13- KİTABÜ’S SEHV (NAMAZDA YANILMA)
2-
İKİNCİ REKATIN İKİNCİ SECDESİNDEN SONRA
TEKBİR ALIP ELLERİ KALDIRMAK
3- TEKBİR
ALIRKEN ELLER OMUZ HİZASINA KADAR KALKAR
4- EBU
BEKİR, RASÛLULLAH (S.A.V)’E İMAM OLMUŞ MUYDU?
5- NAMAZDA EL
İŞARETİYLE SELÂM ALINIP VERİLİR Mİ?
6- NAMAZDA
İKEN EL İŞARETİYLE SELÂM
7- NAMAZDA
SECDE YERİNDEKİ TAŞLARI TEMİZLEMEK
8- SECDE
YERİNİ TEMİZLEMEK GEREKİRSE BİR DEFADA TEMİZLE
9- NAMAZDA
GÖZLERİ YUKARI DİKMEMEK
10- NAMAZDA
SAĞA VE SOLA BAKILMAZ
11- BOYNU
ÇEVİRMEDEN SAĞA SOLA BAKILABİLİR
12- NAMAZDA
YILAN VE AKREP ÖLDÜRÜLEBİLİR Mİ?
13- NAMAZ
KILARKEN KÜÇÜK ÇOÇUKLARI KUCAĞA ALIP
BIRAKMAK
14- KIBLEYE
DOĞRU BİRKAÇ ADIM YÜRÜNEBİLİR Mİ?
15- NAMAZDA
SAĞ ELİN İÇİNİ SOL ELİN DIŞINA VURMAK
16- NAMAZDA
İMAMIN HATASINI BİLDİRMEK
17- NAMAZDA
ÖKSÜRMEKLE BİRŞEY BİLDİRİLİR Mİ?
19- NAMAZDA
ŞEYTANA LANET VE ALLAH’A SIĞINMA
21- İLK
TEŞEHHÜDE OTURULMAZ UNUTULURSA SEHV SECDESİ YAPILIR
22-
İKİNCİ REKATTA UNUTARAK SELÂM VERİP KONUŞAN
KİMSE NE YAPAR?
23- SEHİV
SECDELERİ SELÂMDAN ÖNCE Mİ YOKSA SONRA MI YAPILIR?
24- NAMAZ
KILAN NAMAZINDA ŞÜPHEYE DÜŞERSE NAMAZINI TAMAMLAR
25- NAMAZINDA
ŞAŞIRAN NE YAPMALI?
26- BEŞ
REKAT KILDIĞINI ZANNEDEN NE YAPAR?
27- NAMAZ DA
UNUTAN NE YAPMALI?
28- SEHV
SECDELERİNDE TEKBİR ALINIR MI?
29- NAMAZDA
OTURUŞ ŞEKLİ NASILDIR?
30- NAMAZ DA
KOLLAR, OTURUŞTA NEREYE KONULUR?
32- NAMAZDA
AVUÇ İÇLERİNİN YERİ NERESİDİR?
33-
ŞEHADET PARMAĞI DIŞINDAKİ PARMAKLARI YUMMAK
34- SAĞ
ELİN PARMAKLARI OTURUŞTA NASIL YAPILIR?
35-
OTURUŞTA SAĞ EL VE SOL EL NASIL KONULUR?
36-
TEŞEHHÜDDE ŞEHADET PARMAĞI İLE İŞARET
EDİLİR Mİ?
37-
TAHİYYATTA İKİ PARMAKLA İŞARET EDİLMEZ
38-
ŞEHADET PARMAĞINI HAFİFÇE EĞMEK
39-
TAHİYYATTA DUA EDERKEN GÖZLER NEREYE BAKMALI?
40-
TAHİYYATTA GÖZLER SEMAYA DİKİLMEMELİ
42- KUR’AN
ÖĞRETİR GİBİ NE
ÖĞRETİLMİŞTİ?
44-
TEŞEHHÜDDE OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
45-
DEĞİŞİK BİR TEŞEHHÜD DUASI
46-
RASÛLULLAH (S.A.V)’E SALEVAT GETİRMEK
47- PEYGAMBERE
SALEVAT GETİRMENİN DEĞER VE KIYMETİ
48- NAMAZDA
ALLAH’I YÜCELTMEK VE PEYGAMBERE SALEVAT GETİRMEK
49- NAMAZDA
RASÛLULLAH (S.A.V)’E SALEVAT GETİRMENİN EMREDİLMESİ
50- PEYGAMBERE
SALEVAT NASIL GETİRİLİR?
51-
DEĞİŞİK BİR SALEVAT ÖRNEĞİ
54-
RASÛLULLAH (S.A.V)’E SALEVAT GETİRMENİN DEĞERİ VE
KIYMETİ
55- SALEVAT
DUALARINDAN SONRA HERHANGİ BİR DUA OKUNABİLİR
56-
TEŞEHHÜDDEN SONRA HANGİ TESBİHAT YAPILIR?
57- NAMAZDAN
SONRA NASIL DUA EDİLİR?
58-
TAHİYYATTA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
59-
TAHİYYATTA OKUNACAK DEGİŞİK BİR DUA
60-
TAHİYYATTA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
61-
TAHİYYATTA OKUNACAK DEGİŞİK BİR DUA
63- KABİR
AZABINDAN ALLAH’A SIĞINMA
64-
TEŞEHHÜDDE OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
66- NAMAZDA
UYULMASI GEREKEN TA’DİLİ ERKAN ÖLÇÜLERİ
67- NAMAZDA
SELÂM NASIL VERİLİR?
68-
SELÂM ESNASINDA ELLER NEREDE OLMALI?
72- İMAM
SELÂM VERİNCE CEMAAT DE SELÂM VERİR
73-
VİTİR NAMAZI TEK REKAT OLARAK KILINIR MI?
74-
SELÂM VE KONUŞMADAN SONRA SEHV SECDESİ YAPMAK
75- SEHV
SECDESİ YAPTIKTAN SONRA SELÂM VERMEK
76-
SELÂMDAN SONRA İMAMIN BİRAZ BEKLEMESİ
77-
İMAMIN SELÂMDAN SONRA KIBLEDEN CEMAATE DOĞRU DÖNMESİ
78-
İMAMIN SELÂM VERMESİNDEN SONRA TEKBİR
79- NAMAZIN
BİTİMİNDEN SONRA NAS FELAK VE İHLÂS
SÛRELERİNİ OKUMAK
80-
SELÂM VERDİKTEN SONRA YAPILACAK DUA
81- NAMAZ DA
SELÂMDAN SONRA, İSTİĞFAR; DAHA SONRA, NE OKUNUR?
82-
SELÂMDAN SONRA YAPILAN BAŞKA BİR DUA
83-
SELÂMDAN SONRA YAPILAN DEĞİŞİK BİR DUA
84-
SELÂMDAN SONRA YAPILACAK DEĞİŞİK BİR DUA
85- NAMAZDAN
SONRA ÜÇ DEFA OKUNAN DUA HANGİSİDİR?
86-
SELÂMDAN SONRA YAPILAN DEĞİŞİK BİR DUA
87-
SELÂMDAN SONRA YAPILABİLECEK DEĞİŞİK BİR
DUA
88-
SELÂMDAN SONRA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
89- NAMAZDAN SONRA
ALLAH’A SIĞINMAK
90- NAMAZIN
BİTİMİNDE TESBİH SAYISI KAÇTIR?
91- NAMAZDAN
SONRA DEĞİŞİK BİR TESBİH
92- NAMAZDAN
SONRA DEĞİŞİK BİR TESBİH
93- NAMAZDAN
SONRA DEĞİŞİK BİR TESBİH
94- NAMAZDAN
SONRA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
95- NAMAZDAN
SONRA OKUNACAK DEGİŞİK BİR DUA
97-
İTİKAF HANGİ GÜNLERDE YAPILIR?
98- İMAM
SELÂM VERDİKTEN SONRA MİHRAPTA OTURUR
99- NAMAZ
BİTİNCE CEMAATE DÖNÜŞ HANGİ TARAFTAN OLUR?
100- KADINLAR,
MESCİDDEN NE ZAMAN ÇIKARLAR?
101- CEMAAT,
İMAMDAN ÖNCE HAREKET ETMEZ
102- NAMAZ
BİTİNCEYE KADAR İMAMLA BİRLİKTE OLMANIN SEVABI
103- İMAM
CEMAATIN OMUZLARINDAN ATLIYARAK GİDEBİLİR
104- NAMAZ
KILDIN MI? DENİLDİĞİNDE HAYIR DENİR Mİ?
13- KİTABÜ’S SEHV (NAMAZDA YANILMA)
1166-
Abdurrahman b. Es’am (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Enes b. M
1167-
Mutarrif b. Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Ali b. ebi T
2- İKİNCİ REKATIN İKİNCİ SECDESİNDEN SONRA TEKBİR ALIP ELLERİ KALDIRMAK
1168- Ebu
Humeyd es Saidi (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v), namazda ikinci rekatın ikinci secdesinden
kalktığı zaman tekbir alır ve ellerini ilk tekbir
alırken kaldırdığı gibi kaldırırdı. (Ebû Davud, Salat: 116; Dârimi, Salat: 70)
3- TEKBİR ALIRKEN ELLER OMUZ HİZASINA KADAR KALKAR
1169- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v), namaza başladığı zaman, rükû’a gideceğinde, rükû’dan başını kaldırıp doğrulduğunda ve ikinci rekattan üçüncü rekata kalkacağında ellerini omuz hizasına kadar kaldırırdı.” (Ebû Davud, Salat: 116; Dârimi, Salat: 70)
4- EBU BEKİR, RASÛLULLAH (S.A.V)’E İMAM OLMUŞ MUYDU?
1170- Sehl b.
Sa’d (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v), Amr b. Avf oğulları arasında çıkan
anlaşmazlığı sulh etmeye gitmişti. Namaz vakti
gelince; müezzin, Ebu Bekir’e geldi kendisine cemaati toplayarak imam
olmasını söyledi. Bu arada Rasûlullah (s.a.v) geldi,
safları yararak ön safa geçti. Cemaat, Rasûlullah (s.a.v)’in
geldiğini Ebu Bekir’e bildirmek için ellerini çırptılar. Fakat,
Ebu Bekir aldırmadı. Cemaat el çırpmayı artırınca
namazda bir şey olduğunu anladı, döndü birde baktı ki
Rasûlullah (s.a.v) yanı başında… Rasûlullah (s.a.v) namaza devam
etmesini işaret etti. Ebu Bekir, Rasûlullah (s.a.v)’in bu işareti
üzerine, ellerini kaldırıp Allah’a hamd-ü sena etti. Sonra arka arka
geri geldi ve Rasûlullah (s.a.v) de öne geçerek namazı
kıldırdı. Namazı bitirince, Ebu Bekir’e: “İşaret
ettiğim halde namazı kıldırmamana ne sebep oldu?”
diye sordu. Ebu Bekir de şöyle dedi: “İbn ebi Kuhafe, Rasûlullah
(s.a.v)’e imamlık yapmaya layık değildir.” Daha sonra Rasûlullah
(s.a.v) cemaate: “Size ne
oluyorda namaz da ellerinizi çırpıyorsunuz? Elleri çırpmak
kadınlara mahsustur. Cemaatle namaz kılarken bir şey olursa
“Sübhanallah” deyiniz” buyurdu. (İbn
Mâce, İkametü’s Salat: 26; Dârimi, Salat: 78)
5- NAMAZDA EL İŞARETİYLE
SELÂ
1171- Câbir b. Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz, namazda ellerimizi kaldırarak anlaşırken, Rasûlullah (s.a.v) üzerimize çıka geldi ve şöyle buyurdu: “Ne oluyor onlara ki şaha kalkmış atlar gibi namazda ellerini kaldırıp duruyorlar. Namazda sâkin olun, namazla ilgisi olmayan şeyleri yapmayın.” (Müslim, Salat: 27; Ebû Davud, Salat: 189)
1172- Câbir b. Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in arkasında namaz kılıyorduk. Ellerimizle işaret ederek selâm verdik. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Bunlara ne oluyor da şaha kalkmış atlar gibi ellerini kaldırarak selâm veriyorlar. Ellerini uylukları üzerine koyarak “Esselâmü aleyküm, esselâmü aleyküm” demeleri yetmiyor mu?” (Müslim, Salat: 27; Ebû Davud, Salat: 189)
6- NAMAZDA İKEN EL İŞARETİYLE SELÂM
1173-
Rasûlullah (s.a.v)’in arkadaşı Süheyb (r.a)’ten rivâyete göre,
şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’e
uğramıştım namaz kılıyordu, selâm verdim
işaretle selâmımı aldı.” Bu hadisi rivâyet eden ravi,
Suheyb’in selâmını Peygamberin parmak işareti ile
aldığını zannettiğini söylüyor.” (Müslim, Mesacid: 8; Ebû Davud, Salat: 170)
1174-
İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) namaz kılmak için Kuba Mescidine girmişti,
peşinden de bazı kimseler girerek kendisine selâm verdiler. Bunun
üzerine o sırada Peygamber (s.a.v)’in yanında bulunan Süheyb’e:
“Selâm verildiğinde Rasûlullah (s.a.v) ne yapardı?” diye sordum.
Süheyb: “El işaretiyle selâmı alırdı” diye cevap verdi. (Müslim, Mesacid: 8; Ebû Davud, Salat: 170)
1175- Ammar b. Yasir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ammar, Rasûlullah (s.a.v)’e; namaz kılarken selâm verdi. Peygamber (s.a.v) onun selâmını aldı.” (Müsned: 17599)
1176- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) beni bir iş için göndermişti, döndüğümde namaz kılıyordu, selâm verdim bana işaret ederek selâmımı aldı. Namazı bitirince beni çağırarak: “Biraz önce bana selâm verdin. Ben namaz kılıyordum” buyurdu. Rasûlullah (s.a.v) o gün Kudus’e doğru namaz kılıyordu. (Müslim, Mesacid: 7; Ebû Davud, Salat: 170)
1177- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)
beni bir iş için göndermişti, geldiğimde -Kudüs’e veya
Kâbe’ye doğru namaz kılıyordu. Selâm verdim eliyle işaret
ederek selâmımı aldı sonra tekrar selâm verdim yine eliyle
işaret ederek selâmımı aldı. Ben de dönüp gittim. “Câbir!”
diye çağırdı. Ashab da: “Câbir” diye çağırdılar. “Ey
Allah’ın Rasûlü! Selâm verdim selâmımı almadın” dedim. “Namaz
kılıyordum” buyurdu. (Ebû
Davud, Salat: 170; Müslim, Mesacid: 7)
7- NAMAZDA SECDE YERİNDEKİ TAŞLARI TEMİZLEMEK
1178- Ebu Zer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurdu: “Namaza
durduğunuzda secde yerindeki taş ve toprağı temizlemeye
çalışmayınız. (Bu işi namaza durmadan önce
yapınız.) Çünkü
namazda olan kişi ile Allah’ın rahmeti karşı
karşıyadır.” (Böyle şeylerle meşgul olup
Allah’ın rah
8- SECDE YERİNİ TEMİZLEMEK GEREKİRSE BİR DEFADA TEMİZLE
1179- Muaykîb (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Secde edilecek yeri mutlaka temizlemen gerekiyorsa bunu bir defada yap.” (Müslim, Mesacid: 11; Dârimi, Salat: 110)
9- NAMAZDA GÖZLERİ YUKARI DİKMEMEK
1180- Enes b.
M
1181- Ubeydullah b. Abdullah (r.a), Rasûlullah (s.a.v)’in ashabından bir adam, Peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu işittiğini haber veriyor: “Sizden biri namazında gözlerinden olmak istemiyorsa, gözlerini yukarı dikmesin.” (Ebû Davud, Salat: 165; Müsned: 15098)
10- NAMAZDA SAĞA VE SOLA BAKILMAZ
1182- Ebu Zer
(r.a) Rasûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu rivâyet
etmektedir: “Kul,
namazında sağa sola dönmediği sürece; Allah kuluna
yönelir. Kul namazında sağa sola dönerek yüzünü
kıbleden ayırır ayırmaz, Allah’ta o kuldan yüz çevirir.” (Müsned: 20531)
1183-
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v)’e namazda sağa sola dönmekten sordum
şöyle buyurdular: “Bu
şeytanın namazın sevabını eksitlmek için kapıp
kaçtığı hareketlerdir.” (Ebû
Davud, Salat: 165; Buhârî, Sıfatü’s Salat: 11)
1184- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle demiştir: “Namazda sağa sola bakınmak namazın sevabından şeytanın kapıp kaçmasıdır.” (Ebû Davud, Salat: 179; Buhârî, Sıfatü’s Salat: 11)
11- BOYNU ÇEVİRMEDEN SAĞA SOLA BAKILABİLİR
1185- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)
rahatsızlanmıştı, bize oturduğu yerden namaz
kıldırdı. Ebu Bekir de cemaate duyurabilmek için yüksek sesle
tekbir alıyordu. Rasûlullah (s.a.v) bize döndü, bizi ayakta
görünce işaret etti, hemen oturduk ve namaza oturarak devam ettik,
selâm verdikten sonra şöyle buyurdu: “Biraz
önce Rum ve İranlıların oturan hükümdarlarına
karşı ayakta durdukları gibi ayakta duruyordunuz. Böyle
yapmayın. Eğer uyduğunuz imam, oturduğu yerden namaz
kıldırıyorsa siz de oturarak kılın, ayakta
kıldırıyorsa sizde ayakta kılın.” (Müslim, Salat: 19)
1186-
İbn Abbas (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
“Rasûlullah (s.a.v), namaz kılarken sağa sola döner fakat
boynunu çevirmezdi.” (Müsned: 2355)
12- NAMAZDA YILAN VE AKREP ÖLDÜRÜLEBİLİR Mİ?
1187- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), namazda iken iki siyah zararlı hayvan olan; akrep ve yılanın öldürülmesini emretmiştir.” (Dârimi, Salat: 178; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 146)
1188- Yine Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v) namazda iken iki siyah zararlı hayvan olan; yılan ve akrebin öldürülmesini emretmiştir.” (Dârimi, Salat: 178; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 146)
13- NAMAZ KILARKEN KÜÇÜK ÇOÇUKLARI KUCAĞA ALIP BIRAKMAK
1189- Ebu Katade (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), namaz kılarken Ümame’yi kucağına alır, secdeye giderken bırakır, kalktığı zaman tekrar alırdı.” (Müslim, Mesacid: 9; Buhârî, Salat: 106)
1190- Ebu Katade (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v)’i cemaate namaz kıldırırken Ebul As’ın kızı Ümâme’yi omuzuna aldığını gördüm. Rükû’ edeceğinde bırakıyor secdeleri yapınca tekrar omuzuna alıyordu.” (Müslim, Mesacid: 9; Buhârî, Salat: 106)
14- KIBLEYE DOĞRU BİRKAÇ ADIM YÜRÜNEBİLİR Mİ?
1191- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v), nafile namaz kılarken kapıyı açmasını istedim, kapı kıble tarafındaydı. Sağından veya solundan yürüyerek gelip kapıyı açtı sonra tekrar namazına döndü.” (Müslim, Mesacid: 10)
15- NAMAZDA SAĞ ELİN İÇİNİ SOL ELİN DIŞINA VURMAK
1192- Ebu
Hüreyre (r.a), Rasûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu bize
aktarıyor: Namazda imamın bir hatasını bildirmek için
sübhanallah demek erkeklere; el çırpmak ise, kadınlara mahsustur.
İbn’ül Müsenna’dan gelen değişik bir rivâyette ise: “Namazda”
ilavesi vardır. (Tirmizî, Salat: 272;
Dârimi, Salat: 95)
1193- Ebu
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: (namazda imamın bir hatasını bildirmek için) “Sübhanalah
demek erkeklere; el çırpmak da kadınlara mahsustur.” (Dârimi, Salat: 95; Tirmizî, Salat: 172)
16- NAMAZDA İMAMIN HATASINI BİLDİRMEK
1194- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Sübhanallah demek erkeklere; ellerini birbirine vurmak ise kadınlara mahsustur.” (Dârimi, Salat: 95; Tirmizî, Salat: 172)
1195- Yine Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Subhanallah demek erkeklere; el çırpmak ise kadınlara mahsustur.” (Dârimi, Salat: 95; Tirmizî, Salat: 172)
17- NAMAZDA ÖKSÜRMEKLE BİRŞEY BİLDİRİLİR Mİ?
1196- Ali (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in yanına geldiğim belli saatler vardı. Vardığımda izin isterdim, eğer namaz kılıyorsa öksürürdü. Ben de içeri girerdim, namazda değilse izin verirdi yine girerdim.” (İbn Mâce, Edeb: 17; Müsned: 804)
1197- Ali (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in yanına gittiğim iki vakit vardı biri gece biri gündüz… Gece yanına vardığımda namaz kılıyor ise öksürerek izin verirdi.” (İbn Mâce, Edeb: 17; Müsned: 804)
1198- Abdullah b. Nücey (r.a), babasından rivâyet ederek şöyle diyor: Ali bana şöyle demişti: “Rasûlullah (s.a.v)’in yanında hiç kimse için olmayan özel bir yerim ve itibarım vardı. Her şafak vakti yanına gider, “Esselâmü aleyküm ya Nebiyyallah” derdim. Eğer öksürürse evime geri dönerdim değilse yanına girerdim.” (İbn Mâce, Edeb: 17; Müsned: 804)
1199- Mutarrıf (r.a)’ın babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in yanına varmıştım. Namaz kılıyordu, içinden hıçkırarak ağlıyordu.” (Ebû Davud, Salat: 161)
19- NAMAZDA ŞEYTANA LANET VE ALLAH’A SIĞINMA
1200- Ebu’d
Derda (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v), namaz kılmak için kalktı, namazında şöyle
dediğini işittik: “Senden
Allah’a sığınırım“ daha sonra üç defa: “Allah’ın
laneti ile seni lanetlerim” dedi. Sanki bir şey
yakalayacakmış gibi elini uzattı, namazını bitirince:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Namazda bundan önce hiç işitmediğimiz
bir şeyler söylediğini duyduk ve elini
uzattığını da gördük” dedik. Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah’ın
düşmanı iblis, bir ateş parçası getirerek yüzüme
yaklaştırdı. Ben de üç kere; “Senden Allah’a
sığınırım” dedim. Sonra da: “Seni Allah’ın
lanetiyle lanetliyorum” dedim, fakat o üç sefer söylememe rağmen
kaçıp kaybolmadı sonra onu yakalamak istedim, ondan dolayı
ellerimi uzatmıştım. Vallahi
1201- Ebu
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v), namaz kılmaya kalktı biz de kalktık. Bir bedevi namazda
iken: “Allah’ım bana ve Muhammed’e rahmet et. Bizden başka hiç
kimseye merhamet etme” dedi. Rasûlullah (s.a.v), selâm verince; bedeviye: “Allah’ın
rah
1202- Ebu
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, bir bedevi mescide girdi ve iki rekat
namaz kıldı sonra da: “Allah’ım bana ve Muhammed’e merhamet et,
bizden başka hiç kimseye merhamet etme” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.v): “Allah’ın
rah
1203- Muaviye b. Hakem es Selemi (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bizler yakın zamana kadar cahiliyye döneminde yaşamaktaydık. Sonunda Allah, İslâm’ı getirdi de Müslüman olduk. Bizden bir kısmı uğursuzluk ve uğur işine inanıyorlar” dedim. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v): “O, uğur ve uğursuzluk onların kalplerine gelen bir şeydir. O şeyler bazı şeyleri yapmanıza engel olmasın” buyurdu. Ben: “Bizden bazıları kahinlere giderek onların söylediklerine inanıyorlar” dedim. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Onlara gitmeyin” buyurdu.
“Ey
Allah’ın Rasûlü! Bizden bazıları da çizgiler çizerek falcılık
yapıyorlardı” dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Peygamberlerden
bazısı da çizgiler çizerdi, onların çizgi ve falları
peygamberin çizgisine uyarsa o da öylecedir.” Ravi şöyle
diyor: Namazda Rasûlullah (s.a.v) ile beraberdim, cemaatten biri
hapşırdı. Ben de “Yerhamükallah” dedim. Bunun üzerine cemaat
bana sert bir şekilde baktı. Ben de: “Analarınız
yokluğunuza yansın, ne oldu da bakıyorsunuz” dedim. Bu sefer
hepsi ellerini uyluklarına vurdular. Beni susturmak istediklerini
anladım ve ben susmuştum. Rasûlullah (s.a.v), namazını
bitirince beni çağırdı. Anam, babam onun yoluna feda olsun, bana
ne vurdu ne azarladı ne de kızdı. Ben hayatım boyunca onun
gibi bir öğretici görmedim. Bana şöyle dedi: “Bizim bu
kıldığımız namazda dünyalık sözler
söylenmez. O namaz; tesbih, tekbir ve Kur’an okumaktan ibarettir.”
Sonra ben Uhud taraflarında Cevvaniye denilen yerde cariyemin güttüğü
koyunlarımın yanına gittim. Bir de ne göreyim Kurt sürüden
bir koyun götürmüş insan olmamız dolayısıyla herkes
gibi ben de üzüldüm ve cariyeyi tokatladım. Sonra Rasûlullah (s.a.v)’in
yanına gelerek durumu ona haber verdim. Peygamber (s.a.v), bu
yaptığımı bana çok gördü. Dedim ki: “Ey Allah’ın
Rasûlü! O’nu hürriyetine kavuşturayım mı?” Rasûlullah
(s.a.v)’de: “Onu bana çağır” buyurdu. Ben de çağırdım
cariye gelince; Rasûlullah (s.a.v), O’na: “Aziz ve
Celil olan Allah nerededir?” dedi. Cariye de: “Göktedir”
dedi. “Ben
kimim” deyince; “Sen, Allah’ın gönderdiği peygambersin”
dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v): “Bana o
mü’min bir cariyedir onu hürriyetine kavuştur” buyurdu. (Müslim, Mesacid: 7; Ebû Davud,
Eyman ve Nüzür: 19)
1204- Zeyd b. Erkam (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), zamanında bir adam namazda bir ihtiyaç anında konuşulup konuşulamayacağı hakkında konuşuyorlardı da Bakara sûresi 238. ayet nazil oldu. Böylece bizler namazla ilgisi olmayan söz ve hareketleri yapmaktan yasaklanıp sükut etmekle emrolunduk.” (Buhârî, Tefsir: 39; Tirmizî, Tefsirul Kur’an: 3)
1205-
Abdullah b. Mes’ud (r.a), Kasım’dan naklediyor ve şöyle diyor:
“Rasûlullah (s.a.v), namaz kılarken yanına varır selâm verirdim.
O da selâmımı alırdı. Bir defasında yine yanına
gittim namaz kılıyordu. Selâm verdim almadı, selâm verip
namazdan çıktıktan sonra cemaate işaret ederek şöyle
buyurdu: “Aziz ve Celil
olan Allah, namazda Allah’ı zikirden başka konuşmalar
yapılmamasını ve kendisinin huzurunda tam bir teslimiyetle namaz
kılmamızı emretti. Zaten siz Müslümanlara da yakışan
budur.” (Ebû Davud, Salat: 170; Müslim,
Mesacid: 7)
1206-
İbn Mes’ud (r.a) tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v)’e namazda iken selâm verirdik selâmımızı
alırdı. Habeşistan’dan geldikten sonra yine selâm verdim; fakat
almadı. Selâmımı neden almadı diye bir düşünce zihnimi
kapladı. Namazını bitirinceye kadar oturdum. O da
şöyle buyurdu: “Aziz ve
Celil olan Allah dilediği emrini bildirir. İşte emirlerinden
biri olarak ta namazda konuşmamamızı emretti.” (Ebû Davud, Salat: 170; Müslim, Mesacid: 7)
21- İLK TEŞEHHÜDE OTURULMAZ UNUTULURSA SEHV SECDESİ YAPILIR
1207- Abdullah b. Buhayne (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v), bize namaz kıldırdı, ikinci rekatta oturmadan üçüncü rekata kalktı. Cemaatte O’nunla birlikte kalktılar, namazını bitirince selâm vermesini bekledik fakat O, oturduğu yerde selâm vermeden tekbir aldı ve iki secde yaptı sonra selâm verdi.” (Tirmizî, Salat: 288; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 135)
1208- Yine Abdullah b. Buhayne (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) oturması gerekirken ayağa kalktı, namazın sonunda selâm vermeden önce iki secde yaptı ve sonra selâm vererek namazdan çıktı.” (Tirmizî, Salat: 288; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 135)
22- İKİNCİ REKATTA UNUTARAK SELÂM VERİP KONUŞAN KİMSE NE YAPAR?
1209- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre,
şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize ikindi veya
öğle (hangisi olduğunu unuttum) namazını
kıldırıyordu, iki rekat kıldırdıktan sonra selâm
verdi ve mescidin yanı başında olan odunların yanına giderek
kızgın bir durumda eliyle onları gösterdi. Mescidin
kapısından hızlıca çıkanlar namaz kısaldı
dediler. Ebu Bekir ve Ömer de o cemaat arasındaydı. Peygamberle
bu konuyu konuşmaktan çekindiler. Cemaat içerisinde ellerinin
uzunluğundan dolayı kendisine “zülyedeyn” denilen birisi vardı. O:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Unuttun mu? Yoksa namaz mı
kısaltıldı?” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Ne
unuttum ne de namaz kısaltıldı” buyurduktan sonra cemaate
dönerek: “Zülyedeyn’in
dediği doğru mu?” diye sordu. Cemaat: “Evet” diye cevap
verince; Peygamber (s.a.v) gelip namazın geri kalan kısmınıda
kıldırdı, selâm verdi sonra tekbir aldı, önceki
yaptığı secde gibi veya daha uzunca secde etti sonra
başını kaldırdı tekrar tekbir aldı, önceki
secdesi gibi veya daha uzunca bir secde daha yaptı ikinci secdeden
başını kaldırınca tekrar tekbir aldı. (İbn Mâce, İkametü’s
Salat:134; Ebû Davud, Salat: 195)
1210- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v) ikinci rekattan sonra selâm vermişti. Zülyedeyn: “Ey Allah’ın Rasûlü! namaz mı kısaldı yoksa unuttun mu?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v): “Zülyedeyn doğru mu söylüyor?” dedi. Cemaat: “Evet” diye cevap verdiler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v), kalkıp iki rekat daha kıldırdı sonra selâm verdi. Sonra tekbir aldı, önceki secdeleri gibi veya daha uzun secde yaptı sonra başını secdeden kaldırdı tekrar tekbir aldı, önceki secdeleri gibi veya daha uzunca bir secde daha yaptı ve kalktı.” (İbn Mâce, İkametü’s Salat:134; Ebû Davud, Salat: 195)
1211- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize ikindi namazını kıldırırken ikinci rekattan sonra selâm verdi. Bunun üzerine Zülyedeyn kalkarak: “Ey Allah’ın Rasûlü! Namaz mı kısaldı yoksa unuttun mu?” dedi. Rasûlullah (s.a.v): “İkisi de olmadı” buyurdu. Zülyedeyn: “Ey Allah’ın Rasûlü! Mutlaka birisi oldu” deyince; Rasûlullah (s.a.v) cemaate dönerek: “Zülyedeyn doğru mu söylüyor” diye sordu. Cemaat: “Evet” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v), Namazın geri kalan iki rekatını tamamladı, selâmdan sonra oturduğu yerde iki secde yaptı. (İbn Mâce, İkametü’s Salat:134; Ebû Davud, Salat: 195)
1212- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) öğle namazını iki rekat kıldırdı ve selâm verdi. Cemaat dediler ki: “Namaz kısaldı.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) kalkıp iki rekat daha kıldırdı, selâm verip iki secde daha yaptı.” (Ebû Davud, Salat: 195; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 123)
1213- Ebu
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir gün bize namaz
kıldırırken iki rekatta selâm verdi, namazdan
ayrılınca Zü’ş Şimaleyn isimli biri yanına vararak:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Namaz mı kısaldı yoksa unuttun mu?”
diye sordu. Rasûlullah (s.a.v) de: “Ne
unuttum ne de kısaldı” buyurunca; Zü’ş Şimaleyn:
“Evet seni hak din üzere gönderen Allah’a yemin olsun ki namazı
kısalttın” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v), “Züş
Şimaleyn, doğru mu söylüyor” dedi. Cemaat: “Evet”
deyince; insanlarla birlikte iki rekat daha namaz kıldı. (Ebû Davud, Salat: 195; İbn Mâce, İkametü’s
Salat: 123)
1214- Ebu
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v) unutarak ikinci rekattan sonra selâm verdi. Zü’ş Şimaleyn
isimli birisi: “Ey Allah’ın Rasûlü! Namaz mı kısaldı? Yoksa
unuttun mu?” dedi. Rasûlullah (s.a.v): “Zü’ş Şimaleyn doğru mu
söylüyor” dedi. Cemaat “Evet” deyince; Rasûlullah (s.a.v) kalkıp
namazını tamamladı. (Ebû Davud,
Salat: 195; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 123)
1215- Ebu
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v) bize öğle veya ikindi namazını
kıldırmıştı. İkinci rekatta selâm verip namazdan
ayrılmıştı. Zü’ş Şimaleyn b. Amr isimli bir
kimse: “Namaz mı kısaldı yoksa unuttun mu?” dedi. Rasûlullah
(s.a.v): “Zü’ş
Şimaleyn ne diyor?” dedi. Cemaat: “Ey Allah’ın Peygamberi
doğru söylüyor” dediler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) eksik
kıldığı rekatları tamamladı. (Ebû Davud, Salat: 195; İbn Mâce, İkametü’s Salat:
123)
23- SEHİV SECDELERİ SELÂMDAN ÖNCE Mİ YOKSA SONRA MI YAPILIR?
1216- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) bu güne kadar ne selâmdan önce ne de selâmdan sonra secde yapmamıştır.” (Ebû Davud, Salat: 195; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 123)
1217- Ebu
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v) Zülyedeyn
olayının olduğu günü selâmdan sonra iki secde
yapmıştı.” (Ebû Davud, Salat:
195; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 123)
1218- Yine
Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v) namazda
yanıldığını zannederek selâmdan sonra secde
yaptı.” (Ebû Davud, Salat: 195; İbn
Mâce, İkametü’s Salat: 123)
1219- Imran
b. Husayn (r.a)’dan rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v) cemaate namaz
kıldırırken yanıldı, iki secde yapıp sonra selâm
verdi.” (Ebû Davud, Salat: 195; İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 123)
1220- Imran b. Husayn (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v), bir gün ikindi namazını üç rekat kıldırarak evine girdi. Bunun üzerine Hırbak ismi verilen biri kendisine giderek: “Ey Allah’ın Rasûlü! Namaz noksan oldu” dedi. Rasûlullah (s.a.v), öfkeli bir durumda elbisesini çekerek geldi ve: “Doğru mu söylüyor” dedi. Cemaat: “Evet” deyince; kalkıp kalan rekatı da kıldırdı sonra selâm verdi sonra iki secde yaparak tekrar selâm verdi.” (Ebû Davud, Salat: 195; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 123)
24- NAMAZ KILAN NAMAZINDA ŞÜPHEYE DÜŞERSE NAMAZINI TAMAMLAR
1221- Ebu Said (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Biriniz namaz kılarken şüpheye düşerse şüphesini gidersin. Yakın bilgisi üzere amel etsin, namazının böylelikle tamam olduğu kanaatine sahib olursa oturduğu yerde iki secde yapsın. Eğer şüphelendiği namazda rekat sayısı beş olmuşsa o iki secde onu çift hale getirmiş olur eğer kıldığı rekat sayısı dört ise o iki secde şeytana rağmen yapılmış olur.” (Ebû Davud, Salat: 196; Müslim, Salat: 16)
1222- Ebu
Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle
buyurdu: “Biriniz
namazı üç mü dört mü kıldığını bilemez ise
bir rekat daha kılsın sonra oturduğu yerde iki secde
yapsın, böylelikle kıldığı namaz beş rekat
olmuş ise o iki secde o namazı çift hale getirmiş olur eğer
dört kılmış ise o iki secde şeytana rağmen
yapılmış olur.” (Ebû
Davud, Salat: 196; Müslim, Salat: 16)
25- NAMAZINDA ŞAŞIRAN NE YAPMALI?
1223- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Biriniz namaz kılarken kaç rekat kıldım diye şüpheye düşerse; iyice düşünüp araştırsın, doğru olan hangisiyse ona dayanarak namazını tamamlasın sonra iki secde yapsın.” Rasûlullah (s.a.v)’in söylediklerini istediğim gibi anlayamadım. (Ebû Davud, Salat: 197; Müslim, Salat: 16)
1224- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Biriniz namaz kılarken şüpheye düşerse iyice düşünüp araştırsın namazını bitirince de iki secde yapsın.” (Ebû Davud, Salat: 197; Müslim, Salat: 16)
1225- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), bize namaz kıldırıyordu, eksik mi fazla mı kıldırmıştı hatırlamıyorum. Selâm verdikten sonra: “Ey Allah’ın Rasûlü! Namazda eksiklik fazlalık bir şey mi oldu?” diye sorduk. Şöyle buyurdu: “Namazda bir şey olmuş olsaydı size haber verirdim fakat Ben de insanım, sizin gibi unutabilirim. Namaz kılarken hanginiz bir şüpheye düşerse iyice araştırsın, doğruluğuna kanaat getirdiği fikre göre namazını tamamlasın, selâm verdikten sonra iki secde yapsın.” (Ebû Davud, Salat: 197; Muvatta', Salat: 16)
1226- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize bir namaz kıldırdı fazla mı yoksa eksik mi kıldırdı hatırlamıyorum. Selâm verince; “Ey Allah’ın peygamberi, namazda bir yenilik bir değişim mi oldu?” dedik. “Ne oldu?” buyurdu. Olup biteni söyleyince; iki ayağını bitiştirerek kıbleye döndü, iki kere sehv secdesi yaptı sonra bize yüzünü dönerek: “Eğer namazda bir yenilik olmuş olsaydı onu size haber verirdim” dedi. Sonra şöyle devam etti: “Bende sizin gibi insanım, unutabilirim. Herhangi biriniz namazında şüpheye düşerse kendince en doğru olanı araştırsın, selâmını verip namazını bitirdikten sonra iki sehiv secdesi yapsın.” (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 129)
1227- Abdullah (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) öğle namazını kıldırdı sonra yüzünü cemaate karşı döndü. Bunun üzerine cemaat: “Namazda bir yenilik mi oldu?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v): “Ne oldu” dedi. Yaptığı kendisine bildirilince; ayaklarını birleştirip kıbleye döndü iki secde yaptıktan sonra selâm verdi. Sonra tekrar yüzünü cemaate döndü ve şöyle buyurdu: “Bende insanım, bende sizin gibi unutabilirim, unuttuğum zaman Bana hatırlatınız.” Sözünü şöyle sürdürdü: “Eğer namazda bir yenilik olmuş olsaydı onu size haber verirdim. Namazda biriniz eksik veya fazla kıldığı vehmine kapılırsa kendince en doru olana göre hareket etsin ve namazını ona göre tamamlasın. Sonra da iki secde yapıversin” buyurdu. (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 129)
1228-
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre; Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: “Kim
namazda eksik kıldığı vehmine kapılırsa,
kendisine göre en doğru olanı araştırıp ona göre
namazını tamamlasın sonra namazını bitirince
oturduğu yerden iki secde yapıversin.” (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 129)
1229-
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
demiştir: “Kim
şüpheye düşer veya vehme kapılırsa kendince doğru
olanı araştırıp sonra da iki secde yapıversin.” (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s
Salat: 129)
1230- İbrahim (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)’in ashabı şöyle derlerdi: “Vehme kapıldığın zaman doğruyu araştır sonra iki secde yapıver.” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
1231- Abdullah b. Cafer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kim namazında şüpheye düşerse selâm verdikten sonra iki secde yapıversin.” (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 129)
1232- Yine Abdullah b. Cafer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kim namazında şüphe ederse selâmdan sonra iki secde yapıversin.” (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 135)
1233- Abdullah b. Cafer (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kim namazında şüpheye düşerse selâmdan sonra iki secde yapsın.” (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 135)
1234- Abdullah b. Cafer (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kim namazında şüpheye düşerse iki secde yapıversin.” Haccac: Bu secdelerin selâmdan sonra; Ravh ise: Oturarak yapılacağını nakletmişlerdir. (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 135)
1235- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz namaz kılacağında şeytan ona gelir ve zihnine değişik düşünceler getirmek sûretiyle karıştırır, o da kaç rekat kıldığını bilemez. Böyle bir durum birinizin başına gelirse oturduğu yerde iki secde yapıversin.” (Ebû Davud, Salat: 198; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 135)
1236- Ebu
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştur: “Namaz
için ezan okunduğu zaman şeytan yellenerek kaçar gider, kametten
sonra tekrar gelir ve kişiyle kalbi arasına girer, kişi
böylece kaç rekat kıldığını bilemez
olur.Birinizin başına böyle bir durum gelirse iki secde
yapıversin.” (Ebû Davud, Salat: 198;
İbn Mâce, İkametü’s Salat: 135)
26- BEŞ REKAT KILDIĞINI ZANNEDEN NE YAPAR?
1237- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v) öğle namazını beş rekat kıldırmıştı da kendisine: “Namaza ilave mi yapıldı?” diye soruldu. O da: “Ne oldu” dedi. “Beş rekat kıldınız” dedik. Hemen ayaklarını birleştirip iki secde daha yaptı. (Ebû Davud, Salat: 196)
1238- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre: “Peygamber (s.a.v), öğle namazını beş rekat olarak kıldırmıştı, cemaat: “Beş rekat kıldırdın” deyince selâmdan sonra oturduğu yerden iki secde yapıverdi.” (Ebû Davud, Salat: 196)
1239- İbrahim b. Süveyd (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Alkame, bir namazı beş rekat olarak kıldırmıştı. Namazdan sonra durum kendisine bildirilince “Hayır beş rekat kılmadım” dedi. Ben de hayır beş kıldın diye başımla işaret ettim. Bunun üzerine “Sen de mi? Öyle diyorsun ey A’ver” dedi. “Evet” dedim. Hemen iki secde yaptı sonra da Abdullah’tan gelen bir hadisi nakletti. “Bir seferinde Rasûlullah (s.a.v), namazı beş rekat kıldırdı. Bunun üzerine cemaat hemen birbirini dürterek mırıldanmaya başladılar ve dediler ki: “Namaza ilave mi yapıldı?” Rasûlullah (s.a.v)’de: “Hayır” dedi. Durumu kendilerine haber verip beş kılındığını söylediler, hemen ayaklarını birleştirip iki secde yaptı ve şöyle buyurdu: “Ben de sizin gibi bir insanım, sizin gibi unutabilirim.” (Ebû Davud, Salat: 196)
1240- M
1241- İbrahim (r.a)’den rivâyete göre, Alkame namazı beş rekat kılmıştı, selâm verince; -İbrahim b. Süveyd diyor ki- “Ey Ebu Şibl, beş rekat kıldın” dedi. O da: “Öyle mi ey A’ver” dedi ve hemen iki sehiv secdesi yaptı. Sonra şöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v)’de böyle yapmıştı” dedi. (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 129)
1242- Abdullah (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), yatsı namazlarından birini beş rekat olarak kıldırmıştı kendisine: “Namaza ilave mi yapıldı?” denildi “Ne oldu” dedi cemaat: “Beş rekat kıldın” dediler. O da şöyle buyurdu: “Ben de ancak bir insanım, sizin gibi Ben de unutabilirim sizin gibi Ben de hatırlayabilirim.” İki secde yaptıktan sonra namazını bitirdi. (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 129)
27- NAMAZ DA UNUTAN NE YAPMALI?
1243- Osman’ın azadlı kölesi Muhammed (r.a), babası Yusuf’tan aktarıyor; Muaviye cemaate imam olmuştu, oturması gerekirken kalkıverdi. Bunun üzerine cemaat: “Sübhanallah” dediler. Ama o ayağı kalktığı için namazını o şekilde bitirdi sonra da oturduğu yerden iki secde yaptı ve namazını tamamlamış oldu. Sonra minbere oturdu ve şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v)’den işittim şöyle diyordu: “Kim namazında bir şey unutursa böylece iki secde yapıversin.” (Ebû Davud, Salat: 196; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 129)
28- SEHV SECDELERİNDE TEKBİR ALINIR MI?
1244- Abdullah b. Buheyne (r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) öğle namazını kıldırırken ikinci rekatta oturması gerekirken ayağa kalktı, namazını bitirince iki secde yaptı. Her iki secdede tekbir aldı; secdeleri oturduğu yerden ve selâm vermeden önce yaptı. Cemaat de peygamberle birlikte unutulan oturumun yerine secde yaptılar.” (Müsned: 1638)
29- NAMAZDA OTURUŞ ŞEKLİ NASILDIR?
1245- Ebu Humeyd es Saidî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) namazın son oturuşunda sol ayağını sağ tarafa kıvırıp üzerine oturur, yarım kalçası üzerine müteverrik denilen şekilde oturur sonra selâm verirdi.” (Ebû Davud, Salat: 180; Buhârî, Sıfatü’s Salat: 75)
1246- Vail b. Hucr (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) namaza başlarken, rükû’a giderken, rükû’dan başını kaldırırken tekbir aldığını, oturacağında da sol ayağını altına kıvırıp sağ ayağını dik tuttuğunu, sağ elini sağ uyluğuna sol elini de sol uyluğuna koyduğunu, şehadet parmağını kaldırıp orta parmağı ile baş parmağını halka gibi yaptığını ve şehadet parmağı ile işaret ettiğini gördüm.” (Ebû Davud, Salat: 179; Müslim, Mesacid: 21)
30- NAMAZ DA KOLLAR, OTURUŞTA NEREYE KONULUR?
1247- Vail b. Hucr (r.a)’den rivâyete göre, bizzat kendisi Rasûlullah (s.a.v)’i namaz kılarken görmüştür. Namazda tahiyyata oturunca sol ayağını altına yaydığını, dirseklerini uylukları üzerine koyduğunu ve şehadet parmağı ile işaret ederek dua ettiğini görmüştür. (Ebû Davud, Salat: 179; Müslim, Mesacid: 21)
1248- Vail b.
Hucr (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v)’in nasıl namaz kıldığını mutlaka
göreceğim dedim ve bakmaya başladım. “Kalktı, Kâbe’ye
döndü, kulakları hizasına kadar ellerini kaldırdı
sonra sağ elini sol elinin üzerine getirerek tuttu, rükû’ edeceğinde
yine ellerini kulakları hizasına kadar kaldırdı, rükû’da
ellerini dizleri üzerine koydu, rükû’dan başını kaldırırken
iki elini yine kulak hizasına kadar kaldırdı. Secde
edeceğinde başını iki eli arasına koydu sonra oturdu,
sol ayağını altına aldı, sol elini sol uyluğu
üzerine koydu, sağ dirseğini de sağ uyluğuna koyarak
parmaklarından ikisini bir araya getirerek halka yaptı.” (Ebû Davud, Salat: 180; Müslim, Mesacid: 21)
32- NAMAZDA AVUÇ İÇLERİNİN YERİ NERESİDİR?
1249- Yahya b. Said (r.a)’ten nakledildiğine göre, şöyle demiştir: Medineli Müslim b. ebi Meryem -ki ihtiyar birisidir- ile karşılaştım, Ali b. Abdurrahman’dan şunları duyduğunu söyledi: İbn Ömer’in yanında namaz kılarken secde yerindeki çakılları düzeltiyordum. İbn Ömer bana dedi ki: Taşlarla oynama, taşlarla oynaman şeytandandır. Benim Rasûlullah (s.a.v)’den gördüğüm gibi yap. Ben de: “Rasûlullah (s.a.v)’den nasıl yaptığını gördün” dedim. Şöyle yapardı diyerek; Sağ ayağını dikti sol ayağını altına yatırdı, sağ elini sağ uyluğu üzerine sol elini de sol uyluğu üzerine koydu, şehadet parmağı ile de işaret ediyordu. (Ebû Davud, Salat: 186; Müslim, Mesacid: 21)
33- ŞEHADET PARMAĞI DIŞINDAKİ PARMAKLARI YUMMAK
1250- Ali b.
Abdurrahman (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
İbn Ömer beni namazda taşlarla oynarken gördü. Namazı
bitirince beni taşlarla oynamaktan sakındırdı ve Rasûlullah
(s.a.v)’in yaptığı gibi yap dedi. Ben de; “Rasûlullah (s.a.v)
nasıl yapardı” dedim. O da şöyle dedi: “Namazda
oturduğunda sağ elini sağ dizine koyar tüm
parmaklarını yumar ve şehadet parmağı ile işaret
ederdi, sol elini de sol dizi üzerine koyardı.” (Ebû Davud, Salat: 186; Müslim, Mesacid: 21)
34- SAĞ ELİN PARMAKLARI OTURUŞTA NASIL YAPILIR?
1251- Vail b. Hucr (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)’in nasıl namaz kıldığına mutlaka dikkatlice bakacağım dedim. Baktım ve şöylece tarif ediyorum: “Oturdu, sol ayağını altına yatırdı, sol elini sol uyluğuna ve sol dizi üzerine koydu. Sağ dirseğini sağ uyluğundan ayırarak son iki parmağını bitiştirip diğer ikisini de halka gibi yaptı. Şehadet parmağını da yaptığı dua anında hareket ettiriyordu.” (Ebû Davud, Salat: 180; Müslim, Mesacid: 21)
35- OTURUŞTA SAĞ EL VE SOL EL NASIL KONULUR?
1252- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) namazda tahiyyat için oturunca ellerini dizi üzerine koyar şehadet parmağını kaldırır ve onu hareket ettirerek dua ederdi. Sol elini ve parmaklarını ise sol dizi üzerinde serbest bırakırdı.” (Müslim, Mesacid: 21; Dârimi, Salat: 83)
1253- Abdullah b. Zübeyr (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) tahiyyatta dua ederken şehadet parmağını kaldırır fakat hareket ettirmezdi. İbn Cüreyc diyor ki: Amr’ın şöyle bir ilavesi vardır. Amir b. Abdullah b. Zübeyr’in babasından aktardığı bir hadiste şöyle denilmektedir. Bizzat kendisi Rasûlullah (s.a.v)’i bu şekilde dua ederken görmüş, sol elini sol uyluğu üzerine koyarak parmaklarını da serbest bırakmıştır. (Müslim, Mesacid: 21; Dârimi, Salat: 83)
36- TEŞEHHÜDDE ŞEHADET PARMAĞI İLE İŞARET EDİLİR Mİ?
1254- M
37- TAHİYYATTA İKİ PARMAKLA İŞARET EDİLMEZ
1255- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, bir adam namazın oturuşunda iki parmağını birden kaldırarak dua ediyordu. Rasûlullah (s.a.v): “Birini, birini” buyurdu. (Müslim, Mesacid: 21; Müsned: 9070)
1256- Sa’d (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben namazda iki parmağımı birden kaldırıp dua ederken Rasûlullah (s.a.v) bana uğradı ve şehadet parmağını göstererek “birini, birini,” buyurdu. (Ebû Davud, Salat: 358)
38- ŞEHADET PARMAĞINI HAFİFÇE EĞMEK
1257-
Basralı M
39- TAHİYYATTA DUA EDERKEN GÖZLER NEREYE BAKMALI?
1258-
Abdullah b. Zübeyr (r.a), babasından aktararak şöyle diyor: “Rasûlullah
(s.a.v) teşehhüde otururken sol elini sol uyluğu üzerine koyar,
sağ elinin şehadet parmağını kaldırarak
gözünü ondan ayırmazdı.” (İbn
Mâce, İkametü’s Salat: 27; Müslim, Mesacid: 21)
40- TAHİYYATTA GÖZLER SEMAYA DİKİLMEMELİ
1259- Ebu
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: “Onlar
tahiyyatta dua okurken ya gözlerini semaya kaldırmaya son verirler
veya gözlerinden olurlar.” (Müslim,
Salat: 26; Ebû Davud, Salat: 167)
1260-
İbn Mes’ud (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Teşehhüdde okunacak dua farz olmadan önce bizler: “Esselâmü alallah,
esselâmü ala Cibrîl ve Mikail” derdik. Rasûlullah (s.a.v): “Böyle
söylemeyin çünkü Allah, kendisi selâmdır. Fakat şöyle
söyleyin. (Tahiyyat duası) Dilimizle vücudumuzla
ve tüm mallarımızla yapılan ibadetlerin hepsi sadece Allah’a
mahsustur. Tüm kulluk ve ibadetler O’ndan başkasına yapılamaz.
Ey son Peygamber olan Muhammed, Allah’ın rahmeti, bereketi, selâm ve
selâmeti Senin üzerine olsun. Yine Allah’ın selâm ve saadeti bizim
üzerimize ve Allah’ın hayırlı ve iyi işler işleyen
kullarına olsun. Ben kabul eder ve şahitlik yaparım ki Allah’tan
başka gerçek ilâh yoktur yine kabul eder ve şahitlik yaparım ki
Muhammed Allah’ın kulu ve Peygamberidir.” (Ebû Davud, Salat: 182; Müslim, Salat: 16)
42- KUR’AN ÖĞRETİR GİBİ NE ÖĞRETİLMİŞTİ?
1261- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize Kur’an’dan bir sûre öğretir gibi teşehhüdde okuyacağımız duayı öğretirdi. (Ebû Davud, Salat: 182; Müslim, Salat: 16)
1262-
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Aziz ve
Celil olan Allah kendisi selâmdır. Namazda oturduğunuzda
şöyle deyin. (Tahiyyat duası)
Dilimizle, vücudumuzla ve tüm mallarımızla yapılan ibadetlerin
hepsi sadece Allah’a mahsustur, tüm kulluk ve ibadetler O’ndan
başkasına yapılamaz. Ey son Peygamber olan Muhammed,
Allah’ın rahmeti, bereketi, selâm ve selâmeti senin üzerine olsun yine
Allah’ın selâm ve saadeti bizim üzerimize ve Allah’ın
hayırlı ve iyi işler işleyen kullarına olsun. Ben
kabul eder ve şahitlik yaparım ki Allah’tan başka gerçek ilâh
yoktur, yine kabul eder ve şahitlik yaparım ki Muhammed Allah’ın
kulu ve peygamberidir.” Sonra dilediğini okuyabilir.” (Ebû Davud, Salat: 182; Müslim, Salat: 16)
44- TEŞEHHÜDDE OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
1263-
Hıttan b. Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Eş’arî
şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize bir hutbe yaptı,
nasıl hareket edeceğimizi öğretti ve nasıl namaz
kılacağımızı da bildirerek şöyle dedi: “Namaza
kalktığınızda saflarınızı sık ve düzgün
tutunuz. Biriniz size imam olsun, o tekbir aldığında siz de
tekbir alın, o “Veladdallîn” deyince sizlerde “Âmin” deyin ki Allah
dualarınızı kabul etsin. İmam tekbir alıp rükû’a
varınca siz de tekbir alıp rükû’ yapınız, imam sizden
önce rükû’ yapar ve sizden önce rükû’dan başını
kaldırır.” Rasûlullah (s.a.v) şöyle devam etti: “Diğer
rekatlarda da durum aynıdır. İmam “Semiallahü limen hamideh”
dediği zaman sizler “Allahümme Rabbena lakel hamd” deyin çünkü Aziz ve
Celil olan Allah, Peygamberinin diliyle “Semiallahü limen hamideh”
demiştir. İmam tekbir alıp secde ettiğinde sizde tekbir
alıp secdeye varın. İmam sizden önce secdeye varır
sizden önce secdeden kalkar.” Peygamber (s.a.v): “Diğer
rekatlardaki yapılacak işler aynen böylecedir. Tahiyyata
oturduğunuzda söyleyeceğiniz söz şöyle
olmalı: (Tahiyyat duası) “Dilimizle,
vücüdumuzla ve tüm mallarımızla yapılan ibadetlerin hepsi sadece
Allah’a mahsustur, tüm kulluk ve ibadetler O’ndan başkasına
yapılamaz. Ey son Peygamber olan Muhammed, Allah’ın rahmeti,
bereketi, selâm ve selâmeti Senin üzerine olsun yine Allah’ın selâm ve
saadeti bizim üzerimize ve Allah’ın hayırlı ve iyi işler
işleyen kullarına olsun. Ben kabul eder ve şahitlik yaparım
ki Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur yine kabul eder ve şahitlik
yaparım ki Muhammed Allah’ın kulu ve peygamberidir.” (Müslim, Salat: 16; Ebû Davud, Salat: 182)
45- DEĞİŞİK BİR TEŞEHHÜD DUASI
1264- Câbir b. Abdullah (r.a)’tan rivâyete
göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize tahiyyatta
okuyacağımız duaları Kur’an’dan bir sûre öğretir
gibi öğretirdi: “Allah’ın
adıyla, Allah için diyerek; (Tahiyyat duası) “Dilimizle,
vücudumuzla ve tüm mallarımızla yapılan ibadetlerin hepsi sadece
Allah’a mahsustur, tüm kulluk ve ibadetler O’ndan başkasına
yapılamaz. Ey son Peygamber olan Muhammed, Allah’ın rahmeti,
bereketi, selâm ve selâmeti Senin üzerine olsun yine Allah’ın selâm ve
saadeti bizim üzerimize ve Allah’ın hayırlı ve iyi işler
işleyen kullarına olsun. Ben kabul eder ve şahitlik yaparım
ki Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur yine kabul eder ve şahitlik
yaparım ki Muhammed Allah’ın kulu ve Peygamberidir.”
Allah’tan Cenneti isterim, ateşinden, Cehenneminden de Allah’a sığınırım. (Müslim, Salat: 16; Ebû Davud, Salat: 182)
46- RASÛLULLAH (S.A.V)’E SALEVAT GETİRMEK
1265-
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah’ın
yeryüzünde dolaşan melekleri vardır, ümmetimin gönderdikleri
salevatları bana ulaştırırlar.” (Dârimi, Rıkak: 58; Müsned: 4093)
47- PEYGAMBERE SALEVAT GETİRMENİN DEĞER VE KIYMETİ
1266- Abdullah b. ebi Talha (r.a) babasından naklediyor. Rasûlullah (s.a.v) bir gün geldi, yüzünde sevinç alametleri vardı. Biz de: “Yüzünde sevinç alametleri görüyoruz” dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Bana bir melek gelerek; Ey Muhammed! Rabbin şöyle buyurur: “Sana bir salevat getirene benim on rahmet etmemi, bir selâm gönderene benim on defa lütuf ve yardımda bulunmam seni memnun eder mi?” (Dârimi, Rıkak: 58; Müsned: 15769)
48- NAMAZDA ALLAH’I YÜCELTMEK VE PEYGAMBERE SALEVAT GETİRMEK
1267- Fedale b. Ubeyd (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) namazda bir adamın dua ettiğini duydu. Ne Allah’ı yüceltiyor ne de peygambere salevat getiriyordu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Acele ettin. Ey namaz kılan!” Sonra namazda neler okunacağını cemaate öğretti. Yine bir defasında Peygamber birinin namazda Allah’ı yücelten dualar okuduğunu, Allah’a hamdettiğini ve Peygambere salevat getirdiğini işitti. Bunun üzerine o adama: “Dua et kabul edilir, iste verilir” buyurdu. (Müslim, Salat: 7; Ebû Davud, Salat: 358)
49- NAMAZDA RASÛLULLAH (S.A.V)’E SALEVAT GETİRMENİN EMREDİLMESİ
1268- Ebu
Mes’ud el Ensarî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Bizler Sa’d b. Ubâde’nin sohbetinde iken Peygamber (s.a.v) çıkageldi.
Beşir b. Sa’d Peygamber (s.a.v)’e: Ey Allah’ın Rasûlü, Aziz ve Celil
olan Allah bizim sana salevat getirmemizi emretti. Bu sebeple Sana nasıl
salevat getirelim. Rasûlullah (s.a.v) önce sustu. Bizlerde keşke
Rasûlullah (s.a.v)’e böyle bir soru sormasaydı dedik. Sonra
şöyle salevat getirin buyurdu: (Salli Barik duaları) “Ey
Allah’ım! Muhammed (s.a.v)’e, O’nun soy sop ve inanan
yakınlarına; İbrahim (a.s) ve O’nun soy sopuna yeryüzünde rahmet
edip hoş muamele et. Ey Allah’ım, Muhammed (s.a.v)’e, O’nun soy sop
ve inanan yakınlarına İbrahim (a.s)’ın soy sop ve inanan
yakınlarını mübarek kılıp yeryüzünde bereketli
hayatlar nasib ettiğin gibi mübarek kıl, Sen övülmeye layık
ve şanı şerefi yüce olansın. Selâm da bildiğiniz gibidir.”
(Müslim, Salat: 18; İbn Mâce,
İkametü’s Salat: 25)
50- PEYGAMBERE SALEVAT NASIL GETİRİLİR?
1269- Ebu Mes’ud el Ensarî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)’e şöyle denildi: “Sana Salat-ü selâm getirmekle emrolunduk, selâmı biliyoruz, salavatı nasıl getireceğiz?” Rasûlullah (s.a.v) şöyle deyiniz buyurdu: “Allah’ım, Muhammed’e ve İbrahim’e rahmet ettiğin gibi hoş muamele eyle. Allah’ım Muhammed’e, İbrahim’i mübarek kılıp bereketli hayatlar nasip ettiğin gibi mübarek kıl ve bereketli hayatlar nasib et.” (Müslim, Salat: 18; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 25)
51- DEĞİŞİK BİR SALEVAT ÖRNEĞİ
1270- Ka’b b. Ucre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e: “Ey Allah’ın Rasûlü! Sana selâm vermeyi biliyoruz fakat Sana nasıl salevat getireceğiz?” dedik. Şöyle deyiniz buyurdular: “Ey Allah’ım! Muhammed (s.a.v)’e, onun soy sop ve inanan yakınlarına; İbrahim (a.s) ve O’nun soy sopuna ve inanan yakınlarına rahmet edip hoş muamele ettiğin gibi rahmet ederek, hoş muamele et. Allah’ım Muhammed’e (s.a.v), O’nun soy sop ve inanan yakınlarına İbrahim (a.s)’ın soy sop ve inanan yakınlarına mübarek kılıp bereketli hayatlar nasip ettiğin gibi mübarek kıl ve bereketli hayatlar nasip et, sen övülmeye layık olan ve şanı, şerefi yüce olansın.” (Müslim, Salat: 18; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 25)
1271- Ka’b b.
Ucre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey
Allah’ın Rasûlü! Sana nasıl selâm vereceğimizi biliyoruz fakat
Sana nasıl salavat getireceğiz dedik. Şöyle buyurdu: “Ey
Allah’ım Muhammed (s.a.v.)’e onun soy sop ve inanan yakınlarına;
İbrahim (a.s) ve onun soyuna sopuna ve inanan yakınlarına rahmet
edip hoş muamele ettiğin gibi rahmet ederek hoş muamele et.
Allah’ım Muhammed (s.a.v)’e, O’nun soy sop ve inanan
yakınlarına, İbrahim (a.s)’ın soy sop ve inanan
yakınlarına mübarek kılıp bereketli hayatlar nasib
ettiğin gibi mübarek kıl ve bereketli hayatlar nasip et. Sen
övülmeye layık olan ve şanı, şerefi yüce
olansın.” (Müslim, Salat: 18;
İbn Mâce, İkametü’s Salat: 25)
1272- İbn ebi Leyla (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ka’b b. Ucre bana dedi ki: “Sana bir hediye ikram edelim mi?; biz, Rasûlullah (s.a.v)’e Sana selâm getirmeyi biliyoruz fakat nasıl salevat getireceğiz diye sorduk ta, şöyle deyiniz demişti: “Ey Allah’ım! Muhammed (s.a.v.)’e O’nun soy sop ve inanan yakınlarına; İbrahim (a.s) ve O’nun soy sopuna ve inanan yakınlarına rahmet edip hoş muamele ettiğin gibi rahmet ederek hoş muamele et. Allah’ım! Muhammed’e (s.a.v), O’nun soy sop ve inanan yakınlarına İbrahim (a.s)’ın soy sop ve inanan yakınlarına mübarek kılıp bereketli hayatlar nasib ettiğin gibi mübarek kıl ve bereketli hayatlar nasip et. Sen övülmeye layık olan ve şanı, şerefi yüce olansın.” (Müslim, Salat: 18; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 25)
1273- Musa b. Talha (r.a), babasından rivâyet ederek şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Sana nasıl salavat getireceğiz diye sorduk. O da şöyle deyiniz dedi: “Ey Allah’ım! Muhammed (s.a.v.)’e O’nun soy sop ve inanan yakınlarına; İbrahim (a.s) ve O’nun soy sopuna ve inanan yakınlarına rahmet edip hoş muamele ettiğin gibi rahmet ederek; hoş muamele et. Allah’ım! Muhammed (s.a.v)’e O’nun soy sop ve inanan yakınlarına, İbrahim (a.s)’ın soy sop ve inanan yakınlarına mübarek kılıp bereketli hayatlar nasib ettiğin gibi mübarek kıl ve bereketli hayatlar nasip et. Sen övülmeye layık olan ve şanı, şerefi yüce olansın.” (Müsned: 1323)
1274- Musa b. Talha (r.a)’den rivâyete göre, şöyle diyor: Bir adam Peygamber (s.a.v)’e gelerek; ey Allah’ın Peygamberi! Sana nasıl salevat getireceğiz diye sormuştu da; Rasûlullah (s.a.v) şöyle deyiniz buyurdu: ”Ey Allah’ım! Muhammed (s.a.v.)’e onun soy sop ve inanan yakınlarına; İbrahim (a.s) ve onun soy sopuna ve inanan yakınlarına rahmet edip, hoş muamele ettiğin gibi rahmet ederek hoş muamele et. Allah’ım! Muhammed (s.a.v)’e O’nun soy sop ve inanan yakınlarına, İbrahim (a.s)’ın soy sop ve inanan yakınlarına mübarek kılıp bereketli hayatlar nasib ettiğin gibi mübarek kıl ve bereketli hayatlar nasip et. Sen övülmeye layık olan ve şanı, şerefi yüce olansın.” (Müsned: 1323)
1275- Musa b. Talha (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Zeyd b. Harice’ye, Rasûlullah (s.a.v)’e nasıl salevat getireceğini sordum. O da şöyle dedi: Ben de bunu Rasûlullah (s.a.v)’e sormuştum. O da şöyle cevap vermişti: “Bana salevat getirin, dua yapmaya gayret edin ve Allah’ım! Muhammed (s.a.v)’e ve O’nun soy ve sopuna ve inanan yakınlarına rahmet edip hoş muamele et.” (Müsned: 1621)
1276- Ebu Said el Hudri (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Sana nasıl selâm edeceğimizi biliyoruz fakat nasıl salevat getireceğiz” diye sorduk ta şöyle deyiniz buyurdu: (Yukardakilerden az farklı bir şekilde) (Müslim, Salat: 18)
1277- Ebu Humeyd es Saidi (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ashab, Peygamber (s.a.v)’e: “Sana nasıl salavat getireceğiz?” diye sordular. Rasûlullah (s.a.v)’de şöyle deyiniz buyurdu: (yukarıdakilerden farklı olarak hanımları ve kendisinden sonra gelecek nesli de ilave etmiş oluyor.) (Müslim, Salat: 18; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 125)
54- RASÛLULLAH (S.A.V)’E SALEVAT GETİRMENİN DEĞERİ VE KIYMETİ
1278-Abdullah
b. ebi Talha (r.a), babasından naklediyor. Bir gün Rasûlullah (s.a.v)’in
yüzünde sevinç alametleri vardı ve şöyle buyurdu: “Cibril
(r.a), Bana geldi ve şöyle dedi: “Ey Muhammed! Üm
1279- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kim Bana bir salevat getirirse, Allah ta o kimseye on defa rahmet eder.” (Dârimi, Rıkak: 58; Müslim, Salat: 18)
1280- Enes b.
M
55- SALEVAT DUALARINDAN SONRA HERHANGİ BİR DUA OKUNABİLİR
1281-
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v)’e uyarak namaz kılıp teşehhüde
oturduğumuzda şöyle dua ederdik: “Kulların selâmı
Allah’a olsun falana ve filana da selâm olsun derdik. Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.v): “Allah’a
selâm olsun demeyin çünkü, Allah kendisi selâmdır. Sizden biriniz namazda
oturduğunuzda şöyle deyiniz: (Tahiyyat duası) Dilimizle
ve vücudumuzla ve tüm mallarımızla yapılan ibadetlerin hepsi
sadece Allah’a mahsustur. Tüm kulluk ve ibadetler O’ndan başkasına
yapılamaz. Ey son Peygamber olan Muhammed (s.a.v)! Allah’ın rahmeti,
bereketi, selâm ve selâmeti Senin üzerine olsun, yine Allah’ın selâm ve
selâmeti senin üzerine olsun, yine Allah’ın selâm ve saadeti bizim
üzerimize ve Allah’ın hayırlı ve iyi işler işleyen
kullarına olsun. Ben kabul eder ve şahitlik ederim ki Allah’tan
başka gerçek ilâh yoktur yine kabul eder ve şahitlik yaparım ki
Muhammed (s.a.v), Onun kulu ve Peygamberidir. Daha sonra da isteyen
istediği duayı seçip okusun.” (Tirmizî,
Salat: 216; Ebû Davud, Salat: 182)
56- TEŞEHHÜDDEN SONRA HANGİ TESBİHAT YAPILIR?
1282- Enes b.
M
57- NAMAZDAN SONRA NASIL DUA EDİLİR?
1283- Enes b.
M
1284- Mihcen
b. Edra’ (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) mescide girdi adamın
biri de namazını bitirmiş teşehhüdde oturuyor ve
şöyle dua ediyordu: “Ey
Allah’ım! Ya Allah sadece senden isterim çünkü sen her bakımdan tek
ve bir olansın. Herkesin ve her şeyin ihtiyacını
karşılayansın, doğmadın ve doğurmadın,
hiçbir şey Sana denk olamaz. Günahlarımı
bağışlamanı senden istiyorum. Sen çok affedici ve
merhametlisin.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Üç
defa günahları bağışlandı” buyurdu. (Ebû Davud, Salat: 358; İbn Mâce, Dua: 9)
58- TAHİYYATTA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
1285- Ebu Bekir es Sıddık ve Abdullah b.
Amr (r.anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: Ebu
Bekir, Peygamber (s.a.v)’e bana bir dua öğretde namazlarımda onu
okuyayım demişti. Rasûlullah (s.a.v)’de şöyle dua et dedi: “Allah’ım!
Kendime pek çok zulmettim, Senden başka günahları kimse affedemez. O
yüzden lütfunla benim günahlarımı affet, bana acı çünkü Sen çok
affedici ve merhamet edensin.” (Buhârî, Deavat: 16; Müslim, Zikir ve Dua: 13)
59- TAHİYYATTA OKUNACAK DEGİŞİK BİR DUA
1286- Muaz b. Cebel (r.a), anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v), elimden tutarak; “Ey Muaz seni seviyorum” dedi. “Ben de seni seviyorum Ey Allah’ın Rasûlü” dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Öyleyse her namazda şu duayı yapmayı ihmal etme: “Rabbim! Seni zikretmek Sana şükretmek ve Sana daha güzel ibadetler yapmak için bana yardım et.” (Ebû Davud, Salat: 361)
60- TAHİYYATTA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
1287-
Şeddat b. Evs (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)
namazlarında şöyle dua ederdi: “Allah’ım!
Her türlü hayırlı işlerimde Senden sebat ve azimet istiyorum. Ve
Senden verdiğin nimetlerine şükür ve Sana güzel ibadet etme gücü
vermeni isterim. Ve Senden dürüst bir kalb ve doğruları söyleyen
bir dil isterim. Senden bildiğin hayırları isterim, bildiğin
şerlerden Sana sığınırım, bildiğin
hatalarımdan dolayı Senden af dilerim…” (Tirmizî, Deavat: 17)
61- TAHİYYATTA OKUNACAK DEGİŞİK BİR DUA
1288- Ata b.
Saib (r.a), babasından naklederek diyor ki: Ammar b. Yasir bize bir namaz
kıldırdı, namazı biraz kısa tutunca bazıları
namazı çok hafif kıldırdın ve hafif tuttun dediler. Bunun
üzerine Ammar: “Acele kıldırdım fakat namazda Peygamber
(s.a.v)’den duyduğum duaları okudum” diye cevap verdi. Ammar
kalkıp giderken cemaatten biri onun peşine takıldı ve
Peygamber (s.a.v)’den duyduğu duaların neler olduğunu sordu.
Sonra gelip o cemaate duaları haber verdi: “Allah’ım!
İlminle gaybları bilirsin, gücünle tüm yaratıklarına
hâkimsin, yaşamak benim için hayırlı ise beni yaşat,
ölüm benim için hayırlı ise beni vefat ettir. Allah’ım
açık ve gizli her yerde Senin korkunu isterim, öfkeli ve sakin h
1289- Kays b.
Ubâde (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ammar b.
Yasir cemaate biraz acele namaz kıldırmıştı. Cemaat
bunu hoş karşılamamıştı. Bunun üzerine Ammar:
“Rükû’ ve secdeleri tam yapmadım mı?” dedi. Cemaat: “Evet” dediler.
Ammar: “Kısa kıldırdım ama namazda Rasûlullah (s.a.v)’in
yaptığı duayı yaptım” dedi ve şu duayı
okudu:
“Gaybı bilen ve gücünle her şeyi yaratan sensin. Yaşamamın
hayırlı olduğunu bildiğin sürece beni yaşat
ölümüm benim için hayırlı ise beni vefat ettir, gizli ve
açık her anımda senden korkmamı isterim. Sakin h
1290- Ferve
b. Nevfel (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Aişe’ye, Rasûlullah (s.a.v)’in namazda yaptığı duayı
söylemesini istedim. O da şöyle buyurdu: “Evet, Rasûlullah
(s.a.v) namazda şöyle dua ederdi: “Allah’ım!
Yaptıklarımın şerrinden Sana
sığınırım, yapmadıklarımın
şerrinden de Sana sığınırım.” (Müsned: 17604)
63- KABİR AZABINDAN ALLAH’A SIĞINMA
1291- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e kabir azabından sordum “Evet kabir azabı haktır” buyurdu. Aişe diyor ki: “Benim bu sorumdan sonra O’nun, kabir azabından Allah’ sığınmadan namaz kıldığını görmedim.” (Buhârî, Cenaiz: 86; Müslim, Mesacid: 24)
1292-
Aişe (r.anha)’nın haber verdiğine göre, Rasûlullah (s.a.v)
namazda şöyle dua ediyordu: “Allah’ım!
Kabir azabından Sana sığınırım, Mesih decc
1293- Ebu
Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: “Sizden
biri teşehhüd için oturduğunda dört şeyden Allah’a
sığınsın; Cehennem azabından, kabir azabından,
ölüm ve hayatın fitnelerinden ve Mesih decc
64- TEŞEHHÜDDE OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
1294- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) namazında teşehhüdden sonra şöyle dua ederdi: “Sözlerin en güzeli Allah’ın kelamıdır yolların en güzeli Muhammed (s.a.v)’in yoludur.” (Müsned: 14445)
1295- Huzeyfe (r.a)’den rivâyete göre, bizzat kendisi acele namaz kılan birini gördü ve: “Ne zamandan beri böyle namaz kılıyorsun” dedi. O da: “Kırk yıldır böyle kılıyorum” deyince, Huzeyfe: “Öyleyse kırk yıldır namaz kılmıyorsun demektir. Eğer bu şekilde namaz kılarken ölürsen, Muhammed (s.a.v)’in namazı gibi namaz kılmamış olursun” dedi. Ve şöyle devam etti: “Kişi acele olarak namaz kılabilir ama tüm erkanına uyarak, güzel bir şekilde kılmalıdır.” (Buhârî, Salat: 17; Müsned: 22271)
66- NAMAZDA UYULMASI GEREKEN TA’DİLİ ERKAN ÖLÇÜLERİ
1296- Ali b.
Yahya (r.a), babasından, O da Bedir harbinde bulunan amcasından
aktardığına göre, adamın biri mescide gelip namaz
kıldı. Rasûlüllah onu göz ucuyla denetliyordu, biz farkında
değildik. Adam namazını bitirince döndü ve Rasûlullah
(s.a.v)’e selâm verdi. Rasûlullah (s.a.v) de şöyle buyurdu: “Dön,
tekrar namaz kıl çünkü sen namaz kılmış olmadın.”
Adam döndü namaz kıldı tekrar dönüp Peygambere geldi ve
selâm verdi. Rasûlullah (s.a.v), tekrar: “Dön
namaz kıl sen namaz kılmış olmadın” buyurdu. Bu
iş iki veya üç kere tekrarlandı. Bu sefer o adam: “Sana ikramda
bulunan Allah’a yemin ederim ki elimden geldiği kadar eksiksiz
kılmaya gayret ettim fakat kılabileceğim budur. Bana nasıl
kılacağımı öğretir misin?” dedi. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Namaz
için kalktığında güzel bir şekilde abdest al sonra
kıbleye yönel ve tekbir al, gerekenleri oku sonra rükû’a git, rükû’da
başınla belin aynı hizada olacak şekilde dur sonra kalk,
dimdik oluncaya kadar sonra secdeye git, erkanına uyarak secdeyi yap.
Secdeden kalktığında yine belini iyice doğrult sonra tekrar
secdeye var, erkanına uyarak tekrar secdeyi yap. Sonra kıyama kalk ve
ikinci rekata başla namazını bitirinceye kadar tüm
rekatları böylece kıl.” (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 42; Ebû Davud, Salat: 148)
1297- Ali b.
Yahya b. Hallad b. Rafi’ b. M
1298- Sa’d b.
Hişam (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey
Mü’minlerin annesi! Bana, Rasûlullah (s.a.v)’in nasıl vitir
kıldığını anlat dedim, şöyle dedi: “Misvak
ve abdest suyunu hazırladık, Allah O’nu ne zaman dilerse
uyandırırdı. O da hemen dişlerini misvaklar, abdest
alır ve sekiz rekat namaz kılardı ancak sekizinci rekatte
oturur; Aziz ve Celil olan Allah’ı zikreder, dua eder sonra bize
işittirecek şekilde selâm verirdi.” (İbn
Mâce, İkametü’s Salat: 123)
67- NAMAZDA SELÂM NASIL VERİLİR?
1299- Amir b.
Sa’d (r.a), babasından naklediyor ve diyor ki: Rasûlullah (s.a.v),
namazını bitirince sağa ve sola selâm verirdi. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 28; Müslim, Mesacid:
22)
1300- Sa’d (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’i namazda yanağının beyazlığı görünecek şekilde sağına ve soluna selâm verirken gördüm. (Ebû Davud, Salat: 189; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 28)
68- SELÂM ESNASINDA ELLER NEREDE OLMALI?
1301- Câbir b. Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in arkasında namaz kıldığımızda (Mis’ar eliyle işaret ederek) “Esselâmü aleyküm, esselâmü aleyküm” derdik ve sağa sola selâm verirdik. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ne oluyor bu insanlara ki şahlanmış atın ön ayaklarını kaldırdığı gibi ellerini kaldırarak selâm veriyorlar elleri uylukları üzerinde olduğu halde sağındaki ve solundaki kardeşlerine selâm vermeleri yetmez mi?” (Müslim, Salat: 27; Ebû Davud, Salat: 189)
1302-
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v)’i namaz kılarken gördüm. Her eğilirken ve
doğrulurken, kıyama kalkarken ve otururken sağına soluna
selâm verirken hep görmüşümdür. Başını sağa sola
çevirerek esselâmü aleyküm ve rahmetullahi derdi. Yanağının
beyazlığı görünürdü. Ebu Bekir ve Ömer’i de
gördüm, onlar da aynen böyle yapıyorlardı. (Tirmizî, Salat: 226; Dârimi, Salat: 87)
1303- Vâsi b.
Habban (r.a), Abdullah b. Ömer’e; Rasûlullah (s.a.v)’in nasıl namaz
kıldığını sordu, o da şunları söyledi:
Her iniş ve kalkışında tekbir alır “Esselâmü aleyküm
ve rahmetullahi” der sağına selâm verir yine “Esselâmü aleyküm ve
rahmetullahi” der soluna selâm verirdi. (Müsned:
6101)
1304- Vâsi b. Habban (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer’e dedim ki: “Rasûlullah (s.a.v)’in nasıl namaz kıldığını bana haber verirmisin?” Tekbirlerini anlattıktan sonra dedi ki sağına selâm verirken “Esselâmü aleyküm ve rahmetullah” derdi yine soluna selâm verirken de “Esselâmü aleyküm” derdi. (Müsned: 6109)
1305- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), sağına ve soluna selâm verirken yanağının beyazlığını görür gibiyim. “Esselâmü aleyküm ve rahmetullah” derdi. (Müslim, Mesacid: 22; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 28)
1306-
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) sağına selâm verirdi, yanağının
beyazlığı gözükürdü. Soluna selâm verince de sol
yanağının beyazlığı görünürdü. (Müslim, Mesacid: 22; İbn Mâce, İkametü’s
Salat: 28)
1307- Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) sağına ve soluna selâm verirken, “Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi, esselâmü aleyküm ve rahmetullahi” derdi. Yanağının beyazlığı hem o taraftan hem de öteki taraftan görünürdü. (Müslim, Mesacid: 22; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 28)
1308-
Abdullah b. Mes’ud (r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v)
sağına selâm verirken “Esselâmü aleyküm ve rahmetullah” derdi ve
yanağının beyazlığı gözükürdü. Soluna selâm
verirken de yine “Esselâmü aleyküm ve rahmetullah der sol
yanağının beyazlığı gözükürdü. (Müslim, Mesacid: 22; İbn Mâce, İkametü’s
Salat: 28)
1309- Câbir b. Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte namaz kıldım, selâm verirken ellerimizle de işaret ederek “Esselâmü aleyküm” derdik. Rasûlullah (s.a.v) bizim böyle yaptığımızı görünce, bize baktı ve şöyle buyurdu: “Size ne oluyor da şaha kalkmış at gibi selâm verirken ellerinizi kaldırıyorsunuz. Sizden biri selâm vereceğinde yanındaki arkadaşına dönsün ve selâmını versin fakat elini kaldırmasın.” (Ebû Davud, Salat: 190; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 28)
72- İMAM SELÂM VERİNCE CEMAAT DE SELÂM VERİR
1310- Itban
b. M
73- VİTİR NAMAZI TEK REKAT OLARAK KILINIR MI?
1311- Urve (r.a)’den aktarıldığına göre, Aişe şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) yatsı namazını kıldıktan sonra Fecr vaktine kadar on bir rekat namaz kılardı, tek rekatla da vitir kılardı. Sonra da bir secde yapar ve başını kaldırmadan sizin elli ayet okuyacağınız kadar secdede kalırdı.” (Müslim, Mesacid: 19; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 136)
74- SELÂM VE KONUŞMADAN SONRA SEHV SECDESİ YAPMAK
1312-
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) selâm verdi.
Konuştu ve daha sonra da sehv secdesi yaptı. (Müslim, Mesacid: 19; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 136)
75- SEHV SECDESİ YAPTIKTAN SONRA SELÂM VERMEK
1313- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) selâm verdi sonra sehiv secdelerini yaptı, yerinden kalkmadan tekrar selâm verdi. (Müslim, Mesacid: 19; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 136)
1314- Imran
b. Husayn (r.a)’dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) namazı üç rekat
kılıp sonra selâm verdi. Bunun üzerine Hırbak isimli
şahıs, Peygamber (s.a.v)’e şöyle dedi: “Namazı
üç rekat kıldınız” diye, eksik
kıldığını hatırlatınca, hemen kalkarak
unuttuğu rekatı da kıldırdı, selâm verdi sonra sehv
secdesi yaptı daha sonra tekrar selâm verdi. (Ebû
Davud, Salat: 147; Buhârî, Sıfatü’s Salat: 44)
76- SELÂMDAN SONRA İMAMIN BİRAZ BEKLEMESİ
1315- Bera b.
Azib (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: “Namaz
kılarken Peygamber (s.a.v)’i gözettim. Kıyamını,
rükû’unu, rekatlar arasında ki duruşunu, secdelerini, iki secde
arasındaki duruşunu ve selâm verdikten sonraki bekleyişini
gözetledim hepsi aynı uzunluktaydı.” (Buhârî, sıfatü’s Salat: 71; Ebû Davud, Salat: 47)
1316- Ümmü Seleme (r.anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) zamanında kadınlar selâm verdikten sonra hemen kalkarlar. Rasûlullah (s.a.v) ve namaz kılan cemaat ise biraz beklerler. Rasûlullah (s.a.v) kalkınca cemaatte kalkarlardı.” (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 71; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 33)
77- İMAMIN SELÂMDAN SONRA KIBLEDEN CEMAATE DOĞRU DÖNMESİ
1317- Câbir b. Yezid b. Esved (r.a), babasından naklediyor: “Rasûlullah (s.a.v) ile beraber sabah namazını kılmıştık, namazını bitirince cemaate doğru dönmüştü.” (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 71; Ebû Davud, Salat: 71)
78- İMAMIN SELÂM VERMESİNDEN SONRA TEKBİR
1318-
İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
“Rasûlullah (s.a.v)’in namazının bittiğini selâmdan sonra
alınan tekbirle bilirdik.” (Ebû Davud,
Salat: 191; Müslim, Mesacid: 23)
79- NAMAZIN BİTİMİNDEN SONRA NAS FELAK VE İHLÂS SÛRELERİNİ OKUMAK
1319- Ukbe b. Amir (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bana her namazdan sonra Nâs, Felâk ve İhlâs sûrelerini okumamı emretti. (Ebû Davud, Salat: 353; Tirmizî, Fedailül Kur’an: 13)
80- SELÂM VERDİKTEN SONRA YAPILACAK DUA
1320- Ebu
Esma er Rahabî (r.a), Rasûlullah (s.a.v)’in kölesi Sevban’dan
naklettiğine göre, Rasûlullah (s.a.v) namazını bitirince; “Üç
defa “Estağfirullah” der ve Allah’ım! Sen selâmsın, selâmet te
Sendendir. Sen ne kutlusun, büyüklük ve ikram sahibi olan Allah’ım”
derdi.” (İbn Mâce, İkametü’s
Salat: 32; Müslim, Mesacid: 26)
81- NAMAZ DA SELÂMDAN SONRA, İSTİĞFAR; DAHA SONRA, NE OKUNUR?
1321- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) (namazını bitirip) selâm verdiğinde (üç sefer istiğfar ettikten sonra) “Allah’ım! Sen selâmsın, selâmette sendendir. Sen ne kutlusun, büyüklük ve ikram sahibi olan Allah’ım” derdi. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 32; Müslim, Mesacid: 26)
82- SELÂMDAN SONRA YAPILAN BAŞKA BİR DUA
1322- Ebu’z Zübeyr (r.a)’den rivâyete göre,
şöyle demiştir: Abdullah b. Zübeyr’in bu minberde
şöyle dediğini duydum: Rasûlullah (s.a.v) namazını
bitirip selâm verince şöyle derdi: “Tek olan,
ortağı olmayan Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur. Mülk,
saltanat ve otorite onundur. Tüm eksiksiz övgüler de O’na aittir, O’nun
her şeye gücü yeter. Allah’tan başka hiçbir güç ve kuvvet sahibi
yoktur. Sadece O’na kulluk ederiz. Karşılıksız tüm
nimetleri verip iyilikler yapan, en güzel övgülere layık olan
Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur. Kafirler hoşlanmasa da en güzel
hayat tarzı onun dinidir, O’na samimiyetle bağlıyız.” (Müslim, Mesacid: 26; Ebû Davud,
Salat: 458)
83- SELÂMDAN SONRA YAPILAN DEĞİŞİK BİR DUA
1323- Ebu’z
Zübeyr (r.a)’den rivâyete göre, Abdullah b. Zübeyr, her namazdan sonra
şöyle dua ederdi: “Tek olan,
ortağı olmayan Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur. Otorite,
mülk, saltanat O’nundur. Eksiksiz tüm övgüler O’na mahsustur. O’nun her
şeye gücü yeter. Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur ve sadece ona
kulluk yaparız. Her türlü nimetleri veren ve
karşılıksız iyilikler yapan O’dur. En güzel övgüler
O’na mahsustur. Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur. Kafirler
hoşlanmasa da en güzel hayat tarzı onun dinidir. O’na samimiyetle
bağlıyız.” Sonra İbn Zübeyr: Rasûlullah (s.a.v)’de
her namazın arkasından bu duayı yapardı diyor. (Müslim, Mesacid: 20; Ebû Davud, Salat: 458)
84- SELÂMDAN SONRA YAPILACAK DEĞİŞİK BİR DUA
1324- Muğire b. Şu’be’nin katibi Verrad (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Muaviye; Muğire b. Şu’be’ye mektup yazarak; Rasûlullah (s.a.v)’den duyduğu bir şeyi kendisine bildirmesini istedi. O da şu cevabı verdi: Rasûlullah (s.a.v) namazlardan sonra şu duayı yapardı: “Tek olan, ortağı olmayan Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur. Saltanat, otorite ve mülk O’nundur. Her türlü eksiksiz övgüler O’na aittir, O’nun her şeye gücü yeter. Allah’ım! Senin verdiğine hiçbir şey engel olamaz. Engel olduğun bir şeyi de kimse veremez. Senin yardımın olmadan hiçbir kuvvetliye kuvveti fayda vermez.” (Müslim, Mesacid: 26; Dârimi, Salat: 88)
1325- Ebu’l
Ala el Verrad (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Muğire b. Şu’be, Muaviye’ye şöyle yazdı: Rasûlullah
(s.a.v), namazından çıkıp selâm verdikten sonra şöyle
dua ederdi: “Tek olan,
ortağı olmayan Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur. Mülk, otorite
ve saltanat ona mahsustur. Tüm eksiksiz övgüler ona mahsus olup, O’nun her
şeye gücü yeter. Allah’ım! Senin verdiğine hiçbir şey engel
olamaz. Engel olduğun bir şeyi de kimse veremez. Senin yardımın
olmadan hiçbir kuvvetliye kuvveti fayda vermez.” (Müslim, Mesacid: 26; Dârimi, Salat: 88)
85- NAMAZDAN SONRA ÜÇ DEFA OKUNAN DUA HANGİSİDİR?
1326- Muğire’nin katibi Verrad (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Muaviye, Muğireye bir mektup yazarak, bana Rasûlullah (s.a.v)’den işittiğin bir hadisi yaz demişti de; Muğire de cevap olarak şöyle yazdı: “Ben, Rasûlullah (s.a.v)’in namazdan sonra üç defa şöyle dua ettiğini duydum: “Tek olan, hiçbir ortağı olmayan Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur. Mülk, otorite ve saltanat O’na aittir. Eksiksiz tüm övgüler O’na mahsustur ve O’nun her şeye gücü yeter.” (Müslim, Mesacid: 26; Dârimi, Salat: 88)
86- SELÂMDAN SONRA YAPILAN DEĞİŞİK BİR DUA
1327- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), bir toplantıda oturduğu zaman veya bir namazı kıldıktan sonra birkaç kelimecik bir dua yapardı. Aişe, bu duanın ne olduğunu Rasûlullah (s.a.v)’e sorunca Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Eğer bir kimse bu duayı işlediği bir hayırdan sonra okursa, kıyamete kadar aynı hayrı işlemiş gibi sevap alır. Eğer şerli bir işten sonra okursa, ona keffaret olur; “Allah’ım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, eksiksiz övgülere Sen layıksın. Senden af diler, günahlarımdan vazgeçip Sana yönelirim.” (Müsned: 2346)
87- SELÂMDAN SONRA YAPILABİLECEK DEĞİŞİK BİR DUA
1328-
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Evime
bir Yahudi kadın geldi ve: “Kabir azabı, üzerimize
sıçrattığımız idrardandır” dedi. Ben de: “Yalan
söylüyorsun” dedim. O kadın: “Hayır doğru söylüyorum.
Biz Yahudiler idrarın bulaştığı elbise, deri ne varsa
hepsini makasla keserdik” dedi. Rasûlullah (s.a.v), namaz için
çıkmıştı, bizim sesimizin yükseldiğini görünce: “Nedir
meseleniz” dedi. Ben de, Yahudi kadının söylediklerini
haber verdim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Doğru söylemiş”
buyurdu, ve o günden sonra şu duayı her namazında okurdu: “Cebrail’in,
Mikail’in, İsrafil’in Rabbi! Beni Cehennem ateşinden ve kabir
azabından koru.” (Buhârî, Cenaiz:
86; Müslim, Mesacid: 24)
88- SELÂMDAN SONRA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
1329- Ata b.
Ebu Mervan (r.a), babasından naklediyor ve diyor ki: Ka’b, Musa’ya denizi
yarıp kupkuru yol yapan Allah’a yemin ederek şöyle dedi:
Tevrat’ta; Davud (a.s)’ın namazını bitirince okuduğu
şu dua vardır: “Allah’ım!
Cehennem azabından ve z
Ka’b daha sonra Suheyb’in Peygamber (s.a.v)‘inde namazdan sonra bu duayı okuduğunu bize haber vermiştir. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
89- NAMAZDAN SONRA ALLAH’A SIĞINMAK
1330- Müslim
b. ebi Bekre (r.a)’den rivayete göre, şöyle demiştir: Babam
namazlarının arkasında şöyle dua ederdi: “Allah’ım!
Küfürden, fakirlikten, kabir azabından Sana
sığınırım.” Bende bu duayı okuyordum,
babam: “Yavrum bu duayı kimden öğrendin?” dedi. Senden deyince;
“Rasûlullah (s.a.v) bu duaları namazdan sonra okurdu” dedi. (Müsned: 19514)
90- NAMAZIN BİTİMİNDE TESBİH SAYISI KAÇTIR?
1331- Abdullah b. Amr (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “İki şey vardır ki onları yapan mutlaka Cennete girer, onlar çok kolay olup yapanı da azdır.” Sözünü şöyle sürdürdü: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Beş vakit namaz… Sizden biriniz her namazın arkasında on defa: “Sübhanallah” on defa “Elhamdülillah” on defa “Allahüekber” derse; günde diliyle bunları yüzelli defa söylemiş olur ki, Allah katındaki karşılığı bin beş yüzdür.” Peygamber (s.a.v) bunu söylerken parmaklarıyla sayıyordu. “Sizden biriniz yatağına girdiğinde otuz üç defa “Sübhanallah” otuz üç defa “Elhamdülillah” otuz dört defa “Allahüekber” derse; gerçekten Allah’ı dili ile yüz defa zikretmiş olur. Fakat bunun Allah katındaki değeri bindir.” Rasûlullah (s.a.v) sözüne şöyle devam etti: “Hangi biriniz günde iki bin beş yüz günah işleyebilir?” bunun üzerine: Ashab: Öyleyse bunları neden yapmayalım dediler. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Şeytan size namazda iken gelir şunları hatırla, şunları hatırla der siz de bu duayı yapmayı unutursunuz. Yine şeytan geceleyin aynı şekilde gelir ve bu duayı yapmadan sizi uyutur.” (Tirmizî, Dua: 25; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 32)
91- NAMAZDAN SONRA DEĞİŞİK BİR TESBİH
1332- Ka’b b. Ucre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Birbiri ardınca yapılması gereken zikirler vardır onları yapanlar sevaptan mahrum kalmazlar. Onlar şunlardır: “Otuz üç defa “Sübhanallah” otuz üç defa, “Elhamdülillah” otuz dört defa, “Allahüekber” demek.” (Müslim, Mesacid: 26; Tirmizî, Dua: 26)
92- NAMAZDAN SONRA DEĞİŞİK BİR TESBİH
1333- Zeyd b.
Sabit (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Ashab’a her
namazın bitiminde otuz üç defa “Sübhanallah” otuz üç defa “Elhamdülillah”
otuz dört defa da “Allahuekber” demeleri emredilmişti. Ensardan bir
adam rüyasında: “Rasûlullah (s.a.v) size her namazdan sonra otuz üç defa
“Sübhanallah” otuz üç defa “Elhamdülillah” otuz dört defa “Allahüekber”
demenizi emretti değil mi?” denildi. Adam: “Evet” deyince;
karşısındaki: “Öyleyse onları yirmi beşe indirin
de “Lâ ilâhe illallah” demeyi de ilave edin” dedi. Sabah olur olmaz bu kimse
durumu Peygamber (s.a.v)’e anlattı. Peygamber (s.a.v)‘de: “Öylece
yapınız” buyurdu. (Tirmizî, Dua: 26; Dârimi, Salat: 90)
1334- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, bir adama rüyasında Rasûlullah (s.a.v), size neyi emretti diye sorulmuştu da, O’da: “Otuz üç defa “Sübhanallah” otuz üç defa “Elhamdülillah” otuz dört defada “Allahüekber” dememizi emretti. Böylece tesbihlerin sayısı yüz olmaktadır. Diye cevap vermiş. Bunun üzerine adam yirmi beş defa “Sübhanallah” yirmi beş defa “Elhamdülillah” yirmi beş defa “Allahüekber” deyin yirmi beş defa da “Lâilâhe illallah” deyin böylece yüz olsun demiş. Sabah olunca adam durumu Rasûlullah (s.a.v)’e aktarmış Peygamber (s.a.v)‘de: “Ensari’nin dediği gibi yapın” buyurmuştur. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
93- NAMAZDAN SONRA DEĞİŞİK BİR TESBİH
1335- Haris’in kızı Cüveyriye
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v) bana uğradı, bende mescidde dua ediyordum. Öğleye
doğru tekrar uğradı: “Hâla, dua
etmeye devam mı ediyorsun?” dedi. Ben de: “Evet” dedim. Bunun
üzerine: “Sana
nasıl dua edeceğini öğreteyim mi?” dedi ve
şunları söyledi: “Yarattıklarının
sayısınca Sübhanallah, Yarattıklarının
sayısınca Sübhanallah, Yarattıklarının
sayısınca Sübhanallah, kendi razı olacağı kadar
Sübhanallah, kendi razı olacağı kadar Sübhanallah, kendi
razı olacağı kadar Sübhanallah, arşının
ağırlığı kadar Sübhanallah, arşının
ağırlığı kadar Sübhanallah, arşının
ağırlığı kadar Sübhanallah, sözlerinin mürekkebi
kadar Allah’ı tesbih ederim, sözlerinin mürekkebi kadar Allah’ı
tesbih ederim, sözlerinin mürekkebi kadar Allah’ı tesbih ederim”
dersin.”
Buyurdu. (Ebû Davud,
salat: 359; İbn Mâce, Edeb: 56)
94- NAMAZDAN SONRA OKUNACAK DEĞİŞİK BİR DUA
1336- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Fakirler, Rasûlullah (s.a.v)’e gelerek dediler ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Zengin kardeşlerimiz bizim gibi namaz kılıyorlar, bizim gibi oruç tutuyorlar fakat onların malları da var böylece sadaka da verip infakta da bulunuyorlar.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Namaz kılıp bitirdiğinizde otuz üç sefer “Sübhanallah” otuz üç sefer “Elhamdülillah” otuz üç sefer “Allahuekber” ve on defa da “Lâ ilâhe illallah” deyin bununla hem sevap bakımından onlara yetişmiş olursunuz hemde sizden sonra gelecek olanları geçersiniz. (Ebû Davud, Salat: 360; Müslim, Mesacid: 26)
95- NAMAZDAN SONRA OKUNACAK DEGİŞİK BİR DUA
1337- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kim sabah namazından sonra yüz defa “Sübhanallah,” yüz defa da “Lâ ilâhe illallah” derse, denizin köpükleri kadar bile olsa günahları affedilir.” (Müslim, Mesacid: 26; Buhârî, Deavat: 65)
1338- Abdulah b. Amr (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in tesbihatı yaparken sayıları bilebilmek için saydığını gördüm.” (Ebû Davud, Salat: 359; Tirmizî, Dua: 25)
97- İTİKAF HANGİ GÜNLERDE YAPILIR?
1339- Ebu Said el Hudri (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Ramazan’ın ortasındaki on günde itikafa girerdi yirminci geceyi mescidde geçirir ve yirmi birinci günü evine dönerdi. Kendisiyle birlikte itikafa girenler de aynı gün evlerine dönerlerdi. Yine evine döneceği bir gece insanlara bir hutbe verdi, Allah’ın emrettiği bazı şeyleri söyledi ve sonunda şöyle dedi: “Bu güne kadar Ramazan ayını ortasındaki on günde itikafa giriyordum. Bundan sonra Ramazan ayının son on gününde itikaf yapmam bana bildirildi. Benimle birlikte itikaf yapmak isteyenler yerlerinde kalsınlar. Ben, Kadir gecesinin hangi gecede olduğunu gördüm fakat Bana unutturuldu, siz onu son on günün içersindeki tek gecelerde arayın. Ben o gün kendimi çamur ve su içerisinde secde ederken gördüm.” Ebu Said diyor ki: O sene Ramazan ayının yirmi birinci gecesi yağmur yağmış ve Rasûlullah (s.a.v)’in kaldığı yere yağmur suları birikmişti. O gecenin sabah namazında namazı bitirip cemaate döndüğünde Rasûlullah (s.a.v)’in yüzünde su ve çamur izleri vardı. (Buhârî, İtikaf: 13; Muvatta', İtikaf: 6)
98- İMAM SELÂM VERDİKTEN SONRA MİHRAPTA OTURUR
1340- Câbir b. Semure (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar mihrapta otururdu. (Müslim, Fedail: 17)
1341- Simak b. Harb (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Câbir b. Semure’ye: “Rasûlullah (s.a.v)’in sohbetinde bulunur muydun” diye sordum. O da: “Evet, Rasûlullah (s.a.v); sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar mihrapta otururdu. Ashabıyla konuşur, görüşür Ashabı’da cahiliye dönemi olaylarını anlatarak ve şiirler okuyarak gülerler. Peygamber (s.a.v)’de tebessüm ederdi. (Müslim, Fedail: 17)
99- NAMAZ BİTİNCE CEMAATE DÖNÜŞ HANGİ TARAFTAN OLUR?
1342- Suddi
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes b. M
1343- Esved (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah şöyle demiştir: “Namaz bittikten sonra mutlaka sağ taraftan dönülmeli diyerek şeytanı memnun etmeyiniz. Çünkü ben Rasûlullah (s.a.v)’i çoğunlukla sol tarafından döndüğünü gördüm.” (Dârimi, Salat: 89; Tirmizî, Salat: 225)
1344- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ben, Rasûlullah (s.a.v)’in ayakta ve oturarak su içtiğini, yalınayak ve ayakkabıyla namaz kıldığını, namazdan sonra ise hem sağından hem de solundan döndüğünü gördüm.” (Müsned: 23428)
100- KADINLAR, MESCİDDEN NE ZAMAN ÇIKARLAR?
1345- Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Kadınlar sabah namazını Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte kılarlar, selâm verip namaz bittikten sonra da örtülerine bürünmüş olarak evlerine dönerlerdi. Alaca karanlık olduğu için tanınmazlardı.” (Müslim, Mesacid: 40; İbn Mâce, Salat: 2)
101- CEMAAT, İMAMDAN ÖNCE HAREKET ETMEZ
1346- Enes b.
M
102- NAMAZ BİTİNCEYE KADAR İMAMLA BİRLİKTE OLMANIN SEVABI
1347- Ebu Zer (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte Ramazan orucunu tuttuk. Son yedinci gün gelinceye kadar bizi mescidde bırakmadı. Ramazan’ın bitimine yedi gün kala gecenin ilk üçte biri geçinceye kadar bizi mescidde bıraktı, altı gün kala bizi yine tutmadı, beş gün kala yine gece yarısına kadar tuttu. Bunun üzerine biz, Ey Allah’ın Rasûlü! İstersen tüm gece kalabiliriz dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdular: “İmamla namaz kılan kimse sonuna kadar imamla beklerse tüm geceyi ihya etmiş gibi sevab kazanır.” Son dördüncü gece de bizi mescidde bırakmadı son üçüncü gece hanımlarına ve kızlarına haber göndererek ve cemaati de toplayarak o geceyi bir süre ihya ettik. O kadar ki felahı kaçıracağımızdan korktuk, o geceden başka bizi bir daha tutmadı. Hadisin ravisi Davud diyor ki: “Felah nedir” diye sordum. “Felah; sahurdur” dedi. (Tirmizî, Savm: 80; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 173)
103- İMAM CEMAATIN OMUZLARINDAN ATLIYARAK GİDEBİLİR
1348- Ukbe b. Haris (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte ikindi namazını Medine’de kıldım. Namazdan sonra Rasûlullah (s.a.v) cemaatın omuzlarından atlayarak hızlıca çıkıp gitti. Cemaatte bu harekete hayret ettiler. Ashabtan bazıları peşinden gittiler. Rasûlullah (s.a.v), hanımlarından birisinin yanına girip çıktıktan sonra şöyle dedi: “Namazda iken evde bir miktar altın olduğu aklıma geldi, bu gece yanımızda kalmasın istedim ve dağıtılmasını emrettim.” (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 77; Müslim, Zekat: 9)
104- NAMAZ KILDIN MI? DENİLDİĞİNDE HAYIR DENİR Mİ?
1349- Câbir b. Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, Ömer b. Hattab Hendek savaşında güneş battıktan sonra Kureyş kafirlerine sövmeye başladı ve Ey Allah’ın Rasûlü! Güneş batmaya yaklaştı hala ikindi namazımı kılamadım dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Ben de kılamadım” buyurdu. Rasûlullah (s.a.v) ile beraber Büthan’a gittik, namaz için abdest aldı, biz de abdest aldık, güneş battıktan sonra önce ikindiyi sonra da akşamı kıldı. (Dârimi, Salat: 186)