TAHARET / GUSLÜ GEREKTİREN HALLER |
E- CÜNÜPLÜK
Guslü gerektiren
durumların beşincisi cünüplüktür [cenabet].
Çünkü Allah (celle
celalühü) "eğer cünüp oldu iseniz yıkanın" [Maide, 6] buyurmuştur.
a. Cünüplüğü gerektiren
durumlar
1. Cinsel organın sünnet
bölgesinin başka cinsel organa girmesi.
[Bu şekilde olan
cünüplük şu iki durumda meydana gelir]:
[Birinci durum]: Hayatta
olan erkeğin cinselorganının; sünnet mahalline kadar olan bölümünün dişilik
organına girmesi ile cünüplük gerçekleşir. Cinsel organın girmesinin kasıtsız
olması, organ ın işlevsiz olması veya harekete geçmemiş olması fark etmez.
[İkinci durum]: Cinsel
organ ın sünnet mahalli kesik ise sünnet mahalli ile aynı uzunluktaki bölümünün,
dişilik organına girmesi ile de gerçekleşir.
[Erkeğin cinselorganının
girdiği] organ, cinsel açıdan arzu duyulmayan; hayvan, ölmüş kadın veya bir
erkeğin makadı olsa bile ve erkeğin cinselorganına kalın bir bez de sarılmış
olsa cünüplük gerçekleşir.
[*] - Kadının
cinselorganına erkeğin cinselorganının girmesi halinde cünüplüğün
gerçekleştiğinin delili şu hadistir: İki cinselorganın sünnet mahalleri
birbirine kavuştuğunda, men i gelmese bile gusül gerekli olur. (Müslim,
Taharet, 783)
Bu hadisi Müslim rivayet
etmiştir.
Bu durumda meninin
gelmesinin dikkate alınacağı yönündeki rivayetlere gelince; örneğin "su
[yıkanma] yalnızca sudan [meni gelmesinden] dolayı gerekli olur"(Müslim,
Hayız, 343; Ebu Davud, Taharet, 217)
hadisi mensuhtur
[yürürlükten kaldırılmıştır]. İbn Abbas bu hadisi şöyle yorumlamıştır:
"Kişi ihtilam olduğunda [rüyasında cinsel ilişkiye girdiğinde] kendisinden
meni gelmedikçe yıkanması gerekli olmaz".
Yukarıdaki hadiste
"sünnet mahalli" ifadesi yaygın uygulama dikkate alınarak
söylenmiştir. Buna göre zikredilenlerin diğer durumlarda da gusül gerekir;
çünkü diğerleri de cinselorgan ile cinsel ilişkide bulunmaktır. (Kıyas)
"Sünnet
mahallerinin kavuşması" ile kastedilen iki cinselorganın birbirine
dokunması değildir; çünkü [tek başına] bunun guslü gerektirmediği konusunda
icma vardır.(İcma 12) Bununla [erkeğin cinsel organının dişilik organına
girerek] sünnet mahallerinin aynı hizaya gelmesi kastedilmiştir. Nitekim iki
atlı aynı hizaya geldiğinde de "atlılar kavuştu" denilir, bununla
onların birbirine yapıştığı kastedilmez. Cinsel organların sünnet yerlerinin
aynı hizaya gelmesi ise erkeğin cinsel organını sünnet mahallinin kadının
organına sokmasıyla olur. "Sünnet mahalli" sünnet işlemi sırasında
kesilen bölümdür. Kadının sünnet mahalli, idrar çıkış yerinin üstündedir.
İdrarın çıkış yeri ise erkeğin cinselorganının girdiği yerin üstündedir.
Maymun vb. bir hayvan
cinselorganını insanın cinselorganına soksa, hayvanın cinselorganının sünnet
mahalli bulunmadığından acaba hayvanın cinselorganının tümünün girmiş olması mı
yoksa normal bir sünnet mahalli miktarı kadarının girmiş olması mı dikkate
alınır? İmam [Cüveyni] "bu mesele fıkıhçının görüş ve değerlendirmesine
bağlıdır" demiştir. Not: Fıkıh
kitaplarında buna be!ızer meselelerin zikredilmesi bunların pratik hayatta
karşılıklarının bulunduğu anlamına germez; bu yalnızca konu ile ilgili genel
kuralın farklı ihtimaller hesaba kçıtıldığında nasıl uygulamaya geçirileceği
yönünde alıştırmalar yapma anlamına gelir. Nitekim öğrencilerin matematik
zekalarını geliştirmek üzere havuz problemleri sıklıkla kullanılır. Bununla
birlikte pratik hayatta aynı anda bir havuzun doldurulmak üzere bir veya daha
fazla musluğun açık bırakılıp sonra yine aynı anda havuzun bir başka delikten
boşaltılması normalolarak görülen bir durum değildir. Bunun gibi fıkıhla
uğraşanların özellikle fıkıh öğrencilerinin meseleye intibaklarını sağlamak,
onlarda bir anlamda fıkhı problem çözme becerisini geliştirmek ve nihayet
onlara fıkhı meleke / nosyon kazandırmak için fıkıh kitaplarında serdedilen
örnekleri de bu bağlamda kabul etmek gerekir. Bütün bu açıklamalara ve fıkıh
kitaplarının "örnek veri tabanını" bu şekilde farazı fıkıh
malzemelerine ayırmalarını anlamaya yönelik ifadelerimize rağmen, okunması,
izah edilmesi ve tercüme edilmesi çok zor olan bu tür örneklerin seçilmemiş
olmalarını temenni ederdik. Zira bir Genel kuralın, özellikle de cinsel
konulara ilişkin bir meselenin, farklı hayat olaylarına bu kadar ayrıntılı bir
şekilde uygulanmaya çalışılması, fıkıhçılarımızın hiç de amaçlamadığı;
anlaşılması güç ve izahı zor durumlara yol açtığı gibi, fıkhın dayandığı zemini
zayıf gösterme, müslümanların ilmı miraslarına yönelik ithamlara ve çarpık
anlayışlara sebep olma, bu konuda zihinlere kuşku düşürme gibi olumsuz
sonuçlara da yol açabilmektedir. Bütün bunlara rağmen kitabın söz konusu
bölümlerinin niçin tercüme edildiği sorulacak olursa, ilmı tarafsızlık bu tür
eserlerin bir bütün halinde çevrilmesini, hiçbir kısmının atlanmamasını gerekli
kılar. Bu tür yerlerde dipnotlarla konuya müdahale etmemiz, yanlış
anlaşılmalara meydan vermemek içindir. (çev.)
[Bana kalırsa] bu
meselede ikinci görüşün dikkate alınması uygun olur.
Çocuk veya deli
cinselorganlarını başkasının organına soktuklarında veya onların cinselorganına
başkaları cinselorganını soktuğunda çocuk ve deli cünüp olur; bunlar kemale
ulaştıklarında [çocuk buluğa erince, delinin aklı şayet başına gelirse]
gusletmeleri gerekir.
Mümeyyiz çocuğun tıpkı
abdest alması gibi gusletmesi de sahihtir ve şayet guslederse yeterli olur,
kendisine gusletmesi emredilir.
Cinsiyeti belirsiz
şahsın gusül ve abdestle ilgili bazı durumları: Not: Bu
başlık altındaki örneklerin de bir önceki dipnotta belirttiğimiz şekilde farazi
tasavvurlar olarak düşünülmesi yerinde olur.
Cinsiyeti belirsiz
şahsın(1)
cinselorganını sokması / cinsel organına sokulmasının gusle bir etkisi yoktur.
Cinsel organın sünnet mahallinden daha azının sokulmasının da bir etkisi
yoktur.
(1) Bu bölüm boyunca
"cinsiyeti belirsiz şahıs" ile hem erkeklik hem de kadınlık organı
bulunan çift cinsiyetli şahsı kastediyoruz.
Cinsiyeti belirsiz
şahsın [hünsa] makadına cinselorgan sokulduğunda, bu fiil nasılolursa olsun
cinselorgan çıkarıldığında sokulan kişinin abdest alması gerekir. Yine
cinsiyeti belirsiz olan şahıs organını bir kadının cinselorganına soktuğunda,
çıkarır çıkarmaz abdest gerekli olur.
Cinselorganının sünnet
mahalline bir şey dolayarak başka cinsel organa sokma halinde; oruç ve haccı
bozulur.
Cinsiyeti belirsiz kişi organını
-aralarında dokunmanın abdesti bozmayacağı derecede yakınlık bulunmayan- bir
erkeğin makadına soksa abdest almak veya gusletmek arasında muhayyer olur.
A ve B cinsiyeti
belirsiz / çift cinsiyetli iki şahıs olsun. A cinsel organını B'nin önündeki
organa, B'de cinselorganını A'nın arkasına soksa; B abdest veya gusletmek
arasında dilediğini seçer; çünkü her iki fiilde de B'yi erkek saydığımızda o
cünüp olur veya ikinci fiilde B'yi kadın A'yı erkek saydığımızda cünüp olur.
Her ikisinde de dişi olduğunu varsayarsak o zaman -diğerinin de dişi olması ile
birlikte abdesti bozulmuş olur. İşte bu yüzden -gördüğü şeyin meni olup
olmadığını anlayamayan kimse konusunu ele alırken geleceği üzere- bu kişi
abdest almak ile gusletmek arasında serbest bırakılmıştır.
Cinsiyeti belirsiz şahıs
cinselorganını bir erkeğin makadına soktuğunda o erkek abdest almak ile
gusletmek arasından dilediğini seçer. Rafii ve Nevevi'nin abdest konusundaki
sözlerinden çıkan anlam budur. Bununla birlikte Bulkini erkeğin abdest almasının
farz olduğunu, cinsiyeti belirsiz şahsın ise seçim yapabileceğini söylemiştir.
Cinsiyeti belirsiz iki
şahıstan A, cinselorganını B'nin önüne veya arkasına soksa, B ise
cinselorganını A'nın önüne sokmasa bu durumda kendisine bir şey gerekli olmaz.
Bir erkek cinselorganını
cinsiyeti belirsiz şahsın önüne soksa ikisine de gusül ve abdest gerekmez;
çünkü sokulan şahıs erkek olabilir. Bu cinsiyeti belirsiz şahıs söz konusu
fiilden sonra cinselorganını başkasının cinselorganına soksa, yalnızca kendisi
kesin olarak cünüp olmuş olur; çünkü hem ilişkide bulunmuş hem de başkası
onunla ilişkide bulunmuştur. Bu şahsın ilişkide bulundukları ise cünüp
olmamıştır. İkinci olarak ilişkide bulunulan şahsın ise, organın dışarıya
Çıkarılmasından sonra abdest alması gerekli olmuştur.
Bir erkek cinselorganını
cinsiyeti belirsiz olan kişinin organına soksa, sonra cinsiyeti belirsiz olan
şahıs cinselorganını erkeğin makadına soksa her ikisi de cünüp olur.
Bir kimsenin iki tane
erkeklik organı olsa bunlardan birini soktuğunda, şayet yalnızca söz konusu
organdan küçük tuvalet yapabiliyorsa cünüp olur. Diğer organ bunun gibi değilse
onun tahareti bozma konusunda bir etkisi yoktur. Her iki cinselorgandan da
tuvaletini yapabiliyorsa veya sonradan meydana gelen bir kapanma sebebiyle her
ikisinden de yapamıyorsa hangisi ile ilişkide bulunursa bulunsun cünüp olur.
2. Meni çıkması
a. Hükmü
Cünüplük meninin çıkması
ile de gerçekleşir. Burada erkek veya kadın olsun kişiden çıkan kendi menisi
kastedilmektedir. Dul kadından çıkan meni onun cinselorganını geçmemiş olsa,
istinca [tuvalet temizliği] sırasında yıkanması gereken bölgeye kadar çıkmış
olsa bile hüküm böyledir. Bakire kıza gelince onun cünüp olması için meninin
cinsel organın dışına kadar çıkması gerekir. Erkeğin menisinin de
cinselorganının sünnet bölgesinin dışına çıkması gerekir.
[*] - Bu konuda delil
Müslim'in rivayet ettiği şu hadistir: Su [yıkanma] sudan dolayı [meni
gelmesinden dolayı] gerekir. (Müslim, taharet 773)
[*] - Buhari ve Müslim,
Ümmü Seleme'nin şu sözünü nakletmiştir: Ümmü Süleym Allah rasulü'ne {s.a.v.}
gelerek "Allah gerçeği açıklamaktan çekinmez. Kadın ihtilam olduğunda
gusletmesi gerekir mi?" diye sordu. Nebi {s.a.v.} "evet suyu [meniyi}
görünce [gerekir]" buyurdu. (Buhari, Ilim, 130; Müslim, Hayız, 710)
Cinsiyeti belirsiz
[hünsa müşkil] şahsa gelince; men i onun öndeki cinselorganlarının birinden
çıksa gusletmesi gerekmez; çünkü asli organ açık olduğunda diğer organ ın
fazlalık olma ihtimali vardır. Bu kişinin her iki organından meni gelirse veya birinden
meni gelir, diğerinden hayız olursa gusletmesi gerekir.
Guslün gerekli olması
açısından meninin -müstahkem olmasa bile- normal çıkış yolundan çıkması ile
müstahkem olarak -asli Çıkış yerinin kapalı olması ile birlikte- normalolmayan
çıkış yolundan, mesela belin altından çıkması arasında bir fark yoktur. Bu
meselede bel, abdestin bozulması konusunda mide gibi (Kıyas) olup, abdest
konusunda sonradan meydana gelen delik ile yaratılıştan olan arasında fark
olduğu gibi burada da fark vardır. Nevevi'nin ifadesinden farklı bir şey
anlaşılabilme ihtimali bulunmakla birlikte el-Mecmu'da belirttiği üzere esas
alınacak olan görüş budur. el-Mühimmat'ta belirtildiği üzere bel, yalnızca
erkekte göz önünde bulundurulur. Kadında ise kadının göğüs kemikleri dikkate
alınır. Nitekim' Allah (celle celalühü) şöyle buyurmuştur: "[Bu meni,
erkeğin] beli ile [kadının] göğüs kemikleri arasından çıkar" [Tarık, 7].
Müstahkem olmayan men i normal olmayan çıkış yolundan gelirse örneğin bir
hastalık sebebi ile gelirse el-Mecmu'da belirtildiği üzere bunun guslü
gerektirmediği konusunda mezhep alimleri arasında görüş ayrılığı söz konusu
değildir.
Kişinin asli olmayan
çıkış yerinden başkasına ait meninin çıkması veya asıl olmayan yere sokulan
meninin sonradan oradan çıkması ile de gusül gerekli olmaz.
b. Çıkan sıvının men i
olduğu nasıl anlaşılır?
[Çıkan sıvının men i
olduğu]: Fışkırması veya çıkarken lezzet duyulması veya yaş iken hamur kokusu
gibi kuru iken yumurta akı kokusu gibi koku duyulması ile anlaşılır. Bu
nitelikler yoksa gusül gerekmez.
[Çıkan sıvının meni
olduğu birkaç şekilde bilinir. Bunları şu şekilde zikredebiliriz]
1. Sıvının [cinsel
organdan] atarak / fışkırarak çıkması ile bilinir.
Nitekim Allah (celle
celalühü) "İnsan [fışkı ra ra k atılan] bir sudan yaratıldı" [Tarık,
6] buyurmuştur. Meniye bu ismin verilmesi dökülmesi / akması sebebiyledir.
2. Meni fışkırmamış olsa
bile veya kan renginde çıkmış olsa bile, çıkarken lezzet duyulması ve bu
lezzetle birlikte cinselorganının yumuşaması, ardından şehvetin kesilmesi.
3. Yıkandıktan sonra
çıkan menide olduğu gibi men i fışkırarak çıkmamış olsa ve kişi lezzet duymamış
olsa bile; yaş iken buğday vb. şeylerden veya el-Muharrer'de yer aldığına göre
hurmadan yapılan hamur kokusunun duyulması.
4. Kuru iken tavuk vb.
hayvanların yumurtasının akı gibi kokması da çıkan şeyin meni olduğunu
gösterir.
Cinsel ilişki sonrasında
kadın guslettikten sonra cinsel organ ından meni gelse yeniden gusletmesi
gerekmez, ancak şehvet duymuşsa guslü tekrarlaması gerekir. Küçük kızda olduğu
gibi şehveti bulunmayan birisi ise veya uykuda olan kadında olduğu gibi şehveti
bulunmakla birlikte bunu gidermemişse guslü tekrarlaması gerekmez.
[Soru]: Kadın şehvet
duyduğunda kendisinden meni gelmesi kesin değildir. Oysa kadının tahareti kesin
olarak bilindiğinden, tahareti bozan durumun meydana geldiği zannıyla bu
ortadan kalkmaz. et-Tevşih'te belirtildiği gibi Kadının şehvetini karşılaması
menisinin çıkmasını gerektirmez.
[Cevap]: Nasıl ki uyku
durumunda abdesti bozan bir şeyin çıktığı varsayılıyorsa kadın şehvet
duyduğunda da menisinin çıktığı varsayılır. (Kıyas) Alimler bu konudaki
ihtimali kesin delil yerine koymuşlardır.
"Kadının önü"
ifadesi ile şu dışarıda bırakılmıştır: Kadınla makadından ilişki kurulsa ve
kadın guslettikten sonra kendisinden erkeğin menisi gelse tekrar gusletmesi
gerekmez.
Çıkan sıvıda yukarıda
[maddeler halinde] sayılan nitelikler bulunmazsa gusletmesi gerekmez; çünkü bu
sıvı meni değildir.
c. Çıkan sıvının meni
olması ve olmamasının ihtimalli olduğu durumlar
Çıkan sıvının meni veya
vedi, mezi gibi bir sıvı olma ihtimali varsa [kişinin ne yapması gerektiği
konusunda mezhep içinde iki görüş vardır]:
[Birinci görüş]: Mezhepte
itim ad edilen görüşe göre kişi abdest almak ve gusletmek şıklarından birini
seçme hakkına sahiptir. Şayet kişi bunu men i olarak kabul ederse gusleder,
başka bir şeyolarak kabul ederse abdest alır, söz konusu sıvının değdiği
yerleri de yıkar. Çünkü kişi bu iki ihtimalden birinin gereğini yerine
getirdiğinde kesin olarak onun sorumluluğundan kurtulur. Aslolan diğerinden
zaten kurtulmuş olmaktır, buna muarız bir durum da söz konusu değildir. Şu
mesele ise farklıdır: İki namazdan birini unuttuğu halde hangisini unuttuğunu
bilemeyen kimse her ikisini de kılar. Çünkü kişinin zimmetinde her iki namaz da
bulunmakta olup aslolan bu borçların devam etmesidir.
[İkinci görüş]: Diğer
bir görüşe göre ise kişi ihtiyaten her bir ihtimalin gereğini yapmalıdır. Bu
şuna kıyas edilir: Bir kabın bir kısmı altın, bir kısmı gümüş olsa, her birinin
miktarı bilinmese kişi ihtiyatı esas alarak altın ve gümüşten hangisi çok
ediyorsa kabı onun üzerinden hesap ederek zekatını verir. (Kıyas) Nevevi
Ruusu'l-mesail adlı eserinde bu görüşü sahıh kabul etmiş, el-Mecmu'da da
"bu görüşün daha güçlü olduğu görülüyor" demiştir.
İlk görüş sahipleri
kıyasın doğru olmadığını söyleyerek buna karşı çıkmışlardır; çünkü zekat
meselesinde kabı eriterek altın ve gümüşün miktarını kesin olarak belirlemek
mümkündür, burada ise kesin bilgiye ulaşmak mümkün değildir.
Abdesti gerekli
gördüğümüzde veya kişi abdest almayı tercih ettiğinde tertibe riayet etmesi ve
sıvının temas ettiği yerleri yıkaması gerekir. Kişi abdest ve gusülden birini
tercih edip uyguladığında muteber olur. Henüz tercih ettiği şeyi yapmamışsa
ondan dönüp diğerini yapabilir. Çünkü yalnızca tercih etmekle o şeyi yapması
farz hale gelmez.
Kişi gelen sıvının meni
olduğu görüşünü seçerse, cünüp şahsın yapması haram olan mescitte durmak vb.
fiiller yıkanmadan önce bu şah sa haram olmaz. Çünkü onun cünüplüğü konusunda
şüphe vardır.
Hocam Remli bu fetvayı
vererek şöyle demiştir:
Hem abdest hem gusül
ederek ihtiyata riayet edilmesi gerektiğini söyleyenler bu kişinin sıvının
isabet ettiği yeri yıkamasını gerekli görmemektedirler; çünkü aslolan onun
temiz olmasıdır.
b. Kadının durumu
[Bu konularda] kadın da
erkek gibidir.
1. Hükmü
Cünüplüğün yukarıda
belirtilen iki şekilde gerçekleşmesi açısından kadın da erkek ile aynı hükme
sahiptir.
Bir kadın, kopuk bir
erkek organını veya bunun sünnet mahallini kendi cinselorganına soksa
-er-Ravda' da belirtildiği üzere- gusletmesi gerekir. Kitaptaki ifadeden
anlaşıldığına göre cinsel organın başını, kökünü veya iki kenarını bir araya getirerek
ortasını sokması arasında fark yoktur. İsnevi "bu görüş itiraza
açıktır" demiştir. Hocam Remli'nin de dediği gibi güçlü olan görüş bu
konuda "sünnet mahalli" bulunduğu sürece hükmü ona bağlamaktır.
2. Kadından gelen
sıvının meni olup olmadığını bilme yöntemi
[Bu konuda mezhep içinde
üç görüş vardır]
[Birinci görüş]: Kadının
bu meselede erkek ile aynı kabul edilmesi, kadının menisinin de erkeğinkini
bilme yolları ile bilineceği anlamını akla getirir. Çoğunluğun görüşü böyledir.
[İkinci görüş]:
İmamü'l-Harameyn [Cüveyni] ve Gazali "kadından gelen suyun meni olup
olmadığı yalnızca cinsellezzet olması ile bilinir" demiştir.
[Üçüncü görüş]:
İbnü's-Salah "bu ancak kadının lezzet duyması ve sıvının kokusunun
bulunması ile bilinir" demiştir. Nevevi, Müslim şerhinde bunu tek görüş
olarak zikretmiştir.
Subki "itimad
edilecek olan görüş budur" demiştir.
Ezrai de "doğru
olan budur" demiştir.
[Bana göre] birinci
görüş itimad edilecek olan görüştür. İbnü'rRif'a'nın da dediği gibi el-Muhtasar'daki
şu ifade bu görüşü desteklemektedir: "Kadın, atarak gelen suyu gördüğünde
... ".
Ek bilgi: Kişi
yatağında, elbisesinde -hatta elbisesinin dışında-, başkasından olması mümkün
olmayan bir meni görse gusletmesi ve bu meni ile kılmış olabileceği tüm
namazları iade etmesi gerekir. Bu meni olmadan kılmış olabileceği namazları
iade etmesi ise [farz değil] müstehaptır, guslü tekrar etmesi müstehap
değildir. Çünkü -ileride geleceği üzere- guslü tekrarlamak müstehap değildir.
Kişi meninin geldiğini
hissederek cinselorganını tutsa ve dışarı bir şey çıkmasa -geçenlerden
anlaşılacağı ve er-Ravda'da açık olarak belirtildiği üzere- gusletmesi
gerekmez.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
CÜNÜPLÜK DURUMUNDA HARAM OLAN FİİLLER