NAMAZ / RÜKÜNLER |
BİRİNCİ RÜKÜN: NİYET
[Namazın rükünlerinin
birincisi] niyetlir. Buna göre;
Kişi bir farz namazı
kılmak istediğinde onu kastetmesi ve tayin etmesi farzdır.
Daha doğru olan görüşe
göre;
a) Namazı Allah'a izafe
etmesi değil farziyete niyet etmesi gereklidir.
b) Kaza niyetiyle eda,
eda niyetiyle kaza kılmak sahihtir.
A. NİYET ŞART MIDIR?
RÜKÜN MÜDÜR?
B. NİYETİN FARZ
OLDUĞUNUN DELİLLERİ
C. NİYET EDERKEN TEMAS
EDİLMESİ GEREKEN ve GEREKMEYEN KONULAR
D. NAFİLE NAMAZLARDA
NİYET
E. NİYET NASIL
YAPILIR?
F. NİYETE İLİŞKİN
ÇEŞİTLİ MESELELER
A. NİYET ŞART MIDIR?
RÜKÜN MÜDÜR?
[Namazın rükünlerinin
birincisi] niyetlir.
[Bu konuda iki görüş
vardır:]
[Birinci görüş]: Niyet
[namazın şartı değil] rükünlerinin birincisidir; çünkü niyet [namazın
şartlarının aksine] namazın bütününde değil baş tarafında yerine getirilmesi
gereken bir farzdır. İşte bu sebeple niyet tıpkı tekbir ve rüku gibi namazın
rükünlerinden biri olmuştur.
[İkinci görüş]: Bir
görüşe göre niyet [namazın bir rüknü değil] şartıdır; çünkü niyet "namazı
kılmayı kastetmektir." Bu kasıt namazın dışında gerçekleşir. Bu yüzden
Gazali "niyet [rükünden çok] şarta benzemektedir." demiştir.
Bu görüş ayrılığının
etkisi şu konuda görülür: Bir kimse namazı bozacak olan bir necaset vb. bir
şeyle birlikte namaza niyet etmeye başlasa ve bir engel söz konusu olmaksızın
niyetini tamamlasa; şayet niyeti namazın rüknü kabul edersek namaz sahih olmaz.
Niyeti namazın şartı kabul edersek namaz sahih olur. Bu konuda Rafii'nin bazı
açıklamalarını ben et-Tenbih adlı eserin şerhine dair yazdığım kitabımda
belirttim.
B. NİYETİN FARZ
OLDUĞUNUN DELİLLERİ
Niyet etmenin farz
olduğu konusunda deliller şunlardır:
[1. Yüce Allah şöyle
buyurmuştur:] Halbuki onlara ancak, dini yalnız O'na has kılarak ve hanifler
olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekat vermeleri
emrolunmuştu. [Beyyine, 5]
Maverdi "Arapların
kullanımında ihlas sözcüğü niyet anlamına gelir" demiştir.
[2. Konunun hadisten
delili şudur:]
[*] - Nebi (s.a.v.)
şöyle buyurmuştur: Ameller niyetlere göre değerlendirilir. Herkes için ancak
niyet ettiği vardır. (Buhari, Bed'ü'l-vahy, 1; Müslim, İmare, 4904 )
[3] - Ümmet namazda
niyetin dikkate alınacağı konusunda icma etmiştir.
Namaz niyetsiz
başlayamayacağı için Nevev! de namazın rükünlerine niyetle başlamıştır.
C. NİYET EDERKEN TEMAS
EDİLMESİ GEREKEN ve GEREKMEYEN KONULAR
Kişi bir farz namazı kılmak
istediğinde onu kastetmesi ve tayin etmesi farzdır.
A. NAMAZ KILMAYI
KASTETMEK
Kişi; bir farz namaz,
adak namazı, kaza namazı veya farz-ı kifaye bir namaz kılmayı istediğinde bunu
yapmayı kastetmesi, yani namazı başka fiillerden ayırmak amacıyla namaz kılmayı
kastetmesi gerekir. Kişinin namaz kılarken kastetmesi gereken şey niyet dışında
namazın diğer fiilleridir. [Niyet ederken niyet etmeyi kastetmesine gerek
yoktur;] Çünkü niyet etmeye niyet edilmez, aksi takdirde burada kısır döngü söz
konusu olur. Ayrıca maslahatın gerçekleşmesinde şekil olarak yerine gelmesi
yeterli olan fiiller için niyete gerek yoktur. (Genel kural. )
Niyet de bu tür
fiillerdendir; çünkü niyet etmekle amaçlanan şey ikidir; birincisi ibadetleri
adet olarak yapılan şeylerden ayırmak, ikincisi ise ibadetlerin rütbelerini
birbirinden ayırmaktır. Bu ise -başka bir şeye gerek olmaksızın- yalnızca niyet
etmekle gerçekleşir.
B. KILINACAK NAMAZI
BELiRLEMEK
Kişinin kılacağı namazı,
örneğin öğle [ikindi vb.gibi] belirlemesi, bu sayede onu diğer namazlardan
ayırt etmesi gerekir.
El-Ubab adlı eserde
şöyle denilmiştir: "Ezan okunurken tesvib yapmanın ve kılarken süresiz
olarak kunut okumanın meşru olduğu bir namaza" niyet etmenin sabah namazı
niyeti yerine geçip geçmeyeceği konusunda tereddüt söz konusudur.
Bu niyetin yeterli
olması gerekir. Niyet konusunda [geniş açıklamalar] abdest konusunda geçmişti.
Nevevİ "onu
kastetmesi ve tayin etmesi" yerine "o namazı kastetmesi ve tayin
etmesi" deseydi bu daha yerinde olurdu. Böylece benim Şarih Celaleddin
el-Mahalli' ye uyarak yaptığım açıklamaya gerek olmazdı. Nevevl'nin kastettiği
farza değil namaza niyet etmektir. Aksi takdirde kişinin niyeti bu durumda
zaten farziyeti içermiş olur. Çünkü farz namaz kılmaya niyet eden kimse
şüphesiz farza niyet etmiş olur. [Şayet Nevevİ'nin kastettiği farza niyet etmek
olsaydı] bundan sonra "daha doğru olan görüşe göre farziyete niyet etmek
gereklidir" demesi yerinde olmazdı. Çünkü bu ilkinin anlamıdır.
C. [FARZ NAMAZ KILAN
KİŞİNİN] NAMAZIN FARZİYETİNE NİYET ETMESİ
Namazı Allah'a izafe
etmesi değil farziyete niyet etmesi gereklidir.
[Namazın farziyetine
niyet etmenin gerekip gerekmediği konusunda mezhep içinde iki görüş vardır]
[Birinci görüş]: Daha
doğru olan görüşe göre kişinin farziyete niyet etmesi gereklidir. Bunun sebebi
şudur: Kişi yalnızca namaza niyet etse bu niyet asıl namaz yerine geçebileceği
gibi "tek başına kılınan, daha sonra vakit içinde cemaatle tekrar kılınan
namaz" yerine de geçebilir. İşte aslı namazı, iade edilen namazdan ayırt
etmek için "namazın farziyetine niyet etmesi" gerekli olmuştur.
İleride cemaatle namaz kılma konusunu ele alırken, "iade edilen namazda
farza niyet etme" konusundaki görüş ayrılığına temas edilecektir.
[İkinci görüş]: Diğer
görüşe göre farziyete niyet etmek gerekmez; çünkü kişi niyet ederken kılacağı
namazı belirlediğinde -farziyete ayrıca niyet etmese de- o niyet farz namaza
gider. Vakit içinde iade edilen namaza gelince, kişi özelolarak bunun için
niyet etmedikçe, namaz için yaptığı niyet ona gitmez.
Ilk görüş esas
alındığında -ez-Zehair'de belirtildiği üzere- adanmış olan namazda adağa niyet
etmek farziyete niyet etmek yerine geçer.
Nevevİ'nin et-Tahkik'te
"doğru görüş" diye aktardığı ve el-Mecmu'da da onayladığı görüşe göre
çocuğun namaz kılarken "namazın farziyetine niyet etmesi" gerekli
değildir. Çünkü çocuğun namazı zaten nafile yerine geçmektedir, böyle iken
çocuk nasıl farziyete niyet edebilir? Nevevİ er-Ravda ve aslında ise bundan
farklı görüş belirtmiştir.
Not:
"Farziyete"
niyet etmenin şart olup olmaması açısından ibadetler beş kısımdır:
1. Farziyete niyet
etmenin şart olduğu, aksine görüşün bulunmadığı ibadetler. Demıri buna örnek
olarak zekatı vermişse de bu doğru değildir; çünkü malda farziyete niyet etmek
şart değildir. Zekat vermeye niyet edince zaten farz olan bir şeyi yapmaya
niyet edilmiş olur. Zekat bu açıdan örneğin kişinin öğle namazına niyet
etmesinden farklıdır.
2. Birincisinin aksi
olan ibadetler. Hac ve umre böyledir.
3. Daha doğru olan
görüşe göre farziyete niyet etmenin şart olduğu ibadetler. Buna örnek olarak
namazı verebiliriz.
4. Üçüncüsünün aksi olan
ibadetler. Örneğin -el-Mecmu'da belirtildiğine göre- Ramazan orucunda farziyete
niyet etmek, daha doğru olan görüşe göre şart değildir.
5. Farziyete niyet
etmenin yeterli olmadığı hatta ibadete zarar verdiği ibadetler. Örneğin
teyemmümde kişi farza niyet etse bu yeterli olmaz.
D. NİYET EDERKEN TEMAS
EDİLMESİ GEREKLİ OLMAYAN KONULAR
1. Namaz kılan kişinin
namazı Allah'a izafe etmesi
[Bunun gerekli olup
olmadığı konusunda iki görüş vardır]
[Birinci görüş]: Namazı
Allah'a izafe etmek gerekli değildir; çünkü ibadet zaten yalnızca Allah için
yapılır.
[İkinci görüş]: İhlas'ın
tam olarak gerçekleşmesi için bunu yapmak gerekir.
İlk görüşe göre ihlası
sağlamak adına namazı Allah'a izafe etmek müstehaptır.
Demıri şöyle demiştir:
İbadeti Allah'a izafe etmeme meselesini tasavvurda şöyle bir problem
bulunmaktadır: Farz olan bir fiil yalnızca Allah için yapılır. Öyleyse farza
niyet etmek zaten içinde ibadeti Allah'a izafe etmeyi barındırır.
2-3. Kıbleye dönmeye ve
rekat sayısına niyet etmek
Mesele
[Kıbleye dönmeye ve
rekat sayısına niyet etmenin gerekip gerekmediği konusunda iki görüş vardır]
[Birinci görüş]: Daha
doğru olan görüşe göre ne kıbleye dönmeye ne de rekat sayısına niyet etmek
farzdır. Ancak görüş ayrılığından kurtulmak için bunu yapmak sünnettir.
[İkinci görüş]: [Diğer
görüşe göre ise kıbleye dönmeye ve rekat sayısına niyet etmek farzdır].
Mesele
Kişi rek'at sayısına
niyet ederken sayıyı değiştirse örneğin öğle namazına niyet ederken üç rekat
veya beş rekat kılmaya niyet etse bu namaz geçerli olmaz.
[Namaz rekatına,
olduğundan farklı niyet etmenin namaza zararı olur mu? Bu konuda iki görüş
vardır]
[Birinci görüş]: Rafii
namazın kaç rekat olduğunu bilen [ve kasten rekat sayısını değiştiren] kimsenin
namazının geçerli olmadığını belirtmiştir. Rafil'nin meseleyi bu şekilde ele
almış olması, yanlışlıkla re kat sayısını değiştiren kimsenin niyetinin [ve
namazının] geçerli olmasını gerektirir.
[İkinci görüş]:
Alimlerimiz şöyle demişlerdir: "Niyette genel olarak temas edilmesi
gereken bir şeyde yanlışlık yapılırsa bunun zararı olur." Bu ilke esas
alındığında yanılarak da olsa kişi rekat sayısına yanlış niyet ederse bunun
zararı olur. Çünkü öğle namazının rekatının bir sayısı vardır, bunda yanlışlık
yapmanın da zararı olur.
Güçlü olan görüş
ikincisidir.
Daha doğru olan görüşe
göre kaza niyetiyle eda, eda niyetiyle kaza kılmak sahihtir.
4. Kaza niyetiyle eda namazı,
eda niyetiyle kaza namazı kılınır mı?
[Kaza niyetiyle eda, eda
niyetiyle kaza namazı kılınıp kılınamayacağı konusunda iki görüş vardır]
[Birinci görüş]: Daha
doğru görüşe göre kaza niyetiyle eda na-
mazı kılmak sahihtir.
Havanın bulutlu olması
vb. bir sebeple namazın vakti bilinmediğinde veya vaktin çıktığını zannederek
kaza niyetiyle namazı kıldıktan sonra vaktin devam ettiğini anlama durumunda
kılınan namaz sahihtir.
Bunun aksi, yani eda
niyetiyle kaza namazı kılmak da böyledir. Örneğin kişi vaktin devam ettiğini
zannederek eda niyetiyle namaz kıldıktan sonra vaktin çıkmış olduğunu öğrense
namazı geçerli olur.
Bu hükmün gerekçesi
şudur: Kaza ve eda kelimelerinin her biri diğeri yerinde kullanılmaktadır.
Örneğin [Arap dilinde] borcu ödemek anlamında "borcu eda ettim"
denildiği gibi "borcu kaza ettim" de denilmektedir. Yüce Allah bir
ayette "hac menasikinizi kaza ettiğinizde" [Bakara, 200] demiştir ki
bununla kastedilen "hac menasikini eda etmek"tir.
[İkinci görüş]: Bu
şekilde niyet ederek kılınan namaz sahih değildir; niyet ederken nasıl ki öğle
namazını ikindi namazından ayırt ediyorsak kazayı da edadan ayırt etmemiz
şarttır.
İlk görüşe göre kazayı
edadan ayırt etmek -ikinci görüşte ifade edilen gerekçe sebebiyle- sünnettir.
Ancak kişi bile bile
bunu yaparsa -el-Mecmu'da alimlerin açık ifadelerine dayalı olarak nakledildiği
üzere- kişi niyetle oynadığı için bu namaz kesinlikle sahih olmaz. Şu var ki
kişi kaza ve eda sözcüklerini kullanırken bunların sözlük anlamlarını
kastetmişse -el-En var adlı eserde belirtildiği gibi- bu sahih olur.
5. Namaza niyet ederken,
namazın kaza mı eda mı olduğunu belirlemeye gerek var mıdır?
[Bu konuda iki görüş
vardır]
[Birinci görüş]: Bir
görüşe göre niyet ederken namazın eda olduğunu belirtmek ayrıca şart olmadığı
halde şayet kaza namazı kılın ıyorsa kazaya özelolarak niyet etmek şarttır.
Çünkü eda edilen namaz içinde bulunulan vakit sebebiyle zaten diğer namazlardan
ayrılmaktadır, kaza edilen namaz ise böyle değildir.
[İkinci görüş]: Bir
başka görüşe göre kişi bir namazı eda ederken, o namazia aynı cinsten başka bir
kaza namazı borcu varsa, eda namazı kılarken edaya ayrıca niyet etmesi gerekir.
Şayet ayni cinsten kaza borcu yoksa zaten içinde bulunulan vakit o namaza ait
olduğundan edaya niyet etmesi şart değildir.
6. Niyet Ederken NamazIn
Gününü Belirtmek
Kişi namaza niyet
ederken namazın gününü de belirtse ancak bunda yanılsa [namazı sahih olur mu?
Bu konuda iki görüş vardır]
[Birinci görüş]: Beğavı
ve Mütevelli şöyle demiştir: Bu, eda namazda sahih olur; çünkü eda namazında
kişi namaza başladığı vakit o namaz belirlenmiş olur, bunun gününde hata
etmesinin bir anlamı kalmaz. Kaza namazına niyet ederken, günü belirtip bunda
yanılırsa o namaz sahih olmaz; çünkü kaza namazına başlamakla namazın günü
belirlenmiş olmaz. Kişi günde yanıldığında, üzerine kaza olan namazı yerine
getirmeye niyet etmemiş olur.
[İkinci görüş]:
Aslü'r-Ravda adlı eserin teyemmüm konusunda yaptığı açıklamalardan
anlaşıldığına göre ise bu şekildeki niyetle kılınan namaz -ister eda ister kaza
olsun- mutlak olarak sahihtir.
Güçlü olan görüş
ikincisidir.
7. Birden Fazla Kaza
Namazı Borcu Olan Kişinin Niyet Ederken NamazIn Gününü Belirtmesi
Birden fazla kaza namazı
borcu olan kişi bunları kaza etmek istediğinde "şu günün öğle namazını
kaza etmeye" vb. şeklinde niyet etmesi şart değildir. Yalnızca öğle,
ikindi veya -kaza namazı için ayrıca niyeti şart koşarsak- kaza namazına niyet
etmesi yeterlidir.
D. NAFİLE NAMAZLARDA
NİYET
Belirli vakitlerde
kılınan veya belirli sebeplerle kılınan nafile namazlar da yukarıda geçen
hükümler bakımından farz namaz gibidir.
[Bu tür nafile namazları
kılarken] "nafileye niyet etme"nin gerekip gerekmediği konusunda
mezhep içinde iki görüş vardır.
Ben [Nevevi] derim ki:
Doğru olan görüşe göre [nafile namaz kılan kişinin] kıldığı namazın nafile
olduğuna niyet etmesi şart değildir. Allah daha iyi bilir.
Mutlak nafile namazda
yalnızca namaz kılmaya niyet etmek yeterlidir.
A. BELİRLİ VAKİTLERDE
KILINAN VEYA BELİRLİ SEBEPLERLE KILINAN NAFİLE NAMAZLARDA NİYET
Şafii mezhebinde nafile namazlar iki
türlüdür:
a) Belirli bir vakitte kılınan veya
belirli bir sebeple kılınan nafile namazlar:
Örneğin kuşluk namazı, istihare namazı
vb.
b) Belirli bir vakti veya sebebi
bulunmayan mutlak / genel nafile namazlar.
Niyet açısından birinci gruptaki nafile
namazlar farz namaz gibi değerlendirildiği halde ikinci grupta yer alan nafile
namazlarda yalnızca namaz kılmaya niyet etmek yeterli görülmüştür. (Çev.)
Belirli vakitlerde
kılınan veya belirli sebeplerle kılınan nafile namazlar; namaz fiiline niyet
etme, namazı belirlemeye niyet etme bakımlarından farz namazlar gibidir. Bu tür
nafilelere örnek olarak güneş ve ay tutulması namazı, yağmur duası namazı, bayram
namazları, yatsı namazının sünnetini örnek verebiliriz.
EI-Mecmu'da
"örneğin kişi niyet ederken öğle namazının ilk sünneti mi yoksa son
sünnetini mi kıldığını belirlemelidir." denilmiş, Subkı de bu görüşü kabul
etmiştir.
Bu görüşün delili şudur:
Namazın tayini ancak bu şekilde gerçekleşir. Kişi ilk sünneti farzın sonrasına
bırakmayıp farzdan önce kılmış olsa bile her ikisi de öğle namazına ait sünnet
namaz olduğundan bunları birbirinden ayırmak ancak "ilk" ve
"son" ifadeleri ile sağlanmaktadır. Nitekim öğle namazı ile ikindinin
birbirine karışmaması için öğleyi kılarken "öğleye niyet etmek"
gereklidir. Yine bayram namazlarının birbirine karışmaması için bayram
namazının "Ramazan bayramı namazı" ve "kurban bayramı namazı"
diye belirtilmesi gerekir. Bu açıklamalardan; "kişi ilk sünneti farzdan
sonra kılarsa, ilk sünnet ile son sünneti birbirinden ayırt etmek için niyet
ettiğinde bunları belirlemesi gerekir, [ancak ilk sünneti farzdan önce kılarsa
bunu yapması gerekmez]" görüşünün geçersiz olduğu anlaşılmaktadır.
İzz b. Abdüsselam şöyle
demiştir: Bayram namazına niyet ederken "ramazan bayramı namazı" veya
"kurban bayramı namazı" diye ayırt etmeye gerek yoktur; çünkü bu iki
namaz tüm nitelikleri bakımından birbirinin aynısıdır. Bu, tıpkı keffaretler gibidir.
Güneş ve ay tutulması namazlarına gelince, kişi hangisini kılıyorsa onu ayrıca
belirtmelidir; çünkü bu ikisi gizli okuma ve açıktan okuma bakımından
birbirinden farklıdır.
B. VİTİR NAMAZINDA NİYET
Vitir namazı müstakil
bir namaz olduğundan "yatsı namazılına izafe edilemez.
Kişi vitir namazını bir
rekat olarak kılacaksa veya arada selam vermeksizin bir rekattan fazla [üç
rekat] vitir kılacaksa vitir namazına niyet eder. Arada selam verirse birinci
rekat ile vitre niyet eder.
Diğer rekatlarda [yani
kalan iki rekatta] "gece namazına" veya "vitir namazının
mukaddimesine ve sünnetine" niyet edebilir ki bu ikincisi daha iyidir.
Yahut da kişi daha doğru olan görüşe göre vitrin iki rekatına niyet eder.
İsnevı şöyle demiştir:
Yukarıdaki mesele kişi vitir kılarken bir sayıya niyet ettiğinde söz konusu
olur. Ancak kişi herhangi bir sayıya niyet etmese, [iki ihtimal söz konusu
olur]:
[Birinci ihtimal]:
Niyeti müphem bıraktığından bu namaz geçersiz olur.
[İkinci ihtimal]: Bu
namaz sahih olur. Bu durumda namaz niyeti kaç rekat olarak anlaşılır? [Bu
konuda da üç ihtimalolabilir]
[a] - Vitir bir rekat
kabul edilir. Çünkü kesin olarak bilinen budur. [Bunun üzerindeki sayıda şüphe
vardır]
[b] - Vitir üç rekat
kabul edilir; çünkü bu daha faziletlidir. Nitekim kişi herhangi bir sayı
belirtmeksizin nafile namaza niyet etse, bir rekat nafile namaz kılmak sahih
olmakla birlikte bu niyet "iki rekatlık nafile" şeklinde anlaşılır.
[c] - Vitir on bir rekat
olarak kabul edilir; çünkü vitir namazının en çoğu on bir rekattır. Niyetteki
mutIaklığl namaza muhalif olarak buna hamletmek itiraza açık bir husustur.
Hocamız Zekeriya
el-Ensarl'nin belirttiğine göre zahir olan görüş bu durumda vitir namazı kişi
-bir rekattan on bir rekata kadar olmak üzere- kaç rekat kılmak istiyorsa o
kadarlık vitir namazına hamledilir.
C. BELİRLİ SEBEPLERLE
KILINDlĞI HALDE MUTLAK NİYETİN YETERLİ OLDUĞU NAMAZLAR
Şu namazlar,
"belirli sebeplerle kılınan namazlar" kapsamından istisna edilir:
> Tahiyyetü'l-mescid [mescit
selamlama] namazı,
> Abdest aldıktan
sonra kılınan iki rekatlık nafile namaz,
> İhram namazı,
> İstihare namazı.
Bu namazları kılarken
namazı kılmaya niyet etmek yeterlidir.
Alimlerden biri şöyle
demiştir: Tahiyyetü'l-mescit ile ilgili hüküm el-Kifaye'de, abdest namazı ile
ilgili hüküm İhya'da bildirilmiş, ihram ve istihare namazı da bunlara kıyasla
ortaya konmuştur.
Bununla birlikte
el-Kifaye' de şöyle denilmektedir: "İhram namazında yalnızca namaz kılmaya
niyet etmenin yeterli olmadığı nakledilmiştir. "
D. BELİRLİ BİR VAKİT
VEYA SEBEBE BAĞLI OLARAK KILINAN NAFİLE NAMAZLARDA, NAMAZIN NAFİLE OLDUĞUNA
NİYET ETMEK GEREKİR Mi?
Nasıl ki farz namazları
kılarken, kılınan namazın farz olduğunu belirtmenin gerekli olup olmadığı
konusunda mezhep içinde iki görüş var ise aynı şekilde belirli bir vakit veya
sebebe bağlı olarak kılınan nafile namazlarda da nafileliğe niyet etmenin şart
olup olmadığı konusunda mezhep içinde iki görüş vardır.
el-Muharrer ve
er-Ravda'daki ifadeler bunun şart olduğu izlenimini doğurmaktadır. Nevevİ
er-Ravda ve el-Mecmu'da bunun şart olmadığı görüşünü tek görüş olarak
aktarmıştır.
Nevevİ bu kitapta
[el-Minhac'da da] doğru olan görüşün nafileye niyet etmenin şart olmadığı
görüşü olduğunu söylemiştir. Çünkü "nafilelik" nafile namazdan
ayrılmayan bir özelliktir. Öğle namazı kılan kimsenin "farza" niyet
etmesi ise bundan farklıdır. Çünkü kıldığı öğle namazı farz olabileceği gibi,
farzı kıldıktan sonra vakit içinde cemaatle iade edilmiş nafile namaz da
olabilir veya bir çocuğun kıldığı öğle namazı olabilir.
Bu tür nafile namazlarda
edaya, kazaya ve namazı Allah'a izafe etmeye gerek olup olmadığı konusunda
yukarıda belirtilen görüş ayrılığı söz konusudur.
E. MUTLAK NAFİLE
NAMAZLARDA NİYET
Mutlak nafile
namazlarda, yani belirli bir vakit veya sebeple kayıtlanmayan namazlarda
yalnızca namaz kılmaya niyet etmek yeterlidir; çünkü nafile namazın en alt
derecesidir. Kişi yalnızca namaza niyet ettiğinde, nafilelik özelliği zorunlu
olarak gerçekleşmiş olur.
Alimler mutlak nafile
namazlarda nafileye niyet etmenin şart olup olmadığı konusunda farklı bir görüş
nakletmemişlerdir. Rafii'nin dediği gibi bu konuda görüş ayrılığının bulunması
mümkün olabileceği gibi, bu namazı Allah'a izafe etmenin gerekliliği konusunda
da görüş ayrılığı bulunabilir.
E. NİYET NASIL
YAPILIR?
Niyet kalp le yapılır.
Tekbirin hemen öncesinde niyeti dille söylemek menduptur.
A. NİYETİN KALPLE
VAPILMASI FARZDIR
Niyetin kalple
yapılacağı konusunda icma vardır. (İcma, 30) Çünkü niyet kastetmektir. Kalp gafil
olduğu halde niyeti yalnızca dille soylemenin yeterli olmadığı konusunda da
icma vardır. (İcma, 31) İmam Nevevİ niyet konusundaki bu uyarısını bütün
konular için yapmış, diğer yerlerde bunu zikretmemiştir.
Dille söylenen niyetin
kalptekinden farklı olmasının zararı yoktur.
Örneğin kişi kalbinden
sabah namazına niyet ettiği halde dilinden yanlışlıkla öğle namazı ifadesi
çıksa bunun bir zararı olmaz.
B. NİYETİ DİLLE SÖYLEMEK
Namazda niyeti tekbir
öncesinde dille de söylemek menduptur; böylece dil kalbe yardımcı olmuş olacağı
gibi, [niyeti dille söylemek] vesveselerden de kişiyi daha uzak tutmuş olur.
Ezrai bunun mendup
olduğuna dair bir delilin bulunmadığını söylemişse de onun görüşü kabul
edilemez. Hatta [zayıf] bir görüşe göre her ibadette niyetin dille söylenmesi
farzdır.
F. NİYETE İLİŞKİN
ÇEŞİTLİ MESELELER
A. NİYET EDERKEN
"İNŞAALLAH" DEMEK VEYA BUNU KALBİNDEN GEçİRMEK
Kişi niyet ettikten
sonra "inşallah" dese veya bunu kalbinden geçirse [iki ihtimal söz
konusu olur]:
[Birinci ihtimal]: Şayet
bunu teberrük maksadıyla yapmışsa veya fiilin ancak Allah'ın dilemesiyle
olabileceğini kastederek yapmışsa bunun zararı olmaz.
[İkinci ihtimal]: Şayet
bununla namaz kılmayı Allah'ın dilemesine bağlamayı kastetmişse veya herhangi
bir şey kastetmemişse namaz sahih olmaz. Çünkü bu ifade, [niyetin kesinliğine]
aykırıdır.
B. NAMAZA BAŞLADIKTAN
SONRA NİYETİ DEĞİŞTİRMEK
Namaz kılan kişi,
başlamış olduğu namazı bilerek ve isteyerek değiştirse namazı batılolur.
Yine namaza başlayan kişi
-nafile namaza değil- farz namaza aykırı bir fiil yapsa; örneğin ayakta farz
namazı kılmaya gücü yeten kişi oturarak başlama tekbiri alsa veya vaktin henüz
girmediğini bilen kişi kasten tekbir alarak namaza başlasa, namazia oyun
oynadığı için namaz başlamış olmaz.
[Şu üç durumda farz
olarak başlanan namaz nafileye dönüşür]
> Vaktin girdiğini
zannederek tekbir alarak namaza başlasa [ancak vakit girmemiş olsa],
> Farz olarak
başladığı bir namazı, daha sonra meşru bir cemaate yetişerek cemaatle kılmak
için nafileye çevirse, örneğin tek başına başladığı namazı cemaate yetişmek
için ikinci rekatta selam vererek bıraksa,
> Namaza sonradan
yetişen kişi -bilmeksizin- tekbiri tamamlamadan rüku yapsa,
İşte bu durumlarda özür
sebebiyle namaz nafileye dönüşür. Çünkü özelolan şeyin batıl olması,
genelolanın da batıl olmasın! gerektirmez. (Genel kural)
Yukarıdaki ifade şu
durumları dışarıda bırakmaktadır:
> Kişi başladığı farz
namazı muayyen bir nafileye -örneğin kuşluk namazına- çevirse bu sahih olmaz; çünkü
muayyen bir nafile özelolarak belirtmeye muhtaç olduğu için bu şekilde farzın
nafileye çevrilmesi ile sahih olmaz.
> Cemaatin meşru
olmaması durumunda da farzın nafileye çevrilmesi sahih olmaz. Örneğin kişi öğle
namazını kılarken, vakti girmemiş olan ikindi namazını cemaatle kılan bir grup
görse öğle namazını bırakıp onlara katılması sahih olmaz. Bu, el-Mecmu'da
zikredilmiştir.
> Kişi namaza
başladıktan sonra, vakit girmeden önce tekbir aldığını anlasa, namazın
batılolduğu anlaşılır, kişi bu namazı tamamlayamaz.
Farz olarak başlanan bir
namaz, yalnızca özür bulunduğunda nafileye dönüştürülebilir. Örneğin kıbleden
uzakta olan bir kişi kıble yönü konusunda araştırma yaptıktan sonra namaza
dursa, daha sonra döndüğü yönün kıble yönü olmadığını anlasa [bakılır]:
[Birinci durum]: Şayet
namazı bitirdikten sonra bunu anlarsa kıldığı namaz nafile olmuş olur.
[İkinci durum]: Namaz
içinde iken bunu anlarsa namaz batıl olur, bu namaza devam etmesi caiz olmaz.
Not:
> Bir kimse bir
başkasına "farzını kıl, senin bende bir dirhem alacağın var" dese,
kişi de bu niyetle namazı kılsa dinarı almaya hak kazanamaz, ancak namazı
yerine gelmiş olur.
> Kişi alacaklının
kendisine ilişmemesi için namaza dursa namazı sahih olur; çünkü özelolarak alacaklıyı
def etmeye niyet etmese bile zaten namaza durunca bu kendiliğinden gerçekleşir.
> Kişi namaza
başladığında hem farza hem de -tahiyyetü'lmescid namazı dışında- bir nafileye
niyet etse bu namaz sahih olmaz; çünkü birbirine katılamayacak• iki ibadeti tek
bir niyetle birleştirmiştir.
> Kişi niyet ederken
"Allah'ın sevabını elde etmek için" veya "Allah'ın cezasından
kurtulmak için namaz kılıyorum" dese namazı sahih olur. Fahreddin Razi bu
namazın sahih olmayacağını söylemiştir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN