Mekke
12
8
Mushaftaki
sıralamada doksan dördüncü, iniş sırasına göre on ikinci suredir. Duhâ
sûresinden sonra, Asr sûresinden önce Mekke'de inmiştir.[1]
"İnşirah"
açılıp genişlemek, huzura kavuşmak" anlamlarına gelmektedir. İlk âyetinde
aynı kökten olan fiil kullanıldığı ve Hz. Peygamber'in gönül ferahlığına ve
huzura kavuşturulduğu bildirildiği için sûre "İnşirah" adını
almıştır. Ayrıca "Şerh, Elem neşrah" adlanyla da anılmaktadır. [2]
Sûrede
Yüce Allah'ın Hz. Peygamber'e manevî lütufları özetlenmekte, her güçlükle
birlikte mutlaka bir kolaylığın olduğu bildirilerek Mekke'de putperestlerin
baskısı yüzünden sıkıntı çeken Resûlullah ile müslümanlara teselli ve ümit verilmekte;
onlardan Allah'a ibadet ve itaatini sürdürmeleri istenmektedir. [3]
Rahman ve rahîm olan Allah'ın adıyla... 1. Senin
kalbini açıp genişletmedik mi? 2-3. Üzerinden, belini büken yükünü kaldırmadık
mı? 4. Senin adım sanım yüceltmedik mi? 5. Demek ki zorlukla beraber bir
kolaylık var- dır. 6. Evet, doğrusu her güçlüğün yanında bir kolaylık var. 7.0
halde işini bitirince hemen kalk, 8. Ve yalnız rabbine yöncl. [4]
1-4. Hz. Peygamber'in kalbinin açılıp genişletilmesi
ifadesini, Zümer 39/22 âyeti de dikkate alındığında, onun beşerî idrak
kapasitesinin vahiy ile arttırıldığına ve azami seviyeye çıkarıldığına işaret
olarak anlamak uygun olur. Ayrıca mü-fessirler bunu, ona indirilen vahyi
anlaması, koruması ve peygamberlik görevini yerine getirebilmesi için kendisine
verilmiş olan zihin açıklığı, maneviyat yüksekliği gibi mânalarla da
açıklamışlardır. Bazı müfessirler ise Duhâ sûresinin devamı mahiyetinde olan bu
âyetlerde, bir süre ara verilmiş olan vahyin yeniden başlamasıyla Peygamber efendimizin
maneviyatının güçlendirildiğine değinildiği kanaatindedir.
2
ve 3. âyetlerde "Hz. Peygamber'in belini büktüğü" bildirilen
"yükün kaldt-nlması"ndan maksadın ne olduğu konusunda yapılan
açıklamalar İçinde[5] en zayıf olanı
"günahlarının, hatalarının bağışlanmış olması" şeklindeki yorumdur.
Çünkü onun, Câhiliye döneminde puta tapmadığı bilinmektedir, İşlediği herhangi
bir günah da tarihlere geçmiş değildir. Esasen İslâm tebliğ edilmeden onun
yasaklarını çiğnemenin günah olduğundan da söz edilemez. İslâm'dan sonra bazı
ictihad hataları olmuşsa bunlar da günah değil, ecir ve sevap vesilesidir. [6] Bize göre Allah'ın bir lütuf olarak onun
omuzlarından kaldırdığı yük iki şekilde açıklanabilir: a) Arasında yaşadığı
topluluğun inanç ve ahlâk yönünden içine düştüğü durumdan dolayı duyduğu
ıstırabın, vahiy yoluyla kaldırılması; b) Bâtıla karşı verdiği çetin
mücadelede birçok ilâhî destek ve inayete maz-har kılınması.
Hz.
Peygamber'in "adının ve sanının yüceltilmesi"ne müfessirler,
Resûlul-lah'ın adının mukaddes kitaplarda zikredilmesini ve geleceğinin
müjdelenmesini, kelime-i şehâdette onun isminin Allah'ın ismiyle birlikte yer
almasını, gök yüzünde melekler, yeryüzünde müminler tarafından hürmetle
anılmasını, Kur'an'da Allah'a itaatle birlikte ona da itaat edilmesinin
enıredilmesini örnek gösteririler [7] Âlemlere
rahmet olarak gönderilmiş olması da[8] onun
şanının yüceltildiğini ifade eder. Aynca bu âyeti, ileride Resûlul^ lah'ın
isminin ve tebliğ ettiği dinin bütün dünyada tanınıp yayılacağını bildiren bir
müjde olarak anlamak da mümkündür. Yine, Kur'an'da onun müstesna niteliklerini,
Allah katındaki konumu ve değerini açıklayan âyetler de bu bağlamda "adını
sanım yüceltme" olarak değerlendirilebilir. [9]
5-8. Hz. Peygamber ve arkadaşları Mekke döneminde müşriklerin giderek
değişik şekildeki işkencelere kadar varan baskılarından acı çekiyorlardı. Bu
durum hem Peygamber'i hem de müminleri üzüyordu. Yüce Allah Resûlü'nü ve müminleri
teselli edip gönüllerini rahatlatmak için bu âyetleri indirerek sıkıntılardan
sonra ferahlığın ve başarının geleceğini müjdelemiştir. Rivayete göre bu sûre
inince Hz. Peygamber, 5 ve 6. âyetlerde güçlüğün yanında kolaylığın da
bulunacağının iki kez zikredilmesini göz önüne alarak, kendisine inananlara,
"Müjdeler olsun! Sİze kolaylık geldi; artık bir güçlük iki kolaylığa asla
galip gelemez!" buyurmuştu [10]
Oldukça
muhtasar ve değişik şekillerde açıklanmaya elverişli olan "O halde işini
bitirince hemen kalk" mealindeki 7. âyetle ilgili olarak çok farklı
yorumlar yapılmıştır. [11] Bize göre İbn Âşûr'un,
âyeti herhangi bir özel iş ve ibadetle sınırlamadan, "Önemli işlerden birini
tamamlayınca ardından başka bir işe yönel ki böylece bütün vakitlerini önemli
işlerle değerlendirmiş olasın" şeklindeki açıklaması isabetli
görünmektedir. [12] Bu yoruma göre âyette
Resûlullah'a ve onun şahsında müslü-manlara bütün vakitlerini hayırlı ve
yararlı faaliyetlerle değerlendirmeleri, ibadet, dua, tebliğ ve irşad gibi dinî
faaliyetlerin de; çalışma, üretme, öğrenme-öğretme, yardımlaşma ve dayanışma
gibi dünyevî faaliyetlerin de hakkını vermeleri emredilmiştir, Son âyette ise
kişinin, gerek çalışmasında gerekse ibadetinde yalnız Allah'a yönelmesi, her
işini öncelikle O'nun rızasını gözeterek yapması, ne diliyorsa O'ndan
dilemesi, ne istiyorsa O'ndan İstemesi emredilmiştir. [13]
[1] Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa
Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an
Yolu:V/583.
[2] Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa
Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an
Yolu:V/583.
[3] Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa
Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an
Yolu:V/583.
[4] Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa
Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an
Yolu:V/583-584.
[5] bk. Râ-zî, XXXII, 4-5
[6] Buhârî, "İ'tisâm", 13, 21; Müsüm,
"Akziye", 15; ayrıca bk. Tevbe 9/43; Fetih 48/2
[7] bk. Şevkânî, V, 542
[8] bk. Enbiyâ 21/107
[9] Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa
Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an
Yolu:V/584.
[10] Muvatta', "Cihâd", 6; Taberî, XXX,
151
[11] meselâ bk. Taberî, XXX, 152; Râzî, XXXII, 7
[12] XXX, 416-417
[13] Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa
Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an
Yolu:V/585.