İBNÜ’L-ESİR el-Kamil fi’t-Tarih

1. CİLT

 

Hz. ADEM (A.S.)'İN VEFATI

 

Rivayet edildiğine göre, Hz. Adem (A.S.) ölümünden önce on bir gün hasta yatmış ve oğlu Şis (A.S.)'i yanına çağırıp vasiyetini yapmış, O'nu yerine vasi tayin etmiştir. Ayrıca ondan, vasiyet yoluyla kendisine öğrettiği bilgileri Kabil ile onun evladından gizli tutmasını istemiştir; çünkü Adem (A.S.) bildiklerini yalnız Habil'e tahsis edip öğrettiği için Kabil onu kıskanıp öldürmüştü. Bunun üzerine Hz. Şis ve oğulları Hz. Adem'in emrine uyarak bu bilgileri gizli tuttular. Bundan dolayı Kabil ve evladı bu bilgilerden faydalanamadılar.

 

Ebu Hureyre (R.A.)'nin rivayet ettiği bir hadiste Nebi (s.a.v.) şöyle buyurur: ''Allah (C.C.) Hz. Adem'i yarattığı zaman O'na: "Ey Adem! Şu melek grubunun yanına git ve onlara, ''es-Selamü aleyküm'' diyerek selam ver." buyurdu. Hz. Adem (A.S.) de onların yanına gelip selam verdi. Bunun üzerine onlar da: "Aleyke's-selam ve rahmetullah" diyerek karşılık verdiler. Bundan sonra Hz. Adem Allah'ın huzuruna döndü ve Allah (C.C.) ona: "İşte bu, hem senin ve hem de zürriyetinin kendi aralarında selamlaşma şekli olacaktır" buyurdu. Sonra Allah (C. C.) her iki elini (mecazi manada anlamak gerekir) yumarak ona: "Arzu ettiğini seç al." buyurdu. Hz. Adem: "Gerçi O'nun her iki eli de uğurlu ve kutludur; fakat ben Rabb'imin sağını tercih edip beğendim." dedi. Bunun üzerine Allah (C.C.) sağ elini açtı; Adem (A.S.) O'nun sağ avucunun içerisinde kendisinin ve bütün zürriyetinin suretlerini gördü. Burada zürriyetinden her bir kişinin eceli belirlenip yazılmıştı. Adem (A.S.)'in ömrü ise bin yıl olarak yazılıydı. Hz. Adem, onların arasında üzerlerinde nurlar parlayan bir kitle gördü ve: "Ey Rabb'im! Üzerlerinde nurlar parlayan bu kişiler kimlerdir?" diye sordu. Allah (C.C.): "Onlar, kullarıma göndereceğim elçi ve peygamberlerdir." buyurdu. Onların arasında hepsinden daha nurlu birisi vardı ve ömrü kırk yıl olarak yazılmıştı. Allah (C. C.) Hz. Adem'e bu nurlu kişinin Davud (A.s.) olduğımu bildirdi. Bunun üzerine Hz. Adem: "Ey Rabb'im! Bu kişi hepsinden daha nurlu olduğu halde ona kırk yıllık bir ömür takdir edilip yazılmış" dedi. Allah (C.C.): "O'na da bu kadar ömür yazdım" buyurdu. Hz. Adem: "Ey Rabb'im! O'nun ömrünü uzatmak üzere benim ömrümden altmış yılı eksilt" dedi.'' Hz. Peygamber (s.a.v.) sözlerine şu şekilde devam etti: ''Adem (A.S.) yeryüzüne indirilince günlerini saymağa başladı. Ruhunu almak üzere Azrail (Melekü'l-mevt) yanına geldiğinde O'na: "Ey ölüm meleği Azraİl! Acele ettin, daha benim altmış yıllık ömrüm var" dedi. Azrail: "Sen Rabb'inden bu altmış yıllık ömrünün oğlun Hz. Davud (A.S.)'a verilmesini istemiştin, senin şu anda ömrün tükenmiştir" dedi. Bunun üzerine Adem (A.S.): "Ben böyle bir şey yapmadım" cevabını verdi.'' Hz. Peygamber (s.a.v.) sözlerine devam ederek şöyle buyurdu: ''Adem (A.S.), verdiği sözü unuttu, dolayısıyla zürriyeti de verdiği sözleri unuttu; Adem (A.S.) verdiği sözü inkar etti, dolayısıyla zürriyeti de verdikleri sözleri inkar ettiler. İşte bu yüzden Allah (C.C.) verilen sözlerin yazıyla belgelendirilmesini kanunlaştırdı ve şahit gösterilmesini emretti.''

 

İbn Abbas (R.A.) rivayet ediyor ve şöyle diyor: "Borç ayeti (Bakara suresi, ayet 282) indirildiği zaman Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: ''İlk önce (sözünü) inkar eden Hz. Adem olmuştur.'' (Peygamberimiz bu cümleyi üç defa tekrar etmişlerdir). ''Allah Hz. Adem'i yarattığı zaman O'nun arkasını (sırtını) sıvazlayıp kıyamete kadar gelecek olan zürriyetini O'ndan çıkardı ve Adem (A.S.)'e onları arzedip gösterdi. Hz. Adem onların arasından nurlu birisini gördü ve: "Ey Rabb'im! Bu benim hangi oğlum?" dedi. Allah (C.C.): "Oğlun Davud peygamberdir" Adem (A.S.): "Ömrü ne kadardır?" dedi. Allah (C.c.):

"Altmış yıldır" buyurdu. Adem (A.S.): "O'nun ömrünü artırmanı isterim" dedi. Bunun üzerine Allah (C.C.): "Hayır! Ancak sen kendi ömründen verirsen artırırım" buyurdu. Adem (A.S.)'in ömrü bin yıl olarak takdir edilmişti; ömründen kırk yılını Hz. Davud'a bağışladı. Allah (C.C.) tarafından bu hususla ilgili bir belge yazılıp melekler şahit tutuldu. Adem (A.S.)'in ölüm zamanı yaklaşıp melekler ruhunu almak için geldiklerinde, meleklere: "Benim daha kırk yıllık ömrüm var." dedi. Melekler de ona: "Sen o kırk yılı oğlun Davud (A.S.)'a bağışlamıştın" dediler. Adem (A.S.): "Hayır! Ben böyle bir söz vermedim ve O'na böyle bir bağışta bulunmadım." karşılığını verdi. Bunun üzerine Allah (C.C.) daha önce yazılmış olan belgeyi Adem'e ibraz edip gösterdi ve melekleri de şahit tuttu; bununla beraber Allah, Hz. Adem'in ömrünü bin, Davud (A.S.)'un ömrünü de yüz yıl olarak tamamladı.''

 

Sa'id bin Cubeyr'in de içerisinde bulunduğu bir cemaatten bu rivayetin bir benzeri rivayet edilmiştir. İbn Abbas, Hz. Adem'in ömrünün dokuz yüz otuz altı yıl olduğunu söylüyor. Tevrat ehli ise Hz. Adem'in ömrünün dokuz yüz otuz yıl olduğunu iddia ediyor.

Bu husustaki Resulullah (s.a.v.)'ın hadisleri ve alimlerin sözleri bizinı anlattıklarımızdan ibarettir. Bununla beraber insanların en bilgilisinin Resülullah (s.a.v.) olduğunu unutmamak gerekir.

 

Hz. Adem'in kendi ömründen oğlu Davud (A.S.)'a altmış yıl bağışladığını bildiren Ebu Hureyre'nin rivayeti esas alındığı takdirde, yukarıda zikredilen iki hadisle Tevrat'ta geçen Hz. Adem'in dokuz yüz otuz yıl yaşadığı rivayeti arasında fazla bir farkın bulunmadığı görülür. Belki de Allah (C.C.) Tevrat'ta Hz. Adem'in, oğlu Davud (A.S.)'a bağışladığı kısmı anmayarak yalnız onun eksilen yaşını zikretmiştir.

 

Yahya bin Ubbad'dan rivayette bulunan İbn İshak, Yahya'nın babası Abbad'ın şu sözünü aktarıyor: "Bana gelen bir habere göre, Hz. Adem öldüğü zaman Allah tarafından onun kefen ve hanutu (güzel kokulu bir madde) cennetten gönderilmiş, sonra kabir ve defin işleri için melekler görevlendirilmiş ve onlar Adem (A.S.)'i defnetmişlerdir. "

 

Übeyy bin Ka'ab'ın rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur:

''Adem (A.S.)'in ölmesi yaklaşınca Allah kendisine cennetten kefen ve hanut gönderdi. Havva melekleri görünce onların arkasından Adem (A.S.)'in yanına girmek istedi. Bunun üzerine Hz. Adem Havva'ya: "Rabbimin elçileri (melekleri) ile beni kendi halime bırak. Başıma ne geldiyse hep senin yüzünden geldi; çektiğim mihnetlerin sebebi hep sendin" dedi. Adem (A.S.) ölünce melekler onu sidirli su ile tekli sayıda (bir, üç, beş gibi) olmak üzere yıkadılar, yine tekli sayıda olmak üzere elbiseye sarıp kefenlediler, sonra lahdine indirip defnettiler. Bundan sonra onlar: "İşte bu tarzda hareket etmek Adem (A.S.)'den sonra gelecek olan nesli için bir sünnet olsun" dediler.''

 

İbn Abbas anlatıyor: "Adem (A.S.) öIünce oğlu Şis (A.S.) Cebrail'e: ''Adem'in namazım kıldır'' dedi. Cebrail de ona: ''İleri geç, babanın namazım kıldır, otuz defa tekbir al, bunun beşi namaza aittir, geri kalan yirmi beşi ise Adem'e ikram ve ihtiramdır'' dedi."

 

Rivayet edildiğine göre, Adem (A.S.) Garu'l-kenz denilen Ebu Kubeys dağındaki bir mağaraya defnedilmiştir. İbn Abbas ise, "Nuh (A.S.) gemiden çıktıktan sonra Adem (A.S.)'i Beytü'l-makdis'e defnetmiştir," diyor.

 

Yukarıda zikredildiği üzere, Hz. Adem cuma günü vefat etmiştir. Yine anlatıldığına göre Havva, Adem (A.S.)'den sonra bir yıl yaşamış, sonra yukarıda anlattığım mağarada eşinin yanına defnedilmiş ve Tufan'a kadar burada kalmıştır. Daha sonra Nuh (A.S.) onları yerlerinden çıkarıp bir tabuta yerleştirdikten sonra gemisine almıştır. Yeryüzündeki sular çekildikten sonra Tufan'dan önceki yerlerine tekrar yerleştirmiştir.

 

Rivayete göre, Havva iplik eğirmek, bez dokumak, hamur yoğurmak, ekmek yapmak gibi kadınlar tarafından yapılan bütün işleri yapmıştır.

 

Biz, buraya kadar Adem (A.S.) ile düşmanı İblis'in durumlarını, onlarla ilgili haberleri, Hz. Adem'in düşmanı olan İblis'in kibirlenip gururlandığı, taşkınlık edip isyan ettiği zaman Allah'ın onu huzurundan ve rahmetinden kovarak cezasını çabuklaştırdığını ve kıyamete kadar kendisine mühlet verdiğini, yaptığı hatadan ve verdiği sözü yerine getirmemekten dolayı Hz. Adem'in cezasını dünyada iken çabuklaştırdığını, fakat hatasından tövbe edip rucu ettiği için onu rahmetiyle kuşattığını anlatıp tamamladık. Şimdi de Allah'ın izniyle Adem (A.S.)'in iki oğlu Kabil ve Şis (A.S.)'e, bunların çocukları konusuna geçebiliriz.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

Hz. ADEM'İN OĞLU ŞİS (A.S.)