AHMED
DAVUDOĞLU
264 - 267
NOLU HADİSLERİN ŞERHİ:
Bu hadisi Buharı «Kitabü'l-Cenaiz»,
«Tefsir» «Eyman ve'n-Nüzür» bahislerinde muhtelif râvilerden tahric ettiği gibi
Nesaî dahi «tefsir» bahsinde Muhammed b. Abdil'a'la tarikiyle tahric etmiştir.
Allah'ın şeriki
olmadığına inanmaya iman-ı şer'i derler. Binaenaleyh hadisin ma'nâsı: bir kimse
—haşa— Allah'ın ortağıdır diyerek her
hangi bir mevcuda velevki bir melek veya Nebi'ye ibâdet etmek suretiyle şirk
koşar da bu hâi üzere ölürse cehenneme girer; demektir. Nitekim hıristiyanlar,
Hz. Cibril ile İsa (Aleyhisselâm) 'a bu ma'nada ibâdet ettikleri için
müşrikdirler. Çünkü ibâdet: Kendisinde Allahlık sıfatları görülen zâta karşı
son derece tezellül ve huzu' göstermektir. Ancak şapla şekeri birbirinden
ayıramayan bazı cahiller muhabbet ve itâatla ibâdeti bir şey zannederek Nebilerden
veya sulâhadan birine gösterilen mahabbet ve ta'zimi şirk sayarlar. Halbuki
Nebileri (Salavatullahi aleyhim ecmain) sevmek onlara ta'zimde bulunmak, bir
çok şer'i delillerle emir buyurulmuşdur ki: «Her kim Nebi'ye itaat ederse
muhakkak Allah'a da itaat etmiş olur.» «Şüphesiz ki sana bey'at edenler ancak
Allaha bey'at ederler...» [Fetih 10] ve emsali âyetlerle: «Kim bana itaat
ederse muhakkak Allah'a itaat etmiş; ve bana isyan eden de Allah'a isyan etmiş
olur.» hadisi bunlardandır.
Hasılı bir Nebiyi veya
ümmetinden bir zâtı sevmek ve bu sebeble ona tazimde bulunmak başka, ona — haşa
— Allah 'dır diye tapmak başkadır. Bunlardan birincisi makbul ve matlub;
ikincisi menfur ve şirkdir.
Hadisin Ebu Hamza
rivayetinde İbni Mes'ud (Radiyallahu anh) şöyle demiştir.
«Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) bir söz söyledi; ben de başkasını söyledim. O: her kim Allah'a bir
eş iddia ederek ölürse cehenneme girecektir, dedi. Ben de: Her kim Allah'a
nazîr iddia etmeyerek ölürse cennete girecektir, dedim.» Müslim'in bâzı
nüshalarnda buradakinin aksi yani Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Her kim Allaha hiç bîr şeyi şerik koşmayarak ölürse cennete girecektir.
buyurdu. Ben de: «Her kim Allah'a bir şeyi şerik koşarak ölürse cehenneme
girecektir, dedim.» şeklinde rivayet olunmuştur. Humeydi ile Ebu Avâne'nin rivayetleri dahî
böyledir. Anlaşılıyor ki mezkur Câbir hadisindeki her iki şekil rivayet, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
hadîsi olmak üzere sübut bulmuştur.
İbni Mes'ud (Radiyallahu
anhı)'ın bunlardan birini Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'e ref ederek
ötekini kendi sözü gibi göstermesine gelince: bu hususda Kaadî Iyâz ve
başkaları şunları söylemişlerdir: «Bunun sebebi: İbni Mes'ud'un Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'den bu sözlerin yalnız birini işitmesidir. Öteki
cümle yâ Kita'buliah 'dan bildiği için yahud Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'den işittiğinin muktezâsı olarak kendisi ilâve etmiştir.»
Fakat Nevevî bu
söylenenleri noksan bulmakta ve Ibni Mes'ud hadisinde her iki cümlenin de
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e ref edildiğini hatırlatarak şöyle
demektedir: «En iyisi : İbni Mes'ud bu iki cümleyi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'den işitmiştir. Ancak bir müddet yalnız birini icâbettiği şekilde
bellemiş; ötekini hatırında tutmamış; bu sebeble ezberindeki cümleyi merfu'
olarak rivayet ederek ötekini ona kendinden katmış. Başka bir zaman da öteki
cümleyi bellemiş; birinciyi unutmuş; ve yine bellediğini merfu' ötekini kendi
sözü olmak üzere rivayet etmiştir; demelidir.»
Nevevî'nin bu şekildeki
izahatını lüzumsuz bir tekellüf ve itnâb sayarak İbni Mes'ud (Radiyallahu
anh)'ın, sözünü mefhumu muhalefetten aldığına hamletmek isteyenler ve bu
münasebetle lüzumsuz yere itnabda bulunanlar varsa da hadisin muhtelif
rivayetleri Nevevi'nin ne derece haklı olduğunu göstermeye kâfi geldiği
cihetle, muhalifinin uzun sözlerini burada nakle hacet görülmemiştir.
Kirmani'nin : «Acaba
İbnî Mes'ud bu hükmü nereden bilmiştir?» şeklindeki suâline Buhârî şarihi Aynî:
«Sebebin müntefi olması müsebbebin de müntefî olmasını icâbettiğinden
bilmiştir. Şirk müntefi oldu mu cehenneme girmek de kalmaz. Cehenneme girmek
kalmadımı cennete girmek lâzım gelir; zira bu iki şıkkın üçüncüsü yoktur.
Yahud Allah'u Teala:
«Şüphesiz ki Allah kendine şirk koşulmasını affetmez...» [Nisa 116] âyet-i
kerimesiyle emsalinden anlamıştır.» diye
cevap vermiştir.
İmam Müslim
(Rahimehullah) bu hadisin senedinde Veki'in «Resulullah buyurdu» ifadesini
kullandığını, İbni Nümeyr'in ise: «Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den
işittim» dediğini göstermek suretiyle mühim bir inceliğe tenbih etmiş; ve bu
babtaki dikkat ve kemalini bir daha isbât etmiştir. İncelik şudur; «Semi'tü»
yânî «işittim» sözü ulemanın ittifâkiyle hadisin muttasıl olduğunu gösterir.
Halbuki «Kaale» yâni «dedi» tabiri ulemâ arasında ihtilaflıdır. Cumhura göre bu
da hadisin muttasıl olduğunu bildirir. Fakat bazıları «onun ittisal bildirmesi
için delil lâzımdır.» demişlerdir. Şu halde onlara göre bu sözle rivâyei edilen
bir hadis sahâbinin mürseli hükmündedir. Sahâbînin mürseli ise ihtilaflıdır.
Cumhura göre onunla ihticac edilir; ama sahabiden gayri kimsenin mürseli hüccet
değildir, Şâfiîlerden Ebu İshâk Esteraînî 'ye göre sahâbînin mürseli ile de
ihticac edilemez. Demek oluyor ki, hadis hem muttasıl hem mürsel olarak rivayet
edilmiştir. Böyle hem muttasıl, hem mürsel olarak rivayet olunan hadisden
hüccet olup olmayacağı dahî ihtilaflıdır. Bazıları hüküm mürsiledir, demiş;
bazıları ekseriyete göre verilir; Kanaatinde bulunmuş; bir takımları da
«Rivayeti en iyi belleyenlere göre verilir» demişlerdir. Sahih olan kavil
mevsul olan rivayeti tercih etmektir. İşte Müslim (Rahimehullah)'ın gösterdiği
dikkât ve ihtiyat buradadır. Bir de böyle, yapmasa hadisi mâna itibârı ile
rivayet etmiş olur. Halbuki îâfzan rivayet bilittifak evlâdır. Hadis-i şerif,
Allah 'a şirk koşarak ölenlerin cehenneme, şirk koşmayarak ölenlerin cennete
gireceklerine delâlet ediyor ki, bu hususda ulema müttefiktirler. Müşrikler
cehennemde ebedî kalacaklardır. Müşrik tâ'bîri, ya'hudî, hırıstiyan, putperest
ve sair bütün kafereye âmm ve şâmildir.
Şirk koşmaksızın
ölenlerin cennete gireceği dahi kafi isede evvelce de arz ettiğimiz vecihle hiç
günah işlemeyenler cennete Önce gireceklerdir. Büyük günahları ısrarla işlerken
ölenlerin hali Allah'ın meşietine kalmıştır. Dilerse onları günahları
nisbetinde azâb eder; de sonra cennetine koyar. Dilerse affederek hiç azâb
göstermeden cennetlik eyler.