İMAM
NEVEVİ ŞERHİ |
305, 306 NOLU HADİSLER İÇİN
Bu
bapta Ömer b. el-Hattab (r.a.)'ın rivayet ettiği hadiste şöyle dediği
belirtilmektedir: "Hayber gününde Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
ashabından birkaç kişi gelerek. .. Cennete mümin olandan başkası girmeyecektir,
diye seslendim." (2/127)
Yine
bu bapta Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği buna yakın manada bir diğer hadis de
bulunmaktadır.
İsnatta
Ebu Zumeyl vardır ki, daha önceden geçmişti. "Hayber günü" Müslim' de
bu şekilde zikredilmiştir ki, doğrusu da budur. Kadı lyaz (rahimehullah)'ın
bildirdiğine göre Muvatta'ı rivayet edenlerin çoğu da bunu bu şekilde rivayet
etmişlerdir ve doğrusu da budur. Onun dediğine göre bazıları da bunu Huneyn
olarak da rivayet etmişlerdir. Allah en iyi bilendir.
Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır, asla" buyruğu ile onların bu
adam hakkında derhal söyledikleri bu, cennetlik olduğuna hüküm verilmiş bir
şehittir, şeklindeki sözlerini reddetmekte, böyle bir şey söylememeleri
gerektiğini, aksine onun ganimetten çalması sebebiyle ateşte olacağını haber
vermektedir.
(306)
"Sevr b. Zeyd ed-Oll!" ismi burada dal harfi kesreli ve ye harfi
sakin (harf-i med)' dir. Bizim ülkemizde bulunan asılların çoğunluğunda bu, bu
şekildedir. Bazılarında ise dal harfi ötreli ve ondan sonra vav üzerinde
yazılan hemzeli olmak üzere "ed-Dueli" şeklindedir. Kadı lyaz
(rahimehullah) kendisinin bu ismi burada Ebu Bahr'dan "Duveli" diye
zaptettiğini söylemekte ve şunları eklemektedir: Ama biz bunu başkalarından dal
harfi kesreli ve ye sakin (med harfi) ile (ed-Olli şeklinde) zaptetmiş bulunmaktayız.
Aynı şekilde Malik de Muvatta'da, Buhari de et-Tarih'te ve başka kaynaklarda
böylece sözkonusu etmiştir.
Derim
ki: Ebu Ali el-Gassani'nin belirttiği üzere burada sözü edilen "Sevr"
Ebu'l-Esved'in kabilesinden birisi idi. Buna göre bunun hakkında da az önce
Ebu'l-Esved ile ilgili olarak belirttiğimiz ihtilaflar sözkonusudur. "İbn
Muti'in azatlısı Salim Ebu'l-Gays'dan" ismi doğrudur. Ayrıca burada sözü
geçen Ebu'l-Gays'a "Salim" denildiği de açıkça ifade edilmektedir.
Ebu
Ömer b. Abdilberr'in et-Temhid adlı eserinin baş taraflarında: Bunun sahih
olarak isminin ne olduğuna vakıf olunmamıştır şeklindeki ifadesi ise burada
sahih isminin tespit edilmesi ile çelişki arzetmez.
İbn
Muti'in adı Abdullah b. Muti' b. Esved el-Kuraşi'dir. Allah en iyi bilendir.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ben onu çalmış olduğu bir
hırka yahut bir abadan dolayı cehennemde gördüm" buyruğunda geçen (hırka
diye tercüme ettiğimiz) burde çizgili bir elbisedir. Şemle ve Nemire de
denilir. Ebu Ubeyd dedi ki: Bu üzerinde suret bulunan siyah bir örtü
(elbise)dür, çoğulu bured diye gelir. Abanın ne olduğu ise bilinmektedir.
Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Bir hırka" ifadesi yani bir
hırkadan dolayı, onun sebebiyle demektir.
Gulul
(ganimetten çalmak) hakkında Ebu Ubeyde şöyle demektedir:
Gulul
özel olarak ganimete ihanet etmektir. (2/128) Başkası ise her şeye yapılan
ihanete denilir, demişlerdir.
"Yükünü
çözüyordu" ibaresinde geçen "rahı" kelimesi kişinin deveye
binerken üzerinde oturduğu yerdir (semer).
"Bir
adam bir ya da iki ayakkabı bağı getirdi. Ey Allah'ın Resulü ben bunları Hayber
günü almıştım, dedi." Asıllarda da bu şekildedir ve bu sahihtir. Mef'ul
hazf edilmiştir. Bunları ele geçirmiştim, demektir. Ayakkabı bağı (şirak):
Ayakkabıda ayağın yüzü üzerinde yer alan bilinen bağlara denilir.
Kadı
Iyaz (rahimehullah) dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in:
"Şüphesiz o hırka onun üzerinde alevalev ateş olmuş yanıyor" buyruğu
ile: ''Ateşten bir ya da iki ayakkabı bağı" buyruğu, bunlardan dolayı ceza
verildiğine dikkat çekmektedir. Ceza bizzat ateşten oldukları halde onlarla
azap edilmesi şeklinde de olabilir, onların cehennemde ateş azabına sebep
olmaları anlamında da olabilir. Allah en iyi bilendir.
"Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir kölesi vardı." Bu kölesinin
adı Mid'am idi. Muvatta'da bizzat bu hadiste onun ismi bu şekilde açıkça
belirtilmiştir. Kadı Iyaz (rahimehullah) dedi ki: Bu kişinin Mid'am'dan başka
birisi olduğu da söylenmiştir. Bunun gibi bir hadiste ismi Kerkire (ve Kirkire
de okunur) olarak geçmektedir ki bunu Buhari zikretmiştir. Kadı Iyaz'ın
ifadeleri burada sona ermektedir. Allah en iyi bilendir.
Hadislerden
Çıkan Hükümler
1-
Ganimetten çalmak oldukça ağır bir haramdır.
2-
Ayakkabı bağına varıncaya kadar çalınanın çok ya da az olması arasında bir fark
yoktur.
3-
Ganimetten çalmak çalan kişi öldürülecek olursa ona şehit denilmesine engeldir.
-İleride yüce Allah'ın izniyle buna dair geniş açıklama gelecektir.-
4-
Küfür üzere ölen hiçbir kimse cennete girmeyecektir. Bu Müslümanların İcmaı ile
de böyledir.
5-
Zorunluluk olmasa da yüce Allah adına yemin etmek caizdir çünkü Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Muhammed'in canı elinde olana yemin ederim
ki. .. " buyurmuştur.
6-
Ganimetten bir şey çalmış bir kimsenin onu geri vermesi gerekir, geri verecek
olursa kabul edilir. Çaldığı şeyi ister geri versin, ister geri vermesin ona
ait eşyaları yakılmaz çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hırka çalanın
da, ayakkabı bağlarını çalan kimsenin de eşyasını yakmadı. Eğer bu bir vacip
olsaydı bunu yapacaktı, yapmış olsaydı da bize nakledilecekti.
"Ganimetten
çalanın eşyasını yakınız ve onu dövünüz." Bir rivayette ise "boynunu
vurunuz" hadisine gelince, bu zayıf bir hadistir. İbn Abdilberr ve
başkaları zayıf olduğunu beyan etmişlerdir. Tahavi (rahimehullah) da şöyle
demiştir: Sahih dahi olsaydı mensuh olurdu. Bu hüküm cezaların mali ceza olduğu
zamanlarda sözkonusu olurdu. Allah en iyi bilendir.