Mekkîdir. 4 ayettir. Bu sure-i celîlede
Kureyşe, kendilerine bu nimeti bahşeden Rablerine
ibadet etmeleri emredilmiştir.
Rahman ve Rahim olan
Allah adıyla.
1-2- Kureyş Kabilesinin yaz ve kış yolculuklarında uzlaşması ve
anlaşması sağlanmıştır.
3-4- Öyleyse
kendilerini açken doyuran ve korku İçindeyken güven veren bu Kabe'nin Rabbine
kulluk etsinler. [1]
îlaf, bir şeye bağlanmak, devam etmek, ona alışmak
demektir. Bununla ticarî muahedelerin ve başkalarıyla akdedilen bağlantıların
kast edildiğini söyleyenler olmuştur. Rıhlekelimcsi
sefere çıkmak için yükleri bağlamak manasına gelir. Bilahare bu kelime,
seferin kendisi için bir isim olarak kullanılır olmuştur.Onları kurtarıp
güvenliğe kavuşturdu. Kabe. [2]
Hepimiz biliriz ki
Mekke ve çevresi ekin ve bitki bitirmeyen kurak bir mıntıkadır. "Rabbimiz,
ben çocuklarımdan bazısını, Senin Beyt-i Haram (haram
ev)inin yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim,"[3] Mekke
ve çevresinin böyle bir konumda olması orada yaşayan kimseleri, geçimlerini ve
maişetlerini temin etmenin yollarını arama hususunda düşündürmeye başlamış,
böylece onlar da ticaret erbabı olmuşlardı. Şimalde ve cenupdaki
komşularıyla ticaret etmeye başlamışlar; k;şm
Yemen'e, yazın da !?am taraflarına doğru ticaret
kervanları çıkarmaya başlamışlardı. Onlar Allah'ın evinin, yani Kabe'nin halkı
ve komşuları olduklarından ötürü diğer insanlar onlara saygı göse-rip ikramda bulunur ve güzel
muamele İle muamelede bulunurlardı. Bu vesî-le ile onların menfaatleri arttı, ticaretleri genişledi,
kazançları çoğaldı. Komşuları ile ticarî antlaşmalar ve muahedeler akdettiler. [4]
Nadr bin Kinane'nin evladı olan Kureyşliler hiçbir sebepten ötürü Rab-lerîne
ibadet etmiyorlarsa dahi sadece şu beytin (Kabe'nin) Rabbi olduğu için Allah'a
ibadet etsinler. Çünkü O, kendilerine her kış ve her yaz mevsimlerinde ticaret
kervanları çıkarma ve kazanç sağlama işine alıştırdı. Böylece onlar güvenlik
İçinde sağa, sola, diledikleri tarafa seferler düzenleyip zengin oldular.
Allah kendi lutfu ile onları beytinin komşuları ve
Hacıların da hizmetkârları yaptı. "Bu evin (Kabe'nin) Rabbine kulluk
etsinler!' Minnet sadece Allah'adır. Lütuf da Mekkelileredir. Çünkü O Allah,
beyti Ebrehe'den kurtardı ki Mekkelilerin itibarları
ve komşuları ile olan ticaretleri devam etsin. Dolayısıyla kendilerini açhktan ve fakirlikten kurtararak doyuran, korku ve
zilletten emin kılan bu beytin Rabbine iman etsinler.
Noksanlıklardan
münezzeh yüce Allahtır kî, onların rızıklarmı genişletti. Emniyet yollarını onlara döşedi,
insanlar nezdinde onları İtibarlı kıldı. Çünkü onlar
Kabe halkıdırlar. Hacıların hizmetkârlarıdırlar. Bu vesile ile onlar
güçlendiler. Canlarını ve ticaretlerini güvenlik içinde buldular. Bütün bu hususlarda
kendilerine Iütufta bulunan Allah olduğuna göre onlar
da sadece O'na kulluk etsinler. Çünkü O, onları şiddetli bir açlıktan kurtarıp
doyurdu, korku ve zilletten kurtarıp güvenlik içine koydu. [5]
[1] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/611.
[2] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/611-612.
[3] İbrahim sûresi; 37.
[4] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/612.
[5] Prof. Dr. Muhammed Mahmud Hicazi,
Furkan Tefsiri, İlim Yayınları: 6/612.