SAHİH-İ MÜSLİM

     Konular Numaralar  

 

 

394 ve 395 nolu Hadis’in İzahı:

 

Ebu Davud Salat; Tirmizî, salat; Tefsir süre, Nesâî, iftitâh; İbn Mâce, ikâme, edeb; Muvatta, nida; Ahmed b. Hanbei, II, 241, 285, 480, 204, 215, 250, 290, 457, 460, 478, 487, IH, da tahric etmişlerdir.

 

  Hıdâç: Noksanlık demektir. Hadîste Mudâf hazf edilmiştir. Yâni Hıdâç «Zatü hıdâç manasınadır. Hadîsin bir rivayetinde, Ebu Hureyre'ye; Biz imamın arkasında bulunuyoruz» diyen zatın Ebu-s Saîb olduğu, Ebu Hureyre'nin ona cevaben; «Fatihayı içinden oku yâ Fârisî» dediği rivayet olunmuştur.

 

Hamd: Teâlâ Hazretlerini fiil sıfatları ile, Temcîd de celâl sıfatları ile sena etmektir. Allah'ı her iki sıfatları ile öğmeğe sena denilir. Besmelede bunların ikisi de vardır. Yani Rahman'ın medlulü zâtın sıfatına, Rahim'in mânâsı da fiil sıfatına şâmildir. Bundan dolayı mezkur sıfatlar Allah Teâlâ'ya mahsus olmuştur. Başkaları bunlarla tavsif edilemez.

 

Ulemânın beyânına göre Allah Teâlânın ;

 

«Salât'ı kulumla ikimiz arasında yarıya böldüm» buyurmasından murâd Fatiha süresidir. Namaz fâtihasız olmadığı için burada ona salât denilmiştir. Nevevî;

 

«Bu hadîste Fatihanın namazda alettayin vâcib olduğuna delîl vardır» dedikten sonra ulemâdan naklen şunları söylüyor: Hadîsten mürâd fatihanın mânâ itibarİ ile taksimidir. Çünkü fatihanın ilk yarısı Allah'a tahmîd, temcîd, sena ve tefvizdir. İkinci yarısı ise ihtiyaç, talep ve niyazdır.

 

Besmelenin fatihadan bir âyet olmadığını söyleyenler, bu hadîsle istidlal etmişlerdir. Onların ihticâc ettikleri en vazıh delîl budur. Derler ki: Fatiha bil icma' yedi âyettir. Bunlardan üçü senadan ibarettir. Ve [ El hamdu lillah ] diye başlarlar. Üçüncüsü duadır [İhdinessirate'l mustakim ] diye başlarlar. Ortada ikisinin arasında bir âyet daha vardır ki o da  [ İyyakene'budu ve iyyakenestain ]

dir. Bir de Allah Teâlâ;

 

«Fatihayı kulumla ikimiz arasında yarıya taksim ettim» buyurmuş, fakat besmeleyi zikretmemiştir. Besmele fatihadan olsaydı onu da zikrederdi. Buna gerek bizim ulemâmız, gerekse besmeleyi fatihadan saymayan diğer ulemâ bir takım cevaplar vermişlerdir. Şöyle ki:

 

a) Yarıya bölme fatihaya değil, bütün namaza aittir. Lâfzın hakikati bunu gösterir.

 

b) Yarıya bölme işi fatihanın tam âyetlerine mahsustur.

 

c) Yarıya bölmenin mânâsı şudur: Kul [El hamdu lillahi Rabbi'l alemin ] âyet-i kerîmesini okuduğu zaman Allah Teâlâ;

 

«— Kulum bana Hamd-ü sena etti, bana temcidde bulundu» der. Çünkü Tahmîd güzel fiillerden dolayı, Temcid de güzel sıfatlar sebebiyle senada bulunmaktadır. Bunların hepsine birlikte sena denilir. Onun içindir ki Rahman ve Rahim sıfatlarına cevap olarak vârid olmuşlardır. Çünkü bu iki sıfat Allah'ın zâti ve fi'lî bütün sıfatlarına şâmildirler. Rivayetin birinde Allah Teâlâ;

 

«— Kulum bana umurunu Tefviz eyledi» buyurmasının yevm-i din (yâni kıyamet günü) ile mutabakatı şu yöndendir. Allah-ü Zülcelâl kıyamet gününde münferiden mülk sahibidir. Kulların hesap ve cezası ona aittir.

 

Din: Hesap ve bir kavle göre ceza mânâsına gelir, o günde hiçbir kimsenin bir dâvası olmayacaktır. Dünyada ise bazı kulların milk-i mecazisi vardır. Bazıları da haksız yere davada bulunabilirler, kıyamet gününde bunların hiçbiri kalmayacaktır. îşte Hadîsin mânâsı budur. Yoksa Allah Teâlâ hakikatta iki cihâna ve onlarda bulunan her şeye mâliktir. Herkes onun kulu, o herşeyin rabbidir. Bu itirafın tazammün ettiği ta'zim, temcîd ve tefviz, her vasfın üzerindedir.

 

Müslim'in rivayetinde [.........] denilmiş, başkalarının rivayetlerinde ise [...........] buyurulmuştur.

 

[ihdinessiratel mustakim] âyet-i kerîmesinden itibaren surenin sonuna kadar üç âyet bulunduğuna delîldir. Mesele ihtilaflıdır. İhtilâf, besmelenin fatihadan olup olmadığına mebnîdir. Bizim mezhebimiz ile ekseri ulemânın mezheblerine göre besmele fatihadandır ve bir âyettir.

 

[ İhdiniessirate ] âyet-i kerîmesinden itibaren surenin sonuna kadar iki âyet vardır. İmam Mâlik ile besmelenin fatihadan olmadığını söyleyen diğer ulemâya göre bu âyetten îtibaren surenin sonuna kadar üç âyet vardır» Nevevî'nin izahatı burada sona erdi.

 

Nevevî'nin de işaret ettiği vecihle besmele meselesi ulemâ arasında ihtilaflıdır. Yalnız

 

Neml süresindeki besmele bilittifak oradaki âyetin bir cüzüdür. İhtilâf sure başlarındaki besmeleler hakkındadır. Bunlar bazı şâfiîlere göre her surenin ilk âyetleridir. Yalnız Sure-i Tevbe'nin başında besmele yoktur. Mâlikîlere göre sure başlarındaki besmeleler Kur'an'dan değildirler.

 

Hanefilere gelince, mütekaddimîn bu meselede İmam Mâlik ile beraberdir, fakat müteahhirîn: «Sure başlarındaki besmeleler Kur'an-ı Ke-rim'don tek bir âyettir. Bu âyet surelerin arasını ayırmak için nazil olmuştur. Mushaflarda besmelelerin Kur'an hattı ile yazılması ve selef-i salihinin buna itirazda bulunmaması âyet olduğuna delildir.» demişlerdir. Binâenaleyh besmele Kur'an'dan bir âyet ise de tam bir âyet olup olmaması şüpheli göründüğünden yalnız besmele ile namaz caiz değildir. Ancak bu şüphe onun Kur'an'dan olup olmaması hakkında değildir. Kur'an'dan olduğunda şüphe yoktur. Onun için cünup ve hayızlı kimseler besmeleyi teberrük ve dua kasdiyle okuyabilirlerse de Kur'an niyeti ile okumaları caiz değildir. Besmele Kur'an'dan olduğuna göre, onu Kur'an'dan saymamak, Kur'an'dan olmadığına göre Kur'an'dan saymak küfrü îcap ederse de bu bâbda Şâfiîlerle Mâlikîlerin delillerindeki şüphe kuvvetli olduğundan ve her bir ferîk diğeri indinde müevvil sayıldığından, hiç biri diğerini tekfir etmemişlerdir.