TAHARET / BAZI HÜKÜMLER |
V. GUSLE İLİŞKİN BAZI
MESELELER
A. GUSLÜN YENİLENMESİ
B. GUSÜL YAPARKEN
KULLANILACAK SU MİKTARI
C. GUSLÜN niGER
SÜNNETLERi
D. BEDENİNDE NECASET
BULUNAN KİMSENİN GUSLETMESİ
E. GUSÜLDE TEDAHÜL
A. GUSLÜN YENİLENMESİ
Abdestin aksine guslün
yenilenmesi sünnet değildir.
Guslün yenilenmesi
sünnet değildir; çünkü bu konuda herhangi bir rivayet bulunmamaktadır, Ayrıca
guslün yenilenmesinde zorluk vardır.
Abdest ise böyle değildir.
[Şöyle ki:]
[a] - Kişi bir abdestle
herhangi bir namaz kıldığında ikinci namaz için abdestini yenilemesi sünnettir.
Nitekim Nevevi Zevaidü'r-Ravda adlı eserinin "adak / nezir"
konusunda, el-Mühezzeb şerhinde ve et-Tahkik'te bunu ifade etmiştir.
Bu ifadenin zahirinden,
kılınan namazın "tahiyyetü'l-mescid", "abdest sonrasında
kılınması sünnet olan namaz" veya daha başka bir namaz olması arasında
fark yoktur.
[Soru]: Abdestini
yenileme durumunda da kişi için zorluk söz konusu olmaktadır.
[Cevap]: Bu ,kişiye
bırakılmıştır; daha fazla sevap almak isterse yapar. Ancak namazı ilk vaktinde
kılmanın fazileti ile abdesti yenilemenin fazileti birbiri ile çelişirse namazı
ilk vaktinde abdestini yenilemeksizin kılar. Çünkü Hocam Remli' nin fetvasında
yer aldığı üzere namazı ilk vaktinde kılmak daha üstündür.
[b] - Kişi abdesti ile
herhangi bir namaz kılmamışsa abdestini yenilemesi sünnet değildir. Buna rağmen
kişi buna aykırı davranarak abdestini yenilerse abdesti sahih olmaz; çünkü bu
istenen bir şey değildir.
[*] - Abdestli iken bir
namaz kılındığında diğer namaz için abdest almanın sünnet olmasının delili
şudur: Ebu Davud'un rivayet ettiğine göre Nebi {s.a.v.} şöyle buyurmuştur:
Abdestli iken abdest alan kimse için on sevap [hasenel yazılır. (Ebu Davud,
Taharet, 62)
Ayrıca İslam'ın ilk
yıllarında her bir namaz için abdest almak farzdı. Sonradan bu farziyet
yürürlükten kaldırıldı ancak abdesti yenileme talebi varlığını devam ettirdi.
Abdesti yenileme
sözcüğünün mutlak olarak kullanılması "mestler üzerine mesheden
kişiyi" de kapsamaktadır. Yine bu ifade yara vb. sebeple yarım alınan ve
teyemmüm ile tamamlanan abdesti de kapsamaktadır. İbnü'r-Rif'a bunu itiraza
açık görse de Mücelli'nin Kaffal' den naklettiğine göre zahir olan görüş budur.
B. GUSÜL YAPARKEN
KULLANILACAK SU MİKTARI
Abdestte kullanılacak
suyun bir müdden az olmaması, gusülde kullanılacak suyun bir sa' dan az
olmaması sünnettir.
[Kullanılacak su miktarı
ile ilgili uyulması farz olan] bir sınır yoktur.
Beden ölçüleri
normalolan bir kimsenin abdest alırken yaklaşık olarak bir müdden az su
kullanmaması sünnettir. Bu, Bağdat rıtlı ile bir tam üçte bir rıtıldır.
Beden ölçüleri
normalolan bir kimsenin guslederken yaklaşık olarak bir sa' dan az su
kullanmaması sünnettir. Bir sa' dört müddür.
[*] - Bunun delili
Müslim'in Sefine'den rivayet ettiği şu hadistir: Nebi (s.a.v.) bir sa' su ile
gusleder, bir müd su ile abdest alırdı. (Müslim, Hayz, 736)
Beden ölçüleri nJ?rmal
olmayan bir kimse ise, İzz b. Abdüsselam'ın belirttiği üzere bedeninin büyüklük
veya küçüklüğüne göre bu miktarı çoğaltır veya azaltır.
Abdest ve gusülde
kullanılacak su ile ilgili [uyulması farz olan] bir sınır yoktur. Kişi yukarıda
belirtilen miktardan daha az su kullandığı halde yıkanması gereken yerleri
yıkadıysa bu yeterli olur.
İmam Şafii (rahmetullahi
aleyh) şöyle demiştir: Az miktarda su dikkatli kullanılırsa yeterli olabilir.
Çok miktarda su acemice kullanılırsa yeterli olmayabilir.
[*] - Ebu Davud'un
rivayet ettiği bir hadis şöyledir: Nebi (s.a.v.) bir müddün üçte ikisi kadar su
bulunan bir kaptaki su ile abdest aldı. (Ebu Davud, Taharet, 94)
Nevevi'nin ifadesinden
ilk anda akla gelen anlam bir müd ve bir sa' su ile sınırlamak değil, suyun
bundan az olmamasıdır. Başka alimler ise bu miktarlarda su kullanmanın mendup
olduğunu söylemişlerdir. Bunun mendup görülmesi, bu miktarlarla yetinilmesini
gerektirir. İbnü'r-Rif'a "gerek konuyla ilgili hadis ve gerekse
alimlerimizin sözleri bunu göstermektedir. Çünkü suyu kullanmada dikkatli olmak
[dince] istenilen birşeydir." demiştir.
Zahir olan görüş budur.
Bununla birlikte İsnevı bu görüşün mezhebimiz alimlerine nispet edilmesi
konusunda İbnü'r-Rif'a'ya itiraz etmiştir.
C. GUSLÜN niGER
SÜNNETLERi
Guslün sünnetleri
Nevevi'nin saydıklarından ibaret değildir. Gusülde şunlar da sünnettir:
1. Guslün sonuna kadar
niyetini devam ettirmek,
2. Miktarı çok bile olsa
durgun suda veya belirli bir kuyuda yıkanmamak.
Bu, el-Mecmu'da
belirtilmiştir. Dahası böyle yapmak mekruhtur; çünkü Müslim şunu rivayet
etmiştir: Sizden biri cünüp iken durgun suda yıkanmasın. (Müslim, Taharet, 656)
Hadisi rivayet eden Ebu
Hureyre'ye (radıyallahu anh) "[bu durumda] kişi ne yapmalıdır?" diye
soruldu. O "suyu alıp dökerek yıkanır" dedi.
el-Mecmu'da şöyle
denilmiştir: "EI-Beyan'da "durgun suda abdest almak da gusletmek
gibidir" denilmiştir".
Bu, Hocamız Zekeriya
el-Ensari'nin dediği gibi cünüp kimsenin abdest alması anlamındadır.
Durgun suda gusletmenin
mekruh görülmesinin nedenleri arasında şunlar zikredilmiştir.
a) Alimler bu suyun
taharetle kullanılıp kullanılamayacağında [tahuriyyetinde / temizleyiciliğinde]
ihtilaf etmişlerdir.
b) Yahut da mekruhluğun
sebebi gülsuyunda olduğu gibi bu suya da "kök suyu" vb. ifadeler
kullanılması ve bir şeye izafe edilmesidir.
c) Yahut da kidendiği
için mekruhtur.
Bu hükmün deniz gibi
suyu bol birikintiler dışındaki sular hakkında olması gerekir.
3. Küçük tuvaletini
yaptıktan sonra yıkanmak. Böylelikle gusülden sonra kendisinden meni gelmemiş
olur.
4. Gusülden sonra, abdestte
belirtilen şekilde teşehhüd duası okumak,
5. Abdestte olduğu gibi
gusülde de ara vermeden yıkanmak.
6. Sıralamayı gözetmek:
Kişi abdest aldıktan sonra -er-Ravda ve diğer eserlerde belirtildiği üzere-
abdest organlarını yıkayarak gusle başlar. Çünkü bu organlar diğerlerinden daha
üstündür. Sonra başını yıkar. Sonra bedeninin üst kısmını yıkamaya başlar. Sağ
taraftan başlayarak her birinin üst kısmını yıkar.
[Cünüp iken bedenden bir
şeyi gidermek]
Cünüp iken tırnak
kesmek, traş olmak, koltuk altı tüylerini ve kasıktaki tüyleri kazımak, kan
aldırmak ve bedenden herhangi bir parçayı alma gibi şeyleri yapmamak gerekir.
Çünkü ahirette ona bedeninden ayrılan parçalar cünüp olarak döner.
[Cünüp iken bedenden
kopartılan, traş edilen] her bir tüyün cünüplüğünü geri istediği [cünüp olan
bedene geri dönerek yıkanmak istediği] söylenir.
[Yıkamrken örtünmek]
Kişinin yalnız başına
iken veya kendisinin avret yerine bakması caiz olan kimseler yanında tamamen
soyunarak yıkanması caizdir. Bununla birlikte örtünerek yıkanmak daha
faziletlidir. Çünkü Nebi (s.a.v.) Behr b. Hakım'e şöyle buyurmuştur:
"Karın ve cariyen dışındakilere avret yerini gösterme". Behr
"yalnız başıma olursam?" diye sordu. Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu:
''Allah insanların kendisinden utanmalarına en layık olandır"
buyurdu.(Buhari, Gusl, I, 385 (talik şeklinde); Ebu Davud, Hammam, 4017;
Tirmizi, Edeb,2794)
[Soru]: Yüce Allah'tan
hiçbir şey gizlenemez. Bu durumda örtünmenin yararı nedir?
[Cevap]: Kişinin
yaratıcı ve rızık verici huzurunda edepli olarak görünmesidir.
D. BEDENİNDE NECASET
BULUNAN KİMSENİN GUSLETMESİ
Bedeninde nedıset
bulunan kişi bu nedıseti yıkadıktan sonra gusül yapar. İkisi için [nedıseti
gidermek ve gusül yapmak için] tek bir yıkama yeterli olmaz. Abdestte de durum böyledir.
Ben [NevevI] derim ki:
Daha doğru olan görüşe göre tek bir yıkama yeterlidir. Allah daha iyi bilir.
Bedeninde necis bir
şeyolan kişi bunu yıkadıktan sonra gusül yapar; çünkü bu şekilde daha iyi
temizlenir.
İkisi için tek bir
yıkama yeterli olmaz. Abdestte de durum böyledir. Çünkü "necasetten
taharet" ve "hadesten taharet" cinsleri farklı iki farzdır,
birbirine tedahül etmezler. Buna göre bedenden necasetin giderilmesi guslün
rüknü değil şartıdır.
Nevevi; cünüplükten ve
hayızdan yıkanmada tek bir guslün yeterli olması gibi burada da tek bir
yıkamanın yeterli olduğu görüşünün daha doğru olduğunu söylemiştir. Ayrıca her
ikisinde de farz olan şey organın yıkanmasıdır, tek bir yıkama ile de bu yerine
gelmiştir.
EI-Mecmu'da belirtildiği
üzere görüş ayrılığı necasetin hükmı olması durumu ile ilgilidir. Tek bir
yıkama hem hükmı necaseti hem de hadesi kaldırır. Ağır necaseti [köpeğin kabı
yalaması durumundaki necaset] temizlemek için yapılan yedinci yıkamanın hükmü
de böyledir.
Şayet söz konusu olan,
maddı varlığı olan bir nedıset ise ve yıkama sonucu ortadan kalkmamışsa hades
de varlığını korur.
Ağır necaseti
temizlemede yedinci yıkama dışındaki yıkama ile o bölgenin hadesi ortadan
kalkmaz, çünkü necisliği devam etmektedir.
[Soru]: Nevevi er-Ravda'da
ve Rafii'ye uyarak el-Minhac'da "ölünün yıkanması" konusunda
yıkamanın en azının, "necaseti giderdikten sonra bütün bedene suyun
değmesi" olduğunu tek görüş olarak zikretmiştir. Oysa ölü hakkında tek bir
yıkamanın hem necisliği hem de hadesi giderdiğini kabul etmek daha
önceliklidir; çünkü onun yıkanmasında niyet farz değildir.
[Cevap]: [Bu soruya
farklı cevaplar verilmiştir:]
[1] - Şarih Celaleddin
el-Mahalli "cenazeler" bahsinde buna şöyle cevap vermiştir: Rafii sağ
olan kimse hakkında da bunu kabul etmektir. Nevevi, konu daha önce geçtiği için
onun görüşünü düzeltmemiştir.
[2] - Buna verilen bir
diğer cevap da şudur: Nevevi ve Rafii'nin "cenaze" konusunda
söyledikleri, necaseti gidermenin daha önce yapılmasının şart olduğunu açık
olarak göstermez. Çünkü "sonra [ba'de]" kelimesi sıralama göstermez.
"Birlikte olmak [mea]" anlamında da kullanılır. Nitekim bu kelime şu
ayette "kaba saba olmasının yanında bir de soysuz olan" [Kalem, 13]
birliktelik anlamında kullanılmıştır. Öyleyse el-Minhac metninde geçen ifadenin
anlamı şöyle olur: "Necaseti gidermekle birlikte bütün bedeni
yıkamak". Bunun bir benzeri ifade de Nevevi'nin "vakıf"
konusunda söylediği şu sözdür: "[Bu malı] çocuklarıma ve çocuklarımın
çocuklarına, batından batına vakfettim". Bu ifade bütün çocufkların
vakıfta eşit hak sahibi olmalarını gerektirir.
Bu ikinci cevap daha
güçlüdür.
Bir görüşe göre ise ölü
ile diri arasında şu açıdan fark vardır: Ölü-
nün yıkanması onun için
son işlemdir, bu sebeple ihtiyat gösterilmiş
ve onun hakkında en
kamil olan durum esas alınmıştır. Nitekim -er-
Ravda' da sahıh kabul
edilen görüşe- göre ölünün üç parça kumaş ile kefenlenmesi farzdır; çünkü bu
onun hakkıdır. Mirasçılar tek bir parça kumaşla kefenlenmesi konusunda
anlaşsalar bile bu istekleri kabul edilmez. Ayrıca Nevevi el-Mühezzeb şerhinde
"cünüplükten yıkanmanın keyfiyeti" konusunda, tıpkı Rafii gibi, bunu
tek görüş olarak belirtmiştir.
E. GUSÜLDE TEDAHÜL
Cünüplük sebebiyle ve
Cuma sebebiyle gusleden kimsenin guslü her ikisi yerine geçer. Bunlardan biri
için guslederse yalnızca o gerçekleşir.
ŞERH:
a. Farz ve sünnet olan
gusünerde tedahül
Cünüplük sebebiyle ve
Cuma sebebiyle gusleden kimsenin guslü her ikisi yerine geçer.
[Bu konuda iki görüş
vardır]:
[Birinci görüş]:
Cünüplük, hayız, Cuma ve bayram gibi bir sebeple gusleden ve her ikisine niyet
eden kimsenin guslü her ikisi yerine geçer. Bu, farz namazı kılarken
tahiyyetü'l-mescide de niyet etmeye benzer. (Kıyas)
[İkinci görüş]: Bir
görüşe göre ise bu durumda iki gusül de gerçekleşmez; çünkü her biri müstakil
olarak yapılması amaçlanan gusüldür. Tahiyyetü'l-mescid namazı ise bundan
farklı olup o, farz namaz içinde zımnen bulunmaktadır.
İlk görüşe göre en
mükemmel şekil kişinin önce cünüplük için sonra da Cuma için gusletmesidir. Bu
görüş el-Bahr' de alimlerimizden nakledilmiştir.
[Soru]: Atimlerimiz şunu
açık olarak belirtmişlerdir: Cuma vaktinde güneş tutulması olsa, imam önce
güneş tutulması namazını kıldırsa sonra hutbe verirken hem Cuma hem de güneş
tutulması namazının hutbesine niyet etse bu sahih olmaz. Çünkü farz ve nafileyi
birleştirmiştir.
[Cevap]: Cuma hutbesi
namaz gibidir. Bu sebeple namazda ne şart koşulmuşsa Cuma hutbesinde de şart
koşulmuştur. Cuma hutbesiyle güneş tutulması namazının hutbesini birleştirmek
öğle namazının farzı ile sünnetini birleştirmek gibidir. Bizim meselemiz ise
bundan farklıdır; çünkü taharetler tedahül esasına dayalıdır. (Genel kural)
Bunlardan biri için
guslederse yalnızca o gerçekleşir.
Niyeti dikkate alınarak bunlardan
biri gerçekleşmiş kabul edilir.
Nafile farzın içine
tedahül etmemiştir; çünkü nafile başlı başına bir ibadettir. Bu öğlenin
sünnetinin farzına tedahül etmemesi gibidir. (Kıyas)
[Soru]: Kişi camiye
girince kıldığı namazda vaktin farzına niyet etse, bununla tahiyyetü'l-mescide
niyet etmese, niyet etmediği halde kıldığı namaz tahiyyetü'l-mescid namazı
yerine geçer. Yine kişi cünüplüğü gidermeye niyet etse abdeste niyet etmediği
halde abdest almış sayılır.
[Cevap]:
Tahiyyetü'l-mescid namazının amacı, mescidde namazIa meşgulolmaktır. Farz namaz
kılmakla da bu yerine gelir. Bizim meselemizde ise amaç yalnızca temizlenmek
değildir. Nitekim su bulamayan kişinin teyemmüm yapması da taharetten tek
amacın temizlenmek olmadığını göstermektedir.
Cünüplük ve hayız gibi
iki sebeple gusletmesi gereken kimsenin bunlardan birisi için gusletmesi
yeterlidir. Yine bayram ve Cuma için gusletme gibi iki tane sünnet gusül söz
konusu olan kişi de bunlardan biri için gusletse diğeri yerine geçer. Burada
ikisini aynı niyette birleştirmenin bir zararı yoktur. Öğle namazının farzı ile
sünnetini bir niyette birleştirme meselesi bundan farklıdır. Çünkü
belirttiğimiz üzere taharetler tedahül esasına dayalıdır.
b. Abdest ve gusül
arasında tedahül
Kişi abdestini bozsa
sonra cünüp olsa veya tersi olsa, mezhebi temsil eden görüşe göre gusletmek
yeterli olur. Allah daha iyi bilir.
[Abdest ile gusül
arasında: tedahül olup olmayacağı konusunda
üç görüş vardır]:
[Birinci görüş]: Mezhebi
temsil eden görüşe göre;
[Birinci durum]: Kişi
abdestini bozsa sonra cünüp olsa,
Veya aksi olsa [Aksinin
olması da iki durumda söz konusu olabilir] :
[İkinci durum]: Önce
cünüp olup sonra abdesti bozulsa,
[Üçüncü durum]: Aynı
anda hem cünüp olsa hem de abdesti bozulsa
[Her üç durumda da] tek
bir gusül [her ikisi için] yeterlidir. Gusle niyet etsin ya da etmesin, abdest
organlarını tertibe uygun olarak yıkasın ya da yıkamasın fark etmez. Çünkü
abdest gusül içine tedahül eder.
[*] - Zira Nebi (s.a.v.)
şöyle buyurmuştur: ... Ben başıma üç kere su döküyorum. Bunu yapınca
temizlenmiş oluyorum. (İbn Mace, Taharet, 577)
Bu hadisi Cübeyr b.
Mut'im'den Tirmizı ve diğer hadisçiler rivayet etmiştir.
Nebi (s.a.v.) burada bir
ayrım yapmamıştır. Ayrıca çoğunlukla cünüplük abdestsizlikten ayrı olmaz. Bu
sebeple cünüplük ve hayızın tedahül etmesi gibi abdestsizlik ve cünüplük de
tedahül eder.
Rafii guslün cünüplüğü
gidereceğine, küçük hadesin [abdestsizliğin] ise bununla birlikte sona ereceği yani
hükmünün kalmayacağına işaret etmiştir. Bu sebeple Nevevi
"yeterlidir" ifadesini kullanmıştır.
[İkinci görüş]: Kişi
gusülle birlikte abdeste niyet etse bile bu niyet abdest için yeterli olmaz.
Ayrıca abdest almak da şarttır.
[Üçüncü görüş]: Kişi gusülle
birlikte abdeste niyet ederse yeterli olur, aksi takdirde yeterli olmaz.
Şöyle bir görüş de ileri
sürülmüştür: İkisinin bir araya gelmesinin sebebi cinsel ilişki ise gusül
yeterli olur, aksi takdirde olmaz.
İkinci durumda tek bir
guslün yeterli olacağına dair kesin bir tarik söz konusudur. Çünkü bu durumda
büyük abdestsizlik [cünüplük] daha önce gelir, bundan sonra küçük
abdestsizliğin olmasının bir etkisi yoktur.
"Mezhebi temsil
eden görüşe göre" ifadesi ikinci durumda İmam Nevevi'nin terminolojisine
göre geçerlidir. Çünkü bunun tankleri vardır.
İlk duruma göre ise
farklı tarikler değil farklı vecihler söz konusudur.
Şarih Celaleddin
el-Mahalli bu itiraza şöyle cevap vermiştir: İki tarik ikinci ve üçüncü durumun
toplamında geçerlidir, her birinde geçerli değildir. Bunların toplamı hakkında
geçerliliğinin doğru olması için bazı fertlerinde geçerli olması yeterlidir.
Not:
Kişi gusül yaparken
abdestini bozsa guslünü tamamlaması caizdir; abdesti bozan durum guslün sahih
olmasını engellemez. Ancak abdest almadıkça bu gusülle namaz kılamaz.
Zevaidü'r-Ravda adlı eserde böyle denilmiştir.
İsnevl'nin dediği gibi
bu "abdest organlarının yıkanması tamamlandıktan sonra abdesti bozacak bir
durumun meydana gelmesi" şeklinde anlaşılmalıdır. Abdest organlarının
yıkanması tamamlanmadan önce abdesti bozan durum meydana geldiğinde ise diğer
abdest organlarını sırasına göre yıkar, baştan yıkamasına gerek yoktur.
Hamamlarda yıkanmaya
ilişkin hükümler: Erkeklerin hamama girmesi mübahtır.
Hamama girdiklerinde
bakılması helalolmayan şeylere bakmamaları, gerek yıkanırken gerek
yıkanmadıkları sırada avret yerlerini görmeleri helalolmayan kişilere
göstermemeleri farzdır. Yine avret yerlerini açan kişileri de uyarıyı
dinlemeyeceklerini bilseler bile uyarmaları fardır.
[*] - Nebi'in (s.a.v.)
şöyle dediği rivayet edilmiştir: Kişi hamama çıplak girerse yanındaki iki melek
kendisine lanet eder. (Kurtubi, el-Cami' li ahkami'l-Kur'an, XiX, 236)
Bu hadisi Kurtubı
tefsirinde "yanınızda yaptıklarınızı bilen şerefli yazıcılar vardır"
[İnfitar, 11-12] ayetlerinin tefsirinde zikretmiştir.
[*] - Nesai ve Hakim,
Cabir aracılığıyla Nebi' den (s.a.v.) şunu rivayet etmiştir: Erkeklerin hamama
örtüsüz girmeleri haramdır. (Nesai, Gusül, 399)
Kadınların özürsüz yere hamama
girmeleri mekruhtur.
[*] - Çünkü Nebi'den
(s.a.v.) şu hadis rivayet edilmiştir: Elbisesini evinden başka bir yerde
çıkaran kadın Allah ile arasındaki örtüyü yırtmış olur (Tirmizi, Edeb, 2803)
Bu hadisi Tirmizı
rivayet etmiş ve hasen olduğunu söylemiştir.
[*] - Ebu Davud ve başka
hadisçiler Nebi'den (s.a.v.) şunu rivayet etmişlerdir: Acem topraklan size
açılacak, orada hamam denilen yerler göreceksiniz. Oraya erkekler örtüsüz
girmesin. Hasta veya lahusa dışında kadınların oraya girmelerini de engelleyin.
(Ebu Davud, Hamam, 4011)
Ayrıca kadınlara ilişkin
uygulama onların örtünme konusunda işi sıkı tutmalandır. (Genel kural)
Yine kadınların dışarı
çıkmaları ve toplanlamarı fitne ve şerre sebep olur.
Hocamız Zekeriya
el-Ensari "cinsiyeti belirsiz şahısların da bu konuda kadınlar gibi olduğu
anlaşılmaktadır" demiştir.
Kişi guslederken suyu
ihtiyaçtan ve normalden [adet olandan] daha fazla kullanmamalıdır.
Hamamda yıkanrr.anın
adabı şöyledir:
1. Hamamda yıkamrken
keyif yapmak ve lükse düşmek değil temizlenip arınmayı amaçlamalıdır.
2. Hamama girmeden önce
ücreti teslim etmelidir.
3. Tuvalete girerken
olduğu gibi hamama girerken de besmele çekmeli sonra euzü çekmelidir.
4. Tuvalette olduğu gibi
sol ayakla girmek, sağ ayakla çıkmalıdır.
5. Hamamın sıcağı ile
karşılaşınca cehennemin sıcağını aklına getirmelidir.
6. Çıplak birini
gördüğünde girmemelidir.
7. Hamamın ilk odasında
[girişinde] terlemeden daha sıcak olan odaya girmemelidir.
8. Hamamda çok
konuşmamalıdır.
9. Hamamda kimsenin
olmadığı zaman girmeli, imkan ölçüsünde hamamın boş olduğu zamanı kollamalıdır.
İçeride dindar insanlardan başkası bulunmasa bile bedenler açıkken bakmak
utanma azlığından kaynaklanan bir özelliktir.
10. Allah'tan af
dilemeli ve hamamdan çıktıktan sonra iki rekat namaz kıimalıdır. Çünkü alimler
"hamama gitme günü günaha girme günüdür" demişlerdir.
11. Gün batımı öncesinde
ve akşam ile yatsı arasında hamama girmek mekruhtur; çünkü bu zaman şeytanların
etrafa yayıldıkları zamandır.
12. Oruçlunun hamama
girmesi mekruhtur.
13. Tıp açısından başa
soğuk su dökülmeli ve hamamdan çıktığında da soğuk su içilmelidir.
14. Başkasını
keselemekte bir sakınca yoktur; ancak avret mahalline bakmak ve şehvetin söz
konusu olmaması gerekir.
15. EI-Mecmu'da şöyle
demiştir: Kişinin hamamda başkasına "Allah afiyet versin" demesinde
ve tokalaşmasında bir sakınca yoktur.
16. Toplum içine karışan
kimsenin diş temizliği yapması, vücudundaki giderilmesi gereken kılları [koltuk
altı, kasık vb.] gidermesi, kökü kokuları gidermesi ve onlarla iyi geçinmesi
sünnettir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN