SAHİH-İ MÜSLİM

Konular        Numaralar  

İMAM NEVEVİ ŞERHİ

464 NOLU HADİS İÇİN

 

"Bize Said b. Amr el-Eş'ası tahdis etti." Dedesi el-Eş'as'a nisbet edilmiştir. Daha önee açıklanmıştı.

"İbn Ebeer" adı Abdulmelik b. Said b. Hayyan b. Ebeer'dir. Tabiinden olup, Ebu't-Tufeyl Amir b. Vasile'den hadis dinlemiştir. Müslim onun adını hadisin ikinci rivayet yolunda vererek Abdulmelik b. Said demiştir.

"Mutarrif ve İbn Ebcer'den, ikisi Şa'bl'den, dedi ki: Muğıre b. Şu'be'yi inşallah rivayet yoluyla dinledim." Diğer rivayette "onu minber üzerinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ref ederken dinledim." Öbür rivayette ise "Süfyan'dan, o Mutarrif'ten ve İbn Ebeer' den ... Süfyan dedi ki: İkisinden birisi -sanırım o İbn Ebcer'dir- hadisi ref etti dedi. Musa yüce Rabbine ... sordu." Şeklindedir.

Şunu hatırlatalım ki: Kitabın başındaki fasıllarda açıkladığımız üzere hadis alimlerinin "rivayet yoluyla" yahut "onu ref ederek" yahut: "nispet ederek" ya da "onu ona ulaştırarak" gibi lafızların hepsinin ilim ehli nezdinde hadisin Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e izafe edilmesi için öngörülmüş olduğunu belirttik. Bu hususta ilim ehli arasında hiçbir görüş ayrılığı yoktur. Buna göre onun "rivayetenlrivayet yoluyla" demesi: Dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demektir. Zaten Müslim bunu burada ikinci rivayette beyan etmiş bulunmaktadır.

"İnşallah rivayeten (rivayet yoluyla)" sözüne gelince, buradaki şüphenin ve inşallah demenin ona bir zararı yoktur; çünkü geri kalan rivayetlerde bunu kesin ifade ile bildirmiştir. Son rivayette söylediği: "İkisinden birisi onu ref' etti" sözlerinin anlamı da şudur: İki raviden birisi bu hadisi ref edip onu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e nispet etti, diğeri ise bunu Muğire'nin mevkuf bir sözü olarak rivayet ederek: Muğire' den dedi ki: Musa (aleyhissel&m) sordu ... demek olur.

"İkisinden birisi"de ki zamir ise Süfyan'ın iki hocası Mutarrif ve İbn Ebcer' e aittir. "İkisinden biri:Şa'bt' den, o Muğire' den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)' den şöyle dediğini nakletti: Musa sordu ... " diye rivayeti naklederken, diğeri de: "Şa'bt' den, o Muğire' den şöyle dediğini nakletti: Musa ... sordu."

 

İşte bu ifadeden çıkan sonuç şudur: Hadis hem merfu, hem mevkuf olarak rivayet edilmiştir. Kitabın baş tarafında kaydettiğimiz fasıllarda da belirttiğimiz üzere, fukahanın usul alimlerinin ve muhakkik muhaddislerin benimsedikleri tercih edilen doğru görüşe göre, eğer hadis hem muttasıl, hem mürsel olarak rivayet edilmişse diğer taraftan yine hadis hem merfu, hem mevkuf olarak rivayet edilmiş ise hüküm mevsul ve merfu olduğu şeklinde verilir çünkü bu, sika bir ravinin bir fazlalığıdır. Çeşitli ilim dallanna mensup büyük çoğunluğa göre de bu fazlalık kabul edilir, dolayısıyla bu hadisin burada merfu ve mevkuf olarak rivayet edilişindeki ihtilaiının menfi bir etkisi olmaz. Özellikle de çoğunluk bu hadisi merfu olarak rivayet etmiş olduğuna göre, bu böyledir. Allah en iyi bilendir.

 

Musa (aleyhissel&m)'ın: "Cennetliklerin en aşağı mevkide olanları ... " şeklindeki sözleri bütün asıl nüshalarda "ma" iledir. Bu da sahih bir ifadedir, anlamı ise: Cennetliklerin en alt mertebede olanların niteliği ya da alameti nedir, demektir. (3/45)

 

Muğıre isminin mim harfi ötreli ve kesreli (Miğıre) şeklinde telaffuz edildiği ve bunun iki söyleyiş olduğu, ötreli telaffuzun ise daha meşhur olduğu da önceden geçmişti. Allah en iyi bilendir.

"Herkes konaklayacağı yere yerleşmiş ve alacağını almışken nasılolur ... " Kadı İyaz bu, onların Mevlalarının lütuf ve ikramlarından alıp, elde ettikleri anlamındadır. Yahut onlar konaklarına gitmek üzere yola koyulmuşlar anlamında da olabilir.

"Onların mevki itibariyle en yüksek olanları (Allah: İşte benim istediklerim ... onlardır, buyurdu}." İstemekten kasıt seçmek ve süzmektir. "Lütuf ve ikramlarını ellerimle diktim ... " buyrukları da onları seçtim, onları veli ve dost edindim. Onlara lütuf ve ikramlarım hiçbir şekilde değişmeyecektir. Sözlerin sonunda ise ne oldukları bilinen ifadeler hazfedilmiştir. Bunun da takdiri şudur: Benim onlara yapmış olduğum ikramlar ve onlar için hazırladıklarım hiçbir kimsenin kalbinden geçmemiştir.

"Doğruluğunun delili" anlamındaki (.jI~J) lafzının başındaki mim harfi kesrelidir, doğruluğunun delili ve bunu doğrUlayan anlamındadır. Allah en iyi bilendir.