarafından gönderilen bir elçi olduğuna inandılar. Diğer grup ise küfret­tiler. Çünkü onlar Hz. İsa'nın Allah olduğuna veya Allah'ın oğlu olduğuna veya üçün üçüncüsü olduğuna dair iddialar ileri sürdüler. Batıl ehli, Hak eh­line galip geldi. Muhammed (S.A.V.) geldiğinde, O'na iman edenleri, kâfir düşmanlarına karşı destekleyip muzaffer kıldık, Onlar hüccet ve burhanlar­la kâfirlere üstün oldular. [11]

 



[1] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi, Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/213.

[2] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi, Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/213-215.

[3] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi, Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/215.

[4] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi, Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/215.

[5] Maide sûresi: 22-24.

[6] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi, Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/215-218.

[7] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi, Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/218-219.

[8] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi, Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/219.

[9] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi, Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/219.

[10] Tevbe süresi: 111.

[11] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi, Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/219-220.