Buna
Amme sûresi de denilir. Mekkî bir suredir. 40
ayettir. Bu surede ölüm sonrası dirilişten ve onun isbatmdan
bahsedilmekte, Allah'ın kudretinin görüntüleri beyan buyurulmaktadir.
Daha sonra da Ölüm sonrası dirilişi inkâr edenlere değinilmekte, kıyamet
gününde onlar ile mü'minlerin halleri izah
edilmektedir. Şu da var ki, kıyamet gününün korkunçluğunu bildirmek, O'nun
şanım yüceltmek, insanları O'nun azabından korkutmak; bu sözlerin baş kısmında
geçen, surenin önemli unsurlarındandır.
Rahman ve Rahim olan
Allah adıyla.
1- Neyi
soruşturuyorlar?
2-3-
Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri, büyük bîr olay olan tekrar dirilme haberini
mi?
4- Hayır;
şüphesiz görüp bileceklerdir.
5- Yine
hayır; elbette görüp bileceklerdir.
6-7- Biz
yeryüzünü bir beşik, dağlan da onun için bir direk kıhnadık
mı?
8- Sizi çift
çift yarattık;
9- Uykunuzu
dinlenme vakti kıldık;
10- Geceyi
bir örtü yaptık;
11- Gündüzü
geçimi sağlama vakti kıldık;
12- Üstünüze
yedikat sağlam gök bina ettik;
13- Parlak
ışık veren güneşi varettik;
14-16- ibneler, bitkiler, ağaçları sarmaş
dolaş bahçeler yetiştirmek için, yoğunlaşmış bulutlardan bol yağmur yağdırdık.
17- Doğrusu,
hüküm günün vakti elbette tesbit edilmiştir.
18- Sûr'a
üfürüldüğü gün hepiniz bölük bölük gelirsiniz.
19- Gökler
kapı kapı açılacaktır.
20- Dağlar
yürütülüp serap olacaktır.
21-22- Cehennem, yalnız azgınları bekleyen
yerdir. Dönecekleri yer orasıdır.
23- Orada
sonsuz kalacaklardır.
24-26- Orada serinlik bulamayacaklar,
işlediklerine uygun olan kaynar su ve irin dışında bir içecek tadamıyacaklardır.
27- Çünkü
onlar, hesaba çekileceklerini ummazîardı.
28-
Ayetlerimizi hep yalan sayıp dururlardı.
29- Biz de herşeyi yazıp saymışızdır.
30- Şöyle
deriz: "Artık tadınız, bundan böyle size azabdan
başka bir şey artırmayız!'
31-34- Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten
sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, göğüsleri tomurcaklanmış
yaşıt kızlar ve dolu kadehler vardır.
35- Orada
boş ve yalan söz İşitmezler.
36- Bunlar
Rabbinin katından, hesapları karşılığı verilenlerdir.
37- O,
göklerin, yerlerin ve ikisi arasında olanların Rabbidir. O, önünde kimsenin konuşmıyacağı Rahman olan Allah'tır.
38- Cebrail
ve meleklerin dizi dizi durdukları gün, Rahman olan
Allah'ın İzni olmadan kimse konuşamayacaktır. Konuştuğu zaman da doğruyu söyleyecektir.
39- İşte
gerçek gün budur. Dileyen kimse, Rabbine götürecek bir yol benimser.
40- Sizi,
yakın gelecekteki bir azabla uyardık; o gün. kişi
elleriyle sunduğuna bakar Ve inkarcı da: "Keski toprak olaydım" der. [1]
Resulullah'tan neyi soruyorlar?ölüm sonrası diriliş gününün
haberini mi?
Nebe' kelimesi, önemli haber demektir. Yayılmış döşek.
Hayır, dedikleri gibi değil.
Yere dikilen kazıklar.
Dişili ve erkekli
çiftler.
Örtü.
Dinlenme ve ölüm.
Üstünüzde kubbe gibi yedi sağlam gök yarattık.
Geçim ve hayat.
Parıl parıl parlayan lamba ve ısıtma aracı ki bu da güneştir, Sıkıştıkça
su akıtanlar, yani bulutlar. Şarıl şarıl ve bol
miktarda akan su. İnsanın geçimini sağladığı arpa, buğday ve darı gibi
tahıllar. Bitkiler ise geçimini sağlayan saman ve otlardır. CüliJÎ olular
Dallan biribirine sarılmış olan sık ağaçlıklar.
Fevc kelimesinin çoğulu olup birbirinden ayrı olarak
sıralanmış bulutlar demektir.Dağların parçalan savruldu ve uçuşan tozlar
haline geldi. Gözetlenmeleri için hazırlanmış olan yer. Serap.Günah işleyerek
haddi aşan kimseler için. Orada ikamet ederler.
Dönüş yeri. Kaynar su.
Nihayeti olmayan uzun zaman. Cehennemliklerin bedenlerinden akan irin.Kayda
geçirip zaptetmek.Çok yalanlayan. Kurtuluş veya kurtuluş yeri.Ağaçlan meyve
veren bahçeler.Göğüsleri tomurcuklanmış kızlar.Billur şarap kupası. Yaşıtlar.Laubalice
sözler.
Dopdolu. Onların
amellerine kafi gelecek kadar.Lütuf ve ihsan. Sıra-sıra dizilmiş. Cebrail
(A.S.).Yani doğru söz. Sizi sakındırıp uyardık.Toprak olsaydım, yani hiç
yaratılmamış olsaydım. [2]
Müşrikler, kendi
aralarında, ölüm sonrası diriliş konusunu biribirlerine
sorar ve onun vukuuna inanmayıp inkâr ederlerdi. Alaya alırlardı. .Cenab-i Allah'ta sorulan meselenin şanım yüceltmek,
insanları O'na karşı korkutmak için soru tarzında onlara reddiye verdi: Resulullah'tan ve mü'minlerden
neyi soruyorsunuz?! İhtilaf ettiğiniz o büyük ve önemli haberi mi soruyorsunuz?
Bu meseleyi soranların
bir kısmı ölüm sonrası dirilişin kesinlikle vuku bulmayacağını söylüyorlar ve
şöyle bir ifade kullanıyorlardı: "Ne varsa dünya hayatımızdır, başka bir
şey yoktur. Ölürüz, yaşarız. Bizi zamandan başkası helak etmiyor. (Bizi
öldüren yalnız zamandıf.'[3]
Bazıları da ölüm
sonrası dirilişi temelli inkâr ediyorlardı, Çünkü onlar Allah'ın varlığına
inanmıyorlardı.
Hayır! Onlar pek
yakında işin içyüzünü bileceklerdir. Azap ve ikap
üzerlerine İndiği zaman meseleyi idrak edeceklerdir. Hayır, onlar bu işin
içyüzünü pek yakında bileceklerdir!
Allah'ın nimet sahibi
olduğuna, ölüm sonrası dirilişi gerçekleştirmeye kadir olduğuna delalet eden
rahmet ayetleri ile ilahî kudretin bazı görüntüleri işte şunlardır: Biz
yeryüzünü insanların muttu bir yaşam sürdürebilmeleri için serilmiş bir döşek
haline getirmedik mi? Yani Allah'ın yeryüzünü sizler için sergi haline
getirdiğini, çadırları kazıklarla yere tesbit edişi
gibi dağlan da yeryüzünü tesbit etmek için sağlam
kazıklar misali yere çaktığım İkrar ve itiraf edin, İnsan neslinin düzenli bir
şekilde üremesi ve yeryüzünde hayatın intizam içinde seyretmesi için sizleri
erkekler ve dişiler olarak yarattık. Uzun süren yorgunluğunuzu kesmek ve
zahmetinizi sükûnete çevirmek için uykuyu ölüm gibi bir istirahat haline
getirdik. Çünkü uyku, iki ölümden biridir. Yani o, Allah'ın büyük nimetlerinden
biridir. Çünkü uyku, insanın güçlerini ve kuvvetlerini rahatlatan bir unsurdur.
Ondaki hayatiyyeti ve zindeliği yeniler. Cenab-ı Allah geceyi bir örtü gibi kılmıştır, çünkü o karanhğıyla insanları gizler. Ey Allah'ım, Sen ne yücesin.
Şu karanlıkta bile insanlar için hayrı icad
ediyorsun! Aydınlıkta da hayır vardır. Gecenin karanlığında insanların birçok faide ve maslahatları vardır. Elbise insanları nasıl ki
sıcaktan soğuktan koruyup avret mahallerini gizliyorsa, aynı şekilde geceleyin
de düşmandan veya yırtıcı hayvandan kaçmak isteyen kimseler gizlenme imkânım
bulurlar. Ayrıca insanlar bazı ihtiyaçlarını giderirler.
Cenab-ı Allah gündüzü de hayat kıldı. Yani insanların
geçimliklerini tahsil etmeleri için belli bir zaman olarak gündüzü icad etti. O esnada İnsanlar geçimliklerini temin etmek
için uykularından uyanır, ihtiyaçlarını gidermek, kazançlarını sağlamak için
dolaşıp dururlar. Şu halde gündüzde hayat vardır. Üzerinizde de düzeni hiç
bozulmayan, yapısı zayıflamayan, sağlam ve muhkem olan yedi sağlam gök yaptık.
Bu gökte aydınlatıcı ve ısıtıcı bir kandil olarak güneşi icad
ettik. Hep parlayıp durur ve ısıtır. Bulutlardan da şarıl şarıl
akan sular indirdik. O sular sebebiyle yeryüzünden buğday, pirinç ve benzeri
tahıllar ile çeşitli nebatatı bitirdik. Dallan biribİrine
sarmaş dolaş olmuş bahçeler çıkardık. "Muhakkak ki (iyinin kötünün
birbirinden ayırd edileceği) hüküm günü, belirlenmiş
bir vakittik' Evet bütün bunları yaratan, hüküm gününde ölüleri diriltmeye
muktedir olmaz mı?! Bütün bu nimetlerle insanlara minnette bulunan ve onları
bağışlarına gark eden zât'ın, doğru sözün söyleneceği ve gerçek adaletin
tecelli edeceği günde iyilerle kötüleri birbirinden ayırd
etmeye ve herkese amelinin karşılığını vermeye gücü yetmez mi?! Herkesin kendi
amelinin sonunu ve işinin akıbetini görmesi için toplanacakları hüküm günü,
belirlenmiş bir vakittir. "Biz onu, sadece sayılı bir süre İçin
erteliyoruz'.[4] Evet o hüküm günü, tam
belirlendiği vakitte gelecektir. Ne ertelenir, ne de önce gelir. Onun ne zaman
geleceğini Allah'tan başka kimse bilmez.
O günün hali ve o günü
yalanlayanların durumu nice olacaktır? O gerçek adaletin tecellî edeceği bir
yargılama günüdür. İyilerle kötülerin ayırd edileceği
bir gündür. O günün şaka götürür yanı yoktur. O en büyük korku günüdür. O
günde sûra üflenecektir. Yani ikinci kez sûra o günde üflenecektir ki o zaman
insanlar başlarında imamları ve önderleri olarak, grup grup
hesap yerine geleceklerdir. "Gök açılmış, kapı kapı
olmuştur!', "Gökler açılıp yanldığı
zaman..." Kur'an-ı Kerim'İn
bu günle ilgili ayetleri birbirini açıklayıp tefsir etmektedir. Dağlar
yerlerinden sökülüp darmadağın hale geldikten sonra havada aslî suretlerinde
yürütülüp götürüleceklerdir. Seraba dönüşeceklerdir. Aslında dağı andıran
hiçbir tarafı kalmadığı halde uzaktan dağ gibi görüneceklerdir. Kalın bir
seraba dönüşmüşlerdir.
"Cehennem de
durmadan gözetlemektedir!' Evet o günde Cehennem, azap için kafirleri gözetleme
yeri olacaktır. Çünkü onlar haddi aşan mütecavizlerdir. Cehennem, onların
varacakları bir dönüş yeridir, Orada nihayetsiz, uzun zamanlar boyunca
kalacaklardır. Öyle uzun zamanlar azap çekeceklerdir ki, o zamanların müddetini
Allah'tan başka kimse bilemeyecektir. Cehennemliklerin derilerinden damlayan,
irinden başka bir içecek bulamayacaklardır! Bu, onların dünyada iken işlemiş
oldukları fiillerinin tam bir karşılığıdır.
Peki buna sebep nedir?
Sebep şu: Onlar, yaptıkları işlerin hesabını vereceklerini ummuyorlardı. Ölüm
sonrası dirilişin mümkün olduğuna tanıklık eden ayetlerimizi yalanlıyorlardı.
Kudretimizin eksiksizliğini, aşın bir şekilde tekzip ediyorlardı. Onların
işlemiş oldukları ameller de dahil olmak üzere herşeyi
biz bir kitapta kayda geçirip zaptetdik ve koruma
altına aldık. Hal böyle olduğuna göre onlara denilecektir ki: İşte şu azabı tadm. Bundan sonra size ya bunun
gibi veya daha şiddetli bir azabı arttırmaktan başka bir şey yapmayacağız.
Kıyamet gününde
kafirlerle hakkı yalanlayıcılann durumları açıklandıktan
sonra şimdi de mü'minlerin ahvali izah buyuruluyor: Takva sahipleri için, dünyada işlemiş
oldukları salih amellerine karşılık büyük bir
kurtuluş vardır. Cennette onlar için fevz-ü felah
yeri vardır. Bu yerlerin bazısı verimli, meyveli bahçelerdir. Güzel manzaralı
yerlerdir. O bahçelerde kendileri için yemişler, meyveler, üzümler, memeleri
tomurcuklanmış yaşıt ve güzel kadınlar vardır.
Bu gibi kadınlardan
yararlanmak, dünyada iken insanların arzuladıkları bir emeldir. Âhirette İşte takva sahiplerine, Allah'tan başkasının
bilemeyeceği bir şekil ve düzende bu kadınlar ihsan edilecektir. Bu gibi
şeyleri fazla ve derinden düşünmemeniz, bilakis Kur'an'm
ifade ettiği şekilde bunlara inanmanız gerekir. Takva sahipleri jçin Cennette iştah çekici, dolu şarap kupaları vardır.
Onların hoşlarına giden güzel yiyecekler vardır. Orada yalan ve laubali şeyler
duymayacaklardır. Allah, onların salih amellerinin
mükâfatını verecek; lütuf ve ihsanda bulunacaktır. Göklerle yerin Rabbi olan
Allah, onlara lütuf ve in'amda bulunarak mükâfat
verecektir. Bu, onların dünyada iken işlemiş oldukları iyiliklerin tam bir
karşılığıdır.
Kalpleri korku,
nefisleri ürküntü İle dolduran kıyamet gününün bir başka tasviri: Kıyamet
gününde insanların tümüj kutlu ve yüce Allah'ın,
göklerle yerin Rabbi olan Rahmanın huzurunda konuşma gücüne sahip olamayacaklardır.
O, İzin vermeden hiç kimse söze bağlayamayacaktır: "O gün geldiği zaman
hiç kimse O'nun izni olmadan konuşamaz''[5] İşte
o günde ruh (Cebrail) ve melekler, noksanlıklardan münezzeh olan Rabbin
huzurunda saf halinde duracaklar, Rahmân'm kendisine
izin verdiğinden başka kimse konuşamayacaktır. Rahmanın izin verdiği kimse de,
doğru sözden başka hiçbir şey söylemeyecektir!
Ey Allah'ım Sen ne
yücesin! Cebbar, mütekebbîr ve yüce olanın huzurunda Cebrail ile diğer
melekler sıra halinde dikilip duracaklardır. Rahmanın kendisine izin
verdiğinden başka hiç kimseye konuşma izni verilmeyecektir. Konuşma izni'
verilen kimse de, şefaati hak edenlere şefaatte bulunmak gibi doğru sözden
başka bir şey söyleyemeyecektir!
Müşriklerin, Allah
katında şefaatçiler olduklarına inandıkları putları ve ortaklan hani nerede?!
Bütün insanlar nerede?! Cebrail ile melekler, nurlu gücün sahibi olan Cebbar'm huzurunda hazır vaziyette durup O'ndan gelecek
işareti beklemektedirler! O hak gündür. Evet o günün vuku bulacağı hususunda
hiçbir şüphe yoktur!
Hal böyle olunca artık
dileyen Rabbine doğru giden yolu seçsin ve O'na dönsün. Kendisini Rabbine
yaklaştıracak iyi işler yapsın.
Bundan sonra Cenab-ı Allah, kendi aralarında soruşturmakta oldukları
kıyamet gününü yalanlayan kafirleri tehdit etmeye ve onları inatları ile ya-lanlamalarmm akibetinden sakmdırmaya dönerek
şöyle buyuruyor: Biz, vukuu yakın olan bir azap iîe
sizi uyarıp korkuttuk, "onlar onu uzak görüyor(lar)
Biz ise onu yakm görüyoruz'[6] O gün
insan, dünyada iken yapmış olduğu işlere bakacak. Ondan başka bir şeyi
görmeyecektir. O gün kendi amelinden başka hiçbir şeyi göremiyecektir.
Ve o günde kafir şöyle diyecektir: Keşke ben de toprak olsaydım ve hiç
yaratılmamış olsaydım. Karşılaştığı manzaranın şiddetinden ötürü böyle der.
Cansız bir varlık olmasını veya mükellef olmayan bir hayvan olarak yaratılmış
olmasını temenni eder. [7]
[1] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/425-427.
[2] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/427-428.
[3] Casiye sûresi: 24.
[4] Hud sûresi: 104.
[5] Hûd sûresi: 105.
[6] Mearic sûresi: 6-7.
[7] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/428-431.