ŞEMS SÛRESİ 2

Sûrenin Kapsadığı Başlıca Konular: 2

Meali: 2

İlgili Hadîsler. 2

 


ŞEMS SÛRESİ

 

Sûrenin tamamı, ilim adamlarının ittifakıyla Mekke'de İnmiştir.[1]

Birinci âyetiyle Güneş'e ve onun kuşluk vaktindeki parlaklığına ye­min edilerek konuya giriş yapıldığından, bu mânaya delâlet eden «Şems» aynı zamanda sûreye isim olmuştur.

Âyet Sayısı: 15

Kelime Sayısı: 54

Harf Sayısı: 246.[2]

Hz. Büreyde (R.A.)den yapılan sahîh rivayete göre: «Resûlülah (A.S.) Efendimiz yatsı namazında Şems Sûresi'yle benzeri uzunlukta olan sû­releri okurduk»[3]

İbn Abbas (R.A.)dan yapılan rivayete göre: «Resûlüllah (A.S.) Efen­dimiz ona, sabah namazında «Ve'lleyli izâ yeğşâ» ile «Ve'ş-Şemsi» sûre­lerini okumasını emretmiştir.»[4]

Beyhakî'nin eş-Şa'b'de Ukbe b. Âmir (R.A.)den yaptığı rivayete göre; adı geçen şöyle demiştir: «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz bize kuşluk nama­zını, bu namazın hikmetini yansıtan «eş-Şems» ve bir de «ed-Duha» sûre-leri'ni okumamızı emretti.»[5]

 

Sûrenin Kapsadığı Başlıca Konular:

 

1- CenâbHakk'ın mutlak tasarrufuna ve kusursuz düzenine delâ­let eden 8 belgeye yemin edilerek düşünce ufkumuz genişletiliyor ve ay­nı zamanda insan aklına ışık tutularak hareket noktası belirleniyor.

2- Kendini küfür, nifak ve günahlardan arındıranların  kurtulacağı; arındırmayanların ise, hüsrana uğrayacağı konu ediliyor ve yönlendirici bilgiler veriliyor.

3- Ruhlarını ve vicdanlarını, aynı zamanda kalplerini inkâr, azgın­lık ve ahlâksızlıkla kirletip karartarak ilâhî sınırı aşan Semûd Kavmi'nin hazîn ve ibretli âkibeti misâl veriliyor. Böylece haddini aşan bir şeyin zıd­dına dönüşeceğine işarette bulunuluyor.

4- İmân nimetine gönül kapısını açmadan ölenlere CenâbHakk'ın âhirette vereceği azaptan asiâ endişe duymayacağı konu ediliyor ve böy­lece O'nun her işinin hikmet ve adaletle yürütüldüğüne işaretle kimse­lere zulmetmiyeceği bildiriliyor.

5- Salih Peygamber'in «Deve Mu'cizesi» misal verilerek son uyarı­lar yapılıyor. [6]

 

Meali:

 

1- Güneş'e ve onun kuşluk vaktinde ki parlak aydınlığına,

2- (Güneş'ten ışık alıp) ona tabi' olduğu zaman Ay'a,

3- Güneşi açıp ortaya çıkardığı zaman gündüze,

4- Güneşi örtüp bürüdüğü zaman geoeye,

5- Göğe ve onu yapıp kurana,

6- Yere ve onu yapıp döşeyene,

7- Nefse ve onu düzenleyip biçimlendirene,

8- Sonra da ona fenalıklarını ve (bunlardan) sakınmasını ilham ede­ne yemîn olsun ki,

9- Kendini (inkâr ve günah kirlerinden) arındıran kimse, gerçekten korktuğundan kurtulup umduğuna ermiştir.

10- Ve kendini (inkâr ve günah iie) örtüp (karanlıklara) gömen kim­se cidden hüsrana uğramıştır.

 

İlgili Hadîsler

 

Hz. Ali (R.A.) diyor ki:

«Baki'ü'l-Ğarkad mezarlığında bîr cenazenin defninde bulunuyorduk. O sırada Resûlüllah (A.S.) gelip oturdu; biz de Onun etrafında toplanıp otur­duk. Resûlüllah'ın (A.S.) elinde bir çubuk bulunuyordu. Düşünceli bir halde o çubuğu toprağa dokundurarak birtakım çizgiler çizmeğe başladı ve son­ra şöyle buyurdu:

«Sizden hiçbir kimse ve yeni doğan hiçbir nefis (can) yoktur ki, Ce-nâb-ı Hak onun için Cennet'teki ve Cehennem'deki yerini yazıp takdir etmiş olmasın ve mutlaka her nefsin (kişinin) şakî ve saîd (mutsuz ve mut­lu) olduğu da yazılmıştır.»

Bunun üzerine bir adam dedi ki:

  Ya Resûlellah! Bu durumda yazılan (kaderimiz) üzerinde durup ameli, (ibâdeti) terketmemiz gerekmiyor mu?

Resûlüllah (A.S.) ona şöyle cevap verdi:

  Saadet ehlinden olan kimse, saadet ehlinin ameline; şekavet eh­linden olan da şekavet ehlinin ameline (muvaffak olup) gidecektir.

Sonra da Resûlüllah (A.S.) devamla şöyle buyurdu:

  Artık siz amel etmeye devam ediniz. Zira herkes ne için yaratıl-mışsa, o ona kolaylaştırılır: Saadet ehline, saadet ehlinin ameli kolaylaş-tırılır; şekavet ehline ise, şekavet ehlinin ameli kolaylaştırılır.»[7]

Câbir (R.A.) diyor ki:

«Süraka b. Mâlik b. Cü'şum (R.A.) gelip şöyle haber verdi:

  Ya Resûlellah! Bize dinimizi açıkla: Sanki biz şu anda yaratılmı­şız da hiçbir şey bilmiyormuş gibiyiz. Bugünün ameli nedir? Kalemlerin yazıp (mürekkeplerinin) kuruduğuyla ilgili takdirlerin cereyanına göre mi­dir, yoksa karşılaşacağımız olaylara, işlere göre mi (her şey yazılıp takdir ediliyor)?

Onun bu sorusuna Resûlüllah (A.S.) şu cevabı verdi:

  Hayır, kalemlerin yazıp (mürekkeplerinin) kuruduğuna ve takdir­lerin cereyanına göredir?

Bunun üzerine adam tekrar sorma ihtiyacını duydu:

  Öyleyse amel ve ibâdetler ne için yapılıyor? Peygamber (A.S.) ona:

  «Amelde bulunmaya devam ediniz. Zira herkes (ne için amel ede­cekse, o ona) kolaylaştırılmıştır» buyurdu. [8]

Resûlüllah (A.S.) bir başka hadîslerinde şöyle buyurdu:

«Şüphesiz ki adam uzun süre cennet ehlinin amelini işler. Sonra onun bu ameli, cehennem ehlinin ameliyle son bulup noktalanır (ömrünün son yıllarında bâtıla yönelip cehennem ehlinin amelini işlemeye başlar).» [9]

Açıklama:

Kalemlerin yazıp mürekkeplerinin kuruduğu, takdirlerin cereyan etti­ği kaza ve kader ilâhî ilmin kesin tesbitine göre düzenlenmiştir. Öyle ki, Cenâb-i Hak kullarını yaratıp hangi ortam ve şartlar içinde bulunacakları­nı ve ne gibi inanç ve amele yönelip hayatlarını değerlendireceklerini ön­ceden bilip tesbit etmiş ve ona göre yazmıştır. Onun ilmi ve tesbiti yanıl-mayacağına göre, yazdığı ve takdîr et'^ği her olay ve amel aynen gerçek­leşir.

Nitekim diğer sahîh bir hadîste bu konuya açıklık getirilerek şöyle buyurulmuştur:

«Doğan her çocuk fıtrat (din ve Allah duygusu, mayası) üzere doğar. Sonra da an a-babası onu ya yahudileştirir, ya hıristiy anlaştırır, ya da me-cûsîleştirir. Nasıl ki hayvan azası tam yerinde bir yavru doğuruyor ve onda bir organ eksikliği görmüyor ve hissetmiyorsanız, (doğan çocuk ta öyle..)» [10]

Kader konusuyla ilgili olan bu âyetleri burada kısaca açıklarken de­tayına inmeğe gerek görmedik. Çünkü Tefsirimizin birçok yerinde konuya ağırlık vermiş ve gerekli açıklamayı yapmış bulunuyoruz. O bakımdan faz­la bilgi edinmek isteyenlerin tefsirimizi iyice gözden geçirmeleri ve özel­likle Ra'd Sûresi 39. âyetin tefsirine; sonra da En'am Sûresi 39, Nisa Sû­resi 88, 143, A'raf Sûresi 178, 186, Ra'd Sûresi 33, Kehf Sûresi 17, Zümer Sûresi 23, 36, Ğâfir Sûresi 33, Şûra Sûresi 44. âyetlerin tefsirine bakma­ları tavsiye olunur.

 



[1] Tefsir-Ü Fethi'l-Kadlr: 4/447- Tefsîr-1 Kurtubl: 20/72

[2] Nizamuddin Nisaburi, Tefsiru Garaibu’l-Kur’an: 30/47.

[3] Sunen-i Nesâi.

[4] Taberâni.

[5] Beyhaki.

[6] Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/6818-6819.

[7] Müslim, Kader: 7.

[8] Müslim, Kader: 8.

[9] Müslim, Kader: 8.

[10] Buharî/cenâiz : 79, 92, tefsir : 30, kader : 3- Müslim/kader : 22, 24- Ebû Dâvud/sÜnnet: 17- Ahmed : 2/233, 275, 315, 347, 393