TAHARET / TUVALET ADABI |
J. İSTİNCA YAPMAK
(TUVALETTEN SONRA NECASET YERİNİ TEMİZLEMEK)
[Tuvalet yaptıktan
sonra] Su veya taş ile istinca yapmak [idrar veya dışkı çıkan yeri temizlemek]
farzdır. Su ve taşı birlikte kullanmak daha faziletlidir.
Katı, temiz, çıkarıcı,
saygı gösterilmesi gerekmeyen her şey, tabaklanan her deri taş gibidir. Daha
güçlü görüşe göre tabaklanmayan deri böyle değildir.
Tuvalet temizliğinde taş
kullanmanın caiz olmasının şartı: Necasetin kurumaması, ÇıkıŞ yerinden başka
bir yere taşmaması ve [delikten, idrar ve dışkı dışında] yabancı bir maddenin
çıkmamasıdır.
Şayet nadir bir şey
çıkarsa veya necaset normalin üzerinde yayılırsa; [büyük tuvalette] dışkı
deliğini, [küçük tuvalette] cinsel organın sünnet mahallin i geçmemişse -daha
güçlü görüşe göre- taş kullanmak caizdir.
[Taşla istinca yaparken]
Bir taşın uçları ile de olsa üç kere silmek gerekir. Şayet üç kere silmekle
temizlenmezse temizleninceye kadar
silinir.
Taş sayısının tek olması
sünnettir. Her bir taş necasetin çıkış yerinin tümüne sürülür. Bir görüşe göre
üç taş; necasetin çıkış yerinin iki kenarına ve ortasına birer birer
dağıtılarak silinir.
Kişinin tuvalet
temizliğini sol eli ile yapması sünnettir.
Daha güçlü görüşe göre
kişinin kurtçuk ve bulaşmamış katı dışkıdan dolayı istinca yapması gerekmez.
a. İstinca'nın hükmü
Su veya taş ile istinca
yapmak [idrar veya dışkı çıkan yeri temizlemek] farzdır.
Ön ve arkadan çıkan ve
bulaşan her türlü şeyden dolayı necasetin giderilmesi için istinca yapmak
gerekir. Çıkan şey kan, mezi ve vedi gibi nadir çıkan bir şeyolsa bile
böyledir. İstinca yapmak derhal yapılması gereken bir şeyolmayıp, ihtiyaç
anında yapılmalıdır. (Yani tuvaleti tamamen bitirmeden önce yapılması gerekmez.
(çev.) )
Necaseti giderme de
aslolan su kullanmaktır. Bununla birlikte taş da kullanılabilir.
[*] - Çünkü Nebi
(s.a.v.) buna cevaz vermiş, Buhari'nin rivayetine göre kendisi de bunu
yapmıştır.
[*] - Şafii'nin ve
diğerlerinin rivayetine göre şu sözü ile yapılmasını emretmiştir: [Tuvalet
yapan kişi} üç taşla istinca yapsın. (Beyhaki, Taharet, I, 102)
[*] - Bu rivayet, Müslim
ve diğer bazı hadisçilerin rivayet ettiği, üçten az taşla istinca yapmayı
yasaklayan hadisle de uyumludur.
Daha sahih olan görüşe
göre bu başlı başına bir temizliktir. Bunun teyemmümden sonraya değil abdestten
sonraya bırakılması caizdir; çünkü abdest hadesi giderir. Hadesin kalkması,
namaza engel [olan necaset] devam ederken de olur. Teyemmüm ise abdestsizliği gidermez,
yalnızca namazı mübah hale getirir. Engel devam ederken namazın mübah olması
söz konusu değildir. isnevi'ye göre özür sahibi kimse istinca yapmaksızın
teyemmüm yaptığında bu sahih olmaz; çünkü teyemmüm hadesi ortadan kaldırmaz.
Zahir olan da bu görüştür. Bununla birlikte bazı son dönem alimleri şöyle
demişlerdir: Su hadesi ortadan kaldırmada asıldır, bu yüzden hadesi ortadan
kaldırmayan toprağa göre su daha güçlüdür".
Nevevi'nin "veya
taş" sözünden, su veya taştan birini kullanmanın zorunlu olduğu
anlaşılmaktadır.
b. İstinca yaparken su
ve taşı birlikte kullanmak
ikisini birlikte
kullanmak daha faziletlidir.
Tuvalet yaptıktan sonra
temizlenirken önce taş kullanıp sonra su kullanmak yalnızca su kullanmaktan
daha faziletlidir. Çünkü taş necaseti giderir, necasetin izi ise su ile gider.
Böylece suyu necasete bulaştırmaya gerek olmaz.
Yalnızca suyla
temizlenmek, yalnızca taşla temizlenmekten daha iyidir. Çünkü su, taşın aksine
hem necaseti hem de izini giderir.
Hükmün bu şekilde
gerekçelendirmesi şunu gerektirir:
a) Su ve taşın birlikte
kullanılmasının daha faziletli olması için taşın temiz olması şart değildir.
b) Necaseti tam olarak
temizlemesi halinde üçten az taş kullanılabilir.
Cili, Gazali' den naklen
bunların ilkini açık olarak ifade etmiştir. isnevi ikincisi hakkında
"gerekçe ve alimlerin sözlerinden bu anlaşılmaktadır" demiştir.
Bununla "birlikte kullanma fazileti"nin aslen hasıl olacağı görüşü
zahirdir. Ancak bu faziletin tam olarak gerçekleşmesi [kemali] için taşla
istinca yapma şartlarının diğerlerinin de yerine gelmesi şarttır.
Kaffal her ne kadar
"su ve taşı birlikte kullanmanın daha üstün olması büyük tuvalete
özgüdür" şeklinde tek görüş belirtmiş ve isnevi de bunu tasvip etmişse de
alimlerin sözleri "taş ve suyun birlikte kullanılma fazileti"
konusunda küçük tuvalet ile büyük tuvalet arasında fark olmamasını gerektirir.
Süleym ve başka alimler bunu açık olarak ifade etmiştir, esas alınan görüş de
budur.
"Taş" ifadesi
harem bölgesi taşını da kapsar, daha sahih olan görüşe göre bu taşla istinca
yapmak caizdir.
c. İstinca konusunda taş
ile aynı kabul edilen ve edilmeyen nesneler
Katı, temiz, çıkarıcı,
saygı gösterilmesi gerekmeyen her şey, taş gibidir.
Tahta, çömlek vb. gibi
nesneler amacı gerçekleştirmeleri açısından taş gibidir.
"Katı" sözcüğü
ile -ki bu Nevevi'nin yaptığı bir eklemedir- su dışında temiz olan gül suyu ve
sirke gibi diğer sıvılar dışarıda bırakılmıştır.
"Temiz"
sözcüğü ile teze k gibi aslen necis, içine necasetdüşen su gibi sonradan necis
olan maddeler dışarıda bırakılmıştır.
"Çıkarıcı"
sözcüğü ile saydam olan cam ve kamış gibi maddeler, toprak, yumuşak çamur ve
kömür gibi maddeler dışarıda bırakılmıştır. Sert toprak ve kömür ise dışarıda
kalmamıştır. Kömür ile istinca yapmayı yasaklayan görüş zayıftır. EI-Mecmu'da
böyle denilmiştir. Şayet bu sahih ise yasaklanan şeyin "yumuşak
kömür" olduğu anlaşılır.
"Taş"
sözcüğünün yalın olarak kullanımı necaseti giderici olan altın ve gümüşü de
kapsar ki daha sahih olan görüş böyledir.
"Saygı gösterilmesi
gerekmeyen" ifadesi saygıdeğer olan şeyleri örneğin bir canlıya bitişik
olan el ve ayağını, ekmek gibi insan yiyece. ğini, kemik gibi cin yiyeceğini
dışarıda bırakmaktadır.
[*] - Çünkü Müslim'in
rivayet ettiği hadise göre Nebi (s.a.v.) kemikle istinca yapmayı yasaklamış ve
şöyle demiştir: O [cinlerden] kardeşlerinizin azığıdır. (Müslim, Salat, 1006)
Cinlerin yiyeceği ile
istinca yasak olduğuna göre insan yiyeceği haydi haydi yasaktır. (Kıyas) Ayrıca
taş ile istinca yapmak bir ruhsattır, günah işlerde ruhsat kullanılamaz. (Genel
kural. Yani günah yollardan ruhsattan yararlanılmaz.)
Ot vb. gibi hayvan
yiyecekleri ile istinca yapmak ise caizdir.
Bir şeyin hayvan
yiyeceği mi insan yiyeceği mi olduğunu belirlemede halk arasında yaygın durum
esas alınır. Şayet ikisi eşitse "bu mallarda faizin geçerli olup
olmadığı" konusundaki iki farklı görüşe binaen bu meselede de iki farklı
görüş söz konusu olur. Daha doğru görüşe göre bunlarda faiz geçerlidir. Maverdi
ve Ruyani bu görüştedir.
Su da bir yiyecek
maddesi olduğu halde onunla istinca yapılmasına izin verilmesinin sebebi suyun
-başka maddelerden farklı olaraknecaseti kendisinden def etme gücüdür.
Hayvandan ayrılmış olan
tüy vb. parçalarla istinca caizdir. İsnevi "kıyasa göre insan parçası ile
istinca yapmanın haram olması gerekir" demiştir.
Ürünler ve meyvelerle
istinca yapmaya gelince;
(a) Kabak gibi yaş iken
yenilen, kuru iken yenilmeyen bir meyve ile yaş iken istinca yapmak caiz
değildir, necaseti gidermesi durumunda kuru iken istinca yapılması caizdir.
(b) Yaş ve kuru olarak
yenilebilenler birkaç kısımdır:
(1) İncir ve elma gibi
içi-dışı yenen meyveler, bunların ne yaşı ne de kurusu ile istinca caiz
değildir.
(2) Nar, kayısı ve
çekirdekli meyveler gibi dışı yenilip içi yenilmeyenlerin dışı ile istinca caiz
değil, çekirdekleri ile caizdir.
(3) Dışında kabuk
bulunup içi yenen [fındık, ceviz, badem gibi] yemişlerin içi ile istinca caiz
değildir. Kabuğuna gelince; şayet örneğin nar gibi yaş ve kuru olarak
yenilmeyen meyvelerse, bunun kabuğu ile tanesi içinde iken istinca caizdir.
Karpuz gibi yaş ve kuru
yenenlerden ise her iki durumda da istinca caiz değildir.
Badem ve bakla gibi
yalnızca yaşken yeniyorsa kuruyken istinca caiz, yaşken caiz değildir.
Bunları Maverdi
ayrıntılı olarak zikretmiş, el-Mecmu' adlı eserde Nevevi bunu beğenmiştir.
Saygı gösterilen ve
necaseti gidermeyen bir nesne ile istinca yaptıktan sonra, necaset yerinden
oynamadığı durumda taşla istinca yapmak caizdir. Şayet bunlar necaseti yerinden
oynatmışsa geriye yalnızca su kullanma seçeneği kalır.
Üzerine saygı değer
şahısların (peygamberlerin, velilerin), hadis ve fıkıh gibi ilimlerin yazılı
olduğu kağıtlar da saygıdeğer nesnelerdendir. el-Mühimmat adlı eserde şöyle
denilmiştir: Üzerine yazılan ilmin "saygıdeğer" olarak kayıtlanması
şarttır. Bu ilim ister dini ilim isterse matematik, nahiv [dilbilgisi], tıp,
aruz gibi ilimler olsun farketmez. Çünkü sayılan diğer ilimler de dini ilimlere
yardımcı olmaktadır. [Bu açıdan değerli ilimlerdir]. Saygıdeğer olmayan felsefe
ve mantık gibi ilimlere dair şeylerin yazılı olduğu kağıtları istincada
kullanmak ise -bazı sonraki alimlerin belirttiği üzere- yasak değildir. İçinde
bunların olmadığı kağıtları kullanmak ise caiz değildir. Bunu caiz görenlerin
görüşü de yukarıdaki detaylara göre anlaşılmalıdır. Kadı, Tevrat ve incil
yapraklarıyla istinca yapılmasına onay vermiştir. Bu "değiştirildi ği
bilinen şeylerin yazılı olduğu Tevrat ve İncil yaprakları" şeklinde
anlaşılır. Saygı değer ilim bulunan kağıtlara bitişik olan cilt de öyle kabul
edilir, ayrı olan cilt ise böyle kabul edilmez. Mushafın cildi ise bundan
farklı olup, onunla istinca yapmak mutlak olarak yasaktır.
d. Deri ile istinca
yapmak
[Bu konuda üç görüş
vardır]
[Birinci görüş]: Daha
güçlü görüşe göre Tabaklanan deri ile de istinca yapılır, tabaklanmayan deri
böyle değildir.
Tabaklanan deri ile
istinca yapılır; çünkü deri tabaklanınca yiyecek maddesi olmaktan çıkıp giyecek
maddesi haline gelir. Nitekim bir tabaklanan deri karşılığında iki derinin
satımının caiz olması da bunu gösterir.
Tabaklanmamış deri ise;
(a) saygıdeğer mallar
kapsamındadır, çünkü yenilebilir. Bu yüzden baş, paça vb. parçalarla birlikte
yenilir. Ayıca bunun içindeki şişlik kurumasına engelolur.
(b) Yahut da
tabaklanmamış deri, eti yenmeyen bir hayvanın derisi ise necistir.
Bu detay el-Ümm'de Şafii
tarafından açıkça ifade edilmiştir.
[İkinci görüş]:
[Şafii'nin] Buveytl'de yer alan ifadesine göre her ikisi ile de istinca
yapabilir.
[Üçüncü görüş]:
Harmele'nin [Şafii'den naklettiğine göre] her ikisi ile de istinca yapmak caiz
değildir.
İbnü'l-Kattan ve diğer
bazı alimlerin belittiğine göre yasak olan, derinin üzerinde kıl olmayan yeri
ile yapılan istinca' dır, aksi taktirde istinca caizdir; çünkü kıllı kısımda
yaşlık olmadığı gibi, bu kısım yenilir de değildir.
Nevevi'nin ifadesi büyük
balığın kurumuş derisini de kapsamına alır, bununla istinca da yasaktır.
Ezrai'nin "zahir
olan bunun caiz olmasıdır, çünkü bu tabaklanmış gibidir" görüşü zayıftır.
Nevevl'nin saygıdeğer
nesnelerin örneklerinden biri olan yasaklığı daha önce zikrederek şöyle demesi gerekirdi: "Daha
güçlü olan görüşe her tabaklanmış temiz deri ile değil, tabaklanmamış temiz
deri ile istinca yapmak yasaktır". Zira Nevevi'nin yukarıdaki ifadesi
düzenli değildir. Şayet bu mübteda ise bunun haberi yoktur, şayet bu -yukarıda
belirttiğim üzere- "her" ifadesine atıfta merfu [ötreli okunuyor] ise
tabaklanan deri temiz ve katı ... olan diğer nesnelerin yanında bir nesne olup,
diğerlerinden biri kabul edilir. Oysa bunun, diğerlerinin bir parçası olduğu
farz edilmektedir. Şayet bu kelime "katı" kelimesine atfedilerek
mecrur [esreli] okunursa bu durumda Nevevl'nin "tabaklanan deri de
bunlardandır ... " demesi gerekirdi. Bu durumda anlam "tabaklanan
deri de en doğru görüşe göre bu katı cisimlerdendir, tabaklanmayan temiz deri
ise böyle değildir". Kepek ve baklagillerin unu vb. nesnelerle ile elleri
ovmak ve yıkamak caizdir. (ŞirbınI)
e. Tuvalet temizliğinde
[istincada] taş kullanmanın caiz olmasının şartı
Tuvalet temizliğinde taş
kullanmanın caiz olmasının şartı: Necasetin kurumaması, çıkış yerinden başka
bir yere taşmaması ve yabancı bir maddenin çıkmamasıdır.
1. Necasetin kurumamış
olması
Taş ve taş hükmünde olan
maddeleri necaseti gidermede kullanmanın caiz olmasının şartı ön ve arkadan
çıkan necasetin kurumamış olmasıdır. Şayet necaset kurumuş olursa su
kullanmaktan başka yol yoktur.
Kişi, bir defa küçük
tuvalet yaptıktan ve idrarı kuruduktan sonra ikinci defa küçük tuvaletini yapsa
ve idrar ilk idrarın ulaştığı yere ulaşsa taş ile istinca yeterli olur. Bu
konuda sıvı dlŞkl da idrar gibidir.
2. Nedısetin çıkış
yerini taşmaması
Necasetin çıkış
sırasında bulaştığı ve yerleştiği yeri taşmaması gerekir. Şayet buradan
ayrılmak suretiyle taşarsa, taşan kısmı temizlemek için su kullanmak şarttır.
Necasetin çıkış yerine bitişik olan kısımda ise ileride gelecek detaylar söz
konusudur.
3. Yabancı bir maddenin
çıkmaması
Temiz veya necis, yaş
halde necis bir maddenin çıkmaması şarttır.
Nevevl'nin mutlak
ifadesinin kapsadığı üzere taşın ıslattığı bir madde bile olsa hüküm böyledir.
Temiz, kuru bir maddenin
ise etkisi yoktur. Şarih Celaleddin elMahalli "necis" ifadesi ile
bunu dışarıda bırakmıştır.
Şayet belirttiğimiz
şekilde bir madde çıkarsa suyla istinca yapmak zorunlu olur.
Şayet, çıkan şey
necasetin çıktığı yerdeki ter ile ıslanırsa bunun bir zararı olmaz, çünkü bu
zorunludur.
Çıkan yabancı maddenin
normal çıkış yerinden çıkmış olması gerekir. Buna göre damarın yarılması
sonucunda çıkan veya midenin altında sonradan açılan necaset deliğinden -asli
delik kapalı olsa ve kapanma sonradan meydana gelmiş olsa bile- çıkan bir
yabancı madde için taşla istinca yapmak yeterli olmaz. Çünkü taşla istinca
yapmak kıyasa aykırı olarak sabit olmuştur. (Kıyasa aykırı olarak sabit olan
hükümler, kıyas yoluyla başka yerlere taşınamazlar. (çev.))
Cinsiyeti belirsiz
kişinin idrarına gelince; iki cinselorganının birinden çıkan şey için taşla
temizlik yapmak da yeterli olmaz. Çünkü idrarın çıktığı organ ın fazlalık olma
ihtimali vardır. Şayet bu şahsın erkeklerin veya kadınların cinselorganına
benzemeyen bir organı varsa taşla temizlenmesi yeterlidir.
Dul bir kadın küçük
tuvaletini yaptığında, idrar, erkeğin cinsel organının girdiği yere girmiş ise
çıkış yerini taştığı için taşla temizlik yapmak yeterli olmaz, Bakire ise
bundan farklı olup, bekaret zarı, erkeklik organının giriş yerine idrarın
girmesine engelolur.
Sünnetsiz erkeğin idrarı
deriye ulaştığında taşla temizlik yeterli olmaz.
Hayız ve nifastan dolayı
gelen kanı taşla temizlemek yeterli olur.
Bu kaydın anlamı şurada
görülür: Bir kadının kanı kesildiği halde su ile banyo yapamadığında, taşla
istinca yapar da hastalık sebebiyle teyemmüm alırsa bu teyemmüm ile namaz
kılabilir, namazını iade etmesi gerekmez.
f. Ön ve arkadan çıkması
nadir olan şeylerin çıkması durumunda istinca
[Bu konuda iki görüş
vardır]:
Şayet nadir bir şey
çıkarsa veya necaset normalin üzerinde yayılırsa; [büyük tuvalette] dışkı
deliğini, [küçük tuvalette] cinsel organın sünnet mahallini geçmemişse -daha
güçlü görüşe göre- taş kullanmak caizdir.
Ön ve arkadan; kan, vedi
ve mezi gibi çıkması nadir olan şeyler çıksa veya çıkan şey insanlarda
normalolanın üzerinde yayılsa, -bir görüşte kişinin kendi adetinin üzerinde
yayı lsa- bununla birlikte -büyük tuvalet- dışkı deliğini aşmasa veya -küçük
tuvalet- sünnet yerini yahut -İsnevı'nin dediğine göre- şayet burası kesikse
onun mikdarını aşmazsa [taşla istincanın yeterli olup olmadığı konusunda iki
görüş vardır]:
[Birinci görüş]: Daha
güçlü olan görüşe göre taş veya ona benzeyen şeylerle istinca yapmak caiz olur.
Nadir olan şeylerde taş
kullanmanın caiz olmasının sebebi şudur:
Ön ve arkadan çıkanların
"normal (mu'tad)" ve "anormal (nadir)" şeklinde ayrılması,
tekrarlanan ve sürekli araştırılması zor olan durumiardandır. Bu sebeple hüküm,
çıkma yerine bağlanmıştır.
[İkinci görüş]: Bu
durumda taşla temizlik yapmak caiz olmaz, su kullanmak zorunlu olur. Çünkü
taşla yetinmek kıyasa aykırı olan bir hükümdür.
Bu görüş şu şekilde
reddedilmiştir: İnsanların çokça karşılaştığı durumlar diğerlerine kıyas
edilebilir. Başkaları ise bunlar gibi değildir.
Normalin üzerinde
yayılanlara gelince; bunun sebebi; Bundan kaçınmak zordur.
Ayrıca muhacir sahabiler
hicret edince hurma yediler. Onlar buna alışık değildi, bu sebeple ishal
oldular. İshal olan kişinin dışkısı etrafa yayılır. Bununla birlikte su ile
temizlik yapmaları emredilmedi.
Ayrıca bunu kavramak zor
olduğundan hüküm, dışkı deliği ve cinsel organ ın sünnet mahalline veya bu
ikisinin yerine geçen şeye dayandırılmıştır. Necaset bu belirtilen yerleri
taşmakla birlikte buralara bitişik olursa ne taşan kısım ne de diğer yerlerde
taşla temizlik yeterli olmaz. Çünkü bu insanların sıklıkla karşılaştığı
durumların ötesinde bir şeydir.
g. Taşla istinecıda
silme işleminin sayısı
[Taşla istinca yaparken]
Bir taşın uçları ile de olsa üç kere silmek gerekir. Şayet üç kere silmekle
temizlenmezse temizleninceye kadar silinir.
Taşla istincanın yeterli
olması için iki şeyin olması gerekir:
Birinci Şart: Her biri
necaset bölgesinin tümü üzerinde olmak üzere üç defa silme. Bu, üç köşesi
bulunan bir taşla yapılırsa yeterli olur.
[*] - Çünkü Müslim'in
Selman'dan (r.a.) rivayet ettiği hadis şöyledir: Allah Rasulü (s.a.v.) bizim
üçten az taşla tuvalet temizliği yapmamızı yasakladı. (Müslim, Taharet, 606)
Üç köşesi bulunan bir
taş da üç taş gibi kabul edilir. Şeytan taşlama işlemi bundan farklıdır, orada
üç köşesi bulunan bir taş üç fırlatma yerine geçmez; çünkü orada amaç, taşların
belirli bir sayıya ulaşmasıdır. Burada ise amaç, silme işleminin belirli bir sayıya
ulaşmasıdır.
Kişi taşı yıkasa ve taş
kurusa bunun ikinci defa tuvalet temizliğinde kullanılması caiz olur. Bu,
"deri tabaklamada kullanılan ilaç" veya "köpeğin artığından
oluşan pisliği temizlemek için kullanılan toprağa" benzer. (Kıyas)
[Soru]: Söz konusu
toprak kullanılmış toprağa dönüştüğü halde nasıl ikinci defa kullanılması
yeterli olur?
[Cevap]: Burada
engelortadan kalkmamış, yalnızca su, toprakla karışması şartıyla bunu ortadan
kaldırmıştır. Bu durumda şayet bu toprak yedinci yıkamada kullanılmış ise
onunla teyemmüm yapmak dÜz olur. Şayet daha öncesinde toprak kullanılmışsa
teyemmüm yapılmaz, çünkü necis olmuştur. Bu cevaptan istifade et, çünkü bu
gerçekten çok harika bir cevaptır.
İkinci Şart: Nedısetin
çıkış yerini temizleyip arıtma. Şayet üç defa silme burayı temizlemezse,
necaset kalmayıncaya dek dört veya daha fazla silme ile burayı temizlemek
gerekir. Ancak geride ancak suyun veya küçük toprağın giderebileceği bir iz
kalırsa bu zarar etmez. Çünkü istincanın amacı budur.
Necaset mahallinin
temizlenmesi tek sayı ile gerçekleşmezse, tek sayının sağlanması için tekrar
silmek gerekir.
[*] - Çünkü Buhari ve
Müslim, Ebu Hureyre (r.a.) aracılığıyla Nebi (s.a.v.)'den şunu rivayet
etmişlerdir: Sizden biri taşla tuvalet temizliği yaptığında tek sayıda taş
kullansın. (Buhari, Vudu, 162; Müslim, Taharet, 559)
[*] - Bunu farz olmaktan
çıkaran şey Ebu Davud'un rivayet ettiği şu hadistir: Taşla tuvalet temizliği
yapan kişi tek sayıda yapsın. Kim böyle yaparsa iyi bir şey yapmış olur, kim
yapmazsa onun için sorumluluk söz konusu değildir. (Ebu Davud, Taharet, 140)
İlk hadisin zahir
ifadesi sebebiyle bunun farz olduğu söylenmişse de bu görüş, sıra dışı [şazz]
bir görüştür.
h. Taşın nedıset çıkış
yerinin tümüne sürütmesi
Her bir taş nedısetin çıkış
yerinin tümüne sürülür. Bir görüşe göre üç taş; necasetin çıkış yerinin iki
kenarına ve ortasına birer birer dağıtılarak silinir.
[Taşla silmenin nasıl
yapılacağı konusunda üç görüş vardır]:
[Birinci görüş]: İstinca
yapılan taş vb. maddelerin necasetin çıkış yerinin tümüne sürülmesi sünnettir.
Büyük tuvalet yapıldığında temizlemede sünnet olan şudur: Taş vb. maddeler,
dışkı deliğinin sağ ön tarafına, necasete yakın olan temiz bölgeye konulur,
sonra her bir bölümü yavaş yavaş kaldırarak necasetin başlangıç yerine
gelinceye kadar taş döndürülür. İkinci silmede bunun aksi yapılır. Üçüncüde
taş, dışkı deliğinin her iki tarafı ile deliğin içinde dolaştırılır.
[İkinci görüş]: Bir
görüşe göre üç taş, dışkı deliğinin iki tarafı ile ortası arasında dağıtılır.
Bir tanesi ile dışkı deliğinin sağ yanı, bir tanesi ile sol yanı, üçüncüsü ile
de ortası silinir.
[Üçüncü görüş]: Bir
görüşe göre bir taş dışkı deliğinin üzerinde öne doğru, bir başka taş dışkı
deliğinde arkaya doğru, üçüncü taş ise halka şeklinde döndürerek temizlik
yapılır.
Er-Ravda adlı eserde
belirtildiğine göre bu konuda görüş ayrılığı -sahih olan görüşe göre- farz olan
temizleme şeklinde değil, daha faziletli olan temizleme şekli konusundadır.
Yukarıdaki tüm
görüşlerde üç silmeden söz edilebilmesi için her silmede necaset bölgesinin
tümünün silinmesi şarttır.
İbnü'l-Mukri
Şerhu'l-irşad adlı eserinde şöyle demiştir:
Herbir silmenin nedıset
mahallinin tümünü kaplaması daha yerinde olmakla birlikte daha doğru olan
görüşe göre bu zorunlu değildir. Bir silme dışkı deliğinin bir tarafı, bir
diğer silme diğer tarafı, üçüncüsü ise deliğin üzeri için yeterli olur.
Bu görüş, hocamız
Zekeriya el-Ensari'nin de belirttiği gibi kabul edilmemiştir; çünkü onun bu
görüşe esas aldığı yukarıdaki ikinci görüş el-Mecmu'da belirtildiğine göre
alimlerimizce yanlış kabul edilmiştir.
Bu görüş niteliği
açısından değil her bir silmede necaset mahallinin tümünü kuşatmaması açısından
yanlıştır.
Üçten fazla olan
silmenin niteliği üçüncü silmenin hükmü gibidir.
Nevevi'nin "her bir taş"
ifadesini "tek sayı" ifadesine atfetme konusunda ben İsnevi'ye uydum.
İsneVl şöyle demiştir: "tek sayıda yapmak sünnettir. Her bir taşın ....
". İsnevı devamla diyor ki: "Bundan, söz konusu meseledeki görüş
ayrılığının müstehaplıkla ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Oysa bu el-Muharrer'in
ifadesinden anlaşılmamaktadır". (Şirbinı)
Şarih Celaleddin
el-Mahalll de bu konuda İsnevl'yi takip etmiştir.
Subki'nin "bu söz
üç defa silme sözüne atfedilmiştir" ifadesinin zahirinden anlaşılan bunun
farz olduğudur. İbnü'n-Nakib de bu görüşe meylederek şöyle demiştir: "Daha
doğru görüşe göre necaset mahallinin tümünü silmek farz olduğu halde ifadeden
bu şekilde genel silmenin sünnet olduğu anlaşılmasın diye bu şekilde atıf
yapılmıştır"
Bu görüş, yukarıda
zikredilen gerekçe sebebiyle reddedilir.
ı. Tuvalet temizliğini
sol elle yapmak
Kişinin tuvalet
temizliğini sol eli ile yapması sünnettir.
Su ile veya taş ile
yapılan tuvalet temizliğinin, Nebi' e (s.a.v.) uyarak sol el ile yapılması
sünnettir. Ayrıca sol el buna daha uygundur.
Sağ elle tuvalet
temizliği yapılması mekruhtur.
[*] - Çünkü Müslim'in
rivayet ettiğine göre Selman-ı Farisi şöyle demiştir: Allah Rasulü (s.a.v.) sol
el ile tuvalet temizliği yapmamızı yasakladı. (Müslim, Taharet, 605)
El-Mühezzeb ve
el-Kafi'nin ifadeleri" açık yasak bulunduğundan sağ elle tuvalet temizliği
yapmak caiz değildir" şeklindedir. Nevevi bunu şu şekilde yorumlamıştır:
"Tuvalet temizliği sağ elin kendisi ile değil elin içindeki şeyle
olmaktadır, sağ eldeki taşla tuvalet temizliği yapıldığında da günah bir işte
ruhsattan yararlanma sözkonusu değildir"
Şöyle de denilebilir:
Bununla kastedilen şudur: "Sağ elle tuvalet temizliği yapmak, her iki
tarafı [yapmak ve yapmamak yönünden] eşit olan cevaz anlamında dÜz değildir,
yani mekruhtur".
Taşla istinca'nın aksine
su ile temizlik yapma durumunda cinsel organın, dışkı deliğinden daha önce
temizlenmesi sünnettir.
Tuvalet temizliği
yaparken "özürsüz yere sağ elini kullanmamak" sünnettir. Bu sebeple kişi
taşla temizlik yaparken taşı sol el ile alır. Su ile temizlik yapmak ise bundan
farklı olup kişi suyu sağ eli ile boşaltıp sol eli ile necaset bölgesini yıkar.
Kişi idrar yaptıktan
sonra cinselorganını duvara veya büyük bir taş vb. nesneye sürtecekse
cinselorganını sol elle tutar. Şayet taş küçük ise bunu topuklarının arasına
veya ayaklarının başparmakları arasına koyar. Bunlardan hiçbirini yapamazsa
taşı sağ eline alır, cinsel organını içindeki idrar çıksın diye iki yere
sürter, üçüncü defa istinca yapmak amacıyla koyar. Yalnızca sol elini hareket
ettirir. Şayet sağ elini veya her iki elini hareket ettirirse sağ eli ile
istinca yapmış olur. Taşı sol eline, cinselorganını sağ eline koymaz; çünkü sağ
elle cinsel organa dokunmak mekruhtur. Kadı Hüseyin, tuvalet temizliği yaparken
cinsel organın duvara dikine sürtülmemesini şart koşmuştur. El-Mecmu'da
"bu ayrım itiraza açıktır" denilmiştir. Zahir olan duruma göre bu
şart değildir.
Kadın, küçük tuvalet
temizliğini taşla yaparken taş küçük ise taşı sol eli ile tutup, cinselorganını
taşla üç kere siler. Şayet taş küçük değilse kadının hükmü erkeğinki gibidir.
Daha önce geçtiği üzere
taş ile tuvalet temizliği yapan kimsenin
önce taşı, necasete
yakın temiz bir yere koyması, sonra yumuşakça döndürmesi sünnettir. Taşı
hareket ettirmekle birlikte döndürmezse ve taş, necasetin hiçbir şeyini
nakletmezse bu yeterli olur. Şayet zorunlu olmayan bir şeyi iletirse su
kullanmak gerekli olur. Bu konuda zorunluluğun söz konusu olduğu miktar ise
affedilmiştir.
Taşla tuvalet temizliği
yapan kişi taşı atmadan önce taşa bakarak onun necaseti giderip gidermediğini
kontrol eder.
Taşla tuvalet temizliği
yapan kişi bu temizlikten sonra elini toprağa sürtüp sonra yıkayabilir. Yine vesveseyi
gidermek için temizlikten sonra cinselorganına ve donun iç kısmına su
serpebilir.
Büyük tuvaletten dolayı
temizlik yaparken orta parmağı makada yerleştirerek [yıkamak] sünnettir.
Kişinin dışkı deliğinin içine yani suyun ulaşamayacağı yere kadar uzanmaması
sünnettir, çünkü bunu yapmak vesvesenin kaynağıdır. Ancak bakire kızın,
parmağını, cinsel organındaki deliğe sokarak orayı yıkaması sünnettir.
i. İstinca gerekmeyen
durumlar
Daha güçlü görüşe göre
kişinin kurtçuk ve bulaşmamış katı dışkıdan dolayı istinca yapması gerekmez.
[Bu konuda iki görüş
vardır]:
[Birinci görüş]: Daha
doğru görüşe göre el-Muharrer'de ifade edildiği gibi kurtçuk ve bulaşmayan katı
dışkıdan dolayı istinca farz değildir. Çünkü istincanın amacı olan; necaseti
giderme ve hafifletme amacı ortadan kalkmıştır.
[İkinci görüş]: Diğer
görüşe göre bu zorunludur; çünkü bunda da mutlaka saklı bir yaşlık vardır.
Birinci görüşe göre
görüş ayrılığından kurtulmak için istinca yapmak müstehaptır.
Metinde kurçuk ve dışkı
bir arada zikredilmiştir ki bu açıdan temiz ile necis arasında bir fark
olmadığı bilinsin.
Not:
İstinca da farz olan
"necasetin ortadan kalktığı kanaatine ulaşmak"tır. Elinde necasetin
kokusunun bulunmasının zararı yoktur. Çünkü elinin necis olduğuna hükmetsek bile
bu, necasetin, çıkış yerinde kaldığını gösermez. Zira biz kokunun necaset
mahalline bitiştirilen parmağın içinden gelip gelmediğinden emin değiliz. Bu,
necaset mahallinin etrafından da gelmiş olabilir; bu sebeple şüphe ile necis
olmaz. Yahut da burası taşla temizlik yapılarak hafifletilmiş bir yer
olduğundan burada da hafifletilmiş necasetin yok olduğuna dair kanaatin
bulunması yeterli görülmüştür.
Eli koklamak sünnet
midir değil midir? Bu konuda "necasetin kokusu, necaset mahallinin
necisliğini gösterir mi göstermez mi" şeklindeki görüş ayrılığına bağlı
olarak iki farklı görüş söz konusudur. Şayet necisliği gösterir görüşünü kabul
edersek eli koklamak müstehap, aksi takdirde müstehap değildir.
Zikredilenler dışındaki
şeylerde istinca yoktur: Mütevelli ve diğer alimler uyku ve yellenme sebebiyle
istincanın gerekli olmadığına dair icma bulunduğunu söylemişlerdir.
İbnü'r-Rif'a şöyle
demiştir: Alimlerimiz necaset mahallinin yaş veya kuru olması arasında ayrım
yapmamışlardır. Şayet onlar -necasetin Buhari / dumanı konusunda söyledikleri
gibi- burada da necaset mahalli yaş olduğunda istincanın farz olduğu görüşünü
ileri sürselerdi bu uzak bir görüş olmazdı.
Bu görüş kabul edilemez.
Cürcanı bunun mekruh olduğunu söylemiştir. Şeyh Nasr el-Makdisı bunu yapanın
günahkar olduğunu, çünkü bunun aşırıya kaçmak ve haddi aşmak olduğunu
söylemiştir.
Cürcanl'nin görüşü daha
güçlüdür.
İhya'da şöyle
denilmiştir: Kişi istinca yaptıktan sonra şöyle der:
''Allahümme tahhir kalbi
mine'n-nifak ve hassin ferci mine'l-fevahiş"
Allah'ım! Kalbimi
nifaktan temizle, cinselorganımı her türlü fuhuştan koru.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN