112- İHLAS SURESİ

 

İbn Mes'ûd, el-Hasen, Atâ, Katâde, İkrime, Mücâhid ve Câbir kavlinde Sû­re mekkîdir. İbn Abbâs, Katâde, Muhammed ibn Ka'b, Ebu'l-Aliye ve Dahhâk'tan rivayete göre ise medenîdir ve Alûsî de bu görüşü tercih etmiştir.[1] Nâs Sûresinden sonra nazil olmuştur.[2]

 

l. Deki: "O Allah "Ehad"dtr, bir tektir.

2. Allah'tır, Samed'dir.

3. Doğurmamış ve doğmamıştır.

4. Hiç bir şey O 'na denk olmamıştır.

a) Übeyy ibn Ka'b'dan rivayete göre müşrikler bir gün Hz. Peygamber (sa)'e: "Ey Muhammed, bize Rabbının nesebini haber ver." demişler ve işte bu­nun üzerine Allah Tealâ bu sûre-i celileyi inzal buyurmuş.[3]

Câbir'den gelen bir rivayette de Hz. Peygamber (sa)'den bu istekte buluna­nın bir bedevî olduğu kaydedilmektedir.[4]

Bu rivayetlere göre Sûre-i Celîle Mekke'de nazil olmuştur.

b) İbn Abbâs'tan gelen bir rivayete göre de Amir ibnu't-Tufeyl ve Erbed ibn Rabîa Hz. Peygamber (sa)'e gelmişler ve Amir ibnu't-Tufeyl'in Hz. Pey­gamber (sa)'e: "Ey Muhammed, bizi neye çağırıyorsun?" sorusuna Hz. Pey­gamber (sa): "Allah'a çağırıyorum." diye cevap vermiş. Onun: "Onu bana tavsif et; o altından mı, gümüşten mi, demirden mi?" demesi üzerine bu Sûre-i Celîle nazil olmuş.[5]

İbn Abbâs'tan başka bir rivayete göre ise Hz. Peygamber (sa)'den, Rabbını tavsif etmesini isteyen Necran hey'etidir. Buna göre Necran hey'eti geldiğinde Hz. Peygamber (sa)'e: "Ey Muhammed, bize Rabbını tavsif et anlat; O zeberced mi, yakut mu, altın mı, gümüş mü?" demişler de Hz. Peygamber (sa): "Benim Rabbım bir şeyden değildir. Çünkü O, şeyleri yaratandır." buyur­muş ve bunun üzerine bu Sûre-i Celîle nazil olmuş.[6]

c)İbn İshâk'm Muhammed'den, onun da Saîd'den rivayetinde o şöyle anla­tıyor: Hz. Peygamber (sa)'e yahudilerden bir grup geldi ve: "Ey Muhammed, Allah yaratıkları yaratmıştır. Peki Allah'ı kim yaratmıştır?" diye sordular. Hz. Peygamber onlara o kadar kızdı ki rengi değişti. O sırada Cibril geldi ve onu teskin etti, "Ey Muhammed, sakin ol." dedi ve Allah Tealâ'dan onların sorusu­nun cevabı olarak bu Sûre-i Celîle geldi. Hz. Peygamber (sa), kendilerine bu Sûreyi okuyunca: "Rabbını bize tavsif et; yaratılışı nasıldır, pazusu nasıldır, ku­lacı (kolu) nasıldır?" dediler. Hz. Peygamber (sa) öncekinden daha bir şiddetle öfkelendiyse de Cibrîl gelip yine teskin etti ve sorularının cevabını getirdi: "Al­lah'ı gereği gibi takdir edemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun kabza-sıdır ve gökler de sağ eliyle durulmuştur..." (Zümer, 39/67) âyet-i kerimesi nazil oldu.[7] İbn Ebî Hâtim'in ve el-Esmâ ve's-Sıfât'ta Beyhakî'nin İbn Abbâs'tan rivayetle verdikleri haberde yahudilerden Ka'b ibnu'l-Eşref ve Huyey ibn AhtabMn adları da zikredilmektedir.[8]

Ebu'ş-Şeyh'in K.itâbu'1-Azame'sinde Ebân kanalıyla Enes'den rivayetine göre Hayber yahudileri Hz. Peygamber (sa)'e gelmişler ve: "Ey Ebu'l-Kasım, Allah melekleri hicabının nurundan, Adem'i süzülmüş çamurdan, İblîs'i ateşin yalımından, gökleri dumandan, yeryüzünü de suyun köpüğünden yaratmıştır. Şimdi sen bize Rabbından haber ver." demişler, Hz. Peygamber (sa) onlara ce­vap vermemiş ve hemen Cibrîl gelerek bu Sûreyi getirmiş.[9] Bu iki rivayete göre ise Sûre, Medine-i Münevvere'de nazil olmuş olmalıdır. Nitekim başta da belirttiğimiz gibi Sûrenin mekkî mi medenî mi ol­duğu da zaten ihtilaflıdır.[10]

 


 

[1] Bak: Rûhu'i-Maânî, xxx,266.

[2] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/980.

[3] Tirmizî, Tefsîru'i-Kurân, lhlâs, 112/1, hadis no: 3364; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, V.133-134.

[4] İbn Kesîr, age. vin.538.

[5] İbnu'l-Cevzî, Zâdu'l-Mesîr, IX,266; Alûsî, age. XXX,270.

[6] Neysâbûn, age. xxx,20i-202.

[7] Taberî. age xxx.22i.

[8] Suyûtî, Lübâbun-Nukûl, 11,199-211, aiûsî, age. XXX,27O-2"I

[9] Suyûtî, Lübâbun-Nukûl, 11,199-212.

[10] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/980-981.