Kur'an'daki Sırası : 95
Nüzul Sırası : 28
Ayet Sayısı : 8
İndiği Dönem :
Mekke
Sûrede
insan yaratılışı ve yeteneklerine dikkat çekilmiş, iman ve salih
amelden sapmak süreliyle uçuruma yuvarlanması olasılığı hatırlatılmış, ahiret günü insanların amellerinin karşılığının
verileceği, bunun ise, Allah'ın adalet ve hikmetine uygun olduğu vurgulanmıştır.
Süre, yöneltme/tevcih ve arz itibariyle umumi bîr özelliğe sahiptir. [1]
Rahman ve Rahim
Allah'ın Adıyla
1 - Tin ve
zeytine andolsun,[2]
2- Sina Daği'naf' andolsun,
3- Ve bu
güvenli şehre[3]' andolsun
ki,
4- Biz
insanı engüzel bir biçimde[4]'
yarattık.
5- Sonra onu
aşağıların aşağısına çevirdik.
6- Yalnız iman edip salih
amel işleyenler hariç, onlar için kesintisiz bir mükafat vardır.
7- Böyle iken sana ahiret
cezasını yalanlatan nedir?
8- Allah,
hüküm verenlerin en iyisi değil midir?
Sûrede, Allah'ın
insanı en güzel biçimde yarattığı, onu donattığı ve bahşettiği yetenek ve
kuvvetlerle mükemmellcştirdiği, sonra ilahi katında
kendilerini sürekli mükafat vereceği iman ve salih
amel sahipleri hariç onu aşağıların da aşağısına yuvarladığına dair ilahi bir
yemin bulunmaktadır. Sûre, insanı ahiret günündeki
hesabı inkar etmeye yönelten sebebin sorulmasiyla,
Allah'ın hüküm verenlerin en hayırlısı olduğu ve onun bu vasfının böyle bir
hesap gününü dilediği şeklinde cevap verilmesiyle sona ermiştir.
İman edip salih amel işleyenlerin istisna edilmesinden Öyle anlıyoruz
ki, Allah'ın en derin uçuruma yuvarladığı insanlar, iman etmeyen ve salih amci işlemeyenlerdir. Nitekim
salih müzminlerin eylemleri onları Allah'ın rızası ve
onun sürekli mükafatını elde etmeye ulaştırdığı gibi, bunların eylemleri
kendilerini iyi durumdan kötü duruma çevirmiştir. Özellikle de Necm, Şems ve Leyi sûrelerinde olmak üzere daha önceki Kur'an açıklamalarına uyan bu yorum, "Radcdnâhu Esfele Sâfilîn"
ifadesinin bir üslûp özelliği taşıdığını göstermektedir. Allah Teala insanı en güzel surette yaratmış, ona bazı kuvvet ve
yetenekler bahsetmiştir ki, ona yakışan hidayeti tercih edip saadete
ulaşmasıdır. Şayet hidayete yüz çevirirse uçurumların en derinine yuvarlanmış
olur. Şu ayetler de bu yorumu desteklemektedir: "(Allah), O'nunla bir çoğunu sapıtır ve O'nunla
bir çoğunu yola getirir. O'nunla sadece fasıldan
saptırır. Onlar ki, söz verip bağlandıktan sonra Allah'a verdikleri sözü
bozarlar, Allah'ın birleştirilmesini istediği şeyi keserler ve yeryüzünde
bozgunculuk yaparlar, işte ziyana uğrayanlar onlardır." (Bakara 2/26-2 7)
"inkar edenler:
"Ona Rabbinden bir ayet indirilmeli değil miydi? diyorlar. De ki: Allah
dilediğini saptırır. Yöneleni de kendisine iletir." (Rad
13127)
"Allah,
inananları dünya hayatında da ahirette de sağlam
sözle tespit eder. Allah, zalimleri de saptırır ve Allah, dilediğini de
yapar." (ibrahim 14127)
Tin ve zeytûn hakkında değişik görüşler vardır. Bir görüşe göre
bunlar bilinen iki meyvenin adıdır. Allah birçok faydasından dolayı bu iki
meyveye yemin etmiştir. Bir başka görüşe göre ise, "Tin" Dimeşk Camii'ni, "Zeytûn"
ise Kudüs Camiini sembolize etmektedir. Bunlardan başka içerisinde zorlamalar
ve gariplikler bulunan bazı görüşler daha bulunmaktadır[5].
Bize
göre bu ikisi (Tin ve Zeytûn) ile eski zamanlardan
beri incir ve zeytin bağları ile tanınmakta olan Filistin'e işaret edilmek
isteniyor olabilir[6]. Bu, Kur'an'ın
ilk dinleyicilerinin (okuyucularının) da bildikleri bir durumdu. Öyle ki, İsa
(a) ve ondan önce bazı peygamberler Filistin'e peygamber olarak
gönderilmişlerdir. (Bu şekilde) Allah'ın yemin ettiği isimlerde bir tenasüh
(örtüşme) sözkonusudur. Zira, Allah risalel ve vahyi ile şereflendirdiği üç bölgenin adına
yemin etmiştir. Bunlar Mekke, Filistin ve Tûr-i Sina'dır. [7]
[1] İzzet Derveze, et-tefsiru’l-hadis, Ekin Yayınları: 1/283.
[2] Tur-i sînîne "Tıır-ı
Sînâ'' demektir. Kur'an'da geçtiği
üzere, Allah'ın Musa (a) ile konuştuğu Sina yarımadasındaki dağın adıdır.
[3] el-Beledî' I-Emin Mekke. Kur'an'da
geçtiği üzere burada kan dökülmesinin haram kılınması
buraya sığınan herkesin güven içinde olmasına işaret edildiği için
"emin" olarak nitelenmiştir,
[4] Ahsen-i Takvim En güzel
biçimde ve mükemmel olarak demektir.
[5] Sûrenin tefsiri için bkz. Taberi, Nisaburi, İbn Kesir, Begavi, Tabresi, Hazin ve Muhammed Abduh.
Amme Cüzü Tefsiri.
[6] Bu şöhret çok eskiye dayanır. Tevrat'ın Tesniye Bölümü, Bab 6'da geçtiğine göre, Allah israiioğulları'na
bu bağları bahsetmiştir ki, orada şöyle bir pasaj vardır: "Ve vaki olacak
ki, şehirleri, senin doldurmadığın bütün iyi şeylerle dolu evleri ve senin
kazmadığın kazılmış sarnıçları ve senin dikmediğin bağları ve zeytinleri sana
vermek üzere, seni Mısır diyarından çıkaran Rabbi unutma." Tesniye 6/10-12
[7] İzzet Derveze, et-tefsiru’l-hadis, Ekin Yayınları: 1/284-285..