Mekke
13
3
Mushaftaki
sıralamada yüz üçüncü, iniş sırasına göre on üçüncü sûredir. İnşirah
sûresinden sonra, Âdiyât sûresinden önce Mekke'de inmiştir. Medine'de indiğine
dair rivayet de vardır.[1]
Sûre
adını birinci âyette geçen ve "zaman, çağ, ikindi vakti" gibi
anlamlara gelen "asr" kelimesinden almıştır.[2]
Sûrede
insanı ebedî hüsrandan kurtaracak yollar bildirilmektedir. [3]
Ashab-ı
Kiram'dan iki kişinin karşılaştıkları zaman biri diğerine Asr sûresini
okumadan ve ardından selâm vermeden ayrılmadıkları rivayet edilir. [4]
Rahman
ve rahîm olan Allah'ın adıyla... 1. Asra yemin ederim ki, 2. İnsan gerçekten
ziyandadır. 3. Ancak iman edip iyi işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye
edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır. [5]
1-3. "Asr" (asır) kelimesi isim olarak "mutlak zaman, içinde
bulunulan zaman,kam (80 veya 100 yıllık zaman dilimi), gece, sabah, akşam,
ikindi vakti, ikindi namazı, bir neslin veya bir hükümdarın, bir peygamberin
yaşadığı zaman dilimi, bir dinin yaşandığı dönem" gibi mânalarda
kullanılır. Müfessirler burada zikredilen "asr" kelimesini ikindi
vakti, ikindi namazı, mutlak zaman, Hz. Muham-med'in asrı ve âhir zaman gibi
farklı şekillerde tefsir etmişlerdir. Bize göre bunlar içinde sûrenin içeriğine
ve mesajına en uygun düşeni "mutlak zaman" anlamıdır. Buna göre
sûrenin başında zamana yemin edilerek onun insan hayatındaki yerine ve önemine
dikkat çekilmiştir. Çünkü zaman Allah Teâlâ'nm yaratma, yönetme, yok etme, rızk
verme, alçaltma, yüceltme gibi kendi varlığım ve sonsuz kudretini gösteren
fiillerinin tecelli ettiği bir varlık şartı olması yanında, insan bakımından da
hayatını içinde geçirdiği ve her türlü eylemlerini gerçekleştirebildiği bir
imkân ve fırsatlar alanıdır. Yüce Allah böyle kıymetli bir gerçeklik ve imkân
üzerine yemin ederek zamanın önemine dikkat çekmiş; onu iyi değerlendirmeyen
insanın sonunun, 2. âyetteki deyimiyle "hüsran" (ziyan) olacağını
hatırlatmıştır. Burada "zi-yan"la âhiret azabı kastedilmiştir. Çünkü
zamanı ve ömrü boşa geçirmiş insan için en büyük ziyan odur. [6] Sûrede bu ziyandan ancak şu dört özelliğe
sahip olanların kurtulacağı ifade edilmiştir:
a) Samimi bir şekilde iman etmek. [7]
b) İyi İşler yapmak, yani din, akıl ve vicdanın emrettiklerini yerine
getirmek, yasakladıklarından kaçınmak;
c) Hakkı tavsiye etmek;
d) Sabrı tavsiye etmek.
İkinci
şıktaki "iyi işler"in içinde hakkı ve sabrı tavsiye etmek de vardır;
fakat bunlar, hem bireyin erdemini ve hemcinslerine karşı sorumluluk bilincini
yansıttığı hem de bireyi aşarak toplumsal yararlar doğurduğu için önemi
dolayısıyla aynca zikredilmiştir. [8] Hakkı ve sabrı tavsiye buyruğunda, bu
görevlere kişinin öncelikle kendisinin uyması gerektiği anlamının da
bulunduğu kuşkusuzdur. Bu husus, her akıl ve iz'an sahibi tarafından kolayca
anlaşılıp benimsenecek kadar açık olduğu için âyette bunun özellikle
belirtilmesine gerek görülmediği anlaşılmaktadır.
Âyetteki
hakkı ve sabn tavsiye, eğitimin önemine ve mahiyetinin nasıl olması, amacının
ne olması gerektiğine de ışık tutmaktadır. Çünkü her eğitim faaliyeti sonuçta
bir tavsiye yani nasihat ve irşaddır. Doğru bir eğitim faaliyetinin amacı İse
insanlara inançta, bilgide ve ahlâkta hakkı yani gerçeği ve doğruyu aktarmak;
bunun yanında hayatın çeşitli şartları, maddî ve manevî zorluklar, saptırıcı
duygular, hata ve suç sebepleri karşısında da kişiye sabır ve dayanıklılık
aşılamaktır. Hakkı ve sabrı tavsiye, toplumsal hayat ve birlikte yaşamanın
getirdiği bütün ahlâkî görevleri İçine alan geniş kapsamlı bir görevdir.
Hakkın karşıtı bâtıldır; bâtıl İse inanç ve bilgide asılsızlık ve yanlışlığı,
ahlâkta kötülüğü içine alan bir kavramdır. Aynca hak, adaletle de yakından
ilişkilidir. Bu açıdan âyette insanların âdil olmaları ve adalet düzeninin,
yani herkesin hakkına razı olduğu ve herkesin hakkının korunduğu bir toplumsal
düzenin kurulmasına katkıda bulunmaları gerektiği de anlatılmaktadır. Sonuçta
kul, sûrede sıralanan dört ilkeden iman ve sâlih amel sayesinde Allah'ın
hakkını, hakkı ve sabn tavsiye ile de kulların hakkını yerine Ödemiş olur.
Görüldüğü
gibi Asr sûresi en kısa sûrelerinden biri olmakla birlikte Kur'an'ı Kerim1
deki bütün dinî ve ahlâkî yükümlülüklerin, öğütlerin özü sayılmaya değer bir
anlam zenginliğine sahiptir. Bu sebeple İmam Şafiî'nin sûre hakkında,
"Şayet Kur'an'da başka bir şey nazil olmasaydı, şu pek kısa sûre bile
insanlara yeterdi. Bu sûre Kur'an'ın bütün İlimlerini kucaklıyor" dediği nakledilmiştir. [9]
Mehmet Akif Er-soy'un deyişiyle:
Halikın
nâ-mütenâhî adı var en başı Hak
Ne
büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak
Hani
ashâb-ı kiram ayrılalım derlerken
Mutlaka
sûre-i ve'1-asr'ı okumuş bu neden?
Çünkü
meknûn o büyük sûrede esrâr-ı felah
Başta
imân-ı hakîkî geliyor sonra salâh
Sonra
hak sonra sebat: İşte kuzum insanlık
Dördü birleşti mi yoktur sana
hüsran artık [10]
[1] bk. Şevkânî, V, 579
Prof. Dr. Hayrettin
Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr.
Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu:V/639.
[2] Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa
Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an
Yolu:V/639.
[3] Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa
Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an
Yolu:V/639.
[4] Beyhakî, Şu'abü'l-îmân, Nunıosmantye Ktp., nr.
Prof. Dr. Hayrettin
Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr.
Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu:V/639.
[5] Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa
Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an
Yolu:V/639.
[6] bk. İbn Âşûr, XXX, 531
[7] iman hakkında bk. Bakara 2/256; Nisâ 4/136-137
[8] hak için bk. Bakara 2/42; sabır için bk. Bakara 2/45
[9] bk. İbn Ke-sîr, VE, 499; Muhammed Eroğlu, "Asr
Sûresi", Dİ A, III, 502
[10] Safahat, İstanbul 1944, s. 419
Prof. Dr. Hayrettin
Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr.
Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu:V/640-641.