|
|
Daha
sonra Evs ve Hazrec kabileleri ''Mudarrıs'' ve ''Muabbis'' denilen iki duvarın yanında
tekrar karşılaştılar. Hazrecliler ''Mudarrıs'' adındaki duvarın, Evsliler ise
''Muabbis'' adındaki duvarın arkasında bulunuyorlardı. Her iki kabile şiddetli
bir şekilde günlerce savaştılar, neticede Evs Kabilesi mensupları hezimete
uğrayıp evlerine ve kalelerine çekildiler. Evsliler bu savaştaki kadar
böylesine kötü bir hezimetle hiç karşılaşmamışlardı. Sonra Amr bin Avfoğulları
ile Evs Kabilesi'nden Evs Menatoğulları bir araya gelip Hazrec Kabilesi'yle
sulh anlaşması yapmak istediler, fakat Evs Kabilesi'nden Abdu'lEşheloğulları
ile Zaferoğulları ve kabilenin diğer bazı kolları bu sulh anlaşmasına karşı
çıktılar ve: "Hazrec Kabilesi'nden intikam alıncaya kadar sulh anlaşmasına
yanaşmayacağız." dediler. Bu arada Amr bin Avfoğulları ile Evs Menatoğulları'nın
sulh teklifini bir fırsat bilen Hazrec Kabilesi onlara karşı baskın
hareketlerini sıklaştırıp eza ve cefalarını artırdılar. Bu durum karşısında
biraz önce de bahsettiğimiz üzere Evs Kabilesi'nden Abdu'l-Eşheloğulları ile
Zaferoğulları ve diğerleri hariç, kabilenin diğer kolları Medine'den göç etmeğe
karar verdiler. Selemeoğulları ise Abdu'l-Eşheloğulları'nın ''Ra'l''de bulunan
mallarına baskın yaptılar. Abdu'l-Eşheloğulları burada bulunan mallarını
korumak için Selemeoğulları ile çatışmaya girdiler ve bu çatışma esnasında
Eşheloğulları'ndan Sa'ad bin Mu'az büyük bir yara aldı. Selemeoğulları Sa'ad
bin Mu'az'ı alıp Hazrec Kabilesi'nden Amr bin Cemuh'un yanına götürdüler. Amr
bin Cemuh ise Sa'ad bin Mu'az'a himaye hakkı tanıdı ve Ra'l'i koruma altına alarak
buramn yakılmasını ve ağaçlarımn kesilmesini önledi. İlerde de bahsedeceğimiz
üzere, Bu'as Savaşı'nda Sa'ad bin Mu'az, Amr bin CemUh'un yapmış olduğu bu
iyiliğin karşılığını kendisine fazlasıyla ödedi.
Daha
sonra Evs Kabilesi mensupları, Hazreclilere karşı Kureyş ile ittifak anlaşması
yapmak için Umre yapmağa gidiyormuş gibi gösterip Mekke'ye geldiler, çünkü o
zamanlar Araplar arasında şöyle bir adet vardı: Herhangi bir kimse umre veya
hac yapmak istediği zaman hasmı ona saldırmaz ve umre yapmak isteyen kişi
evinin üzerine kesilmiş hurma budakları asardı. Evsliler de böyle yaptılar ve
Mekke'ye gelip Kureyş ile ittifak anlaşması akdettiler. Bu anlaşmanın yapıldığı
sırada Ebü Cehil Mekke'de bulunmuyordu. Ebü Cehil, Mekke'ye döndüğü zaman
Kureyşlilere: "Siz eskilerin: 'Yabancı yerliyi kovar.' sözünü hiç
duymadınız mı? Üstelik Evs Kabilesi hem kalabalık ve hem de çok güçlüdür,
ayrıca yerlilerin kendi üzerlerine gelen yabancıları memleketlerinden çıkarıp
sürdükleri ve onlara üstün geldikleri nadiren vaki olmuştur." dedi; bunun
üzerine Kureyşliler Ebü Cehil'e: "Onlarla yapmış olduğumuz bu ittifak
anlaşmasından nasıl çıkıp kurtulabiliriz?" diye sordular. Ebü Cehil:
"Siz bu işi bana bırakın, ben bu işin üstesinden gelirim." diye karşılık
verdi. Bundan sonra Ebu Cehil kabilesinden ayrılıp Evslilerin yanına geldi ve
onlara: "Siz ben yok iken kabilemle ittifak anlaşması yapmışsınız; şimdi
ben sizinle anlaşma yapmak ve ileride başınızın ağrımaması için size bir fırsat
tanımak üzere bir hususu hatırlatmağa geldim. Hatırlatacağım husus ise şudur:
Biz kadınları çarşı pazara çıkan bir milletiz; bizden birisi çarşıya çıkan
kadına yetiştiği zaman onun kıçına vurur. Eğer kadınlarımıza yapılan bu
muameleyi aynı şekilde kadınlarınıza yapıldığı takdirde bunu hoş karşılayacaksanız,
sizinle anlaşma yapabiliriz. Şayet böyle bir muameleyi hoş
karşılayamayacaksanız, bundan önce yapılmış olan anlaşmayı geri çevirin."
dedi. Bunun üzerine Evsliler: "Biz böyle bir hareketin kadınlarımıza
yapılmasını reva görmeyiz." dediler ve daha önce yapılmış olan anlaşmayı
geri çevirip memleketlerine döndüler; çünkü Ensar (Evs ve Hazrec), özellikle
Evs Kabilesi'ne mensup olanlar iffet ve namuslarına çok düşkün idiler.
Şair
Hassan bin Sabit kendi kabilesinin Evslilere yaptıklarıyla övünerek şu mealdeki
mısralarla başlayan uzun bir şiir söylemiştir:
"Ebu
Kays'e bir elçi gönderin: şayet gönderilen elçinin getirdiği mesaja kulak
verirse, bu mesaj O'na bir kısım şeyleri açıklayacaktır. Eğer kendi
topraklarınızın içerisinde bulunduğunuz bir sırada sizi palabıyıklı kalabalık
bir asker topluluğu kuşatıp bastırmazsa, ben kendimi iffetsiz ve namussuz
sayıyorum. Bu korkunç kalabalık asker topluluğunu gören ulu ve kudretli kişiler
onlara boyun eğer, yerleşip mekan tutanlar korkularından bulundukları yeri terk
eder, çiçeği burnundaki bakire kızlar saçları ağarıp yaşlanır, hamile kadınlar
ise çocuklarını düşürür. Sizi meskenleri inleri olan sık ağaçlı ormanların
aslanları gibi olan Neccaroğulları 'nın kahraman aslanları ziyaret edecektir.
Ki bu kahramanların arasında hakiki aslan, etrafa iniltiler yayan zavallı bir
durumda kalır. Sanki kendilerini seyredenlere karşı onlarda bulunan parlaklık
ve güzellik sert ılgın ağaçlarından ve yakılmış gümüşten alınmıştır. Onlar
üzerlerindeki demir silahlarla vuruşurlarken sanki güçlü siyah erkek deve
gibiydiler. Ey Ebu Kays! Bu'as Vak 'asından önce seni ölüm karşılamıştı; şimdi
Bu'as Vak'asından sonra ise beni alçaltıcı bir zillet ve perişanlık yakaladı
... "
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
ENSAR (EVS ve
HAZREC) ARASINDA MEYDANA GELEN İKİNCİ FİCAR VAK'ASI