Ayetlerin Tefsirindeki İncelikler
Birinci Hüküm: Talak Mubah Mıdır, Mahzurlu Mudur?
İkinci Hüküm: Talak-ı Sünni Hangisidir Ve Şartları
Nelerdir?
Üçüncü Hüküm: İddet Bekleyen Bir Kadın Evinden Çıkabilir
Mi?
Dördüncü Hüküm : İddet Bekleyen Kadının Evden
Çıkarılmasına Sebeb Olan «Kötülük»ten Maksat Nedir?
Ayetlerin Tefsırindeki İncelikler
Birinci Hüküm: Ayhali Görmeyen Kadının İddeti Nedir?
Üçüncü Hüküm: Hamile Kadının İddeti Ne Kadardır?
Dördüncü Hüküm: Boşanan Her Kadına Ev Ve Nafaka Verilecek
Midir?
Beşinci Hüküm: Boşanan Kadının Doğurduğu Çocuğu Emzirmesi
Farz Mıdır?
1 — Ey peygamber,
kadınları boşayacağınız vakit Iddetlerln» doğru boşayın. O iddeti de sayın.
Rcfcbiniz olan Allah'tan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de
tıkmasınlar. Meğer ki apaçık bir kötülük (meydana) getirmiş olsunlar. Bunlar
Allanın hudududur. Kim Allanın hu* dudunu (çiğneyip) ararsa muhakkak ki,
kendisine yazık etmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah bunun arkasından bir iş
peyda ediverir.
2 — Sonra (o kadınlar) müddetleri doldurtmaya
yaklaştıkları zaman ya güzellikle tutun, yahut güzellikle kendilerinden ayrılın
ve içinizden adalet sahibi İki kişiyi de şah» yapın. (Ey şah idi er siz de)
şahitliği Allah için eda edin. işte bu (yok mu?) Altaha ve ahiret gününe İman
etmekte olanlara onunla öğüt verilir. Kim Rabbinden korkarsa (Allah) ona bir
(kurtuluş) çıkış yeri ihsan eder.
3 — Onu hatır ve hayatine gelmeyecek bir
cihetten de rızıklandınr. Kim Allaha güvenip dayanırsa O, kendisine yetişir.
Şüphesiz ki Allah emrini yerine getirendir. Allah herşey için bir ölçü tayin
etmiştir.
(Li iddetihinne): İddetierinln başlangıcında.
(Ahsû).
İddet.erinin gününü sayın ve ulutmayın.
(İttekullahe):
Allah (cc)'tân sakının. Emirlerini yerine getirin, yasaklarından kaçının.
(Fahişetin):
Fahişe,
fuhş ve fahşa. çirkin söz ve işe denir. Bunun için zinaya fuhuş denilmektedir
(Hududullahi):
Allah (ccj'ın hududlan. Yani, yasakların aşılmaması için konulan engeller.
(Zaleme nefsehu): Zulüm, birşeyi yerinden başka biryere koymaktır.
(Ecelehünne):
Ecel, vaktin sonu demektir.
(Bi ma'ruf):
Herşeyin güreline ma'ruf denir.
(Zevev adlin):
Adaleti açık olan İki kişi.
(Yetevekkel):
Allah (cc) a teslim olmak. Ve işlerinde Allah (cc)'a güvenmek.
(Hasbühü):
Kafi gelmek.
(Baliğü):
Emri geçerli olmak.
(Kadren): Ölçü.
Allahu taaia, ümmetini
hayra götüren, doğru yola İleten seçkin peygamberine tazim ve ümmetini
uyandırmak ve öğretmek için hitap ederek şöyle buyurmaktadır: Bir müslüman
karısından ayrılmayı arzu ederse ayrılabilir. Yalnız ayrılacağı vakti seçmesi
lazımdır. Kadın aybaşı adetinden temizlendikten sonra; onunla hiç münasebette
bulunmadan boşanmalıdır. Evlilik iddet müddetinin bitimiyle sona erer. Bu
sebeble iddet müddeti sayılmalıdır. Müminlerin her işte takva sahibi olmaları,
yapacakları her işte Allahu taaladan korkmaları lazımdır. Takİ amelleri sahih
ve selim olabilsin.
Kocasından ayrılan bir
kadın İddetinl kocasının evinde beklemelidir. Kocanın onu evden çıkarması caiz
olmadığı gibi, kadının da — kocası İzin vermiş olsa bile— kendi başına evden
çıkması caiz değildir. Ancak kötü bir fiilde bulunursa o zaman kocasının evinde
bulunması zor olduğundan çıkarılması caizdir. İşte bu Allah (cc)'ın emri ve
hükmüdür. Allah (cc)'ın kendi taatı İçin çizmiş olduğu bir sınırdır. Her kim bu
sının aşarsa hakikaten Ailahu taalanın yasakladığı bir işi irtikab etmiş ve
kendisine şerri çekmiş olur. O, bu yüzden ateşe düşecektir. Zira o, sayılacak
iddet İçinde Aliahu taala onun kalbinden zevcesine karşı olan nefreti
çıkarabileceğini, tekrar zevcesi İle beraber yaşamayı arzu edebiicceğini
bilemez.
Eğer o kimse, Allahu
taalanın mukaddes kitabında irşad ettiği yola uyarak zevcesine böyle bir mühlet
tanırsa, Allahu taala onun arzu ettiğini irade eder. Eğer Allah (cc)'ın
dediğini yapmazsa pişman olur.
Sayılan iddetin
sonunda ihtiyar kocanındır. Üç talakla boşamadığı takdirde dilerse onu yanına
qlır ve ona İyilikle muamele yapaı. Dilerse de, ondan iyilikle ayrılır, bütün
haklarını ona teslim eder.
Karısını boşayan kişi,
ister onunla tekrar birleşmeyi arzu etsin, ister ayrılmayı, her iki durumda da
yapacağına din. ahlak ve yollarında adil olan iki kişiyi şahit tutsun.
Şahitlere düşen de hiçbir şeyi ketmetmeyerek, sırf Allah rızası için şehadet
etmektir, işte bunlar Allah (cc)'ın emridir Her müminin bu emirlere boyun
eğmesi lazımdır. Mümin bilmelidir ki, gelecekte -bir gün vardır ki, o gün,
yaptığı ve yapacağı herşeyden sorumlu olacaktır. Allahu taola muttaki kullarına
mgddl ve manevi bütün sıkıntılardan bir çıkış yolu gösterir ve ummadığı,
beklemediği yerden rızkını verir. Her kim işlerinde Allah (cc)'a döner, Allah
(cc)'a tevekkül ederse Allahu taala ona kafidir. Allah (cc)'ın emir ve yasakları
şüphesiz hatket-tikleri üzerinde geçerlidir. Şüphesiz Allah (cc) dilediğini ve
seçtiğini yapmaya kadirdir. Herşeyin bir sonu, tayin edilmiş bir ölçüsü
vardır.
1- İbni
Mace, Sünen'inde Said bin Cübeyr (ra)'den, o da Abdullah bin Abbas (ra)'tan, o
da Ömer bin Hattab (ra)'tan şöyle rivayet eder: «Re-sululiah (sav), zevcesi
Hafsa {r. anhaj'yı boşomış. sonra da ricat ederek geri almıştır.»
2- Katade,
Enes bin Malik (ra)'ten şöyle rivayet eder: iResutullah (sav) Hafsa (r. anhaj'yı
boşadı. O da babasının evine gitti. Bunun üzerine. fEy peygamber, kadınları
boşayacağınız vakit...» âyeti nazil oldu, Resulullah (sav)'a da şöyle denildi:
«Hafsa'yı geri al. Çünkü o, çok namaz kılar ve çok oruç tutar. O, senin
cennetteki zevcelerindendlr.»
3- Kelbî. bu
âyetin nüzul sebebinde şöyle der: «Resululloh (sav) Hafsa (r. an ha)'ya
kızmışlardı. Zira ona bir sır vermiş o da bu sırrı Ayşe (r. anha)'ya
açıklamıştı. Resulullah (sav) bunun üzerine Hafsa {r. an ha)'yi bir talakla
boşadı ve âyet nazil oldu.»
4- Süddi de
şöyle rivayet eder: «Abdullah bin Ömer (ra), zevcesini aybaşı halinde iken bir
talakla boşadı. Ömer bin Hattab {ra} bunun hükmünü sorunca, Resuiullah (sav)
ona, talaktan ricat etmesini ve karısını aybaşı halinden temizlenip sonra
tekrar adet görerek temizleninceye kadar yanında tutmasını, İkinci adetinden
temizlendikten sonra diterse âlle hayatını devam ettirmesini, dilerse onunla
münasebette bulunmadan ayrılmasını emretti, işte bu Allahu taalanın kadınları
boşamak İsteyenler İçin emrettiği iddettir.»[1]
Birinci İncelik: Âyetteki «Ey peygamber» hitabı, Resulullah (sav)'ın şerefini göstermek
ve ümmetini uyarmak içindir. Ayette hitabın peygambere yapılmasında birçok yön
.vardır:
Birincisi,
ümmeti biliyordu ki, Resulullah (sav)'a yapılan hitap kendl-lerinedir. Çünkü
ümmete peygambere uymalon emredilmiştir. Yi İn iz pey-gamber'e has olan
hükümler istisnadır.
İkincisi,
«Ey peygamber» hitabından sonra, ede ki» tabiri mukadderdir. Bu, görünüşte
yoksa da kelamın akışında düşünülmek İcabeder.
Üçüncüsü,
buradaki hitap, bir kavmin veya milletin reisine yapılan hitap adeti üzere
yapılmıştır. Reise yapılan hitap, onun halkına da yapılmış demektir. Peygamber
de ümmetinin imamı ve reisidir. Herşeyde olduğu gibi hitapta da Resulullah
(sav)'ın şahsî- reisliği nazar-ı itibara alınmıştır ki, onun Allah (cc)
katındaki mevkiinin yüksekliği ve büyüklüğü gösterilsin. Bunun için de buradaki
hitap İsmiyle değil, peygamberlik vasfıyla vaki olmuştur.
Dördüncüsü.
Allahu taala âyetin başında peygambere h'tap ettiği halde, âyetin ifade ettiği
hükümde ümmetini muhatat) almaktadır. Talak çirkin bir iş olduğu için burada
muhatap olarak peygamberin şahsı değil,
ümmeti alınmıştır.
Kurtubî şöyle der:
«Allahu taala müminlere hitap etmek İstediği zaman, «Ey peygamber» diyerek
Resulullah (sav)'ı taltif ve ümmete hitap etmektedir.»
[2]
İkinci incelik:
Kur'on-ı Kerîm'de yalnız «talak»ton söz edildiği haHe, daha sonra neden
«talak-ı bld'î» ve «talak-ı sünni» diye iki ayrı isimlendirme yapılmıştır?
İmam Razî'nin de dediği gibi bu sorunun cevabı şudur : Talaka «tolak-ı bid'İ»
denilmesi, talakın kadının adette İken vuku bulmasındandır. Çünkü kadının
ayhali günleri onun idde t İnden sayılmaz. Ancak temizlendiği gün iddet
sayılmaya başlanır. Bu bakımdan iddeti adet gördüğü gün kadar uzar. Aybaşı
adetinde İken boşanan kadına ne evli denilebilinlr, ne de iddet bekleyen kadın
denilebilinlr. Kadının böyle askıda kalmash çirkin bir haldir. Her çirkin şeye
de bld'ad denilir. Ayrıca erkeğin karısını ayhalinde iken ayırması kodma
yapılmış bir haksızlık olur. Kadın, ayhalinden temizlendikten sonra münasebette
bulunulur ve sonra boşanırsa bu defa da kadının hamile olması ihtimalinden
dolayı kocaya haksızlık olur. Çünkü doğacak çocuk annesiz olarak büyümek zorunda
kalacaktır. Bu sebeble bu şekildeki boşamalara bid'ad denir.
Şayet kadın, aybaşı
halinden temizlendikten ve münasebette bulunulmadan boşanırsa yukarıdaki ikt
zarardan da emin olunur. Ne erkeğe. ne de kadına bir zarar gelmez. Çünkü o
kadın, talakın hemen arkasından İddet İn I saymaya başlar. Koca da karısının
hamile olmadığından emindir Bundan Ötürü bu talaka da talak-ı sünni
denilmiştir.
[3]
Üçüncü İncelik:
Rebl' bin Haysem: «Allahu taala, kendisine tevekkül edene kafi geleceğine,
iman edeni hidayete getireceğine, yolunda har-ctyanı mükafatlandıracağına,
kendisine güvenenin kurtulacağına, İsteyene istediğini vereceğine hükmetmiştir.
Bunları Allahu taala âyetleriyle şöyle tasdik etmiştir: «Kim Alla ha İman
ederse (Allah) onun kalbini doğruya götürür» (Teğabün: 11), «Kim AJlaha güvenip
dayanırsa O, kendisin» yetişir.» (Talak: 3), «Eğer Allaha gönül hoşluğuyla
ödünç verirseniz onu sizin İçin kat kat artırır.» (Teğabün: 17), «Kim Allaha
sımsıkı tutunursa muhakkak ki, doğru yola iletilmiştir o.» (Al-i İmran : 101),
«Bana dua «dince ben o dua edenin davetine İcabet ederim.» (Bakara: 186))»
[4]
Dördüncü İncelik: Allahu taala âyette, «Kim Allah'tan korkarsa» değil, «Kim Rabbinden
korkarsa» buyurmuştur. Fahreddin Razî bu hususta şöyle der: «Bu tabirde bir
uyarı vordır ki bu, «Allah» kelimesi ile yapılamazdı. Şöyle ki: «Rab»
denilince çeşitli yönleriyle Allahu taalanın nimet ve İkramları hatırlatılmış
olmaktadır. Bu nimetlerden başlıca sı da İnsanın yaratılmasıdır. İşte, «Kim
Rabbinden korkarsa» ifadesiyle insanların o nimetleri kaçırmamak için daha
muttaki olmaları hatırlatılmaktadır.»
[5]
Beşinci incelik: Fahreddin Razî: «Kim Rabbinden korkarsa» âyetinde şöyle bir İncelik
vardır: Kadınların hallerine riayet etmek için mala İhtiyaç vardır. İşte bunun
için Allahu taala âyetin hemen devamında, «(Allah) ona bir (kurtuluş) çıkış
yeri İhsan eder.» buyurmuştur. Yine kadınların halleri hususunda, «Eğer fakir
İseler Allah onları (evlenmeleri sayesinde) faz) (ve kerem)tyle zengin yapar.»
(Nur: 32) buyurmuştur. İşte bu âyetler kadınlar hakkında takva olmanın mala
bağlı olduğunu bildirmektedir. Malı İse Allahu taafa, âyetlerde belirtildiği
gibi muttaki olanlara mutlaka ihsan eder.»
[6] der.
Altıncı incelik: «O iddeti da sayın.» âyetinde emredilen iddet birkaç şey için sayılır:
1- İddet
ricat.için sayılır. Zevcesine dönmek İsteyen insan İddet bitmeden önce tekrar
alabilir veya iddet bittikten sonra iyilikle ayrılır.
2- İddet,
boşanan kadının yerine bir başkasının alınabilmesi İçin sayılır.
3- Karısını
üç talakla boşamak isteyen adamın her adet temizliğinde bir talakla boşaması
için sayılır.
[7]
Yedinci İncelik:
«Silemezsin, olur ki Allah bunun arkasından bir iş peyda ediverir.»
âyetindedir. Koca, bir talakla boşadıktan sonra pişman olarak geri dönebilir.
Zaten bu âyetten maksat da boşanacak kadının tek talakla boşanmasıdır. Bu âyet,
bir defada üç talakla boşamanın yasak olduğuna işaret eder. Çünkü karısını bir
defada üç talak.j boşayan koca, pişman olarak dönmek isterse bu mümkün olmadığı
için kendisine zarar vermiş olur.
[8]
Allahu taala,
«...Mümin kadınları boşayacağınız vakit iddetlerlns doğru boşayın.» âyetiyle
talakı mubah kılmıştır. Resululfah (sav) da talak hususunda, «Allah {cc)'ın
mubah kıldıklarından en kızdığı şey talaktır.» ve «Allah fcc)Jın helallerden en
sevmediği şey talaktır.» buyurmuştur.
[9]
Hanefi ve Hanbelilere
göre talak mahzurludur. Çünkü talak ile bir nimet olan nikaha nankörlük
edilmiş olmaktadır. Nitekim Resulullah (sav) da, «Bir kadından zevkini aldıktan
sonra boşayan kimseyi Allah (cc) lanetler.» buyurmuştur. Talak ancak zaruri
olduğu zoman mubahtır. Bu zaruret birkaç halde kendini gösterir:
Talak hususundaki
haller ve hükümleri hakkında İbni Hacer'den şöyle rivayet edilmiştir:
1- Kadını
boşamak vactbtir.
a) Zevcesine
kızarak dört ay yaklaşmayacağına yemin eden —kî buna ila denir— kimse, dört
ayın bitiminden sonra zevcesiyle anlaşamayacağına kanaat getirirse boşaması
lazımdır,
b) Karı -
koca arasında geçimsizliği gidermek için birisi kadın, diğeri erkek tarafından
iki hakem tayin edilir. Hakemler ı.jrı - kocanın arasını bulamazlarsa
ayrılmaları vacib olur.
c) Kadın
iffetli olmaz, kocasına ihanet ederse talak vactbtir.
2- Talak
mendubtur. Koca karısının haklarını yerine getiremiyor veya sevmiyorsa boşaması
mendubtur.
3- Talak
haramdır. Buna da talak-ı bid'î denilir. (Bunun tafsilatını yukarıda
vermiştik).
«Eğer bu saydığımız
hallerin hiçbirisi yoksa o zaman kadını boşamak mekruhtur.»
[10]
Rivayete göre Abdullah
bin Ömer (ra) zevcesini aybaşı halinde İken bir talakla boşadı. Babası Hz. Ömer
bunun hükmünü sorunca Resulullah (sav) ona, talaktan ricat etmesini ve karısı
aybaşı halinden temizlenip sonra adet görerek yeniden temizleninceye kadar
yanında tutmasını, ikinci adetinden temizlendikten sonra dilerse aile hayatını
devam ettirmesini, dilerse onunla münasebette bulunmadan ayrılmasını emretti.
[11] İşte
bu hadise istinad edilerek kadının aybaşı halinde iken boşanamayacağına ve
adetten temizlendikten sonra münasebette bulunmadan talakın mubah olduğuna
icma edilmiştir.
Cumhur, sünnetin
hilafına olarak aybaşı halinde İken kadının boşanmasında talakın vaki
olacağına hükmetmiştir. Ancak o adam günahkar olmuştur. Zira Resulullah (sav),
«Üç şeyin ciddisi de ciddi, şakası da ciddidir: Nikah, talak ve ricat.»
buyurmuştur.
[12]
Fakihler hangi
hallerde talakın sünnl olacağı hususunda ihtilaf etmişlerdir.
Hanelilere göre
talakın sünnİ olması İçin iki şartın tahakkuk etmesi lazımdır. Birincisi
vakittir. Kocanın karısıyla münasebette bulunmadığı temizlik vaktinde veya
kadının hamile olduğu ortaya çıktığı zaman talak yapılmalıdır, İkincisi sayı
şartıdır. Bir temizlik halinde yalnız bir talak yapılmalıdır.
Malikilere göre ise
talakın sünnİ olması için yedi şart lazımdır: Adet gören kadın bir talakla
boşanmazdır. Talak yapıldığı zaman kadın temiz olmalı ve koca kadınla
münasebette bulunmamış olmalıdır. Daha önce aybaşı halinde iken talak
verilmemiş olmalıdır. Talak karşılıksız yapılmalıdır.
Bu husustaki diğer
tafsilat tein fıkıh kitaplarına bakılmalıdır.
Şafii ve Han bel ilere
göre talakın Sünni olması İçin aybaşı halinden temizlenen kadını münasebette
bulunmadan bir talakla boşamak lazımdır.
Talakın münasebette
bulunulmayan temizlik hafinde yapılması gerektiği hususunda İttifak olduğu
görülmektedir.
Hamileliğin ortaya
çıkmasından sonra yapılan talakın sünnİ sayılması dq bir başka rivayette
Resulullah (sav)'ın zevcesini boşayan İbni Ömer (rd) için Hz. Ömer'e, «Oğluna
söyle ricat etsin. Adetten temizlendikten sonra veya gebeliği ortaya çıktıktan
sonra dilerse boşasın.»
[13]
buyurmasına istinadendir.
Talakın saytsı
hakkındaki ihtilaf da, «Talak İki defadır. (Ondan sonrası) ya iyilikle tutmak,
ya güzellikte salmaktir.it (Bakara : 229) âyetinin tefsirinden çıkmaktadır.
Bazı alimler. «Talak
iki defadır.» cümlesini kadının bir defada iki talakla boşanabileceği"
şeklinde anlamışlardır.
Diğer bazı alimlere
göre «Talak iki defadır.» âyetinden maksat ayrı ayrı jki talaktır.
Fahreddin Razi şöyle
der: «Sünni talak ancak münasebette bulunulmuş, adetten kesilmemiş baliğe
kadın hakkında tasavvur edilebilir. Kü-Cük yaştaki, hiç münasebette
bulunulmayan ve adetten kesilen kadınlar hakkında sünni veya bid'i talak diye
birşey yoktur. Çünkü bu saydıklarımız îddetferini üç aybaşı temizliği İle
değil, ancak ay hesabı ile beklerler.»
[14]
Cessas da şöyle der:
«Sünni talakın şartı olan vakit, iddetini aybaşı temizliği ile değil, ay
hesobıyla bekleyenler içindir. Mesela hic münasebette bulunulmayan bir kadın
aybaşı halinde de boşanabilir.»
[15] ,
Diğer İhtilaflı
şartlar için fıkıh kitaplarına bakılmalıdır.
«Onları evlerinden
çıkarmayın. Kendileri de cıkmasınlar. Meğer ki apaçık bir kötülük (meydana)
getirmiş olsunlar.» âyeti, boşanan bir kadının Iddeti devam ettiği müddetçe
kocası İle yaşadığı evden çıkmamasına delalet eder. Kocasının onu çıkarması
caiz olmadığı gibi, kadının kendi başına çıkması — zaruret olmadığı takdirde—
caiz değildir. Şayet çıkarsa günah kazanmış olur. Evden çıkmaması hususunda
talak-ı rlcî (bir veya iki talak) ile talak-ı bain (üç talak) arasında bir fark
yoktur.
Fakihler İddetini
bekleyen bir kadının ihtiyaçlarını karştiamak İçin evden çıkmasının caiz olup
olmadığı hususunda birkaç görüşe ayrılmışlardır.
İmam Malik (ra) ve
Hanbel [ra)'e göre iddetini bekleyeı. bir kadın ih-. tiyaçlarını karşılamak
üzere yalnız gündüzleri evinden çıkabilir.
İmam Şafii (ra)'ye
göre talak-ı rlcî ile boşanan bir kadın ne gündüz, ne de gece evinden dışarıya
çıkabilir. Talak-ı bain İle boşanan kadın ise yalnız gündüzleri evinden
çıkabilir.
İmam Ebu Hanife
(ra)'ye göre boşanan kadın ne'gündüz, ne de gece evinden dışarı çıkabilir.
Yalnız kocası ölen bir kadın —ki bu da İddet bekleyecektir— gece değil, gündüz
evinden çıkabilir.
Maliki ve Honbelilerin
delilleri:
Maliki ve Hanbeliler,
Cabir 'bin Abdullah (ra)'tan rivayet edilen, «Teyzem kocasından boşanmış ve
İddet bekliyordu. Bu esnada hurma bahçesinde çalışmak istedi. Birisi onun
evinden çıkmasına mani oldu. O da Re-suluflah (sav)'a giderek durumu anlattı.
Resulullah (sav), «Git, bahçende çalış. Çünkü hurmaların çoğaldığı takdirde
sadaka verebilir, iyilik yapabilirsin.» buyurdu.» hadisine Istinad ederek
boşanan bir kadının gündüzleri İhtiyacı için dışarı çıkabileceğine
hükmetmişlerdir.
Şafillerin delilleri:
İmam Şafii (ra),
«Onları evlerinden çıkarmayın.» âyeti İle İstidlal ederek ricî talakla boşanan
bir kadının ne gündüz, ne de gece dışarıya çıkamayacağına hükmetmiştir.
Talak-ı boinle boşanan
kadına gelince, Fatıma binti Kays (r. anha) hakkında rivayet edilen hadise
dayanarak bunun gündüzleri çıkabileceğine hükmetmiştir. Müslim'in rivayetine
göre Fatıma binti Kays (r. anha) Resulullah (sav)'a gelerek, «Kocam beni üc talakla
boşadı. Kocamın ya-nfma girmesinden korkuyorum.» dedi. Resulullah (sav) da onun
gündüz-leıi çıkmasına müsaade etti.
Buharı de Hz. Ayşe'den
şöyle rivayet eder; «Kocasından boşanan Fatıma bintl Kays (r. anha), iddetinl
beklerken korkunç bir evde kalıyordu. Bundan ötürü Resulullah (sav) onun
gündüzleri evden çıkmasına müsaade etti.»
Hanelilerin delilleri:
İmam-i Azam (ra),
«Onları evlerinden çıkarmayın.» âyetinin umumi ifadesine istinad ederek boşanan
kadın ister talak-ı rici ile, İster talak-ı bainle boşansın, ne gündüz, ne de
gece evinden çıkamayacağına hükmetmiştir.
Ölen kocasının
iddetini bekleyen kadına gelince, bu. gündüzleri İhtiyacını karşılamak için
çıkar, fakat geceleri çıkamaz. Çünkü bunun İçin bir zaruret yoktur.
Eğer koca boşadığı
kadının evden çıkmasına izin verirse, imam-ı Azam (ra)'a göre, o kadın yine
evden çıkamaz. Çünkü o evde durmak şer'an onun hakkıdır ve kocanın izni ile bu
hak sakıt olmaz. Hatta kadın, hulu' yoluyla kocasından talakını satın almış
olsa ve sonra da kocasını boşasa, koca ona İddet müddetince ev vermek zorunda
olmadığı halde, kadın kocasının evini kiralayarak oradan çıkmaz. Oradan
çıkması ona helal değildir.
Şafiilere göre İse,
iddet müddetinde kadın İle onu boşayan kocası, oturdukları evden başka bir eve
taşınmak İçin anlaşırlarsa o zaman kadın o evden çıkabilir. Çünkü, «Kendileri
de çıkmasmlar.» âyetinin manası, «Onlar zorla çıkmasınlar.» demektir.
[16]
Fahreddln Razı de
şöyle der: «Kocası evden çıkmasına razı olsa veya kadın kocasının kendisini
çıkarmasına razı olsa bile zaruret olmadıkça çıkamaz.»
[17]
Selef, «Meğer ki
apaçık bir kötülük (meydana) getirmiş olsunlar.» âyetindeki «kötülük»ten
maksadın ne olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Fakİhler de yine onlar gibi
görüş ayrılığına düşmüşlerdir.
İmam Ebu Hanlfe (ra),
Abdullah bin Ömer (ra)'in sözü İle hükmederek âyetteki «kötülük»ten maksadın
iddet bekleyen kadının iddetf dolmadan evden çıkmasıdır demiştir. Bu görüşe
göre âyetin manası, «Meğer ki evlerinden haksız olarak çıkmış olsunlar.»
demektir. Yani onlara hiçbir surette dışarı çıkmalarına müsaade edilemez.
İbni Hümam'a göre
âyetin manası, «Onlar evlerinden çıkmasınlar. Şayet çıkarlarsa kötülük işlemiş
olurlar.» demektir.
[18]
İbni Abbas (ra)'tan
yapılan rivayete göre âyetteki «kotülük»ten maksat kadının kocasına dil
uzatmasıdır. Eğer iddet beyleyen kadın kocasına karşı terbiyesizce konuşursa
onu evden çıkarması helal olur.
İmam Ebu Yusuf (ra)
İse Hasan ve Zeyd bin Eslem'İn tefsirlerine uyarak âyetteki «kötülüksten
maksadın zina olduğunu söylemiştir. Bu görüşe göre âyetin manası, «Kocaları
onları evlerinden çıkarmasınlar. Meğer ki zina işlemiş olsunlar.» olur.
Yine İbnl Abbas
(ra)'tan âyetteki «kötülük»ten maksadın zina, zina iftirası, hırsızlık gibi
günahlar olduğu şeklinde bir rivayet vardır. Bu günahlardan birini işleyen
kadın evden çıkarılır. Taberî de bu görüşü ihtiyar etmiştir.
Dahhak'a göre âyetteki
a kötülük» ten maksat, kadının kocasına karşı hırçınlaşması, huysuzlaşmasıdır.
Cessas : «Âyetteki
«kötülük» kelimesi yukarıda sayılan manaların hepsini içine alır. Bunlardan
birini işleyen kadının evden çıkarılması caizdir. Mesela zina İşlerse, zaten
had İçin dışarı çıkarılacaktır. Kocasına karşı dayanılmayacak şekilde dil
uzatırsa, İsyan edip huysuzlaşırsa evden çıkarılması caizdir. Fakat bu
sayılanlardan başka bir şekildeki isyanı evden çıkarılmasına sebeb olamaz,»
demektedir.
İbnü'l-Arabt de şöyle
der; «Kötülük»ten maksadın zina olduğunu söyleyenlerin görüşlerinin hiçbir
delili yoktur. Zira zina için çıkış, idam için çıkıştır. Bu sebebi e bu, haram
olan çıkıştan istisna edilemez. «Kötülük» ten maksadın terbiyesizlik ve dil
uzunluğu olduğunu söyleyen görüş ise Hz. Fatıma binti Kays (r. anhaj'ın
hadisinde açıklanmıştır.
[19]
«Kötülük» ten maksadın bütün günahlar olduğunu söyleyen görüş ise hayali bir görüştür.
Mesela, gıybet de bir günahtır. Kadının gıybet etmesi ne çıkarılmayı, ne de
çıkmayı mubah kılamaz. Fakat «kötüKikuten maksadın kadının evden sebebslz yere
ckması olduğu söylenirse bu doğrudur. O zaman âyetteki cümle şöyle
anlaşılabilir: «Onları evlerinden çıkarmayın. Onlar da şer'an evlerinden
çıkamazlar. Meğer ki zorla evden çıkmış olalar.»
[20]
Beşine) hüküm:
Karısını bir veya İki talakla boşoyan kişinin data sonra tamamen boşamasında
veya geri atmasında şohîd bulundurmasının hükmü nedir?
Imam-ı Azam (ra)'a
göre böyle bir durumdan sonra şahld bulundurma İster ayrılıkta, İster yeniden
birleşmede olsun, mendubtur. Zira Allahu teala, «Alış veriş ettiğiniz vakit de
sahtd tutun.» (Bakara: 282) buyurmuştur. Görülüyor ki alış verişte de şahkj
tutmak do voclb değil mendubtur. Evlilik de alış veriş gibi bir akid olduğundan
onda da şahld bulundurmak mendubtur. imam Malik (ra)'İn görüşü de budur. İmam
Şafii (ra) ve İmam Hanbel {raj'in iki görüşlerinden birisi de budur.
İmam Şafii (ra) ve
İmam Hanbel (ra)'in diğer görüşüne göre zevcesini tekrar atmak isterse şahit
tutmak vacip, tamamen boşarsa şahit bulundurmak da mendubtur. '
Birinci görüşün
delilleri:
1- Allahu
taala âyette erkeğe, bir veya iki talakla karısını boşodık-tan sonra, onu
tekrar yanına alma veya tamamen ayrılma hakkı tanımıştır. Bundan sonra da
şahit bulundurmayı zikretmiştir. Bundan anlaşılıyor ki, evvela ricat edecek,
sonra şahld tutacaktır. Bu da kesin olarak gösteriyor ki ricatta şahid
göstermek vaclb değildir. Vacib hükmü kalkınca elbetteki mendub hükmü
kalacaktır.
2- Ayetteki,
«Güzellikle kendilerinden aynim» ifadesinden maksat, erkeğin Iddeti bitene
kadar terketmesi ile ayrılık meydana gelir. Bu hususta faklhler arasında
herhangi bir görüş ayrılığı da yoktur, öyleyse ayrılık şahid olmasa da sahih
olmaktadır. Âyetteki «kendilerinden ayrılın» ifadesinden sonra, «iki kişiyi de
şahld yapın.ı İfadesi gelmiştir. Ayetin bu akışı, ayrılığın sahih olması için
şahidin şart olmadığına delalet etmek* tedir. Ayrılıkta şahld nasıl şort
değilse, ricatın sıhhatinde de şart değildir. O zaman şahidsiz ricat da sahih
olmaktadır.
3- Ayrılma
kocanın hakkıdır ve bunun şahid tutulmadan da yapılması caizdir. Koca
ayrılmada kimsenin rızasını almak zorunda do değil-dir. Ayrılık nasıl kocanın
hakkı İse ricat da kocanın hakkidir. Öyleyse karısını yeniden yanma alması da
gahldslz- olarak caizdir.
4- Allahu
taala ayrılma veya ricat etme hususlarında onları halkın İthamlarından korumak
için şahid tutmayı ihtiyaten emretmiştir. Çünkü talak bilinir, fakat ricat
bilinme?. Bu sebebte İhtiyaten şahld tutulması emredilmiştir. İhtiyaten
emredilen şeyler de fıkıh usulünden de bilineceği gibi farz veya vacibi değil, mendubu
ifade eder.
[21]
1- Sünni
talak, ''admla münasebette bulunulmayan temizlik hclin-de yapılan talaktır.
2- Bld'i
talak, oybaşı halinde veya münasebette bulunulmuş emlz-lik halinde yapılmış talaktır.
3- İddetini
bekleyen kadına İddet sonuna kadar ev verme'
kocanın vazifesidir. O evden koca tarafından çıkarılmadı da ca>.
değildir.
4- Kadın,
kocasının verdiği evden iddetı dolmadan çıkarsa Allah (cc)'a isyan etmiş olur.
5-
Allah (cc)'ın çizmiş olduğu hududları
aşmamak müslümanlar üzerine vaclbtlr.
6- Allahu
toalamn «şahkf yapın» emri, zulmü bertaraf etmek içindir.
7- Allah
(cc)'o dayanmak, O'na güvenmek herşeyin başı ve nefsin rahatıdır.
Aile, İslam toplumunun
temel taşıdır. Cemiyet, aile İle ayakta durur. Çünkü fertlerin birbirlerine
karşı sevgi, şefkat ve dayanışmaları ailede başlar. Çocuk ailede yetişir.
Terbiyesini aileden alır.
Tabiatıyla bazan iki
kişi arasında Öyle haller zuhur eder ki, o hollerde evlilik hayatını sürdürmek
mümkün olmaz. Bundan ötürü Allahu taala bu gibi haller için talakı mubah
kılmıştır. Çünkü böyle hallerde aile içindeki huzursuzluğu giderecek talaktan
başka çare kalmamıştır. Bunun içi Aflahu taala en sevmediği helal olan talakı
erkeğe mubah kılmıştır. Şu kadarı var ki, insanın her istediği vakit ailesinden
ayrılması sünnet deği dir. Mesela bu vakitlerden birisi, kadının aybaşı hali
vaktidir. İşte bunu için Allahu taala aybaşı halinde talakı yasak etmiş ve
evlilik bağını kc parmak için acele edilmemesini emretmiştir. Buna karşılık
kadını bir vey İki talakla boşamaya müsaade etmiştir. Umulur k1, ileride erkek
karışır dan nefret ediyorsa o nefretinden vazgeçer ve tekrar ailesini yanına
alıı
Talak ne zaman
yapılırsa yapılsın vaki olur. Zira aile bağının kopuş cemiyetin direğinin
yıkılmasıdır. Bu da çocuk oyuncağı değildir. Ciddiye ister. Ağzından talak
çıkan adam bunun sonuçlarına katlanmak zorun dadır. Talak Allah (cc)'ın tayin
etmediği vakitlerde yapılırsa Allah'a isya, edilmiş olur. Çünkü Allah (cc)'ın
çizmiş olduğu sınırlarda durulmam^ Allah (cc)'ın talim buyurduğu emirlere
uyulmamıştır.
Herşeyi hakkıyla bilen
Allahu taala, dikkatsizlikten dolayı boşanaı kadına zarar verilmemesi için
İddet beklemeyi emretmişştir. İddette kadı nın rahminin temiz olup olmadığı
bilineceği İçin talaktan iki tarafın di zarar görmesi önlenmiş olmaktadır.
4 — Kodınlannız İçinden artık adetten kesilmiş
olanlarla henüz adetini görmemiş buluncn!ar(ın Mdetlerin)de şüphe ederseniz,
onfann Iddetl üç aydır. Yüklü kadınların Iddetleri ise yüklerini vaz' etmeleri
(He bfter). Kim Allahtan korkarsa O, kendisine(her)lşlnde bir kolaylık verir.
5 — İşte bu(nlar) Allahın size İndirdiği
emridir. Kkn Allah’tan korkarsa (Allah) onun kusurlarını Örter, onun
mükafatını büyütür.
6 — (Boşanan) o kadınları, gücünüzün yettiği
kadar, İkamet ettiğiniz -yerin bir kısmında oturtun. (Evleri) başlarına dar
etmek (onları çıkmaya
meobur kılmak) için
kendilerine zarar yapmayın. Eğer onlar yüklü İseler yüklerini koyuncaya kadar
nafakalarım verin. Eğer (kendilerinden olan evlatlarınızı) sizin faidenize
emzirlrlerse onlara ücretlerini verin. Arantzda (bu hususta) güzelce müşavere
edin. Eğer güçlüğe uğrarsanız o halde- (çocuğu) onun (hesabına) bir başka
kadın) emzirecektlr.
7 — (Hali vakti) genfş olan nafakayı
genişliğine göre versin. Rızkı kendisine daraltılmış bulunan (fakir) de
nafakayı Allahın ona verdiğinden versin. Allah hiçbir nefse, ona verdiğinden
başkasını yüklemez. Allah güçlüğün arkasından kolaylık İhsan eder.
(Yetene):
Ye's kökünden gelen bir fiildir. Ye's ümldsizlfk demektir!
(El mahizl):
Hayz, adet görmek demektir. Yonl kadının rahminde biriken kanın akmasına hayız
denir.
(İrtebtüm):
Şüphe ederseniz demektir.
(Yükefflr):
Setretmek, hatayı yok etmektir. Küfür kelimesinin asıl manası birşeyi
örtmektir.
(Vücdiküm):
Vücd, zenginlik demektir.
(Ve'temlrû):
Karşılıklı konuşmak, müşavere etmek demektir.
(Teasertüm):
Sıkıntıya, dara düşmek.
(Zu saatin):
Genişlik, gücü yetmek.
Allahu taala boşanan
bir kadının iddetlnl, «Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç hayız ve
temizlenme müddeti beklerler.» (Bakara: 228) âye-tiyle beyan etmiştir.
Yaşlılıktan veya
küçüklükten ötürü hayız görmeyen kadının Iddetl İse mevzumuz âyetlerle beyan
edilmiştir. Allahu taala bu âyetlerde icmalen şöyle buyurmaktadır:
Haytzdan kesilmiş
yaşlı kadınlarla henüz hayız görmeyen çocukların iddetlerl hususunda şüpheye
düşerseniz onların İddetleri üç aydır.
Boşanan hamile kadına
gelince, onun iddetl de doğumuna kadardır. Doğumu ile sona erer. Her kim
yaptıklarında Allah (cc)'tan korkarsa Allahu taala onu hayırlı İşe muvaffak
kılar ve İşlerini kolaylaştırır.
Bunlar talak ve iddet
mevzularında Allah (cc)'ın kullarına farz kıldığı hükümlerdir. Her kim Allah
(ccjı'ın emrettiğini takva ile yapar ve yasaklarından kaçarsa Allahu taala
onun kötülüklerini yok eder ve ahirette ona büyük ecir ve sevap verir.
Eğer boşanan kadın
hamile ise, hamilelik müddeti uzun sürse bile. talaktan doğumuna kadar
nafakasının verilmesi farzdır. Kadın doğum yaptıktan sonra çocuğu emzirmeye
razı olursa çocuğun babası ona emzirme ücretini vermelidir.
Evvelce karı koca olan
fakat sonra ayrılan ve ayrıldıktan hemen sonra İki yabancı gibi olan anne ve
baba çocuğun emzirilmesi ve beslenmesi hususunda aüzellikle müşavere ederek
anlaşmalıdır. Böyle bir anne İle baba aralarını bulacak bir vasat bulamaz ve
anlaşamazlarsa babanın çocuk için bir süt dadısı tutması lazımdır.
iddet bekleyen kadına
verilecek nafaka kocanın gücüne göre ayarlanır. Koca-eğer zengin ise zenginliğine
uygun bir nafaka, fakir İse gücünün yetebileceği bir nafaka vermelidir. Zira
hikmet sahibi yüce Allah (cc) hiçbir İnsana gücünün yetmediğini emretmemiştir,
etmez de. Şüphesiz bilinmelidir ki, insanların dünyadaki halleri hiçbir zaman
bir olmaz. Şüphesiz Allahu taala güçlüğün arkasından kolaylık İhsan eder.
1- Hakim,
Taberî ve Beyhakî şöyle rivayet etmişlerdir:
«Boşanan kadınla Kocası ölen kadının Iddet hükmünü beyan eden Bakara
Süresindeki âyet nazil olduktan sonra Übey bin Kaab Resulullah (sav)'a, «Ya Resuluilah, Medine kadınları, kadınlarla
ilgili bazı hükümler vardır ki henüz zikredilmedi, diyorlar.» dedi. Resulullah
(sav) onların neler olduğunu sorunca, «Ya Resulullah, henüz buluğ çağına
ermemiş kadınlar, hayızdan kesilmiş kadınlar ve gebe kadınlar?» dedi. Bunun
üzerine, «Kadınlarınız içinden artık adetten kesilmiş olanlarla...» âyeti nazil
oldu.
2- Vakidi,
Begavî ve Hazin şöyle rivayet ederler: «Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç
hayız ve temizlenme müddeti beklerler.» (Bakara: 228) âyeti nazil olunca Halat
bin Numan el-Ensarî Resulullah (sav)'a, aHe-nüz hayız görmeyen kadınlarla
hayızdan kesilmiş yaşlı kadınların ve birde gebe kadınların iddetlerl nedir?»
diye sordu. Bunun üzerine, «Kadınlarınız İçinden artık adetten kesilmiş
olanlarla...» âyeti nazil oldu.
Birinci incelik: «Âyetin akışı boşanan kadınların iddet vb. hükümlerini beyan
etmektedir. Bir erkek karısını ya sevmediği için veya geçine-mediği İçin boşar.
Bazı kocalar, boşadığı kadınla evlenmek isteyecek erkekleri nefret ettirmek
için ona bazı çirkin şeyler İsnad eder. Kadında nahoş ve çirkin şeyler
gördüğünü İhsas ettirir. İşte bundan ötürü Allahu taa-la iddet hükmünden hemen
sonra muttaki olmalarını emretmiştir. Bunun sebebi, evlilik hukukunun
korunması, İddet bekleyen kadına zarar verilmemesi ve onun mesken ve
nafakasının verilmesidir. Kadına verilen nafaka ve mesken kadının iffetli
olduğunu, namus bakımından kocasına İhanet etmediğini ortaya koyar. Bu hususta
her kim Allah (cc)'tan korkar boşadığı zevcesine gelecekte zarar verecek
şeyler yapmazsa Aliahu taala da onun günahlarını setreder ve büyük ecir verir.»
[22]
İkinci incelik;
«O kadınları... İkamet ettiğiniz yerin bir kısmında oturtun.» âyeti akla
gelebilecek olan bir sorunun cevabıdır. Şöyle ki, «Kim Alla ht an korkarsa»
âyeti, İddet bekleyen kadınlar hususunda takvanın ne olduğu şeklinde bir soru
getirir akla. İşte Allahu taala bu takvanın ne olduğunu öğretmek İçin, «O
kadınları... İkamet ettiğiniz yerin bir kısmında oturtun.» âyetini İnzal
buyurmuştur.
Üçüncü incelik:
Boşanan her kadına iddet müddetincc nafaka vermek farzdır, öyleyse, «Eğer
onlar yüklü İseler yüklerini koyuncuya kadar nafakalarını verin.» âyetine niçin
gerek görülmüştür? Hamilelikten doloyı İddet müddeti uzayabilir. Bu sebeble, üç
ay geçtikten sonra nafakanın düşeceği zannedilebillrdi. Böyle bir zannı
ortadan kaldırmak için hamile kadınlara nafakalarının doğumlarına kadar
verilmesi emredilmiştir.
[23]
Dördüncü incelik: «Eğer güçlüğe uğrarsanız o halde (çocuğu) onun (hesabına) bir başka
(kadın} emzirecektir.» âyeti anneye hitap etmektedir. Bir ihtiyacı karşılaması
istenilen kimse buna yanaşmazsa ona kınayıcı bir tavırla, «Sen yapmazsan
başkası yapar.» denilir. Âyet de bir bakıma böyle bir mana taşımaktadır.
İbnl Münir şöyle der:
«Bu âyette neden bilhassa kadına hitabedilmlş-tir? Çünkü burada verilecek olan
şey kadının sütüdür. Süt örfen İnsanın saklayacağı, ileride para edecek birşey
değildir. Bilhassa annenin çocuğuna vereceği süt. Çocuğun emzirilmesi için
verilecek para ise maldır. Babanın da kazanmaya ihtiyacı vardır. Öyleyse
annenin emzlrmediği için kınanması daha uygundur. Bu yüzden âyette anneyi
kınayacak bir İfade kullanılmıştır.»
[24]
Kadınlar iki sebebten
dolayı ayhali görmezler: Birisi yaşlılık, ikincisi de yaşın küçüklüğüdür. Böyle
adet görmeyen bir kadının Iddeti ise üç aydır.
Ulema kadının hangi yaşlarda
adetten kesileceği hususunda ihtilcf etmişlerdir.
1-
Fukahadan bazıları hayızdan kesilme
yaşının altmış olduğunu kabut etmiştir.
2- Bazı
fakihler ise ou yaşın ellibeş olduğu görüşündedirler.
3- Bazı
alimlere göre kadının soyunun hangi yaşta hayızdan kesildiğine bakılarak o yaş
kabul edilir.
4-
Bazılarına göre adetten kesilme yaşı hususunda kadının yaşadığı bölgeye İtibar
edilir. O bölgenin kadınfan umumiyetle hangi yaşta adetten kesiliyorsa, o yaş
esas kabul edilir. Çünkü bu hususta ülkeler arasında farklar vardır.
[25]
Adet gören bir kadın
iddeti içerisinde adet görmez ve bunun sebebi bilinemezse Hanefi ve Şafillere
göre onun akraba ve yakınlarının hangi yaşta adetten kesildiğine bakılır. Eğer
kadının yaşı soyunun kadınlarının adetten kesilme yaşına ulaşma mı şsa, İddeti
yine adetledir. Eğer İddeti başladıktan sonra adetten kesilen kadının yaşı
akrabalarının adetten kesilme yaşma ulaşmışsa üç ay iddet bekler. Çünkü adet
görmeyen kadının iddeti üç aydır. Hz. Ali, Osman (ra), Zeyd bin Sabit (ra) ve
ibnl Mes'ud (ra)'dan da böyle nakledilmiştir.
İmam Malik (ra) ve
İmam Hanbel (ra)'e göre ise, böyle bir kadın dokuz ay bekler. Çünkü
hamileliğin müddeti dokuz aydır. Eğer bu müddet zarfında gebeliği meydana
çıkmazsa adetten kesilmiş olduğu anlaşılır ve adetten kesilenlerin iddeti olan
üc ay bekler. Hz. Ömer'in de böyle hükmettiği nakledilmiştir.[26]
Cessas: «Bu âyetteki
«şüphemden maksadın iddetten kesilme yaşı denilmesi caiz değildir. Çünkü
kadının fddetten kesilme yaşma ulaşıp ulaşmadığında şüpheye düşersek onun üç
ay iddet beklemesine hükmedemeyiz.»
ilim erbabı âyette
zikredilen «şüphe» hususunda ihtilaf ederek birkaç
görüşe ayrılmıştır.
Ta beri, bu âyetin
manası hakkında, «Adetten kesilen kadınm fddeti hususunda şüpheye düşerseniz,
onların İddeti üç aydır.» demiştir. Ces-sas'ın görüşü de böyledir. Mücahid'den
de böyle nakledilmiştir.
İkrime ve Katade'ye
göre âyetteki «şüphenden maksat, aybaşı halleri muntazam olmayan kadınların
durumudur. Çünkü böyle bir kadın bazan bir ayda birkaç kere adet görür, bazan
da birkaç ayda bir defa adet görür.
«Yüklü kadınların
Iddetlerl ise yüklerini vaz' etmeleri (ile biter).» âyeti, hamile kadınların
Iddetlerinin doğum yapmalarıyla biteceğine nassen delalet eder.
«İçinizden ölenlerin
(geride) bıraktıktan zevceler kendf kendilerine dört ay on gün iddet
beklerler.» (Bakara: 234) âyeti de kocası ölen kadının dört ay on gün İddet
beklemesine delalet eder.
Şayet kocası Ölen
kadın hamile ise iddeti ne olacaktır? Dört ay on gün mü, yoksa doğum yapana
kadar mı iddet bekleyecektir?
Selef ve halef
alimleri, âyet sarih olduğundan boşanan gebe kadın» İddetinln doğumla biteceği
görüşündedirler. Ancak kocası ölen hamile kadının iddeti hususunda ihtilaf
edilmiştir:
Cumhur, kocası ölen
gebe kadının Iddetlnin de doğum yapınca sona ereceği görüşündedir.
Hz. Ali ile İbnl Abbas
(ra) göre ise, «Yüklü kadınların tddetlerl ise yüklerini vaz1 etmeleri (ile
bher).» âyeti, boşanan kadınların İddeti hakkındadır. Kocası ölen hamile kadın
ise en uzak İddeti bekler. Kocası Ölen hamile kadın, kocası ölen kadının
kddetl olan dört ay on günden önce doğum yaparsa, İddetini dört ay on güne
tamamlar. Eğer doğmu dört ay on günden sonra ise o zaman da İddeti doğumla
tamamlanır.
Cumhurun delilleri:
Cumhur, Bedir Savaşına
katılan, Veda Haccında vefat eden Saad bin Havlete'nin, vefatında hamile olan
karısı Sübey'a el-Eslemî hakkında va-rld olan hadise dayanmaktadır. Rivayete
göre Sübey'a, kocası öldükten az bir zaman sonra doğum yapar. Lohusalıktan
temizlendikten sonra evlenme arzusunda olduğu İçin süslenir. Onu bu süslü
haliyle gören Beni Abdtdar kabilesinden bir erkek, «Ne oluyor, seni çok
süslenmiş görüyorum. Yoksa evlenmek mi İstiyorsun? Allah (cc)'ın İsmi ile
andederlm ki, kocanın vefatından dört oy on gün geçmedikçe evlenmezsin.» dedi.
Sübey'a şöyle der: «O adam böyle deyince elbiselerimi çıkardım. Resulullah
(sav)'a gidip durumu sordum. Bana, «Doğum yaptığın İçin artık evlenebilirsin.»
diye fetva verdi.»
[27] Bu
hadis, kocası Ölen hamile kadınların İddetinln doğumları ile tamamlandığını
göstermektedir.
İbni Mes'ud [raydan
şöyle rivayet edilir: «Bana gelen haberlere göre Hz. Ali iddet müddeti ile
ilgili son hükümle hükmederdi. Hz. Ali'ye göre «Yüklü kadınların Iddetl. .»
âyeti, «Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç hayız ve temizlenme müddeti
beklerler.» (Bakara: 228} âyetinden sonra nazil olmuştur.»
[28]
Cessas bu hususta
şöyle der: «İbni Mes'ud (ra)'un sözü, âyetin hüküm bakımından umumîlik ifade
ettiğini ve kendi başına kafi olduğunu ifade etmektedir. Diğer boşanan
kadınların iddetleriyle ilgisi yoktur. Öyleyse, İster kocasından boşanan
kadınlar, ister kocaları ölen kadınlar olsun, id-detleri hamilelikten kurtulmaları
ile sona erer.»
[29]
Alimler arasında bir
veya iki talakla boşanan kadına ev verilmesi hususunda ihtilaf yoktur. Ancak
üç talakla boşanan bir kadına iddet müd-detince ev ve nafaka verilip
verilmeyeceği hususunda ihtilaf edilmiştir.
İmam Malik (ra) ve
Şafii (ra)'ye, İmam Hanbel (ra)'den de bir rivayete göre, üç talakla boşanan kadına
ev verilecek fakat nafaka verilmeyecektir.
Hanefilere göre ise
iddet boyunca hem ev, hem de nafaka verilecektir.
İmam Hanbel (ra)'İn
diğer bir kavline göre ise, üç talakla boşanan kadına ne ev, ne de nafaka
vermek icabeder. Çünkü o kadın tamamen ayrılmıştır.
Birine) görüşün
delilleri:
»Eğer antar yüklü
iseler, yüklerini koyuncaya kadar nafaklarını verin.» âyetidir. «O kadınları
gücünüzün yettiği kadar ikamet ettiğiniz yerin bir kısmında oturtun.» âyetf de
boşanan kadına mutlaka ev verilmesine delalet eder. Nafaka hususunda İse
gebelik şartı konulmuştur. Âyet, nafakanın verilmesini hamilelik şartına
bağladığına göre, üç talakla boşanan kadına nafaka yoktur.
İkinci görüşün
delilleri;
1- «(Evleri)
başlarına dar etmek (onları çıkmaya mecbur kılmak) İçin kendilerine zarar
yapmayın.» âyeti. Nafaka vermemek onlara en büyük zararı vermektir.
2- Boşanan
kadın" İddet beklemek mecburiyetindedir, iddet beklemek için de bir yer
lazımdır. Verilen evden çıkamayacağı ve çıkarılamayacağı için talak-ı ricî ile
boşanan kadın gibi ona da nafaka vermek lazımdır.
3- Kadın
İddet müddetlnce evinde hapis gibidir. Evdeki nikahlı zevceye nasıl nafaka
vermek lazımsa, ona da nafaka vermek lazimdır.
4- Mesken
maldan verilir. Çünkü Allahu taaia mesken vermeyi farz kılmıştır ve âyette üç
talakfa boşanan kadınla taiak-ı ricî ile boşanan ka-djn birbirinden
ayrılmamıştır. Buna göre ona nafaka vermek de vacibtir. Çünkü mesken de
nafakadandır. Mesken verildiğine göre nafakanın verilmesi de lazımdır.
Üçüncü görüşün
delilleri:
1- Fatıma
binti Kays hakkındaki hadistir. Kocası onu
Resuiullah (sav)'ın zamanında boşamış ve az bir nafaka veriyordu. Kadın
bu nafakayı az görerek, «Allah {cc)'ın ismi ile yemin ederim ki, gidip
Resululiah (sav)'a bildireceğim. Eğer bana nafaka yoksa hiçbir şey almam.» der.
Şöyle anlatır; «Resuiullah (sav)'a gittim ve durumu anlattım. Resuiullah (sav),
«Üç talakla boşandığın İçin ne ev. ne <Je nafaka hakkın var.o buyurdu.»
Diğer bir rivayette de
«Nafaka İle ev ancak talak-ı rici ile boşanan kadına verilir.» buyurulmuştur.
[30]
2- Nafaka
ancak faydalanma ihtimaline karşılık verilir. Çünkü halen faydalanmasa bile
tekrar birleşme imkanı mevcud olduğundan ona nafaka verilmektedir. Fakat böyle
bir ihtimal yoksa, yani kadın üç talakla boşan-mışsa nafaka verilmez. Serkeşlik yapan kadına da serkeşliği boyunca nafaka verilmez. Çünkü ondan
faydalanamamaktadır.
[31]
Bu husustaki tafsilat
için fıkıh kitaplarına bakılmalıdır.
Malikilere göre
evlilik devam ettiği müddetçe çocuğu annesinin emzirmesi farzdır. Fakat baba,
karısını boşarsa o zaman kadının çocuğunu emzirmesi farz değildir. Ancak çocuk
annesinden başkasının memesini tutmazsa annesinin emzirmesi vacib olur.
İmam-ı Azam (ra)'a
göre boşanan bir kadının çocuğunu emzirmesi hiçbir halde farz değildir. Çocuk
başkasının memesini İster emsin, ister emmesin.
Bazı alimlere göre İse
annenin çocuğunu mutlaka emzirmesi lazımdır.
[32]
1- Hayızdan
kesilmiş yaşlı kadınlarla henüz adet görmeyen küçük yaştaki kadınların
iddetleri üç aydır.
2- Boşanan
kadın gebe ise iddeti doğumu İle sona erer.
3- Allah
(cc)'a karşı muttaki olmak müminlerin dünyadaki işlerini kolaylaştırır ve
günahlarına kefaret olur. Ahirette de ecri büyüktür.
4- İddet bekleyen
kadın iddeti bitene kadar kocasının evinde oturur.
5- İddet
bekleyen kadına boşayan kocası sıkmtı vererek evden çıkmaya zorlayamaz.
6- Boşanan
hamile kadının doğumu ne kadar uzarsa uzasın, doğuma kadar nafakası devam
eder.
7- Boşandıktan
sonra çocuğunu emziren kadın çocuğun babasından emzirme ücretini tam olarak
alır.
8- Nafaka,
kişinin zenginlik, fakirlik durumuna göre değişir.
9- Allah (cc)'ın
emirleri kulların gücünü aşmaz.
Evlilik, İslâm toplum
yapısının temelidir. Talak (boşamak) ise evlilik bağının kopanl: ^asıdır. Şu
var ki boşandıktan sonra ileride birçok meseleler zuhur edebilir. İşte bundan
ötürü Allahu taala kadının iddet beklemesini ve iddeti boyunca nafakasının
verilmesini emretmiştir. İddet süresince kadın erkeğin nezaretinde olduğu için
kadın gebe çıkarsa erkek o-nun kendi çocuğu olduğunu bilir. İddet müddetinde
gebelik ortaya çıkmazsa velev ki talak-ı ricî ite boşamış olsun araiarında
yeni bir evlilik bağı kurulamazsa birbirlerine iki yabancı haline
gelirler.
İddeti dolan kadın
eski kocasından hiçbir şekilde nafaka taleb edemez. İşte bu itibarla İsfâm, kadına
zulmetmemiştir. Çünkü boşayan kocaya iddeti boyunca kadına ev ve nafaka
vermesini emretmiştir. İslâm, kadına zulmetmediği gibi erkeğe de boşadığı
zevcesi açısından bir emniyet sağlamıştır. Çünkü kadın boşandıktan sonra gebe
olup olmadığı ortaya çıkacak kadar bir müddet kendi evinde kalmıştır.
Boşanan gebe kadınlara
gelince, Allahu taala onların İddetİnin ister uzun İster kısa sürsün,
doğumlarıyla sona ereceğini beyan etmiştir. Doğumdan sonra kadının rahmi
tekidli olarak bilinmektedir. Bu yüzden artık beklemeye İhtiyaç yoktur.
Allahu taala
erkeklere, boşadıklan kadınlara kendi evlerinin bir kısmını ve nafakalarını
vermelerini emretmiştir. Verilen ev veya oda kendi kaldığı ev veya oda gibi
olmalıdır.
Allahu taala
kadınlarını boşayan erkeklere, İddet bekleyen kadınlara oturdukları evden veya
nafaklanndan veya başka şeylerden dolayı baskı yaparak evden çıkarmalarını veya
başka bir zarar vermelerini yasaklamıştır.
tddet bekleyen her
kadına nafaka verilmesi vacib olduğu halde, hamile kadınlara nafaka verilmesi
hususunda hassaten emir verilmesinin ' hikmeti nedir? Bu hikmet şudur; Gebelik
müddetinin uzaması iie akla, gebelik müddetinin bir bölümünde nafaka
verileceği, bir müddetinde İse verilmeyeceği gelebilirdi. Veya gebelik çok
kısa sürdüğünde, nafakanın bir müddet daha devam edeceği düşünülebilirdi. İşte
bundan Ötürü Allahu taala gebe kadınların nafakalarının doğuma kadar
verilmesini vacib kılmış- . tır. Çünkü doğumla iddeti sona ermektedir.
Boşanan bir kadının
çocuğunu emzirmesini Allahu taala vacib kılmamışım Bu sebeble ortak
çocuklarını emzirdiği müddet İçinde eski kocasından ücret almak hakkına
sahiptir, işte bu do İslâm hukukunda kadınlara verilen ehemmiyeti
göstermektedir.
Allahu taala, ayrılan
karı kocanın çocuklarının emzirilmesi hususunda iyilikle müşavere etmelerini
emretmiştir. Çünkü o çocuk İkisinin arasında emanettir. Bunların ayrılışları
herşeyden habersiz ve uzak olan ço- .
cuğa zarar vermemelidir. Allah (ccj'tn sıkıntıdan sonra darlık,
fakirlikten s sonra zenginlik vereceğini
bilmeli ve her işlerinde olduğu gibi bu müşavere işlerinde de Allah (cc)'ın
emirlerine dönmeli ve Allah {cc)'ın kendi-
, lerini murakabe ettiğini bilmelidirler.
İşte karı koca Kur'an-ı
kerimin göstermiş olduğu bu yolla ayrılmalıdır. Böyle ayrılmalıdırlar ki,
kalblerlnde sevgi tohumları ölmesin.
[1] Kurtubl, age, C. İB, S. 148. Razi, age, C. e. S. 222.
Alusl, age. C. 28. S. 132.
[2] Kurtubİ. age. C. 18, S. 148. 476
[3] Razl. age, C. 8. S. 224.
[4] Kurtubi. age, C. 18, S. 162
[5] Razi age, C. 8, S. 225.
[6] Razi. age, C. a, S. 227.
[7] Cessas, age, C. 3, S. 453. Ebu Hayyan, age. C. 8. S
[8] Kurtubi, age. C, 18. S. 160.
[9] Ebu Davud ve İbni Mace.
[10] Alusi. age. C. 28, S. 132.
[11] Kütüb-i Sitte'. Malik ve Şafii.
[12] Tirmizî ve Ebu Davud.
[13] Müslim, Nesai. Ebu Davud ve İbni Mace.
[14] Razi, age, C. 8, S. 223.
[15] Cessas. age. C. 3. S. 53.
[16] Alusi, age, C. 28. S.
İ33.
[17] Razi. age. C. 8. S. 225.
[18] Alust, age, C. 28, S. 133.
[19] Bu kadın kocasının evinden korkmuş veya ev halkına
çirkin laflarda bulunmuştur. Buharı, Müslim. İmam Malik ve Ebu Davud.
[20] Kurtubl, «e. C. 8, S. 156.
[21] Cessas. age, C. 3, S. 455 - 56. F. Razt. age, C. 8, S.
226. Kurtubl, Ebu Hayyan. Aİusi.
[22] Ebu Hayyan. Bahr-i Muhit. C. 8. S. 2B4. 490
[23] Cessas, age, C. 3. S. 460. Razi. age, C. 8, S. 229.
[24] Alusi, age. C. 28. S. 140.
[25] Kurtubi, age, C. 18, S. 163. Ebu Hayyan age, C. 8. S.
284. Alust, age. C. 26. S. 136.
[26] Cessas. age. C. 3. S. 457. İbnl Cevzî, age. C. 8, S.
294. Kurtubl, age, C. 18. S. 164,
[27] Buharl. Müslim. Nesal, tbni Mace. Cemü'l-Fevaid. C. 1,
S. 228.
[28] Ebu Davud. Nesai,
İbni Mace.
[29] Cessas, age, C. 3. S. «a. Alusi, age, C. 28. S. 137.
[30] Müslim, Ebu Davud, Tirmizİ, Nesai, Malik.
[31] Kurtubî, age, C. 18, S. 166 - 1G7. İbni Cev2i, age. C.
8, S- 296. Cessas.
[32] Kurtubi. age, C. 18, S. 169. Dört Mezhebin Fıkıh
Kitabı. 498