Mekke'de inmiştir, 6
âyettir.
Kâfirim sûresi Mekke'de
inmiştir. Allah'ı birleme, şirk ve sapıklıktan uzak olmayı açıklayan sûredir.
Müşrikler Hz Peygamber (s.a.v)'i anlaşmaya çağırdılar
ve bir sene onun kendi ilâhlarına ibadet etmesini bir sene de kendilerinin onun
ilahına ibadet etmelerini teklif ettiler. Bunun üzerine kâfirlerin bu
heveslerini kesmek, iki grup yani mü'minlerle
putperestler arasındaki çekişmeyi gidermek ve bu sapık fikrin ne şimdi ne de
gelecekte uygulanmasının mümkün
olmayacağını kafirlere bildirmek üzere bu sûre indi. [1]
Bismillâhirrahmânirrahîm
1, 2. (Yâ Muhammedi) De ki: Ey kâfirler! Ben sizin tapmakta
olduklarınıza tapmam.
3. Şu anda
siz de benim kulluk ettiğime kulluk etmiyorsunuz.
4. Ben de
sizin taptıklarınıza asla tapacak değilim.
5. Öyle ya siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz.
6. O halde
sizin dîniniz size, benim dînim bana.
1. Ey
Peygamber! Seni put ve taşlara İbadet etmeye çağıran o kâfirlere de ki: [2]
2. Ben,
sizin taptığınız o putlara tapmam. Ben, faydası ve zararı olmayan ve
kendilerine ibadet edenlerden hiçbir şeyi savamayan ilâh ve ma'bûdlarmıza
tapmaktan uzağım. Tefsirciler şöyle der: Kureyşli-ler Hz. Peygamber (a.s)'den bir
sene kendi ilâhlarına tapmasını, bir sene de kendilerinin onun
ilâhına tapmalarını istediler.
Hz.
Peygamber (a.s): "Allah'a
bir şeyi ortak koşmaktan O'na sığınırım" dedi. Kureyşliler:
"Bizim ilahlarımızdan bazısını istilâm et (el sür), biz de seni tasdik
edip ilâhına ibadet edelim" dediler. Bunun üzerine bu sûre indi. Rasulullah (s.a.v) sabahleyin Mescid-i
Harâm'a gitti. Mescidde Kureyş'in
ileri gelenleri bulunuyordu. Başları üzerine dikilerek bu sûreyi onlara okudu.
Böylece ondan ümitlerini kestiler.[3] Hem
Peygamber (a.s.)'e hem de Ashabına (r.anhum) eziyet
ettiler. "de ki" kelimesi.. Peygamber (a.s.)'in Allah tarafından bu-nun"la görevlendirildiğine delildir. Hz. Peygamber (a.s)'in onlara "Ey Kâfirler!"
sözüyle hitap ederek, kâfir olduklarım söylemesi, ki Peygamber (a.s) onların,
kendilerine kâfir denilmesine kızdıklarım biliyor
du, onun Allah tarafından korunduğuna ve dolayısıyle kâfirlere ve onların tâğutlarına
aldırış etmediğine delildir.[4]
3. Ey
Müşrikler Topluluğu! Siz de benim ibadet ettiğim hak İlâhıma ibadet edici
değilsiniz. O, tek olan İlâhtır. Ben hak İlâha ibadet ediyorum. O, Alemlerin
Rabbi Allah'tır. Siz ise taş ve putlara tapıyorsunuz. Rahmân'a ibadet nerde, heva ve hevese, ve putlara ibadet nerdeü.[5]
4. Ben de
sizin taptıklarınıza tapıcı değilim. Bu âyet, daha önce anlatılan taşlara
tapmaktan uzak olmayı te'kid eder ve kâfirlerin
heveslerini kursaklarında bırakır. Sanki şöyle der: Ne şimdi ne de gelecekte
bu putlara tapmam. Ben, yaşadığım müddetçe taptığınız şeylere asla tapmam. Ne
şimdi putlarınıza taparım, ne de gelecekte taparım. [6]
5. Siz de
benim ibadet ettiğim hak İlâha gelecekte tapacak değilsiniz. [7]
6. Sizin
müşrikliğiniz size, benim Allah'ı birlemem de bana. Bu, Hz.
Peygamber (a.s.)'in, kâfirlerin yaptığı ibadetten son derece uzak olduğunu
gösterir ve son derece kudretli ve bir olan Allah'a ibadet ettiğini te'kîd eder. Tefsirciler der ki: İlk iki cümlede,
insanların ilâh bakımından birbirinden tamamen farklı olduğu ifade edilmiştir.
Müşriklerin ilâhı putlar, Muhammed (a.s)'in ilâhı ise Allah'tır (c.c). Son iki
cümlede ise, ibadet hususunda tamamen farklı oldukları ifade edilmiştir. Sanki Hz. Peygamber (a.s.): "Ne ilâhımız, ne de ibadetimiz
birdir" demiştir. [8]
Bu mübarek sûre birçok
edebî sanatı kapsamaktadır. Bunları aşağıda özetliyoruz:
1. "Ey
Kâfirler!" diye küfür sıfatım belirterek yapılan hitap, Mekke'lileri kınamayı ve yaptıklarının çirkinliğini ifâde
eder.
2. "İbâdet
etmem" ile " Sizin ibadet ettiklerinize" arasında tıbâk-ı selb vardır. Zira
birincisi olumsuz, ikincisi olumludur.
3. âyetleri
ile âyetleri arasında mukabele vardır. İlk iki âyet şimdiki zaman, son iki âyet
ise gelecek zaman içindir. Bu mukabelede hem şimdiki, hem de gelecek zamanda
putlara ibadet reddedilmiştir. Bu, güzelleştirici edebî sanatlardandır.
4. gibi,
âyet sonlarında fasıla harfleri birbirine uygun düşmüştür.
Yüce Allah'ın yardımı
ile "Kâfirûn Sûresi"nin tefsiri bitti. [9]
[1] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/453.
[2] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/454.
[3] Bkz, Âlûsî,
30/250; Kurtubî, 20/225
[4] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/454-455.
[5] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/455.
[6] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/455.
[7] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/455.
[8] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/455.
[9] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/455.