|
|
Bu
savaş Bekr bin Vailoğullarıyla Temim Kabilesi'nden Minkaroğulları'nın arasında
cereyan etmiştir.
Bu
savaş şöyle olmuştu: Asıl adı Haris bin Şerik eş-Şeybani olan Havfezan ile
Selit bin Y erbU' oğulları arasında bir mütareke anlaşması mevcuttu. Havfezan
anlaşmayı bozmağa karar verip Şeybanoğulları ile Zühl ve Lehazim kabilelerini
topladı ve onların başına Humran bin Abd Amr bin Bişr bin Amr'ı getirdi. Sonra
Yerbu'oğulları'nın gafil bir anını yakalamak ümidiyle savaşa çıktı.
Yerbü'oğulları'nın üzerine gelince, Uteybe bin Haris bin Şihab onun gelişinden
haberdar olup uyandı ve gidip kavmini uyandırdı; bunun üzerine YerbU' oğulları
Havfezan ile suyun arasına girdiler ve su almalarım engellediler. Bu durum
karşısında Havfezan Uteybe'ye: "Seninle birlikte sadece kavmini görüyorum,
ben ise Bekroğulları'ndan bir kaç taifenin arasında bulunuyorum. Eğer size karşı
zafer kazanırsak sayınız azalır ve düşmanlarınız size göz diker, siz zafer
kazanıp bize galip gelirseniz, aşiretimin en uzak kişilerini öldürmüş
olursunuz. Aslında benim maksat ve hedefim siz değilsiniz. Bizimle sulh yapıp
yanımızda bulunan hurmaları almağa hazır mısınız? Allah'a and olsun ki, bundan
sonra bir daha ebediyyen Yerbu oğulları'nı korkutmayacağız." dedi. Uteybe
onun bu teklifini kabul etti ve yanlarında bulunan hurmaları aldıktan sonra
onlara yol verdi. Sonra Bekroğulları, ''Cedüd'' denilen yerde kabilesinden
ayrılmış vaziyette yaşayan Rubey bin Haris oğullarına baskın yaparak onların
develerini, kadın ve çocuklarını ellerine geçirdiler. Rubey' bin Haris'in bir
diğer adı da Muka'ıs idi; Sa'ad oğullarıyla yapacağı ittifak yemininden geri
durduğu için kendisine bu ad verilmişti. Rubey' bin Harisoğulları bu durum
karşısında imdatlarına yetişmesi için Küleyboğulları'na bir adam gönderdiler,
fakat Küleyboğulları onların imdadına gelmediler. Bu defa imdat çağrısına giden
kişi Minkar bin Ubeydoğulları'na gitti. Onlar bu çağrıyı kabul edip harekete
geçtiler ve savaşmakta olan Bekroğullarına yetiştiler. Bu sırada bir ağacın
gölgesinde oturmakta olan Havfezan onların geldiğinin farkında değildi, ancak
Ehtem bin Sümeyy bin Sinan el-Minkari'nin kendi tepesinde dikildiğini görünce
durumun farkına vardı ve hemen atına bindi. Ehtem bin Sinan: "Ey Sa'ad
oğulları! Hemen hazırlanın." diye seslendi. Havfezan da: "Ey Bekr bin
Vailoğulları! Siz de hazırlanın." diye yüksek sesle bağırdı. Nihayet
Minkaroğulları yetişip Bekroğulları ile savaşa tutuştular ve çok şiddetli bir
şekilde savaştılar. Neticede Bekroğulları hezimete uğratıldılar ve daha önce
ele geçirmiş oldukları malları ve esirleri bırakmak zorunda kaldılar. Fakat
Minkaroğulları peşlerine düştüler, bir kısmını öldürüp bir kısmını esir
aldılar. Bu arada Ehtem bin Sümeyy, Humran bin Abd Amr'ı esir etti. Kays bin
Asim elMinkari'nin asıl maksat ve hedefi Havfezan'ı ele geçirmekti, bu yüzden
bir taya binip onu takibe koyuldu. Havfezan ise yeni doğum yapmış bir kısrak
üzerinde idi ve Havfezan'a bir hayli yaklaşmasına rağmen bir türlü yetiş
ememişti. Nihayet Kays bin Asım kaçıracağından korktuğu için mızrağını sırtına
dürttü, fakat Havfezan mızrağın dürtülmesiyle hızlanıp kurtuldu. Kendisine o
gün ''Havfezan'' adı verildi. Bir rivayete göre, ona bu ismin veriliş sebebi bu
değildir.
Ehtem
bin Sümeyy, Humran'ı esir alması konusunda şu mealdeki mısraları söylemiştir:
"Şura'ın
yaptığı parlak demirli süngü ile donatıldığı halde, Humran 'ı yine de ölüm
yakaladı ve o: ''Ey Kaysoğulları! İmdada gelin.'' diye onları çağırdı. Ben ise
Minkaroğulları 'na intisap ettim; zaten ben süvariler ile karşılaştığımda
mutlaka karşılaşmanın hakkını yerine getirirdim. "
Sevvar
bin Hayyan el-Minkari, Bekroğulları'ndan birisine karşı öğünerek şu mealdeki
mısraları söylemiştir:
"Biz
Havfezan 'a öyle bir mızrak vurduk ki, mızrağın karnından çıkardığı kan ona
değişik bir renk giydirdi. Humran'a gelince, süngülerimiz onu kahredip mağlup
etti ve kollarına ağır bir halka takmak mecburiyetinde bıraktı. Keşke senin
için bir mızrak (savaş) günleri olsaydı da, biz o günleri Cuvasa, Nibac ve
Seytel günleri gibi addetseydik. Üstün derecelerin taksim edildiği gün, Allah,
bizim bunlara sizden daha layık olduğumuza hükmetti ve bunları bize bahşetti,
hem de bol bol verdi. Senin göğe yükselmeğe gücün yetmez ve sen Allah'ın senin
fevkinde inşa ettiği ululuk mertebesine yükselmek için yol bulamazsın. "
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
İYAD YANİ U'ŞAŞ
ve UZALA VAK'ASI