ASR SÜRESİ 2

Meal 2

Dirayet Ve Rivayet Tefsiri 2


ASR SÜRESİ

 

Meal

 

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

1- Asra an d ol sun ki,

2- Muhakkak  (bütün) insan (lar)  mutlaka zarardadırlar.

3- Ancak iman edenler ve salih amelleri işleyenler ve bir­birlerine hakkı   (doğruyu)   tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler müstesnadır. [1]

 

Dirayet Ve Rivayet Tefsiri

 

(1-3)   «Asra andolsun ki...» Bu Ayetlerin Tefsiri Mekke Dönemi'nde nazil olmuştur. 3 ayet'tir.

îbn Abbas, İbn Zübeyr ve cumhura göre bu sure Mekkî'dir. Katade, Mücahid ve Mukatil'e göre Medeni'dir. Ayetleri ihtilafsız üç ayettir. Kelimeleri ondört, harfleri altmışsekizdir. Kısa ol­masına rağmen ilimlerin birçoğunu kapsamaktadır. İmam Şafii «Eğer Kur'an'dan bu sureden başka hiçbir şey inmeseydi bu sure

inmt insanlara kâfi gelirdi. Çünkü bu sure Kur'an'm bütün emirlerini derlemiştir» der.

Tabarani, Evsafında Ebu Huzeyfe'den şöyle rivayet ediyor: «Allah Rasûlü'nün ashabından iki kişi bir araya geldiklerinde, bi­ri Asr Suresi'ni okumadan ayrılmazlardı. Sonra birbirlerine se-lâm verip giderlerdi».

«Asra yemin ederim». Mukatil, «Cenab-ı Hak ikindi namazına yemin etmiştir. Çünkü o faziletlidir» demiştir. Zira cumhura gö­re o ortanca namaz sayılır. Çünkü Rasûl-ü Ekrem, «Bizi ortanca (ikindi) namazından meşgul ettiler» buyurmuştur. Ayrıca Haf-sa'nm mushafında «Ortanca namaz ikindi namazıdır» diye yazıl­mıştır. Bir hadiste «İkindi namazını terkeden bir insan sanki ma­lım, aile efradım kaybetmiştir» buyurulmuştur.

Rivayet ediliyor ki, bir kadın Medine çarşısında bağırarak «Bana Rasûlullah'ı gösterin» diyordu. Rasûlullah onu görünce sordu: «Ne oldu?» Kadın: «Ey Allah'ın Rasûlü! Kocam kayboldu ve bundan sonra zina ettim,, zinadan bir çocuk doğurdum. Onu sirke küpüne attım. Orada öldü. Sonra o küpteki sirkeyi sattım. Ben tevbe edebilir miyim? Tevbem kabul edilir mi?» dedi. Rasûl-ü Ekrem: «Zinaya gelince, ondan dolayı recmedileceksin. Katle ge­lince, onun cezası cehennemdir. Satmana gelince, orada büyük bir günah işlemişsin. Fakat ben zannettim ki sen ikindi namazını ter. kettin...» buyurdu.

Alusi bunları naklettikten sonra bahse konu rivayet hakkında şunları söylüyor: «Bu hadisi İmam Fahreddin Razi zikretmiştir. Hayatımla yemin ederim, Fahreddin Razi hadis alimleri katında, güvenilmeyen, aslı astarı olmayan hadisleri nakletmek hususunda imamdır. Sakın ona uyma ve bu hadisin doğruluğuna da inan­ma».

îkindi namazı fazilet Özelliğine sahip olmuştur.   Çünkü onun edası insanlar için çok ağırdır. Zira insanlar o anda ticarettedir­ler, kazançla meşguldürler, günün de son zamanındadırlar.

Bazıları «Cenab-ı Hak bu namazın vaktine yemin etmiştir» der. Çünkü o vaktin namazı faziletlidir veya beşerin babası Hz. Adem'in cuma günü ikindi vaktinde yaratılmış olduğu için böyle­dir. (Katade). Katadenin şöyle söylediği rivayet ediliyor: «Asr'dan maksat öğle namazından sonraki vakittir. Cenab-ı Hak kuşluk za-manıyla yemin ettiği gibi onunla da yemin etmiştir. Çünkü ikisin­de de kudret delilleri vardım.

Bazılarına göre «Asr»dan maksat peygamberlik asrıdır. Bu­nunla sanki bu kişi Rasûlullah'ın yaşadığı zamanı kastediyor. Pey­gamber şerefi için o en şerefli zamandır. Bazıları «Asr, Peygam-ber'in yaşadığı zamandan kıyamete kadar olan zamandır» demiş­lerdir. Onun geçmiş zamandaki miktarı ikindi namazının gündüz­deki miktarı kadardır. Buhari'nin Salim bin Abdullah'tan, onun babasından, onun da Rasûl-ü Ekrem'den dinlediği şu hadis bunu işar etmektedir: «Sizinle sizden önceki ümmetler arasındaki beka­nız ancak ikindi namazıyla güneşin batışı arasındaki zaman ka­dardır».

Bunun şerefi Peygamber zamanı ve insanlar için çıkarılan en hayırlı ümmet olan ümmetinin zamanı olmasından ileri gelmiş­tir.

îbn Abbas, «Asr burada dehr anlamındadır, bütün zaman de. mektir» diyor. Allah dehre yemin etmiştir, çünkü onda acaiblik-lerin çeşitleri vardır. Bunun için dehre «Ebu'l-Aceb» diye lakab ta­kılmıştır. Allah dehr'e kasem etmekle, onun içindeki nimetlere ve nimetlerin zıddı olan şeylere yemin ediyor ve böylece insanların hüsranına ve saadetine elverişli olan şeylerin üzerine dikkat çe­kiyor!

«însan hüsrandadır». Yani ticaretinde, çalışmasında ve ömürlerini sarfetmek nususunda zarar etmektedir. Ahirette kendisine hiçbir faydası olmayanı kovalamakta zarar etmektedir. ;

«EtJnsan» kelimesindeki eliflam istiğrak içindir. Yani bura­da bütün insanlar kastedilmektedir. Çünkü istisna bunu ifade eder.

«Husr» kelimesindeki nekrelik tazim içindir. Yani büyük bir zarar içindedirler. Çeşit ve nevi için de olabilir bu. Bu takdirde onlar zararın bir nevindedirler ki insan onları bilmez. Çünkü çok dehşetli bir nev'idir bu!..

«Ancak iman eden ve salih amel işleyenler ticaretlerinde za­rar etmemektedirler». Çünkü onlar fani ve hasis dünyayı sattılar, onunla nefis ve baki olan ahireti aldılar. Onlar geçici nesneleri verdiler, baki ve salihleri aldılar. Ne kâmil bir ticarettir bu!..

«İman etmek ve salih amel işlemek» onların nefislerini kema­le erdirmek için yaptıkları çalışmaları açıklamaktadır. Yani bir kısmı diğer kısma inkâr edilmesi mümkün olmayan sabit bir em­ri tavsiye ediyor. O da haynn tamamıdır. Allah'a iman etmek, kitaplarına, peygamberlerine her akidde, her amelde uymaktır.

«Sabrı birbirlerine tavsiye ederler»; yani günahlarından sab­retmeyi, o günahlar ki nefis onları şiddetle arzular. Fıtrat bunu iktiza eder. Ayrıca taatlar üzerindeki zorluklara göğüs germek hu­susunda birbirlerine tavsiyede bulunurlar ve Cenab-ı Hak'km kul­larını denediği musibetlere karşı birbirlerine sabn tavsiye eder­ler.

«Sabr» birbirlerine tavsiye ettikleri hakTca dahildir. Buna rağmen haktan, sonra tekrar zikrediliyor ve harfi cer de iade edi­lerek, bağlamış olduğu fiile iade ediliyor. Onun şanının kemalini ibraz etmek içindir bu. Hak tavsiyesinin ibadet rütbesinden ibaret olması mümkündür. O rütbe ki Allah'ı razı eden amelleri yap­maktır. İkincisi, yani sabrı tavsiye etmeleri, rububiyet rütbesin­den ibarettir. O rububiyet ki Allah'ın işlediğine razı olmaktır. Çün­kü sabırdan maksat sadece nefsi, isteklerinden gemlemek değil­dir. O, Cenab-ı Hak'tan geleni güzellikle, rıza ile, batın ve zahir­de kabullenmektir.

Ubey ibn Kâb, Rasûlullah'm yanında Asr Suresi'ni okudu ve «Tefsiri nedir, ey Allah'ın peygamberi?» diye sordu. Efendimiz şöyle buyurdular: «Asr, Cenab-ı Hak'kın yemin etmesidir. Rabbi-niz gündüzün sonuna yemin etmiştir.» «Şüphesiz insan zararda-dır»dan maksat Ebu Cehil'dir. «Ancak iman edenlerden maksat Ebubekir, «salih amel işleyenleraden maksat ta Ömer'dir. «Hakkı tavsiye edenler»den maksat Osman'dır. «Sabrı tavsiye edenler»den maksat Ali'dir. Allah'ın rızası hepsinin üzerine olsun».

tbn Abbas minberde, şu şekilde hutbe okumuştur: «Hakkı tavsiye ettiler. Yani birbirlerini sevdiler, birbirlerini hakka (tev­hide) teşvik ettiler». Bu şekilde bir yorum daha vardır.

Katade, «Hak'tan maksat Kur'an'dır». Süddi, «Hak'tan mak­sat Cenab-ı Hak'tır» demişlerdir.

Bazıları bu suredeki hükümlere dayanarak «Büyük günah iş­leyen bir insan ebediyyen cehennemde kalacaktır» demişlerdir. Çünkü Cenab-ı Hak «zarar»âaxı ancak «iman eden ve salih amel işleyenleri» istisna etmiştir.

Buna cevap olarak deriz ki: Bu surede, istisna edilmeyen bir kimsenin ancak zararda olduğu hükmü vardır. Ateşte ebediyyen kalacağına dair hükme gelince, böyle bir keyfiyet yoktur, zarar geneldir, kâfir olarak Ölürse ebedî kalır. Günahkâr olarak cehen­neme girerse ebedi kalmaz. Tabii bu da eğer günahkârın günah­larını Cenab-ı Hak'affederse böyledir... [2]

ASR SURESİ'NİN SONU

 



[1]Ali Arslan, Büyük Kur’an Tefsiri, Arslan Yayınları: 16/164. 

[2]Ali Arslan, Büyük Kur’an Tefsiri, Arslan Yayınları: 16/ 164168.