68. DERS TALAK’IN HÜKÜMLERİ 2

Ayetlerin Lafzı Tahlili 2

Ayetlerin İcmali Manaları 2

Âyetlerin Nüzul Sebebleri 2

Ayetlerin Tefsirindeki İncelikler 3

Âyetlerdeki Şer’i Hükümler 4

Birinci Hüküm: Talak Mubah Mıdır, Mahzurlu Mudur?. 4

İkinci Hüküm: Talak-ı Sünni Hangisidir Ve Şartları Nelerdir?. 4

Üçüncü Hüküm: İddet Bekleyen Bir Kadın Evinden Çıkabilir Mi?. 5

Dördüncü Hüküm : İddet Bekleyen Kadının Evden Çıkarılmasına Sebeb Olan «Kötülük»ten Maksat Nedir?. 6

Ayetlerden Alınacak Dersler 7

Ayetlerdeki Teşrii Hikmetler 7

69. DERS İDDETIN HÜKÜMLERİ 7

Âyetlerin Lafzî Tahlili 8

Ayetlerin İcmâlî Manaları 8

Ayetlerin Nüzul Sebebleri 8

Ayetlerin Tefsırindeki İncelikler 8

Âyetlerdeki Şer'ı Hükümler 9

Birinci Hüküm: Ayhali Görmeyen Kadının İddeti Nedir?. 9

İkinci Hüküm: «Kadınlarınız İçkiden Artık Adetten Kesilmiş Olanlarla Henüz Adetini Görmemfs Bulunanfar(İn (Ddetterfn)De Şüphe Ederseniz, Onların İddeti Üç Aydır.» Âyetinden Maksat Nedir?. 9

Üçüncü Hüküm: Hamile Kadının İddeti Ne Kadardır?. 10

Dördüncü Hüküm: Boşanan Her Kadına Ev Ve Nafaka Verilecek Midir?. 10

Beşinci Hüküm: Boşanan Kadının Doğurduğu Çocuğu Emzirmesi Farz Mıdır?. 11

Ayetlerden Alınacak Dersler 11

Âyetlerdeki Teşri' Hikmetler 11


68. DERS TALAK’IN HÜKÜMLERİ

 

1 — Ey peygamber, kadınları boşayacağınız vakit Iddetlerln» doğru boşayın. O iddeti de sayın. Rcfcbiniz olan Allah'tan korkun. Onları evle­rinden çıkarmayın. Kendileri de tıkmasınlar. Meğer ki apaçık bir kötülük (meydana) getirmiş olsunlar. Bunlar Allanın hudududur. Kim Allanın hu* dudunu (çiğneyip) ararsa muhakkak ki, kendisine yazık etmiş olur. Bil­mezsin, olur ki Allah bunun arkasından bir iş peyda ediverir.

2  — Sonra (o kadınlar) müddetleri doldurtmaya yaklaştıkları zaman ya güzellikle tutun, yahut güzellikle kendilerinden ayrılın ve içinizden ada­let sahibi İki kişiyi de şah» yapın. (Ey şah idi er siz de) şahitliği Allah için eda edin. işte bu (yok mu?) Altaha ve ahiret gününe İman etmekte olan­lara onunla öğüt verilir. Kim Rabbinden korkarsa (Allah) ona bir (kurtu­luş) çıkış yeri ihsan eder.

3  — Onu hatır ve hayatine gelmeyecek bir cihetten de rızıklandınr. Kim Allaha güvenip dayanırsa O, kendisine yetişir. Şüphesiz ki Allah em­rini yerine getirendir. Allah herşey için bir ölçü tayin etmiştir.

                                                                                   

Ayetlerin Lafzı Tahlili

 

(Li iddetihinne): İddetierinln başlangıcında.

(Ahsû). İddet.erinin gününü sayın ve ulutmayın.

(İttekullahe): Allah (cc)'tân sakının. Emirlerini yerine getirin, yasaklarından kaçının.

(Fahişetin): Fahişe, fuhş ve fahşa. çirkin söz ve işe denir. Bunun için zinaya fuhuş denilmektedir

(Hududullahi): Allah (ccj'ın hududlan. Yani, yasakların aşılmaması için konulan engeller.

(Zaleme nefsehu): Zulüm, birşeyi yerinden başka biryere koymaktır.

(Ecelehünne): Ecel, vaktin sonu demektir.

(Bi ma'ruf): Herşeyin güreline ma'ruf denir.

(Zevev adlin): Adaleti açık olan İki kişi.

(Yetevekkel): Allah (cc) a teslim olmak. Ve işlerinde Allah (cc)'a güvenmek.

(Hasbühü): Kafi gelmek.        

(Baliğü): Emri geçerli olmak.

(Kadren): Ölçü.                      

 

Ayetlerin İcmali Manaları

 

Allahu taaia, ümmetini hayra götüren, doğru yola İleten seçkin pey­gamberine tazim ve ümmetini uyandırmak ve öğretmek için hitap ederek şöyle buyurmaktadır: Bir müslüman karısından ayrılmayı arzu ederse ay­rılabilir. Yalnız ayrılacağı vakti seçmesi lazımdır. Kadın aybaşı adetinden temizlendikten sonra; onunla hiç münasebette bulunmadan boşanmalıdır. Evlilik iddet müddetinin bitimiyle sona erer. Bu sebeble iddet müddeti sa­yılmalıdır. Müminlerin her işte takva sahibi olmaları, yapacakları her işte Allahu taaladan korkmaları lazımdır. Takİ amelleri sahih ve selim olabilsin.

Kocasından ayrılan bir kadın İddetinl kocasının evinde beklemelidir. Kocanın onu evden çıkarması caiz olmadığı gibi, kadının da — kocası İzin vermiş olsa bile— kendi başına evden çıkması caiz değildir. Ancak kötü bir fiilde bulunursa o zaman kocasının evinde bulunması zor olduğundan çıkarılması caizdir. İşte bu Allah (cc)'ın emri ve hükmüdür. Allah (cc)'ın kendi taatı İçin çizmiş olduğu bir sınırdır. Her kim bu sının aşarsa haki­katen Ailahu taalanın yasakladığı bir işi irtikab etmiş ve kendisine şerri çekmiş olur. O, bu yüzden ateşe düşecektir. Zira o, sayılacak iddet İçin­de Aliahu taala onun kalbinden zevcesine karşı olan nefreti çıkarabile­ceğini, tekrar zevcesi İle beraber yaşamayı arzu edebiicceğini bilemez.

Eğer o kimse, Allahu taalanın mukaddes kitabında irşad ettiği yola uyarak zevcesine böyle bir mühlet tanırsa, Allahu taala onun arzu ettiğini irade eder. Eğer Allah (cc)'ın dediğini yapmazsa pişman olur.

Sayılan iddetin sonunda ihtiyar kocanındır. Üç talakla boşamadığı takdirde dilerse onu yanına qlır ve ona İyilikle muamele yapaı. Dilerse de, ondan iyilikle ayrılır, bütün haklarını ona teslim eder.

Karısını boşayan kişi, ister onunla tekrar birleşmeyi arzu etsin, ister ayrılmayı, her iki durumda da yapacağına din. ahlak ve yollarında adil olan iki kişiyi şahit tutsun. Şahitlere düşen de hiçbir şeyi ketmetmeyerek, sırf Allah rızası için şehadet etmektir, işte bunlar Allah (cc)'ın emridir Her müminin bu emirlere boyun eğmesi lazımdır. Mümin bilmelidir ki, ge­lecekte -bir gün vardır ki, o gün, yaptığı ve yapacağı herşeyden sorumlu olacaktır. Allahu taola muttaki kullarına mgddl ve manevi bütün sıkıntı­lardan bir çıkış yolu gösterir ve ummadığı, beklemediği yerden rızkını verir. Her kim işlerinde Allah (cc)'a döner, Allah (cc)'a tevekkül ederse Allahu taala ona kafidir. Allah (cc)'ın emir ve yasakları şüphesiz hatket-tikleri üzerinde geçerlidir. Şüphesiz Allah (cc) dilediğini ve seçtiğini yap­maya kadirdir. Herşeyin bir sonu, tayin edilmiş bir ölçüsü vardır.

 

Âyetlerin Nüzul Sebebleri

 

1- İbni Mace, Sünen'inde Said bin Cübeyr (ra)'den, o da Abdullah bin Abbas (ra)'tan, o da Ömer bin Hattab (ra)'tan şöyle rivayet eder: «Re-sululiah (sav), zevcesi Hafsa {r. anhaj'yı boşomış. sonra da ricat ederek geri almıştır.»

2- Katade, Enes bin Malik (ra)'ten şöyle rivayet eder: iResutullah (sav) Hafsa (r. anhaj'yı boşadı. O da babasının evine gitti. Bunun üzerine. fEy peygamber, kadınları boşayacağınız vakit...» âyeti nazil oldu, Resu­lullah (sav)'a da şöyle denildi: «Hafsa'yı geri al. Çünkü o, çok namaz kı­lar ve çok oruç tutar. O, senin cennetteki zevcelerindendlr.»

3- Kelbî. bu âyetin nüzul sebebinde şöyle der: «Resululloh (sav) Hafsa (r. an ha)'ya kızmışlardı. Zira ona bir sır vermiş o da bu sırrı Ayşe (r. anha)'ya açıklamıştı. Resulullah (sav) bunun üzerine Hafsa {r. an ha)'yi bir talakla boşadı ve âyet nazil oldu.»

4- Süddi de şöyle rivayet eder: «Abdullah bin Ömer (ra), zevce­sini aybaşı halinde iken bir talakla boşadı. Ömer bin Hattab {ra} bunun hükmünü sorunca, Resuiullah (sav) ona, talaktan ricat etmesini ve karı­sını aybaşı halinden temizlenip sonra tekrar adet görerek temizleninceye kadar yanında tutmasını, İkinci adetinden temizlendikten sonra diterse âlle hayatını devam ettirmesini, dilerse onunla münasebette bulunmadan ay­rılmasını emretti, işte bu Allahu taalanın kadınları boşamak İsteyenler İçin emrettiği iddettir.»[1]

 

Ayetlerin Tefsirindeki İncelikler

 

Birinci İncelik: Âyetteki «Ey peygamber» hitabı, Resulullah (sav)'ın şerefini göstermek ve ümmetini uyarmak içindir. Ayette hitabın peygam­bere yapılmasında birçok yön .vardır:

Birincisi, ümmeti biliyordu ki, Resulullah (sav)'a yapılan hitap kendl-lerinedir. Çünkü ümmete peygambere uymalon emredilmiştir. Yi İn iz pey-gamber'e has olan hükümler istisnadır.

İkincisi, «Ey peygamber» hitabından sonra, ede ki» tabiri mukadder­dir. Bu, görünüşte yoksa da kelamın akışında düşünülmek İcabeder.

Üçüncüsü, buradaki hitap, bir kavmin veya milletin reisine yapılan hitap adeti üzere yapılmıştır. Reise yapılan hitap, onun halkına da yapıl­mış demektir. Peygamber de ümmetinin imamı ve reisidir. Herşeyde ol­duğu gibi hitapta da Resulullah (sav)'ın şahsî- reisliği nazar-ı itibara alın­mıştır ki, onun Allah (cc) katındaki mevkiinin yüksekliği ve büyüklüğü gösterilsin. Bunun için de buradaki hitap İsmiyle değil, peygamberlik vas­fıyla vaki olmuştur.

Dördüncüsü. Allahu taala âyetin başında peygambere h'tap ettiği halde, âyetin ifade ettiği hükümde ümmetini muhatat) almaktadır. Talak çirkin bir iş olduğu için burada muhatap olarak peygamberin şahsı değil,

ümmeti alınmıştır.

Kurtubî şöyle der: «Allahu taala müminlere hitap etmek İstediği za­man, «Ey peygamber» diyerek Resulullah (sav)'ı taltif ve ümmete hitap et­mektedir.» [2]

İkinci incelik: Kur'on-ı Kerîm'de yalnız «talak»ton söz edildiği haHe, daha sonra neden «talak-ı bld'î» ve «talak-ı sünni» diye iki ayrı isimlen­dirme yapılmıştır? İmam Razî'nin de dediği gibi bu sorunun cevabı şu­dur : Talaka «tolak-ı bid'İ» denilmesi, talakın kadının adette İken vuku bulmasındandır. Çünkü kadının ayhali günleri onun idde t İnden sayılmaz. Ancak temizlendiği gün iddet sayılmaya başlanır. Bu bakımdan iddeti adet gördüğü gün kadar uzar. Aybaşı adetinde İken boşanan kadına ne evli denilebilinlr, ne de iddet bekleyen kadın denilebilinlr. Kadının böyle askı­da kalmash çirkin bir haldir. Her çirkin şeye de bld'ad denilir. Ayrıca er­keğin karısını ayhalinde iken ayırması kodma yapılmış bir haksızlık olur. Kadın, ayhalinden temizlendikten sonra münasebette bulunulur ve sonra boşanırsa bu defa da kadının hamile olması ihtimalinden dolayı kocaya haksızlık olur. Çünkü doğacak çocuk annesiz olarak büyümek zorunda kalacaktır. Bu sebeble bu şekildeki boşamalara bid'ad denir.

Şayet kadın, aybaşı halinden temizlendikten ve münasebette bulu­nulmadan boşanırsa yukarıdaki ikt zarardan da emin olunur. Ne erkeğe. ne de kadına bir zarar gelmez. Çünkü o kadın, talakın hemen arkasından İddet İn I saymaya başlar. Koca da karısının hamile olmadığından emindir Bundan Ötürü bu talaka da talak-ı sünni denilmiştir. [3]

Üçüncü İncelik: Rebl' bin Haysem: «Allahu taala, kendisine tevek­kül edene kafi geleceğine, iman edeni hidayete getireceğine, yolunda har-ctyanı mükafatlandıracağına, kendisine güvenenin kurtulacağına, İsteyene istediğini vereceğine hükmetmiştir. Bunları Allahu taala âyetleriyle şöyle tasdik etmiştir: «Kim Alla ha İman ederse (Allah) onun kalbini doğruya götürür» (Teğabün: 11), «Kim AJlaha güvenip dayanırsa O, kendisin» ye­tişir.» (Talak: 3), «Eğer Allaha gönül hoşluğuyla ödünç verirseniz onu sizin İçin kat kat artırır.» (Teğabün: 17), «Kim Allaha sımsıkı tutunursa muhakkak ki, doğru yola iletilmiştir o.» (Al-i İmran : 101), «Bana dua «din­ce ben o dua edenin davetine İcabet ederim.» (Bakara: 186))» [4]

Dördüncü İncelik: Allahu taala âyette, «Kim Allah'tan korkarsa» de­ğil, «Kim Rabbinden korkarsa» buyurmuştur. Fahreddin Razî bu hususta şöyle der: «Bu tabirde bir uyarı vordır ki bu, «Allah» kelimesi ile yapıla­mazdı. Şöyle ki: «Rab» denilince çeşitli yönleriyle Allahu taalanın nimet ve İkramları hatırlatılmış olmaktadır. Bu nimetlerden başlıca sı da İnsanın yaratılmasıdır. İşte, «Kim Rabbinden korkarsa» ifadesiyle insanların o ni­metleri kaçırmamak için daha muttaki olmaları hatırlatılmaktadır.» [5]

Beşinci incelik: Fahreddin Razî: «Kim Rabbinden korkarsa» âyetin­de şöyle bir İncelik vardır: Kadınların hallerine riayet etmek için mala İhtiyaç vardır. İşte bunun için Allahu taala âyetin hemen devamında, «(Al­lah) ona bir (kurtuluş) çıkış yeri İhsan eder.» buyurmuştur. Yine kadınla­rın halleri hususunda, «Eğer fakir İseler Allah onları (evlenmeleri saye­sinde) faz) (ve kerem)tyle zengin yapar.» (Nur: 32) buyurmuştur. İşte bu âyetler kadınlar hakkında takva olmanın mala bağlı olduğunu bildirmek­tedir. Malı İse Allahu taafa, âyetlerde belirtildiği gibi muttaki olanlara mut­laka ihsan eder.» [6] der.

Altıncı incelik: «O iddeti da sayın.» âyetinde emredilen iddet birkaç şey için sayılır:

1- İddet ricat.için sayılır. Zevcesine dönmek İsteyen insan İddet bitmeden önce tekrar alabilir veya iddet bittikten sonra iyilikle ayrılır.

2- İddet, boşanan kadının yerine bir başkasının alınabilmesi İçin sayılır.

3- Karısını üç talakla boşamak isteyen adamın her adet temizliğin­de bir talakla boşaması için sayılır. [7]

Yedinci İncelik: «Silemezsin, olur ki Allah bunun arkasından bir iş peyda ediverir.» âyetindedir. Koca, bir talakla boşadıktan sonra pişman olarak geri dönebilir. Zaten bu âyetten maksat da boşanacak kadının tek talakla boşanmasıdır. Bu âyet, bir defada üç talakla boşamanın yasak olduğuna işaret eder. Çünkü karısını bir defada üç talak.j boşayan koca, pişman olarak dönmek isterse bu mümkün olmadığı için kendisine zarar vermiş olur. [8]

 

Âyetlerdeki Şer’i Hükümler                        

 

Birinci Hüküm: Talak Mubah Mıdır, Mahzurlu Mudur?

 

Allahu taala, «...Mümin kadınları boşayacağınız vakit iddetlerlns doğru boşayın.» âyetiyle talakı mubah kılmıştır. Resululfah (sav) da talak hususunda, «Allah {cc)'ın mubah kıldıklarından en kızdığı şey talaktır.» ve «Allah fcc)Jın helallerden en sevmediği şey talaktır.» buyurmuştur. [9]

Hanefi ve Hanbelilere göre talak mahzurludur. Çünkü talak ile bir ni­met olan nikaha nankörlük edilmiş olmaktadır. Nitekim Resulullah (sav) da, «Bir kadından zevkini aldıktan sonra boşayan kimseyi Allah (cc) la­netler.» buyurmuştur. Talak ancak zaruri olduğu zoman mubahtır. Bu zaruret birkaç halde kendini gösterir:

Talak hususundaki haller ve hükümleri hakkında İbni Hacer'den şöy­le rivayet edilmiştir:

1- Kadını boşamak vactbtir.

a) Zevcesine kızarak dört ay yaklaş­mayacağına yemin eden —kî buna ila denir— kimse, dört ayın bitimin­den sonra zevcesiyle anlaşamayacağına kanaat getirirse boşaması lazım­dır,

b) Karı - koca arasında geçimsizliği gidermek için birisi kadın, diğeri erkek tarafından iki hakem tayin edilir. Hakemler ı.jrı - kocanın arasını bulamazlarsa ayrılmaları vacib olur.

c) Kadın iffetli olmaz, kocasına iha­net ederse talak vactbtir.

2- Talak mendubtur. Koca karısının haklarını yerine getiremiyor veya sevmiyorsa boşaması mendubtur.

3- Talak haramdır. Buna da talak-ı bid'î denilir. (Bunun tafsilatını yukarıda vermiştik).

«Eğer bu saydığımız hallerin hiçbirisi yoksa o zaman kadını boşa­mak mekruhtur.» [10]

 

İkinci Hüküm: Talak-ı Sünni Hangisidir Ve Şartları Nelerdir?

 

Rivayete göre Abdullah bin Ömer (ra) zevcesini aybaşı halinde İken bir talakla boşadı. Babası Hz. Ömer bunun hükmünü sorunca Resulullah (sav) ona, talaktan ricat etmesini ve karısı aybaşı halinden temizlenip sonra adet görerek yeniden temizleninceye kadar yanında tutmasını, ikin­ci adetinden temizlendikten sonra dilerse aile hayatını devam ettirmesini, dilerse onunla münasebette bulunmadan ayrılmasını emretti. [11] İşte bu hadise istinad edilerek kadının aybaşı halinde iken boşanamayacağına ve adetten temizlendikten sonra münasebette bulunmadan talakın mubah ol­duğuna icma edilmiştir.

Cumhur, sünnetin hilafına olarak aybaşı halinde İken kadının boşan­masında talakın vaki olacağına hükmetmiştir. Ancak o adam günahkar olmuştur. Zira Resulullah (sav), «Üç şeyin ciddisi de ciddi, şakası da cid­didir: Nikah, talak ve ricat.» buyurmuştur. [12]

Fakihler hangi hallerde talakın sünnl olacağı hususunda ihtilaf et­mişlerdir.

Hanelilere göre talakın sünnİ olması İçin iki şartın tahakkuk etmesi lazımdır. Birincisi vakittir. Kocanın karısıyla münasebette bulunmadığı te­mizlik vaktinde veya kadının hamile olduğu ortaya çıktığı zaman talak yapılmalıdır, İkincisi sayı şartıdır. Bir temizlik halinde yalnız bir talak ya­pılmalıdır.

Malikilere göre ise talakın sünnİ olması için yedi şart lazımdır: Adet gören kadın bir talakla boşanmazdır. Talak yapıldığı zaman kadın temiz olmalı ve koca kadınla münasebette bulunmamış olmalıdır. Daha önce aybaşı halinde iken talak verilmemiş olmalıdır. Talak karşılıksız yapıl­malıdır.

Bu husustaki diğer tafsilat tein fıkıh kitaplarına bakılmalıdır.

Şafii ve Han bel ilere göre talakın Sünni olması İçin aybaşı halinden temizlenen kadını münasebette bulunmadan bir talakla boşamak lazımdır.

Talakın münasebette bulunulmayan temizlik hafinde yapılması gerek­tiği hususunda İttifak olduğu görülmektedir.

Hamileliğin ortaya çıkmasından sonra yapılan talakın sünnİ sayılması dq bir başka rivayette Resulullah (sav)'ın zevcesini boşayan İbni Ömer (rd) için Hz. Ömer'e, «Oğluna söyle ricat etsin. Adetten temizlendikten sonra veya gebeliği ortaya çıktıktan sonra dilerse boşasın.» [13] buyur­masına istinadendir.

Talakın saytsı hakkındaki ihtilaf da, «Talak İki defadır. (Ondan son­rası) ya iyilikle tutmak, ya güzellikte salmaktir.it (Bakara : 229) âyetinin tefsirinden çıkmaktadır.

Bazı alimler. «Talak iki defadır.» cümlesini kadının bir defada iki ta­lakla boşanabileceği" şeklinde anlamışlardır.

Diğer bazı alimlere göre «Talak iki defadır.» âyetinden maksat ayrı ayrı jki talaktır.

Fahreddin Razi şöyle der: «Sünni talak ancak münasebette bulunul­muş, adetten kesilmemiş baliğe kadın hakkında tasavvur edilebilir. Kü-Cük yaştaki, hiç münasebette bulunulmayan ve adetten kesilen kadınlar hakkında sünni veya bid'i talak diye birşey yoktur. Çünkü bu saydıkları­mız îddetferini üç aybaşı temizliği İle değil, ancak ay hesabı ile bekler­ler.» [14]

Cessas da şöyle der: «Sünni talakın şartı olan vakit, iddetini aybaşı temizliği ile değil, ay hesobıyla bekleyenler içindir. Mesela hic münase­bette bulunulmayan bir kadın aybaşı halinde de boşanabilir.» [15]     ,

Diğer İhtilaflı şartlar için fıkıh kitaplarına bakılmalıdır.

 

Üçüncü Hüküm: İddet Bekleyen Bir Kadın Evinden Çıkabilir Mi?

 

«Onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de cıkmasınlar. Meğer ki apa­çık bir kötülük (meydana) getirmiş olsunlar.» âyeti, boşanan bir kadının Iddeti devam ettiği müddetçe kocası İle yaşadığı evden çıkmamasına de­lalet eder. Kocasının onu çıkarması caiz olmadığı gibi, kadının kendi ba­şına çıkması — zaruret olmadığı takdirde— caiz değildir. Şayet çıkarsa günah kazanmış olur. Evden çıkmaması hususunda talak-ı rlcî (bir veya iki talak) ile talak-ı bain (üç talak) arasında bir fark yoktur.

Fakihler İddetini bekleyen bir kadının ihtiyaçlarını karştiamak İçin ev­den çıkmasının caiz olup olmadığı hususunda birkaç görüşe ayrılmışlardır.

İmam Malik (ra) ve Hanbel [ra)'e göre iddetini bekleyeı. bir kadın ih-. tiyaçlarını karşılamak üzere yalnız gündüzleri evinden çıkabilir.

İmam Şafii (ra)'ye göre talak-ı rlcî ile boşanan bir kadın ne gündüz, ne de gece evinden dışarıya çıkabilir. Talak-ı bain İle boşanan kadın ise yalnız gündüzleri evinden çıkabilir.

İmam Ebu Hanife (ra)'ye göre boşanan kadın ne'gündüz, ne de gece evinden dışarı çıkabilir. Yalnız kocası ölen bir kadın —ki bu da İddet bekleyecektir— gece değil, gündüz evinden çıkabilir.

Maliki ve Honbelilerin delilleri:

Maliki ve Hanbeliler, Cabir 'bin Abdullah (ra)'tan rivayet edilen, «Tey­zem kocasından boşanmış ve İddet bekliyordu. Bu esnada hurma bahçe­sinde çalışmak istedi. Birisi onun evinden çıkmasına mani oldu. O da Re-suluflah (sav)'a giderek durumu anlattı. Resulullah (sav), «Git, bahçende çalış. Çünkü hurmaların çoğaldığı takdirde sadaka verebilir, iyilik yapa­bilirsin.» buyurdu.» hadisine Istinad ederek boşanan bir kadının gündüz­leri İhtiyacı için dışarı çıkabileceğine hükmetmişlerdir.

Şafillerin delilleri:

İmam Şafii (ra), «Onları evlerinden çıkarmayın.» âyeti İle İstidlal ede­rek ricî talakla boşanan bir kadının ne gündüz, ne de gece dışarıya çıka­mayacağına hükmetmiştir.

Talak-ı boinle boşanan kadına gelince, Fatıma binti Kays (r. anha) hakkında rivayet edilen hadise dayanarak bunun gündüzleri çıkabilece­ğine hükmetmiştir. Müslim'in rivayetine göre Fatıma binti Kays (r. anha) Resulullah (sav)'a gelerek, «Kocam beni üc talakla boşadı. Kocamın ya-nfma girmesinden korkuyorum.» dedi. Resulullah (sav) da onun gündüz-leıi çıkmasına müsaade etti.

Buharı de Hz. Ayşe'den şöyle rivayet eder; «Kocasından boşanan Fatıma bintl Kays (r. anha), iddetinl beklerken korkunç bir evde kalıyor­du. Bundan ötürü Resulullah (sav) onun gündüzleri evden çıkmasına mü­saade etti.»

Hanelilerin delilleri:

İmam-i Azam (ra), «Onları evlerinden çıkarmayın.» âyetinin umumi ifadesine istinad ederek boşanan kadın ister talak-ı rici ile, İster talak-ı bainle boşansın, ne gündüz, ne de gece evinden çıkamayacağına hükmet­miştir.

Ölen kocasının iddetini bekleyen kadına gelince, bu. gündüzleri İh­tiyacını karşılamak için çıkar, fakat geceleri çıkamaz. Çünkü bunun İçin bir zaruret yoktur.

Eğer koca boşadığı kadının evden çıkmasına izin verirse, imam-ı Azam (ra)'a göre, o kadın yine evden çıkamaz. Çünkü o evde durmak şer'an onun hakkıdır ve kocanın izni ile bu hak sakıt olmaz. Hatta kadın, hulu' yo­luyla kocasından talakını satın almış olsa ve sonra da kocasını boşasa, koca ona İddet müddetince ev vermek zorunda olmadığı halde, kadın ko­casının evini kiralayarak oradan çıkmaz. Oradan çıkması ona helal de­ğildir.

Şafiilere göre İse, iddet müddetinde kadın İle onu boşayan kocası, oturdukları evden başka bir eve taşınmak İçin anlaşırlarsa o zaman ka­dın o evden çıkabilir. Çünkü, «Kendileri de çıkmasmlar.» âyetinin mana­sı, «Onlar zorla çıkmasınlar.» demektir. [16]

Fahreddln Razı de şöyle der: «Kocası evden çıkmasına razı olsa ve­ya kadın kocasının kendisini çıkarmasına razı olsa bile zaruret olmadık­ça çıkamaz.» [17]

 

Dördüncü Hüküm : İddet Bekleyen Kadının Evden Çıkarılmasına Sebeb Olan «Kötülük»ten Maksat Nedir?

 

Selef, «Meğer ki apaçık bir kötülük (meydana) getirmiş olsunlar.» âyetindeki «kötülük»ten maksadın ne olduğu hususunda ihtilaf etmişler­dir. Fakİhler de yine onlar gibi görüş ayrılığına düşmüşlerdir.

İmam Ebu Hanlfe (ra), Abdullah bin Ömer (ra)'in sözü İle hükmede­rek âyetteki «kötülük»ten maksadın iddet bekleyen kadının iddetf dolma­dan evden çıkmasıdır demiştir. Bu görüşe göre âyetin manası, «Meğer ki evlerinden haksız olarak çıkmış olsunlar.» demektir. Yani onlara hiçbir surette dışarı çıkmalarına müsaade edilemez.

İbni Hümam'a göre âyetin manası, «Onlar evlerinden çıkmasınlar. Şayet çıkarlarsa kötülük işlemiş olurlar.» demektir. [18]

İbni Abbas (ra)'tan yapılan rivayete göre âyetteki «kotülük»ten mak­sat kadının kocasına dil uzatmasıdır. Eğer iddet beyleyen kadın kocasına karşı terbiyesizce konuşursa onu evden çıkarması helal olur.

İmam Ebu Yusuf (ra) İse Hasan ve Zeyd bin Eslem'İn tefsirlerine uya­rak âyetteki «kötülüksten maksadın zina olduğunu söylemiştir. Bu görüşe göre âyetin manası, «Kocaları onları evlerinden çıkarmasınlar. Meğer ki zina işlemiş olsunlar.» olur.

Yine İbnl Abbas (ra)'tan âyetteki «kötülük»ten maksadın zina, zina iftirası, hırsızlık gibi günahlar olduğu şeklinde bir rivayet vardır. Bu gü­nahlardan birini işleyen kadın evden çıkarılır. Taberî de bu görüşü ihtiyar etmiştir.

Dahhak'a göre âyetteki a kötülük» ten maksat, kadının kocasına karşı hırçınlaşması, huysuzlaşmasıdır.

Cessas : «Âyetteki «kötülük» kelimesi yukarıda sayılan manaların hep­sini içine alır. Bunlardan birini işleyen kadının evden çıkarılması caizdir. Mesela zina İşlerse, zaten had İçin dışarı çıkarılacaktır. Kocasına karşı dayanılmayacak şekilde dil uzatırsa, İsyan edip huysuzlaşırsa evden çı­karılması caizdir. Fakat bu sayılanlardan başka bir şekildeki isyanı evden çıkarılmasına sebeb olamaz,» demektedir.

İbnü'l-Arabt de şöyle der; «Kötülük»ten maksadın zina olduğunu söy­leyenlerin görüşlerinin hiçbir delili yoktur. Zira zina için çıkış, idam için çıkıştır. Bu sebebi e bu, haram olan çıkıştan istisna edilemez. «Kötülük» ten maksadın terbiyesizlik ve dil uzunluğu olduğunu söyleyen görüş ise Hz. Fatıma binti Kays (r. anhaj'ın hadisinde açıklanmıştır. [19] «Kötülük» ten maksadın bütün günahlar olduğunu söyleyen görüş ise hayali bir gö­rüştür. Mesela, gıybet de bir günahtır. Kadının gıybet etmesi ne çıkarılmayı, ne de çıkmayı mubah kılamaz. Fakat «kötüKikuten maksadın kadı­nın evden sebebslz yere ckması olduğu söylenirse bu doğrudur. O zaman âyetteki cümle şöyle anlaşılabilir: «Onları evlerinden çıkarmayın. Onlar da şer'an evlerinden çıkamazlar. Meğer ki zorla evden çıkmış olalar.» [20]

Beşine) hüküm: Karısını bir veya İki talakla boşoyan kişinin data sonra tamamen boşamasında veya geri atmasında şohîd bulundurmasının hükmü nedir?

Imam-ı Azam (ra)'a göre böyle bir durumdan sonra şahld bulundur­ma İster ayrılıkta, İster yeniden birleşmede olsun, mendubtur. Zira Allahu teala, «Alış veriş ettiğiniz vakit de sahtd tutun.» (Bakara: 282) buyurmuş­tur. Görülüyor ki alış verişte de şahkj tutmak do voclb değil mendubtur. Evlilik de alış veriş gibi bir akid olduğundan onda da şahld bulundurmak mendubtur. imam Malik (ra)'İn görüşü de budur. İmam Şafii (ra) ve İmam Hanbel {raj'in iki görüşlerinden birisi de budur.

İmam Şafii (ra) ve İmam Hanbel (ra)'in diğer görüşüne göre zevce­sini tekrar atmak isterse şahit tutmak vacip, tamamen boşarsa şahit bu­lundurmak da mendubtur.                               '

Birinci görüşün delilleri:                         

1- Allahu taala âyette erkeğe, bir veya iki talakla karısını boşodık-tan sonra, onu tekrar yanına alma veya tamamen ayrılma hakkı tanımış­tır. Bundan sonra da şahit bulundurmayı zikretmiştir. Bundan anlaşılıyor ki, evvela ricat edecek, sonra şahld tutacaktır. Bu da kesin olarak gös­teriyor ki ricatta şahid göstermek vaclb değildir. Vacib hükmü kalkınca elbetteki mendub hükmü kalacaktır.

2- Ayetteki, «Güzellikle kendilerinden aynim» ifadesinden maksat, erkeğin Iddeti bitene kadar terketmesi ile ayrılık meydana gelir. Bu hu­susta faklhler arasında herhangi bir görüş ayrılığı da yoktur, öyleyse ay­rılık şahid olmasa da sahih olmaktadır. Âyetteki «kendilerinden ayrılın» ifadesinden sonra, «iki kişiyi de şahld yapın.ı İfadesi gelmiştir. Ayetin bu akışı, ayrılığın sahih olması için şahidin şart olmadığına delalet etmek* tedir. Ayrılıkta şahld nasıl şort değilse, ricatın sıhhatinde de şart değildir. O zaman şahidsiz ricat da sahih olmaktadır.

3- Ayrılma kocanın hakkıdır ve bunun şahid tutulmadan da yapıl­ması caizdir. Koca ayrılmada kimsenin rızasını almak zorunda do değil-dir. Ayrılık nasıl kocanın hakkı İse ricat da kocanın hakkidir. Öyleyse ka­rısını yeniden yanma alması da gahldslz- olarak caizdir.

4- Allahu taala ayrılma veya ricat etme hususlarında onları hal­kın İthamlarından korumak için şahid tutmayı ihtiyaten emretmiştir. Çün­kü talak bilinir, fakat ricat bilinme?. Bu sebebte İhtiyaten şahld tutulması emredilmiştir. İhtiyaten emredilen şeyler de fıkıh usulünden de bilineceği gibi farz veya vacibi değil, mendubu ifade eder. [21]

 

Ayetlerden Alınacak Dersler

 

1- Sünni talak, ''admla münasebette bulunulmayan temizlik hclin-de yapılan talaktır.

2- Bld'i talak, oybaşı halinde veya münasebette bulunulmuş  emlz-lik halinde yapılmış talaktır.

3- İddetini bekleyen kadına İddet sonuna kadar ev verme'  koca­nın vazifesidir. O evden koca tarafından çıkarılmadı da ca>. değildir.

4- Kadın, kocasının verdiği evden iddetı dolmadan çıkarsa Allah (cc)'a isyan etmiş olur.

5- Allah  (cc)'ın çizmiş olduğu hududları aşmamak müslümanlar üzerine vaclbtlr.

6- Allahu toalamn «şahkf yapın» emri, zulmü bertaraf etmek içindir.

7- Allah (cc)'o dayanmak, O'na güvenmek herşeyin başı ve nefsin rahatıdır.

 

Ayetlerdeki Teşrii Hikmetler

 

Aile, İslam toplumunun temel taşıdır. Cemiyet, aile İle ayakta durur. Çünkü fertlerin birbirlerine karşı sevgi, şefkat ve dayanışmaları ailede başlar. Çocuk ailede yetişir. Terbiyesini aileden alır.

Tabiatıyla bazan iki kişi arasında Öyle haller zuhur eder ki, o holler­de evlilik hayatını sürdürmek mümkün olmaz. Bundan ötürü Allahu taala bu gibi haller için talakı mubah kılmıştır. Çünkü böyle hallerde aile içindeki huzursuzluğu giderecek talaktan başka çare kalmamıştır. Bunun içi Aflahu taala en sevmediği helal olan talakı erkeğe mubah kılmıştır. Şu kadarı var ki, insanın her istediği vakit ailesinden ayrılması sünnet deği dir. Mesela bu vakitlerden birisi, kadının aybaşı hali vaktidir. İşte bunu için Allahu taala aybaşı halinde talakı yasak etmiş ve evlilik bağını kc parmak için acele edilmemesini emretmiştir. Buna karşılık kadını bir vey İki talakla boşamaya müsaade etmiştir. Umulur k1, ileride erkek karışır dan nefret ediyorsa o nefretinden vazgeçer ve tekrar ailesini yanına alıı

Talak ne zaman yapılırsa yapılsın vaki olur. Zira aile bağının kopuş cemiyetin direğinin yıkılmasıdır. Bu da çocuk oyuncağı değildir. Ciddiye ister. Ağzından talak çıkan adam bunun sonuçlarına katlanmak zorun dadır. Talak Allah (cc)'ın tayin etmediği vakitlerde yapılırsa Allah'a isya, edilmiş olur. Çünkü Allah (cc)'ın çizmiş olduğu sınırlarda durulmam^ Allah (cc)'ın talim buyurduğu emirlere uyulmamıştır.

Herşeyi hakkıyla bilen Allahu taala, dikkatsizlikten dolayı boşanaı kadına zarar verilmemesi için İddet beklemeyi emretmişştir. İddette kadı nın rahminin temiz olup olmadığı bilineceği İçin talaktan iki tarafın di zarar görmesi önlenmiş olmaktadır.

 

69. DERS İDDETIN HÜKÜMLERİ

 

4  — Kodınlannız İçinden artık adetten kesilmiş olanlarla henüz ade­tini görmemiş buluncn!ar(ın Mdetlerin)de şüphe ederseniz, onfann Iddetl üç aydır. Yüklü kadınların Iddetleri ise yüklerini vaz' etmeleri (He bfter). Kim Allahtan korkarsa O, kendisine(her)lşlnde bir kolaylık verir.

5  — İşte bu(nlar) Allahın size İndirdiği emridir. Kkn Allah’tan korkar­sa (Allah) onun kusurlarını Örter, onun mükafatını büyütür.

6  — (Boşanan) o kadınları, gücünüzün yettiği kadar, İkamet ettiğiniz -yerin bir kısmında oturtun. (Evleri) başlarına dar etmek (onları çıkmaya

meobur kılmak) için kendilerine zarar yapmayın. Eğer onlar yüklü İseler yüklerini koyuncaya kadar nafakalarım verin. Eğer (kendilerinden olan ev­latlarınızı) sizin faidenize emzirlrlerse onlara ücretlerini verin. Arantzda (bu hususta) güzelce müşavere edin. Eğer güçlüğe uğrarsanız o halde- (çocu­ğu) onun (hesabına) bir başka kadın) emzirecektlr.

7  — (Hali vakti) genfş olan nafakayı genişliğine göre versin. Rızkı kendisine daraltılmış bulunan (fakir) de nafakayı Allahın ona verdiğinden versin. Allah hiçbir nefse, ona verdiğinden başkasını yüklemez. Allah güç­lüğün arkasından kolaylık İhsan eder.

 

Âyetlerin Lafzî Tahlili

 

(Yetene): Ye's kökünden gelen bir fiildir. Ye's ümldsizlfk demektir!

(El mahizl): Hayz, adet görmek demektir. Yonl kadının rahminde biriken kanın akmasına hayız denir.

(İrtebtüm): Şüphe ederseniz demektir.

(Yükefflr): Setretmek, hatayı yok etmektir. Küfür kelimesinin asıl manası birşeyi örtmektir.

(Vücdiküm): Vücd, zenginlik demektir.

(Ve'temlrû): Karşılıklı konuşmak, müşavere etmek demektir.

(Teasertüm): Sıkıntıya, dara düşmek.

(Zu saatin): Genişlik, gücü yetmek.

 

Ayetlerin İcmâlî Manaları

 

Allahu taala boşanan bir kadının iddetlnl, «Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç hayız ve temizlenme müddeti beklerler.» (Bakara: 228) âye-tiyle beyan etmiştir.

Yaşlılıktan veya küçüklükten ötürü hayız görmeyen kadının Iddetl İse mevzumuz âyetlerle beyan edilmiştir. Allahu taala bu âyetlerde icmalen şöyle buyurmaktadır:

Haytzdan kesilmiş yaşlı kadınlarla henüz hayız görmeyen çocukların iddetlerl hususunda şüpheye düşerseniz onların İddetleri üç aydır.

Boşanan hamile kadına gelince, onun iddetl de doğumuna kadardır. Doğumu ile sona erer. Her kim yaptıklarında Allah (cc)'tan korkarsa Allahu taala onu hayırlı İşe muvaffak kılar ve İşlerini kolaylaştırır.

Bunlar talak ve iddet mevzularında Allah (cc)'ın kullarına farz kıldığı hükümlerdir. Her kim Allah (ccjı'ın emrettiğini takva ile yapar ve yasak­larından kaçarsa Allahu taala onun kötülüklerini yok eder ve ahirette ona büyük ecir ve sevap verir.

Eğer boşanan kadın hamile ise, hamilelik müddeti uzun sürse bile. talaktan doğumuna kadar nafakasının verilmesi farzdır. Kadın doğum yap­tıktan sonra çocuğu emzirmeye razı olursa çocuğun babası ona emzirme ücretini vermelidir.

Evvelce karı koca olan fakat sonra ayrılan ve ayrıldıktan hemen sonra İki yabancı gibi olan anne ve baba çocuğun emzirilmesi ve beslenmesi hususunda aüzellikle müşavere ederek anlaşmalıdır. Böyle bir anne İle ba­ba aralarını bulacak bir vasat bulamaz ve anlaşamazlarsa babanın çocuk için bir süt dadısı tutması lazımdır.

iddet bekleyen kadına verilecek nafaka kocanın gücüne göre ayar­lanır. Koca-eğer zengin ise zenginliğine uygun bir nafaka, fakir İse gücü­nün yetebileceği bir nafaka vermelidir. Zira hikmet sahibi yüce Allah (cc) hiçbir İnsana gücünün yetmediğini emretmemiştir, etmez de. Şüphesiz bi­linmelidir ki, insanların dünyadaki halleri hiçbir zaman bir olmaz. Şüphe­siz Allahu taala güçlüğün arkasından kolaylık İhsan eder.    

 

Ayetlerin Nüzul Sebebleri

 

1- Hakim, Taberî ve Beyhakî şöyle rivayet etmişlerdir:  «Boşanan kadınla Kocası ölen kadının Iddet hükmünü beyan eden Bakara Süresin­deki âyet nazil olduktan sonra Übey bin Kaab Resulullah (sav)'a,  «Ya Resuluilah, Medine kadınları, kadınlarla ilgili bazı hükümler vardır ki henüz zikredilmedi, diyorlar.» dedi. Resulullah (sav) onların neler olduğunu sorun­ca, «Ya Resulullah, henüz buluğ çağına ermemiş kadınlar, hayızdan kesil­miş kadınlar ve gebe kadınlar?» dedi. Bunun üzerine, «Kadınlarınız içinden artık adetten kesilmiş olanlarla...» âyeti nazil oldu.

2- Vakidi, Begavî ve Hazin şöyle rivayet ederler: «Boşanmış kadın­lar kendi kendilerine üç hayız ve temizlenme müddeti beklerler.» (Bakara: 228) âyeti nazil olunca Halat bin Numan el-Ensarî Resulullah (sav)'a, aHe-nüz hayız görmeyen kadınlarla hayızdan kesilmiş yaşlı kadınların ve birde gebe kadınların iddetlerl nedir?» diye sordu. Bunun üzerine, «Kadınlarınız İçinden artık adetten kesilmiş olanlarla...» âyeti nazil oldu.

 

Ayetlerin Tefsırindeki İncelikler                 

 

Birinci incelik: «Âyetin akışı boşanan kadınların iddet vb. hükümle­rini beyan etmektedir. Bir erkek karısını ya sevmediği için veya geçine-mediği İçin boşar. Bazı kocalar, boşadığı kadınla evlenmek isteyecek er­kekleri nefret ettirmek için ona bazı çirkin şeyler İsnad eder. Kadında na­hoş ve çirkin şeyler gördüğünü İhsas ettirir. İşte bundan ötürü Allahu taa-la iddet hükmünden hemen sonra muttaki olmalarını emretmiştir. Bunun sebebi, evlilik hukukunun korunması, İddet bekleyen kadına zarar veril­memesi ve onun mesken ve nafakasının verilmesidir. Kadına verilen nafa­ka ve mesken kadının iffetli olduğunu, namus bakımından kocasına İhanet etmediğini ortaya koyar. Bu hususta her kim Allah (cc)'tan korkar boşa­dığı zevcesine gelecekte zarar verecek şeyler yapmazsa Aliahu taala da onun günahlarını setreder ve büyük ecir verir.» [22]

İkinci incelik; «O kadınları... İkamet ettiğiniz yerin bir kısmında otur­tun.» âyeti akla gelebilecek olan bir sorunun cevabıdır. Şöyle ki, «Kim Al­la ht an korkarsa» âyeti, İddet bekleyen kadınlar hususunda takvanın ne olduğu şeklinde bir soru getirir akla. İşte Allahu taala bu takvanın ne ol­duğunu öğretmek İçin, «O kadınları... İkamet ettiğiniz yerin bir kısmında oturtun.» âyetini İnzal buyurmuştur.

Üçüncü incelik: Boşanan her kadına iddet müddetincc nafaka ver­mek farzdır, öyleyse, «Eğer onlar yüklü İseler yüklerini koyuncuya kadar nafakalarını verin.» âyetine niçin gerek görülmüştür? Hamilelikten doloyı İddet müddeti uzayabilir. Bu sebeble, üç ay geçtikten sonra nafakanın dü­şeceği zannedilebillrdi. Böyle bir zannı ortadan kaldırmak için hamile ka­dınlara nafakalarının doğumlarına kadar verilmesi emredilmiştir. [23]

Dördüncü incelik: «Eğer güçlüğe uğrarsanız o halde (çocuğu) onun (hesabına) bir başka (kadın} emzirecektir.» âyeti anneye hitap etmektedir. Bir ihtiyacı karşılaması istenilen kimse buna yanaşmazsa ona kınayıcı bir tavırla, «Sen yapmazsan başkası yapar.» denilir. Âyet de bir bakıma böyle bir mana taşımaktadır.

İbnl Münir şöyle der: «Bu âyette neden bilhassa kadına hitabedilmlş-tir? Çünkü burada verilecek olan şey kadının sütüdür. Süt örfen İnsanın saklayacağı, ileride para edecek birşey değildir. Bilhassa annenin çocuğu­na vereceği süt. Çocuğun emzirilmesi için verilecek para ise maldır. Ba­banın da kazanmaya ihtiyacı vardır. Öyleyse annenin emzlrmediği için kı­nanması daha uygundur. Bu yüzden âyette anneyi kınayacak bir İfade kul­lanılmıştır.» [24]

 

Âyetlerdeki Şer'ı Hükümler     

 

Birinci Hüküm: Ayhali Görmeyen Kadının İddeti Nedir?                  

 

Kadınlar iki sebebten dolayı ayhali görmezler: Birisi yaşlılık, ikincisi de yaşın küçüklüğüdür. Böyle adet görmeyen bir kadının Iddeti ise üç ay­dır.

Ulema kadının hangi yaşlarda adetten kesileceği hususunda ihtilcf et­mişlerdir.

1- Fukahadan  bazıları hayızdan kesilme yaşının altmış olduğunu kabut etmiştir.

2- Bazı fakihler ise ou yaşın ellibeş olduğu görüşündedirler.

3- Bazı alimlere göre kadının soyunun hangi yaşta hayızdan kesil­diğine bakılarak o yaş kabul edilir.

4- Bazılarına göre adetten kesilme yaşı hususunda kadının yaşa­dığı bölgeye İtibar edilir. O bölgenin kadınfan umumiyetle hangi yaşta adetten kesiliyorsa, o yaş esas kabul edilir. Çünkü bu hususta ülkeler arasın­da farklar vardır. [25]

Adet gören bir kadın iddeti içerisinde adet görmez ve bunun sebebi bilinemezse Hanefi ve Şafillere göre onun akraba ve yakınlarının hangi yaşta adetten kesildiğine bakılır. Eğer kadının yaşı soyunun kadınlarının adetten kesilme yaşına ulaşma mı şsa, İddeti yine adetledir. Eğer İddeti baş­ladıktan sonra adetten kesilen kadının yaşı akrabalarının adetten kesilme yaşma ulaşmışsa üç ay iddet bekler. Çünkü adet görmeyen kadının iddeti üç aydır. Hz. Ali, Osman (ra), Zeyd bin Sabit (ra) ve ibnl Mes'ud (ra)'dan da böyle nakledilmiştir.

İmam Malik (ra) ve İmam Hanbel (ra)'e göre ise, böyle bir kadın do­kuz ay bekler. Çünkü hamileliğin müddeti dokuz aydır. Eğer bu müddet zarfında gebeliği meydana çıkmazsa adetten kesilmiş olduğu anlaşılır ve adetten kesilenlerin iddeti olan üc ay bekler. Hz. Ömer'in de böyle hük­mettiği nakledilmiştir.[26]

 

İkinci Hüküm: «Kadınlarınız İçkiden Artık Adetten Kesilmiş Olanlarla Henüz Adetini Görmemfs Bulunanfar(İn (Ddetterfn)De Şüphe Ederseniz, On­ların İddeti Üç Aydır.» Âyetinden Maksat Nedir?

 

Cessas: «Bu âyetteki «şüphemden maksadın iddetten kesilme yaşı denilmesi caiz değildir. Çünkü kadının fddetten kesilme yaşma ulaşıp ulaş­madığında şüpheye düşersek onun üç ay iddet beklemesine hükmedeme­yiz.»

ilim erbabı âyette zikredilen «şüphe» hususunda ihtilaf ederek birkaç

görüşe ayrılmıştır.

Ta beri, bu âyetin manası hakkında, «Adetten kesilen kadınm fddeti hususunda şüpheye düşerseniz, onların İddeti üç aydır.» demiştir. Ces-sas'ın görüşü de böyledir. Mücahid'den de böyle nakledilmiştir.

İkrime ve Katade'ye göre âyetteki «şüphenden maksat, aybaşı halleri muntazam olmayan kadınların durumudur. Çünkü böyle bir kadın bazan bir ayda birkaç kere adet görür, bazan da birkaç ayda bir defa adet görür.

 

Üçüncü Hüküm: Hamile Kadının İddeti Ne Kadardır?                

 

«Yüklü kadınların Iddetlerl ise yüklerini vaz' etmeleri (ile biter).» âye­ti, hamile kadınların Iddetlerinin doğum yapmalarıyla biteceğine nassen delalet eder.

«İçinizden ölenlerin (geride) bıraktıktan zevceler kendf kendilerine dört ay on gün iddet beklerler.» (Bakara: 234) âyeti de kocası ölen kadının dört ay on gün İddet beklemesine delalet eder.

Şayet kocası Ölen kadın hamile ise iddeti ne olacaktır? Dört ay on gün mü, yoksa doğum yapana kadar mı iddet bekleyecektir?

Selef ve halef alimleri, âyet sarih olduğundan boşanan gebe kadın» İddetinln doğumla biteceği görüşündedirler. Ancak kocası ölen hamile ka­dının iddeti hususunda ihtilaf edilmiştir:

Cumhur, kocası ölen gebe kadının Iddetlnin de doğum yapınca sona ereceği görüşündedir.

Hz. Ali ile İbnl Abbas (ra) göre ise, «Yüklü kadınların tddetlerl ise yük­lerini vaz1 etmeleri (ile bher).» âyeti, boşanan kadınların İddeti hakkındadır. Kocası ölen hamile kadın ise en uzak İddeti bekler. Kocası Ölen hamile ka­dın, kocası ölen kadının kddetl olan dört ay on günden önce doğum yapar­sa, İddetini dört ay on güne tamamlar. Eğer doğmu dört ay on günden son­ra ise o zaman da İddeti doğumla tamamlanır.

Cumhurun delilleri:

Cumhur, Bedir Savaşına katılan, Veda Haccında vefat eden Saad bin Havlete'nin, vefatında hamile olan karısı Sübey'a el-Eslemî hakkında va-rld olan hadise dayanmaktadır. Rivayete göre Sübey'a, kocası öldükten az bir zaman sonra doğum yapar. Lohusalıktan temizlendikten sonra ev­lenme arzusunda olduğu İçin süslenir. Onu bu süslü haliyle gören Beni Abdtdar kabilesinden bir erkek, «Ne oluyor, seni çok süslenmiş görüyo­rum. Yoksa evlenmek mi İstiyorsun? Allah (cc)'ın İsmi ile andederlm ki, kocanın vefatından dört oy on gün geçmedikçe evlenmezsin.» dedi. Sü­bey'a şöyle der: «O adam böyle deyince elbiselerimi çıkardım. Resulullah (sav)'a gidip durumu sordum. Bana, «Doğum yaptığın İçin artık evlenebilir­sin.» diye fetva verdi.» [27] Bu hadis, kocası Ölen hamile kadınların İddetinln doğumları ile tamamlandığını göstermektedir.

İbni Mes'ud [raydan şöyle rivayet edilir: «Bana gelen haberlere göre Hz. Ali iddet müddeti ile ilgili son hükümle hükmederdi. Hz. Ali'ye göre «Yüklü kadınların Iddetl. .» âyeti, «Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç hayız ve temizlenme müddeti beklerler.» (Bakara: 228} âyetinden sonra na­zil olmuştur.» [28]

Cessas bu hususta şöyle der: «İbni Mes'ud (ra)'un sözü, âyetin hüküm bakımından umumîlik ifade ettiğini ve kendi başına kafi olduğunu ifade etmektedir. Diğer boşanan kadınların iddetleriyle ilgisi yoktur. Öyleyse, İster kocasından boşanan kadınlar, ister kocaları ölen kadınlar olsun, id-detleri hamilelikten kurtulmaları ile sona erer.» [29]

 

Dördüncü Hüküm: Boşanan Her Kadına Ev Ve Nafaka Verilecek Midir?

 

Alimler arasında bir veya iki talakla boşanan kadına ev verilmesi hu­susunda ihtilaf yoktur. Ancak üç talakla boşanan bir kadına iddet müd-detince ev ve nafaka verilip verilmeyeceği hususunda ihtilaf edilmiştir.

İmam Malik (ra) ve Şafii (ra)'ye, İmam Hanbel (ra)'den de bir rivayete göre, üç talakla boşanan kadına ev verilecek fakat nafaka verilmeyecek­tir.

Hanefilere göre ise iddet boyunca hem ev, hem de nafaka verilecektir.

İmam Hanbel (ra)'İn diğer bir kavline göre ise, üç talakla boşanan kadına ne ev, ne de nafaka vermek icabeder. Çünkü o kadın tamamen ayrılmıştır.

Birine) görüşün delilleri:

»Eğer antar yüklü iseler, yüklerini koyuncaya kadar nafaklarını verin.» âyetidir. «O kadınları gücünüzün yettiği kadar ikamet ettiğiniz yerin bir kısmında oturtun.» âyetf de boşanan kadına mutlaka ev verilmesine dela­let eder. Nafaka hususunda İse gebelik şartı konulmuştur. Âyet, nafaka­nın verilmesini hamilelik şartına bağladığına göre, üç talakla boşanan kadına nafaka yoktur.

İkinci görüşün delilleri;

1- «(Evleri) başlarına dar etmek (onları çıkmaya mecbur kılmak) İçin kendilerine zarar yapmayın.» âyeti. Nafaka vermemek onlara en bü­yük zararı vermektir.

2- Boşanan kadın" İddet beklemek mecburiyetindedir, iddet bekle­mek için de bir yer lazımdır. Verilen evden çıkamayacağı ve çıkarılama­yacağı için talak-ı ricî ile boşanan kadın gibi ona da nafaka vermek lazım­dır.

3- Kadın İddet müddetlnce evinde hapis gibidir. Evdeki nikahlı zev­ceye nasıl nafaka vermek lazımsa, ona da nafaka vermek lazimdır.

4- Mesken maldan verilir. Çünkü Allahu taaia mesken vermeyi farz kılmıştır ve âyette üç talakfa boşanan kadınla taiak-ı ricî ile boşanan ka-djn birbirinden ayrılmamıştır. Buna göre ona nafaka vermek de vacibtir. Çünkü mesken de nafakadandır. Mesken verildiğine göre nafakanın veril­mesi de lazımdır.

Üçüncü görüşün delilleri:

1- Fatıma binti Kays hakkındaki hadistir. Kocası onu    Resuiullah (sav)'ın zamanında boşamış ve az bir nafaka veriyordu. Kadın bu nafaka­yı az görerek, «Allah {cc)'ın ismi ile yemin ederim ki, gidip Resululiah (sav)'a bildireceğim. Eğer bana nafaka yoksa hiçbir şey almam.» der. Şöyle anlatır; «Resuiullah (sav)'a gittim ve durumu anlattım. Resuiullah (sav), «Üç talakla boşandığın İçin ne ev. ne <Je nafaka hakkın var.o bu­yurdu.»

Diğer bir rivayette de «Nafaka İle ev ancak talak-ı rici ile boşanan kadına verilir.» buyurulmuştur. [30]

2- Nafaka ancak faydalanma ihtimaline karşılık verilir. Çünkü halen faydalanmasa bile tekrar birleşme imkanı mevcud olduğundan ona nafaka verilmektedir. Fakat böyle bir ihtimal yoksa, yani kadın üç talakla boşan-mışsa  nafaka verilmez. Serkeşlik yapan  kadına da serkeşliği  boyunca nafaka verilmez. Çünkü ondan faydalanamamaktadır. [31]

Bu husustaki tafsilat için fıkıh kitaplarına bakılmalıdır.

 

Beşinci Hüküm: Boşanan Kadının Doğurduğu Çocuğu Emzirmesi Farz Mıdır?

 

Malikilere göre evlilik devam ettiği müddetçe çocuğu annesinin em­zirmesi farzdır. Fakat baba, karısını boşarsa o zaman kadının çocuğunu emzirmesi farz değildir. Ancak çocuk annesinden başkasının memesini tutmazsa annesinin emzirmesi vacib olur.

İmam-ı Azam (ra)'a göre boşanan bir kadının çocuğunu emzirmesi hiç­bir halde farz değildir. Çocuk başkasının memesini İster emsin, ister em­mesin.

Bazı alimlere göre İse annenin çocuğunu mutlaka emzirmesi lazım­dır. [32]

 

Ayetlerden Alınacak Dersler

 

1- Hayızdan kesilmiş yaşlı kadınlarla henüz adet görmeyen küçük yaştaki kadınların iddetleri üç aydır.

2- Boşanan kadın gebe ise iddeti doğumu İle sona erer.

3- Allah (cc)'a karşı muttaki olmak müminlerin dünyadaki işlerini kolaylaştırır ve günahlarına kefaret olur. Ahirette de ecri büyüktür.

4- İddet bekleyen kadın iddeti bitene kadar kocasının evinde otu­rur.

5- İddet bekleyen kadına boşayan kocası sıkmtı vererek evden çık­maya zorlayamaz.                                                                                            

6- Boşanan hamile kadının doğumu ne kadar uzarsa uzasın, doğu­ma kadar nafakası devam eder.

7- Boşandıktan sonra çocuğunu emziren kadın çocuğun babasın­dan emzirme ücretini tam olarak alır.

8- Nafaka, kişinin zenginlik, fakirlik durumuna göre değişir.            

9- Allah (cc)'ın emirleri kulların gücünü aşmaz.                                 

 

Âyetlerdeki Teşri' Hikmetler

 

Evlilik, İslâm toplum yapısının temelidir. Talak (boşamak) ise evlilik bağının kopanl: ^asıdır. Şu var ki boşandıktan sonra ileride birçok mese­leler zuhur edebilir. İşte bundan ötürü Allahu taala kadının iddet bekle­mesini ve iddeti boyunca nafakasının verilmesini emretmiştir. İddet süre­since kadın erkeğin nezaretinde olduğu için kadın gebe çıkarsa erkek o-nun kendi çocuğu olduğunu bilir. İddet müddetinde gebelik ortaya çık­mazsa velev ki talak-ı ricî ite boşamış olsun araiarında yeni bir evlilik bağı kurulamazsa birbirlerine iki yabancı haline gelirler.     

İddeti dolan kadın eski kocasından hiçbir şekilde nafaka taleb ede­mez. İşte bu itibarla İsfâm, kadına zulmetmemiştir. Çünkü boşayan ko­caya iddeti boyunca kadına ev ve nafaka vermesini emretmiştir. İslâm, kadına zulmetmediği gibi erkeğe de boşadığı zevcesi açısından bir em­niyet sağlamıştır. Çünkü kadın boşandıktan sonra gebe olup olmadığı or­taya çıkacak kadar bir müddet kendi evinde kalmıştır.

Boşanan gebe kadınlara gelince, Allahu taala onların İddetİnin ister uzun İster kısa sürsün, doğumlarıyla sona ereceğini beyan etmiştir. Do­ğumdan sonra kadının rahmi tekidli olarak bilinmektedir. Bu yüzden artık beklemeye İhtiyaç yoktur.

Allahu taala erkeklere, boşadıklan kadınlara kendi evlerinin bir kısmı­nı ve nafakalarını vermelerini emretmiştir. Verilen ev veya oda kendi kal­dığı ev veya oda gibi olmalıdır.

Allahu taala kadınlarını boşayan erkeklere, İddet bekleyen kadınlara oturdukları evden veya nafaklanndan veya başka şeylerden dolayı baskı yaparak evden çıkarmalarını veya başka bir zarar vermelerini yasaklamış­tır.

tddet bekleyen her kadına nafaka verilmesi vacib olduğu halde, ha­mile kadınlara nafaka verilmesi hususunda hassaten emir verilmesinin ' hikmeti nedir? Bu hikmet şudur; Gebelik müddetinin uzaması iie akla, ge­belik müddetinin bir bölümünde nafaka verileceği, bir müddetinde İse ve­rilmeyeceği gelebilirdi. Veya gebelik çok kısa sürdüğünde, nafakanın bir müddet daha devam edeceği düşünülebilirdi. İşte bundan Ötürü Allahu ta­ala gebe kadınların nafakalarının doğuma kadar verilmesini vacib kılmış- . tır. Çünkü doğumla iddeti sona ermektedir.

Boşanan bir kadının çocuğunu emzirmesini Allahu taala vacib kılma­mışım Bu sebeble ortak çocuklarını emzirdiği müddet İçinde eski koca­sından ücret almak hakkına sahiptir, işte bu do İslâm hukukunda kadın­lara verilen ehemmiyeti göstermektedir.

Allahu taala, ayrılan karı kocanın çocuklarının emzirilmesi hususun­da iyilikle müşavere etmelerini emretmiştir. Çünkü o çocuk İkisinin ara­sında emanettir. Bunların ayrılışları herşeyden habersiz ve uzak olan ço-  . cuğa zarar vermemelidir. Allah (ccj'tn sıkıntıdan sonra darlık, fakirlikten  s sonra zenginlik vereceğini bilmeli ve her işlerinde olduğu gibi bu müşa­vere işlerinde de Allah (cc)'ın emirlerine dönmeli ve Allah {cc)'ın kendi-   , lerini murakabe ettiğini bilmelidirler.

İşte karı koca Kur'an-ı kerimin göstermiş olduğu bu yolla ayrılmalıdır. Böyle ayrılmalıdırlar ki, kalblerlnde sevgi tohumları ölmesin.

 

 



[1] Kurtubl, age, C. İB, S. 148. Razi, age, C. e. S. 222. Alusl, age. C. 28. S. 132.

[2] Kurtubİ. age. C. 18, S. 148. 476

[3] Razl. age, C. 8. S. 224.

[4] Kurtubi. age, C. 18, S. 162

[5] Razi age, C. 8, S. 225.

[6] Razi. age, C. a, S. 227.

[7] Cessas, age, C. 3, S. 453. Ebu Hayyan, age. C. 8. S

[8] Kurtubi, age. C, 18. S. 160.

[9] Ebu Davud ve İbni Mace.

[10] Alusi. age. C. 28, S. 132.

[11] Kütüb-i Sitte'. Malik ve Şafii.

[12] Tirmizî ve Ebu Davud.

[13] Müslim, Nesai. Ebu Davud ve İbni Mace.

[14] Razi, age, C. 8, S. 223.

[15] Cessas. age. C. 3. S. 53.

[16] Alusi, age, C. 28. S.  İ33.

[17] Razi. age. C. 8. S. 225.

[18] Alust, age, C. 28, S. 133.

[19] Bu kadın kocasının evinden korkmuş veya ev halkına çirkin laflarda bulunmuştur. Buharı, Müslim. İmam Malik ve Ebu Davud.

[20] Kurtubl, «e. C. 8, S. 156.

[21] Cessas. age, C. 3, S. 455 - 56. F. Razt. age, C. 8, S. 226. Kurtubl, Ebu Hayyan. Aİusi.

[22] Ebu Hayyan. Bahr-i Muhit. C. 8. S. 2B4. 490

[23] Cessas, age, C. 3. S. 460. Razi. age, C. 8, S. 229.

[24] Alusi, age. C. 28. S. 140.

[25] Kurtubi, age, C. 18, S. 163. Ebu Hayyan age, C. 8. S. 284. Alust, age. C. 26. S. 136.

[26] Cessas. age. C. 3. S. 457. İbnl Cevzî, age. C. 8, S. 294. Kurtubl, age, C. 18. S. 164,

[27] Buharl. Müslim. Nesal, tbni Mace. Cemü'l-Fevaid. C. 1, S. 228.

[28] Ebu  Davud. Nesai, İbni Mace.

[29] Cessas, age, C. 3. S. «a. Alusi, age, C. 28. S. 137.

[30] Müslim, Ebu Davud, Tirmizİ, Nesai, Malik.

[31] Kurtubî, age, C. 18, S. 166 - 1G7. İbni Cev2i, age. C. 8, S- 296. Cessas.

[32] Kurtubi. age, C. 18, S. 169. Dört Mezhebin Fıkıh Kitabı. 498