Sahih kavle göre bu sure
Medenîdir. 14 ayettir. Tegabûn suresinden sonra
nazil olmuştur. Bazı vecîbeleri ve Musa ile İsa kavmi gibi olmaktan sakınmaları
hususunda mü'minlere yapılan uyarılan kapsamaktadır.
Bunun yanı-sıra İslamiyetin Allah'ın dîni olduğu ve
diğer dinlerden üstün olduğu beyan edilmekte, sonra, İnsanı azaptan kurtulmaya
kavuşturucu hidayet yolu çizilmektedir. [1]
Rahman ve Rahim olan
Allah'ın adıyla.
1- Göklerde
olanlar da yerde olanlar da Allah 'ı teşbih ederler. O, güçlüdür, Hakim'dir.
2- Ey
İnananlar1. Yapmadığınız şeyi niçin yaptığınızı söylersiniz?
3-
Yapmadığınız şeyi yaptık demeniz, Allah katında büyük gazaba sebep olur,
4- Doğrusu
Allah, kendi uğrunda, kenetlenmiş bir duvar gibi,'sıra halinde savaşanları
sever.
5- Musa
milletine: "Ey milletim! Benî niçin incitirsiniz?!- Oysa benim sizegendirilmiş Allah'ın bir Peygamberi olduğumu
biliyorsunuz" demişti. Ama onlar
yoldan sapınca, Allah da onların kalblerini
saptırmıştı. Allah yoldan çıkan milleti doğru yola eriştirmez.
6- Meryem
oğlu İsa; "Ey îsraİloğullan! Doğrusu ben, benden
önce gelmiş olan Tevrat'ı doğrulayan, benden sonra gelecek ve adı Ahmet olacak
bir peygamberi müjdeleyen, Allah'ın size gönderilmiş bîr peygamberiyim"
demişti. Ama o elçi, kendilerine belgelerle geldiği zaman: "Bu, apaçık bir
sihirdir" demişlerdi.
7- Müslüman olmağa'çağırılmışken gelmeyip Allah'a karşı yalan uydurandan
daha zalim kimdir? Allah, zalim olan milleti doğru yola eriştirmez.
8-
Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek İsterler. İnkarcılar ne kadar
istemeseler, Allah nurunu, dinini tamamlayacaktır.
9-
Putperestler istemese de, dinini bütün dinlerden üstün kılmak için,
Peygamberini, doğruluk rehberi Kur'an ve gerçek dinle
gönderen O'dur. [2]
Makt kelimesi buğzun en şiddetli
nev'idir.Niçin. Kendi nefislerini saf halinde dizmiş
olarak, Nizam ve hikmetle cüzleri bir araya gelen ve parçaları arasında uyum
bulunan bina. Eğrildiler, haktan sapıp uzaklaştılar.Tevrat ve Zebur gibi benden
Önceki kitaplar, Muhammed (S.A.V.) efendimizin Rabbİ
katında insanların en fazla Övgüye layık bir zat olduğuna işaret edilmek İçin
bu isimle zikredilmesi uygun görülmüştür. [3]
îbn-i Abbas (R.A.)'nm şöyle dediği rivayet edilir: Abdullah bin Revaha dedi ki: "Allah'a en çok sevimli olan amelin hangisi
olduğunu bilseydik mutlaka o ameli işlerdik."
Cihad ayeti nazil olunca insanlar ondan hoşlanmadılar.
Bîr başka rivayete
göre de bu ayet-i kerime Müslümanları, vefasızlık edip sözlerini yerine
getirmediklerinden ötürü kınama sadedinde nazil olmuştur. Uhud
günündeki firarlarından ötürü de onları kınamıştır. [4]
Ey Allah'a ve Resulüne
iman edenler! Niçin yapmayacağınız iyilik ye hayırları söylüyorsunuz?!
Aslında mü'minler, hayır ve iyilikleri işlemediklerinden Ötürü
kınanıp protesto edilmektedirler. Bu kınama ve protesto, onların sözlerine
öncelikle yöneltildi ki onların iki şeyden ötürü, yani boş vaad
ile salih ameli terk etmekten dolayı kınandıklarına
delalette bulunulsun. "Münafikm alameti üçtür:
Konuştuğunda yalan söyler. Vaad ettiğinde vaadini
yerine getirmez. Gü-venildiğinde
ihanet eder."
Yapmayacağınız ;eyi söylemeniz Allah katında en sevilmeyen bir şeydir!
Evet onların yapacağız
deyipte sonra o işi yapmamalarım Cenab-ı
Allah hiç sevmez. Bu gibi şeylere Cenab-ı Allah
fazlasıyla buğzeder. İşte bundan ötürü vaadi yerine
getirmemek, yalan söylemek şer'an kınanan iki
davranıştır. Cenab-ı Allah bu davranışlardan
hoşlanmaz. O'nun hoşlandığı ve razı olduğu davranış ancak şudur: "Allah,
kendi yolunda kurşunla kaynatılmış binalar gibi saf bağlayarak çarpışanları
sever!' Cenab-ı Allah bunları sever ve bunlardan hoşnud olur. Çünkü onlar Allah yolunda, O'nun rızasını
talep etme uğrunda savaşırlar. Nizam, dikkat, hikmet ve nefis temizliği ile
savaşır, savaşa hazırlanır, zamanlarına uygun bir şekilde savaş hazırlığı
içinde bulunurlar. Kurşunla kaynatılmış binalar gibi saf halinde bîribirine bitişik ve bağlıdırlar. Biribirlerini
korurlar. Delik deşik bulunmayan sağlam duvar gibidirler. Bu ifadelerde birlik
ve tam bir mefkure bütünlüğü, sağlam inanç ve gönül birliği ile düşmana karşı
hazırlıklar içinde bulunmak gerektiğine işaret vardır. ' 'Bir zaman Musa
kavmine: Ey kavmim, benim Allah 'm size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz
halde niçin beni incitiyorsunuz?" demişti.
Bu yeni başlayan bir
c^mle olup kendisinden önce, savaşı terkefmenin ve Resule muhalefet etmenin çirkinliğini
anlatan cümleyi tasdik etmektedir. Hani bir zamanlar Musa, kavmine demişti ki:
Emrine muhalefet edip zorbalarla savaşmaya çağrıldığınızda savaştan kaçmakla
ne diye bana eza verip beni incitiyorsunuz ve ne diye bana şöyle hitapta
bulunuyorsunuz?: "Ey Musa, orada zorba bir millet var. Onlar oradan
çıkmadıkça biz asla oraya girmeyiz. Eğer çıkarlarsa o zaman oraya
gireriz." (Allah'tan) korkanlardan, Allah'ın nimet verdiği İki adam dedi
ki: "Onların üzerine kapıdan girin. Eğer kapıdan girerseniz m uhakkak ki siz galip gelirsiniz. Haydi eğer inanıyorsanız
Allah'a dayanın." Dediler ki: "Ey Musa onlar orada olduğu sürece biz
oraya asla girmeyiz. Sen ve Rabbin gidin, savaşın, biz burada oturuyoruz!
"[5].
Ey kavmim beni ne diye
incitiyorsunuz? Oysa kesinlikle biliyorsunuz ki ben Allah'ın size gönderdiği
bir elçiyim. Kavmi hak yoldan sapıp batıla meylettiğinde, kendi kör iradeleri
ile hidayeti bırakıp şerri tercih ettiklerinde Cenab-ı
Allah onların kalplerini sildi. Hak'tan sürekli olarak uzaklaştırdı. Rablerİ onları doğru yola artık nasıl iletirdi? Allah,
Hak'tan sapan kavmi doğruluğa iletmez. Ey Muhammed ümmeti, Musa'nın kavmi gibi
olmaktan sakının!
Hani Meryem Oğlu İsa
kavmine şöyle demişti: Ey İsrail Oğullan! Ben kendimden önce nazil olan
kitapları özellikle Tevrat'ı ve sahibi Musa'yı doğrulayıcı bir elçi olarak
Allah tarafından size gönderildim ve adı Âhmed olup
benden sonra gönderilecek bir elçiyi de size müjdeliyorum. Benim şeriatım,
benden önce gelip geçmiş ve benden sonra gelecek olan peygamberleri te'yid etmektedir.
Bu Ahmed
adı da, Peygamber (S.A.V.) efendimizin adlarından kıymetli ve şerefli bir
addır. Şair Hassan bin Sabit şöyle demiş: "Kutlu ve yüce Ahmed'e Allah rahmet etti. Arşının çevresindekilerle iyiler
O'na istiğfarda bulundu."
Kur'an-ı Kerim, Hz. İsa'nın,
Peygamber (S.A.V.) efendimizin gönderileceğini müjdelediğini ifade etmektedir.
O, verdiği haberde doğrudur. Haberinin doğruluğunda şüphe yoktur. O,
sahibinden tevatürle nakledilen yegane kitaptır. Resulullah'ın
refîkı a'lâya yücelmesinden
önce yazıya geçirilip hıfzedilmiştir. Hristiyanlann
bu müjdeyi inkâr etmelerine gelince bu aldırış edilmeyecek bir şeydir. Nitekim
onların diğer inançlarına da itibar edilmez. Kaldı ki bize ulaşan İncil'de de Hz. İsa'nın vermiş olduğu bu müjde mevcuttur. Yalnız bu
müjde açık değil de üstü kapalıdır.
Bununla beraber, ben
size hakikati söylüyorum, benim gitmem sizin İçin hayırlıdır, çünkü gitmezsem, tesellicİ size gelmez. Fakat gidersem, onu size gönderirim
ve o geldiği zaman, günah için, salah için ve hüküm için dünyayı ilzam
edecektir. Günah için, çünkü bana iman etmezler. Salah için, çünkü babama
gidiyorum ve artık beni görmezsiniz ve hüküm İçin, çünkü bu dünyanın reisine
hükmedilmiştir. Size söyleyecek daha çok şeylerim var; fakat şimdi
dayanamazsınız. Fakat o, hakikat ruh'u, gelince size her hakikâte yol gösterecek;
zira kendiliğinden söylemeyecektir. Fakat her ne işitirse, söyleyecek ve
gelecek şeyleri size bildirecektir. O, beni taziz edecektir. Çünkü benimkinden
alacak ve size bildirecektir. (Yuhanna; bab> 16, ayet 7-14, İst. 1976 Ser Ofset.)
İncil'den alman
yukarıdaki ayetler; heva ve hevesinden konuşmayan,
sırf kendisine vahyedilenİ anlatan Resulûllah'm geleceğini müjdelemektedirler. Evet O
gelecekti ve alemde Isa (A.S.)'ın Peygamberliğini
ikrar edecekti. Çünkü, insanlık onda uluhiyet
bulunduğuna veya Allah'ın oğlu olduğuna inanıyorlardı. Halbuki o Meryem'in
oğluydu. İnsanlığı, hak yoluna iletmek ve irşad etmek
için gelecekti. Evet Hz. İsa'dan sonra bütün
mahlukatı irşad edip hakka iletmek üzere Hz. Muhammed'den başka kim geldi?! Evet, Hz. Muhammed (S.A.V.) efendimiz o mival
üzere geldi. Yalnız İncil'deki mezkur ayetlerin tahrif ve tebdilden korunmuş
olduğunu unutmamalıyız. Hıristiyanlar bunları hiçte muhtemel olmayan manalara te'vîl etmektedirler. Paraklit
kelimesi onların kitaplarında çok yerlerde zikredilmiştir. Yesu'
Mesih der ki: "Peraklit, babamın göndereceği
hak ruhtur. O sîze herşeyi öğretecektir." Paraklit kelimesi, hamd manasını
ifade eder. Önceki ayetlerde geçen ma'zâ kelimesi ise
Hatem-ül Enbiya manasım
kinayeli bir şekilde ifade eder. Bu nedenle Barnabas
İncilinde mezkur müjde Muhammed lafzı İle verilmişti. Doğrusu şu ki Muhammed
kelimesi, paraklit ve ma'zâ
kelimelerinin tercümesidir.
İsa (A.S.) apaçık
mucizelerle Peygamber olarak geldiğinde onun gösterdiği mucizeler İçin, 'bu
apaçık bir büyüdür' dediler. Şu insanların tümüne tek bir nazarla bakın.
Peygamberlerin doğruluklarına delalet eden ayetlerle mucizeler izhar edilmesine
rağmen yine de Peygamberlerini yalanlamışlardır. Bu, Allah'ın bir yasasıdır.
Sen Allah'ın yasasında bir değişiklik bulamazsın. Onların yaptıkları işlerin
sonu hüsran oldu. Ey Muhammed ümmeti! Bu gibi akibetlere
maruz kalmaktan sakının!
Sonra söz yine,
Muhammed (A.S.)'ı yalanlayan kimselere dönmekte ve mealen
Cenab-ı Allah şöyle buyurmaktadır: Hak, adalet,
şeref, dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşturucu din
olan İslâmiyete davet edici bir kimseye (Muhammed
(S.A.V.) e) cevap olarak; Peygamberi yalanlayarak iftira ve bühtanda bulunan,
ayetlerini ve mucizelerini büyü diye adlandıran kimseden daha zalim kim vardır!
Şüphesiz Allah, zalim bir kavmi doğru yola iletmez. Onlar bu yalanlamayarıyla Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek
istiyorlar. Bunu yapamazlar! Kafirler hoşlanmasalarda
Allah nurunu tamamlayacaktır!
Allah, elçisi
Muhammed'i, hidayet ve nur kaynağı olan doğru yola ve kurtuluşa davet eden Kur'an ile göndermiştir. O'nu i dinini bütün dinlere üstün
kılmak için kafirlerle müşrikler hoşlanmasalar dahi O'nu hak, izzet, şeref
dini olan Islamiyetle hef>zaman
ve mekâna uygun olan İslâm düzeni ile göndermiştir. Evet insanı çirkin
lekelerinden arınmış olan halis tevhide davet eden yegane din Hz. Muhammed'in getirmiş olduğu İslamiyettİr.
Şüphesiz Allah vaadini gerçekleştirdi. Dinini de hüccet ve burhan ile te'yîd ederek bütün dinlere üstün kıldı. [6]
10- Ey
İnananlar! Sizi can yakıcı bir azabdan kurtaracak,
kazançlı bir yolu size göstereyim mi?
11- Allah'a
ve Peygamberine inanırsınız; Allah yolunda canlarınızla, mallarınızla cihad edersiniz; bilseniz, bu sizin için en İyi yoldur.
12- Böyle
yaparsanız, Allah günahlarınızı size bağışlar, sizi İçlerinden ırmaklar akan
cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar.
Büyük kurtuluş budur.
13- Bundan
başka, sevdiğiniz bir şey daha: Allah katından bir yardım ve yakın bir zafer
vardır. Ey Muhammedi İnananlara müjde ver.
14- Ey
İnananlar! Allah'ın dininin yardımcıları olun. Nitekim, Meryem oğlu İsa,
Havarilere: "Allah'a giden yolda yardımcılarım kimlerdir?" deyince,
Havariler: "Allah'ın dininin yardımcıları biziz" demişlerdi. İsrailo-ğullarının bir takımı
böylece inanmış, bir takımı da inkar etmişti; ama Biz, inananları düşmanlarına
karşı destekledik de üstün geldiler. [7]
Kazanç maksadıyla ahm-satımın karşılıklı yapılması.Güzel ve övgüye layık.
Allah'ın dinine ve Resulüne yardım edenler. Hz.
İsa'nın sahabileri ve seçkin arkadaşları. Üstün ve
galipler. Gurup. [8]
Bu ayetin nüzul sebebi,
bazı sahabilerin şöyle bir ifadeyi Resulullah'a karşı kullanmalarıdır: "Allah'a hangi
amelin daha çok sevimli olduğunu bilseydik mutlaka o ameli İşlerdik!"
Osman bin Mez'un da şöyle demişti: "Ey Allandın
Peygamberi! Allah'a hangi ticarein daha çok sevimli
olduğunu bilmek isterdim ki o ticareti yapayım." Sahabilerin
bu sözleri üzerine yukarıdaki ayet-i kerime nazil oldu. [9]
Ey iman edenler! Şanı
yüce, kazancı çok, kân diğerine nîsbetle on kat olan
bir ticareti size göstereyim mi? Bu ticaretin kârı bazan
diğerlerine nis-betle yediyüz
kat daha fazla olabilir. Bundan da daha fazlasını Cenab-ı
Allah dilediği kuluna verebilir. İşte kazançlı ticaret budur. Bundan daha çok
kazanç getiren bir ticaret var mıdır?! "Şüphesiz Cenab-ı
Allah, Cennet karşılığında mü'minlerden canlarını ve
mallarını satın almıştır''[10]
Denilebilir ki, bu ticaret nedir? İşte bunu bize şu ifadeler gösteriyor:
Allah'a ve Resulüne iman edersiniz, Allah yolunda ve O'nun rızasını talep etmek
uğrunda mallarınızla ve canlarınızla cihad
edersiniz.
Yani mü'minler, Peygamber (S.A.V.)'e hitaben söylenen "Emrolunduğun gibi dosdoğru o!" İlahî buyruğu
cümlesinden olmak üzere zaten bu hususa riayete devam etmektedirler.
Ey mü'minler!
İman ve cihad sizin için herşeyden
daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz bu böyledir. İman edip cihad
ederseniz günahlarınız bağışlanır. Veya örtülür, yahut sizinle günahlar
arasındaki mesafe daha da açılır. Rabbiniz sizi, altlarından ırmaklar akan
Cennetlere koyar. Orada güzel ve kusursuz ko-. nutlara yerleştirir- Artık orada sizin İçin korku yoktur,
hüzünlenmezsiniz. Orası da Adn Cennetidir ki, zevali
mümkün değildir. İşte en büyük kurtuluş budur. En çok gelir getiren ticaret
budur. Umumî lütuf budur.
Zikredilen bu
nimetlerin yanısıra sizin için pek hoşlandığınız çok
değerli bir nimet de vardır ki o da Allah'ın size bahşedeceği zaferdir.
Düşmanlarınıza karşı muzaffer olacak, ,yakmda da
ülkeleri ve şehirleri fethedeceksiniz.
Allah sizi muvaffak
etsin ey okuyucu, bakın sahih imanın ve Allah yolunda cihadın akibeti ne güzel oluyor!
Ey iman edenler!
—buradaki hitap Peygamber (S.A.V.) ile O'nun ümmetînedir— iman edip cihad edin ki Allah size bol mükâfat versin. Ey Muhammedi
Ümmetim bununla müjdele. Sen doğrusun ve doğrulanansın.
Ey iman edenler!
Kendilerinden yardım talebinde bulunulduğunda Havarilerin de İsa'ya yardım
ettikleri gibi sizler de Allah'ın dinine ve Resulüne yardımcı olun. İsa, onlara
Allah'a yönelik olarak bana yardım edecek kim vardır? demişti. Havariler,
Allah'ın Peygamberinin yardımcıları biziz diye karşılık vermişlerdi.
Hz. İsa Refîki âlâya yükseldiğinde İsrail Oğullarından
bir grup iman etti. Bir ve tek olan Allah'ın varlığına, Meryem oğlu İsa'nın da
kendilerine Allah tarafından gönderilen bir elçi olduğuna inandılar. Diğer
grup ise küfrettiler. Çünkü onlar Hz. İsa'nın Allah
olduğuna veya Allah'ın oğlu olduğuna veya üçün üçüncüsü olduğuna dair iddialar
ileri sürdüler. Batıl ehli, Hak ehline galip geldi. Muhammed (S.A.V.)
geldiğinde, O'na iman edenleri, kâfir düşmanlarına karşı destekleyip muzaffer
kıldık, Onlar hüccet ve burhanlarla kâfirlere üstün oldular. [11]
[1] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/213.
[2] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/213-215.
[3] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/215.
[4] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/215.
[5] Maide sûresi: 22-24.
[6] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/215-218.
[7] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/218-219.
[8] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/219.
[9] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/219.
[10] Tevbe süresi: 111.
[11] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/219-220.