AHMED
DAVUDOĞLU
317 NOLU
HADİSİN ŞERHİ:
Bu hadis Ashab-ı kiramdan Amr b. As (Radiyallahu anh) 'in vefatını
anlatmaktadır. Müslim şarihlerinden Muhammed el-Übbî Hz . Amr
hakkında şunları naklediyor: Amr akıl, fikir ve lisan
itibariyle Arapların dahisi idi Hz. Ömer b. El, Hattab
birisi ile konuşurken karşısındaki söz anlamazsa: «Seni ve Amr
b. El-As'ı yaratan Allah'ı tenzih ederim» dermiş Hz . Amr, Mısır'da on sene üç ay Hz. Ömer zamanında dört sene H
z. Osman zamanında iki sene üç ayda Hz. Muaviye
zamanında valilik etmiş; ve Hicri 43 tarihinde 90
yaşında vefat etmiştir. Vefatı için başka tarih söyleyenlerde vardır. Vefatında
325.000 altın ve 2.000.000 dirhem gümüş ile 1.000.000 kıymetinde meşhur bir
çiftlik bırakmıştır.
Vefat edeceği zaman
malına bakarak : «Keşke ya sen bir deve tezeği olaydın
ya ben selasil gazasında
öleydim. Öyle işlere girdim kî Allah huzurunda onlar
hakkında hüccetimin ne olacağını bilmiyorum. Muaviyenin
dünyasını düzelttim. Ama kendi ahiretimi batırdım.
Aklımı şaşırdım nihayet ecelim geldi. İşte ecel, ile
pençeleşmekteyim. Malımı aldı. Ailem hakkındaki hilafetimi berbad
etti» demiş sonra oğluna dönerek bana bir bukağı getirde onunla elimi boynuma bağla demiş. Oğlu babasının
dediğini yapmış. Sonra Amr (Radiyallahu
anh) başını
semaya kaldırarak ;
«Allah'ım sen bana emir buyurdun ben isyan ettim; Nehy buyurdun kulak asmadım. Kudretim yok muzaffer olayım.
Suçsuz değilim mazeret beyan edeyim. Ben ancak senden başka ilah olmadığına, Muhammedin senin kulun ve Resulün olduğuna şehadet ediyorum.» demiş; sonra
pişman ve düşünceli gibi parmağını ağzına sokarak vefat etmiştir. Oğlu
Abdullah kendisine :
«Babacığım keşke Ölmekte
olan akıllı bir adamın yanına varsamda neler
çektiğini bana anlatsa derdim işte ölüm seninde başına geldi neler çektiğini
bana anlat» demiş. Hz. Amr buna şu cevabı vermiştir; «Yavrucuğum
sanki bir karanlık içindeyim sanki iğne deliğinden nefes alıyorum, sanki bir
diken dalı ayağımdan başıma doğru çekiliyor» demiş.
-DİKKAT İZAH İÇİNDEKİ RİVAYETLER MÜSLİM'İN DEĞİL, ŞARİLERİNDİR
îbnu Abdi Rabbih diyor ki: Bize Medine'lilerden bazı zevatın haber verdiğine göre Amr b. As oğullarına şunları söylemiş «Ben
ne öldüğüm zaman beni cehenneme götürecek şirk'in içindeyim, ne de öldüğüm
zaman beni cennete götürecek islamın içinde. İslamiyet
hakkında her ne kadar kusur etsemde yine La ilahe illallah'a sarılmaktayım.. •
demiş. Eliyle kelime-i tevhidi tutar gibi yaparak avucunu yummuş; Bir halde ruh
teslim etmiş. Yanındakiler elini açarlar sonra bırakırlar el yine kendi kendine
yumulurmuş.
Hz. Amr'ın
üzerine toprak örtülmesini cenazesinin arkasından meddah yascı
ve saire gelmemesini vasiyet etmesi dindeki sebatına ve Allah tan ne derece
korktuğuna delalet eder. Nebi (Sallallahu Aleyhi v Sellem)'in bütün eshabı böyleydiier. İçlerinden birisi bir parça dünya'ya dalsa;
derhal aklını başına alır. Allah ve Resulü hakkındaki güzel itikadına dönerdi.
Burada « El-Ikdü'l-Ferid namı kitar-la Hz. Muaviye'nin vefatı hakkında yazılan bir kaç cümleyi de
zikretmek yerinde olur kanaatindeyim.
Muaviye (Radiyallahu anh)
'ın hastalığı ağırlaştığı zaman oğlu Yezid yanında yokmuş. Bilahare babasının yanına gelirken Osman b.
Muhammed b. Ebî Süfyanı bir
yerde otururken bulmuş; elinden tutarak beraberce Muaviye'nin
yanına girmişler. Girdikleri zaman Hz. Muaviye can
çekişiyormuş. Yezid kendisiyle konuşmak istediyse de Muaviye konuşmamış. Bunun üzerine Yezid
ağlamağa başlamış. Muaviye (Radiyallahu
anh) bir müddet Yezidi süzdükten sonra şunları
söylemiş: «Yavrucuğum! Hakkında Allah'dan
en çok korktuğum şey sana yaptıklarımdır. Yavrucuğum! Resulüllah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
ile birlikte sefere çıktığım olurdu. Kendileri Kazay-ı
hacet eder de abdest alırsa ellerine suyu ben dökerdim. Bir defasında
gömleğimin omuz başından yırtıldığını görerek: «Ya Muaviye! sana
bir gömlek giydireyim mi?» buyurdular. Hay hay Ya Resulallah, dedim. Bunun üzerine
bana bir gömlek giydirdi. Onu bir defadan başka giymedim. Gömlek bendedir.
Yine bir gün Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tıraş oldu Kesilen saçlarını ve tırnak
kesintilerini aldım. Bunları bir şişe içine koydum. Öldüğüm zaman yavrucuğum,
beni yıka! sonra bu saçlarla tırnakları benim
gözlerime ve burnuma koy! Badehu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
gömleğini kefenimin altına gömlek yerine koy .Eğer
(bana) bir şey fayda verecekse bunlar fayda verir.» demiş.
Görünüşe göre ashab-ı kiramm içerisinde dünyaya
en ziyade kıymet veren şu iki sahabî-i celilin ölüm
anındaki hallerini ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e ne derece hörmet ve ta'zim gösterdiklerini insafla düşünmeli de ibret
almalıdır. Pahr-ı Kainat (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Efendimize karşı hörmet ve ta'zim hususunda diğer
sahabe-i kiram'ın halleri de böyle idi. Haklarında
bir çok insafsızların ileri geri söz ettikleri Muaviye
ile Amr b. As (Radıyallahu Anhüm) 'un halleri böyle olunca; diğer ashab-ı
kiram ve ezvac-i tahirahın
hallerini artık siz düşünün!.. Bize düşen vazife:
kendimizi onlara hakemlik edecek mertebede görerek: «şu haklıdır; bu
haksızdır.» diye ukalalık taslamak değil, cümlesi hakkında (Radıyallahu Anhüm) duasile tezyin-i lisan eylemektir.
Hz, Amr'ın
: «Sonra kabrimin etrafında bir deve boğazlayıp da eti taksim edilinceye kadar
durun ki, sizinle ünsiyet edeyim; ve Rabbim in
elçilerini nasıl karşılayacağımı düşüneyim...» sözünde bir takım faideler vardır:
a) Kabir azabı ve münker nekir adlı iki meleğin
sualleri haktır. Ehl-i hakkın mezhebi budur.
b) Cenaze defnedildikten
sonra kabrinin başında biraz durmak müstehaptır.
c) Ölen kimse o anda
kabrinin yanındakilerin konuştuklarını işitir. Binaenaleyh bazı ulemaya göre Kur'an okumak evladır.
d) Et, yaş üzüm v.s.
müşterek mallar taksim edilebilir.-