Kur'an'daki Sırası :
100
Nüzul Sırası : 14
Ayet Sayısı : 11
İndiği Dönem : Mekke
Sûrede
insanın inkarcılığı/nankörlüğü, mai-rnülk tutkusu kınanmış, ohireti
ve Allah'ın insanların amellerini ihaia ettiği
hatırlatılmıştır. Üslubu bundan önceki sürede olduğu gibi risaletin
umumi biçimde sunulması tarzındadır. Sûrenin Medine'de indiği rivayet edilmişse[1] de
çoğunluk O'nun Mekki olduğunu kabul etmektedir.
Sûrenin üslubu ve ilk dönemlerde inmiş olması Mekki
oluşunu desteklemektedir. [2]
Rahman ve Rahim
Allah'ın Adıyla
1- Andolsun, nefesleriyle ses çıkararak[3]'
koşan (at)lara[4]'.
2- (Tırnaklarıyla yerden) ateş[5]»
çıkaranlara'[6].
3-
Sabahleyin akın edenlere'[7].
5- Derken
bir topluluğun ortasına dalanlara
6- Ki, insan Rabbine karşı çok nankördür[10]'.
7- Ve O da
bana şahittir.
8- Doğrusu o malı çok sever
9- Bilmez mi
o, kabirlerde olanlar dışarı atıldığı[11]»,
10-
Göğüslerde bulunanlar devşİrÜdiği zaman[12].
11- O gün Rabblerİ onların her halini haber almıştır.
Sûredeki âyetlerde
insanoğlunun bazı huylan kınanmış ve o uyarılmıştır. Sûrede:
1- Baskına
karar verildiği zaman hızlı bir biçimde koşan, soluyan, tırnaklarının taşlara
çarpmasından kıvılcımlar çıkan, tozu dumana katan, baskın yapılan topluluğu
yarıp geçen atlara yemin edilerek insanın, Allah'ın bir çok nimetlerini
görmesine rağmen bunları inkar edip mal-mülke aşırı düşkün olması
vurgulanmıştır.
2- Olumsuz
soru, uyarı ve hatırlatma tarzında; kabirlerinden çıktıkları ve amelleri ile başbaşa kaldıkları zaman insanların, Allah'ın kendilerini
işledikleri ameller konusunda hesaba çekeceğini, Allah'ın onlardan ve onların
amellerinden haberdar oduğunu açıkça ortaya
koyacağını bilip-bilmediklcri sorgulanmıştır.
Ayetlerin,
insanoğlunun bu (olumsuz) huylarına, engel olmayı, onu cehaletinden vazgeçmeye sevketmeyi; Rabbi'nin nimetlerini, Allah'ın O'nun
amellerini bildiğini, ahirette bunlardan dolays hesaba çekileceğini hatırlatmayı hedeflemiş olduğu
açıktır.
Görülen o ki,
insanların Allah'ın nimetlerine nankörlük etmeleri. O'na inanmayip,
O'nun çağrısını kabul etmemeyi de kapsamaktadır
Ayetlerin genel oluşu
(itlâk) ve belirli bazı tavırlara ait herhangi bir
işaret taşımaması, daha Önceki sûreler gibi bu sûrenin risaletin
hedefi ve ilkelerini ortaya koyma tarzında olduğu görüşünü doğrulamaktadır.
Nitekim bu sûrenin taşıdığı Özellikler ile Fatiha. A'la,
Leyi, Fecr ve Asr
sûrelerinin özellikleri uyum atfetmektedir.
Kişisel ve toplumsal
ahlak hakkında, sûrenin ihtiva ettiği hedefler büyük önem taşımaktadır. Zira
bu ahlak, rubûbiyetini kabul, O'na boyun eğip
nimetlerinden dolayı O'na şükretme gibi Rabbi'nc
yönelik, iyilik ve merhamet gibi insanlara ait görevlerini unutturacak biçimde
mal-mülkün kendi nezdinde berşey
olmadığı olgunluğuna ulaştırmakladır.
Bazı
rivayetler[13] sûrenin Medeni olduğunu
ve sûrenin başlangıç (yemin) bölümünün, Rasulullah'm
düşman üzerine gönderdiği bir seriyyenin
gerçekleştirdiği baskında meydana gelen olayları, seriyyenin
kayboluşunu O'na haber vermesini içerdiğini bildirmektedir. Ayetlerin üslubu
bu rivayetten şüphe etmeye sevketmektedir. Zaten
rivayette de bir zorlama olduğu görülmektedir. Bununla birlikte sûreleri tertip
edenler (tertip sahipleri) bu sûreyi ilk nazil olanlar arasına yerleştirmişlerdir. [14]
[1] Bkz. : el-Alûsi, c.30, s.214.
[2] İzzet Derveze, et-tefsiru’l-hadis, Ekin Yayınları: 1/179.
[3] ed-Dabh
Alların koşarken ve yorulduklarında (çıkardıkları) nefes sesidir. Bir tür
yürüme anlamına geldiği de söylenmiştir.
[4] ei-Aâiyat
"adv" kelimesinden türemiştir ve süratle
koşmak demektir. "Atfiyat" (koşanlardan
kastedilen, farklı görüşlere göre ya atlar ya da develerdir. Birinci görüş daha doğrudur ve diğer
âyetlerle de daha uygun düşmektedir.
[5] Kadhan Kıvılcım çıkartmak
için sert bir cisim şiddetle kazımak, sürtmek demektir.
[6] el-Mûriyât "el veryu" kelimesinden gelmekledir. Kıvılcım,alev ve ateş
çıkaran demektir.
[7] el-Muğirât Ansızın baskın
yapmak anlamındaki "el iğara" kelimesinden
türemiştir.
[8] el-Nak'u Toz demektir.
[9] Eseme Hareket ettirmek, kabartmak demektir.
[10] Kenûd Nimeti inkar eden
(nankör) anlamındadır.
[11] Bu'sira mâ
fl'î-kuhûr Kıyamet günü
insanların tekrar dirilmeleri ve kabirlerinden çıkmaları demektir.
[12] Hussile mâ
fi's-sudur insanların muhafaza ve kaydedilen amellcriylc yüzleşmeleri demektir.
[13] Bkz. Nisaburi,
Garâibu'l-Kur'an, Tabresi, Mecmau'l-Beyan.
[14] İzzet Derveze, et-tefsiru’l-hadis, Ekin Yayınları: 1/181-182.