Bu sure ilk ayetinde Allah'ın kendilerine verdiği nimetlerini Kureyş'e
hatırlattığından dolayı "Kureyş" suresi olarak adlandırıldı.
[1]
Bu sure önceki sureyle iki yönden bağlantılıdır:
1- Her iki sure de Allah'ın
Mekke ehline nimetlerini hatırlatmaktadır. Fil suresi, izzet ve onurlarının
kaynağı olan Ka'be'yi yıkmak için gelen düşmanlarının helakini anlatırken bu
sure de sosyal ve ekonomik özelliği olan başka bir nimeti hatırlatmaktadır.
Öyle ki, Allah aralarında ülfet ve söz birliğini tahakkuk ettirmiş, onlara
emniyet ve istikrar nimetini vermişti. Ve zenginlik, bolluk, Hicaz'da yazın
Şam'a kışın da Yemen'e iki ticaret kervanı ile yarımadadaki ekonominin
yönetimine hakim olma imkânı vermişti.
2-
Bu sure, gramer ve cümle
yapısı bakımından önceki surenin sonu ile bağlantısından dolayı da onunla
ilişkilidir. "Kureyş'in emniyeti için." yani, Kureyş emniyet içinde
kalsın diye Allah fil ashabını helak etti. Bu nedenle de Übeyy'in mushafında
bu iki sure tek sure olarak yer almıştır. İmam mushafta bu sure önceki sureden
ayrılmış ve ikisi arasına besmele yazılmıştır.
[2]
Mekke'de inen bu sure, Allah'ın Mekke halkı olan Kureyş'e verdiği nimetlerini
sayıyor: Allah onları birlik içinde yapmış, aralarına ülfet koyup
bütünlüklerini sağlamıştır: "Kureyş'in emniyeti için." Onlara dolaşma
imkânı ve kışın Yemen'e yazın da Şam'a, servet ve zenginlik temini için ticaret
hürriyeti lütfetti: "Kış ve yaz yolculuklarında emniyet oluşturduğu
için."
Onlara emin, Harem bir beldede kimsenin çekişmesi olmadan güven,
rahatlık ve istikrar hazırladı: "Şu Beyt'in Rabbine ibadet etsinler onlar.
Onları açlıktan doyuran, kendilerine korkudan eminlik verendir O."
[3]
Beyhaki Hilaftyat kitabında Ümmü Hani' Binti Ebi Talib'ten rivayet
etti: Rasulullah (s.a.) buyurdu ki: "Allah Kureyş'i yedi şeyle üstün
tuttu: Ben onlardanım. Nübüvvet onların arasındadır. Hicabe ve sikaye (Kabe ve
hacılara hizmet) onlardadır. Allah onlara file karşı yardım etti. Onlardan
başkasının ibadet etmediği bir zamanda on yıl Allah azze ve celle'ye ibadet
etiler. Allah onların hakkında Kur'an'da bir sure indirdi. Ve Rasulullah (s.a.)
şunu okudu: "Bismillahirrahmanirrahim. Kureyş'in emniyeti için. Kış ve yaz
yolculuklarında emniyet oluşturduğu için. Şu Beyt'in Rabbine ibadet etsinler
onlar. Onları açlıktan doyuran, kendilerine korkudan eminlik verendir O."
İbni Kesir, bu garib hadistir, dedi.
[4]
1- Kureyş'in emniyeti için.
2- ve yaz v°lculuklarında emni- yet oluşturduğu için.
3- Beyt'in ibadet etsinler onlar.
4- Onları açlıktan (koruyup) doyuran, kendilerine korkudan eminlik
verendir O.
"Kış" ve "Yaz" ile "açlık" ve
"korku" arasında tezat vardır.
[5]
"Kureyş'in emniyeti için." Zemahşeri: Bu, "ibadet
etsinler" sözüne mütealliktir, diyor. İki yolculuğu onlara yaptırdığı
için O'na ibadet etmelerini emretti.
Kureyş, Nazr b. Kinane'nin çocuklarından oluşan kabileler topluluğudur.
"Kış ve yaz yolculuklarında emniyet oluşturduğu için." Her
yıl kışın Yemen'e yazın da Şam'a emniyet içinde gidebilsinler diye. İki
yolculukla, övünç ve yücelik kaynakları olan Harem'e hizmetleri için Mekke'de
kalmaya imkân buluyorlar.
[6]
"Kureyş'in emniyeti için." ayetinin (1. ayet) nüzul sebebiyle
ilgili olarak Hakim ve diğerleri Ümmü Hani' Binti Abdilmuttalib'ten rivayet
etmişlerdir: Rasulullah(s.a.) buyurdu ki: "Allah Kureyş'i yedi şeyle üstün
tuttu.." (Bu hadis, surenin fazileti konusunda geçmişti.) Bu hadiste:
"Onlar hakkında başkalarının zikredilmediği bir sure (Kureyş suresi)
indi." ifadesi vardır.
[7]
"Kureyş'in emniyeti için. Kış ve yaz yolculuklarında emniyet
oluşturduğu için. Şu Beyt'in Rabbine ibadet etsinler onlar." Kureyş,
şükür için Rabbine ibadet etsin. İki yolculuğu emniyet içinde ve onlara
kolaylaştırdığı için. Hind ve Körfez'den gelen koku ve baharatları almak için
kışın Yemen'e. (Kışın olması orasının sıcak bölge olmasındandır). Ve yazın da
zirai ürünler almak için Şam'a. (Yazın olması oranın sıcak bölge
olmasındandır). Kureyş Mekke'de ticaretle yaşıyordu. Bu iki sefer olmasa idi
orada kalamazlardı. Beyt'in civarında emniyette olmasalar hareket edemezlerdi.
Onlara baskın yapılmıyordu. Çünkü Araplar, Kureyş, Allah azze ve celle'nin
Beyt'inin ehlidir, diyorlardı. Mekke ehli Kureyş'e bütün bu ihtiram ve saygı,
Ka'be vasıtası ile Allah'ın onlara hazırladığı bir lütuftu. Onlar da bu nimeti
ikrar edip, ibadet ve tazimde yalnız Allah'a yönelmeli idiler.
Muhammed b. İshak ve Abdurrahman b. Zeyd b. Eşlem bu surenin öncesi
ile bağlantılı olduğunu söylemişlerdir. Zira onlara göre mana: Mekke'ye fili
sokmadık. Kureyş'in emniyetli bir şekilde yaşamaları için de sahiplerini helak
ettik. Yani Kureyş'in şehirlerinde emniyetle toplanıp ülfet etmeleri için.
Netice olarak bu iki nimeti Fil sahiplerinin engellenmesi ve Harem civarında
bulunup orada emniyetlerinin sağlanarak yaşamaları, eğer diğer nimetleri için
Allah'a ibadet etmiyorlarsa, bu iki nimet için ibadet etmelidirler. Allah
Tealâ onlara, Ka'be'nin etrafında ibadet ettikleri putlara rağmen o Beyt'in
sahibi olduğunu söylüyor. Onlar Kabe sayesinde diğer Araplara göre daha
şerefli oldular.
Razi: "Şu Beyt'in Rabbine ibadet etsinler onlar." ayeti
hakkında diyor ki: Bilesin ki nimet verme iki türlüdür. Birisi zararı defetmek,
diğeri de fayda sağlamaktır. Birincisi daha önemli ve daha önceliklidir. Bunun
için de: Candan zararı defetmek vaciptir. Faydayı sağlamak ise vacip değildir,
demişlerdir. Bu sebeple de Allah Tealâ zararı defetme nimetini Fil suresinde,
nimet kazandırmayı da bu surede beyan etti. Bu iki nimet itibarı ile de Rableri
onlara ibadeti ve O'na kulluğu, buna bağlı olarak ta şükrün edasını emretti:
"Şu Beyt'in Rabbine ibadet etsinler onlar."[8]
İbadet, ibadet edilene olabilecek en ileri noktada boyun eğme ve
tezel-lüldür. Kulluğun manası ancak bu şekilde tamamlanır.
Ardından Allah Tealâ Kureyş'e, şu Beyt'in Rabbinin vasfedildiği başka
nimetlerini zikretti:
"Onları açlıktan (koruyup) doyuran" O, Beyt'in Rabbidir.
Onları, bu iki sefer sebebi ile açken doyuran, onlara rızkı bollaştırandır.
Onları daha önce bulundukları şiddetli bir açlıktan kurtarmıştır.
"Kendilerine korkudan eminlik verendir O." Onlara emniyet ve
istikrar lütfunda bulundu. O halde sadece ve tek olarak O'na ibadet etmelidirler.
İbni Kesir dedi ki: Bunun içindir ki, bu emre uyan için Allah dünya emniyeti
ile ahiret emniyetini birleştirir. Asi olandan ise ikisini de alır: "Allah
o memleketi bir örnek olarak ir ad etti ki o, korkudan emin ve sakindi. Rızkı
da kendisine her bir yandan bol bol geliyordu. Fakat o, Allah'ın nimetlerine
nankörlük etti de Allah da ona işlemekte İsrar ettikleri yüzünden açlık ve
korku libasını tattırdı." (Nahl, 16/112).
Araplar birbirlerine baskın yapıp esirler alıyorlardı. Kureyş -daha önce
de değinildiği gibi- Harem'in konumu nedeni ile emniyette idi; Habe-şe'nin
fiili korkusundan emin oldukları gibi: "Çevrelerindeki insanların zorla
kapılmakta olmalarına rağmen korkusuz (bir yer) yaptığımızı onlar görmediler
mi?" (Ankebut, 29/67).
[9]
Nazr b. Kinane'nin çocukları olan Kureyş'e Allah Tealâ bu surede, büyük
nimetler veren Rablerine ibadet etmelerini ve tevhidi emretmektedir. O
nimetlerden bazıları şunlardır:
1-
Fil sahiplerinin helak
edilip Mekke'den uzaklaştırılmaları.
Onlar aynı zamanda kendi küfürlerinden dolayı da helak olmuşlardır. Bu,
Allah'ın gözetme ve koruması olmasa, meydana gelmesi kesin olan büyük bir
tehlike idi. Ka'be'nin etrafında güven, selâmet ve emniyeti sağlayan O idi.
2-
Allah'ın Beyt'ine ehil ve
komşu oldukları için Arapların baskınlarından emin bir şekilde kışın Yemen'e
yazın da Şam'a ticaret kervanları gönderebiliyorlardı.
3- Korkulardan emin olma
nimeti: Hem, Allah'ın Mekke'yi onlara güvenli bir belde yapması ile Mekke'nin
içindeki, insanlar etraflarından ka-çırılıyorlardı- ve hem de ticaret ve kazanç
için çıktıklarında dışarıda.
4- Arapların tazim ve takdis
ettikleri, onların da onur ve şereflerinin kaynağı olan Ka'be-i Müşerrefe'nin
veya Beytü'l-Haram'ın bulunması. Zira onlar diğer Araplara Beyt sayesinde üstün
oldular. Allah da bu nimeti onlara hatırlattı.
İbni Ebi Hatim, Esma b. Yezid b. Seken Ümmü Seleme el-Ensari'den
rivayet etti: Rasulullah (s.a.)'ı şöyle buyururken işittim: "Yazık size Kureyş:
"Kureyş'in emniyeti için." Yine ondan rivayet edildi. Rasulullah
(s.a.)'ı şöyle buyururken işittim: "Kureyş'in emniyeti için, kış ve yaz
yolculuklarında emniyet oluşturduğu için" Yazık size Kureyş topluluğu!
Sizi açlıktan doyuran, korkudan emin kılan Rabbinize ibadet edin."
İmam Malik bu sureyi zamanın kış ve yaz olmak üzere iki kısım olduğuna
delil kabul etmiştir. Ona göre; senenin yarısı kış, yarısı da yazdır.
[10]
[1] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/635.
[2] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/635.
[3] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/635.
[4] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/636.
[5] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/637.
[6] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/637.
[7] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/637.
[8] Razi, XXXII/107.
[9] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/637-639.
[10] Vehbe Zuhayli,
Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/639.