|
|
HİCRİ 22.YIL
Bu
yılda Müslümanlar, Babu'l-Ebvab'ı fethetmişti. Diğer yandan Hz. Ömer, Ebu Musa'yı
Basra'ya tekrar geri getirmiş, ''Zunnur'' diye adlandırılan Süraka bin Amr'ı da
Babu'l-Ebvab'a göndermişti. Buraya gönderilen askerlerin öncülerinin
kumandanlığına da Abdurrahman bin Rabia görevlendirilmişti. Aynı şekilde bunun
da adının Zunnur olduğu belirtilir. Askerlerin sağ ve sol kanatlarından birine
Huzeyfe bin Esid el-Gifari'yi diğer tarafa da Bükeyr bin Abdullah el-Leysi'yi
tayin etmişti. Bükeyr bin Abdullah, el-Bab şehrine daha evvel ulaşmıştı.
GanimetIerin taksimi görevine de Selman bin Rabi'a el-Bahili getirilmişti.
Bunun üzerine Süraka bin Amr yola çıkmış, Azerbaycan'dan ayrıldıktan sonra
Bükeyr Bab'a ulaşmıştı. Diğer taraftan Hz. Ömer, Süraka'ya yardımcı, kuvvet
olarak el-Cezire'den Habib bin Mesleme'yi göndermiş ve O'nun yerine Ziyad bin
Hanzala'yı görevlendirmişti. Abdurrahman bin Rabia el-Bab üzerine vardığında, o
sırada bir zamanlar Şam üzerine yürüyüp İsrailoğulları'nı hezimete uğratan
Şehriyar'ın torunlarından olup yine Şehriyar isminde birisi burada hükümran
idi. Abdurrahman'ın şehre geldiğini gören Şehriyar hemen eman dilemiş ve
O'nunla görüşmek istediğini bildirmişti. O'nun bu isteği kabul edilmiş ve
Şehriyar, Abdurrahman'ın yanına vararak şöyle demişti: "Ben çok çeşitli
milletlerin bir arada olduğu bir yerde hüküm yürütüyorum. Burada ikamet
edenlerin hasep ve nesebi yoktur. Akim gereği olarak soyu, sopu belli olanlara
karşı onlara yardım etmek gerekmez. Bunun yanında Kıpçaklar ve Ermeniler hiçbir
şeydir. Sizler benim ülkemi istila etmiş ve halkıma hakim olmuş bulunuyorsunuz.
Artık bundan sonra ben sizin yanınızda ve sizinle birlikte olacağım, cizyeyi
size ödeyeceğim, size yardımcı olacak ve sizin sevdiklerinizi ve
istediklerinizi yerine getireceğim. Fakat buna karşılık siz de bu cizyeleri
artırıp düşmanlarınızı size karşı kışkırtmayasınız!"
Başka
bir rivayete göre Abdurrahman, O'nu Süraka'ya göndermiş, Süraka huzuruna kabul
edip bu dediklerine karşı olumlu bir tavır takınmıştı. Ancak cizyeden
kesinlikle vazgeçilemeyeceğini ve buralarda ikamet edip de düşmana karşı
savaşmayanlardan mutlaka alınınası gerektiğini söylemiş ve diğer konularda
onunla mutabakata varmıştı. Bunun üzerine anlaşmanın mahiyetini bir mektupla
Hz. Ömer'e bildiren Süraka'ya halifeden gelen cevapta, yaptıklarının geçerli
olacağını ve cevaz verip onu takdir ettiğini görüyoruz.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA