Bu sure ilk ayetinde "Asr"a yemin edildiği için
"Asr" suresi olarak isimlendirilmiştir. "Andolsun asra ki,
muhakkak insan kafi bir ziyandadır." "Asr" zamandır. Sevinçten
üzüntüden, sağlıktan hastalıktan, zenginlikten fakirlikten, izzetten her türlü
hadisenin içinde gerçekleştiği yıl, ay, gün, saat gibi devrelere bölünebilen
zamanı gösterir.
[1]
Allah Tealâ önceki surede dünya işleri ile meşgul olup, onlar üzerinde
yoğunlaşmanın zemmedildiğini açıklamış, bu surede ise kişiye yönelik olarak
meşgul olunması gerekenin iman ve salih amel; topluma yönelik olarak da
hayırları tavsiye etmek, nefs yasaklardan ve masiyetlerden alıkoymak şeklinde
beyan etmiştir. Özetle önceki surede "Sizi çoklukla böbürle-niş
oyaladı." şeklinde buyurup "Sakının. İleride bileceksiniz."
tehditinin ardından bu surede, mümin ve kâfirin durumunun açıklığa kavuşması
uygun düşmüştür.
[2]
Mekke'de inen bu sure İslâm'ın temel özelliklerini ve toplum hayatına
yönelik prensiplerini açıklıyor. Dört vasıfla vasıflananlar hariç, her insanın
hüsranda olduğuna dair Allah Tealâ asra yemin ediyor. Bu dört vasıf şunlardır:
İman, salih amel, başkalarına hakkı ve sabrı tavsiye.
[3]
Raviler anlatırlar ki Anır b. As, müslüman olmadan önce, fakat
Rasu-lullah (s.a.) peygamber olarak gönderildikten sonra, Müseyleme
el-Kez-zab'a gitti. Müseyleme ona: "Arkadaşınıza bu müddet zarfında ne
indirildi?" dedi. O da: "Kendisine veciz ve beliğ bir sure
indirildi." dedi. Nedir o? diyince de, Asr suresini okudu. Müseyleme biraz
düşündükten sonra: "Bana da benzeri indirildi." dedi. "Nedir
o?" denince şunu söyledi:
"Ey çöl sıçanı. Ey Çöl sıçanı! Sen sadece iki kulak ve göğüssün.
Geri kalanın da çukurdur, oyuktur."[4]
Sonra da: "Nasıl görüyorsun Amr?" dedi. Amr: "Vallahi,
senin yalancı olduğunu bildiğimi biliyorsun." dedi.
Taberani, Ubeydullah b. Hafs'tan şöyle dediğini rivayet etti:
Rasulul-lah (s.a.)'ın ashabından iki kişi bir araya gelince birbirlerine Asr
suresini sonuna kadar okuyup selâm vermeden ayrılmazlardı. Beyhaki bunu Ebu
Huzeyfe'den rivayet etti.
Şafii dedi ki: İnsanlar bu sureyi hakkıyla düşünseler bu onlara
yeterdi.
[5]
1- Andolsun asra ki,
2- Muhakkak insan kat'i bir ziyandadır.
3- Ancak iman edenlerle güzel güzel
amellerde bulunanlar, bir de birbi- Hne hakkı tavsiye, sabrı tavsiye
edenler böyle değil.
"7nsa/ı"dan maksat, istisnanın da gösterdiği gibi bütün
insanlardır.
"Hakkı tavsiye, sabrı tavsiye" tavsiye fiilinin tekrarı ile
bunun önemine işaret edilmiştir.
"Hak" tan sonra "sabrı tavsiye" sözü, âmmdan (genel
olan) sonra hâssı (özeli) getirmedir. Çünkü sabır hakkın umumuna dahildir.
Ancak, daha fazla ilgi ve önem için ayrıca anıldı.
"Asr", "Sabr", "Husr" kelimelerinin
sonlarında ses tekrarı, seci vardır.
[6]
"Asr" zamandır. İkindi namazı veya zevalden guruba kadar olan
vakittir de denilmiştir. "Ancak iman edenlerle güzel güzel amellerde
bulunanlar... böyle değil." Çünkü onlar dünya ile ahireti satın aldılar.
Ebedî hayatı ve daimi mutluluğu kazandılar. Ziyanda değildirler.
"Hak" itikat olsun amel olsun inkârı caiz olmayan sabit
şeydir. Veya kesin delilin, görenin, şahidin gösterdiğidir. Ya da günahlardan
korunmuş bir nebinin getirdiği sahih dindir.
Hakkı tavsiye, insanların birbirlerine inkârı mümkün olmayan iman,
hayır ve fazilet gibi şeyleri tavsiye etmesidir. "Sabır" amelde,
nefsin me-şakkete katlanmasını sağlayan güçtür. Sabrı tavsiye, insanların
birbirlerine onu tavsiye etmeleri, birinin diğerini ona teşvik etmesidir.
Allah Tealâ kazanmanın sebebini zikredip ziyanın sebebini
zikretme-miştir. Çünkü maksat odur. Geri kalan, ziyana ve eksikliğe
götürmektedir.
[7]
"Andolsun asra ki, muhakkak insan kat'i bir ziyandadır."
İnsanın gegirdiği zaman veya vakit olan asra yemin olsun. Buna yemin
yaratıcının varlığına, birliğine ve tam kudretine delâlet eden ibretler, gece
ve gündüzün sürmesi, karanlık ve aydınlığın ardarda gelmesi gibi hadiselerin hep
belli zaman dilimlerinde olmasından dolayıdır. Bu yemin, aşağıda istisna
edilenler hariç, insanın ticareti ve çalışmasında, amelini sırf dünya ameliyle
sınırlayarak haktan sapmış, ziyan, eksiklik ve helake düşmüş olduğuna dairdir.
Allah'ın asra yemini onun şeref ve önemini gösterir. Bunun için de, Peygamber
(s.a.) Müslim'in Ebu Hureyre'den rivayet ettiği bir hadiste: "Zamana
sövmeyin. Zira zaman (dahi hadiseleri yaratan) Allah'tır." buyurmuştur.
Ayet, Razi'nin değindiği gibi, insan için asıl olanın ziyanda ve kayıpta olmak
olduğuna dikkat çekmektedir.
Dendi ki: Asırla kastedilen ikindi namazı veya vakti olup bunların şeref
ve fzileti vurgulanmak istendi. Bu nedenle de pek çok alime göre "Sa-lat-i
vusta" bununla tefsir edildi. Dünyanın kalan ömrünün ikindi ile akşam
arası kadar olduğuna işaret edildiği de söylenmiştir. İnsan ziyanla değil
ticaretle uğraşmalıdır. Zira vakit sıkışmıştır. Geçeni yakalamak mümkün
olmayabilir.
İnsan denirken insan cinsi kastedilmiştir. İnsandaki lamın belirli, belli
insanlar için olduğu da söylendi. İbni Abbas'tan da müşriklerden Velid b.
Muğire, As b. Vail ve Esved b. Muttalip gibi bir grubu kastettiği rivayet
edilmiştir. Ebu Hayyan; asr ve insan umumiliği olan cins isimdir; bunun için de
ondan istisna yapılması caiz olmuştur, demektedir.
Bundan sonra da zarar içinde olan insanoğlundan şunlar istisna edilmiştir.
"Ancak iman edenlerle güzel güzel amellerde bulunanlar, bir de
birbirine hakkı tavsiye, sabrı tavsiye edenler böyle değil." İnsan
ziyanda, boşluk, eksiklik ve helaktedir. Ancak, Allah'a iman ile salih ameli
birleştirenler müstesna. Onlar zararda değil kârdadırlar. Zira onlar ahiret
için çalışmışlardır. Dünya amelleri ondan alıkoymamıştır. Kalpleri ile iman
edip organları ile de salih amel yaptılar.
Bir de birbirlerine doğruluğunda şüphe olmayan bir işi tavsiye edenler:
O da Allah'a iman ve tevhit, Allah'ın kanunlarına uyma, yasaklarından
kaçınmadır. Hak, batılın aksidir, bütün hayırları ve yapılması gerekenleri
veya taatlann edası ve yasakların terkini ihtiva eder. Zemahşeri dedi ki: O,
hayrın tamamıdır: Allah'ı birleme ve O'na taat, kitaplarına ve peygamberlerine
uyma, dünyaya karşı zühd ve ahirete rağbettir.
Ve birbirlerine Allah'ın farzlarına uymada, yasaklarından kaçınmada ve
kaderine, belâlarına dayanmada sabrı tavsiye edenler. Sabır taata dayanmayı,
kötülüklerden sakınmayı, musibetlere ve kadere katlanmayı, marufu emredenler ve
münkeri nehyedenlerin çektikleri eziyetleri kapsar.
[8]
Sure şu hususlara işaret
etmektedir:
1- İnsan her ne kadar büyük
servetler kazansa da, ahiret için iyi ve doğru amel yapmamışsa gerçek bir
ziyandadır.
2-
Allah Tealâ herhangi bir
zaman veya asır üzerine bu hükme dair yemin etmiştir. Zira bunda durumların ve
değişikliklerin tasarrufuna ve onları yaratanın vahdaniyetine, kemâl-i
kudretine ve zamanla ortaya çıkan büyük hikmetine delâlet eden hadiselere
işaret vardır.
Asra yemin edilmesi konusunda fakihlerin yorumları farklıdır. İmam
Malik: Bir asır bir kişiyle konuşmamaya yemin edenin yemini sene olarak takdir
edilir, demiştir. Çünkü en çok söylenen odur. Bu da yeminlerde asıl olanın
manayı büyük tutma oluşuna göredir.
Şafii de: Bir niyeti yoksa belli bir zaman yeminini tutar veya mümkün olan bir şekilde tefsir eder, demiştir. Bu da bir asır üzerine yeminin az bir zaman dilimine hamledilmesidir.
3-
Allah Tealâ ağır bir
tehditle hükmetmiştir. Çünkü, dört şeyi yapan veya dört vasıfla sıfatlanan
hariç bütün insanların ziyanda olduğunu söylemiştir. İman, salih amel, hakkı
tavsiye ve sabrı tavsiye.
Bu da kurtuluşun bu işlere bağlı olduğunu göstermektedir. İmanın
unsurları altıdır: Allah'a iman, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine,
ahiret gününe, kaderin hayrına ve şerrine iman. Salih amel: Farzlar eda edilip
masiyetlerden kaçınılması ve iyi davranıştır. Hakkı tavsiye insanların
birbirlerine doğru ve güzel bir işi tavsiye ve birbirlerini Allah'ı birlemeye
ve Kur'an ile amele, dine ve nasihata daveti, emri bilmaruf ve nehyi
anilmünkere teşviki, kişinin kendisi için sevdiğini başkası için de sevmesi-dir.
Sabrı tavsiye insanların birbirlerine Allah azze ve celle'ye taatı,
masi-yetlerine karşı sabrı, musibetler ve sıkıntılarda kaza ve kadere rızayı
tavsiye etmeleridir.
4- Razi bu ayet hakkında şöyle
demiştir: Hakkın ağır olduğunu, sıkıntılarla birlikte olduğunu ifade etmekte
olup, bunun için sabrı tavsiye ile birlikte zikredilmiştir.[9]
[1] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/619.
[2] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/619.
[3] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/619.
[4] Kediye benzer bir
hayvancıktır. En büyük tarafı kulakları ve göğsüdür. Geri tarafı eğri büğrüdür.
Müseyleme bu hezeyanı ile, Kur'an'a muaraza edecek bir şey uydurmayı denemiş
fakat, o zamanın putperestinin bile hoşuna gitmemiştir. (İbni Kesir, IV/547).
[5] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/619-620.
[6] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/621.
[7] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/621.
[8] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/621-622.
[9] Razi, XXXII/90.
Vehbe
Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/623.