Mekkîdir- 5 ayettir. Bu sûre-i celîlede
de Cenab-ı Allah fil sahiplerinin kıssasını
anlatmaktadır. Bu kıssayı şöylece özetleyebiliriz: Yemen'de Ebrehe-tül
Esrem adında bir hükümdar vardı. San'a'da büyük bir
kilise inşa ettirmişti. KİUse gerçekten azametli ve
üstün bir yapıya sahip idi. Ebrehe, insanları
Kabe'yi ziyaretten alıkoyup kendi memleketindeki bu kiliseye cezbetmek istemişti. Bunu Habeş Kraîı
Necaşi'ye bildirmişti.
Rivayete göre Ar-abînin biri bu kilisenin içine pisleyip kaçmış. Bunu duyan
Ebrehe de öfkeden kudurmuş ve Kabe'yi yıkacağına
yemin etmiş. Bunun üzerine büyük bir ordu hazırlayarak Mekke'ye yönelmiş. Bu
ordunun önünde büyük bir fiivarmış. Ordu Mekke'ye
girmek üzere olduğunda hükümdar, Arapların mallarının yağmalanmasını emretmiş.
İşte bu malların içinde Peygamber (S.A.V.) efendimizin dedesi AbduJmuttalİb'in develeri de varmjş.
Develerinin yağmalandığını duyan Abdulmuttalip
hükümdarın yanına gelerek develerinin geri verilmesini istemiş, hükümdar da
malını geri vererek ona şöyle demiş: Seni ilk gördüğümde pek beğenmiştim. Ama
benimle konuştuğunda değerin gözümde çok azaldı. Çünkü Kabe'yi bırakıyor,
develerini istiyorsun. Oysa Kabe demek, hem senin hem de atalarının dini
demektir!
Abdulmuttalib ona cevaben şöyle demiş: Develer bana aittir. Kabe'ye
gelince onu koruyacak Rabbi vardır.
Bunun üzerine Ebrehe Abdulmuttalib'e develerini
geri vermiş. Rivayete göre Abdulmutîalib hükümdarın
yanından ayrıldıktan sonra Mekke'ye döndüğünde Kabe'nin kulpuna tutunarak şöyle
bir yakarışta bulunmuş:
"Allah'ım adam
kendi kafilesini korur.
Sen de Kabe halkını
koru,
Onların haçı ve
kuvveti
Senin kuvvetini asla
mağlup etmesin.
Eğer onları bizim Kâbemizle başbaşa bırakacak isen
Artık Sen uygun
gördüğünü emret",(yap).
Ertesi sabah Ebrehe Mekke'ye girme hazırlığına girişti. Filini de hazır ladı. Ordusunu, Kabe'yi yıkıp hemen Yemen'e dönecek şekilde
düzene soktu. Fakat fili Mekke'ye yönelttiklerinde fil diz çöktü. Yemen'e veya
Şam'a yönelttiklerinde hemen ayağa kalkıp koşmaya başladı.
İşte tam o esnada Cenab-ı Allah gagalarında ve pençelerinde taşlar.taşıyan
kuşlar gönderdi. Kuşların attığı bu taşlar dolayısıyla ordu içinde hastalık
salgım başladı. Nihayet ekseriyeti öldü. Kurumuş ağaç yapraklarına döndüler.
Acaba bu taşların kendisi mî onları Öldürdü. Yoksa bu taşlar veba mikrobu mu
taşıyorlardı. Bunun doğrusunu Allah bilir. Yalnız sabit olan şu ki on-îarın çoğunluğu bu taşların atılmasından hemen sonra
ölmüşlerdi. Ebrehe ve beraberindekiler de Kabe'yi
yıkamadan geri döndüler. Ebrehe hastalandı, yolda
öldü.
Rahman ve Rahim olan
Allah adıyla.
1- Ey
Muhammedi (Kabe'yi yıkmağa gelen) fil sahiplerine Rabbinin ne ettiğini görmedin
mi?
2- Onların
düzenlerini boşa çıkarmadı mı?
3-4- Onların
üzerine, sert taşlar atan sürülerle kuşlar gönderdi.
5- Sonunda
onları, yenilmiş ekin gibi yaptı. [1]
Onların hile ve
tuzakları.Helak ve zayi olmak...Taşlaşan çamur.
Dağınık gruplar
halinde, Hasattan sonra kalan ekin yaprakları. [2]
Tevatür yoluyla açık
ve net bîr şekilde geldiği için artık sen fil sahiplerinin kıssasını ayan
beyan görecek şekilde öğrenmedin mi? Bana bu fil sahiplerinin macerasını
anlat. Anlat ki Rabbin onlara neler yaptı. Onların hilelerini ve tuzaklarını
başlarına geçirmedi mi? Kabe'yi yıkma planlarını boşa çıkarmadı mı? Onlar
amaçlarına ulaşamadılar; Cenab-ı Allah, onların
üzerlerine, hastalık mikroplarını ihtiva eden taşlar taşıyıcı grup grup kuşlar gönderdi. O kuşlar, üzerlerine attıkları
taşlarla ordunun çoğunluğunu helak ettiler. Perişan oldular. Açık bir rezillik
ve rüsvayhkla geri döndüler. Yardımsız ve desteksiz
kaldılar. İşte bu kuşlar, üzerlerine taşlaşmış çamurdan taşlar attılar.
Ekseriyetlerini helak ettiler. Onları kuşlar için bir şölen haline getirdiler.
Böylece onlar, hasat sonrası tarlada artakalan ve hayvanlar tarafından yenilen
ekin yapraklarına döndüler. [3]