|
|
Bundan
sonra Allah (C.C.) Hz. Davud'u Oriya'nın karısıyla imtihan etti. Bu hadisenin
sebebi şu idi: Hz. Davud zamanını üçe taksim etmişti. Bir gün halkın
anlaşmazlıklarını halledip hükme bağlar, bir gün uzlete çekilip Allah'a ibadet
eder, bir gününü ise hanımlarıyla geçirirdi. Hz. Davud'un doksan hanımı vardı.
Ayrıca o, Hz. İbrahim'in, Hz. İshak'ın ve Hz. Ya'kub'un üstünlüklerine gıpta
ederdi.
Bir
defasında Hz. Davud (A.S.): "Ey Rabb'im! Gördüğüm kadarıyla hayrın tümünü
atalarım almış bulunuyor. Onlara verdiklerinin benzerini bana da ver."
dedi. Bunun üzerine vahiy yoluyla Allah ona: "Senin ataların bir takım
musibetlerle imtihan edildiler ve sabrettiler. İbrahim oğlunu boğazlamakla
imtihan edildi, İshak gözlerini kaybetmekle imtihan edildi, Ya'kub da oğlu
Yusuf'a üzülmekle imtihan edildi." buyurdu. Hz. Davud: "Ey Rabb'im!
Onları imtihan ettiğin şekilde beni de imtihan et ve onlara verdiklerinin
benzerini bana da ver." dedi. Allah (C.C.) ona vahyederek: "İmtihan
edileceksin, kendini koruyup kolla." buyurdu.
Rivayet
edildiğine göre, onun imtihana çekilmesinin sebebi şu idi: Hz. Davud (A.S.)
hiçbir kötülük yapmadan bir gün geçirebileceğini içinden geçirmişti. Nihayet
kendini ibadete verdiği gün gelince, bu gününü kötülük yapmadan geçirmeğe karar
verdi, kapısını kapatıp ibadete koyuldu. Aniden üzerinde bütün güzel renklerin
toplandığı altından bir güvercinin önüne konduğunu gördü ve onu yakalamak
istedi. Bu güvercin uçup onun yakalamaktan ümitsizliğe düşmeyeceği kadar bir
yakına kondu. Sonra güvercin uçtu, o da onu takip etti. Nihayet bu vaziyette
güvercini takip ederken yıkanmakta olan bir kadın gördü ve güzelliğine hayran
kaldı. Bu kadın Davud'un yerdeki gölgesini görünce, kendisini saçlarıyla
örterek gizlenmeğe çalıştı. Bu ise Hz. Davud'un rağbetini iyice artırdı. Bunun
üzerine Hz. Davud kadın hakkında bilgi toplamağa başladı ve kocasının bir sınır
boyunca askerlik hizmetinde olduğunu öğrendi. Hz. Davüd sınır kumandanına haber
göndererek, Oriya'nın savaşta Tabut'un önünde yürümemesini emretti. Tabut'un
önünde ilerleyen kim olursa olsun yenilmez; ya zafer kazanır, ya da
öldürülürdü. Sınır komutanı Hz. Davüd'un dediğini yaptı ve Oriya öldürüldü.
Anlatıldığına
göre, Hz. Davud kadını görünce beğenip kocasının kim olduğunu sordu ve ona:
"Falan ordudadır" diye cevap verildi. Bunun üzerine Davud (A.S.) ordu
komutanına bir mektup yazarak, onu bir askeri birlik ile birlikte falan
düşmanın üzerine göndermesini emretti, komutan da bu emri yerine getirdi.
Neticede Allah ona zafer nasip etti ve komutan durumu bir mektupla Davud (A.S.)'a
bildirdi. Bu defa Hz. Davud komutana bir mektup yazarak onu daha kuvvetli olan
falan düşmanın üzerine göndermesini emretti. Komutan emri yerine getirdi; fakat
o yine zafer kazandı. Hz. Davud verdiği emirle onun üçüncü bir düşmana karşı
gönderilmesini emretti, komutan bu emri de yerine getirdi. Fakat Oriya üçüncü
seferinde öldürüldü, Davud (A.S.) da onun karısıyla evlendi. Katade'nin
demesine göre bu kadın Hz. Süleyman'ın annesidir.
Başka
bir rivayete göre, Hz. Davud'un günahı şu idi; Ona, Oriya'nın hanımının
güzelliğine dair haber geldiğinde, helal yoldan bu kadının kendisinin olmasını
temenni etmişti. Bu sırada Oriya savaşa gitmiş ve gittiği savaşta öldürülmüştü.
Hz. Davud, Oriya'nın öldürülmesine başkasına üzüldüğü kadar üzülmemişti. Davud
(A.S.), kendisini ibadete tahsis ettiği bir günde kapısını kapatmış, mihraba
çekilip kendisini ibadete vermişti. İşte bu sırada Allah tarafından gönderilen
iki melek ansızın kapının dışındaki bir yerden yanına girmişlerdi. Hz. Davud bu
durumdan korkuya kapıldı. Yanına gelen iki melek ise ona: ''Korkma, biz iki
davacıyız. Birimiz, ötekinin hakkına tecavüz etti. Şimdi sen aramızda hak ile
hükmet, haktan uzaklaşma.'' (Sad suresi, ayet 22) dediler. Bu arada onlardan
biri: ''Bu kardeşimin doksan dokuz koyunu var, benim ise tek bir koyunum var.
Böyle iken: "Onu da bana ver" dedi ve konuşmada bana ağır bastı (Yani
bana galip gelerek koyunumu elimden aldı).'' (Sad suresi, ayet 23) dedi. Hz.
Davud ötekine dönerek: "Ne dersin?" diye sordu. Öbürü: "Doğru
söylüyor. Ben koyunlarımı yüze tamamlamak istedim ve onun bir koyununu da
aldım." diyerek cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Davud ona: "O takdirde
senin başkasının hakkına tecavüz etmene göz yumamayız." dedi. Melek de ona:
"Senin buna gücün yetmez." diye karşılık verdi. Hz. Davud: "Eğer
ona koyununu geri vermeyecek olursan, (burun ve alnını göstererek) şu ve şu
yerlerine vururuz." diyerek tehdit etti. Bunun üzerine melek ona: "Ey
Davud! Sen, şu ve şu yerlerine vurulmağa benden daha layıksın. Çünkü senin
doksan dokuz hanımın olduğu halde, Oriya'nın bir tek hanımı vardı. Nihayet
öldürünceye kadar onun peşini bırakmadın, sonra da onun hanımı ile
evlendin." dedi. Bundan sonra melekler onun gözünden kayboldular.
Not:
Nebilere günah isnadı ''İsmet'' sıfatına aykırıdır. Bu yüzden ihtiyatlı olup bu
hikayeyi doğru kabul etmekte acele etmemek şarttır. (mahir)
Nihayet
Hz. Davud imtihan edildiğini ve içine düştüğü durumu anladı.
Bunun
üzerine hemen secdeye kapandı ve kırk gün zaruri bir ihtiyacı olmadıkça başını
secdeden kaldırmadı. Bu arada Hz. Davud öyle çok ağladı ki, gözyaşlarından
sulanarak biten otlar başım örttü. Sonra Hz. Davud Allah'a: "Ey Rabb'im!
Alnım yara oldu, gözyaşlarım tükendi; yine de işlediğim günah hakkında bana bir
şey söylenmedi?" diyerek nida edip seslendi. Bu sırada ona: "Aç isen
doyuralım, hasta isen şifa verelim, zulme uğradıysan yardım edelim. "
şeklinde bir nida geldi. Bunun üzerine Hz. Davud hıçkıra hıçkıra öyle ağladı
ki, gözyaşlarından biten otlar birden kuruyup sararıverdi. İşte tam bu sırada
Allah (C.C.) onun tövbesini kabul etti ve ona: "Başını kaldır, seni
yarlığayıp affettim." buyurdu. Hz. Davud: "Ey Rabb'im! Suçumu
bağışladığını nasıl anlayayım? Sen adil bir hakimsin, verdiğin hükümde
adaletten sapmazsın. Yarın kıyamet günü Oriya eliyle başını tutup şah
damarlarından kanlar akarak senin Arş'ının önüne gelip de: ''Ey Rabb'im! Şuna
sor, ne diye beni öldürdü?'' diyecek olursa, o zaman ne olacak?" dedi. Bunun
üzerine vahiy yoluyla Allah (C.C.) ona: "Kıyamet günü olduğu zaman onu
çağırırım ve seni bana bağışlamasını isterim. Böylece o seni bana bağışlar, ben
de ona cenneti bağışlarım." buyurdu. Hz. Davud: "Ey Rabb'im! İşte
şimdi senin beni bağışlayıp affettiğini anladım." dedi.
Bundan
sonra Davud (A.S.) vefat edinceye kadar utancından dolayı doya doya bir daha
gökyüzüne bakamadı. Hz. Davud günahım eline nakşetmişti, gözü ona iliştiği
zaman eli titremeğe başlardı. Kendisine, içmesi için kap içinde içecek bir şeyler
getirildiğinde yarısını veya birini içer, hemen günahını hatırlayarak hıçkıra
hıçkara ağlamağa başlardı; ağlarken de mafsalları birbirinden ayrılacak gibi
olur, sonra da getirilen kap gözyaşlarıyla dolmuş olurdu. Bu yüzden: "Hz.
Davud'un bir damla gözyaşı, bütün yaratıkların gözyaşlarına muadildir."
denirdi. Hz. Davud, işlediği günah avucunun içinde yazılı olarak kıyamet günü
gelecek ve: "Ey Rabb'im! Günahım! Günahım! Beni öne geçir!" diyecek
ve öne geçirilecek, fakat (Allah'ın affından emin olmadığı için) kendisini
güven içersinde hissetmeyecektir. Bu defa o: "Ey Rabb'im! Beni geriye
bırak!" diyecek, fakat yine kendini emniyet içinde görmeyecektir.
Hz.
Davud'un işlediği günah, İsrailoğulları'nın, kendisine itaat etmemelerine ve
onu hafife almalarına sebep oldu. Sonra İşa adında ve Talut'un kızından olma
bir oğlu ona karşı çıkarak halkı kendi etrafında toplanmağa çağırdı.
İsrailoğulları'nın sapıkları arasından ona tabi olanların sayısı zamanla bir
hayli çoğaldı. Nihayet Allah (CC) Hz. Davud'un tövbesini kabul edince bir grup
insan onun etrafında toplandı ve o bunlarla birlikte oğlu İşa'ya savaş açtı.
Neticede oğlunu hezimete uğrattı. Bu arada Hz. Davud, kumandanlarından birisini
hezimete uğrayan oğlunun peşinden gönderdi ve ona yumuşak ve iyi muamele etmesini
emretti. Fakat Davud (A.S.) oğlunu esir alıp öldürmeden getirmesini beklerken,
hezimete uğrayan oğlunu takip eden kumandan onu bir ağaca kıstırıp yakaladı ve
öldürdü. Davud (A.S.) oğlunun ölümüne çok üzüldü ve kumandanına darıldı.
BİR SONRAKİ SAYFA
İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
BEYTÜ'L-MAKDİS'İN
İNŞASI ve Hz. DAVUD (A.S.)'IN VEFATI