ARAFAT'TAN SONRA TAVAF
YAPMAK
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona) dedi ki: Şanı mübarek ve yüce Allah: "Ve Beyt-i Atik'i iyice tavaf
etsinler?' (Hac, 29) buyurmuştur.
Şafii dedi ki: Ayetin
veda tavafı hakkında olması ihtimali vardır. Çünkü kirin giderilmesinden sonra
tavaftan söz edilmiştir. Yine ayet-i kerime Minidan sonraki tavaf hakkında olma
ihtimali de vardır. Çünkü o tavaf, saçın tıraş edilmesinden, elbise giyilmesinden,
hoş koku sürülmesinden sonra olur. İşte kirin giderilmesi de budur. Bu sebeple
ihtimal dahilindeki iki manadan ayete daha uygun olan anlamı budur. Zira
Minidan sonraki tavaf, hac eden için vaciptir. Kur'an-ı Kerim'de onun vacip
oluşuna delil gibidir. Bununla birlikte Allah en iyi bilendir. Fakat veda
tavafı böyle değildir.
Şafii dedi ki: Eğer
ayet-i kerime, Minidan sonraki tavaf hakkında inmişse, bu hoş koku sürünmenin
mubahlığına da delildir.
[1185] Şafii dedi ki:
Bize Süfyan b. Uyeyne, Süleyman b. Ahverden haber verdi. O Tavus'tan, o İbn
Abbas'tan şöyle dediğini rivayet etti: İnsanlar her bir tarafa dağılıp
gidiyorlardı. Nebi (s.a.v.), bundan dolayı: "Son yaptığı iş BeytO tava!)
olmadıkça hiçbir kimse ayrılmasın." buyurdu.
[1186] Bize Süfyan, İbn
Tavus'tan haber verdi. O babasından, o İbn Abbas'tan şöyle dediğini rivayet
etti: İnsanlara yapacakları son işin Beyt(i tavaf) etmek olmasını emir buyurdu.
Ancak ay hali kadına tavaf etmemesi hususunda ruhsat verdi.
[1187] Bize Malik,
Nafı'den haber verdi. O İbn Ömer'den, o Ömer'den şöyle dediği rivayet etti.
Hacılardan hiç kimse son işi Beyt(i tavaf) etmek olmadıkça ayrılıp gitmesin.
Çünkü (hac) ibadetinin en sonuncusu Beyti tavaf etmektir.
Şafii dedi ki: Biz de
böyle diyoruz. Rasulullah (s.a.v.)'ın ay hali kadına veda tavafını yapmadan
önce gitmesini emr edişinde veda tavafını yapmamanın haccı ifsad etmediğine
delil ihtiva etmektedir. Hac da zaten ayrı ayrı işlerden ibarettir: Bunlar
arasından bazı işleri, hacı yapmayacak olursa, haccı fasid olur. Bu ihramdır.
Ayrıca ihramı akledip kavrayan bir kişi olmalıdır. Bir diğeri Arafat
(vakfesi)'dir. Bunların hangisini terk edecek olursa, onun haccı geçerli olmaz.
Şafii (Allah ondan razı
olsun) dedi ki: Kimi işleri terk etmesi halinde ihramının tamamından çıkamaz.
Ömrünün bütünü içerisinde o işi yapmakla da yükümlü olur. Bu ise, kadınlar
dışında her şeyin ihramından çıktığı Beyti tavaf etmek ile Safa ile Merve
arasında sayetmektir. Onların hangisini yapmayacak olursa, ülkesinden geri
döner ve bunu yerine getirinceye kadar kadınların ona haram oluşu devam eder.
Kimi işler, belli bir
vakitte yapılır. O vaktin tamamı geçtiği takdirde onun lehine de aleyhine de o
işi yapamaz. Onun bedelini de yapamaz. Fakat bundan dolayı ona fidye düşer. Müzdelife
(de vakfe yapmak), Mina'da gecelemek, cemrelere taş atmak gibi.
Bazı işleri de terk
ettikten sonra o işi dönüp yapması halinde kan (kurban kesme) yükümlülüğü ondan
düşer. Ama dönmeyecek olursa, kurban kesmesi gerekir. Mikilt yerinden ihrama
girmek gibi. -Allah elbette en iyi bilendir.- Veda tavafı da bunun gibidir.
Çünkü her ikisi de birlikte yerine getirmekle emr olunduğu ama kendisinin terk
ettiği birer ameldir. Bana göre Müzdelife, cemreler taş atmak, Mina gecelerinde
gecelemeye kıyas olarak her birisi hakkında ona fidye kap etmesi bakımından
birbirilerinden ayrı değildirler. Çünkü bunların her biri terk etmiş olduğu
nüsük (hac ibadeti ameli)dir.
[1188] Bize İbn
Abbas'tan haber verildiğine göre, o dedi ki: Her kim nüsükünden (hac
amellerinden) bir şeyi unutur yahut onu terk ederse, bir kan akıtsın (kurban
kessin). Biri dese ki:
- Veda tavafı emr
olunmuş bir tavaftır. İhramdan çıkış tavafı da emr olunmuş bir tavaftır. Vakti
tespit edilmemiş iki ameli, kişi ne zaman yaparsa onun için yeterli olur. O
halde neden tavafa göre kıyas yapmadın? Ona şöyle denilir:
- Aralarında fark
bulunduğuna dair Rasulullah (s.a.v.)'tan gelen rivayetin delaleti ile hakkında
muhalefet eden kimsenin olduğunu bilmeyişimin sebebiyle. Bir kimse:
- Delalet nerede derse ona
şöyle denilir:
- Rasulullah (s.a.v.),
veda tavafının emr etmekle birlikte, ay hali kadının veda
tavafı yapmadan
ayrılmasına ruhsat vermesini şuna delil gördük: Eğer veda tavafı, ihramdan
çıkış için yapılan tavaf gibi olsaydı, Rasulullah (s.a.v.), ay hali kadına onu
terk etme ruhsatını vermezdi. Nitekim Rasulullah (s.a.v.)'ın Safiye (r.anha)
hakkında: "Kurban kesiminden sonra tava! ettin mi?" diye sormuş, evet
denilince o, o halde gidebilir buyurmuştur.
Şafii dedi ki: Bu ise,
kurban kesiminden sonra tavaf için kalmakla yükümlü olduğunu veda tavafının
hükmünün ise daha hafif olduğunu ifade eder.
Şafii dedi ki: İhramlı
kimsenin, ihramından çıkamayacağı bir şeyi hafifletmesi söz konusu olamaz. Hem
şunu görmüyor muyuz: Cemrelerden, kurban kesiminden ve tıraştan sonra tavaf
eden bir kimseye kadınlar da helal olur. Kişiye kadınlar helal oldu mu artık
hac için girdiği ihramdan tamamıyla çıkmış olur. Hac ihramından tamamıyla çıkan
bir kimsenin ise, ondan sonra terk ettiği bir iş haccını ifsad etmez. Bitirip çıkmış
olduğu bir iş nasıl ifsad olsun ki? İşte bu aynı zamanda mikatı terk etmenin
hiçbir haccı ifsad etmediğini göstermektedir. Çünkü kişi, ihrama girmemiş olur.
Mikatı aşmış olsa dahi. Aynı zamanda mikata varmadan telbiye getirip ihrama
girmesinin de onun için geçerli olduğunu gösterir. Haccı ifsad eden bir şey
ise, onu yapmadığı sürece hiçbir kimsenin haccının geçerli olamayacağı bir
iştir. Pek çok kimse için de, eğer ahalileri mikattan önce iseler, mikattan
önce telbiye getirip ihrama girmeleri yeterlidir. Ayrıca Mina gecelerinde
Mina'da kalmamanın, cemrelere taş atmamanın haccı ifsad etmediğine de delildir.
Sonraki için tıkla:
AY HALİ KADININ
VEDA TAVAFINI YAPMAMASI