NEBE  SURESİ 2

Bazı Kelimeler: 2

Açıklama: 3


NEBE  SURESİ

 

Buna Amme sûresi de denilir. Mekkî bir suredir. 40 ayettir. Bu surede ölüm sonrası dirilişten ve onun isbatmdan bahsedilmekte, Allah'ın kudreti­nin görüntüleri beyan buyurulmaktadir. Daha sonra da Ölüm sonrası dirilişi inkâr edenlere değinilmekte, kıyamet gününde onlar ile mü'minlerin halleri izah edilmektedir. Şu da var ki, kıyamet gününün korkunçluğunu bildirmek, O'nun şanım yüceltmek, insanları O'nun azabından korkutmak; bu sözlerin baş kısmında geçen, surenin önemli unsurlarındandır.

Rahman ve Rahim olan Allah adıyla.

1- Neyi soruşturuyorlar?

2-3- Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri, büyük bîr olay olan tekrar di­rilme haberini mi?

4- Hayır; şüphesiz görüp bileceklerdir.

5- Yine hayır; elbette görüp bileceklerdir.

6-7- Biz yeryüzünü bir beşik, dağlan da onun için bir direk kıhnadık mı?

8- Sizi çift çift yarattık;

9- Uykunuzu dinlenme vakti kıldık;

10- Geceyi bir örtü yaptık;

11- Gündüzü geçimi sağlama vakti kıldık;

12- Üstünüze yedikat sağlam gök bina ettik;

13- Parlak ışık veren güneşi varettik;

14-16- ibneler, bitkiler, ağaçları sarmaş dolaş bahçeler yetiştirmek için, yoğunlaşmış bulutlardan bol yağmur yağdırdık.

17- Doğrusu, hüküm günün vakti elbette tesbit edilmiştir.

18- Sûr'a üfürüldüğü gün hepiniz bölük bölük gelirsiniz.

19- Gökler kapı kapı açılacaktır.

20- Dağlar yürütülüp serap olacaktır.

21-22- Cehennem, yalnız azgınları bekleyen yerdir. Dönecekleri yer ora­sıdır.

23- Orada sonsuz kalacaklardır.

24-26- Orada serinlik bulamayacaklar, işlediklerine uygun olan kay­nar su ve irin dışında bir içecek tadamıyacaklardır.

27- Çünkü onlar, hesaba çekileceklerini ummazîardı.

28- Ayetlerimizi hep yalan sayıp dururlardı.

29- Biz de herşeyi yazıp saymışızdır.

30- Şöyle deriz: "Artık tadınız, bundan böyle size azabdan başka bir şey artırmayız!'

31-34- Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçe­ler, bağlar, göğüsleri tomurcaklanmış yaşıt kızlar ve dolu kadehler vardır.

35- Orada boş ve yalan söz İşitmezler.

36- Bunlar Rabbinin katından, hesapları karşılığı verilenlerdir.

37- O, göklerin, yerlerin ve ikisi arasında olanların Rabbidir. O, önün­de kimsenin konuşmıyacağı Rahman olan Allah'tır.

38- Cebrail ve meleklerin dizi dizi durdukları gün, Rahman olan Al­lah'ın İzni olmadan kimse konuşamayacaktır. Konuştuğu zaman da doğruyu söyleyecektir.

39- İşte gerçek gün budur. Dileyen kimse, Rabbine götürecek bir yol benimser.

40- Sizi, yakın gelecekteki bir azabla uyardık; o gün. kişi elleriyle sun­duğuna bakar Ve inkarcı da: "Keski toprak olaydım" der. [1]

 

Bazı Kelimeler:

 

Resulullah'tan neyi soruyorlar?ölüm son­rası diriliş gününün haberini mi?

Nebe' kelimesi, önemli haber demektir. Yayılmış döşek. Hayır, dedikleri gibi değil.

Yere dikilen kazıklar.

Dişili ve erkekli çiftler.

Örtü.

Dinlen­me ve ölüm. Üstünüzde kubbe gibi yedi sağlam gök yarattık.

Geçim ve hayat.

Parıl parıl parlayan lamba ve ısıtma aracı ki bu da güneştir, Sıkıştıkça su akıtanlar, ya­ni bulutlar. Şarıl şarıl ve bol miktarda akan su. İn­sanın geçimini sağladığı arpa, buğday ve darı gibi tahıllar. Bitkiler ise geçi­mini sağlayan saman ve otlardır. CüliJÎ olular

Dallan biribirine sarılmış olan sık ağaçlıklar.

Fevc kelimesinin çoğulu olup birbirinden ayrı olarak sıralanmış bulutlar demektir.Dağların parçalan sav­ruldu ve uçuşan tozlar haline geldi. Gözetlenmeleri için hazırlan­mış olan yer. Serap.Günah işleyerek haddi aşan kimseler için. Orada ikamet ederler.

Dönüş yeri. Kaynar su. Nihayeti olmayan uzun zaman. Cehennemliklerin be­denlerinden akan irin.Kayda geçirip zaptetmek.Çok ya­lanlayan. Kurtuluş veya kurtuluş yeri.Ağaçlan meyve veren bahçeler.Göğüsleri tomurcuklanmış kızlar.Billur şarap kupası. Yaşıtlar.Laubalice sözler.

Dopdolu. Onların amellerine kafi gelecek kadar.Lütuf ve ihsan. Sıra-sıra dizilmiş. Cebrail (A.S.).Yani doğru söz. Sizi sakındırıp uyardık.Toprak olsaydım, yani hiç yaratılmamış olsaydım. [2]

 

Açıklama:

 

Müşrikler, kendi aralarında, ölüm sonrası diriliş konusunu biribirlerine sorar ve onun vukuuna inanmayıp inkâr ederlerdi. Alaya alırlardı. .Cenab-i Allah'ta sorulan meselenin şanım yüceltmek, insanları O'na karşı korkutmak için soru tarzında onlara reddiye verdi: Resulullah'tan ve mü'minlerden neyi soruyorsunuz?! İhtilaf ettiğiniz o büyük ve önemli haberi mi soruyorsunuz?

Bu meseleyi soranların bir kısmı ölüm sonrası dirilişin kesinlikle vuku bulmayacağını söylüyorlar ve şöyle bir ifade kullanıyorlardı: "Ne varsa dün­ya hayatımızdır, başka bir şey yoktur. Ölürüz, yaşarız. Bizi zamandan başka­sı helak etmiyor. (Bizi öldüren yalnız zamandıf.'[3]

Bazıları da ölüm sonrası dirilişi temelli inkâr ediyorlardı, Çünkü onlar Allah'ın varlığına inanmıyorlardı.

Hayır! Onlar pek yakında işin içyüzünü bileceklerdir. Azap ve ikap üzer­lerine İndiği zaman meseleyi idrak edeceklerdir. Hayır, onlar bu işin içyüzü­nü pek yakında bileceklerdir!

Allah'ın nimet sahibi olduğuna, ölüm sonrası dirilişi gerçekleştirmeye ka­dir olduğuna delalet eden rahmet ayetleri ile ilahî kudretin bazı görüntüleri işte şunlardır: Biz yeryüzünü insanların muttu bir yaşam sürdürebilmeleri için serilmiş bir döşek haline getirmedik mi? Yani Allah'ın yeryüzünü sizler için sergi haline getirdiğini, çadırları kazıklarla yere tesbit edişi gibi dağlan da yeryüzünü tesbit etmek için sağlam kazıklar misali yere çaktığım İkrar ve iti­raf edin, İnsan neslinin düzenli bir şekilde üremesi ve yeryüzünde hayatın in­tizam içinde seyretmesi için sizleri erkekler ve dişiler olarak yarattık. Uzun süren yorgunluğunuzu kesmek ve zahmetinizi sükûnete çevirmek için uyku­yu ölüm gibi bir istirahat haline getirdik. Çünkü uyku, iki ölümden biridir. Yani o, Allah'ın büyük nimetlerinden biridir. Çünkü uyku, insanın güçlerini ve kuvvetlerini rahatlatan bir unsurdur. Ondaki hayatiyyeti ve zindeliği yeni­ler. Cenab-ı Allah geceyi bir örtü gibi kılmıştır, çünkü o karanhğıyla insanla­rı gizler. Ey Allah'ım, Sen ne yücesin. Şu karanlıkta bile insanlar için hayrı icad ediyorsun! Aydınlıkta da hayır vardır. Gecenin karanlığında insanların birçok faide ve maslahatları vardır. Elbise insanları nasıl ki sıcaktan soğuk­tan koruyup avret mahallerini gizliyorsa, aynı şekilde geceleyin de düşman­dan veya yırtıcı hayvandan kaçmak isteyen kimseler gizlenme imkânım bu­lurlar. Ayrıca insanlar bazı ihtiyaçlarını giderirler.

Cenab-ı Allah gündüzü de hayat kıldı. Yani insanların geçimliklerini tahsil etmeleri için belli bir zaman olarak gündüzü icad etti. O esnada İnsanlar ge­çimliklerini temin etmek için uykularından uyanır, ihtiyaçlarını gidermek, ka­zançlarını sağlamak için dolaşıp dururlar. Şu halde gündüzde hayat vardır. Üzerinizde de düzeni hiç bozulmayan, yapısı zayıflamayan, sağlam ve muh­kem olan yedi sağlam gök yaptık. Bu gökte aydınlatıcı ve ısıtıcı bir kandil olarak güneşi icad ettik. Hep parlayıp durur ve ısıtır. Bulutlardan da şarıl şarıl akan sular indirdik. O sular sebebiyle yeryüzünden buğday, pirinç ve benzeri tahıllar ile çeşitli nebatatı bitirdik. Dallan biribİrine sarmaş dolaş ol­muş bahçeler çıkardık. "Muhakkak ki (iyinin kötünün birbirinden ayırd edi­leceği) hüküm günü, belirlenmiş bir vakittik' Evet bütün bunları yaratan, hü­küm gününde ölüleri diriltmeye muktedir olmaz mı?! Bütün bu nimetlerle insanlara minnette bulunan ve onları bağışlarına gark eden zât'ın, doğru sö­zün söyleneceği ve gerçek adaletin tecelli edeceği günde iyilerle kötüleri bir­birinden ayırd etmeye ve herkese amelinin karşılığını vermeye gücü yetmez mi?! Herkesin kendi amelinin sonunu ve işinin akıbetini görmesi için topla­nacakları hüküm günü, belirlenmiş bir vakittir. "Biz onu, sadece sayılı bir sü­re İçin erteliyoruz'.[4] Evet o hüküm günü, tam belirlendiği vakitte gelecektir. Ne ertelenir, ne de önce gelir. Onun ne zaman geleceğini Allah'tan başka kimse bilmez.

O günün hali ve o günü yalanlayanların durumu nice olacaktır? O ger­çek adaletin tecellî edeceği bir yargılama günüdür. İyilerle kötülerin ayırd edi­leceği bir gündür. O günün şaka götürür yanı yoktur. O en büyük korku gü­nüdür. O günde sûra üflenecektir. Yani ikinci kez sûra o günde üflenecektir ki o zaman insanlar başlarında imamları ve önderleri olarak, grup grup he­sap yerine geleceklerdir. "Gök açılmış, kapı kapı olmuştur!', "Gökler açılıp yanldığı zaman..." Kur'anKerim'İn bu günle ilgili ayetleri birbirini açıkla­yıp tefsir etmektedir. Dağlar yerlerinden sökülüp darmadağın hale geldikten sonra havada aslî suretlerinde yürütülüp götürüleceklerdir. Seraba dönüşe­ceklerdir. Aslında dağı andıran hiçbir tarafı kalmadığı halde uzaktan dağ gi­bi görüneceklerdir. Kalın bir seraba dönüşmüşlerdir.

"Cehennem de durmadan gözetlemektedir!' Evet o günde Cehennem, azap için kafirleri gözetleme yeri olacaktır. Çünkü onlar haddi aşan mütecavizler­dir. Cehennem, onların varacakları bir dönüş yeridir, Orada nihayetsiz, uzun zamanlar boyunca kalacaklardır. Öyle uzun zamanlar azap çekeceklerdir ki, o zamanların müddetini Allah'tan başka kimse bilemeyecektir. Cehennem­liklerin derilerinden damlayan, irinden başka bir içecek bulamayacaklardır! Bu, onların dünyada iken işlemiş oldukları fiillerinin tam bir karşılığıdır.

Peki buna sebep nedir? Sebep şu: Onlar, yaptıkları işlerin hesabını vere­ceklerini ummuyorlardı. Ölüm sonrası dirilişin mümkün olduğuna tanıklık eden ayetlerimizi yalanlıyorlardı. Kudretimizin eksiksizliğini, aşın bir şekil­de tekzip ediyorlardı. Onların işlemiş oldukları ameller de dahil olmak üzere herşeyi biz bir kitapta kayda geçirip zaptetdik ve koruma altına aldık. Hal böyle olduğuna göre onlara denilecektir ki: İşte şu azabı tadm. Bundan son­ra size ya bunun gibi veya daha şiddetli bir azabı arttırmaktan başka bir şey yapmayacağız.

Kıyamet gününde kafirlerle hakkı yalanlayıcılann durumları açıklandık­tan sonra şimdi de mü'minlerin ahvali izah buyuruluyor: Takva sahipleri için, dünyada işlemiş oldukları salih amellerine karşılık büyük bir kurtuluş var­dır. Cennette onlar için fevz-ü felah yeri vardır. Bu yerlerin bazısı verimli, mey­veli bahçelerdir. Güzel manzaralı yerlerdir. O bahçelerde kendileri için yemişler, meyveler, üzümler, memeleri tomurcuklanmış yaşıt ve güzel kadınlar vardır.

Bu gibi kadınlardan yararlanmak, dünyada iken insanların arzuladıkla­rı bir emeldir. Âhirette İşte takva sahiplerine, Allah'tan başkasının bilemeye­ceği bir şekil ve düzende bu kadınlar ihsan edilecektir. Bu gibi şeyleri fazla ve derinden düşünmemeniz, bilakis Kur'an'm ifade ettiği şekilde bunlara inan­manız gerekir. Takva sahipleri jçin Cennette iştah çekici, dolu şarap kupaları vardır. Onların hoşlarına giden güzel yiyecekler vardır. Orada yalan ve lau­bali şeyler duymayacaklardır. Allah, onların salih amellerinin mükâfatını verecek; lütuf ve ihsanda bulunacaktır. Göklerle yerin Rabbi olan Allah, onla­ra lütuf ve in'amda bulunarak mükâfat verecektir. Bu, onların dünyada iken işlemiş oldukları iyiliklerin tam bir karşılığıdır.

Kalpleri korku, nefisleri ürküntü İle dolduran kıyamet gününün bir başka tasviri: Kıyamet gününde insanların tümüj kutlu ve yüce Allah'ın, göklerle yerin Rabbi olan Rahmanın huzurunda konuşma gücüne sahip olamayacak­lardır. O, İzin vermeden hiç kimse söze bağlayamayacaktır: "O gün geldiği zaman hiç kimse O'nun izni olmadan konuşamaz''[5] İşte o günde ruh (Ceb­rail) ve melekler, noksanlıklardan münezzeh olan Rabbin huzurunda saf ha­linde duracaklar, Rahmân'm kendisine izin verdiğinden başka kimse konuşa­mayacaktır. Rahmanın izin verdiği kimse de, doğru sözden başka hiçbir şey söylemeyecektir!

Ey Allah'ım Sen ne yücesin! Cebbar, mütekebbîr ve yüce olanın huzu­runda Cebrail ile diğer melekler sıra halinde dikilip duracaklardır. Rahman­ın kendisine izin verdiğinden başka hiç kimseye konuşma izni verilmeyecek­tir. Konuşma izni' verilen kimse de, şefaati hak edenlere şefaatte bulunmak gibi doğru sözden başka bir şey söyleyemeyecektir!

Müşriklerin, Allah katında şefaatçiler olduklarına inandıkları putları ve ortaklan hani nerede?! Bütün insanlar nerede?! Cebrail ile melekler, nurlu gücün sahibi olan Cebbar'm huzurunda hazır vaziyette durup O'ndan gele­cek işareti beklemektedirler! O hak gündür. Evet o günün vuku bulacağı hu­susunda hiçbir şüphe yoktur!

Hal böyle olunca artık dileyen Rabbine doğru giden yolu seçsin ve O'na dönsün. Kendisini Rabbine yaklaştıracak iyi işler yapsın.

Bundan sonra Cenab-ı Allah, kendi aralarında soruşturmakta oldukları kıyamet gününü yalanlayan kafirleri tehdit etmeye ve onları inatları ile ya-lanlamalarmm akibetinden sakmdırmaya dönerek şöyle buyuruyor: Biz, vu­kuu yakın olan bir azap iîe sizi uyarıp korkuttuk, "onlar onu uzak görüyor(lar) Biz ise onu yakm görüyoruz'[6] O gün insan, dünyada iken yapmış olduğu işlere bakacak. Ondan başka bir şeyi görmeyecektir. O gün kendi amelinden başka hiçbir şeyi göremiyecektir. Ve o günde kafir şöyle diyecektir: Keşke ben de toprak olsaydım ve hiç yaratılmamış olsaydım. Karşılaştığı manzaranın şid­detinden ötürü böyle der. Cansız bir varlık olmasını veya mükellef olmayan bir hayvan olarak yaratılmış olmasını temenni eder. [7]



[1] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi, Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/425-427.

[2] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi, Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/427-428.

[3] Casiye sûresi: 24.

[4] Hud sûresi: 104.

[5] Hûd sûresi: 105.

[6] Mearic sûresi: 6-7.

[7] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi, Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/428-431.