|
|
Farslı
alimler, Tahmuris'ten sonra Cemşid'in hükümdar olduğunu söylerler. Onlara göre,
cem ''ay'', şid ''şua, ziya'' demektir. Cemşid çok güzel olduğu için kendisine
bu lakabı vermişlerdir. Tahmuris'in kardeşi olan Cemşid'in asıl adı ise Cem bin
Vivencihan'dır.
Bir
rivayete göre Cemşid, yedi iklime hakim olmuş, buralarda bulunan insan ve cinleri
itaati altına almış ve başına taç giymiştir. O, hükümdarlığının birinci yılım
tamamladıktan sonra ellinci yılına kadar demirden kılıçlar, zırhlar, silahlar
ve san'at aletleri yapılmasını, ellinci yılından yüzüncü yılına kadar ise
ibrişim elde edilip eğirilmesini, pamuk, keten gibi eğirilip dokunması mümkün
olan her şeyin elde edilmesini ve bunların türlü renklere boyanarak
giyilmelerini emretmiştir.
Cemşid,
hükümdarlığının yüzüncü yılı ile yüz ellinci yılları arasındaki zaman
içerisinde halkı asker, alimler, katipler ve sanatkarlar, rençperler olmak
üzere dört tabakaya ayırınış; halktan bir de hizmetçi sınıf edinmiştir. Ayrıca
o, teşkil ettiği bu sınıflar için hususi mühürler yaptırmış, savaş mührünün
üzerine: ''İdareli davranış ve yumuşak muamele'', vergi mührünün üzerine:
''Adalet ve bayındırlık'', posta ve haberleşme mührünün üzerine: ''Doğruluk ve
emanet'', mahkeme mührünün üzerine: ''Siyaset ve haklının hakkını korumak''
cümlelerini yazdırınıştır. Bu mühürlerin bu şekildeki kullanma adet ve geleneği
İslamiyet'e kadar devam etmiştir.
Yine
Cemşid, saltanatının yüz ellinci yılından iki yüz ellinci yılına kadar
şeytanlar ile savaşmış, galip gelerek onları perişan etmiş ve onlar (Allah
tarafından) onun emrine verilmişlerdir. Cemşid, saltanatının iki yüz elli ile
üç yüz on altı yılları arasında, emrindeki şeytanları dağlardaki taş ve
kayaları kırdırmak, yumuşak taş, kireç ve alçı elde etmek, bunlar ile binalar
ve hamamlar inşa etmek, denizlerden ve dağlık kısımlardan nakliyat yapmak,
madenler, altın, gümüş ve eriyen diğer madeni maddeler elde etmek, çeşitli
kokular ve ilaçlar yapmak için görevlendirmiştir.
Bundan
sonra Cemşid'in emri üzerine kendisi için camdan bir araba yapılmış, şeytanları
koştuğu bu arabaya binerek havaya yükselmiş ve bir gün içinde Dünbavend' den
Babil'e gelmiştir. Onun Babil'e geldiği bu gün ise yılın ilk ayının ilk günü
(Nevnlz)dür. Halk o günü ve ondan sonra gelen beş günü bayram edinmişlerdir.
Cemşid,
altıncı gün bir beyanname yayınlayarak, tebaasını Allah'ın hoşnut olacağı bir
tarzda idare ettiği için kendisine bir mükafat olarak Allah tarafından
tebaasının sıcak ve soğukluktan, hastalıklardan, ihtiyarlık ve kıskançlıktan
korunacağını halkına bildirmiştir. Bunun bir neticesi olarak halk, üç yüz on
altı yıllık bir zamandan sonra üç yüz yıl daha yukarıda zikredilen hallerden
azade olarak yaşamışlardır.
Bundan
sonra Cemşid, Dicle üzerine bir köprü inşa etmiş ve bu köprü İskender
tarafından yıkılıncaya kadar uzun süre ayakta kalmıştır. Kendisinden sonra
gelen kral ve hükümdarlar ise aynı şekilde köprüler yapmak istemişler; fakat
aciz kaldıkları için ağaçtan köprüler yapmak yolunu seçmişlerdir.
Cemşid,
Allah'ın kendisine vermiş olduğu nimetleri hiçe sayarak inkar etmiş, insanları,
cinleri ve şeytanları bir araya toplayıp onlara, kendilerinin sahibi olduğunu,
hastalıklardan, ölüm ve ihtiyarlıktan onları kendi kuvvetiyle koruduğunu
bildirmiş, azgınlığını sürdürmeye devam etmiş ve halkından hiç bir kimse ona
cevap vermemiş, onun içerisinde bulunduğu bu durum şeref ve vakarını
kaybettirmiş, neticede Allah tarafından idare ve işlerini yürütmekle görevli
olan melekler de kendisinden uzaklaşmışlardır. ''Dahhak'' ismiyle bilinen
Biveresb onun bu durumunu öğrenir öğrenmez hemen parçalamak üzere Cemşid'in
üzerine yürüdü, fakat o kaçıp kurtuldu. Ancak bundan sonra bir fırsatım bulan
Biveresb onu ele geçirdi ve barsaklarını çıkarıp kendisini testere ile ikiye
böldü.
Bir
rivayete göre, Cem ilahlık iddiasında bulunmuş, kardeşi İsgatur (İsfatur?) onu
öldürmek üzere üzerine yürümüş, fakat Cem izini kaybettirip yüz yıl kadar
saklanmış, neticede gizliliğini sürdürdüğü bir sırada Biveresb üzerine yürümüş
ve onu mağlup ederek mülkünü elinden almıştır.
Rivayete
göre, Cem'in hükümdarlığı yedi yüz on altı yıl, dört ay sürmüştür. Yukarıda
geçtiği üzere, bir takım Acem hurafelerinden ibaret olan, duyulması kulaklara
hoş gelmeyen, tabiat ve akıllar tarafından reddedilen bir takım şeylerin
bulunmasından dolayı Cem ile alakalı haberleri buraya almamağa karar vermiş
iken biz yine de onunla ilgili haberleri ve hadiseleri bu kısımda tam olarak
vermeğe çalıştık. Böyle yapmamızın sebebi ise Acemlerin cahilliklerini ortaya
koymaktır; çünkü onlar, çoğu zaman Arapları cehaletle suçlayıp ayıplarlar;
halbuki Araplar hurafe hususunda onların ulaştığı bu noktaya hiçbir zaman
gelmemişlerdir. Eğer biz Cem ile ilgili bu kısmı buraya almamış olsaydık,
Acemlerin haberlerine dair zikretmek istediğimiz bir kısım şeyleri terk etmiş
alacaktık.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
Hz. NUH
(A.S.)'UN ZAMANINDA MEYDANA GELEN HADİSELER