Sûrenin Kapsadığı Başlıca Konular:
Sûrenin tamamı, ilim
adamlarının ittifakıyla Mekke'de İnmiştir.[1]
Birinci âyetiyle
Güneş'e ve onun kuşluk vaktindeki parlaklığına yemin edilerek konuya giriş
yapıldığından, bu mânaya delâlet eden «Şems» aynı zamanda sûreye isim olmuştur.
Âyet Sayısı: 15
Kelime Sayısı: 54
Harf Sayısı: 246.[2]
Hz. Büreyde (R.A.)den yapılan
sahîh rivayete göre: «Resûlülah (A.S.) Efendimiz
yatsı namazında Şems Sûresi'yle benzeri uzunlukta olan sûreleri okurduk»[3]
İbn Abbas (R.A.)dan yapılan
rivayete göre: «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz ona,
sabah namazında «Ve'lleyli izâ
yeğşâ» ile «Ve'ş-Şemsi»
sûrelerini okumasını emretmiştir.»[4]
Beyhakî'nin eş-Şa'b'de Ukbe b. Âmir (R.A.)den yaptığı rivayete göre; adı geçen
şöyle demiştir: «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz bize
kuşluk namazını, bu namazın hikmetini yansıtan «eş-Şems» ve bir de «ed-Duha» sûre-leri'ni
okumamızı emretti.»[5]
1- Cenâb-ı Hakk'ın mutlak
tasarrufuna ve kusursuz düzenine delâlet eden 8 belgeye yemin edilerek düşünce
ufkumuz genişletiliyor ve aynı zamanda insan aklına ışık tutularak hareket
noktası belirleniyor.
2- Kendini
küfür, nifak ve günahlardan arındıranların
kurtulacağı; arındırmayanların ise, hüsrana uğrayacağı konu ediliyor ve
yönlendirici bilgiler veriliyor.
3- Ruhlarını
ve vicdanlarını, aynı zamanda kalplerini inkâr, azgınlık ve ahlâksızlıkla
kirletip karartarak ilâhî sınırı aşan Semûd Kavmi'nin
hazîn ve ibretli âkibeti misâl veriliyor. Böylece
haddini aşan bir şeyin zıddına dönüşeceğine işarette bulunuluyor.
4- İmân
nimetine gönül kapısını açmadan ölenlere Cenâb-ı Hakk'ın âhirette vereceği azaptan
asiâ endişe duymayacağı konu ediliyor ve böylece
O'nun her işinin hikmet ve adaletle yürütüldüğüne işaretle kimselere zulmetmiyeceği bildiriliyor.
5- Salih
Peygamber'in «Deve Mu'cizesi» misal verilerek son
uyarılar yapılıyor. [6]
1- Güneş'e
ve onun kuşluk vaktinde ki parlak aydınlığına,
2- (Güneş'ten
ışık alıp) ona tabi' olduğu zaman Ay'a,
3- Güneşi
açıp ortaya çıkardığı zaman gündüze,
4- Güneşi
örtüp bürüdüğü zaman geoeye,
5- Göğe ve
onu yapıp kurana,
6- Yere ve
onu yapıp döşeyene,
7- Nefse ve
onu düzenleyip biçimlendirene,
8- Sonra da
ona fenalıklarını ve (bunlardan) sakınmasını ilham edene yemîn olsun ki,
9- Kendini
(inkâr ve günah kirlerinden) arındıran kimse, gerçekten korktuğundan kurtulup
umduğuna ermiştir.
10- Ve
kendini (inkâr ve günah iie) örtüp (karanlıklara)
gömen kimse cidden hüsrana uğramıştır.
Hz. Ali (R.A.) diyor ki:
«Baki'ü'l-Ğarkad mezarlığında bîr cenazenin defninde bulunuyorduk. O
sırada Resûlüllah (A.S.) gelip oturdu; biz de Onun
etrafında toplanıp oturduk. Resûlüllah'ın (A.S.)
elinde bir çubuk bulunuyordu. Düşünceli bir halde o çubuğu toprağa dokundurarak
birtakım çizgiler çizmeğe başladı ve sonra şöyle buyurdu:
«Sizden hiçbir kimse
ve yeni doğan hiçbir nefis (can) yoktur ki, Ce-nâb-ı Hak onun için Cennet'teki ve Cehennem'deki yerini
yazıp takdir etmiş olmasın ve mutlaka her nefsin (kişinin) şakî ve saîd (mutsuz ve mutlu) olduğu da yazılmıştır.»
Bunun üzerine bir adam
dedi ki:
— Ya Resûlellah! Bu durumda yazılan (kaderimiz) üzerinde durup
ameli, (ibâdeti) terketmemiz gerekmiyor mu?
Resûlüllah (A.S.) ona şöyle cevap verdi:
— Saadet ehlinden olan kimse, saadet ehlinin
ameline; şekavet ehlinden olan da şekavet ehlinin ameline (muvaffak olup)
gidecektir.
Sonra da Resûlüllah (A.S.) devamla şöyle buyurdu:
— Artık siz amel etmeye devam ediniz. Zira
herkes ne için yaratıl-mışsa, o ona kolaylaştırılır:
Saadet ehline, saadet ehlinin ameli kolaylaş-tırılır;
şekavet ehline ise, şekavet ehlinin ameli kolaylaştırılır.»[7]
Câbir (R.A.) diyor ki:
«Süraka
b. Mâlik b. Cü'şum (R.A.) gelip şöyle haber verdi:
— Ya Resûlellah! Bize dinimizi açıkla: Sanki biz şu anda
yaratılmışız da hiçbir şey bilmiyormuş gibiyiz. Bugünün ameli nedir?
Kalemlerin yazıp (mürekkeplerinin) kuruduğuyla ilgili takdirlerin cereyanına
göre midir, yoksa karşılaşacağımız olaylara, işlere göre mi (her şey yazılıp
takdir ediliyor)?
Onun bu sorusuna Resûlüllah (A.S.) şu cevabı verdi:
— Hayır, kalemlerin yazıp (mürekkeplerinin)
kuruduğuna ve takdirlerin cereyanına göredir?
Bunun üzerine adam
tekrar sorma ihtiyacını duydu:
— Öyleyse amel ve ibâdetler ne için yapılıyor?
Peygamber (A.S.) ona:
— «Amelde bulunmaya devam ediniz. Zira herkes
(ne için amel edecekse, o ona) kolaylaştırılmıştır» buyurdu. [8]
Resûlüllah (A.S.) bir başka hadîslerinde şöyle buyurdu:
«Şüphesiz ki adam uzun
süre cennet ehlinin amelini işler. Sonra onun bu ameli, cehennem ehlinin
ameliyle son bulup noktalanır (ömrünün son yıllarında bâtıla yönelip cehennem
ehlinin amelini işlemeye başlar).» [9]
Açıklama:
Kalemlerin yazıp
mürekkeplerinin kuruduğu, takdirlerin cereyan ettiği kaza ve kader ilâhî ilmin
kesin tesbitine göre düzenlenmiştir. Öyle ki, Cenâb-i Hak kullarını yaratıp hangi ortam ve şartlar içinde
bulunacaklarını ve ne gibi inanç ve amele yönelip hayatlarını
değerlendireceklerini önceden bilip tesbit etmiş ve
ona göre yazmıştır. Onun ilmi ve tesbiti yanıl-mayacağına göre, yazdığı ve takdîr et'^ği
her olay ve amel aynen gerçekleşir.
Nitekim diğer sahîh
bir hadîste bu konuya açıklık getirilerek şöyle buyurulmuştur:
«Doğan her çocuk
fıtrat (din ve Allah duygusu, mayası) üzere doğar. Sonra da an a-babası onu ya yahudileştirir, ya hıristiy anlaştırır, ya da me-cûsîleştirir.
Nasıl ki hayvan azası tam yerinde bir yavru doğuruyor ve onda bir organ
eksikliği görmüyor ve hissetmiyorsanız, (doğan çocuk ta öyle..)» [10]
Kader konusuyla ilgili
olan bu âyetleri burada kısaca açıklarken detayına inmeğe gerek görmedik.
Çünkü Tefsirimizin birçok yerinde konuya ağırlık vermiş ve gerekli açıklamayı
yapmış bulunuyoruz. O bakımdan fazla bilgi edinmek isteyenlerin tefsirimizi
iyice gözden geçirmeleri ve özellikle Ra'd Sûresi
39. âyetin tefsirine; sonra da En'am Sûresi 39, Nisa
Sûresi 88, 143, A'raf Sûresi 178, 186, Ra'd Sûresi 33, Kehf Sûresi 17, Zümer Sûresi 23, 36, Ğâfir Sûresi
33, Şûra Sûresi 44. âyetlerin tefsirine bakmaları tavsiye olunur.
[1] Tefsir-Ü Fethi'l-Kadlr: 4/447- Tefsîr-1 Kurtubl:
20/72
[2] Nizamuddin Nisaburi, Tefsiru Garaibu’l-Kur’an: 30/47.
[3] Sunen-i Nesâi.
[4] Taberâni.
[5] Beyhaki.
[6] Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/6818-6819.
[7] Müslim, Kader: 7.
[8] Müslim, Kader: 8.
[9] Müslim, Kader: 8.
[10] Buharî/cenâiz
: 79, 92, tefsir : 30, kader : 3- Müslim/kader : 22, 24- Ebû
Dâvud/sÜnnet: 17- Ahmed : 2/233, 275, 315, 347, 393