TAHARET / NECASET TEMİZLENMESİ |
B. SONRADAN NECİS HALE
GELEN MADDELERİN TEMİZLENMESİ
Necasetler bir başka
açıdan ağır [muğallaza], hafif [muhaffefe] ve orta [mütevassita] olmak üzere üç
kısma ayrılır.
Nevevi necasetleri bu
sıraya uygun olarak zikretmiş; önce ağır necasetlerden başlamıştır.
a. Ağır Necaset
[Necaset-i Muğallaza]
Köpeğin dokunması ile
necis hale gelen bir şey, biri toprakla olmak üzere yedi kere yıkanır.
Daha güçlü olan görüşe
göre;
Başka bir şey toprağın
yerine geçmez.
Domuz da bu konuda köpek
gibidir.
Necis olan toprağın
kullanılması yeterli olmaz.
Daha doğru olan görüşe
göre bir sıvı ile karışlk toprak da yeterli olmaz.
1. Köpeğin temas ettiği
maddenin temizlenmesi
Katı maddelerden -bu, av
veya başka bir şeyin bir kısmı bile olsa- köpeğin teması ile -bu temas salyası,
idrarı, diğer yaş şeyleri ve yaş yere temas eden kuru bedeni ile olabilir-
köpeğin dokunmasıyla necis hale gelen birşeyi temizlemek için biri toprakla
olmak üzere yedi kere yıkamak gerekir. Toprakla yapılacak temizlik topraksız
bir arazide, necasetin bulunduğu yerin tümünü kaplayacak şekilde, toprağın suya
bulaşıp bu sayede necaset mahallinin bütününe temas etmesiyle olur.
Toprağın necaset
bölgesine konulmadan önce veya konulduktan sonra su ile karışması şarttır. Bu,
toprak ve suyun necaset bölgesine iki defada konulduktan sonra yıkama işlemi
gerçekleştirilmeden de yapılabilir. Necaset bölgesi ıslak olsa bile bu
yeterlidir. Çünkü necaset yerine sonradan dökülen şey temizliğini korur. İsnevi
ise necaset bölgesine konulmadan önce toprak ve suyun birbirine
karıştırılmasını şart koşmuştur.
[*] - Bu konuda delil,
şu hadislerdir: Köpek bir kabı yaladığında onu birincisi toprakla olmak üzere
yedi kere yıkayın. (Müslim, Taharet, 649)
Bir başka rivayette: Onu
sekizincide toprağa bulayın. (Müslim, Taharet, 651)
Yani yedinci yıkamaya
bitişik olarak toprakla yıkayın. Nitekim Ebu Davud'un rivayetinde şöyle
geçmektedir: Yedincisini toprakla yıkayın. (Ebu Davud, Taharet, 73)
Tirmizl'nin sahih
gördüğü bir rivayette şöyle denilmektedir: İlki veya sonuncusu toprakla olmak
üzere yedi kere yıkayın. (Tirmizi, Taharet, 91)
Müslim'in iki
rivayetinde toprağın hangi yıkamada kullanılması gerektiği konusunda birbiri
ile çelişen ifadeler bulunduğundan, bunu belirleme konusunda söz konusu iki
rivayet devre dışı bırakılır. Oarekutnl'nin şu rivayetinde yer aldığı üzere
yedi yıkamanın birinde toprağın bulunması yeterli görülür: Birisi toprakla
olmak üzere yedi kere yıkayın. (Darekutni, Taharet, I, 65)
Hadiste köpeğin salyası
geçmekle birlikte köpeğin diğer bölümleri de salyasına kıyas edilir. (Kıyas)
Çünkü salya, köpeğin salgıları arasında en temiz olanıdır. Onun hakkında bile
bu hüküm söz konusu olursa; köpeğin idrarı, dışkısı, teri vb. gibi atıkları
için haydi haydi söz konusu olur.
Bir görüşe göre, yedi
kere yıkama hükmü kıyasa aykırı olarak sabit olan bir hüküm olduğu için,
yalnızca nassm söz konusu olduğu salya ile yetinilir, diğer atıklarda öbür
nedısetlerde geçerli olan kurallar söz konusu olur.
Necaset ancak altı
yıkama sonunda ortadan kalkarsa, yedinci yıkama bir yıkama olarak kabul edilir.
Nitekim Nevevi bu görüşü sahih görmüştür. Rafii ise bunun altı yıkama yerine
geçtiği görüşünü sahih görmüş, İsnevı de o görüşü desteklemiştir.
Kişi, [yanlışlıkla veya
açlıktan ölmemek için] köpek eti vb. yerse, Ruyanı'nin İmam Şafii'den
nakletliğine göre, istinca bölgesini [tuvalet yaptığı ön veya arkayı] yedi kere
yıkaması gerekmez.
Not:
Bir hamama köpek sokularak
orada yıkansa, o hamamın [sahipleri tarafından] temizlenmesi yönünde bir adet
söz konusu olmasa, insanlar hamama girip yıkanmaya uzun bir süre boyunca devam
etseler, necaset de hamamın hasırlarına ve peştemallarına kadar yayılsa; bu
necasetin temas ettiği kesin olarak bilinen şeyler pis, bu şekilde olmayanlar
temizdir. Çünkü şüphe ile bir şeyin necis olduğuna hükmedemeyiz. (Genel kural)
Hamam, biri yıkamada
kullanılan kil olmak üzere suyun yedi kere üzerinden akmasıyla temiz olur;
çünkü alimlerden bir grubun belirttiği üzere kil, toprakla yıkama yerine geçer.
Hamamın üzerinden bu su
ve kilin geçmesinin mümkün olacağı kadar bir süre geçince hamamın necis
olduğuna hükmedilmez. Bu kil hamama girenlerin ayaklarındaki çamurdan bile
oluşmuş olsa hüküm aynıdır. Bu şuna benzer: Bir kedi necis bir şey yedikten
sonra gözden kaybolsa, bu süre zarfında ağzının temizlenmiş olması ihtimal
dahilinde bulunsa, onun ağzının pis olduğuna hükmedilmez.
2. Toprağın yerine başka
bir maddenin kullanılması
[Toprak yerine başka bir
şeyin kullanılıp kullanılamayacağı konusunda mezhep içinde dört görüş vardır]
[Birinci görüş]: En
güçlü olan görüşe göre başka bir şey toprağın yerini tutmaz. Bu, elbiseyi
kirletecek kadar tozlu olan bir kum bile olsa toprağın yerini tutmaz. Çünkü bu
temizlikte; temizleyici olan iki maddeyi yani su ve toprağı birlikte kullanmak
gerekir. Bu yüzden üşnan otu ve sabun gibi başka maddeler toprak yerine geçmez.
[İkinci görüş]: Diğer
görüşe göre toprak tek seçenek değildir, zikredilen maddeler vb. toprağın
yerine kullanılabilir. et-Tenbih yazarı [Şirazi] bu görüşü kabul etmiştir.
[Üçüncü görüş]: Toprağın
bulunmaması halinde, zorunluluk sebebiyle diğer maddeler toprak yerini alır.
Toprak varken başka maddeler kullanılmaz.
[Dördüncü görüş]. Bu
konuda bir başka görüş de şudur: Toprağın bozacağı elbise vb. şeyleri
temizlerken diğer maddeler kullanılabilir, toprağın bozmayacağı şeylerde
yalnızca toprak kullanılır.
3. Domuzun temas ettiği
maddenin temizlenmesi
[Yedi kere yıkama konusunda
domuzun köpek gibi olup olmadığı konusunda iki farklı görüş vardır]
[Birinci görüş]: Daha
güçlü olan görüşe göre domuz köpek gibidir. Yine köpek ve domuzun
birleşmesinden veya bunlardan birinin diğer temiz bir hayvanla birleşmesinden
doğan yavrular da böyledir.
Domuzun köpek gibi
olmasının sebebi şudur: Domuz -daha önce geçtiği üzere- köpekten daha kötü bir
durumdadır. (not:) Köpeği av için, bekçilik için, çoban köpeği olarak
elde bulundurmak caiz olduğu halde domuzu hiçbir şekilde elde bulundurmak caiz
olmadığından domuzun durumu köpekten daha kötüdür.
Yavrular analarının
hükmüne tabidir; çünkü yavrular necis olup olmama konusunda ana-baba arasından
en düşük olanına bağlanır.
[İkinci görüş]: Domuz,
köpek ve ikisinin birleşmesinden veya bunlardan birinin diğer bir hayvanla
birleşmesinden doğan hayvanların bir maddeye temasıyla oluşan necaseti, diğer
necasetlerde olduğu gibi, topraksız olarak bir kere yıkamak yeterlidir. Çünkü
yedi kere yıkama emri yalnızca köpekle ilgili olarak söz konusudur. Zikredilen
hayvanlar ise köpek diye isimlendirilmez.
Yedi kere yıkamanın
yapıldığı durumlarda toprağı sonuncu yıkamadan önce kullanmak sünnettir. En
iyisi, toprağı ilk yıkamada kullanmaktır; çünkü kişi bundan sonra bütün
yıkamalardan sıçrayan suları toprakla temizlemek zorunda kalmaz.
Bazı detaylar:
Birden fazla köpek bir
kabı yalasa veya bir köpek kabı birden fazla yalasa, [kabı kaç kere yıkamak
gerekir? Bu konuda üç görüş vardır]:
[Birinci görüş]: Biri toprakla
olmak üzere yedi defa kabı yıkamak yeterli olur.
[İkinci görüş]: Her bir
yalama için yedi defa yıkamak gerekir.
[Üçüncü görüş]: Bir
köpek birden fazla yalarsa yedi defa yıkamak yeterlidir, birden fazla köpek
yalarsa her bir köpek için yedi defa yıkamak gerekir.
Bu zikredilenler
sebebiyle necis olan bir yere başka bir necaset değse, yedi kere yıkamakla o da
temiz olur.
Zikredilen şekilde necis
olan bir kap, miktarı çok olan durgun suya batırılsa, suyun içinde kalsa bile
bu bir yıkama kabul edilir. Şayet suyun içinde yedi kere hareket ettirilirse
-kendisinden bir şey çıkmasa bile- bu yedi yıkama sayılır.
Bu şekilde necis olan
bir kap akarsuya batırılsa ve necasetin bulunduğu yer üzerinden yedi akıntı
geçse, yedi kere yıkanmış sayılır.
Köpeğin yaladığı kabın
içerisinde çok miktarda su varsa, yalama sonucunda su miktarı iki kulenin
altına düşmezse su necis olmaz. Şayet köpek, kabın su olmayan yerine temas
etmemişse kap da necis olmaz. Bu, el-Mecmu'da belirtilmiştir. Bu ifade şunu
gerektirir: Köpek, kabın suyun içindeki bölümüne temas etse kap necis olmaz,
suyun çok olması necis olmasını engeller. İmam [Cüveyni] ve diğer bazıları bunu
açık olarak ifade etmişlerdir. Bu "kap köpeğe temas etmemişse necis
olmaz" şeklinde et-Tahkik'te geçen ifadenin mefhum-i muhalifini
sınırlandırmaktadır.
Beğavi'nin et-Tehzib
adlı eserinde İbnü'l-Haddad'tan naklettiğine göre bir köpek, iki kulleden daha
az su bulunan bir kabın içindeki suyu yalasa, daha sonra suya ekleme yapılarak
miktarı iki kulleye ulaştırılsa su temiz olur, ancak kap temiz olmaz. Bir grup
alim bunu onaylamış ve bu görüşün konu ile ilgili tek görüş olduğunu
söylemiştir. İmam [Cüveyni] ise kabın temiz olduğu görüşünün doğru olan görüş
olduğunu söylemiştir. Çünkü su, yalama bu halde gerçekleşseydi necis olmayacağı
bir duruma ulaşmıştır. İzz b. Abdüsselam ve Demırı de bu görüşü esas
almışlardır. İlk görüş daha yerindedir.
Köpeğin yalaması ile
necis hale gelen suyu dökmek farz mıdır mendup mudur? Bu konuda mezhep içinde
iki görüş vardır. Mendup olduğu görüşü daha doğrudur. Suyun dökülmesini emreden
hadis; "kabı kullanmak isteyen kimsenin dökmesi gerektiği" veya
"az miktardaki suya köpeğin başını sokması durumunda dökülmesi
gerektiği" şeklinde yorumlanır.
Şayet köpek kabın
içinden ağzını kuru olarak çıkarırsa suyun necis olduğuna hükmedilmez. Yaş
olarak çıkardığında da daha doğru olan görüşe göre "aslolan içmemiş
olmasıdır" kuralından hareketle yine necis olduğuna hükmedilmez. Çünkü
köpeğin ağzındaki yaşlık kendi salyasından olabilir.
4. Necis toprağın
temizlikte kullanılması
[Bu konuda iki görüş
vardır]
[Birinci görüş]: Hadesi
gidermede veya ne cas eti temizlemede "kullanılmış toprak" ve
"necis toprağİ kullanmak" yeterli olmaz. Nitekim böyle bir toprak
teyemmümde de kullanılamaz. Ayrıca necis olan bir şey necaseti gideremez.
(Genel kural)
[İkinci görüş]: Bu
toprağı kullanmak yeterlidir. Bu necis bir şey ile deriyi tabal-damak gibidir.
(Kıyas) Hades ve hadesi giderme de kullanılmış toprağı kullanmak öncelikle
yeterli olur.
5. Bir sıvı ile karışık
olan toprağın kullanılması
[Bu konuda da iki görüş
vardır]:
[Birinci görüş]: Daha
doğru olan görüşe göre sirke vb. bir sıvı ile karışık olan toprak kullanmak
yeterli olmaz. Çünkü hadis, yedi kere yıkama ifadesini açıkça ortaya koymaktadır.
Bundan kasıt su ile yıkamaktır. Nitekim toprak dışındaki yıkamalarda sirkenin
yeterli olmayacağı konusunda görüş ayrılığı yoktur. Ancak kişi suya bir sıvı
kattıktan sonra onu toprağa karıştırsa, su bu karışım sonucu büyük bir
değişikliğe uğramasa bu yeterli olur.
[İkinci görüş]: Bir sıvı
ile karıştırılmış toprak yeterlidir. Çünkü bu yıkamada amaç toprağı
kullanmaktır.
Topraklı arazinin
toprakla yıkanması gerekmez; çünkü toprağın topraklanmasının bir anlamı yoktur.
Bu toprağı su ile yedi kere yıkamak yeterlidir. Bu toprağı yedi kere yıkarken
yedinciye ulaşmadan önce elbiseye topraktan herhangi bir şey bulaşsa bunu
toprakla yıkaması gerekir mi? Çünkü topraklı arazinin topraklanmamasının sebebi
yukarıda geçmişti. Yoksa toprakla yıkandıktan sonra, arazi dışında bir şeyden
elbisesine bulaşma durumunda topraklamanın gerekli olmamasına kıyasla burada da
toprakla yıkama gerekmez mi?(Kıyas)
Hocam Remli'nin bu
konuda farklı fetvaları vardır. Önceleri ilk görüşe göre daha sonra ikinci
görüşe göre fetva verdi ve bu ikinci fetva üzerinde devam etti. Ben et-Tenbih
şerh i adlı eserimde sonraki fetvayı esas aldıysam da hocamın ilk fetvası zahir
olan görüştür. Çünkü intikal edenin hükmü kendisinden intikal ettiği şeyin
hükmü ile aynıdır.
b. Hafif Necaset [Necaset-i
muhaffefe]
Nevevi ağır necasetler
konusundan sonra hafif necasetler konusunu ele alarak şöyle demiştir:
Süt dışında bir şeyle
beslenmeyen erkek bebeğin çişi ile necis olan şey su serpilerek temizlenir.
1. Sütle beslenen erkek
bebeğin idrarı
İlk iki yaş içinde olup
süt dışında bir şeyle beslenmeyen erkek bebeğin çişi ile necis olan şey su
serpilerek temizleniL Süt, insan sütü dışında bir süt olsa veya temiz olmayan
bir hayvandan elde edilse bile hüküm böyledir. Ancak Ezrai ilk meselede yalnızca
insan sütü ile sınırlama yapmıştır. Zerkeşı ise ikinci meselede farklı görüş
belirterek bu durumda, kursakta bulunan süte kıyasla gerek necis olan gerekse
sonradan necis hale gelen şeyin yıkanacağını söylemiştir. Daha önce
belirttiğimiz üzere bu sütü n temas ettiği yerin bütününe su, ona baskın
gelecek şekilde akıtılmaksızın serpilir.
2. Kız bebeğin durumu
Kız bebek ve çift
cinsiyetli bebeğe gelince onların işemeleri durumunda idrarlarının temas
ettikleri yerin yıkanması "temel prensibin yıkama" olması esasından
hareketle gerekli olur. Bu yıkama suyun akıtılması ile gerçekleşir.
[*] - Bunun delili
Buhari ve Müslim'in Ümmü Kays'tan rivayet ettiği şu hadistir: Ümmü Kays, yemek
yeme çağına ulaşmamış bir bebeğini Nebi'e (s.a.v.) getirdi. Allah Resulü bebeği
kucağına oturttu. Çocuk Nebi'in elbisesine işedi. Nebi su istedi, çişin değdiği
yere su serpti ancak yıkamadı. (Buhari, Vudu, 223; Müslim, Taharet, 663)
[*] - Tirmizı' nin
rivayet ettiği ve hasen gördüğü bir hadis ise şöyledir: Kız çocuğun çişinin değdiği
yer yıkanır, erkek çocuğun çişinin değdiği yere su serpilir. (Tirmizı, Taharet,
71)
Kız çocuğunun ve erkek
çocuğunun çişleri arasında şu açılardan fark olduğu belirtilmiştir:
1. Erkek çocuğunun kucakta
taşınması kız çocuğuna göre daha yaygın olduğundan bu konuda bir hafifletme
yapılmıştır.
2. Erkek çocuğunun
idrarı kızınkinden daha ince olduğundan, temas ettiği yere kızın idrarı gibi
yapışmaz. Çift cinsiyetli bebek de kız gibi değerlendirilmiştir.
3. Erkek çocuğunun
idrarı su ve topraktan, kız çocuğunun idrarı , et ve kandan oluşur. Çünkü
Havva, Hz. Adem'in kısa kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Bunu İbn Mace,
Sünen'inde Şafii'den rivayet etmiştir. (İbn Mace, Taharet, 525)
4. Erkek çocuğun buluğa
ermesi temiz bir su olan meni ile kız çocuğunun buluğa ermesi ise hem bu su hem
de necis olan hayız ile olduğundan idrarlarının temiz olup olmaması hükmü
bakımından ikisi birbirinden ayrılmıştır. Bu görüşü Maverdı ileri sürmüştür.
Üçüncü ayrıma bazıları
şu şekilde itiraz etmiştir: Topraktan yaratılan Hz. Adem, kaburga kemiğinden
yaratılan Hz. Havva'dır. Bu ikisinden sonra gelen insanlar ise nutfeden
yaratılmış ve [ana rahminde] hayız kanı ile beslenmektedir. Şu halde "bu
durumda yaratılışın aslı esas alınır" görüşü nasıl ileri sürülebilir?!
"Sütle
beşlenmek" ifadesi, çocuk doğduğunda damağına hurma sürülmesi ve çocuğa
tedavi amaçlı olarak toz ilaç verilmesi durumlarını dışarıda bırakmaktadır. Bu
ikisi, el-Mecmu'da belirtildiği üzere idrarın üzerine su serpilmesi hükmüne
engelolmazlar.
"İki yıldan
önce" ifadesi ile iki yıldan sonraki çocuğun idrarı dışarıda
bırakılmaktadır. Çünkü iki yıldan sonra çocuğun emdiği süt, Şafii'nin
ifadelerinde nakledildiğine göre yemek gibidir.
Su serpilirken, diğer necasetlerde
olduğu gibi idrarın niteliklerini gidermek şarttır. Alimlerin bunu açık olarak
belirtmemelerinin sebebi bunun kolaylıkla giderildiği içindir. Zerkeşı renk ve
kokunun kalmasının bir zararı olmayacağını söylemiştir.
c. Orta necaset
[Necaset-i mütevassita]
Nevevi daha sonra
necasetlerin üçüncü türü olan orta necasetin nasıl temizleneceği konusunu ele
alarak şöyle demiştir:
Ağır ve hafif necaset
dışında necis olan şeylere gelince;
a. Şayet necasetin
maddesel bir varlığı yoksa suyu akıtmak yeterlidir.
b. Necasetin maddesel
bir varlığı mevcut ise tadını gidermek gerekir. Renginin kalmasının veya
giderilmesi zor olan kokunun kalmasının bir zararı yoktur.
Koku konusunda -Şafil'ye
ait- farklı bir görüş de vardır.
Ben [NevevI] derim ki: Renk
ve koku birlikte kalmışsa -sahih olan görüşe göre- bunun zararı vardır.
Doğrusunu Allah bilir.
Daha doğru olan görüşe
göre suyun necasetin üzerine boşalması şarttır, necis olan şeyin [ıslatılarak]
suyunun sıkılması yeterli değildir.
Daha güçlü olan görüşe
göre, yıkanan şey temizlendikten sonra, herhangi bir değişikliğe uğramadan
ondan ayrılan yıkama suyu temizdir.
1. Maddesel varlığı
olmayan necaset
"Köpeğin yalaması
ile meydana gelen necaset" ve "sütle beslenen erkek çocuğun
idrarından kaynaklanan necasetler" dışındaki necasetlerle kirlenen şeye
bakılır; şayet necasetin maddesel bir varlığı yoksa, yani hükmı bir necaset ise
suyu necasetin bulunduğu yere akıtmak yeterlidir. Hükmi necaset; tadı, rengi ve
kokusu hissedilmemekle birlikte varlığı kesin olarak bilinen necasettir. Bu
necasette suyun akıtılmasının yeterli olmasının sebebi, söz konusu yerde,
giderilmesi gereken maddesel bir varlığın bulunmamasıdır.
"Akmak" ile
kastedilen suyun, serpmeden daha fazla olmak üzere necasetin söz konusu olduğu
yer üzerinden akmasıdır.
Nevevi, benim yaptığım
şekilde ifade etmiş olsaydı daha uygun ve maksadı ifade etmeye daha yakın
olurdu. Çünkü necasetin maddesel varlığının olmamasını ifade etmek, necasetin
izinin olmamasını ifade etmek anlamına gelmez.
2. Maddesel varlığı olan
necaset
a. Necasetin tadının
giderilmesi
(Necasetin maddesel bir
varlığı mevcutsa) bunu giderdikten sonra, zor da olsa (tadını da gidermek
gerekir). Çünkünecasetin tadının kalması, kendisinin de kaldığını gösterir.
Necasetin maddi varlığını gidermek ise farzdır.
b. Necasetin renginin ve
kokusunun giderilmesi
(Necasetin renginin
kalmasının veya giderilmesi zor olan kokunun kalmasının bir zararı yoktur.)
Necasetin rengini (Kan
rengi gibi) veya kokusunu(Şarap kokusu gibi) gidermede bir zorluk varsa
bunların kalmasının bir zararı yoktur. Necasetin maddesel varlığı ortadan
kalktıktan sonra geriye bunlar kalsa bile temizlik sağlanmış olur. Ancak renk
ve kokuyu gidermek kolay ise, bunların kalması, necasetin de devam ettiğini
gösterdiğinden, kalmasının zararı vardır.
Koku konusunda -Şafii'ye
ait- farklı bir görüş de vardır. Bu görüşe göre tıpkı giderilmesi kolayolan bir
kokunun varlığının devam etmesinin zararı olduğu gibi kokunun kalmasının da
zararı vardır.
El-Basft'te şöyle denilmiştir.
Bu, elbise de olup koklandığında hissedilen koku ile ilgili olup havada iken
hissedilen koku ile ilgili değil. dir.
Renk konusunda da bu
şekilde bir görüş vardır. Bu durumda bu ikisinin giderilmesinde zorluğun
bulunup bulunmaması dikkate alınır.
Ben [Nevevi] derim ki:
Renk ve koku birlikte kalmışsa -sahih olan görüşe göre- bunun zararı vardır.
Doğrusunu Allah bilir.
Necasetin renk ve kokusu
birlikte varlığını korur ise bunun zararı olur, çünkü bu ikisi necasetin
maddesel varlığının devam ettiğini güçlü bir şekilde gösterir.
Diğer görüşe göre bunun
bir zararı yoktur. Çünkü koku veya rengin tek başına kalmasının bir zararı
olmadığı gibi birlikte bulunmasının da bir zararı yoktur.
Alimlerin görüşlerinin
genelliğinden anlaşıldığına göre ağır necasetin kokusunun veya renginin
giderilmesi konusundaki zorluk, diğer necasetler gibidir. Bununla birlikte
Zerkeşı "bunun farklı olması gerekir" demiştir.
Necaseti giderme de su
dökme dışında sabun kullanmak, çitilemek ve eğip bükmek gibi işlemleri yapmak
farz olmayıp sünnettir. Ancak necaset ancak bu şekilde gidecekse bunları yapmak
farz olur. Zerkeşı, Nevevi'nin et-Tahkik ve et-Tenkih adlı eserlerinde bu
işlemleri yapmanın farz olduğuna dair sözlerini bu şekilde yorumlamıştır.
Not:
Beğavl'nin et-Ta'lik
adlı eserinde belirtildiği üzere denizden su alınarak çöplük bir yere konulsa,
burada çöpün tadı veya rengi yahut kokusu sebebiyle değişikliğe uğrasa necis
olduğuna hükmedilir.
Bu hüküm; "kişiden
içki kokusu geliyorsa ona içki içme cezası uygulanmaz" hükmü ile çelişmez.
Çünkü arada fark bulunduğu açıktır.
Sudaki kokunun, suyun
yakınında bulunan bir hayvan ölüsünden gelmiş olma ihtimali varsa suyun necis
olduğuna hükmedilmez.
Daha önce geçen şu
mesele de bunun benzeridir: Kişi yatağında veya elbisesinde meni görse, bunun
başkasına ait olma ihtimali varsa gusletmesi farz değildir. Başkasına ait olma
ihtimali yoksa gusletmesi farzdır.
3. Necasetin suya
sokulması değil suyun necasete dökülmesi şartı
Daha doğru olan görüşe
göre suyun necasetin üzerine boşalması şarttır, necis olan şeyin [ıslatılarak]
suyunun sıkılması yeterli değildir.
[Bu konuda iki görüş
vardır]:
[Birinci görüş]: Daha
doğru olan görüşe göre, necasetin bulunduğu yere suyun -az bile olsa- boşaltılması
şarttır. Şayet aksi olursa su necis hale gelir. Çünkü -daha önce geçtiği üzere-
az miktarda su, içine necasetin düşmesi ile anında necis olur.
[İkinci görüş]: İbn
Süreye' e göre bu şart değildir. Çünkükişi, necis şeyi az miktardaki suya daldırırken
necaseti gidermeyi kastediyorsa, tıpkı suyu necis şeye boşaltma durumunda
olduğu temiz olur. Ancak necis şeyi rüzgarın suya fırlatması durumu bundan
farklıdır.
4. Yıkanan şeyin
sıkılması
[Bu konuda iki görüş
vardır]:
[Birinci görüş]: Daha
doğru olan görüşe göre, yıkamadan sonra sıkılması mümkün olan şeylerin
sıkılması şart değildir. Çünkü necis bölgede kalan ıslaklık, oradan ayrılanın
bir kısmıdır. Geriye kalan ıslaklığın temizlenmiş olduğu varsayılmaktadır.
[İkinci görüş]: [Diğer
görüşe göre sıkılması şarttır].
Görüş ayrılığı
-el-Muharrer' de belirtildiği üzere- yıkama suyunun temiz mi yoksa necis mi
olduğu meselesine bağlıdır; şayet temiz kabul edersek yıkanan şeyi sıkmak
gerekmez, aksi takdirde sıkmak gerekir.
Sıkılması mümkün olmayan
şeyleri sıkmanın gerekmediği konusunda farklı görüş yoktur.
Görüş ayrılığından
kurtulmak için sıkılması mümkün olan şeylerin yıkama sonrasında sıkılması
sünnettir.
5. Yıkama suyunun hükmü
Daha güçlü olan görüşe
göre, yıkanan şey temizlendikten sonra, herhangi bir değişikliğe uğramadan
ondan ayrılan yıkama suyu temizdir.
[Yıkama suyunun hükmü
konusunda iki görüş vardır]
[Birinci görüş]: Daha
güçlü olan görüşe göre, necis bölge temizlendikten sonra, herhangi bir
değişikliğe uğramadan ondan ayrılan miktarı az yıkama suyu temizdir. Çünkü
necaset bölgesinde kalan ıslaklık, ayrılanın bir kısmıdır. Yıkanan şeyden çıkan
sular necis olsaydı, yıkanan bölge de aynı şekilde necis olurdu. Bu yüzden
yıkanan yerden ayrılan su temizdir, ancak temizleyici değildir; çünkü necaseti
gidermede kullanılmıştır.
[İkinci görüş]: Necis
bölgeden ayrılan su necistir; çünkü [necislikten kaynaklanan] engelona intikal
etmiştir.
Su, nitelikleri değişmiş
olarak necis bölgeden ayrılırsa veya nitelikleri değişmemiş olsa bile necis
bölge temizlenmeden o bölgeden ayrılırsa, bu su necistir. Bu konuda tek görüş
vardır.
Necis bölgenin
tutabileceği su miktarı ve buradan ayrılacak necis olmayan kirlerin miktarı dikkate
alındığında, suyun ağırlığının artması, değişmesi gibi kabul edilir. Su, necis
bölgeden değişmiş bir şekilde veya ağırlığı artmış bir şekilde ayrıldığında
suyun necis olduğuna hükmedilir. Çünkü -yukarıda geçtiği üzere- necaset
bölgesinde kalan su, ayrılan suyun bir kısmıdır.
Miktarı çok olan su
değişikliğe uğramadığı sürece -necis bölge temizlenmemiş olsa bile- temizdir.
Necis hale gelmiş bir
boya ile boyanan bir nesne yıkansa, yıkama suyu ondan ayrılsa, yıkama
sonrasında boyalı nesnenin ağırlığı boyanmadan önceki ağırlığından daha fazla
olmazsa, geride boya kalmış olsa bile nesne temiz sayılır, çünkü bu boyayı
gidermek zordur. Şayet ağırlığı artarsa bunun zararı olur. Su katılaşarak o
nesneden ayrılmasa, nedıset varlığını devam ettirdiğinden nesne temizlenmiş
olmaz.
6. Farklı cisimlerin
temizlenme yolları
Kılıç, bıçak vb. parlak
cisimler diğer nesneler gibi olup bunları temizlemek için sürtmek yeterli
olmaz, yıkamak şarttır.
İdrar veya şarap gibi
"necis bir sıvının döküldüğü arazi"ye orayı kaplayacak kadar su
dökülse, kişi bu suyu kurulamasa bile o yer temiz olmuş olur.
Ancak bir nesneye idrar
vb. bir şey temas etmişse bu, [suyunu almadıkça] temiz olmaz; çünkü yıkama
suyunun temiz olmasının şartı, yıkanan şeyin su ile ağırlaşmamasıdır. Ancak söz
konusu durumda nesnenin ağırlığının artacağı bilinen bir durumdur.
Tuğlaya, yapımı
sırasında tezek gibi kuru bir necaset bulaşırsa, pişirilmek suretiyle tuğla
temizlenmez; çünkü necasetin maddesel varlığı bulunmaktadır. Tuğlaya idrar vb.
sıvı bir şey bulaşırsa tuğlanın dışı yıkamakla temiz olur. Pişmiş olan tuğla
suda bırakılırsa, hamur gibi suyun kendisine ulaşabileceği şekilde yumuşak ise
veya toprak olacak şekilde dağılmaya müsait ise yıkanmakla temiz olur.
Daha doğru olan görüşe
göre; bir bıçak necis bir su ile sulamrsa veya bir et necis bir su ile
pişirilirse, bunların su ile yıkanmaları yeterli olur; bıçağa su verme veya eti
su ile kaynatmaya ve sıkmaya ihtiyaç yoktur.
[Soru]: Bıçağın dışını
yıkamak yeterli olduğu halde tuğlanın dışım yıkamak niçin yeterli olmamaktadır?
[Cevap]: Tuğlada suyun
yeterli olmamasının sebebi, tuğladan yararlanmanın, ona bulaşmak söz konusu
olmaksızın mümkün olmasıdır. Bu yüzden su içine ulaşmadığı halde içinin temiz
olduğuna hükmetmeye ihtiyaç yoktur. Bıçak ise bundan farklıdır.
Necis hale gelen cıva,
-tıpkı yağ gibi- necis hale gelmesi ile yıkanması arasında kırılma olmamışsa,
dışının yıkanması ile temizlenir. Aksi takdirde temiz olmaz. Çünkü cıva, temas
ettiğinde, necasetin değmesi durumunda olduğu gibi kırılmaz. Cıva ancak
ıslanmakla necis olur, çünkü kendisi kurudur.
Cıvanın içine fare
düşerek ölse, cıvada bir yaşlık olmasa, necis olmaz. Bunu İbnü'l-Kattan
söylemiştir.
Bir elbisenin bir yerine
necaset düştüğünde yalnızca oranın sıkma sonrasında yıkanması yeterlidir,
bütünün yıkanması gerekmez. Aynı şekilde necasetin bulunduğu yere su dökülse ve
bu su necasetin etrafına yayılsa, suyun yayıldığı yerin necis olduğuna
hükmedilmez. Çünkü necasetin üzerine dökülen su, bir değişikliğe uğramadığı ve
yerinden ayrılmadığı sürece temizleyicidir; çünkü etkin olma gücü vardır.
Değişikliğe uğrarsa necis olur. Bu su temizleyici olduğundan kişi bu suyu bir
kaba koyup kabın içinde döndürse kap da temiz olur.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
TEMİZLENMESİ MÜMKÜN OLMAYAN MADDELER