HÜMEZE SURESİ 2

Surenin İsmi: 2

Önceki Sureyle İlişkisi: 2

Surenin Muhtevası: 2

Nüzul Sebebi: 2

Sözüyle İnsanları İncitme Ve Bunun Cezası: 2

Belagat: 3

Kelime ve İbareler: 3

Açıklaması: 3

Ayetlerden Çıkan Hüküm Ve Hikmetler: 3


HÜMEZE SURESİ

 

Surenin İsmi:

 

Bu sure ismini ilk ayetteki "Hümeze" sözünden almıştır. Hümeze, gıy­bet edip söz, fiil veya işaretle insanları incitendir. Lümeze: İnsanları kaş göz işareti ile ayıplayandır. İbni Abbas: Hümeze gıybetçi, lümeze de ayıpla-yıcıdır, demiştir.[1]

 

Önceki Sureyle İlişkisi:

 

Allah Tealâ önceki surede insanoğlunun ziyan, noksanlık ve helakte olduğunu beyan ettikten sonra bu surede de, ziyanda olanın halini ortaya koyup bir misalle durumu açıklamayı murat etmiştir. [2]

 

Surenin Muhtevası:

 

Mekke döneminde inen bu sure, insanlar arasında görülen bir ahlâkî proplemin tedavisi hakkındadır: Başkalarını onların bulunmadığı bir yerde gıybetini yaparak veya hazır oldukları bir yerde ayıplayarak incitme.

Sure, insanları çokça ayıplayan, inciten, başkalarının değerini düşü­rüp küçümseyen, alay edenlerin şiddetli azabına uğrayacaklarını haber vererek ile başladı: "Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi ve ayıpla­mayı adet edinen her kişinin vay haline!" (1. ayet).

Sonra sure, orada ebedî kalacaklarmış gibi dünyada mal toplama hır-sındakileri yerdi: "Ki o, malı yığıp onu tekrar tekrar sayandır.." (2. ayet).

Sure adı geçen iki gruba yönelik azarlama ve onların sonlarını -ki o, cehennem ateşine atılmaktır- haber vererek bitmiştir. [3]

 

Nüzul Sebebi:

 

Ata', Kelbi ve Süddi, bu sure Ahnes b. Şurayk hakkında indi; Rasulul-lah (s.a.) başta olmak üzere insanlara kaş göz işareti yapıp gıybet ediyor­du, demişlerdir.

Mukatil, Velid b. Muğire hakkında indi; Peygamber (s.a.)'i gıybet edi­yor, yüzüne karşı da incitiyordu, dedi. Ümeyye b. Halefin de bunu yaptığı rivayet edilmiştir.

Muhammed b. İshak ve Süheyli dediler ki: Biz bu sürenin Ümeyye b.

Halef hakkında indiğini duyardık.[4] İbni Cerir, Osman ve İbni Ömer'den de bunu rivayet etti.

Ebu Hayyan şöyle diyor: Ahnes b. Şurayk veya As b. Vail, Cemil b. Mamer, Velid b. Muğire ya da Ümeyye b. Halef hakkında indiğine dair söz­ler vardır. Tamamı hakkında inmiş de olabilir. Aslında bu vasıflan barındı­ran herkes için umumidir.[5]

Buna göre lafız, asıl olarak muayyen bir şahsı gösteriyorsa da hüküm umumidir. Allah Tealâ'nm Nun süresindeki: Alabildiğine yemin edene bo­yun eğme..." (10-15.) ayetleri de böyledir. Allah Tealâ sıfatları ardarda sıra­ladı ve aslında muayyen bir insan tipini murat ettiği anlaşıldı.

Muhakkik ve usulcülerde genel kaide, sebebin hususiliğine ve lafzın umumiliğine ters olmamasıdır. [6]

 

Sözüyle İnsanları İncitme Ve Bunun Cezası:

 

1- Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi ve ayıplamayı adet   edi­nen her kişinin vay haline!

2- Ki o, malı yığıp onu tekrar tekrar sayandır.

3- Malının hakikaten kendisine ebe­dî hayat verdiğini sanır o.

4- Hayır, o, andolsun Hutame'ye atı­lacak.

5-  O Hutame'nin ne olduğunu sana bildiren ne?

6- Allah'ın tutuşturulmuş bir ateşidir.

7- Ki tırmanıp yüreklerin ta üstüne çıkacaktır o.

8- Bu onların üzerine kapatılmıştır.

9- Uzatılmış sütün(larda bağlı ola­rak.)

 

Belagat:

 

"Hutame'nin ne olduğunu sana bildiren nedir1?" sorusu, vurgulama ve ce­hennem ateşinden ürkütme içindir. "Hutame" de mübalağa sığalanndandır.

"Addede", "Ahlede", "Mûkade", "Mümeddede" kelimelerinin sonları ses bakımından birbirine uyumlu olup seci vardır. [7]

 

Kelime ve İbareler:

 

"Hümeze" Gıybetçi, insanların ırzları ve onurlarını sözleriyle inciten. "Lümeze" Ayıplayıcı. Genelde, kaş veya göz, el ya da başla insanları tahkir ve kendisini üstün göstermek için ayıplayandır. "Tekrar tekrar (addedeh)" Zevk için sayıyor veya ilerisi için biriktiriyor, anlammadır.

Cahilliğinden dolayı "malının hakikaten kendisine" dünyada "ebedî hayat verdiğini" ölmeyeceğini "sanır o." "Hayır! O, andolsun" horlanma ve ihanetle "Hutame'ye atılacak." "Hutame" cehennem ateşidir. İçine atılan her şeyi parçaladığı için böyle anılmıştır. "Yüreklerin ta üstüne çıkacaktır." Özellikle yürek anılmıştır. Çünkü bozuk inançların ve çirkin amellerin kaynağı orasıdır. [8]

 

Açıklaması:

 

"Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi ve ayıplamayı adet edi­nen her kişinin vay haline!" İnsanları gıybet edip inciten veya huzurlarında ayıplayan herkese kınama ve acı bir azap vardır. Mukatil, hümeze bir insa­nı arkasından çekiştiren, gıybet eden, lümeze de yüzüne karşı kınayan, ayıplayandır, dedi. İbni Abbas ise: Hümeze-lümeze, çok inciten ve çok ayıp-layandır, demiştir.

Sonra da başka vasıflar zikretti:

"Ki o, malı yığıp onu tekrar tekrar sayandır." Biriktirip saydığı malına aldanması sebebi ile insanları küçük görüp, horlayan ve kendisini üstün tutan, başkaları üzerinde üstünlüğü bulunduğunu zanneden o hümeze ve lümeze! Allah Tealâ'nın: "Biriktirip de kap içinde saklayan..." (Mearic, 70/18) sözü gibidir bu.

"Malının hakikaten kendisine ebedî hayat verdiğini sanır o." Toplamış olduğu malına aşırı güveninden dolayı malının ona kalıcılık vereceğini, bir koruma sağlayacağını zannediyor. Ölümden sonrasını hiç düşünmüyor.

Allah Tealâ bu evhamını reddedip o hesapları sebebiyle onu kınıyor:

"Hayır, o, andolsun Hutame'ye atılacak." Yazık ona, kahrolası! Mesele, onun iddia ettiği veya hesapladığı gibi değildir. Aksine, şu malını biriktiren ve malı, içine atılan herşeyi kırıp parçalayan ateşe atılıp sürülecektir.

Sonra, ateşin yapısını onun gözünde büyütüp, tanıtıyor:

"O Hutame'nin ne olduğunu sana bildiren ne? Allah'ın tutuşturulmuş bir ateşidir." Bu ateşin ne olduğunu sana bildiren nedir? O nedir? Adeta akıllar onu idrak edemez. O, Allah'ın emri ile tutuşturulup alevlendirilmiş, ebediyen sönmeyecek olan ateştir.

Cehennemin Hutame (kırıp parçalama) diye vasfedilmesinin nedeni, malı ile kibirlenip zulmeden, başkasına büyüklenenin hali ile münasebeti­dir. O, içine atılan her şeyi kırıp döker, geriye bir şey bırakmaz.

Ateşin Allah'a izafe edilmesi vurgulama içindir. O, diğer ateşler gibi olmayan bir ateştir.

Ardından da ateşi üç vasıfla vasıflandırdı:

"Ki tırmanıp yüreklerin ta üstüne çıkacaktır o. Bu onların üzerine ka­patılmıştır. Uzatılmış sütunlarda bağlı olarak." O, aşırı harareti ile kalple­rin üstüne çıkıp onları kuşatan, onları diri diri yakan bir ateştir. Kalp, be­denin en çok acı çeken yeridir. Özellikle anılması, bozuk inançların ve kötü niyetlerin, kibir, insanları horlama gibi kötü ahlâkın, çirkin amellerin mer­kezi olmasından dolayıdır.

O ateşin bütün kapıları üzerlerine kapalıdır, menfezleri yoktur, ondan çıkamazlar. Allah Tealâ şöyle buyuruyor: "Üzerlerine kapıları sımsıkı kapatılmış bir ateştir." (Beled, 90/20), "Ne zaman oradan ızdıraptan (dolayı) çık­mak isterlerse yine içerisine sokulurlar." (Hac, 22/22).

O ateş uzatılmış uzun sütunlarda bağlıdır. Mukatil: Kapılar üzerleri­ne kapatıldı, sonra da demirden kazıklarla bağlandı, onlara kapı açılmaz, onlara bir rüzgar da girmez.

Ayet, "atılacak" sözü ile azapta mübalağa ifade ediyor. Yani o, kuyu gi­bi çok büyük derinliği olan bir çukurdur. İçine atılanların çıkmaktan umut­lan kesilsin diye kapıları sıkıca kapalıdırlar. Her zaman alevli sütunlara bağlıdırlar. Söndürülebilmesi veya hararetinin azaltılmasında bir umut yoktur. [9]

 

Ayetlerden Çıkan Hüküm Ve Hikmetler:

 

Ayetler şu hususlara işaret etmektedir:

1-  İnsanları gıybet eden, ayıplayıp inciten herkese kınama, azap ve helak vardır. Peygamber (s.a.) buyurdular ki: "Allah'ın kullarında en şerli­ler fısıltı ile dolaşanlar, dostların arasını açanlar ve suçsuzlara ayıp takan­lardır."[10]

2- Hemz ve lemzin, insanlara üstünlük taslamanın, onları hor görme­nin sebebi olarak mal ve uzun emel sahibi olma görülmektedir. Çünkü zen­ginlik, ucub ve kibir getirir. İhtiyaç olmadığı halde malın tekrar tekrar sa­yılması, psikolojik bir rahatlığa işaret eder. O kadar ki mal, sahibini aşın gaflet ile malının onu dünyada ebedî bırakacağı zannma götürür.

3- Allah Tealâ bütün bu zanlan ve hesapları kınamıştır. Mal insanın değerini yükseltmez, başkalarını incitmeyi de gerektirmez. Sanıldığı gibi mal dünyada ebedî kalıcı değildir. Ebedî olan, Ali (r.a.)'nin buyurduğu gibi, ilim ve ameldir: "Mal bekçileri öldü. Alimler ise yaşıyorlar. Alimler zaman durdukça dururlar."

4- Allah Tealâ zevkinden dolayı malı toplayanın, hemz ve lemzin ceza­sını belirtmiştir: İçine atılan her şeyi kırıp döken cehennem ateşine atılıp sürülmek. O, Allah'ın sönmeyen ateşidir. Allah onu asiler için hazırlamış­tır. Kalbe varıncaya kadar ceseddeki her şeyi yer.

Kapıları kapalıdır, üzerlerine kilitlidir. Onlar ise sütvrlara bağlı hal­dedirler. [11]

 



[1] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/624.

[2] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/624.

[3] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/624.

[4] Razi,XXXII/91.

[5] el-Bahru'l-Muhit, VIII/510.

[6] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/624-625.

[7] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/626.

[8] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/626.

[9] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/627-628.

[10] Kurtubi, XX/181.

[11] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/628.