MÜLK SURESİ
Dünya, kendisinden
sonrası için bir diyardır. Sahte dindarlık ise, bu gerçeği sürekli bir
ebedîliğe hazırlık ve dürüst çalışma ile değil karamsarlık ve feryâd-u figânla
karşılıyor.
Çağdaş medeniyet
karşısında mutlaka âhirete göre konum belirlenmelidir. Bu konum belirleme,
bize yaşamdan ders almamızı ve belirli varlıktan hikmet öğrenmemizi gerekli
kılmaktadır.
Yaşamdan ders
çıkarmayan ve bu yaşam sonrasına hazırlanmayan budala akıl, mü'min aklı olamaz.
Mülk Sûresi, uyarıcı kelimelerle işte bu gerçeği haber vermektedir:
"O, hanginizin
daha güzel iş yapacağınızı denemek için ölümü ve hayatı yarattı." (Mülk:
2)
(O, yedi göğü, birbiri
üzerinde tabaka tabaka yarattı. Rahman1 in yaratmasında bir aykırılık,
uygunsuzluk görmezsin." (Mülk: 3)
(Andolsun biz,
(dünyaya) en yakın göğü lambalarla donattık." (Mülk: 5)
Ne yazık ki, günümüzde
İslâmî akıl, evren karşısında pek bilgisiz, tabiat kanunları karşısında
şaşkın, bu kanunlardan habersiz ve yararlanamaz bir durumdadır.
Bu acizliğe ilâve
edilmesi gereken bir husus da; dünyanın güle oynaya, gününü gün, geceni gece
ederek söylediği şarkılara kulak vererek eğlenceler talebinde açgözlülük ve
kendinden geçmedir. Gün geçmekte, bir daha geri dönmeyecektir. Neden gününü
zâyî ediyorsun? Bütün maddî ve ruhî yenilgiler Müslümanlarda toplanmıştır. Hal
böyleyken cehenneme atılırken kâfirlerin tehdit edilişine şaşılacak ne var?
"Onun
(cehennemin) bekçileri, onlara sordu: 'Size bir uyarıcı gelmedi mi?' De-diler:
Evet, bize uyarıcı geldi ama biz yalanladık ve 'Allah hiç bir şey indirmedi'dedik."
(Mülk: 8-9)
Mülk Süresi -591
Kur'ân-ı Kerîm'in Konulu
Tefsiri
"Ve dediler ki:
Eğer biz (onların sözlerini) dinleseydik, yahut düşünüp anlasay-dık, şu çılgın
ateşin halkı arasında bulunmazdık." (Mülk: 10)
İnanan akıl, inkarcı
akıldan yaşam karşısında daha haberdar ve kâinat içinde daha zekî olmalıdır.
Çünkü Allah'a iman, İslâm dininde kâinatı düşünmeyi ve Allah'ın âfâktaki
âyetlerim kavramayı gerektirir. Ama ne yazık ki Müslümanları, şâirin dediği
yönde, insanlık kafilesinin gerisinde bulmamız endişe ve esef verici bir
durumdur. Şâir diyor ki:
Mest eden şey
kaybolunca iş biter
Onlar gördükleri halde
liderlik yapamazlar!
Allah'a iman, bazen
aklın pratiğiyle ortaya koyduğu gayb âleminden olabilir. Ama bu gayb âleminin
içteki etkisi bütün duyulardan daha güçlüdür. Çünkü insan, bu gayb âlemine
ancak ruhuyla erişebilir. Eğlencelerin aşırılığından ancak kendi iç dünyasına
doğan duyularla kurtulabilir. Bu yüzden Allah şöyle buyurmaktadır:
"Fakat görmeden
Rablerinden korkanlar var ya, işte onlar için bağiş(lama) ve büyük mükâfat
vardır." (Mülk: 12)
Gaybe iman ile
birlikte burada liderlik ve yerleşim açısından Müslümana görünen âleme egemen
olma ve yollarında yürüme mahareti verilmiştir:
"O size yeri
boyun eğer yaptı. Haydi onun omuzlarında yürüyün ve Allah'ın rızkından
yeyin." (Mülk: 15)
"Kendisine
verilen bu nzıktan yemekle birlikte insanın geleceği burası değildir. Orası
Allah'ın yanıdır ve dönüş O'nadır." (Mülk: 15)
Bu sûrenin ilk âyeti,
mülkün Allah'ın elinde olduğuna işaret etmektedir. Diğer âyetler, erdemin
(faziletin), hayrın O'nun (Allah'ın) elinde, bütün yeryüzünün O'nun avcunda,
göklerin O'nun sağ elinde dürülü olduğunu açıklamışlardır. Sahip olunan her şey
O'nun -şâm yüce olanın- mülküdür. O'nun eşi ve benzeri yoktur. O'na itiraz
etmek mümkün değildir!
Bunun için kâfirler
hakkında Allah şöyle buyuruyor:
"Gökte olanın,
sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer, birden sallanmaya başlar
(ve siz yerin dibine geçersiniz). Yoksa siz, gökte olanın üzerinize taş
yağdıran (bir fırtına) göndermeyeceğinden emin misiniz?" (Mülk: 16-17)
"Menfi's-semâİ
(gökte olan)" ifâdesi, ilâhî krallığı niteleyen ifâdelerdendir. Allah her
ne kadar arşa istiva etse de, O'nun ilmi, işitmesi, görmesi, her nefiste kaim
olması, her şeyi düzenlemesi, bütün zerreleri göklerde ve yerde tutması
Allah'ın sânını yü-ce kılar. Hiç bir şey O'ndan, O da hiçbirşeyden gizli
kalmaz. Bunun için O şöyle buyuruyor: "Doğu da, batı da Allah' indir.
Nereye dönerseniz Allah' in yüzü (zâtı) orada-
592 • Mülk Sûresi
Muhammed Gazali
dır. Şüphesiz Allah'
(in rahmeti ve nimeti) geniştir. O (her şeyi) bilendir." (Bakara: 115)
"Üç kişi gizli konuşsa
mutlaka dördüncüleri O'dur. Beş kişi gizli konuşsa mutlaka altıncıları O'dur.
Bundan az, bundan çok da olsalar, nerede bulunsalar mutlaka O, onlarla
beraberdir." (Mücâdele: 7)
"Nerede
bulunsalar mutlaka O, onlarla beraberdir." (Mücâdele: 7)
Allah'ın bizi
görmesinde şüphe yoktur. Bunu ortaya koymak için uzun araştırma gerekir. Biz
Allah'ın yediğimiz lokmaları nasıl gözlere ve kulaklara dönüştürdüğünü
bilmiyoruz. Öyleyse biz Allah'ın zâtının tamamını ve ona yakını nasıl
bilebiliriz? Allah bize bizden daha yakındır. Fakat biz görmekten âciziz. Bu
sûrede bize açıklandığı üzere, yardımı kimden aldığımızı, bize rızık verenin
kim olduğunu Öğrenir ve başkasını hiçe sayarsak bu bize yeter:
"Yahut Rahmân'dan
başkası yardım ed(ip sizi O'nun azabından kurtaracak askeriniz kimdir?
Kâfirler derin bir gaflet ve aldanma İçindedirler. Yahut Allah, rızkını tutacak
olursa size rızık verecek kimdir? Doğrusu onlar, azgınlık ve nefret içinde
direnmektedirler." (Mülk: 20-21)
Sûre, sonuna kadar
Resul ve O'na tâbi olan mü'minlere savaş açma girişiminde bulunan kâfirlerden
söz etmektedir. Bu yüzden onlara soruluyor: Ta yüz yüze gelinceye dek gerçek
karşısında kör cahil kesilince, bundan siz ne elde edeceksiniz? Başkalarının
eksiklikleri, sizin sandığınız gibi, size yarar sağlayıp sapıklığınıza çare olacak
mı?
"De ki:
'Baksanıza, eğer Allah beni ve benimle beraber olanları öldürse de, yahut bize
acisa da (biz razıyız. Rabbimiz O'dur. Fakat) kâfirleri acı azaptan kim
kurtarabilir?' De ki: O, çok merhametlidir. O'na inanmış, O'na dayannıısızdır.
Yakında kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu bileceksiniz." (Mülk:
28-29)
Sûre, herşeyi emrine
âmâde kılan Rabbi inkâr eden maddeperestlere şöyle bir soru yönelterek son
buluyor:
"De ki:
Baksanıza, eğer suyunuz çekilse size kim bir akarsu getirebilir?" (Mülk:
30)
Anlatıldığına göre
dinden dönenlerden biri bu âyeti işitince şöyle der: Getirin bize kazma kürek!
Yanî kuyu kazmak için, sonunda su çıkar! Allah dilerse onun gözünün suyunu
kurutur da kör oluverir! O durumda onun gözünü tekrar iade etmeye kimin gücü
yeter? Aşırılıklardan Allah'a sığınırız.
Mülk Sûresi • 593