485/1 Ebû
Zerr'in şöyle dediği rivayet
edildi: . Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
Ebû Zerr! İdarecilik emânettir. Kıyamet
gününde rezil rüsvay ve pişmanlığa sebep olur. Ancak, (zulüm yapmadan) gereği
gibi hakkını alan ve adaletle idareyi yapabilen bundan müstesnadır ki, böylesi
de zor bulunur!.
(a) Bir
rivayette Ebü Zere
söyle dedi:
Nebî sallallahü
aleyhi ve seliem bana:
« İdarecilik
emanettir. Kıyamet gününde de rüsvay ve pişman olmaya sebep olur. Ancak, onun
hakkını verebilen, üzerine düşeni gereğince
yapabilen hariçtir ki, ey Ebû
Zerr, böylesi nerede bulunur!.."
486/2 Ebû Saıd'in şöyle dediği rivayet edildi: Hz. Peygamber buyurdu ki:
«Kıyamet günü.
insanların en yüksek mertebede olanı, âdil olan yöneticidir.»
487/3 Habîb İbn Sâbit'in babasının şöyle dediği
rivayet edildi: Hz. Peygamber buyurdu ki:
«Hâkimler üçe ayrılır; .Bunlardan ikisi cehenneme
gideceklerdir;»
1) İlimden
yoksun, insan-lar arasında
hükmeden ve birinin malını ötekine yediren:
2) İfmini bir tarafa bırakıp, haksız yere
hükmeden;
3) Allah'ın kitabiyle hükmeden kadı ise
cennete gidecektir.
488/4 Ebû Bekre,
babasından aldığı mektupta,
Hz. Peygamber'i şöyle derken
işittiğini yazıyordu:
"Hâkim,
sinirliyken hüküm vermez!»
489/5 Hz. Aişe'nin şöyle dediği rivayet edildi:
Nebî sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: «Kalem, şu üç türlü insanın
yaptıklarım kayd etmez:»
1) Bulûğa erişinceye !kadar çocuğun:
2)
lAkillanıncaya kadar delinin:
3) Uyanıncaya
kadar uyuyanın.
{a) 'Bir
rivayette, Huzeyfe'nin şöyle dediği rivayet edildi:
Allah'ın Resulü
(S.A.V) buyurdu ki:
«Üç türlü insanın
yaptıklarını- kalem yazmaz:
1) Uyanıncaya kadar uyuyanın;
2) Akillanıncaya -kadar delinin;
3) İntifam oluncaya kadar çocuğun;»
490/6 İbn
Abbâs'ın şöyle dediği rivayet
edildi: Allah'ın Resulü (S.A.V) buyurdu ki:
«Beyyine bulunmadığı
zaman, en uygun olan şey, davalıya yemin verilmesidir.»
491/7 Hammâd'a bir kişinin- şöyie dediği rivayet edildi: «Eş'as İbn Kays bir köleyi Abdullah !bn Mesûd'dan satın
almıştı." Abdullah, parayı ödemesini
isteyince, Eş'as: « On bine satın
aldım» dedi. Abdullah bin Mesüd: « Sana yirmi bine sattım! Aramızı
bulmak için, istediğini gösterebilirsin. Eş'as:
« Aramızı sen
bul!»
:
Abdullah: . . '
« O halde sana, Hz. Peygamber'den işittiğim bir
hükmü bildiriyorum:»
Alıcı ve satıcı,
belirtmiş oldukları fiat kokusunda uyuşamayıp, her ikisinin de açık bir delili
bulunmaz ve satılan mal da ortada olsa. satıcı ne derse öyle oiur;
yahut alıcı kabullenmezse, satış
anlaşmasını bozarlar.»
492/8 El-Kasım, babasından, dedesinin şöyle dediğini
rivayet etti: «Deviet malı olan bir köieyî, Esas bin Kays, İbni
Mesâd'dan satın aldı. Abdullah
(İbn Mesûd), ödemesini
isteyince paranın miktarında anlaşamadılar.
Esas:
— On bin dirheme senden satın aldım,» Abdullah:
«— Sana yirmi bine
sattım!» diye, münakaşa devam edince, Abdullah:
«— Aramızı bulmak için
birini bul!»
Esas:
«—. Kendinle benim
arama seni koyuyorum.»
Abdullah:
«— O halde, Hz.
Peygamber'den işitmiş olduğum bir hüküm ile aramızda hükmedeceğim:
«Satıcı ve alıcı uyuşmadıkları
takdirde, satıcı ne derse öyle olur; yahut da satışı fesh ederler.»
(a) Bir rivayette. Kasım, babası aracılığı ile
dedesinin şöyle dediğini nakletti:
Resûlullah
sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
«Alıcı ve satıcı
kesilen fiat üzerinde anlaşamadıkları zaman, mal ortada ise, satıcı ne derse
öyledir, yahut —satışı— fesh ederler. —Bir rivayette «satışı» (kelimesi) fazladan rivayet olundu
(b) Bir rivayette şöyle buyurdu: ,
Satış akdini yapan
taraflar ihtilâf ettikleri zaman, söz satıcınındır, yahut satışı fesh
ederler.»
(c) Abdullah'tan yapılan bir rivayet te
şöyledir:
Eş'as, ondan bir köle
satın aldı. Parayı ödemesini İstedi. Miktarında anlaşamadılar.
Abdullah:
«— Onu yirmi bine
sattım.»
Esas:
«— Onu on bine satın
aldım.»
Abdullah:
«— Resûlullah (S.A.V)
den işittim, buyurdu ki:
«Alıcı ve satıcı
kesmiş oldukları fiatta uyuşmazlarsa, karâr satıcınındır yahut da satışı fesh
ederier.»
493/9 Cabir bin Abdillah, Hz, Peygamber'den
yaptığı rivaeytte şöyle anlattı:
İki kişi, aralarında
çıkan bir deve anlaşmazlığını Hz. Peygamber'e getirdiler. Her ikisi de devenin
kendi devesinden doğmuş olduğuna dair şâhid
gösterdi.
Hz. Peygamber de:
devenin, bilfiil tasarrufunda bulndurana ait olduğuna karar verdi.»
494/10 Cabir İbn
Abdullah'ın şöyle dediği rivayet edildi:
«İki şahıs Hz.
Peygamber'e baş vurarak bir deve hakkında aralarında çıkan anlaşmazlıklarını
arz ettiler.»
Devenin kendi
devesinden olduğuna dair her ikisi de şahid dinletti.
Resûlullah sallallahü
aleyhi ve sellem de, devenin, bilfiil tasarrufunda bulundurana ait olduğuna
karar verdi.»
(a) Bir rivayette şöyle dedi:
«İki adam Hz.
Peygamber'e gelerek, bir deve hakkında muhakeme oldular.
Biri, devertin kendi
devesinden doğmuş olduğuna, öbürü de kendi devesinden olduğuna dair delil
gösterdi.
Hz. Peygamber de.
devenin, bilfiil tasarrufunda bulundurana ait oldğuna karar verdi.»