1125 nolu Hadis’in
İzahı:
Bu hadîsi Buhari «Kitâbu's-Savm»
da, Nesaî «Kitâbu'l -Hacc» ile «Kitabu't-Tefsir» de tahric etmişlerdir.
Aşure orucu hakkında bir
çok ashabı kiram'dan hadîsler rivayet olunmuştur. Ezcümle :
Tahavi, Habib b. Hind b.
Esma ile Abdurrahmân b. Selemete'l-Huzai'den, Abdullah b. Ahmed Hz. Ali
(Radiyallahu anh)'dan, İbni Mâce Muhammed
b. Sayfî (Radiyallahu anh)'dan,
Buhâri, Selemetü'bnü
Ekvâ' ile İbni Abbâs ve Rubeyyi' binti Muavviz (Radiyallahu anh)'dan, îmam
Ahmed, Bezzâr ve Taberâni, Abdullah b. Zübeyr (Radiyallahu anh)'dan, Bezzâr,
Âişe (Radiyallahu anha)'dan,
Taberâni, Ebu Musa (r.a.)’dan,
Yine Taberani, Saidü'bnü'l-Müseyyeb tarikiyle Muaviye (r.a.h)'dan, îmam Ahmed
b. Hanbel, Ebû Hureyre (Radiyallahu anh) dan, Yine İmam Ahmed ile Taberâni,
Câbir (Radiyallahu anh) dan,
Taberâni, Hz. Ebû Said
ile Ubadetü'bnü's-Sâmit, Habbâb b. Eret ve Mâ'bed~i Kureşi 'dan,
Bezzar ile Taberani
Miczeetü'bnü Zahir'den, İmam Ahmed, Bezzar ve Taberani, Abdullah b. Bedir'den, Buhari,
Ruzeyne (r.a.)'dan, Müslim babımızda görüleceği vecihle Abdullah b. Ömer,
Abdurrahman b. Yezîd, Kays b. Seken, Câbir b. Semûra, Muâviyetü'bnü Ebî Süfyan,
îbni Abbâs ve Ebû Musa (Radiyallahu anhûm) hazerâtından hadîsler rivayet
etmişlerdir.
Bu hadîslerin umumundan
anlaşıldığına göre câhiliyet devrinde kureyş kabilesi Aşûra orucunu tutmuş,
İslâmiyetin ilk zamanlarında ResûIullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile
müslümanlar da tutmuşlardır. Hicretin 2. yılında Ramazan orucu farz kılınınca
mezkûr orucun hükmü neshedilmiştir.
Ulemâ aşûra orucu
hakkında bir çok yönlerden söz etmişlerdir. Şöyle ki:
1- Aşûra «On» manasına
gelen «aşır» dan alınmıştır. Kurtubî onun (aşire) den mübalağa ve ta'zim için
ma'dulen alma bir kelime olduğunu, aslında (aşire) kelimesinin
«El-Leyletü'l-Aşîratü» şeklinde gecenin sıfatı olduğunu, sonra udul suretiyle
sıfatdan isme tahvil edildiğini, bu suretle mevsufa ihtiyacı kalmadığı için
sadece «Aşûra» şeklinde kullanıldığını söyler. Mezkûr kelimenin daha başka bir
asıldan alındığını söyliyeoler de vardır.
Ebû Amr-ı Şeybâni 'den
rivayet olunduğuna göre kelime "Aşura» şeklinde kısa okunur.
îmam Sibeveyhi'nin kısa
ve uzun okunabileceğini söylediği rivayet olunur.
«Hadîs İmamları onu kısa
okumuşlardır.» demiştir.
îmam Halil b. Ahmed'e
göre bu kelimenin aslı «İbrani» dir.
«Cemhere» de ise İslâmi
bir isim olduğu, câhiliyet devrinde bilinmediği zikreidlmişse de bu mütâlâa
kabul edilmemiş: «Onu bizzaât Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile ashabı
zikretmiş, câhiliyet devrinde de bu isimle maruf olduğunu bildirmişlerdir.»
denilmiştir.
2- Aşûra orucunun hangi
gün tutulacağı ihtilaflıdır. İmam Halil b. Ahmed'e göre Muharrem ayının 10.
günü tutulur. Zira kelimenin iştikaakı bunu gösterir. Sahabe ve Tabiîn'in
cumhuru ile onlardan sonra gelen bir çok ulemânın mezhepleri budur.
Sahabe meyamnda Hz. Âişe
(Radiyallahû anha) da bulunduğu gibi Tabiîn'den Saîd b. El-Müseyyeb ile Hasan-i
Basrî ve mezheb imamlarından Mâlik, Şafiî, Ahmed b. Hanbel, îshâk ve bu
mezheplerin sair imamları da vardır.
İbni Abbâs (Radiyallahu
anh)'a göre aşura Maharrem'in 9. günüdür.
Dahhâk'in «El-Musannef»
inde: «Aşûra Muharrem'in 9. günüdür.» denilmiş, İbni Bezîze 'nin «El-Ahkâm» nam
eserinde ashâb-ı kiram aşûranın 9. gün mü yoksa 10. veya 11. gün mü olduğunda
ihtilâf etmişlerdir.» mütalaası ileri sürülmüştür.
Ebû Leys-i Semerkandî ile
Taberî Aşura-mn 11. gün olduğuna kat'iyyetle hükmetmişlerdir.
Bâzıları 10 ve 11.
günlerin ikisinde birden oruç tutulmasını müstehab görmüşlerdir.
Hz. Ebû Hureyre 'den
hadîs rivayet eden Ebû Rafi' ile İbni Sîrin, İmam Şafiî, îmam Ahmed ve îshâk'in
kavilleri budur.
Hz. İbni Abbâs'ın Aşûra
gününü kaçırırım endişesi ile 10. ve 11. günleri seferde bile olsa oruçla
geçirdiği rivayet olunur.
îbni Şihâb-ı Zührî 'nin
adeti de buymuş. Ebû îshâk, Muharrem'in 9, 10 ve 11. günleri olmak üzere üç gün
Aşûra orucu tutar: «Ben aşûra gününü kaçırmamak için ondan bir gün evvel ve bîr
gün sonra da oruç tutarım.» demiş.
İbni Abbâs (Radiyallahu
anh)'ın dahi :
«Aşûra gününden bir gün
evvel ve bîr gün sonra oruç tutun da yahûdilere muhalefette bulunun.» dediği
rivayet olunur.
Hanefîiler'in «El-Muhit»
nam eserinde: «Yalnız aşûra günü oruç tutmak Yahudilere benzemek olacağı için
kerih görülmüştür.» deniliyor.
El-Bedâyi' da ise:
«Yalnız o gün oruç tutmayı ulemâdan bâzıları kerih görmüş, ekseriyeti kerih
görmüşlerdir.- Çünkü aşûra faziletli günlerdendir.» denilmiştir.
3- Yukarda da beyân
olunduğu vecihle ulemâdan bâzıları: «Aşûra gününe bu ismin verilmesi: Muharrem
aynıın 10. una tesadüf ettiği içindir.» demişlerdir. Bu ta'lil zahirdir. Fakat
bir takımları daha başka ta'liller yapmış, ezcümle :
«Bu ismin verilmesi, o
günde Allah Tealâ on tane Nebiine on keramet ihsan ettiği içindir.»
mütâlâasında bulunmuşlardır. Şöyle ki :
a) Allah Teâla, Musa
(Aleyhisselâm)'a aşûra gününde mucize ihsan etmiş, denizi yararak Fir'avun ile
askerlerini sulara gark etmiştir.
b) Nuh (Aleyhisselâm)'in
gemisi Cûdi dağının üzerine Aşûra gününde demirlemiştir.
c) Yûnus (Aleyhisselâm)
balığın karnından Aşûra günü kurtulmuştur.
d) Hz. Adem'in tevbesi
Aşûra günü kabul buyurulmuştur.
e) Hz. Yûsuf (Aleyhisselâm)
kuyudan Aşûra günü çıkarılmıştır.
f) îsa (Aleyhisselâm) o
gün doğmuş ve o gün göklere kaldırılmıştır.
g) Dâvud (Aleyhisselâm)
'ın tevbesi o gün kabul buyurulmuştur.
h) İbrahim
(Aleyhisselâm) o günde doğmuştur.
I) Yâkub (Aleyhisselâm)
'in gözleri o gün görmeye başlamıştır.
j) Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in gelmiş geçmiş mütesavver olan bütün günahları o gün
affolunmuştur.
Aynî diyor kî: «Bâzıları
bu on Nebiin içinde İdrîs, Eyyûb ve Süleyman (Aleyhimüsselâm) 'ı da
zikretmişlerdir. Çünkü îdrîs (Aleyhisselâm) semaya o gün kaldırılmış, Cenâb-ı
Hak, Eyyûb (Aleyhisselâm)'ın hastalığına o gün şifa vermiş, Süleyman
(Aleyhisselâm)'a da o gün mülk ihsan buyurmuştur.»
4- Ulemâ aşûra orucunun,
vâcib değil, sünnet olduğuna ittifak etmişlerdir İslâmiyetin ilk zamanlarında
bu orucun hükmüne olduğu ihtilaflıdır. İmam A'zam'a göre farzdı.
Şafiiler'den bu babda
iki kavil naklolunur. Meşhur olan kavle göre Aşûra orucu ilk meşru olduğu zaman
sünmet idi. Ve hâlada sünnettir. Mezkûr oruç hiç bir zaman farz kılınmamıştır:
Yalnız islâmın ilk
devirlerinde kuvvetle müstehab idi. Ramazan orucu farz kılınınca eskisinden
daha hafif olmak üzere müstehab olarak kaldı.
İkinci kavle göre bu
mes'elede Şâfiîler de İmam Âzam gibi farziyete kaaildirler.
Kaadî İyaz, Seleften
bâzılarının bu orucun farz olduğuna kaail olduklarını, onlarca farziyetine
kaail olanlardan bu gün kimse kalmadığını, binâenaleyh farz olmadığına icmâ'
husul bulduğunu, mezkûr orucun bu gün müstehab olduğunu söylemiştir.
5- Aşûra orucunun fazileti
hakkında hadîsler vârid olmuştur. Müslim, Tirmizî ve İbni Mâce'nin Ebû
Katâde'den rivayet ettikleri bir hadîsde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem):
«Aşura günü tutulan
orucun Allah indinde o günden önce bir senenin günahlarına keffâret olacağını hesaba
katarım.» buyurmuştur.
İbni Ebî Şeybe 'nin
güzel bir senedle Hz. Ebû Hureyre'den merfû olarak rivayet ettiği bir hadîsde :
«Aşûra günü Nebiler
(Aleyhimüsselâm) oruç tutmuşlardır Binaenaleyh onu siz de tutun.»
buyurulmuştur.
Yine Tirmizî'nin Ali (Radiyallahu
anh) 'dan rivayet ettiği bir hadîsde:
«Bir adam Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e :
— Ramazandan sonra bana
ne zaman oruç tutmamı emredersin? diye sordu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem):
— Muharem ayında oruç tut, çünkü o, Allah'ın
ay'ıdır. Onda öyle bir gün vardır ki
Teâla Hazretleri o günde bir cemâatin tövbelerini kabul etmiş, başka bir kavmin
de tövbelerini kabul edecektir, buyurdu.» denilmiştir.
Tirmizî bu hadîs için:
«Hasen gariptir, demiştir. Daha başka hadîs ve eserler de vardır.
6- Aşûrâ gecesi ile
aşûra günü namaz kılmanın ve o gün sürme çekmenin faziletleri hakkında vârid
olan hadîsler sahih değildirler. Bu bâbda İbni Abbâs (Radiyallahu anh) 'dan
merfû olarak «Her kim aşûra günü sürme taşı ile sürme çekinirse ebediyen göz
ağrısı görmez.» hadîsi rivayet olunmuşsa da, bu hadîs uydurmadır, onu Hz.
Hüseyin (Radiyallahu anh)'in kaatilleri
uydurmuşlardır.
İmam Ahmed b. Hanbel:
«Aşûra günü sürme çekinme hususunda Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
'den bid'attır.» demiştir.
«Et-Tevdih» nâm eserde:
«Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet olunan en garîp şey
göçeğen kuşu hakkında (Aşûra orucunu ilk tutan bu kuşdur.) buyurmuş olmasıdır.
Bu rivayet anlayışsızlıktan neş'et etmiştir. Zîra kuş oruç tutmakla
vasıflanamaz.
Hâkim bu hadîsi Hz.
Hüseyin'in kaatillerinin uydurduğunu söylemiştir.» deniliyor.
Aynî bu hadîs hakkında
şu mütâlâayı dermeyan etmiştir: «Kuşa oruç tutmak şer'i oruç kastıyla ıtlak
edilmemiştir ki, kaailine anlayışsızlık nisbet edilebilsin. Onun maksadı
aşûra'yi ta'zim için kuşun da yiyip içmekten kesildiğini anlatmaktır.
Bu, Allah Teâlâ'nın
ilhamı ile olur ve o günün faziletine bu yoldan delâlet eder.