67. DERS CUMA NAMAZİ VE HÜKÜMLERİ 2

Ayetlerin Lafzı Tahlili 2

Ayetlerin İcmali Manaları 2

Ayetlerin Nüzul Sebebleri 2

Ayetlerin Tefsirindeki İncelikler 3

Cumanın Fazileti Hakkında Varid Olan Hadisler 3

Âyetlerdeki Şer'i Hükümler 4

Birinci Hüküm: Duyduğumuz Zaman Hemen Koşacağımız Ezan Hangisidir?. 4

İkinci Hüküm; Ezan Okunurken Veya Ezan Okunduktan Sonra Yapılan Alış Veriş Sahih Midir?. 5

Üçüncü Hüküm: Cumanın Sıhhati İçin Hutbe Şart Mıdır?. 5

Dördüncü Hüküm: Cuma Namazı Kaç Kişi İle Kılınır?. 6

Âyetlerden Alınacak Dersler 6

Âyetlerdeki Teşriî Hikmetler 6


67. DERS CUMA NAMAZİ VE HÜKÜMLERİ

 

9- Ey İman edenler, cuma günü namaz için çağrıldığınız) zaman hemen Allahı zikretmeye gidin. Alış verişi bırakın. Bu, bilirseniz sizin İçin cok hayırlıdır.

10- Artık namazı kılınca yer(yüzün)e dağılırı, Allanın fazlından (na-sib) arayın. Kurtulmayı umuyorsaniz Atlahı cok zikredin.

11- Onlar bir ticaret, yahut bir oyun, bir eğlence gördükleri zaman ona yönelip dağıldılar. Seni ayakta bıraktılar. De ki: «Allah nezdindeki (se-vab müminler tein) eğlenceden de ticaretten de hayırlıdır. Allah Tizık veren­lerin en hayırlısıdır.

 

Ayetlerin Lafzı Tahlili

 

(Nûrfiye): Nida'dan gelen bir filidir. Nida, yüksek sesle çağırmaya denir. Âyetteki manası İse ezandır.

(El-Cum'ati): Müslümantarca bayram kabul edilen haftanın belirli-belirli bir gününün ismidir. Bugüne bu ismi ilk veren Kurey-şilerden Ka'b bin Lüvey'dlr.

(Fevas): Fes'av, sa'y'dan gelen bir fiildir. Say', hızlı yürümek koşmak demektir. Ayetteki manası ise hızlı değil, normal bir yürüyüştür.

(Zikriliahi): Ayetteki zikirden maksat, sahih olan kavle göre, cuma ile hutbedir. Çünkü ikisinde de zikrullah vardır.

(Vezarul bey'a): Alış verişi terkedin.

(Kudiyetissatâtü): Yani, namazı bitirdiğiniz, kıl­dığınız zaman.

(Fenteşirû): İntişar kökünden gelen bir fiildir.

Yayılmak, dağılmak demektir.

(Vebtegû): İbtiga'dan türeyen bir fiildir. İbtlga, birşeyi taleb etmektir.

(Fazlillahi): Burada Allah (cc)'ın fazlından maksat, rızık, ticaret ve helal kazançtır.

(İnfeddû ileyha):   İnfidad kökünden gelen fiildir. İnfidad bir yerden dönmek ve dağılmak demektir.

(Veterekûke kaimen): Seni ayakta bıraktılar.

(Hayrü'l râzıkîn): Allah (cc) rızık verenlerin en hayırlısıdır. İster mümin ister kafir olsun, her isteyene rızık

 

Ayetlerin İcmali Manaları

 

Allahu taala müminlere hitaben şöyle buyurur: Ey Aliah (cc)'ı ve Resul (sav)'ünü tasdik eden müminler! Cuma namazı için okunan ezanı işittiğiniz zaman meşguliyetlerinizi, alış verişinizi terkedin. Hızta, kardeşlerinizle bir­likte Cuma namazının edasına, zikir ve ibadete gidin. Zikir ve İbadete git­meniz sizin için daha hayırlı, hayır ve bereket bakımından daha iyidir, Al­lah (cc) katında da kabule daha yakındır.

Eğer bilgi ve salim bir anlayışa sahipseniz Cuma namazını eda ettik­ten sonra ihtiyaçlarınızı gidermek İçin yeryüzüne dağılın, rızkınızı Allah (ccj'tan taieb edin. Hakikaten rızık O'nun gücüyledir. İnsanlara (azt vs ni­met veren ancak O'dur. Allahu taala hiçkimsenin amelini zayetmez, hiçbir isteyenin de talebini geri çevirmez. Hiçkimsey! de İhsan ve fazlından mah­rum etmez. Kurtulmayı umuyorsanız Allahu taalayı çok zikredin.

Allahu taaia, fani dünyayı ahirete tercih eden bir kısım halktan haber vererek şöyle buyuruyor: Onlar bir ticaret, 'bir malın satışını veya bir dün­ya eğlencesini duydukları zaman dünya metaına yönetip Resulullah (sav)'ı hutbe okurken terkedip gittiler. Eğer düşünselerdi bilirlerdi ki. Allah (cc) katında olan sevab, ticaret ve eğlenceden daha hayırlı ve daha bakidir. Allahu taala rızık verenlerin en hayırlısıdır. Dilediğine hesapsız rıztk verir. Allanın yanındaki sevab, hayır işleyenler İçin daha hayırlıdır. Zira Allahu taala, «Sizin nezdinizcfeki tükenir, Alla hm Indindekİ ise bakkfir.» (Nahl: 96) buyurmuştur.

 

Ayetlerin Nüzul Sebebleri

 

1- İmam Ahmed (ra). Buharı, Müslim ve Tlrmizî, Cabir bin Abdul­lah (ra)'tan şöyle rivayet etmişlerdir: «Cuma günü Resulullah (sav) ayakta hutbe okurken Medine'ye bir ticaret kervanı geldi. Ashab koşarak oraya gitti. Yalnız ben, Ebubekir (ra) ve Ömer (ra)'in de içinde bulunduğumuz onlki kişi kaldı. Bunun üzerine, «Onlar bir ticaret, yahut bir oyun, bir eğ­lence gördükleri zaman...» âyeti nazil oldu.» [1]

2- Ibni Kesir, Ebu Ya'la'dan, o da senetleriyle Cablr bin Abdullah'­tan şöyle rivayet eder: «Resulullah (sav) cuma günü hutbe okurken Medi­ne'ye bir erzak kervanı geldi. Sahabiler hep oraya koştular. Resulullah (sav)'in yanında yalnız oniki kişi kaldı. Bunun üzerine Resuluîlah (sav), «Nefsim kudret elinde olan Allah (cc)'a yemin ederim ki, eğer hepiniz git-şeydiniz bu vadiden üzerinize ateş akardı.» buyurdu. Bunun üzerine,. «On­lar bir ticaret, yahut bir oyun, bir edence gördükleri zaman...ı âyeti nazil oldu.» [2]

3- Ebu Hayyan, hutbeyi bırakıp gidenler hakkında şöyle rivayet eder: «Medine'de kıtlık ve pahalılık vardı. Resulullah (sav) hutbede iken D'hyetü'l-Kelbî erzak dolu bir kervanla Medine'ye geldi. O zaman halka kervanın gelişini duyurmak için davul ve def çalarlardı. Bu sesi duyan sahabiler kervanı görmek İçin mescidi ve hutbe okuyan Resulullah (sav)'ı terkettiler. Yalnız onlki kişi kaldı. Bunun üzerine âyet nazil oldu.» [3]

 

Ayetlerin Tefsirindeki İncelikler

 

Birinci incelik: Cahlliyet döneminde Cuma gününün İsmi «Arubet» İdi. O güne İlk olarak «Cuman İsmini veren Ka'b bin Lüvey'dir Bu güne Cuma İsminin verilişi hususunda şöyle bir rivayet daha vardır:

Resulullah (sav)'ın hicretinden önce Medine halkı birgün bir toplantı yaptı. Ensariler, «Yahudilerin toplandıkları bir günleri vardır, Hıristiyan­ların da toplandıkları bir günleri vardır. Biz de bir gün tayin edelim ve o gün Allah (cc)'a şükür ve zikir edelim.» dediler. Aralarında, «Cumartesi Yahudilerin, pazar Hıristiyanlarındır. Biz de kendimize «Arubet» (Cuma) gününü seçelim.» diye konuştular. Cuma günü gelince Es'ad bin Zürare (ra)'nin etrafında toplandılar. O da onlara İki rekat namaz kıldırdı ve vaaz etti. işte o gün toplandıkları için adı «Cuma» oldu. Es'ad bin Zürare (ra) bir koyun keserek onlara öğle ve akşam yemeği verdi. İşte bu, islamda kılınan İlk Cuma namazıdır. [4]

İkinci İncelik: «...Hemen Allah'ı zikretmeye gidin.» âyeti müminlerin Cuma namazına canlı, zinde ve azimli bir şekilde gitmelerine İşaret eder. Qünkü âyetteki «so'y» (hemen gidin) tabiri kasdetmeyi, ciddiyeti ve azmi İfade eder. Yoksa koşarak gitmeyi değil. Nitekim Resulullah (sav) da, «Namaz vakti geldiği zaman namaza koşaradım değil, vakur adımlarla gi­din. Yetişirseniz İmamla beraber kılarsınız. Başında yetlşemezseniz ulaş­tığınız yerden imama uyar, imam selam verdikten sonra namazınızı ta­mamlarsınız.» [5] buyurmuştur.

Hasan: «Sa'y'dan maksat, koşaradım gitmek değil, kalbi, niyeti ve talebiyle koşmaktır. Çünkü Peygamber (sav) namaza koşarak gitmeyi ya­saklamıştır. Müslümanların namaza sükunet ve vekarta gitmeleri icabe-der.» [6]

Üçüncü incelik: Ayette  her ne kadar ya İniz «bey» (satış) zlkredll-.;- misse de, bundan maksat her türlü muamelattır.

Ebu Hayyan: «Cuma vaktinde birçok şey haram olduğu halde ne­den âyette yalnız «alış veriş» zikredilmiştir? Çünkü halkı en çok meşgul eden alış veriştir. O saatlerde köylerden şehirlere halk alış veriş için ge­lir, alış veriş eder. işte bunun için Al la hu taala İbadeti emretmiş, Cuma namazının bitimine kadar da dünya ticaretini yasaklamıştır.» [7]

Dördüncü incelik: Selef-i salihîn, sırrına ermeseler bile herşeyde Re-sulullah (sav)'a uyarlardı. Resulullah (sav)'a uymalarının sebebi de onu çok sevmeleriydi.

Selef-i salihinden biri hakkında şöyle rivayet edilir: Cuma namazı kılındıktan sonra camiden çıkar ve bir müddet çarşıda dolaştıktan sonra yeniden mescide dönerek uzun zaman namaz kılardı. Niçin böyle yaptığı sorulunca, «Resulullah (sav) böyle yaptığı için ben de yapıyorum.» der, sonra da, «Artık o namazı kılınca yer(yüzün)e dağdın. Allah'ın fazlından nasib arayın.» âyetini okurdu. [8]

İrak bin Malik (ra), Cuma namazını kılınca mescidden çıkar, bir müd­det kapıda durur ve şu duayı okurdu : «Ey Allahım, senin davetine icabet ettim, senin farz kıldığın namazı eda ettim. Senin emrettiğin şekilde yer­yüzüne çıkıyorum. Fazlından bana rızkımı ver. Şüphesiz sen rızık veren­lerin en hayırlısısın.» [9]

Beşinci İncelik: «Kurtulmayı umuyorsanız Allah'ı çok zikredin.» âye­tinde şöyle bir İncelik vardır: Allahu taala rızık aramaya koşmayı ve ti­caretle uğraşmayı emretmiştir. Rızık arama çoğu kez insanları gaflete sevkeder. Hatta dünya malını biriktirmek için yalana, hileye ve aldatma­ya sevkeder. Bunun İçin Allahu taala çok zikretmeyi emretmiştir. Dünya metaı fanidir. Ahiret yurdu ise bakidir. Allah (cc) için yapılan daha ha­yırlı ve daha devamlıdır. Bu âyet dünya ticaretinin ahiret ticaretinden alı­koymamasını beyan etmektedir. Nitekim Allahu taala gerçek müminlerin vasıflarını, «(Öyle) adamlar (vardır ki) onları ne bir ticaret, ne bir alış ve­riş Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namaz kılmaktan zekat vermekten alı­koymaz.» âyetiyie beyan etmiştir.

işte mevzumuz âyette Allah (cc)'ın çok zikredilmesinin emredilmesi-nin sır ve hikmeti budur.

 

Cumanın Fazileti Hakkında Varid Olan Hadisler

 

1- Müslim, Ebu Hüreyre (ra)'den, o da Resulullah (sav)'ton şöyle rivayet etmiştir: «Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günü­dür. Adem o gün yaratıldı, o gün cennete sokuldu, oradan da o gün çı­karıldı. Kıyamet de ancak o gün kopacaktır.» [10]

2- İmam Malik (ra) Muvatta'smda Resulullah (sav)'tan şöyle riva­yet eder: «Üzerine güneşin doğduğu günlerin en hayırlısı Cuma günü­dür. Adem (sav) o gün yaratıldı, cennetten o gün çıkarıldı, tevbesi o gün kabul edildi ve o gün öldü. Kıyamet de o gün kopacaktır. Yeryüzünde in­san ve cinlerin dışında bütün canlılar Cuma günü, fecirden güneş doğa­na kadar, kıyametin kopacağı korkusuyla kıyametin gürültüsünü bekler­ler. Cuma gününde öyle bir vakit vardır ki, namaz kılan bir müslüman o vakit Allah (cc)'tan ne dilerse Allah (cc) onu ona mutlaka verir.» [11]

3- Ebu Davud, süneninde şöyle rivayet eder: «Hakikat, günlerini­zin en efdali Cuma günüdür. Adem (sav) o gün yaratılmıştır, o gün vefat etmiştir, kıyamet de o gün kopacaktır. Cuma günü bana.çok salat ve se­lam okuyun. Çünkü okuyacağınız salat ve selam bana kavuşur.s Ashab-ı kiram, «Ya Resulullah, sen çürüdüğün halde bizim salat ve selamımız sa­na nasıl ulaşacak?» diye sordular. Resulullah (sav), «Allahu taola pey­gamberlerin cesedini yemeyi toprağa haram kılmıştır.» buyurdu.» [12]

 

Âyetlerdeki Şer'i Hükümler

 

Birinci Hüküm: Duyduğumuz Zaman Hemen Koşacağımız Ezan Hangi­sidir?

 

«Ey iman edenler, cuma günü namaz İçin cağrıldığı(mz) zaman he­men Allah'ı zikretmeye gidin. Alış verişi bırakın.» âyeti. Cuma günü alış verişi terkederek camiye gitmeyi farz kılar.

Ulema, hangi ezan okunduğunda alış verişi terketmek gerektiği hu­susunda görüş ayrılığına düşmüşlerdir.

Bazı alimlere göre âyetteki «nida»dan maksat, minarede okunan ezandır.

Diğer bazı alimlere göre ise âyetteki «nidandan murad, imam min­bere çıktıktan sonra karşısında okunan ezandır.

Birinci görüşün delilleri:                                         

Âyetteki «nldcudan maksat «ilamıdır. Koşmak da ancak ham İte farz olur. Bu İlam da Hz. Osman'ın İlave ettiği, minarede okunan birinci ezan­dır. Hz. Osman, halk çoğalıp evler camiden uzaklara yayılınca kendi evi­nin üzerinde bu ezanın okunmasını emretti. O tarihten günümüze kadar da bu sakilde uygulana geldi.

Bu hususta Buharı Salb bin Yezid'den şöyle rivayet eder: «Resululiah (sav)'ın, Bbubekir (ra)'ln ve Ömer (ra)'in devirlerinde Cuma günü birinci ezan İmam minbere çıktıktan sonra okunurdu. Hz. Osman, halkın çoğal­dığını görünce üçüncü i)İr ezan ekledi. Bu ezan Hz. Osman'ın Zevra isimli evinin üzerinde okunurdu.»

Allahu taala Cuma namazını hutbeden ötürü iki rekata indirmiştir. İmam minbere çıktıktan sonra okunan ezanla camiye gidilecek olursa halk hutbeye yetişemez. Resululiah (sav) döneminde halkın ilave ezana İhtiyacı .yoktu. Çünkü sayıları az ve evleri mescide yakındı. Resululiah (sav)'tan şer'î hükümleri öğrenmek maksadıyla da camiye vakitten çok erken gelirlerdi. Bu sebeble imam minbere çıkınca ezanı rahatlıkla du­yar, hemen hazırlanarak hutbeye yetişirlerdi. Bu görüş Hanefilerin zahir ve itimad edilen görüşüdür.

Bu görüşü Hanefi fukahasından Kenz sahibi şöyle İfade etmiştir:

«Birinci ezanla alış verişi terk ederek camiye koşmak farzdır. Çünkü Allahu taala, «Ey İman edenler, cuma günü namaz için çağrıldığınız} za­man hemen Altah'ı zikretmeye koşun. Alış verişi bırakın.» buyurmuştur. Resulullah (sav)'ın devrinde olmadığı hakkında neden bugün bu ezana itibar ediliyor? Çünkü ezandan maksat ilamdır. İlam da bu ezanla mey­dana gelmektedir. Mezhebimizde bu görüş sahih olan görüştür.

«Bazı alimlere göre de muteber olan hatibin minbere çıktığında oku­nan ezandır. Çünkü Resulullah (sav) zamanında bu ezandan başka ezan yoktu.

«Bu görüş zayıftır. Çünkü ikinci ezana itibar edilirse cumanın İlk sün­netlerinin kılınması ve hutbenin dinlenmesi mümkün olamayacağı gibi cu­manın kaçırılma tehlikesi de vardır.» [13]

İkinci görücün delilleri:

1- Alış verişin terki İle camiye koşmayı  icabettiren ezan,  imam minbere çıktıktan sonra okunan ezandır. Çünkü Resulullah (sav)'m dev­rinde yalnız bu ezan vardı. Resulullah (sav) da müminlerin farzlarını vak­tinde eda etmelerini herkesten çok isterlerdi. Eğer hatibin hutbeye çık­masından önce camiye gelmek farz olsaydı Resulullah (sav) bunu beyan eder ve hutbe İle ezan arasında bir fasıla verirdi, halkın hutbeye ulaşması için-

2- «Ey İman edenler, cuma günü namaz İçin çagrıldığı(nız) zaman hemen Allah'ı zikretmeye gidin.» âyetinin tefsirinde İbni Ömer (ra) ve Hasan-ı Basrî (ra)'den şöyle rivayet edilir: «İmam minbere çıktığı ve karşı­sında ezan okunduğu zaman halk cuma için çağırılmış olur.» [14] Âyetin tefsiri budur ve bunun dışındaki tefsirlere itibar edilemez.

3- Cuma namazı kılan adamın, hadislerin de delalet ettiği gibi, bir­çok faydalardan dolayı camiye erken gitmesi mendubtur. Şurası muhak­kaktır ki, alış verişin haram edilmesi ve herhangi birşeyin  yapılmasının günah olduğuna hükmedilmesi başka birşeydlr —ki bu, hatibin minbere çıkmasından sonra okunan ezanla olur— bir mendubu idrak etmek baş­ka birşeydir.

Bu ikinci görüş alimlerin cumhurunun görüşüdür. Hanefi fukahasm-dan bazıları da bu görüşü kabul etmişlerdir.

 

İkinci Hüküm; Ezan Okunurken Veya Ezan Okunduktan Sonra Yapılan Alış Veriş Sahih Midir?

 

Âyetteki, aAlış verişi bırakın.» cümlesi, ezan okunduktan sonra alış veriş ve diğer muamelatın haram olduğuna delalet eder.

Alimler, ezanla Cuma namazı bitimi arasında yapılan akitlerin sahih veya fasit olduğu hususunda İhtilaf etmişlerdir.

Bazı alimlere göre âyetteki, «Alış verişi bırakın.» cümlesi varid oldu­ğu için yapılan akitler fasit ve geçersizdir.

Alimlerin ekserisine göre ise, yapılan alış veriş ve muamelattan di­ğer akitler.haramdır fakat fasit değildir. Bu akit, gasbedilen yerde kılı­nan bir namaz gibidir. Gasbedilen yerde kılman namaz sahihtk fakat ke­rahet vardır.

Kurtubî, tefsirinde şöyle der: «Hangi vaktin yapılan alışverişi haram kıldığı hususunda iki görüş vardır. Birinci görüşe göre Cuma günü alış­verişin haram olduğu vakit zeval vaktinden Cuma namazının bitimine ka­dar olan vakittir.Dahhak, Ata ve Hasan bu görüştedirler. İkincisi ise, hut­be ezanından namazın bitimine kadar olan vakittir. İmam Şafii (ra) de bu görüştedir.

«İmam Malik (ra)'in görüşüne göre namaz için ezan okunduğu za­man alış veriş terkedilmelfdlr. Ezan okunduktan namazın bitimine kadar olan zaman içinde yapılan akitlerin hepsi geçersizdir, talnız köle azad etmek, talak ve nikah gibi muameleler geçerlidir. Çünkü halk umumiyet­le alış verişle uğraştığı gibi bu muamelelerle uğraşmaz. Yine bu vakitte yapılan ortaklık, hibe ve sadaka gibi nadir olan muameleler de geçerlidir.»

Kurtubî, sözlerinin devamında İbnü'l-Arabî'den naklen şöyle der: «Ib-nü'l-Arobî'ye göre ezan okunduktan sonra yapılün şey ister alış veriş gibi çok yapılan muamelelerden olsun, ister nadir olarak yapılan muameleler­den olsun bütün muameleler geçersizdir. Zira alış verişin yasak edilme­sinin sebebi insanı Cuma namazından alıkoymasıdır. Öyleyse Cuma na­mazından alıkoyan bütün akitler şer'an haram ve geçersizdir.

«Bazı alimlere göre ise, haram olan vakitte alış veriş yapmak caizdir. Bunu caiz gören alimler âyetteki, «Alış verişi bırakın.» cümlesinin alış ve­rişin terkinin farz olduğuna değil, «Bu, bilirseniz sizin için çok hayırlıdır.» cümlesinin de işaret ettiği gibi sünnet olduğuna delalet eder. İmam Şafii (ra)'nln görüşü de budur. Çünkü İmam Şafii (raj'ye göre ezan okunduk­tan sonra yapılan akit geçersiz değildir.»

Kurtubî sözlerini şöyle tamamlar: «Sahih olan, ezan okunduktan son­ra yapılan bütün akitler fasit ve geçersizdir. Çünkü Resulullah (sav), «Bi­zim emrettiğimiz herşey reddotunur.» buyurmuştur.» [15]

 

Üçüncü Hüküm: Cumanın Sıhhati İçin Hutbe Şart Mıdır?

 

Ayetteki, «Allah'ı zikretmeye gidin.» İfadesi, hutbenin Cumanın sıh­hat şartı olduğuna delalet eder. Buradaki Allah'ın zikrinden kasıt, ister vaaz, İster vaaz ile birlikte namaz olduğu kabul edilsin, her iki durumda da hutbe zikrin içine girer. Buna göre hutbe Cumanın sıhhat şartların-dondır.

Cuma namazının iki rekat kılınmasından maksat da hutbe ve vaazı dinlemektir. Buna göre Cuma hutbesi farzdır. Fukahanın cumhurunun gö­rüşü de budur.

Yalnız Hanefi fakihlerine göre, cuma günü okunacak hutbenin örfen hutbe olması şart değildir. Çünkü Allahu taala âyette herhangi bir tafsilat vermeden yalnız «zikir» demiştir. Öyleyse şart olan zikirdir. Zikir sayılan herhangi birşeyin namazdan önce okunması kafidir. Resulullah (sav)'tan nakledilen hutbe de bir zikirdi. Resulullah (sav)'ın buna devam etmesi ise farz olduğuna değil, vacib veya sünnet olduğuna delalet eder.

Şafii ve Hanbelilerin görüşlerine göre ise, hatibin hutbenin bütün şartlarını haiz iki hutbe okuması şarttır. Hutbelerin şartları ise, Allah (cc)'a hamdetmek, Resulullah (sav)'a salat ve selam getirmek, Kur'andan bir âyet okumak ve halka takvayı tavsiye etmektir.

Şafiilere göre hutbede müminlere dua etmek de hutbenin şartlarındandır.

Maliki fakihlerine göre, hutbede tek bir şart vardır. O da halkın ör­füne göre hutbe veya vaaz sayılabilecek kadar halka Allah (cc)'ın azabını bildirmek veya cennetle müjdelemektir.[16]

Ravzatü'n-Nedİyye sahibi hutbe hakkında şöyle der: «Kesulullah (sav)'ın okuduğu hutbenin mahiyeti, halkı ibadete teşvik ve Allah (cc)'ın azabından korkutmak idi. Zaten hutbenin meşruiyeti de bu gibi mevzu­ların dile getirilmesi içindir. Allah (cc)'a hamd etmek, Resulullah (sav)'a salat ve selam okumak, Kur'andan bir âyet okumak, —âyet eğer teşvik ve korkutmayı İhtiva etmiyorsa — meşru kılınan hutbenin maksadının ha­ricindedir.

«Resulullah (sav)'ın.hutbesinde hamd ve sena gibi şeylerin bulunması, onların farz olduğuna delalet etmez. Hiçbir insaflı kimse, hutbeden mak­sadın Allah (cc)'a hamd ve sena etmek değil halka vaaz etmek olduğun­da şüphe etmez. Şurası muhakkaktır ki Arapların adeti, bir yere çıkıp blr-şey söyleyecekleri vakit önce Allahu taaiaya hamd ve sena ve Resulullaha satat ve selam okumaktı. Fakat hatibin asıl maksadı hamd ve sena, salat ve selam değil, bunlardan sonra söyleyecekleridir. Bundan anlaşılıyor ki. Cuma hutbesinde şart olan yalnızca vaaz etmektir. Ancak bu vaaza baş­lamadan hamd ve sena etmek, salat ve selam getirmek ve mevzu ile ilgili âyetler okumak daha güzeldir. Nitekim Resululiah (sav)'tan bugüne kadar hutbeler hep böyte okunmuştur.»

 

Dördüncü Hüküm: Cuma Namazı Kaç Kişi İle Kılınır?

 

Fakihler, cemaatın Cumanın sıhhat şortlarından olduğunda İttifak et­mişlerdir. Çünkü Resulullah (sav), «Cumayı cemaatla kılmak her müslü-manın üzerine farz olan bir haktır. Ancak köle, kadın, çocuk ve hasta müstesna.» [17] buyurmuştur. Zaten bu namaza Cuma namazı denilmesi de cemaatla kılınması icabettiği içindir. Tek başına namaz kılan birisine Cuma kıldı denilemez.

İbni Hacer el-Askalanî'nin de Fethü'l-Barî'de dediği gibi fakihler, Cu­manın kaç kişi ile kılınabileceği hususunda İhtilaf ederek birçok görüşe ayrılmışlardır. Âyeti kertmede Cumanın kac kişi İle kılınabileceği hususun­da bir nas mevcut değildir. Resulullah (sav)'ın sünnetinde de sarih bir ölçü bulunmamaktadır. Bundan ötürü fakihler bu hususta birçok görüşe ayrılmışlardır.

Hanefilere göre Cuma namazının kılınabilmesi için imamla birlikte en az dört kişi olması lazımdır.

Şafii ve Hanbelilere göre. Cuma namazının kılınabilmesi için en az kırk kişi bulunması lazımdır. Bundan daha az sayıdaki bir cemaatla Cu­ma namazı kılınamaz.

Malikiler ise Cuma namazını kılacakların belirli bir sayıda olmasın! şart koşmamışlardır. Bunlara göre, bir köy meydana getirebilecek veya aralarında çeşitli atış verişte bulunabilecek bir sayı lazımdır. Buna göre üç-dört kişi ile Cuma namazı kılınamaz.

İbnl Hacer, Fethü'i-Barî'de şöyle der: «Bu görüşler içinde delili en kuvvetli olan görüş Malikilerin görüşüdür.»

Cuma namazı hususunda başka hükümler de vardır. Bunlar fıkıh ki­taplarında aranmalıdır.   .

 

Âyetlerden Alınacak Dersler

 

1- Belli şartlarla mükellef olan her müslümana Cuma namazı farz­dır.

2- Hutbeyi dinlemek ve Cuma namazına gitmek farzdır.

3- Ezan okunduktan sonra alış veriş ve diğer muamela    aramdır.

4- Ezandan önce ve namazdan sonra ticaret ve diğer işlerle uğ­raşmak caizdir.

5- Rızık Allah (cc)'ın kudretindedir. Bununla birlikte insanların ka­zanç yollarını araması lazımdır.

6- Müminlerin dünya ticâretleri, ahiret ticaretlerine engel olma­malıdır.

 

Âyetlerdeki Teşriî Hikmetler

 

Namaz kulu Rabbine ileten bir bağdır. Kalbi kuvvetlendiren, imanı takviye eden bir ibadettir. Bununla birlikte cemiyetin fertleri arasındaki bitlik ve dayanışmayı kuvvetlendirir. Hayır ve takvada yardımlaşmalarına vasıta olur.

Günde beş vakit namaz farzdır. Bazan insanlar dünya işleriyle meş­gul oldukları, camiye uzak oldukları veya İhmalkarlıkları yüzünden cami­ye gitmezler. Bundan ötürü Al la hu taala haftada bir defa Cuma namazını farz kılmıştır ki, Allah (cc)'ın kelamını, Resulullah (sav)'ın hadisini ve ha­tibin vaazını dinleyerek imanı pekişsin, müslüman kardeşleriyle bir araya gelsin.

İnsan Cuma vesilesi ile görmediklerini görür, ihtiyaçtı kimselere yar­dım edilir, hastalar ziyaret edilir, birbiriyle düşman olanlar barıştırılır, ce­maatten uzak kalanlara nasihat edilir. İstamın İçtimaî terbiyesinden olan selam, hürmet ve saygı öğrenilir, cemiyeti selamete kavuşturulacak hü­kümler öğrenilir. Bundan ötürü Al la hu taala Cuma namazını her müslüma­na farz kılarak Cuma namazına koşmayı emretmiştir.


 



[1] Buhari, C. 8, S. 493. Müslirit, C. 2, S. 590. Alusl, age, C. 28. S! 104.

[2] Süyûti, age. C. 4, S. 121. Ibnİ Cevzi, age. C. 8, S. 269. Alusi. ago, C. 28. S. 105.

[3] Ebu Hayyan. Bahri Muhid. C. a. S. 268.

[4] Alusi, age.C. 28. S. 100. Ebussuud. age. C. 8. S. 20ö (Razi kenarında).

[5] Kütüb-i Sitte. Ebu Seteme'den rivayet edilmiştir.

[6] Kurtubi. age. C. 18. S. 103. Bazl. age, C. B. S. 207

[7] Ebu Hayyan. ago, C. 8, S. 268.

[8] Alusi, age, C. 28, S- 104.

[9] Kurtubi  age, C. 18, S. 109.

[10] Müslim, C. 2. S. 585.

[11] İmam Malik, imam Hanbel. Tirmİ2i. Nesai. Ebu Davud.

[12] Ebu Davud. İbni Mace ve Nesai.

[13] Tafsilat için Dört Mezhebin Fıkıh Kitabı'na ve Cessas'a bakınız,

[14] Cessas, age, C. 3, S. 444.

[15] Kurtubl, age, C. 18. S. 108. Alusi. age. C. 28, S. 103. 468

[16] Tafsilat için Dört Mezhebin Fıkıh Kitabına bakınız.

[17] Ebu Davud.