67. DERS CUMA NAMAZİ VE HÜKÜMLERİ
Ayetlerin Tefsirindeki İncelikler
Cumanın Fazileti Hakkında Varid Olan Hadisler
Birinci Hüküm: Duyduğumuz Zaman Hemen Koşacağımız Ezan
Hangisidir?
İkinci Hüküm; Ezan Okunurken Veya Ezan Okunduktan Sonra
Yapılan Alış Veriş Sahih Midir?
Üçüncü Hüküm: Cumanın Sıhhati İçin Hutbe Şart Mıdır?
Dördüncü Hüküm: Cuma Namazı Kaç Kişi İle Kılınır?
9- Ey İman edenler,
cuma günü namaz için çağrıldığınız) zaman hemen Allahı zikretmeye gidin. Alış
verişi bırakın. Bu, bilirseniz sizin İçin cok hayırlıdır.
10- Artık namazı
kılınca yer(yüzün)e dağılırı, Allanın fazlından (na-sib) arayın. Kurtulmayı
umuyorsaniz Atlahı cok zikredin.
11- Onlar bir ticaret,
yahut bir oyun, bir eğlence gördükleri zaman ona yönelip dağıldılar. Seni
ayakta bıraktılar. De ki: «Allah nezdindeki (se-vab müminler tein) eğlenceden
de ticaretten de hayırlıdır. Allah Tizık verenlerin en hayırlısıdır.
(Nûrfiye):
Nida'dan gelen bir filidir. Nida, yüksek sesle çağırmaya denir. Âyetteki manası
İse ezandır.
(El-Cum'ati):
Müslümantarca bayram kabul edilen haftanın belirli-belirli bir gününün ismidir.
Bugüne bu ismi ilk veren Kurey-şilerden Ka'b bin Lüvey'dlr.
(Fevas):
Fes'av, sa'y'dan gelen bir fiildir. Say', hızlı yürümek koşmak demektir.
Ayetteki manası ise hızlı değil, normal bir yürüyüştür.
(Zikriliahi): Ayetteki zikirden maksat, sahih olan kavle göre, cuma
ile hutbedir. Çünkü ikisinde de zikrullah vardır.
(Vezarul bey'a): Alış verişi terkedin.
(Kudiyetissatâtü): Yani, namazı bitirdiğiniz, kıldığınız zaman.
(Fenteşirû):
İntişar kökünden gelen bir fiildir.
Yayılmak, dağılmak
demektir.
(Vebtegû):
İbtiga'dan türeyen bir fiildir. İbtlga, birşeyi taleb etmektir.
(Fazlillahi):
Burada Allah (cc)'ın fazlından maksat, rızık, ticaret ve helal kazançtır.
(İnfeddû ileyha):
İnfidad kökünden gelen
fiildir. İnfidad bir yerden dönmek ve dağılmak demektir.
(Veterekûke kaimen): Seni ayakta bıraktılar.
(Hayrü'l râzıkîn): Allah (cc) rızık verenlerin en hayırlısıdır. İster mümin ister kafir
olsun, her isteyene rızık
Allahu taala müminlere
hitaben şöyle buyurur: Ey Aliah (cc)'ı ve Resul (sav)'ünü tasdik eden müminler!
Cuma namazı için okunan ezanı işittiğiniz zaman meşguliyetlerinizi, alış verişinizi
terkedin. Hızta, kardeşlerinizle birlikte Cuma namazının edasına, zikir ve
ibadete gidin. Zikir ve İbadete gitmeniz sizin için daha hayırlı, hayır ve
bereket bakımından daha iyidir, Allah (cc) katında da kabule daha yakındır.
Eğer bilgi ve salim
bir anlayışa sahipseniz Cuma namazını eda ettikten sonra ihtiyaçlarınızı
gidermek İçin yeryüzüne dağılın, rızkınızı Allah (ccj'tan taieb edin. Hakikaten
rızık O'nun gücüyledir. İnsanlara (azt vs nimet veren ancak O'dur. Allahu
taala hiçkimsenin amelini zayetmez, hiçbir isteyenin de talebini geri çevirmez.
Hiçkimsey! de İhsan ve fazlından mahrum etmez. Kurtulmayı umuyorsanız Allahu
taalayı çok zikredin.
Allahu taaia, fani
dünyayı ahirete tercih eden bir kısım halktan haber vererek şöyle buyuruyor:
Onlar bir ticaret, 'bir malın satışını veya bir dünya eğlencesini duydukları
zaman dünya metaına yönetip Resulullah (sav)'ı hutbe okurken terkedip gittiler.
Eğer düşünselerdi bilirlerdi ki. Allah (cc) katında olan sevab, ticaret ve
eğlenceden daha hayırlı ve daha bakidir. Allahu taala rızık verenlerin en
hayırlısıdır. Dilediğine hesapsız rıztk verir. Allanın yanındaki sevab, hayır
işleyenler İçin daha hayırlıdır. Zira Allahu taala, «Sizin nezdinizcfeki
tükenir, Alla hm Indindekİ ise bakkfir.» (Nahl: 96) buyurmuştur.
1- İmam
Ahmed (ra). Buharı, Müslim ve Tlrmizî, Cabir bin Abdullah (ra)'tan şöyle
rivayet etmişlerdir: «Cuma günü Resulullah (sav) ayakta hutbe okurken Medine'ye
bir ticaret kervanı geldi. Ashab koşarak oraya gitti. Yalnız ben, Ebubekir (ra)
ve Ömer (ra)'in de içinde bulunduğumuz onlki kişi kaldı. Bunun üzerine, «Onlar
bir ticaret, yahut bir oyun, bir eğlence gördükleri zaman...» âyeti nazil
oldu.»
[1]
2- Ibni
Kesir, Ebu Ya'la'dan, o da senetleriyle Cablr bin Abdullah'tan şöyle rivayet
eder: «Resulullah (sav) cuma günü hutbe okurken Medine'ye bir erzak kervanı
geldi. Sahabiler hep oraya koştular. Resulullah (sav)'in yanında yalnız oniki
kişi kaldı. Bunun üzerine Resuluîlah (sav), «Nefsim kudret elinde olan Allah
(cc)'a yemin ederim ki, eğer hepiniz git-şeydiniz bu vadiden üzerinize ateş
akardı.» buyurdu. Bunun üzerine,. «Onlar bir ticaret, yahut bir oyun, bir
edence gördükleri zaman...ı âyeti nazil oldu.»
[2]
3- Ebu
Hayyan, hutbeyi bırakıp gidenler hakkında şöyle rivayet eder: «Medine'de kıtlık
ve pahalılık vardı. Resulullah (sav) hutbede iken D'hyetü'l-Kelbî erzak dolu
bir kervanla Medine'ye geldi. O zaman halka kervanın gelişini duyurmak için
davul ve def çalarlardı. Bu sesi duyan sahabiler kervanı görmek İçin mescidi ve
hutbe okuyan Resulullah (sav)'ı terkettiler. Yalnız onlki kişi kaldı. Bunun
üzerine âyet nazil oldu.»
[3]
Birinci incelik: Cahlliyet döneminde Cuma gününün İsmi «Arubet» İdi. O güne İlk olarak
«Cuman İsmini veren Ka'b bin Lüvey'dir Bu güne Cuma İsminin verilişi hususunda
şöyle bir rivayet daha vardır:
Resulullah (sav)'ın
hicretinden önce Medine halkı birgün bir toplantı yaptı. Ensariler,
«Yahudilerin toplandıkları bir günleri vardır, Hıristiyanların da
toplandıkları bir günleri vardır. Biz de bir gün tayin edelim ve o gün Allah
(cc)'a şükür ve zikir edelim.» dediler. Aralarında, «Cumartesi Yahudilerin,
pazar Hıristiyanlarındır. Biz de kendimize «Arubet» (Cuma) gününü seçelim.»
diye konuştular. Cuma günü gelince Es'ad bin Zürare (ra)'nin etrafında
toplandılar. O da onlara İki rekat namaz kıldırdı ve vaaz etti. işte o gün
toplandıkları için adı «Cuma» oldu. Es'ad bin Zürare (ra) bir koyun keserek
onlara öğle ve akşam yemeği verdi. İşte bu, islamda kılınan İlk Cuma namazıdır.
[4]
İkinci İncelik:
«...Hemen Allah'ı zikretmeye gidin.» âyeti müminlerin Cuma namazına canlı,
zinde ve azimli bir şekilde gitmelerine İşaret eder. Qünkü âyetteki «so'y»
(hemen gidin) tabiri kasdetmeyi, ciddiyeti ve azmi İfade eder. Yoksa koşarak
gitmeyi değil. Nitekim Resulullah (sav) da, «Namaz vakti geldiği zaman namaza
koşaradım değil, vakur adımlarla gidin. Yetişirseniz İmamla beraber
kılarsınız. Başında yetlşemezseniz ulaştığınız yerden imama uyar, imam selam
verdikten sonra namazınızı tamamlarsınız.»
[5]
buyurmuştur.
Hasan: «Sa'y'dan
maksat, koşaradım gitmek değil, kalbi, niyeti ve talebiyle koşmaktır. Çünkü
Peygamber (sav) namaza koşarak gitmeyi yasaklamıştır. Müslümanların namaza
sükunet ve vekarta gitmeleri icabe-der.»
[6]
Üçüncü incelik:
Ayette her ne kadar ya İniz «bey»
(satış) zlkredll-.;- misse de, bundan maksat her türlü muamelattır.
Ebu Hayyan: «Cuma
vaktinde birçok şey haram olduğu halde neden âyette yalnız «alış veriş»
zikredilmiştir? Çünkü halkı en çok meşgul eden alış veriştir. O saatlerde köylerden
şehirlere halk alış veriş için gelir, alış veriş eder. işte bunun için Al la
hu taala İbadeti emretmiş, Cuma namazının bitimine kadar da dünya ticaretini
yasaklamıştır.»
[7]
Dördüncü incelik: Selef-i salihîn, sırrına ermeseler bile herşeyde Re-sulullah (sav)'a
uyarlardı. Resulullah (sav)'a uymalarının sebebi de onu çok sevmeleriydi.
Selef-i salihinden
biri hakkında şöyle rivayet edilir: Cuma namazı kılındıktan sonra camiden çıkar
ve bir müddet çarşıda dolaştıktan sonra yeniden mescide dönerek uzun zaman
namaz kılardı. Niçin böyle yaptığı sorulunca, «Resulullah (sav) böyle yaptığı
için ben de yapıyorum.» der, sonra da, «Artık o namazı kılınca yer(yüzün)e
dağdın. Allah'ın fazlından nasib arayın.» âyetini okurdu.
[8]
İrak bin Malik (ra),
Cuma namazını kılınca mescidden çıkar, bir müddet kapıda durur ve şu duayı
okurdu : «Ey Allahım, senin davetine icabet ettim, senin farz kıldığın namazı
eda ettim. Senin emrettiğin şekilde yeryüzüne çıkıyorum. Fazlından bana
rızkımı ver. Şüphesiz sen rızık verenlerin en hayırlısısın.»
[9]
Beşinci İncelik: «Kurtulmayı umuyorsanız Allah'ı çok zikredin.» âyetinde şöyle bir
İncelik vardır: Allahu taala rızık aramaya koşmayı ve ticaretle uğraşmayı
emretmiştir. Rızık arama çoğu kez insanları gaflete sevkeder. Hatta dünya malını
biriktirmek için yalana, hileye ve aldatmaya sevkeder. Bunun İçin Allahu taala
çok zikretmeyi emretmiştir. Dünya metaı fanidir. Ahiret yurdu ise bakidir.
Allah (cc) için yapılan daha hayırlı ve daha devamlıdır. Bu âyet dünya
ticaretinin ahiret ticaretinden alıkoymamasını beyan etmektedir. Nitekim
Allahu taala gerçek müminlerin vasıflarını, «(Öyle) adamlar (vardır ki) onları
ne bir ticaret, ne bir alış veriş Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namaz
kılmaktan zekat vermekten alıkoymaz.» âyetiyie beyan etmiştir.
işte mevzumuz âyette
Allah (cc)'ın çok zikredilmesinin emredilmesi-nin sır ve hikmeti budur.
1- Müslim,
Ebu Hüreyre (ra)'den, o da Resulullah (sav)'ton şöyle rivayet etmiştir:
«Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. Adem o gün yaratıldı, o
gün cennete sokuldu, oradan da o gün çıkarıldı. Kıyamet de ancak o gün
kopacaktır.»
[10]
2- İmam
Malik (ra) Muvatta'smda Resulullah (sav)'tan şöyle rivayet eder: «Üzerine
güneşin doğduğu günlerin en hayırlısı Cuma günüdür. Adem (sav) o gün
yaratıldı, cennetten o gün çıkarıldı, tevbesi o gün kabul edildi ve o gün öldü.
Kıyamet de o gün kopacaktır. Yeryüzünde insan ve cinlerin dışında bütün
canlılar Cuma günü, fecirden güneş doğana kadar, kıyametin kopacağı korkusuyla
kıyametin gürültüsünü beklerler. Cuma gününde öyle bir vakit vardır ki, namaz
kılan bir müslüman o vakit Allah (cc)'tan ne dilerse Allah (cc) onu ona mutlaka
verir.»
[11]
3- Ebu Davud,
süneninde şöyle rivayet eder: «Hakikat, günlerinizin en efdali Cuma günüdür.
Adem (sav) o gün yaratılmıştır, o gün vefat etmiştir, kıyamet de o gün
kopacaktır. Cuma günü bana.çok salat ve selam okuyun. Çünkü okuyacağınız salat
ve selam bana kavuşur.s Ashab-ı kiram, «Ya Resulullah, sen çürüdüğün halde
bizim salat ve selamımız sana nasıl ulaşacak?» diye sordular. Resulullah
(sav), «Allahu taola peygamberlerin cesedini yemeyi toprağa haram kılmıştır.»
buyurdu.»
[12]
«Ey iman edenler, cuma
günü namaz İçin cağrıldığı(mz) zaman hemen Allah'ı zikretmeye gidin. Alış
verişi bırakın.» âyeti. Cuma günü alış verişi terkederek camiye gitmeyi farz
kılar.
Ulema, hangi ezan
okunduğunda alış verişi terketmek gerektiği hususunda görüş ayrılığına
düşmüşlerdir.
Bazı alimlere göre
âyetteki «nida»dan maksat, minarede okunan ezandır.
Diğer bazı alimlere
göre ise âyetteki «nidandan murad, imam minbere çıktıktan sonra karşısında
okunan ezandır.
Birinci görüşün delilleri:
Âyetteki «nldcudan
maksat «ilamıdır. Koşmak da ancak ham İte farz olur. Bu İlam da Hz. Osman'ın
İlave ettiği, minarede okunan birinci ezandır. Hz. Osman, halk çoğalıp evler
camiden uzaklara yayılınca kendi evinin üzerinde bu ezanın okunmasını emretti.
O tarihten günümüze kadar da bu sakilde uygulana geldi.
Bu hususta Buharı Salb
bin Yezid'den şöyle rivayet eder: «Resululiah (sav)'ın, Bbubekir (ra)'ln ve
Ömer (ra)'in devirlerinde Cuma günü birinci ezan İmam minbere çıktıktan sonra
okunurdu. Hz. Osman, halkın çoğaldığını görünce üçüncü i)İr ezan ekledi. Bu
ezan Hz. Osman'ın Zevra isimli evinin üzerinde okunurdu.»
Allahu taala Cuma
namazını hutbeden ötürü iki rekata indirmiştir. İmam minbere çıktıktan sonra
okunan ezanla camiye gidilecek olursa halk hutbeye yetişemez. Resululiah (sav)
döneminde halkın ilave ezana İhtiyacı .yoktu. Çünkü sayıları az ve evleri
mescide yakındı. Resululiah (sav)'tan şer'î hükümleri öğrenmek maksadıyla da
camiye vakitten çok erken gelirlerdi. Bu sebeble imam minbere çıkınca ezanı
rahatlıkla duyar, hemen hazırlanarak hutbeye yetişirlerdi. Bu görüş
Hanefilerin zahir ve itimad edilen görüşüdür.
Bu görüşü Hanefi
fukahasından Kenz sahibi şöyle İfade etmiştir:
«Birinci ezanla alış
verişi terk ederek camiye koşmak farzdır. Çünkü Allahu taala, «Ey İman edenler,
cuma günü namaz için çağrıldığınız} zaman hemen Altah'ı zikretmeye koşun. Alış
verişi bırakın.» buyurmuştur. Resulullah (sav)'ın devrinde olmadığı hakkında
neden bugün bu ezana itibar ediliyor? Çünkü ezandan maksat ilamdır. İlam da bu
ezanla meydana gelmektedir. Mezhebimizde bu görüş sahih olan görüştür.
«Bazı alimlere göre de
muteber olan hatibin minbere çıktığında okunan ezandır. Çünkü Resulullah (sav)
zamanında bu ezandan başka ezan yoktu.
«Bu görüş zayıftır.
Çünkü ikinci ezana itibar edilirse cumanın İlk sünnetlerinin kılınması ve
hutbenin dinlenmesi mümkün olamayacağı gibi cumanın kaçırılma tehlikesi de
vardır.»
[13]
İkinci görücün delilleri:
1- Alış
verişin terki İle camiye koşmayı
icabettiren ezan, imam minbere
çıktıktan sonra okunan ezandır. Çünkü Resulullah (sav)'m devrinde yalnız bu
ezan vardı. Resulullah (sav) da müminlerin farzlarını vaktinde eda etmelerini
herkesten çok isterlerdi. Eğer hatibin hutbeye çıkmasından önce camiye gelmek
farz olsaydı Resulullah (sav) bunu beyan eder ve hutbe İle ezan arasında bir
fasıla verirdi, halkın hutbeye ulaşması için-
2- «Ey İman
edenler, cuma günü namaz İçin çagrıldığı(nız) zaman hemen Allah'ı zikretmeye
gidin.» âyetinin tefsirinde İbni Ömer (ra) ve Hasan-ı Basrî (ra)'den şöyle
rivayet edilir: «İmam minbere çıktığı ve karşısında ezan okunduğu zaman halk
cuma için çağırılmış olur.»
[14]
Âyetin tefsiri budur ve bunun dışındaki tefsirlere itibar edilemez.
3- Cuma
namazı kılan adamın, hadislerin de delalet ettiği gibi, birçok faydalardan
dolayı camiye erken gitmesi mendubtur. Şurası muhakkaktır ki, alış verişin
haram edilmesi ve herhangi birşeyin
yapılmasının günah olduğuna hükmedilmesi başka birşeydlr —ki bu, hatibin
minbere çıkmasından sonra okunan ezanla olur— bir mendubu idrak etmek başka
birşeydir.
Bu ikinci görüş
alimlerin cumhurunun görüşüdür. Hanefi fukahasm-dan bazıları da bu görüşü kabul
etmişlerdir.
Âyetteki, aAlış verişi
bırakın.» cümlesi, ezan okunduktan sonra alış veriş ve diğer muamelatın haram
olduğuna delalet eder.
Alimler, ezanla Cuma
namazı bitimi arasında yapılan akitlerin sahih veya fasit olduğu hususunda
İhtilaf etmişlerdir.
Bazı alimlere göre
âyetteki, «Alış verişi bırakın.» cümlesi varid olduğu için yapılan akitler
fasit ve geçersizdir.
Alimlerin ekserisine
göre ise, yapılan alış veriş ve muamelattan diğer akitler.haramdır fakat fasit
değildir. Bu akit, gasbedilen yerde kılınan bir namaz gibidir. Gasbedilen
yerde kılman namaz sahihtk fakat kerahet vardır.
Kurtubî, tefsirinde
şöyle der: «Hangi vaktin yapılan alışverişi haram kıldığı hususunda iki görüş
vardır. Birinci görüşe göre Cuma günü alışverişin haram olduğu vakit zeval
vaktinden Cuma namazının bitimine kadar olan vakittir.Dahhak, Ata ve Hasan bu
görüştedirler. İkincisi ise, hutbe ezanından namazın bitimine kadar olan
vakittir. İmam Şafii (ra) de bu görüştedir.
«İmam Malik (ra)'in
görüşüne göre namaz için ezan okunduğu zaman alış veriş terkedilmelfdlr. Ezan
okunduktan namazın bitimine kadar olan zaman içinde yapılan akitlerin hepsi
geçersizdir, talnız köle azad etmek, talak ve nikah gibi muameleler geçerlidir.
Çünkü halk umumiyetle alış verişle uğraştığı gibi bu muamelelerle uğraşmaz.
Yine bu vakitte yapılan ortaklık, hibe ve sadaka gibi nadir olan muameleler de
geçerlidir.»
Kurtubî, sözlerinin
devamında İbnü'l-Arabî'den naklen şöyle der: «Ib-nü'l-Arobî'ye göre ezan
okunduktan sonra yapılün şey ister alış veriş gibi çok yapılan muamelelerden
olsun, ister nadir olarak yapılan muamelelerden olsun bütün muameleler
geçersizdir. Zira alış verişin yasak edilmesinin sebebi insanı Cuma namazından
alıkoymasıdır. Öyleyse Cuma namazından alıkoyan bütün akitler şer'an haram ve
geçersizdir.
«Bazı alimlere göre
ise, haram olan vakitte alış veriş yapmak caizdir. Bunu caiz gören alimler
âyetteki, «Alış verişi bırakın.» cümlesinin alış verişin terkinin farz
olduğuna değil, «Bu, bilirseniz sizin için çok hayırlıdır.» cümlesinin de
işaret ettiği gibi sünnet olduğuna delalet eder. İmam Şafii (ra)'nln görüşü de
budur. Çünkü İmam Şafii (raj'ye göre ezan okunduktan sonra yapılan akit
geçersiz değildir.»
Kurtubî sözlerini
şöyle tamamlar: «Sahih olan, ezan okunduktan sonra yapılan bütün akitler fasit
ve geçersizdir. Çünkü Resulullah (sav), «Bizim emrettiğimiz herşey
reddotunur.» buyurmuştur.»
[15]
Ayetteki, «Allah'ı
zikretmeye gidin.» İfadesi, hutbenin Cumanın sıhhat şartı olduğuna delalet
eder. Buradaki Allah'ın zikrinden kasıt, ister vaaz, İster vaaz ile birlikte
namaz olduğu kabul edilsin, her iki durumda da hutbe zikrin içine girer. Buna
göre hutbe Cumanın sıhhat şartların-dondır.
Cuma namazının iki
rekat kılınmasından maksat da hutbe ve vaazı dinlemektir. Buna göre Cuma
hutbesi farzdır. Fukahanın cumhurunun görüşü de budur.
Yalnız Hanefi
fakihlerine göre, cuma günü okunacak hutbenin örfen hutbe olması şart değildir.
Çünkü Allahu taala âyette herhangi bir tafsilat vermeden yalnız «zikir»
demiştir. Öyleyse şart olan zikirdir. Zikir sayılan herhangi birşeyin namazdan
önce okunması kafidir. Resulullah (sav)'tan nakledilen hutbe de bir zikirdi. Resulullah
(sav)'ın buna devam etmesi ise farz olduğuna değil, vacib veya sünnet olduğuna
delalet eder.
Şafii ve Hanbelilerin
görüşlerine göre ise, hatibin hutbenin bütün şartlarını haiz iki hutbe okuması
şarttır. Hutbelerin şartları ise, Allah (cc)'a hamdetmek, Resulullah (sav)'a
salat ve selam getirmek, Kur'andan bir âyet okumak ve halka takvayı tavsiye
etmektir.
Şafiilere göre hutbede
müminlere dua etmek de hutbenin şartlarındandır.
Maliki fakihlerine
göre, hutbede tek bir şart vardır. O da halkın örfüne göre hutbe veya vaaz
sayılabilecek kadar halka Allah (cc)'ın azabını bildirmek veya cennetle
müjdelemektir.[16]
Ravzatü'n-Nedİyye
sahibi hutbe hakkında şöyle der: «Kesulullah (sav)'ın okuduğu hutbenin
mahiyeti, halkı ibadete teşvik ve Allah (cc)'ın azabından korkutmak idi. Zaten
hutbenin meşruiyeti de bu gibi mevzuların dile getirilmesi içindir. Allah
(cc)'a hamd etmek, Resulullah (sav)'a salat ve selam okumak, Kur'andan bir âyet
okumak, —âyet eğer teşvik ve korkutmayı İhtiva etmiyorsa — meşru kılınan hutbenin
maksadının haricindedir.
«Resulullah
(sav)'ın.hutbesinde hamd ve sena gibi şeylerin bulunması, onların farz olduğuna
delalet etmez. Hiçbir insaflı kimse, hutbeden maksadın Allah (cc)'a hamd ve
sena etmek değil halka vaaz etmek olduğunda şüphe etmez. Şurası muhakkaktır ki
Arapların adeti, bir yere çıkıp blr-şey söyleyecekleri vakit önce Allahu
taaiaya hamd ve sena ve Resulullaha satat ve selam okumaktı. Fakat hatibin asıl
maksadı hamd ve sena, salat ve selam değil, bunlardan sonra söyleyecekleridir. Bundan
anlaşılıyor ki. Cuma hutbesinde şart olan yalnızca vaaz etmektir. Ancak bu
vaaza başlamadan hamd ve sena etmek, salat ve selam getirmek ve mevzu ile
ilgili âyetler okumak daha güzeldir. Nitekim Resululiah (sav)'tan bugüne kadar
hutbeler hep böyte okunmuştur.»
Fakihler, cemaatın
Cumanın sıhhat şortlarından olduğunda İttifak etmişlerdir. Çünkü Resulullah
(sav), «Cumayı cemaatla kılmak her müslü-manın üzerine farz olan bir haktır.
Ancak köle, kadın, çocuk ve hasta müstesna.»
[17]
buyurmuştur. Zaten bu namaza Cuma namazı denilmesi de cemaatla kılınması
icabettiği içindir. Tek başına namaz kılan birisine Cuma kıldı denilemez.
İbni Hacer
el-Askalanî'nin de Fethü'l-Barî'de dediği gibi fakihler, Cumanın kaç kişi ile
kılınabileceği hususunda İhtilaf ederek birçok görüşe ayrılmışlardır. Âyeti
kertmede Cumanın kac kişi İle kılınabileceği hususunda bir nas mevcut
değildir. Resulullah (sav)'ın sünnetinde de sarih bir ölçü bulunmamaktadır.
Bundan ötürü fakihler bu hususta birçok görüşe ayrılmışlardır.
Hanefilere göre Cuma
namazının kılınabilmesi için imamla birlikte en az dört kişi olması lazımdır.
Şafii ve Hanbelilere
göre. Cuma namazının kılınabilmesi için en az kırk kişi bulunması lazımdır.
Bundan daha az sayıdaki bir cemaatla Cuma namazı kılınamaz.
Malikiler ise Cuma
namazını kılacakların belirli bir sayıda olmasın! şart koşmamışlardır. Bunlara
göre, bir köy meydana getirebilecek veya aralarında çeşitli atış verişte
bulunabilecek bir sayı lazımdır. Buna göre üç-dört kişi ile Cuma namazı
kılınamaz.
İbnl Hacer,
Fethü'i-Barî'de şöyle der: «Bu görüşler içinde delili en kuvvetli olan görüş
Malikilerin görüşüdür.»
Cuma namazı hususunda
başka hükümler de vardır. Bunlar fıkıh kitaplarında aranmalıdır. .
1- Belli
şartlarla mükellef olan her müslümana Cuma namazı farzdır.
2- Hutbeyi
dinlemek ve Cuma namazına gitmek farzdır.
3- Ezan
okunduktan sonra alış veriş ve diğer muamela
aramdır.
4- Ezandan
önce ve namazdan sonra ticaret ve diğer işlerle uğraşmak caizdir.
5- Rızık
Allah (cc)'ın kudretindedir. Bununla birlikte insanların kazanç yollarını
araması lazımdır.
6-
Müminlerin dünya ticâretleri, ahiret ticaretlerine engel olmamalıdır.
Namaz kulu Rabbine
ileten bir bağdır. Kalbi kuvvetlendiren, imanı takviye eden bir ibadettir.
Bununla birlikte cemiyetin fertleri arasındaki bitlik ve dayanışmayı
kuvvetlendirir. Hayır ve takvada yardımlaşmalarına vasıta olur.
Günde beş vakit namaz
farzdır. Bazan insanlar dünya işleriyle meşgul oldukları, camiye uzak
oldukları veya İhmalkarlıkları yüzünden camiye gitmezler. Bundan ötürü Al la
hu taala haftada bir defa Cuma namazını farz kılmıştır ki, Allah (cc)'ın
kelamını, Resulullah (sav)'ın hadisini ve hatibin vaazını dinleyerek imanı
pekişsin, müslüman kardeşleriyle bir araya gelsin.
İnsan Cuma vesilesi
ile görmediklerini görür, ihtiyaçtı kimselere yardım edilir, hastalar ziyaret
edilir, birbiriyle düşman olanlar barıştırılır, cemaatten uzak kalanlara
nasihat edilir. İstamın İçtimaî terbiyesinden olan selam, hürmet ve saygı
öğrenilir, cemiyeti selamete kavuşturulacak hükümler öğrenilir. Bundan ötürü
Al la hu taala Cuma namazını her müslümana farz kılarak Cuma namazına koşmayı
emretmiştir.
[1] Buhari, C. 8, S. 493. Müslirit, C. 2, S. 590. Alusl, age, C. 28. S! 104.
[2] Süyûti, age. C. 4, S. 121. Ibnİ Cevzi, age. C. 8, S. 269. Alusi. ago, C. 28. S. 105.
[3] Ebu Hayyan. Bahri Muhid. C. a. S. 268.
[4] Alusi, age.C. 28. S. 100. Ebussuud. age. C. 8. S. 20ö (Razi kenarında).
[5] Kütüb-i Sitte. Ebu Seteme'den rivayet edilmiştir.
[6] Kurtubi. age. C. 18. S. 103. Bazl. age, C. B. S. 207
[7] Ebu Hayyan. ago, C. 8, S. 268.
[8] Alusi, age, C. 28, S- 104.
[9] Kurtubi age, C. 18, S. 109.
[10] Müslim, C. 2. S. 585.
[11] İmam Malik, imam Hanbel. Tirmİ2i. Nesai. Ebu Davud.
[12] Ebu Davud. İbni Mace ve Nesai.
[13] Tafsilat için Dört Mezhebin Fıkıh Kitabı'na ve Cessas'a bakınız,
[14] Cessas, age, C. 3, S.
444.
[15] Kurtubl, age, C. 18. S. 108. Alusi. age. C. 28, S. 103. 468
[16] Tafsilat için Dört Mezhebin Fıkıh Kitabına bakınız.
[17] Ebu Davud.