3820- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ey Fâtıma!
Kurbanın için kalk ve yanında bulun. Zira kanının her damlasına karşılık senin
geçmiş günahların bağışlanacaktır." Dedi ki:
"Bu, sadece biz
Ehl-i beyte mi mahsustur, yoksa bütün müslümanlar da buna dahil midir?"
"Bilakis bize de
tüm müslümanlara da şamildir." buyurdu. [Bezzâr leyyin bir isnadla.][1]
3821- Taberânî,
Mu'cemu l-Kebîr ve'l-Evsat'mda zayıf bir senedle benzerini İmrân bin Husayn'dan
şu ilâve ile nakletmiştir: "Şöyle söyle: Inne salâtî ve nusukî ve mahye-ye
ve memûtî lillahi (=Şüphesiz namazım, kurbanım, ölümüm, diriliğim Allah
içindir)."[2]
3822- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kurban bayramı
günü, sıla-i rahim hariç, Ademoğlu, kurban kanı akıtmaktan daha üstün bir
amelde bulunamaz!'
ITaberânî,
Mıt'cemıı'l-Kebîr'Ae leyyin bir senedle.][3]
3823- Mihnef
bin Süleym radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her yıl, her
hane halkına bir kurban, bir de atîre kesmek gerekir. Atîre nedir bilir misiniz?
Atîre, recebiyye dediğiniz (Receb ayında kesilen) kurbandır." [Sünen
ashabı][4]
3824- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: Bir adam ona: "Kurban kesmek vacip midir?"
diye sordu.
Şu cevabı verdi:
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ve müslümanlar kurban kesmişlerdir."
Adam soruyu tekrarladı. Bunun üzerine cevaben: "Anlamıyor musun? Allah
Resulü ve müslümanlarm kurban kestiklerini söylüyorum" dedi.[5]
3825- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Medine'de
on sene ikamet etti, bu müddet zarfında kurban kesti." [İkisi deTirmizî'ye
aittir.][6]
3826- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kimin imkânı
olup da kurban kesmezse, namazgahlarımıza asla yanaşmasın!" [İbn Mâte][7]
3827- İbn
Amr bin el-Âs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu
aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kurban gününü
bayram yapmakla emrolundum. Allah, onu bu ümmet için bayram kılmıştır."
Bir adam ona dedi ki: "Sütünden istifade ettikten sonra geriye verecek
olduğum dişi bir hayvandan başka bir şey bulamazsam onu kurban edeyim mi?"
"Hayır, kendi
saçlarından biraz al, tırnaklarını kes, bıyıklarını kırp, etek traşı ol! Allah
katında bunlar (kesecek olduğun) kurbanın yerine geçer." [Ebû Dâvud ve
Nesâî][8]
3828- Nâfi'
radiyallahu anh'dan:
"İbn Ömer, anne
karnındaki çocuk namına kurban kesmezdi." [Mâlik][9]
3829- İbn
Abbâs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile
bir seferde idik. Kurban gelip çattı, sığırda yedi kişi ortaklaşıp kestik.
Devede ise on kişi ortaklaşıp kestik." [Tirmizî ve Nesâî][10]
3830- Ebû
Eyyûb radiyallahu anh'dan: "Biz Medine'de tek koyundan başka bir şey
kesmezdik. Kişi onu kendi ve ev halkının namına keserdi. Sonra insanlar bunu
(kestikleri kurban sayısını) birbirlerine karşı bir öğünme vesilesi
yaptılar." [Mâlik ve Tirmizî][11]
3831- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Kurbanda cemaat
iştirak etmez; bu (iştirak) sadece tek bir ev halkı için bahis konusu
olur." [Rezîn][12]
3832- Ebû
Ümâme radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"En hayırlı
kurban koçtur; en hayırlı kefen hülledir." [Tirmizî][13]
3833- Câbir
radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, hacda,
hanımları namına bir sığır kesti."[14]
3834- Diğer
rivayette:
"Kurban bayramı
günü Âişe için bir sığır kurban etti." [Müslim][15]
3835- Haneş
radiyallahu anh'dan: "Ali'nin iki koç kurban ettiğini gördüm.
Ve şöyle dedi:
«Birini kendi namma,
diğerini de Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in namına.» Dedim ki:
«Neden?» Şu cevabı
verdi:
«Bunu bana Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem emretti.» Yahut şöyle dedi:
«Bunu bana Allah
Resulü sallallahu aleyhi ve sellem vasiyyet etti. Bu nedenle bunu asla
bırakmam»."
[Ebû Dâvud ve
Tirmizî.][16]
3836- Ebû
Kibâş radiyallahu anh'dan:
"Kurban bayramına
yakın, Medine'ye iki yaşına girmiş koyunlar getirdim. Pek içime sinmemiş olacak
ki Ebû Hureyre'ye sordum; şöyle dedi: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve
sellem'in şöyle buyurduğunu duydum:
«Kurban olarak iki
yaşındaki koyunlar ne güzeldir!»
Bunun üzerine hemen
insanlar gelip o koyunları kapıştılar." ITirmizî][17]
3837-
el-Berâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kurbanlıklarda
körlüğü belli olan kör, hastalığı açıkça belli olan hasta, topallığı açık olan
topal ve iliği kurumuş zayıf hayvanın kurban edilmesi caiz değildir."
[Mâlik ve Sünen
ashabı][18]
3838- Ali
radiyallahu anh'dan:
"Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem keseceğimiz kurbanın göz ve kulağına iyice
bakmamızı, mukabele, mudâbere, şarka ve harka (olan hayvanları) kurban
etmememizi emretti."
"Mukabele:
Kulağının bir tarafı önden kesik olan hayvan; mudâbere: kulağının yanından
kesilmiş olan hayvan; şarka: kulağı ortadan boylamasına yarılmış; harka:
kulağı yuvarlak olarak delinmiş olan hayvandır."
[Sünen ashabı][19]
3839- Yezîd
Zû Mısır'dan:
Utbe bin Abd
es-Selemî'ye geldim. Ona dedim ki: "Kurbanlık hayvanlar aradım, beğendiğim
bir şey bulamadım; ancak azılan dökülmüş bir hayvan buldum; onu da kurban etmek
istemiyorum." Dedi ki: "Onu bana ge-tirseydin olmaz mıydı?"
"Sübhanallah!
Senin için caiz oluyor da benim için niçin caiz olmasın" deyince şöyle
dedi: "Çünkü sen şüphe ettin. Ben şüphe etmiyorum. Allah Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem ancak şu hayvanların kurban edilmesini
yasaklamıştır: Musfarre, muşta'sale, bah-kâ', muşeyye'a ve kesrâ."
"Musfarre: Kulağı
kökünden (dibinden) kesilendir. Musta'sale: Boynuzu kökünden koparılandır.
Bahkâ': Gözünün biri oyulmuş, kör olandır. Muşayye'a: Cılız ve zayıflığından
sürüyü takip edemiyendir. Kesrâ: Ayağı kırık olandır." [Ebû Dâvud][20]
3840- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan: "Kurbanlık bir koç getirdik, kurt iki kaba etini
koparmıştı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e sorduk; onu kurban etmemizi
emretti." [İbn Mâce zayıf ba senedle.][21]
3841-
el-Berâ (b. Âzib) radiyallahu anh'dan:
"Ebû Burde
adındaki dayım namazdan önce kurban kesti. Bunun üzerine Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem ona şöyle dedi: «Senin koyunun, etlik koyundur.» O da dedi ki:
«Ey Allah'ın Resulü! Yanımda bir keçi oğlağı vardır, ne dersin onu kurban
edeyim mi?» Şöyle buyurdu: «Onu kes, ancak bu, senden başkası için doğru
olmaz.» Sonra şöyle buyurdu: «Kim namazdan önce kurban keserse, kendisi için
kesmiş olur; kim namazdan sonra keserse kurbanı tam olmuş ve müslümanların
sünnetine (âdetine) de isabet etmiş olur»."
[Mâlik hariç, Altı
hadis imamı.][22]
3842- Diğer
rivayet: "Allah Resulü sallal-lahu aleyhi ve sellem Kurban günü bize hitap
edip şöyle buyurdu: «Hiçbiriniz namaz kılın-caya kadar, asla kurban kesmesin.»
Hemen dayım ayağa
kalkıp şöyle dedi: «Ey Allah'ın Resulü! Bugün et günüdür. Zor gündür. Çoluk
çocuğuma, ev halkına ya da komşularıma yedirmek için acele edip kurbanımı
kestim.» Şöyle buyurdu: «Başka bir hayvan keserek kurbanını iade et!»
«Ey Allah'ın Resulü!
Yanımda dişi keçi yavrusu vardır; et bakımından iki koyunumdan daha iyidir, onu
keseyim mi?»
«O, en iyi
kurbanındır. Ama senden sonra hiç kimseye dili keçi yavrusu kurban olarak kâfi
gelmez»."[23]
3843- Câbir
radiyallahu anh'dan: "Kurban bayramı günü Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem, bize Medine'de namaz kıldırdı ve birtakım insanlar, Peygamber
sallalla-hu aleyhi ve sellem'in kurban kestiğini zannedip geçip kendi
kurbanlarını kestiler. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem
kendisinden önce kesenlere başka bir kurban kesmelerini ve bir daha Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem kurban kesinceye kadar kurban kesmemelerini
emretti." [Müslim][24]
3844- Nâfı'
radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kurbanını
musallada (namazgâhda) keserdi. İbn Ömer de böyle yapardı." [Ebû Dâvud ve
Nesâî][25]
3845- Nâfi'
radiyallahu anh'dan:
İbn Ömer dedi ki:
"Kurban, birinci günden sonra iki gün daha kesilebilir."
Mâlik dedi ki:
"Aynı görüş bana Ali'den de ulaştı."[26]
3846- Âişe
radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, boynuzlu,
siyah tırnaklı, siyah gözlü ve karnının altı siyah olan bir koç getirilmesini
emretti. Onu kurban etmek için getirtti. Sonra ona: «Ey Âişe! Bıçağı getir ve
taşla bile!» dedi. Ben de bıçağı getirdim ve biledim. Sonra bıçağı aldı, koçu
da tutup yatırdı. Sonra onu şöyle diyerek boğazladı: «Bismillahi, Alla-humme
tekabbel min Muhammedin ve âli Mu-hammedin ve min Ümmeti Muhammed (=Allah'ın
adıyla, Allahım, bunu Muhammed' den ve ailesinden ve Muhammed'in ümmetinden
kabul et)!»" [Ebû Dâvud ve aynı lafızla Müslim.][27]
3847- Câbir
radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e Kurban günü,
boynuzlu, alaca ve hadım edilmeş iki koç kesti. Kesmek üzere onları kıbleye
karşı yatırdığı zaman şöyle dedi:
"İnnîveccehtii
vechiye lillezî ve fâtare's-semavâti ve' l-ardı alâ milleti İbrâhîme hanî-fen
ve mâ ene mine'l-müşrikîn. İnne salâtî ve nüsükî ve mahyeye ve memâtî lillâhi
Rab-bi'l-âlemîne. Lâ şerike leh. Ve bizâlike ümir-tü ve ene evveliı l-müslimîn.
Allâhümme minke ve leke. Allâhümme an Muhammedin - ve ümmetihi. Bismillahi vellâhü
ekber. (-Yüzümü, gökleri ve yeri yar adana, ibrahim milleti üzerine hanîf
olarak yönelttim. Ben müşriklerden değilim. Şüphesiz namazım, kurbanım,
diriliğim, ölümüm Âlemlerin Rabbi olan, hiçbir ortağı bulunmayan Allah içindir.
Ben müslümanların ilki olarak bununla emredildim. Allahım! Bu sendendir ve
sana mahsustur. Allahım! Muhammed ve onun ümmetinden (bu kurbanı kabul eyle)!
Bismillahi vallahü ekber!" Sonra kesti.[28]
3848- Diğer
rivayette: "Bismillahi vella-hü ekber. Bu, benim ve ümmetimden kurban
kesemeyenlerin namınadır" şeklinde geçer.[29]
3849- Ebû
Saîd radiyallahu anh'dan:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, boynuzlu, hayaları alınmamış (tohumluk olarak
bırakılmış), gözleri siyah, ağzı siyah, ayakları siyah, boynuzlu bir koç kurban
ederdi." fİkisi deTirmizîve Ebû Davud'a aittir.|[30]
3850- Ahmed
ile Bezzâr:
"Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'e iki alaca koç getirildi. Birisini keserken, «Bu,
Muhammed ve Ehl-i beyti namınadır»; diğerini keserken: «Bu da ümmetimden
kurban kesemiyenlerin namınadır» derdi.[31]
3851- Ebû
Ya'lâ, Mu'cemu'l-Kebîr ve'l-Evsat'ta Ebû Talha'dan:
"İkincisini
keserken: «Bu, ümmetimden bana iman edip tasdik edenlerin namına" derdi.[32]
3852- Enes
radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, iki alaca ve
boynuzlu koç kurban etti. Onu mübarek ayağını onların böğürlerine koyup
«Bismillahi Allahü ekber» diyerek bizzat kendi eliyle kestiğini gördüm. [Mâlik
hariç. Altı hadis imamı.][33]
3853-
en-Nu'mân bin Ebî Fâtıma radiyallahu anh'dan:
"O, iri gözlü
boynuzlu bir koç almış. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu görünce:
«.ibrahim'in kestiği koç iste böyle idi» buyurdu. Bunun üzerine Ensâr'dan bir
adam onu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem için satın almak istedi ve satın
aldı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de onu alıp kesti."
[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de][34]
3854- Ebû
Musa radiyallahu anh'dan: "O, kızlarına kurbanlarını bizzat kendi elleri
ile kesmelerini, ayaklarını kurbanın böğrüne koymalarını ve besmele çekip
tekbir getirmelerini emretti." [Rezîn][35]
3855- İbn
Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, kurban
etlerinin üç günden fazla (saklanıp) yenmesini yasakladı."
[Buhârî, Müslim,
Tirmizî ve Nesâî][36]
3856- Âişe
radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında
kurbanlar kesilirken bedevilerden (yoksul) bir topluluk (Medine'ye) akın
ettiler. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
«(Kurban etlerinizi) üç güne kadar saklayın. Üç günden sonra artanı tasadduk
edin!» Ondan sonra dediler ki:
«Ey Allah'ın Resulü!
İnsanlar su tulumlarını kurbanlarından yapıyor. Onların yağını da
eritiyorlar.»
«Bunda ne var?» dedi.
(Bu defa halk): «Sen
üç günden sonra etlerinin yenmesini yasak etmiştin, bu durum bu sene de
geçerli mi?» diye sordular.
«Ben size ancak su
seyirtip giden bedevilerden dolayı yasak etmiştim. Yiyin, dağıtın ve
saklayın!» buyurdu."[37]
3857- Diğer
rivayet: "(Hayvanın) paçasını kaldırır, onbeş gün sonra yerdik" diye
geçer. Başka rivayette: "bir ay" olarak geçer.
[Altı hadis imamı.][38]
3858- Ebû
Saîd el-Hudrî radiyallahu anh'-dan:
"Ona (bir yerden)
kurban eti geldi, «Bunu iletin, yemem!» dedi ve çıktı. Anne bir kardeşi olan
Ebû Katade bin en-Nu'mân'a geldi. O, Bedir'de bulunmuş biri idi. Ona bu durumu
anlatınca, şöyle dedi: «Senden sonra üç günden sonra kurban etlerinden
yenmesini yasaklayan hususu nakzedecek bir emir mi geldi?»
[Buhârî, Nesâî ve
Muvatta'.][39]
3859- Diğer
rivayet: "Onlar Katâde bin en-Nu'mân'a kurban eti sundular, şöyle dedi:
«Bunu Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi ve sellem yasaklamamış mıydı?»"
Ebû Saîd şöyle dedi: "Bu hususta (yeni) bir durum meydana geldi. Üç
günden fazla onu yememizi Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi ve sellem yasaklamıştı.
Sonra üç günden sonra da yememize ve saklamamıza izin verdi."[40]
3860-
Nubeyşe radiyallahu anh'dan
(Allah'ın Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"(Etlerin
faydasının) size daha çok yaygınlaşması için biz, size kurban etlerini üç
günlükten fazla yemenizi yasaklamıştık. Ama şimdi durumunuz düzeldi ve
imkânlarınız arttı. Onun için yiyin, saklayın ve (müslümanla-ra dağıtarak)
sevap kazanın. Dikkat edin! Bu dir." fEbûDâvud][41]
3861- Ümmü
Seleme radiyallahu an-hâ'dan:
(Allah'ın Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kimin kesecek
bir kurbanı olup da, Zi'lhicce ayı girerse, onu kesinceye dek, ne kıllarından
ve ne de tırnaklarından bir şey kesmesin." [Müslim ve Sünen ashabı.][42]
3862- Kebîre
bint Süfyân radiyallahu anhâ'dan:
(Allah'ın Resulü
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Beyaz tüylü
koyunun kanını akıtmak siyah tüylü iki koyunun kanını akıtıp kurban etmekten
Allah katında daha iyidir."
[Taberânî,
Mu'cemu'l-Kebtr'âe zayıf bit senedle.][43]
3863- Ebû
Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah'ın Resulü sallallahu aleyhi ve selJfiin
buyurdup
"İki yaşındaki
koyunu kurban etmek, büyük keçiyi kurban etmekten daha hayırlıdır." Ebû
Davud'un rivayeti: "İyi (sağlıklı) keçi" şeklindedir. [Ahmed. zayıf
tm isnadla.][44]
[1] Bu hadisi Bezzâr (no. 1202), İshâk b. İbr. el-Bağdâdî
an Dâvud b. Abdilhamîd an Amr b. Kays an Atiyye an Ebî Saîd senedi ile tahrîc
etti.
Atiyye, hakkında ihtilâf olan bir râvîdir. Bezzâr, Ebû Sa-îd'in bu
rivayetinin en iyi tarikinin bu sened olduğunu söylemiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/191.
[2] Bu hadisi Taberânî, M. el-Evsat'ta (no. 2530) tahrîc
etti. Râvilerinden Ebû Hamza es-Sumâlî zayıftır (Mecma' IV, 18).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/191.
[3] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/191.
[4] Alîn, Receb ayında ilk on gününde kesilen kurbandır.
Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2788), Tirmizî (no. 1518), Nesâî (akîka 6, VII, 167-8)
ve İbn Mâce (no. 3125), Abdullah b. Avn an Âmir Ebî Remle an Mihnef asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler.
İsnadı hakkında Tirmizî "hasen garîb" hükmü vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/191.
[5] Bu hadisi Tirmizî (no. 1506), Ahmed b. MenT an Hu-seym
an Haccâc b. Artât an Cebele b. Suhaym an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti ve
isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/191.
[6] Bu hadisi Tirmizî (no. 1507), İbn ebî Zaide an Haccâc
b. Artât an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında
"hasen" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/191.
[7] Bu hadisi İbn Mâce (no. 3123), Ebû Bekr b. e. Şeybe an
Zeyd b. el-Hubâb an Abdillah b. Ayyaş ani'l-A'rec an Ebî Hureyre senedi ile
tahrîc etti.
İsnadında yer alan Abdullah b. Ayyaş, hakkında ihtilâf olan bir râvidir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/191.
[8] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2789) ve Nesâî (dahâyâ 2,
VII, 213). Saîd b. e. Eyyûb an Ayyaş b. Abbâs el-Kıtbâ-nîan îsâ b. Hilâl an İbn
Amr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/191-192.
[9] Muvattâ, dahâyâ 13, s. 487.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/192.
[10] Bu hadisi Ahmed (1,275), Tirmizî (905,1501), Nesâî (dahâyâ
16, VII, 222), İbn Mâce (no. 3131), Taberânî (no. 11929), İbn Huzeyme (no.
2908), İbn Hibbân (no. 3996) ve Beyhakî (V, 235), el-Hüseyn b. Vâkıd an İlbâ b.
Ahmtr an İkrime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı
hakkında "hasen garîb" hükmü vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/192.
[11] Bu hadisi Mâlik (dahâyâ 10, s. 486), Tirmizî (no.
1505) ve İbn Mâce (no. 3147), Vmâre b. Abdillah an Atâ b. Yesâr an Ebî Eyyûb
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnadı "hasen
sahîh"tir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/192.
[12] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/192.
[13] Bu hadisi Tirmizî (no. 1517), Seleme b. Şebîb an
Ebi'I-Muğîre an Ufeyr b. Ma'dân an Siileym b. Âmir an Ebî Umâme senedi ile
tahrîc etti ve Ufeyr sebebiyle isnadının "garîb" olduğunu söyledi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/192.
[14] Bu hadisi Müslim (hacc no. 356-7, s. 956), İbn Cü-reyc
an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/192.
[15] Bu hadisi Müslim (hacc no. 356-7, s. 956), İbn Cü-reyc
an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/192.
[16] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2790) ve Tirmizî (no. 1495),
Şerfk an Ebî'I-Hasnâ' ani'l-Hakem an Haneş asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Lafız Tirmizî'ye ait olup, bunun isnadı hakkında o "garîb" hükmü
vermiştir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/192.
[17] Bu hadisi Tirmizî (no. 1499), Yûsuf b. îsâ an Vekf m
Osman b. Vâkıd an Kidâm b. Abdirrahman an Ebî Kibâş senedi ile tahrîc etti ve
isnadı hakkında hüküm vermedi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/192.
[18] Lafız Tirmizî'ye aittir. Bu hadisi Mâlik (dahâyâ 1,
482), Ebû Dâvud (no. 2802), Tirmizî (no. 1497) ve Nesâî (dahâyâ 5-7, VII,
214-5), Ubeyd b. Feyrûz ani'l-Be-râ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İsnadı Tirmizî'ye göre "hasen sahîh"tir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/193.
[19] Lafız Tirmizî'ye aittir. Bunu Ahmed (I, 80, 108, 128,
149), Dârimî (II, 77), Ebû Dâvud (no. 2804), Tirmizî (no. 1498), Nesâî (dahâyâ
8-11, VII, 216-7), İbn Mâce (no. 3142), Tahâvî (IV, 169), Ebû İshâk an Şurayh
b. en-Nu'mân an Ali asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. = Tirmizî'ye göre
"hasen sahîh"tir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/193.
[20] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2803), tsâ an Sevr an Ebî
Humeyd er-Ru'aynî an YezîdZû Mısr senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/193.
[21] Bu hadisi İbn Mâce (no. 3146), Abdürrezzâk ani's-Sevrî
an Câbir b. Yeztd an Muh. b. Karaza el-Ensârî an Ebî Satd el-Hudrî senedi ile
tahrîc etti. Câbir oldukça zayıf bir râvidir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/193.
[22] Bu hadisi Buhârî (adâhî 1, VI, 234; 8, VI, 236-7; 11,
VI, 237-8; 12/3, VI, 238; îdeyn 3, II, 3; 5/2, II, 4; 8/4, II, 5-6; 10, II, 6;
17, II, 8; 23/1, II, 10), Müslim (adâhî 4-9, s. 1552-4), Ebû Dâvud (no. 2800),
Tirmizî (no. 1508) ve Nesâî (dahâyâ 17, VII, 222-3), es-Şa'bî ani'l-Berâ asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler.
İlk lafız Buhârî'ye (dahâyâ 8); ikincisi ise Tirmizî'ye aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/193.
[23] Bu hadisi Buhârî (adâhî 1, VI, 234; 8, VI, 236-7; 11,
VI, 237-8; 12/3, VI, 238; îdeyn 3, II, 3; 5/2, II, 4; 8/4, II, 5-6; 10, II, 6;
17, II, 8; 23/1, II, 10), Müslim (adâhî 4-9, s. 1552-4), Ebû Dâvud (no. 2800),
Tirmizî (no. 1508) ve Nesâî (dahâyâ 17, VII, 222-3), es-Şa'bî ani'l-Berâ asl-ı
senedi ile tahrîc ettiler.
İlk lafız Buhârî'ye (dahâyâ 8); ikincisi ise Tirmizî'ye aittir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/194.
[24] Bu hadisi Müslim (adâhî no. 14, s. 1555), Muh. b. Hatim
an Muh. b. Bekr an ibn Cüreyc an EbVz-Ziibeyr an Câbir senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/194.
[25] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2811), Nesâî (dahâyâ 3/1-2,
VII, 213-4) ve İbn Mâce (no. 3161), Nâft' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/194.
[26] Muvattâ, dahâyâ 12, s. 487.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/194.
[27] Bu hadisi Ahmed (VI, 78), Müslim (adâhî no. 19, s.
1557), Ebû Dâvud (no. 2732), Tahâvî (IV, 176), İbn Hibbân (no. 5885) ve Beyhakî
(IX, 267), İbn Vehb an Hayve b. Şurayh an EbîSahr an Yezîd b. Abdillah b.
Ku-sayl an Urve an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/194.
[28] Bu hadisi Ahmed (III, 375), Dârimî (II, 75), Ebû Dâvud
(no. 2795), İbn Mâce (no. 3121), İbn Huzeyme (no. 2899), Tahâvî (IV, 177),
el-Hâkim (1,467) ve Beyhakî (IX, 273, 287), Muh. b. İshâk an Yezîd b. e. Habtb
an Ebî Ayyaş an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/194-195.
[29] Bu hadisi Ahmed (III, 375), Dârimî (II, 75), Ebû Dâvud
(no. 2795), İbn Mâce (no. 3121), İbn Huzeyme (no. 2899), Tahâvî (IV, 177),
el-Hâkim (1,467) ve Beyhakî (IX, 273, 287), Muh. b. İshâk an Yezîd b. e. Habtb
an Ebî Ayyaş an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/195.
[30] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2796), Tirmizî (no. 1496),
Nesâî (dahâyâ 14, VII, 221) ve İbn Mâce (no. 3128), Ca'fer b. Muh. an ebîhîan
EbîSaîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İsnadı hakkında Tirmizî "hasen sahîh garîb" hükmü verdi.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/195.
[31] Bu hadisi Ahmed (III, 8), Saîd b. Mansûr an Abdilazîz
b. Muh. an Rubeyh b. Abdirrahman b. e. Saîd an ebîhî an ceddihî senedi ile
tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/195.
[32] Bu hadisin tariki: İshâk b. Abdillah b. e. Talha an
ceddihî Ebî Talha. İshâk, dedesine yetişememiştir. Heysemî'ye göre râvileri
Sahîh ricalidir.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/195.
[33] Bu hadisi Buhârî (hacc 117, II, 185), Müslim (adâhî
17-18, s. 1556-7), Ebû Dâvud (no. 2793-4), Tirmizî (no. 1494), Nesâî (dahâyâ
28-31, VII, 219-220) ve İbn Mâce (no. 3120), Katâde ve Ebû Kılâbe an Enes asl-ı
tarikiyle tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/195.
[34] Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma'
V, 22).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/195.
[35] Lafız Müslim'e aittir. Bu hadisi Buhârî (adâhî 16/6,
VI, 240) ve Nesâî (dahâyâ 35/1, VII, 232), ez-Zührî an Salim b. Abdillah
b.Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile; Müslim (adâhî 26-27, s. 1560) ve Tirmizî (no.
1509), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/195.
[36] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/195.
[37] Bu hadisi Mâlik (dahâyâ 7, s. 484), Ahmed (VI, 51), Dârimî
(II, 79), Müslim (adâhî no. 28, s. 1561), Ebû Dâvud (no. 2812), Nesâî (dahâyâ
37/1, VII, 235), Tahâvî (IV, 188) ve Beyhakî (V, 240), Mâlik an Abdillah b. e.
Bekr an (Abdillah b. Vâkıd an) Abdillah b. e. Bekr an Amre an Âise asl-ı senedi
ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/195-196.
[38] Bu rivayeti Tayâlisî (no. 1528), Ahmed (VI, 102, 127,
136, 187, 209), Buhârî (afime 27, VI, 206; 37/2, VI, 209-10; eymân 22/1, VII,
230), Tirmizî (no. 1511), Nesâî (dahâyâ 37/2-3, VII, 235), İbn Mâce (no. 3159,
3313) ve Beyhakî (VII, 47; IX, 293), es-Sevrî an Abdirrahman b. Abis an ebîhî
an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/196.
[39] Her iki lafız da Nesâî'ye aittir. İlk rivayeti Buhârî
(ma-ğâzî 12/2, V, 14) ve Nesâî (dahâyâ 36/2, VII, 233), Leys b. Sa'd an Yahya
b. Saîd ani'l-Kâsım b. Muh. an İbn Habbâb an EbîSaîd asl-ı senedi ile; İkinci
rivayeti ise Nesâî (36/3), Ubeydullah b. Saîd an Yahya an Sa'd b. ishâk an
Zeyneb an Ebî Saîd senedi ile;
Yakın mânâsı ile Mâlik (dahâyâ 8, s. 485), an Rabta b. e. Abdirrahman an
EbîSaîd senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/196.
[40] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz
Yayıncılık: 2/196.
[41] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2813) ve İbn Mâce (no. 3160),
Hâlid el-Hazzâ' an Ebî'l-Melîh an Nubeyşe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/196.
[42] Bu hadisi Müslim (adâhî 39-42, s. 1565-6), Ebû Dâvud
(no. 2791), Tirmizî (no. 1523) ve Nesâî (dahâyâ 1/1, VII, 211-2), Saîd b.
el-Müseyyeb an Ümmi Seleme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/196.
[43] Râvilerden Muh. b. Süleyman b. Mesmûl zayıftır
(Mec-ma' IV, 18).
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/196.
[44] Bu hadisi Ahmed (II, 402), Attâb an Abdillah an Dâvud
b. Kays an Ebî Siğâl el-Meriyy an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.
Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/196.